Bizi Takip Edin

ASYA

Xi, Hanoi’nin ‘ABD kampına kaymasını önleme’ hedefiyle Vietnam’a gidiyor

Yayınlanma

Çin, Devlet Başkanı Xi Jinping, bu hafta yapacağı resmi ziyareti sırasında Vietnam ile siyasi güveni ve ekonomik işbirliğini artırmaya çalışacak.

Hem Pekin hem de Hanoi Xi’nin Vietnam’a yapacağı devlet ziyaretini teyit etti. Vietnam Komünist Partisi’nden yapılan açıklamada, salı gününden itibaren iki gün sürecek ziyarette Xi’ye eşi Peng Liyuan’ın da eşlik edeceği belirtildi.

Gözlemciler ABD’nin etkisini artırma girişimlerine karşın Pekin’in Vietnam ile daha yakın bağlar kurmaya çalıştığını söylüyor.

ABD ve Japonya Vietnam’a art arda hamleler yaparak ilişkilerini Çin’le aynı seviyeye yükseltti. Bu ziyaretlerin arkasında tedarik zincirini değiştirme ve Çin’e olan bağımlılığı azaltma hedefi yatıyor. Pekin rahatsızlığını açıkça dile getirdi.

Ancak gözlemcilere göre, ABD ile Çin arasındaki rekabetten kazançlı çıkmayı uman Hanoi’nin denge politikasını sürdürmesi muhtemel. Gözlemciler Vietnam’ın Çin ile daha fazla ekonomik işbirliği arayışına girerken, deniz anlaşmazlıklarında Pekin’e karşı koymak için ABD’ye yaklaşmasını bekliyor.

Hükümete bağlı Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nden (CASS) adının açıklanmaması kaydıyla South China Morning Post’a konuşan bir araştırmacı “Çin ve Vietnam’ın birbirlerine karşı tutumları karışık” dedi ve ekledi:

“Siyasi olarak [ülke içinde istikrarı korumak için] birbirlerine ihtiyaç duysalar da, güvenlikle ilgili konularda, özellikle de Güney Çin Denizi ihtilafları konusunda derinleşen farklılıkları en önemli engel olmaya devam ediyor.”

Xi’nin ziyareti, geçen ay San Francisco’da ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı ve iki liderin ilişkileri istikrara kavuşturma konusunda anlaştığı zirveden kısa bir süre sonra gerçekleştiği için bölgesel bir öneme de sahip.

Buna rağmen araştırmacı, “ABD Çin’i kontrol altına almaya kararlı olduğu için iki tarafın Hint-Pasifik’teki durumu tamamen kontrol altına alması zor olmaya devam ediyor” dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Xi’nin Hanoi’de Vietnam’ın üst düzey liderleriyle bir araya gelmesi ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusunu ele alması bekleniyor.

Bakanlık sözcüsü Wang Wenbin geçen perşembe günü yaptığı açıklamada iki liderin siyasi güvenlik, denizcilik ve çok taraflı konuların yanı sıra stratejik ve pratik işbirliğinin derinleştirilmesi konularını da ele alacaklarını söyledi.

“Dünya, istikrarsızlık ve belirsizliklerin arttığı yeni bir düzensizlik ve dönüşüm döneminde” diyen Sözcü, “Çin ve Vietnam her ikisi de sosyalist ülkelerdir… daha fazla dayanışma, daha yakın dostluk ve daha derin karşılıklı yarar sağlayan işbirliği her iki tarafın da ortak çıkarına olup, bölgenin ve daha geniş anlamda dünyanın barış, istikrar ve refahına yardımcı olacaktır” açıklamasını yaptı.

Vietnam’ın Çin’in dış politikasındaki önemine işaret ediyor’

Xi’nin ziyareti, Vietnam Komünist Parti Başkanı Nguyen Phu Trong’un geçen yıl ve Devlet Başkanı Vo Van Thuong’un ekim ayında Pekin’e yaptığı ziyaretleri takip ediyor. Trong, Çin liderinin emsal teşkil eden üçüncü dönemini tamamlamasının ardından Xi ile Pekin’de bir araya gelen ilk yabancı lider oldu. Xi ve Trong, “yoldaş ve kardeş” ilişkilerini yeni bir düzeye taşıma sözü vermişti.

Singapur’daki ISEAS-Yusof Ishak Enstitüsü’nde Vietnam çalışmaları programında misafir araştırmacı olarak görev yapan Nguyen Khac Giang, South China Morning Post’a verdiği demeçte, Xi’nin gezisinin Vietnam’ın Çin’in dış politikasındaki öneminin altını çizdiğini ve Pekin’in Hanoi’nin ABD ve Japonya ile son dönemde yaşadığı diplomatik gelişmelerden duyduğu endişeyi yansıttığını söyledi.

Araştırmacı, “Xi, Vietnam yönetiminden Pekin’e bağlılığı ve Çin’e karşı güçlerle aynı safta yer almayacağı konusunda güvence isteyecek” dedi ve ekledi: “Ayrıca Pekin, özellikle ‘ortak kader topluluğu’ ve Küresel Güvenlik/Kalkınma Girişimleri gibi son girişimler aracılığıyla Vietnam’ı kendi etki alanına çekmeyi hedefleyebilir.”

ABD ve Japonya ile kapsamlı stratejik ortaklık

ABD Başkanı Biden eylül ayında Hanoi’yi ziyaret ettiğinde, iki taraf ilişkileri Vietnam’ın diplomatik hiyerarşisindeki en yüksek seviye olan ve ABD’yi Çin, Rusya, Hindistan ve Güney Kore ile aynı seviyeye getiren “kapsamlı stratejik ortaklık” seviyesine yükseltme konusunda anlaştı.

Vietnam ayrıca Thuong’un Tokyo’yu ziyaret ettiği geçen ay Japonya ile ilişkilerini de bu seviyeye yükseltti.

Guangzhou’daki Jinan Üniversitesi’nde bölgesel ilişkiler uzmanı olan Zhang Mingliang’a göre Xi’nin ziyareti Pekin’in komşusuyla bağlarını güçlendirme ihtiyacı hissettiğini gösteriyor.

Vietnam başbakanı ve diğer üst düzey yetkililerin bu yıl Çin’i ziyaret ettiğine dikkat çeken Mingliang, “Ziyaret aynı zamanda iki sosyalist ülke arasında ilişkilerin normalleşmesinden bu yana [1991’de] gerçekleşen üst düzey değişim geleneğiyle de uyumlu” dedi.

Zhang, Pekin’in Güney Çin Denizi’nde hak iddia eden rakip ülkelerle -özellikle Vietnam ve Filipinler- ilişkilerini de ABD stratejisinin bir parçası olarak görme eğiliminde olduğunu söyledi.

“Çin için bunlar, Güneydoğu Asya ülkeleriyle tamamen ikili ilişkiler yerine ABD ile olan meselenin bir parçasıdır” dedi ve ekledi: “Çin, Vietnam ve diğerleri üzerindeki Amerikan etkisini ölçecek ve kendisini nasıl daha avantajlı bir konuma getirebileceğini ya da daha dezavantajlı bir konuma düşmekten nasıl kaçınabileceğini görecektir.”

‘Vietnam bölgeye açılan bir kapı’

ISEAS-Yusof Ishak Enstitüsü Vietnam çalışmaları programı koordinatörü Le Hong Hiep’e göre ise Çin, Vietnam’ı sadece Güneydoğu Asya’daki en büyük ticaret ortağı olarak değil, aynı zamanda bölgeye açılan bir kapı olarak görüyor.

Le, “Pekin’in öncelikli hedefi Hanoi’nin kendi yörüngesinden ABD kampına doğru fazla uzaklaşmamasını sağlamak,” dedi.

Le’ye göre, “Güney Çin Denizi’ndeki tarihi güvensizliğe ve süregelen gerginliklere rağmen Vietnam, Çin ile çalışmanın önemini kabul ediyor. Vietnam’daki en katı Çin karşıtı milliyetçiler bile Çin’in ülkenin güvenliği ve refahında oynadığı önemli rolü inkâr edemez.”

Xi’nin ziyaretinin iki ülke arasında bir “ortak kader topluluğu” deklarasyonuna sahne olabileceğini söyledi.

Pekin bu fikri en azından 2015’ten beri savunuyor. 1 Aralık’ta Dışişleri Bakanı Wang Yi, Trong, Thuong ve mevkidaşı Bui Thanh Son ile Hanoi’de yaptığı görüşmelerde iki sosyalist ülkenin “aynı arzuyu ve kaderi paylaştığını” söylemişti.

Görüşmede ayrıca Çin’in güneybatısındaki Yunnan eyaletinde bulunan Kunming’i Vietnam’ın kuzeyindeki liman kenti Haiphong’a bağlayan demiryolunun uzun süredir ertelenen iyileştirme çalışmaları da ele alınmıştı.

Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh geçen ay konuyu gündeme getirirken Çinli uzmanlar Hanoi’nin projeye ve Pekin’in genişleyen ekonomik ve jeopolitik etkisine şüpheyle yaklaştığını söylüyor.

Hanoi’nin denge politikası

The Post’a konuşan CASS araştırmacısı “Vietnam tarafı çok istekli değil. Vietnam son on yılda Çin’e olan bağımlılığını azaltmaya ve Çin’in ekonomik gündemine çok yakından bağlı olmaktan kaçınmaya çalışarak yabancı yatırımlarda çeşitlendirme politikası benimsedi. Diğer pek çok ülke gibi onlar da ekonomik meselelere güvenlik merceğinden bakma eğilimindeler” dedi.

Araştırmacı ayrıca, diğer bazı Güneydoğu Asya ülkeleri Çin’in “ortak kader” fikrini kabul ederken, iki ülkenin uzun süredir devam eden toprak anlaşmazlıklarına dikkat çekerek, “Vietnam’ın bunu tam olarak benimsemekte hala zorluk çektiğini” söyledi.

Zhang, Pekin’in Hanoi’nin Washington’a yönelmesinden endişe duyarken, Vietnam’ın da Çin’in tepkisi konusunda hassas olduğuna dikkat çekti.

Vietnam’ın Komünist Parti şefi son aylarda Çinli yetkililerle yaptığı görüşmelerde Pekin’e güven vermeye çalıştı. Ağustos ayında, Biden’ın ziyareti öncesinde Trong, Hanoi’nin “Çin partisi, devleti ve halkıyla iyi ilişkiler kurmaya ve geliştirmeye öncelik verdiği” mesajını vermek için Çin-Vietnam sınırına nadir bir gezi düzenledi.

Zhang, “Vietnam, ABD ve Japonya ile ısınan bağları nedeniyle Çin tarafından gelebilecek olası yanlış anlama, memnuniyetsizlik ve hatta cezalandırmadan endişe duyuyor” dedi.

Ancak Zhang, Vietnam’ın da bir fırsatı olduğunu ve her iki ülke için de önemi göz önüne alındığında ABD-Çin çekişmesinden kazançlı çıkacağını söyledi.

Uzmanlara göre, “Vietnam mevcut jeopolitik avantajının farkında ve Çin ve ABD arasında denge kurmaya devam edecek.”

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore, Ukrayna’ya silah tedariki konusunda ince bir çizgide yürüyor

Yayınlanma

Güney Kore, ABD Başkanı Joe Biden ile ikinci kez seçilen Donald Trump’ın farklı tutumları arasında sıkışmış durumda. Güney Kore hükümeti, Ukrayna’ya askeri yardım yapıp yapmama konusunda giderek karmaşıklaşan bir ikilemle karşı karşıya.

Göreve gelen Trump yönetimi, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği askeri desteği azaltma ve savaşı sona erdirme sözü verdi. Buna karşılık Biden, görevdeki son iki ayında Kiev’e yardım etmeye kararlı. Son süreçte Biden yönetimi, Ukrayna’ya Rus topraklarına saldırmak için ABD tarafından tedarik edilen ATACMS (Ordu Taktik Füze Sistemi) sistemini kullanma onayı verdi. Kısa süre önce Rusya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, Kiev’in Rus topraklarına karşı Amerikan füzelerini kullandığını, ateşlenen 6 ATACMS füzesinden beşinin S-400 sistemleri tarafından imha edildiği ve bir tanesinin ise düşmeden önce etkisizleştirildiğini duyurdu.

Biden’ın ABD tarafından sağlanan füzelerin kullanımına izin verme kararı Trump’ın ekibi tarafından sert eleştirilere maruz kaldı.

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı adayı Mike Waltz, Fox News ile yaptığı bir röportajda, bunu “tırmanışta bir adım daha” olarak nitelendirdi. Waltz, Rusya için daha fazla Kuzey Kore askerinin konuşlandırılması ile “Güney Kore’nin savaşa angaje olabileceğini” de belirtti.

Trump’ın ekibinin Rus-Ukrayna savaşını genişletme konusundaki isteksizliği, Seul’ün Kiev’e silah tedarik etme kararını karmaşıklaştırdı. Birkaç hafta önce, Güney Kore hükümeti, Rusya’nın yanında Kuzey Kore birliklerinin konuşlandırılmasına yanıt olarak Kiev hükümetine silah tedarik etmeyi düşünebileceğini dile getirmişti.

Güney Kore Savunma Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Doo Jin-ho Korea Times’a verdiği demeçte, Güney Kore’nin özellikle Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından Ukrayna’ya silah sağlama konusunda daha temkinli davrandığını söyledi.

Doo, “Biden yönetimiyle aynı çizgide olmak önemli olmakla birlikte, Güney Kore, Trump’ın yardımları azaltacağına dair sinyal verdiği sırada Ukrayna’ya askeri destek sağlarsa, bu durum önümüzdeki aylarda Güney Kore-ABD ittifakını kaçınılmaz olarak etkileyecektir.” dedi.

Kore Ulusal Birlik Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Cho Han-bum ise, “ABD yetkilileri, Kuzey Kore birliklerinin savaşa katılması halinde meşru hedefler haline geleceklerini defalarca belirttiler. ATACMS füzelerinin birincil hedefleri muhtemelen Rusya’nın Kursk bölgesindeki, yetersiz silahlandırılmış Kuzey Kore piyadeleri olacak” sözlerine yer verdi.

Güney Kore Ulusal İstihbarat Servisi’nin çarşamba günü yaptığı açıklamaya göre, Rusya hava indirme birlikleri ve deniz piyadelerinin bir parçası olarak yaklaşık 10 bin 900 Kuzey Kore askeri Kursk’a konuşlandırıldı ve bazıları halihazırda çatışmalara katılıyor.

Cho, bu gelişmelerin savaşın genel gidişatını değiştirmesinin pek mümkün olmadığını savunarak:

“Trump faktörü olmasa bile Ukrayna’daki çatışmanın büyük bir genişlemesinin olası değil gibi. Sınırlı toprak kazanımlarına odaklanan bölgesel çatışmalar aşamasına kaymış gibi görünüyor. Trump’ın dönüşüyle ​​durum sözde bir ‘kontrol moduna’ doğru ilerlerken, Güney Kore’nin Kuzey Kore birliklerine yanıt olarak Ukrayna’ya askeri yardım sağlama gerekçesi netlikten yoksun olabilir” diye konuştu.

Bu gelişmelerin ortasında, Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umierov liderliğindeki bir Ukrayna hükümet heyetinin bu hafta başında Güney Kore’yi ziyaret ederek savunma silahları için resmi bir talepte bulunması bekleniyor. Bu ziyaretin sonucu, Seul’ün askeri yardım sağlama konusundaki gelecekteki duruşunu belirlemede kritik olarak görülüyor.

Doo, ziyaretin Ukrayna için olumlu sonuçlar vermeyebileceğini belirterek, “Silah sağlamak yalnızca Seul ve Kiev arasındaki ikili bir karar değil. ABD ve NATO’yu da ilgilendiriyor.” anekdotunu ekledi.

Güney Kore Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, Washington, ATACMS’ye onay verdiğini Seul’e önceden bildirdi ancak görüşmelerde Güney Kore’nin Ukrayna’ya olası silah desteği yer almadı.

Salı günü, Güney Kore başkanlık ofisindeki bir yetkili, “Müttefikler olarak Güney Kore ve ABD, ihtiyaç halinde gerekli silahları takas edebilirler. Ancak, özellikle Ukrayna ile ilgili olarak herhangi bir karar alınmadı veya detaylı görüşmeler başlatılmadı.”

Yetkili, Güney Kore’nin Ukrayna heyetiyle yapacağı görüşmelerin ardından silah yardımına ilişkin tutumunu daha da netleştireceğini sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English