Amerika
Washington Post: Trump ve Xi’nin inadı iki devi ekonomik çöküşe sürüklüyor

The Washington Post‘a göre, ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ticaret savaşında uzlaşmaz tutumu, iki küresel gücü ekonomik çöküş riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Karşılıklı artırılan yüksek gümrük vergileri ve müzakerelerin durması, analistlere göre küresel ekonomiyi yeniden şekillendirebilir ve hatta gerçek bir savaş olasılığını artırabilir.
The Washington Post (WP) gazetesi ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ticaret savaşında geri adım atmamasının, dünyanın en büyük iki gücünü ekonomik çöküşe sürükleme riski taşıdığını yazdı.
Gazeteye konuşan analist ve uzmanlar, Washington ile Pekin arasındaki ticari ilişkilerin kopmasının gerçek bir savaş olasılığını artırdığı konusunda uyarıyor.
Gazete, Washington ve Pekin arasındaki ticaret ve yatırım anlaşmalarının uzun süre iki ülke arasındaki diplomatik gerilimi kontrol altında tutmaya yardımcı olduğunu belirtiyor.
Analistler, ABD ve Çin’in karşılıklı olarak ithalata yönelik büyük ölçekli gümrük vergileri ilan etmesiyle birlikte şimdi “küresel ekonominin temelden yeniden düzenlenmesi” riskinin ortaya çıktığını söylüyor.
ABD, Çin’den gelen mallara yönelik gümrük vergilerini şubat ayında uygulamaya başladı ve nisan ayı başına kadar gümrük vergilerinin oranı yüzde 104’e ulaştı.
Çin de misilleme olarak oranları ayarlayarak yüzde 84’e çıkardı. Bunun ardından Washington, gümrük vergilerini yüzde 125’e yükselttiğini duyurdu.
Mart başında yürürlüğe giren yüzde 20’lik gümrük vergileri de dikkate alındığında, ithal edilen Çin mallarına uygulanan oran yüzde 145’e ulaştı.
Pekin, ABD’den gelen mallara yönelik gümrük vergilerini artırarak tekrar karşılık verdi ve bu oranlar yüzde 125’e çıktı.
WP, ABD ile Çin arasındaki mücadelenin “kim önce pes edecek” oyununa dönüştüğünü yazıyor.
Trump, Pekin Washington ile bir anlaşma yapana kadar gümrük vergilerinin yürürlükte kalacağını söyledi. Çinli yetkililer ise ticaret savaşı istemediklerini ancak “savaşmaktan da korkmadıklarını” belirtti.
Gazetenin Çinli yetkililere dayandırdığı kaynaklara göre, ABD’nin ekonomik baskısına karşı atılacak adımların planlanması talimatı, Trump’ın ocak ayındaki yemin töreninden önce verilmişti. A
Fakatcak Çinli diplomatların, geçen hafta Amerikan yönetiminin attığı adımların hızı ve kapsamı karşısında “hazırlıksız yakalandığı” ifade edildi.
Gazetenin hatırlattığına göre, hafta başında Trump, gümrük vergileri meselesi çözülene kadar ABD’nin Çin ile her türlü müzakereyi reddettiğini kamuoyuna açıkladı.
Pekin ise buna karşılık “baskı, tehdit ve şantaja” boyun eğmeyeceğini bildirdi.
Quincy Enstitüsü Doğu Asya Programı Direktörü Jake Werner, durumu şöyle yorumladı:
“Trump prensipte bir tür anlaşmaya açık, ancak şimdi görünüşe göre kendini öyle bir köşeye sıkıştırdı ki, Çin önünde diz çökmeye karar vermedikçe onlarla konuşmayacak. Çin elbette bunu yapmayacak. Bu da şu an olayların en olası gelişim yönünün sadece gerilimin tırmanması olacağı anlamına geliyor.”
Uzmanlar, Trump’ın şimdi aynı anda, Pekin ile olan anlaşmazlığı çözme ve aynı zamanda gümrük vergilerinden etkilenen müttefiklerle anlaşmalar yapma gibi bir dizi zorlu görevi çözmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
ABD Başkanı, Çin için oranları artırdıktan sonra, diğer ticaret ortaklarına yönelik kapsamlı gümrük vergilerinin uygulanmasını 90 gün erteleme kararı aldı.
Trump, bunun nedenini, 75’ten fazla ülkenin ticaret engelleri ve gümrük vergileri konusundaki kararı görüşmek üzere ABD’ye başvurması ve “herhangi bir misilleme önlemi almaması” olarak açıkladı.
Amerika
Trump, Signal skandalını ortaya çıkaran Goldberg ile görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, Signal sohbet skandalının ardından The Atlantic’in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg ile röportaj yapmak üzere bir araya geleceğini söyledi.
Goldberg, üst düzey Beyaz Saray yetkililerinin yer aldığı grup sohbetine yanlışlıkla eklendiğini ortaya çıkardıktan sonra, Trump yönetiminin hassas bilgileri ele alma yeteneğinin sorgulanmasına yol açtı.
Trump, Truth Social’da yaptığı paylaşımda, “Bu röportajı meraktan ve kendimle rekabet etmek için yapıyorum, sadece The Atlantic’in ‘doğru’ olup olmadığını görmek için,” dedi.
The Atlantic muhabirleri Michael Scherer ve Ashley Parker da röportaja katılacak. Parker ve Scherer, Trump yönetimi hakkındaki haberleri derinleştirmek için Ocak ayında The Atlantic’e katıldı. İkisi de daha önce Washington Post’ta çalışıyordu.
Trump, röportajın “Bu yüzyılın en önemli başkanı” başlığını taşıyacağını söyledi. Başkan, “Benim bakış açıma göre, ne kadar kötü olabilir ki, ben KAZANDIM!” diye yazdı.
Goldberg, mart ayında Trump yönetiminin üst düzey yetkililerinin Yemen’deki hava saldırılarını tartıştığı ve planladığı bir sohbet grubuna eklenmişti.
Beyaz Saray, mesajların gerçekliğini doğrulamış, fakat Goldberg’in haberinin doğru olduğunu reddetmişti.
Goldberg, ulusal güvenlik gerekçesiyle başlangıçta mesaj dizisindeki bazı ayrıntıları açıklamakta tereddüt etmişti, fakat Beyaz Saray, mesajların gizli bilgi veya savaş planları içermediğini açıkladıktan sonra sohbetin tamamını yayınladı.
Olay, Savunma Bakanı Pete Hegseth’e yönelik eleştirileri ateşledi, özellikle de Hegseth’in Yemen’deki saldırılarla ilgili bilgileri ayrı bir Signal sohbetinde eşi, kardeşi ve kişisel avukatıyla da paylaştığı haberler çıktıktan sonra.
Amerika
Pentagon, transseksüel askerleri tespit edecek

ABD ordusu ve Pentagon, transseksüel askerleri nasıl bulup tespit edeceklerini ve ordudan uzaklaştırmak için nasıl bir yol izleyeceklerini 30 gün içinde belirlemek zorunda.
Bu zorlu görev, askerlerin kendi kendilerini ihbar etmelerine veya meslektaşlarını ispiyonlamalarına bağlı olabilir.
Pentagon’un Çarşamba günü geç saatlerde bir davaya yanıt olarak sunduğu bir notun ardından perşembe günü Savunma Bakanlığı yetkililerine gönderilen bir memoranda, ordunun 26 Mart’a kadar “cinsiyet disforisi” (cinsel kimlik bozukluğu) teşhisi konulan veya tedavi gören askerleri tespit etmek için prosedürler oluşturması emredildi.
Ardından, bu askerleri ordudan uzaklaştırmaya başlamak için 30 gün süreleri olacak.
Bu emir, Başkan Donald Trump’un göreve başladıktan kısa bir süre sonra imzaladığı, transseksüel bireylerin orduda hizmet etmesini yasaklamaya yönelik adımları belirleyen başkanlık kararnamesini genişletiyor. Bu kararname mahkemede itiraz edilmişti.
Üst düzey bir savunma yetkilisi perşembe günü, şu anda aktif görevde, Ulusal Muhafız ve Yedek Kuvvetlerde “cinsiyet disforisi” teşhisi konulan yaklaşık 4.200 asker olduğunu düşündüklerini söyledi.
Personel meselelerini tartışmak için ismini vermek istemeyen yetkili, 2015 ile 2024 yılları arasında psikoterapi, cinsiyet kimliğini doğrulayan hormon tedavisi, cinsiyet kimliğini doğrulayan ameliyatlar ve diğer tedaviler için toplam maliyetin yaklaşık 52 milyon dolar olduğunu söyledi.
Amerikan ordusunda yaklaşık 2,1 milyon asker görev yapıyor.
Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth, tıbbi durumlarının askeri standartlara uymadığını savunarak onları ortadan kaldırmak için çalışıyor.
Personel müsteşarı Darin Selnick, yeni notunda, “Cinsiyet disforisi tanısı almış, geçmişi olan veya buna uygun semptomlar gösteren bireylerin tıbbi, cerrahi ve ruh sağlığı kısıtlamaları, askerlik hizmeti için gerekli olan yüksek zihinsel ve fiziksel standartlarla bağdaşmamaktadır,” dedi.
Memorandumda, “ordunun ölümcüllüğü ve bütünlüğünün”, transseksüel personelin kendilerini tanımladıkları cinsiyete geçiş sürecinde yaşadıklarıyla “uyumsuz” olduğu iddia ediliyor ve cinsiyetin “değişmez, bir kişinin hayatı boyunca sabit” olduğu belirtiliyor.
Trump’ın başkanlık kararnamesine karşı dava açan altı transseksüel askerin avukatları, mahkeme dosyalarında, bu kararnamenin transseksüel kişilere karşı açıkça “düşmanlık” ifade ettiğini ve onları “eşit olmayan ve gereksiz” olarak nitelendirerek, diğer askerlerin ve halkın gözünde onları aşağıladığını savundu.
İnsan Hakları Kampanyası’nın hukuk işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Sarah Warbelow, yeni politikanın askerleri zor durumda bıraktığını ve transseksüel askerleri kendilerini ifşa etmeye zorladığını söyledi.
Warbellow, “Birdenbire kendinizi ifşa etmek zorunda kalacaksınız. Diğer insanlar sizi ifşa etmek zorunda kalacak. Eğer orduda transseksüel olduğunuzu bilen bir en iyi arkadaşınız varsa, bu yeni yönergeye göre, o arkadaşınız, eğer transseksüel bir kadınsanız, bugünden itibaren size [erkek kişi zamiri] ‘o’ ve ‘efendim’ diye hitap etmek zorunda kalacak,” dedi.
Askerler, “arkadaşlarının güvenliği ile doğrudan emirlere uymamak arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor” diyen Warbelow, transseksüel askerlerin, kendilerini ifşa etmemeleri halinde cezalandırılabileceklerini bildikleri için kendilerini ifşa etme baskısı hissedebileceklerini de sözlerine ekledi.
Perşembe günü, ABD yetkilileri, ilk rakamlara göre Donanmada yaklaşık 600, Kara Kuvvetlerinde 300 ila 500 ve Deniz Piyadelerinde 50’den az transseksüel askerin hızlı bir şekilde tespit edilebileceğini söyledi. Yetkililer, bireylerin örneğin belgelenmiş tıbbi tedavilerle tespit edilebileceğini ve bu sayının muhtemelen artacağını kabul etti.
Fakat yetkililer, bazı askerlerin geçiş sürecinden sonra orduya katılmış olabileceği ve kendilerini tanımlayabilecek tıbbi veya cerrahi işlemlerden geçmemiş olabileceği için ilk rakamların gerçek toplam rakamların altında olabileceğini belirtti.
Yetkililer ayrıca, kayıtlardan neyi ayırt edebilecekleri ve neyi rapor edebilecekleri konusunda sağlık gizliliği yasalarıyla sınırlı olabilecekleri konusunda uyarıda bulundu.
LGBT konularını araştıran Palm Center tarafından 2018 yılında yapılan bağımsız bir araştırmada, 2 milyondan fazla askerin arasında tahmini 14.000 transseksüel asker olduğu tahmin edildi.
Pentagon’un yeni politikası iki istisna öngörüyor: Askere alınmak isteyen transseksüel personel, savaş faaliyetlerini doğrudan desteklediğini vaka bazında kanıtlayabilirse veya cinsiyet disforisi teşhisi konmuş mevcut bir asker, belirli bir savaş ihtiyacını desteklediğini ve kimlikle özdeşleştirdiği cinsiyete geçiş yapmadığını kanıtlayabilir ve 36 ay boyunca “klinik olarak önemli bir sıkıntı yaşamadan” biyolojik cinsiyetinde istikrarlı olduğunu kanıtlayabilirse.
Cinsiyet disforisi, bir kişinin biyolojik cinsiyeti ile cinsiyet kimliği uyuşmadığında ortaya çıkıyor.
Muafiyet verilmesi durumunda, başvuru sahibi tuvaletler, yatakhaneler ve hatta “efendim” veya “hanımefendi” gibi resmi hitaplarda sadece biyolojik cinsiyetinin tanınması gibi bir durumla karşı karşıya kalacak.
Warbelow, transseksüel askerlerin, askerlik hizmetlerini etkileyebilecek herhangi bir adım atmadan önce, ordudan ve komutanlarından ek açıklama beklemeleri gerektiğini söyledi ve devam eden davaların bu politikayı etkileyebileceğini de belirtti.
Amerika
Kokainin yasallaşmasını savunan Kolombiya liderine bağımlılık suçlaması

Kolombiya eski Dışişleri Bakanı Álvaro Leyva, ülkenin Devlet Başkanı Gustavo Petro’yu uyuşturucu bağımlısı olmakla suçladı. Leyva, suçlamasını Petro’nun Haziran 2023’teki Paris ziyareti sırasında iki gün boyunca ‘kaybolmasına’ dayandırırken, Petro daha önce yaptığı açıklamada tek bağımlılığının kahve olduğunu belirtmişti.
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, ülkenin eski Dışişleri Bakanı Álvaro Leyva tarafından uyuşturucu bağımlısı olmakla suçlandı.
Leyva’nın suçlaması, Petro’nun kısa süre önce kokain satışının yasallaştırılması çağrısı yapmasının ardından geldi.
Petro, kokainin “viskiden daha kötü olmadığını” ve “şarap gibi” talep göreceğini savunmuştu.
Petro’nun kendisi ise daha önce tek bağımlılığının kahve olduğunu söylemişti.
Levya’ya göre, bu suçlamanın temelinde Petro’nun Haziran 2023’te Kolombiya heyetinin Fransa’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Paris’te iki gün boyunca “kaybolması” yatıyor.
Financial Times gazetesinin aktardığına göre eski Dışişleri Bakanı, X platformunda yayımladığı açık mektupta, “İşte Paris’te uyuşturucu sorunlarınız olduğunu doğrulayabildim. Maalesef iyileşmeniz gerçekleşmedi,” diye yazdı.
Hangi uyuşturucudan bahsettiğini belirtmeyen Leyva, Ağustos 2022’den itibaren yaklaşık iki yıl boyunca Petro’nun ilk dışişleri bakanı olarak görev yapmıştı.
Mektubunda, “Çok sık yalnızlık, endişe, depresyon ve üstesinden gelmesi zor diğer durumlar yaşadığınız iyi biliniyor,” ifadelerini kullandı.
Daha önce, Kasım 2023’te araştırmacı gazeteci María Jimena Duzán, Petro’nun “sık sık ortadan kaybolmasının” gizli tutmak istediği bir bağımlılıktan kaynaklandığını yazmıştı.
Petro, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Tek bağımlılığım sabahları içtiğim kahve,” diye yanıt vermişti.
Devlet Başkanı, önemli toplantılara sık sık geç kalması veya katılmaması, hatta bazen günlerce kamuoyunun gözünden kaybolmasıyla biliniyor.
Şubat ayında Petro, ülkede kokain satışının yasallaştırılması çağrısı yaparak, kokainin “viskiden hiçbir farkı olmadığını” ve “şarap gibi” talep göreceğini belirtmişti.
Bundan önce, Kolombiya İçişleri Bakanı Armando Benedetti de kendi uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelesini anlatmıştı.
Kolombiya, dünyanın en büyük kokain üreticisi ve Petro’nun devlet başkanlığı döneminde bu uyuşturucunun üretim hacimleri son yirmi yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi istatistiklerine göre, 2023 yılında Kolombiya’da 2 bin 664 ton saf kokain üretildi (bir önceki yıla göre yüzde 53 artış).
Ülkede kokain yapımında kullanılan koka bitkisinin ekim alanı 253 bin hektara yükselerek neredeyse Lüksemburg’un yüzölçümüne ulaştı.
Petro, Ağustos 2022’de devlet başkanlığı görevine başladı. Sol ve merkez sol siyasi güçleri bir araya getiren “Kolombiya İçin Tarihi Pakt” ittifakından aday olan Petro, ikinci tur seçimlerini az farkla kazanmıştı.
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Ortadoğu2 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trump’ın anti-sosyal devleti
-
Dünya Basını2 hafta önce
FT: Xi’nin eli neden Trump’tan daha güçlü?
-
Avrupa4 gün önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
ABD’nin İran’a baskısı: Yay gerildi ama henüz tam çekilmedi
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya’nın Berlin Büyükelçisi: ‘Ukrayna’da yabancı askerlerin konuşlandırılması kabul edilemez’