Bizi Takip Edin

AVRUPA

Vilnius NATO Zirvesine doğru Ukrayna muamması

Yayınlanma

11-12 Temmuz tarihlerinde Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek kritik NATO Zirvesi öncesinde Ukrayna’nın ittifaka katılımına ve savaş sahasının geleceğine ilişkin belirsizlik sürüyor.

Ukraynalı liderler, Vilnius’ta ülkenin NATO’ya katılımına ilişkin kesin bir karar alınmasını talep ediyorlar ve aksi durumda ‘boykot’ tehdidini öne sürüyorlar. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, özellikle Baltık ve Polonya, Kiev’in NATO üyeliğinin en büyük destekçilerinden. Birleşik Krallık da bu cephede yer alıyor.

Başını ABD ve Almanya’nın çektiği NATO ülkeleri ise, Ukrayna’ya batı ile İsrail arasındaki ilişki türü bir ‘güvenlik garantileri’ vermeyi hedefliyorlar.

Biden: Ukrayna üyeliğe hazır değil

Zirveden önce Avrupa turuna başlayan ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’nın NATO’ya katılmaya henüz hazır olmadığını söyledi ve Rusya ile yaşadığı savaş nedeniyle uluslararası ittifaka üyelik ihtimalini ‘erken’ olarak nitelendirdi.

Biden, CNN’den Fareed Zakaria ile Pazar günü yayınlanan röportajında, “[Ukrayna’nın] NATO üyeliği için hazır olduğunu düşünmüyorum. Şu anda, savaşın ortasında Ukrayna’yı NATO ailesine katıp katmama konusunda NATO’da oybirliği olduğunu sanmıyorum,” ifadelerini kullandı.

Biden, Ukrayna’nın üyelik için gerekli tüm nitelikleri yerine getirmek için ‘hâlâ yapması gereken işler’ olduğunu ekledi ve sürecin ‘biraz zaman alacağı’ konusunda uyardı. Bu arada Kiev’e güvenlik garantileri sağlama taahhüdünü yineleyen Biden, ülkesinin, Ukrayna’nın kendisini savunmak için ihtiyaç duyduğu silahlara sahip olmasını sağlayacağını vurguladı.

Kiev yönetimine misket bombası verme kararı hakkında da konuşan Biden, bunun kendisi açısından ‘çok zor bir karar’ olduğunu öne sürdü. ABD Başkanı, Kiev’in Moskova’ya karşı misket bombalarına ihtiyacı olduğunu savundu.

ABD ve Almanya, sonuç deklarasyonuna müdahale etti

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre, Washington ve Berlin, Vilnius Zirvesinin sonuç bildirgesinden Kiev’in NATO üyelik yolunun açıldığına ilişkin yorumların çıkarılmasını istedi.

Pazar günü NATO büyükelçileri arasında yapılan görüşmelerde liderler bildirisi metni üzerinde uzlaşmaya varılamadığını belirten yetkililer, liderlerin bildiriye zirvede son şeklini vermelerinin muhtemel olduğunu ifade ettiler.

Habere göre Kiev’in üyeliği için net bir yol çizilmesini isteyenler, daha azının NATO’nun Ukrayna’nın ittifakın 5. Maddesindeki karşılıklı savunma hükmü uyarınca savaş sonrası korunma taleplerini görmezden geldiği anlamına geleceğini ve Rusya’nın hedeflerinden biri olan ülkenin ittifaka girişini engelleme amacına ulaşmasına yardımcı olacağını savunuyor.

Almanya ve ABD’nin başını çektiği ‘muhalifler’ ise, NATO’nun Ukrayna’nın yönetim, askeri standartlar ve silahlar konusunda katı standartları karşılamadan üyeliğe giden kaçınılmaz bir yolda olduğu izlenimi veren herhangi bir şeyi kabul edemeyeceğini ve ittifakın savaşın nasıl ya da ne zaman biteceğini bilmeden herhangi bir taahhütte bulunamayacağını ileri sürüyor.

Pazar günü gazetecilere bir açıklama yapan ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, “NATO bildirisi üzerinde, Ukrayna’nın NATO’ya üyelik isteğiyle ilgili dil üzerinde çalışılıyor. Vilnius’a doğru ilerlerken müttefiklerin bu konuda fikir birliğine vardığını göreceğimizi ve diğer hususların yanı sıra bu reformlar üzerinde çalışmaya devam etmek için bir süreçten bahsedileceğini düşünüyorum,” dedi.

Resmi yola karşı çıkan ülkeler, en acil meselenin Ukrayna’nın savaşı kaybetmemesini sağlamak olduğunu söylüyor. Taahhütlerinin kanıtı olarak da Kiev’e sağlanan eşi benzeri görülmemiş düzeydeki askeri ve mali desteğe işaret ediyorlar.

ABD ve Almanya’dan üyeliğe engel

Alman Şansölyesi Olaf Scholz da geçen ay yaptığı açıklamada Ukrayna’nın NATO’ya hızlı bir şekilde üye yapılmasına karşı çıktığını, şu anda yapılması gerekenin savaş kapasitesinin artırılması olduğunu söylemişti.

NATO’dan bir kaynak, Berlin’in bu hafta Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak yıllık NATO zirvesini, Ukrayna’nın üyeliğe kabul edilmemesi halinde kendisini savunmasına yardımcı olmak için diğer ülkeleri üyelik önerileri yerine güvenlik güvencelerine odaklanmaya teşvik etmek için kullanacağını söyledi.

The Telegraph‘a konuşan bir kaynak, “Berlin hemen üyelik teklifine soğuk bakıyor. Esasen üyeliği engelleyecek garantiler geliştirmek için bir süreç ve zaman istiyor. Berlin, Vladimir Putin’in 5. Maddeyi test etmesini istemiyor,” dedi.

Bild gazetesinin Pazartesi günü üst düzey bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, deABD ve Almanya Ukrayna’nın NATO’ya katılma talebini engelliyor.

Kaynağa göre iki ülke, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmak için resmi bir talepte bulunmasını engellemek amacıyla ittifakın diğer üyelerine de kendilerine katılmaları için baskı yapıyor.

Ukrayna’ya ‘güvenlik garantileri’ ve özel ilişki önerisi

İttifak, Vilnius Zirvesi ile birlikte NATO-Ukrayna ilişkilerini bir konsey formatına yükseltecek ve Kiev’in kriz toplantıları düzenlemesine izin verecek. Diplomatlar bunun iki taraf arasındaki işbirliğinin kapsamını derinleştireceğini söylüyor. Konsey aynı zamanda katılım sürecini düzenli olarak izleyebilecek bir organ olarak da işlev görebilecek.

İttifakın 31 üyesi ayrıca Ukrayna’nın üyeliğine ilişkin siyasi bir karar alındıktan sonra resmi bir Üyelik Eylem Planı’na (MAP) duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmayı da geçici olarak kabul etti. MAP, eski Varşova Paktı üyelerinin katılıma hazır olmalarını sağlamak üzere tasarlanmış bürokratik bir süreçti.

FT’ye konuşan iki diplomat, bunun yerine Ukrayna’nın yolsuzlukla mücadele reformları, silahların birlikte çalışabilirliği ve istihbarat paylaşımının korunması gibi idari konularda standartları karşılamasını sağlamaya yönelik adımlar atılacağını söyledi.

İttifakın doğudaki sekiz üyesinin önerisi, NATO dışişleri bakanlarını Kasım ayında Ukrayna’daki ilerlemeyi yeniden değerlendirmekle yükümlü kılacak.

Öte yandan POLITICO’dan yer alan iddiaya bakılırsa, batılı müttefiklerden oluşan küçük bir grup, NATO Zirvesi öncesinde Ukrayna için bir güvenlik taahhüdü deklarasyonuna son şeklini vermek üzere ‘ileri düzeyde’ müzakereler yürütüyor.

ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya haftalardır Kiev’le bu konuyu görüşüyor ve NATO, AB ve G7’deki diğer müttefikleriyle de temasta. Amaç, ayrıntıları ülkeden ülkeye değişse de Ukrayna’ya süreklileşmiş askeri yardımda bulunmak isteyen tüm ülkeler için bir ‘şemsiye’ oluşturmak.

Planlar hakkında bilgi sahibi bir NATO diplomatına göre ABD Başkanı Joe Biden Pazartesi günü Londra’da Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak ile bir araya gelecek ve iki liderin kurmayları bu konu üzerindeki detaylara odaklanacak.

Girişimdeki amaç, özellikle Kiev’in bu haftaki zirvede NATO üyeliği konusunda istediği kesin taahhüdü alamayacağı düşünüldüğünde, Ukrayna için daha kalıcı bir birlik sinyali sunmak.

NATO’dan üst düzey bir diplomat, “Bu, Ukrayna’ya yönelik olarak, uzun bir süre boyunca silahlı kuvvetlerini donatacağımıza, finanse edeceğimize, onlara danışmanlık yapacağımıza ve gelecekteki herhangi bir saldırıya karşı caydırıcı bir güce sahip olmaları için onları eğiteceğimize dair bir garantidir,” dedi. 

Fakat diplomata göre, taahhüdün ne olacağına Ukrayna ile iki taraflı müzakerelere girecek ülkelere bağlı olacak.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, NATO’nun zirvede Ukrayna’nın savunmasını modernize etmeye yardımcı olacak planlar üzerinde anlaşmaya varacağını söyledi. Stoltenberg planın ‘Ukrayna silahlı kuvvetleri ile NATO arasında tam bir birlikte çalışabilirlik sağlamak için çok yıllı bir yardım programı’ içereceğini de söyledi.

‘İsrail modeli’ önerisi

Bazı yetkililer, batılı ülkelerin Ukrayna’ya vermek istediği güvenlik taahhütlerini, Washington’un Tel Aviv’e sağladığı açık askeri desteğe benzer bir ‘İsrail modeli’ olarak sunuyor.

ABD İsrail’in Ortadoğu’da ‘niteliksel askeri üstünlüğe’ sahip olmasını sağlamayı taahhüt ediyor ve her 10 yılda bir mutabakat zaptı imzalıyor. Yetkililer Ukrayna’nın da benzer bir şey yapabileceğini ve ülkenin savunmasını uygun bir zemine oturtabileceğini düşünüyorlar. Öte yandan Ukrayna’nın bölgede niteliksel olarak Rusya’dan daha üstün bir askeri niteliğe sahip olabilmesi ise mümkün görünmüyor.

Zelenski’den çağrı: Ukrayna’yı şimdi NATO’ya davet edin

Öte yandan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ise, Çarşamba akşamı CNN’de yayınlanan bir röportajında Biden’a Ukrayna’yı ‘şimdi’ örgüte davet etmesi çağrısında bulundu.

Zelenski daha önce, NATO’nun 2008 yılında yaptığı ve Ukrayna’nın ‘üye olacağını’ söylemekle yetindiği açıklamadan somut bir ilerleme kaydedilmemesi halinde zirveye katılmayacağı tehdidinde bulunmuştu.

Ukraynalı lider Pazar günü ABC’ye verdiği demeçte, “Tüm mesele uygun ifadeyi bulmak ve Ukrayna’yı davet etmek için siyasi irade,” dedi.

Öte yandan Ukrayna’nın, NATO üyeliği konusunda ‘karamsar’ olduğu belirtiliyor. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba Cumartesi günü yaptığı açıklamada, eksik olanın, ülkenin NATO üyeliğine giden yolu ‘Ukrayna’nın katılım daveti konusunda netlik’ ile daha da hızlandıracak bir karar olduğunu söyledi. Kuleba, Vilnius zirvesinin bunu sağlamak için ‘eşsiz bir an’ olacağını öne sürdü.

FT’ye konuşan Ukraynalı bir savunma bakanlığı danışmanı, “Üyelik masada değil ve gündemi değiştirmek için artık çok geç,” dedi. “Türkiye ve Macaristan İsveç’in ittifaka katılmasına bile karşı çıktı,” diyen danışman, bu durumda Ukrayna konusunda bir şey elde etmenin mümkün olmadığını düşünüyor.

Doğu Avrupalılar aceleci

Ukrayna’nın NATO üyeliğinin acilen yerine getirilmesini Ukrayna’dan daha fazla isteyenler, ittifakın doğu kanadı mensupları.

Örneğin Polonya gibi ‘Rusya şahinleri’, Ukrayna’nın NATO’ya üyelik önkoşullardan bazılarını zaten yerine getirdiğini söylüyor. Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau geçen hafta gazetecilere verdiği demeçte, “Polonya olarak Ukrayna’nın NATO’ya kurumsal düzeyde yakınlaşmasını istediğimiz konusunda çok netiz. [Önkoşullar] yerine getirildiğinde, Ukrayna’yı NATO’ya nispeten hızlı bir şekilde dahil etmeyi düşünebiliriz,” dedi.

Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna ise, “Rusya’nın komşu ülkeleri için en tehlikeli yer NATO’nun bekleme odasında oturmaktır. Biz de 15 yıl önce Gürcistan ve Ukrayna ile tam olarak bunu yaptık,” ifadelerini kullandı. Tsahkna, Ukrayna’nın üyelik sürecini başlatmak gerektiğini de sözlerine ekledi.

Ukrayna, eski ABD’li yetkililerin Ruslarla görüşmesine kızgın

Ukrayna Cuma günü, bazı eski ABD hükümet yetkililerinin Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve diğer Rus yöneticilerle görüşme istekliliğinden duyduğu endişeyi dile getirerek, bu tür görüşmelerin Washington’un Kiev’e verdiği desteği aşındırıp aşındırmadığını sorguladı.

NBC News Perşembe günü eski üst düzey ABD ulusal güvenlik yetkililerinin, aralarında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un da bulunduğu önde gelen Ruslarla gizli görüşmeler yaptığını ileri sürdü. Haberde, Biden yönetiminin Ukrayna savaşını sona erdirmek için gelecekteki diplomasinin önünü açmayı amaçlayan görüşmelerden haberdar olduğu ancak yönlendirmediği iddia edildi.

Habere yanıt veren Ukraynalı bir yetkili, Kiev’in ‘gizli toplantıya ilişkin yayın ve yorumları yakından izlediğini’ ve ‘ABD ve Rus vatandaşları arasında dünyanın başka yerlerinde de benzer arka oda istişareleri yapıldığına’ dair haberleri takip ettiğini söyledi.

Ukrayna hükümeti adına bir açıklama yapan yetkili, “Bu malzemelerin Vilnius zirvesi arifesinde medyada yer almasının zamanlaması göz önüne alındığında, Washington’un Kiev’in NATO’ya davet edilmesine ilişkin sert tutumunun bu arka oda istişareleriyle bir şekilde bağlantılı olup olmadığı sorusu ortaya çıkıyor,” dedi.

Türkiye, Ukrayna’ya yardımı artırıyor mu?

Zelenski’nin Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi, savaş sahasında ve NATO zirvesi öncesinde önemli sonuçlara gebe olabilir.

Erdoğan, Zelenski ile yaptığı basın toplantısında Ukrayna’nın NATO üyeliğini ‘hak ettiğini’ söylerken, Türkiye’de bulunan neo-Nazi Azov Taburu liderlerinin Ukrayna’ya gönderilmesi Rusya tarafından tepkiyle karşılandı.

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Tuğgeneral Oleksiy Hromov da geçen hafta Ukrinform haber ajansına verdiği mülakatta, Ukrayna’nın Türk yapımı Fırtına obüslerini teslim almasını beklediğini söyledi. Hromov, “Fırtına gibi Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından henüz kullanılmayan yeni sistemlerin gelmesi bekleniyor,” dedi.

T-155 Fırtına, aslen Güney Kore tarafından geliştirilen K9 Thunder 155 mm kundağı motorlu obüsün Türk versiyonu. Kromov, beklenen obüslerin Fırtına veya Fırtına Next-G varyantı olup olmadığını söylemedi. T-155 Fırtına Next-G olarak adlandırılan bu yeni versiyon, bir önceki versiyona göre hareket kabiliyeti, ateş gücü ve daha yüksek koruma seviyesi sunuyor.

AVRUPA

Almanya’nın savunma harcamaları Avrupa’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

The Economist dergisinde yayımlanan makaleye göre, Almanya’nın savunma harcamalarındaki artış ve Avrupa’nın yaşlanan nüfusu, kıtanın ekonomik büyüme modelini değiştirecek. Almanya’nın bu yeni politikası, Avrupa’nın iç talebe daha fazla ağırlık vermesine ve dış dünyaya olan bağımlılığının azalmasına yol açabilir. Ancak, bu durum bazı ülkeler için sorunlar yaratabilir ve ihracatçıları zor durumda bırakabilir.

The Economist dergisinin 13 Mart tarihli analizine göre, Almanya’nın bütçe açığı vererek savunma harcamalarını artırma kararı, Avrupa için yeni bir büyüme modelinin başlangıcı olabilir.

Dergi, 5 Mart’ta Alman uzun vadeli tahvil faizlerinin yaklaşık 30 yılın en büyük günlük artışını göstererek 0,3 puan yükseldiğini ve avronun değer kazandığını belirtiyor.

Ayrıca dergi, Avrupa’nın GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 3’üne denk gelen cari fazla açığının, özellikle Almanya ve İskandinav ülkeleri kaynaklı olduğunu vurguluyor.

Bu ülkelerin fazla vermesinin sadece ihracat başarılarından değil, aynı zamanda tasarruf ve yatırım düzeyleri arasındaki farktan kaynaklandığına dikkat çekiliyor.

The Economist, Avrupa’nın küresel şoklardan korunmak, ekonomisini daha çevreci hâle getirmek ve Rusya’ya karşı hızla silahlanmak istemesi nedeniyle, tasarruf ve yatırımın yeniden dengelenmesi gerekeceğini belirtiyor.

Savunma harcamaları ve yaşlanan nüfusun etkisi

Savunma uzmanlarına göre, Rusya’yı caydırmak için Avrupa’nın silahlı kuvvetlerine yılda GSYİH’sinin yüzde 3,5’i kadar harcama yapması gerekebilir.

Kiel Enstitüsü’nden Johannes Marzian ve Christoph Trebesch’in değerlendirmesine göre, askeri yığınakların neredeyse tamamı borç ve yüksek vergilerle finanse ediliyor.

Kuzey ve Orta Avrupa ülkelerindeki düşük borç yükü göz önüne alındığında, bu sefer bütçe açığı finansmanının tercih edilen seçenek olacağı neredeyse kesin.

Dergi, Avrupa’nın yaşlanan bir toplumdan yaşlı bir topluma dönüşmesinin de bu değişimi destekleyeceğini öngörüyor.

Yaşlanan toplumlar emeklilik için tasarruf yaparken, yaşlı toplumlar harcama yapmak için varlıklarını satıyor. Avrupa Birliği’nin ortanca yaşı 45 ve göçmenlere getirilen kısıtlamalar bu süreci hızlandıracak.

The Economist, Avrupa’da hane halkı tasarruf oranının yüzde 14 olduğunu, bu oranın daha da yaşlı olan Japonya’nın 1990’lardaki seviyesine benzediğini belirtiyor.

Fakat, Japonya’nın bu oranının 2015’e gelindiğinde sıfıra düştüğüne dikkat çekiliyor.

Avro krizinden bu yana iş yatırımlarının arttığına dikkat çeken The Economist, savunma ve havacılık şirketlerinin büyüyeceğini ve AB’nin 2050’ye kadar sera gazı emisyonunu sıfıra indirme hedefinin de ek harcamalara yol açacağını belirtiyor.

Bu hedefe ulaşmak için 2030’a kadar yılda 500 milyar avro ek yatırım yapılması gerekecek.

Riskler

The Economist, mali genişlemenin bazı büyük ülkelerdeki yüksek borç seviyeleri ve açıklarla sınırlı olacağını vurguluyor.

İtalya ve Fransa gibi ülkelerdeki bu durumun, Almanya’nın harcamalarının etkisini azaltabileceğine dikkat çekiliyor.

New York Üniversitesi’nden Thomas Cooley’nin tahminlerine göre, yaşlanma, 2030’ların sonuna kadar yıllık büyüme oranlarını Fransa’da yüzde 0,4, İtalya’da ise yüzde 1,1 azaltacak.

Almanya’nın harcamaları kısa vadede ülkenin GSYİH’sini artırsa da başka yerlerde sorunlara neden olabilir.

Dergi, para birliği içindeki en büyük üyenin büyük harcamalar yapması durumunda, enflasyonu önlemek için faiz oranlarının yükselmesi gerektiğini ifade ediyor.

Yüksek faiz oranları avroyu güçlendirecek ve ihracatı daha az rekabetçi hâle getirecek.

Bunun yanı sıra The Economist, Trump belirsizliğinin de şirketleri uzun vadeli yatırımlar konusunda tedirgin ettiğini vurguluyor.

Politikacıların yerel talebi artırarak Avrupa’yı ticaret savaşlarına karşı daha az savunmasız hâle getirmeyi umduğunu belirtiyor.

Bu süreci desteklemek için, sermaye piyasalarının birleştirilmesi gibi düzenlemelerin gevşetilmesi öneriliyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Saakaşvili’nin hapis cezası 12,5 yıla çıkarıldı

Yayınlanma

Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi yasa dışı sınır geçişi suçundan 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Daha önceki mahkumiyetleri de göz önüne alındığında Saakaşvili’nin toplam hapis cezası 12,5 yıla çıktı ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor. Saakaşvili, 2021 yılında gizlice ülkesine dönmüş ve seçimler öncesinde siyasi kampanya başlatmaya çalışmıştı.

Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi sınır ihlali suçundan (Cumhuriyet Ceza Kanunu’nun 344. Maddesi) 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.

MTavari‘nin haberine göre, daha önceki mahkumiyetleri de hesaba katıldığında, politikacı toplamda 12,5 yıl hapis yatacak ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor.

Saakaşvili, sekiz yıl aradan sonra 29 Eylül 2021’de gizlice ülkesine dönmüştü. Bunun için Ukrayna’nın Çernomorsk kentinden Gürcistan’ın Poti limanına giden Vilnius adlı feribotta süt ürünleri taşıyan bir TIR’ın içinde saklanmıştı.

Politikacı, 2 Ekim’deki seçimler öncesinde Gürcü Rüyası’na karşı siyasi bir kampanya başlatmaya ve destekçilerini mitinge çağırmaya çalışmıştı.

Fakat 1 Ekim’de daha önce açılan davalar nedeniyle tutuklandı. Şu anda hakkında beş dava bulunuyor ve dördünde hüküm verildi.

12 Mart’ta 57 yaşındaki Saakaşvili, bütçeden 9 milyon lari (3,2 milyon Amerikan doları) çalmakla suçlanarak dokuz yıl hapis cezası almıştı.

Politikacı, 2021’den beri iki ayrı davadan hüküm giymiş durumda: Milletvekili Valeriy Gelaşvili’nin dövülmesi (6 yıl) ve Gürcistan Birleşik Bankası çalışanı Sandro Girgvliani’nin öldürülmesinden hüküm giyen dört güvenlik görevlisinin affedilmesi (3 yıl).

2007’de Tiflis’te düzenlenen bir gösterinin zorla dağıtılması ve bağımsız medya kuruluşu Imedi‘nin ele geçirilmesiyle ilgili dava hâlen devam ediyor.

Ayrıca Gürcü Rüyası, parlamento içinde Birleşik Ulusal Hareketin iktidarda olduğu dönemde işlenen suçları araştırmak için bir komisyon kurdu.

Saakaşvili, 2004-2013 yılları arasında Gürcistan’ı yönetmişti. Daha sonra birkaç yıl Odessa oblastında vali olarak görev yaptı.

2015 yılında Ukrayna pasaportu aldığı için Gürcistan vatandaşlığından çıkarıldı.

Tutuklanmasının ardından Saakaşvili sekiz kez açlık grevi yaptı. Bu durumun ardından Gürcistan’daki Vivamed kliniğine kaldırıldı.

Eski cumhurbaşkanının avukatı, politikacının ağır metallerle zehirlendiğini iddia etmiş ve Almanya’daki Charité kliniğine nakledilmesini talep etmişti, fakat mahkeme bu talebi reddetti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, açlık grevleriyle bitkin düşen Saakaşvili’nin gerekli tedavi ve bakım için Kiev’e gönderilmesini talep etmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya borç frenini gevşetmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Alman milletvekilleri, askeri harcamaları finanse etmek için ülkenin katı borçlanma kurallarını gevşetip gevşetmeyeceğini oylayacak.

Ülke savunma harcamalarını artırma konusunda artan bir baskıyla karşı karşıya ve Avrupa’nın güvenliği ve Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD desteğinin geleceği konusunda gerilimler artıyor.

Geçtiğimiz ay Almanya’da yapılan seçimleri kazanan ve görevden ayrılan Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokratları ile koalisyon kurmaya çalışan muhafazakâr CDU’nun lideri Friedrich Merz acil eylem çağrısında bulundu.

Bu hafta parlamentoda yaptığı konuşmada Merz, milletvekillerini bazı savunma harcamalarını, yeni borçlanmayı yıllık GSYİH’nin sadece yüzde 0,35’i ile sınırlayan ülkenin katı “borç freninden” muaf tutmaya çağırdı.

Merz milletvekillerine, “Savunma kabiliyetimizi önemli ölçüde artırmak için şimdi bir şeyler yapmalıyız ve bunu hızlı bir şekilde ve dış ve güvenlik politikasında büyük bir birlik içinde yapmalıyız,” dedi.

Önerilen plan, önümüzdeki on yıl içinde hem savunma hem de altyapıya yatırım yapmak için borçlanma yoluyla finanse edilen 500 milyar avroluk bir fon içeriyor.

Ekonomistler, onaylanması halinde bu önlemin aynı dönemde bir trilyon avroya kadar yeni harcamanın önünü açabileceğini tahmin ediyor.

Fakat borç freninde yapılacak değişiklikler için anayasada belirtildiği üzere parlamentoda üçte iki çoğunluk gerekiyor. Merz ve Scholz’un partileri, yeni parlamento 25 Mart’ta toplanmadan önce tedbiri geçirmek için harekete geçti.

Aralarında sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) de bulunduğu muhalefet partileri ise seçmen iradesini daha iyi yansıtmak için tartışmanın yeni parlamentonun toplanmasından sonraya ertelenmesi gerektiğini savunuyor.

Seçimleri ikinci sırada tamamlayan AfD’nin yeni parlamentoda mevcut parlamentodan daha fazla sandalyeye sahip olması bekleniyor.

AfD eş başkanı Alice Weidel, Merz’i borç freni konusundaki tutumunu tersine çevirmekle suçladı. Weidel, “Başka hiçbir şansölye adayı sizin kadar kısa sürede bu kadar çok seçim vaadini yerine getirmedi, Sayın Merz. Tarihe borç freninin mezar kazıcısı olarak geçeceksiniz,” dedi.

Merz’in partisi CDU daha önce borçlanma limitinin değiştirilmesine karşı çıkmıştı, fakat o zamandan beri Avrupa’da artan belirsizlik ortamında daha güçlü savunma harcamalarına duyulan ihtiyacı gerekçe göstererek müzakere etmeye istekli olduğunun sinyalini verdi.

Yeşiller Partisi eş lideri Katharina Droge da Merz’i daha önce iktisadi ve iklimle ilgili yatırımlar için borç freninde reform önerilerini reddettiği için eleştirdi.

Tepkilere rağmen Merz, Almanya’nın ordusunu güçlendirmek ve NATO taahhütlerini yerine getirmek için hızla harekete geçmesi gerektiğini savundu.

Merz, “Almanya kendini savunabilecek hale gelmeli ve Avrupa’da, NATO’da ve dünyada yetenekli bir ortak olarak uluslararası sahneye geri dönmeli,” dedi.

Tartışma 18 Mart Salı günü parlamentoda devam edecek ve çıkacak sonuç muhtemelen Almanya’nın önümüzdeki yıllardaki mali ve savunma politikalarını şekillendirecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English