Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Ukrayna, Trump’ın dönüşüyle barış müzakerelerine hazırlanıyor

Yayınlanma

Donald Trump’ın ABD seçimlerini kazanması, yeni yönetimin Rusya-Ukrayna ihtilafının çözümüne aktif bir şekilde katılacağı beklentilerini güçlendirdi.

Trump’ın savaşı “24 saat içinde” sona erdirme vaadi, genel olarak Ukrayna için dezavantaj olarak görülse de uzmanlara göre Trump’ın asıl baskısı Moskova üzerinde olabilir. Bu çerçevede, çatışmaların sona erme ihtimali belirdi ve çıkış yolunun nasıl bulunabileceği tartışılmaya başladı.

Reuters’a konuşan üst düzey bir Ukraynalı yetkili, önümüzdeki dört-beş ayın çok kritik olacağını belirterek, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün Ukraynalı liderleri askeri çatışmanın son aşamasına geçişi düşünmeye zorladığını ifade etti.

Yetkiliye göre, önümüzdeki kış “kritik bir an” olacak: “Umarım savaş sona eriyordur. Şimdi her iki tarafın da müzakerelerdeki başlangıç pozisyonlarını belirlemesi gerekecek.”

Hem Kiev hem de Washington, Trump’ın Ukrayna politikasını nasıl şekillendireceğini görmek için yeni üst düzey güvenlik ve savunma yetkililerinin kimler olacağını bekliyor.

Seçilmiş başkan, Kiev’de Ukrayna yanlısı olarak görülen eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu kendi yönetimine dahil etmemeyi tercih etti. Pompeo, savunma bakanlığı için potansiyel aday olarak görülüyordu.

Senato’da çoğunluğu kazanan ve Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu sağlamaya yakın olan Cumhuriyetçiler (gerekli 218 sandalyenin 214’ünü kazandılar, Demokratlar ise 203’te kaldı; oy sayımı sürüyor) Ukrayna konusunda ortak bir görüşe sahip değil.

Fox News, bazı muhafazakarların Trump’ın savaşı sona erdirmek için uzun menzilli füzelerin kullanımına getirilen kısıtlamaları kaldırarak Ukrayna’ya daha fazla destek sağlayabileceğini savunduğunu bildiriyor.

Diğer yandan, bazıları Trump’ın kampanya sürecinde savaş konusundaki şüpheci açıklamalarına dikkat çekiyor. Kanal, Cumhuriyetçi Parti, NATO ve Ukrayna’daki kaynakların, Trump’ın Ukrayna’daki savaşa ilişkin tutumunun muğlak olduğunu belirttiğini aktarıyor.

Reuters’a konuşan başka bir Ukraynalı yetkili ise Trump’ın zaferinin ardından Ukrayna’nın NATO’ya davet edilme ihtimalinin “daha az olası” olduğunu ve askeri yardımın kesilme riski bulunduğunu itiraf etti.

Kiev’de görev yapan üst düzey bir diplomat, “Ukrayna’daki ruh hali oldukça karamsar; Zelenskiy’in son açıklamalarında artan hayal kırıklığını görebilirsiniz,” değerlendirmesini yaptı.

Demokrasileri Savunma Vakfı’nda kıdemli danışman olan ve Trump döneminde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nde görev yapmış olan Richard Goldberg, Fox News‘e verdiği demeçte üç faktöre dikkat edilmesi gerektiğini belirtti: Trump’ın ilk başkanlık dönemindeki politikaları, son dönemde kamuoyu önünde söyledikleri ve bu tür ciddi meselelere genel yaklaşımı.

Goldberg, “Trump ilk döneminde Rusya’yı yatıştıran biri değildi. Şimdi savaşın bitmesini istediğini söylüyor; ancak bu, savaşın bitmesinin Ukrayna’yı savunmasız bırakacağı ya da Putin’in başka bir ülkeyi işgal etmeye hazır olduğu anlamına gelmez,” diye konuştu.

Goldberg, Trump’ın çatışmanın nasıl sona ereceğine ilişkin kasıtlı olarak kaçamak cevaplar verdiğini de vurguladı ve ekledi: “Putin, Trump’ın hem Ukrayna’yı destekleme hem de Moskova’ya baskı yapma anlamında elinde birçok koz bulunduğunu biliyor. Trump’ın yapabileceği en iyi hamle kartlarını kendine saklamak ve müzakerelerden önce Putin’i tedirgin etmek olacaktır.”

Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael McCaul ise, “Başkan Trump’ın ilk döneminde olduğu gibi Amerika’nın dünya sahnesindeki gücünü ve istikrarını yeniden tesis edeceğinden hiç şüphem yok,” dedi.

McCaul, “Başkan Obama’nın Ukrayna’ya uyguladığı silah ambargosunu kaldırdı, Kuzey Akım-2 dahil olmak üzere Rusya’ya sert yaptırımlar uyguladı, ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığını güçlendirdi ve NATO müttefiklerimizi kendi savunmalarına daha fazla yatırım yapmaya itti,” yorumunu yaptı.

Richard Haass: ABD, Ukrayna’da hedeflerini yeniden tanımlamalı

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English