Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Xi Paris’te: Fransa ile ilişkilerimiz büyük Batılı ülkelerle olan bağların ön saflarında

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, üç Avrupa ülkesini kapsayan ziyaretinin ilk durağı olan Paris’e yerel saatle pazar günü öğleden sonra vardı. Paris’te Fransa Başbakanı Gabriel Attal tarafından karşılanan Xi, yazılı açıklamasında, geçtiğimiz 60 yıl boyunca Çin-Fransa ilişkilerinin uzun zamandır Çin’in büyük Batılı ülkelerle olan bağlarının ön saflarında yer aldığını ve farklı sistemlere sahip ülkeler arasında barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliği konusunda uluslararası toplum için iyi bir örnek teşkil ettiğini söyledi.

Çin-Fransa ilişkilerinin gelişmesinin sadece iki halka fayda sağlamakla kalmadığını belirten Çin lideri, aynı zamanda çalkantılı dünyaya “istikrar ve pozitif enerji enjekte ettiğini” söyledi.

Fransız Le Figaro gazetesinde yayınlanan ayrı bir yazısında Çin Devlet Başkanı Fransa’ya üç mesajla geldiğini söyledi: Pekin’in Fransa ile ilişkilerinde “yeni ufuklar” açmaya, dünyaya “daha da geniş” bir şekilde açılmaya ve dünya barışını ve istikrarını korumaya kararlı olduğu mesajı.

Xi’nin Fransa ziyareti, bu yıl Çin ve Fransa arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 60. yıldönümünün kutlandığı bir döneme denk geliyor.

Xi bugün, 6 Mayıs’ta Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüşmelerde bulunacak.

Macron salı günü Çin liderini ve eşini, çocukken büyükannesini görmek için düzenli olarak gittiği Pirene dağlarına götürecek. İki çiftin ayrıca karanlık bir gökyüzü rezervi olan 2,877 metrelik (9,439 ft) Pic du Midi’nin zirvesine teleferikle çıkmaları bekleniyor.

Çin lideri Fransa’nın ardından, Rusya ile yakın ilişkilerini sürdüren iki ülke olan Sırbistan ve Macaristan’a gidecek.

Kriz gündemleri

Elysee Sarayı geçen hafta ziyaret öncesinde yaptığı açıklamada “Görüşmelerde başta Ukrayna’daki savaş ve Orta Doğu’daki durum olmak üzere uluslararası krizlere odaklanılacak” dedi.

Macron, Xi’den Ukrayna konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e baskı yapmasını isteyeceği düşünülüyor. Geçtiğimiz hafta Economist gazetesine verdiği bir mülakatta Fransa Cumhurbaşkanı, savaşın Avrupa için varoluşsal olduğunu savundu.

Ukrayna savaşının yanı sıra Avrupa, Çin’in ticari uygulamalarından da endişe duyuyor ve Çin’in elektrikli araç üreticilerine yönelik sübvansiyonları hakkında, bu tür ödemelerin rekabeti baltaladığı ve Avrupalı şirketlere zarar verdiği endişesiyle bir soruşturma başlattı.

Macron Economist’e verdiği demeçte Xi’ye Avrupa’nın kendi üreticilerini ve sanayilerini neden koruması gerektiğini de aktaracağını söylemişti.

Pazar gecesi Von der Leyen da, AB’nin “şu anda büyük sübvansiyonlarla üretim yaptığını” söylediği Çin’e karşı hoşnutsuzluğunun devam ettiğinin sinyalini verdi.

Stratejik özerkliği teşvik

Çin’in Fransa Büyükelçisi Lu Shaye ise, Çin’in ziyaret duyurusunu yapmasının ardından 29 Nisan’da düzenlediği basın brifinginde “Başkan Xi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Çin-Fransa ve Çin-Avrupa ilişkileri konusunda kapsamlı ve derinlemesine stratejik iletişim kuracak, Fransa’yı stratejik özerkliği ve işbirliğinde açıklığı korumaya teşvik edecek, böylece Avrupa’yı Çin’e karşı daha bağımsız, objektif ve dostane bir anlayış oluşturmaya ve Çin’e ‘riskten arınma’ ve ‘bağımlılığın azaltılması’ gibi olumsuz eğilimlere direnmeye yönlendirecek” demişti.

Ticaret anlaşmaları bekleniyor

Müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, Çin’in Xi’nin ziyareti sırasında yaklaşık 50 Airbus uçağı siparişi açıklayabileceğini ancak bunun yeni bir anlaşma olup olmayacağının belirsizliğini koruduğunu söyledi.

Paris-VIII Üniversitesi’nden jeopolitik ve beşeri coğrafya uzmanı Pierre Picquart Global Times’a yaptığı açıklamada Xi’nin ziyaretinin üç açıdan önemli olduğunu söyledi:

“Ekonomik açıdan bu ziyaret ticaret anlaşmaları yapılmasının ve teknoloji, inovasyon, enerji ve altyapı gibi kilit sektörlerde karşılıklı fayda sağlayacak yatırımların teşvik edilmesinin önünü açabilir. Diplomatik açıdan ise bu ziyaret iklim değişikliği, uluslararası güvenlik ve kamu sağlığı gibi önemli küresel sorunlarda Çin ve Fransa arasındaki koordinasyon ve işbirliğini güçlendirmek için ideal bir platform sunmaktadır. Kültürel ve eğitsel düzeyde ise bu gezi eğitim, araştırma ve kültür alanlarında işbirliği için yeni fırsatlar yaratabilir, böylece halklarımız arasındaki değişimleri güçlendirebilir ve karşılıklı anlayışlarını derinleştirebilir.”

Xi’ye özel karşılama

Xi’yi karşılamak için Çin ve Fransa ulusal bayrakları Champs-Élysées Bulvarı’nın bir ucuna ve Les Invalides’in önündeki caddeye çekildi.

Pazar günü öğleden sonra, Paris’in merkezindeki Zafer Takı’nın yakınında, birçok Çinli öğrenci ve Fransız öğrenciler Xi Jinping’i karşılamak için Çin ve Fransa ulusal bayraklarını dalgalandırdı. Öğrenciler ellerinde, “Yaşasın Çin-Fransa dostluğu” ve “Başkan Xi’ye Fransa’ya başarılı bir ziyaret diliyoruz” yazılı pankartlar taşıdı.

Xi’nin ziyareti öncesinde hazırlık olarak ve Çin ile Fransa arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 60. yıldönümünü kutlamak için çeşitli etkinlikler düzenlendi.

Cuma günü “Çin ve Fransız Medeniyetleri Arasında Değişim ve Karşılıklı Öğrenme” konulu bir sempozyum düzenlendi. Pekin merkezli Çin Sosyal Bilimler Akademisi (CASS) ve Paris merkezli Ulusal Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Enstitüsü tarafından ortaklaşa düzenlenen sempozyuma iki ülkeden yaklaşık 100 araştırmacı, Çin ve Fransa arasındaki kültürler arası değişim uygulamaları, bilimsel ve teknolojik yenilikler ve uygarlığın geleceği konularında tartışmalar yürüttü.

Charles de Gaulle Vakfı Direktörü Antoine Broussy Global Times’a yaptığı açıklamada Paris’te başka pek çok özel etkinlik düzenlendiğini söyledi.

Xi bugün Macron tarafından Elysée Sarayında resmi olarak kabul edilecek. Ardından Fransa ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin 60. yılı münasebetiyle bir devlet yemeği düzenlenecek.

Macron’un çağrılarına Çin’den destek

Avrupa’nın “stratejik özerkliği” çağrısı Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan tekrar tekrar geliyor.

Daha önce hem Xi hem de Dışişleri Bakanı Wang Yi, Çin’in Avrupa’nın stratejik özerkliğini güçlendirmesini ve geleceğini kendi ellerinde tutmasını desteklediğini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron geçen yıl Çin’e yaptığı ziyaret sırasında Avrupa’yı Tayvan konusunda ABD ile Çin arasında bir çatışmanın içine çekilmemesi konusunda uyardığında Amerikan Foreign Policy dergisi stratejik özerkliği “Fransızların boş bir hayali” olarak nitelendirmişti.

CASS Avrupa Çalışmaları Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan He Zhigao, Global Times’a verdiği demeçte ABD’nin Avrupa’yı Washington liderliğindeki Batı kampına bağlamak için sıkı kontrol altında tutmak istediğini söyledi.

“Eğer Avrupa Çin’e dünyanın yararına olabilecek küresel bir perspektiften bakarsa, Çin bir fırsattır. Ancak ABD’nin yanında duruyorsa, o zaman Çin bir meydan okuma olmalıdır,” diyen He, Çin’in Avrupa ile angajmanının ortak kalkınma için olduğunu sözlerine ekledi.

Business France tarafından hazırlanan bir rapora göre, 2021 yılı itibariyle Çin, Fransa’da yatırım ve istihdam yaratma açısından üç yıl üst üste en büyük Asya ülkesi oldu. Havacılık, nükleer enerji ve ticaret gibi temel sektörlerdeki Çin-Fransa gelişirken, yenilenebilir enerji ve dijital ekonomi gibi gelişmekte olan alanların yeni büyüme motorları haline gelmesi muhtemel.

Şanghay Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi Avrupa Birliği Çalışmaları Merkezi direktörü ve kürsü profesörü Xin Hua, Çin-Fransa ilişkilerinin Çin-Avrupa ilişkilerinin temel taşı olduğuna inanıyor: “Fransa AB’nin en önemli çekirdek üyelerinden biridir ve stratejik yönelimleri AB’nin entegrasyon sürecinde ve Avrupa kıtasının stratejik ve güvenlik modelinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Çin ve Fransa olumlu etkileşimi sürdürdükleri sürece Çin-Avrupa ilişkileri istikrarlı kalacaktır.”

Bölünme tartışmaları

Başta Fransa ve Almanya olmak üzere AB’nin 27 üyesi Çin’e yönelik tutumları konusunda bölünmüş durumda.

The Guardian’a göre Almanya Başbakanı Olaf Scholz, daha önceki taahhütleri nedeniyle Paris’te Macron ve Xi’ye katılmayacak.

Macron herhangi bir ülke ismi vermeden “Avrupa’da bu konuda görüş birliği içinde değiliz çünkü bazı oyuncular Çin’i hala esasen bir fırsatlar pazarı olarak görüyor” dedi.

Yetkililer, Fransa’nın ayrıca Çin pazarını tarımsal ihracatına açma konusunda ilerleme kaydetmeye ve Fransız kozmetik endüstrisinin fikri mülkiyet hakları konusundaki endişelerini gidermeye çalışacağını söyledi.

Xi’nin ziyareti öncesi Batı basını ise Çin liderinin turunu “Avrupa’yı bölme girişimi” olarak nitelendirdi. Financial Times’a göre Xi Avrupa’daki “çatlaklara” oynayarak bölgedeki etkisini artırmaya çalışıyor.

Atlantik Konseyi Küresel Çin Merkezi Direktör Yardımcısı Matt Geracim’e göre Çin Devlet Başkanı Avrupa’ya üç hedefle gitti: “Çin’in Rusya’nın Ukrayna savaşına verdiği destek nedeniyle zarar gören Avrupa’daki ilişkileri onarmak, AB’nin Çin’e karşı ekonomik güvenlik gündemini köreltmek ve Pekin’in sadık ortakları Sırbistan ve Macaristan ile olan güçlü bağlarını sergilemek.”

Global Times’a konuşan Çinli uzmanlar ise bu iddiaları ‘paranoyakça’ olarak nitelendirerek, Xi’nin ziyaretinin ticaret başta olmak üzere Avrupa ile her alandaki karşılıklı alışverişi artırma amacı taşıdığını söylüyor.

DİPLOMASİ

Pentagon, Kursk’ta Kuzey Kore askerlerinin olduğunu teyit edemedi

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Kuzey Kore ordusunun Kursk oblastındaki muharebe operasyonlarına katıldığına dair iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.

Reuters‘ın aktardığına göre Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, dün basın toplantısında bu konuda açıklamalarda bulundu:

“Bu bilgiyi bağımsız olarak teyit edemiyoruz. Ancak, Kursk’a gitmiş olmalarının bir nedeni olmalı. Muharebe operasyonlarına katılmalarını bekliyoruz; yine de şu anda bunu kesin olarak söyleyemem.”

Pentagon, 11 bin Kuzey Kore askerinin Kursk oblastına giriş yaptığı yönünde tahmin öne sürmüştü.

Geçen günlerde ise The New York Times, Joe Biden’ın Ukrayna’ya, Rusya topraklarının derinliklerine saldırı düzenlemek için Amerikan yapımı uzun menzilli ATACMS füzelerinin kullanımına izin verdiğini bildirdi.

Gazeteye göre, uzun menzilli füzelerin kullanımına ilişkin bu karar, Moskova’nın Kuzey Kore askerlerini Kursk oblastına konuşlandırma hamlesine bir yanıt niteliği taşıyor.

Rusya, Biden’ın ATACMS kararına nasıl tepki verecek?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

G20’den Gazze’ye daha fazla yardım, iki devletli çözüm ve Ukrayna’da barış çağrısı

Yayınlanma

Dünyanın 20 büyük ekonomisinin liderleri, açlıkla mücadele için küresel bir anlaşma, savaştan zarar gören Gazze’ye daha fazla yardım ve Ortadoğu ve Ukrayna’daki düşmanlıkların sona erdirilmesi çağrısında bulunarak, pazartesi günü ortak bir bildiri yayınladılar.

Ortak bildiri grup üyeleri tarafından onaylandı ancak tam bir oybirliği sağlanamadı. Bildiride ayrıca milyarderlere gelecekte küresel bir vergi konulması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin mevcut beş daimi üyesinin ötesine geçmesini sağlayacak reformlar yapılması çağrısında bulunuldu.

Çarşamba günü resmen sona erecek olan üç günlük toplantının başlangıcında uzmanlar, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın yeni yönetimine ilişkin belirsizlik ve Ortadoğu ve Ukrayna’daki savaşlar nedeniyle artan küresel gerilimlerle dolu bir toplantıda, bir araya gelen liderleri herhangi bir anlaşmaya varmaya ikna edebileceğinden şüphe duyuyordu.

Arjantin ilk taslaklardaki bazı dillere itiraz etti ve belgenin tamamını onaylamayan tek ülke oldu.

Yine de ortak bir deklarasyonun yayınlanabilmesi, Lula’nın ‘başarı’ hanesine yazıldı.

Bildiride savaşlar kınandı, barış çağrısı yapıldı ancak herhangi bir suçlama yapılmadı.

Gazze ve Ukrayna gündemi

Deklarasyonda “Gazze’deki felaket boyutundaki insani duruma ve Lübnan’daki tırmanışa” atıfta bulunularak insani yardımın genişletilmesi ve sivillerin daha iyi korunması gerektiği vurgulandı.

“Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin hakkını teyit ederek, İsrail ve Filistin Devleti’nin barış içinde yan yana yaşayacağı iki devletli çözüm vizyonuna olan sarsılmaz bağlılığımızı yineliyoruz” denildi.

Yerel sağlık yetkililerine göre İsrail’in saldırıları şu ana kadar Gazze’de 43,000’den fazla Filistinlinin, Lübnan’da ise 3,500’den fazla kişinin ölümüne neden oldu.

Bildiri yayınlanmadan önce G20 liderleriyle bir araya gelen Biden, “savaşın tek sorumlusunun Hamas olduğunu” öne sürdü ve diğer liderlere bir ateşkes anlaşmasını kabul etmeleri için “Hamas üzerindeki baskıyı artırmaları” çağrısında bulundu.

Biden’ın Ukrayna’nın daha uzun menzilli ABD füzelerini kullanmasına yönelik kısıtlamaları hafifleterek Rusya’yı vurmasına olanak sağlama kararı da toplantıda gündem oldu.

“Amerika Birleşik Devletleri Ukrayna’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde desteklemektedir. Bana göre bu masanın etrafındaki herkes de desteklemelidir,” dedi Biden zirve sırasında.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin toplantıya katılmadı ve onun yerine Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u gönderdi. G20 deklarasyonunda “Ukrayna’da yaşanan insani acılar” vurgulanırken Rusya’nın adı anılmadan barış çağrısında bulunuldu.

Milyarderler vergisi ve açlıkla mücadele

Bildiride Lula’nın da desteklediği küresel milyarderlere olası bir vergi çağrısı yapıldı. Böyle bir vergi, Latin Amerika’daki yaklaşık 100 kişi de dahil olmak üzere dünya çapında yaklaşık 3,000 kişiyi etkileyecektir.

Bildiride cinsiyet eşitliğini teşvik eden bir madde de yer aldı.

Arjantin G20 deklarasyonunu imzaladı ancak BM’nin 2030 sürdürülebilir kalkınma gündemine yapılan atıflarla ilgili sorunları vardı. Aşırı sağcı Devlet Başkanı Javier Milei, gündemi “sosyalist nitelikte uluslarüstü bir program” olarak nitelendirdi. Ayrıca Milei’nin ulusal egemenliği ihlal ettiğini söylediği sosyal medyada nefret söyleminin düzenlenmesi çağrılarına ve hükümetlerin açlıkla mücadele için daha fazlasını yapması gerektiği fikrine de itiraz etti.

Bildirgenin büyük bir bölümü Lula’nın önceliği olan açlığın ortadan kaldırılmasına odaklanıyor.

Brezilya hükümeti Lula’nın pazartesi günü açlık ve yoksulluğa karşı küresel ittifakı başlatmasının en az nihai G20 deklarasyonu kadar önemli olduğunu vurguladı. Brezilya hükümeti, pazartesi günü itibariyle 82 ülkenin planı imzaladığını söyledi. Plan ayrıca Rockefeller Vakfı ve Bill & Melinda Gates Vakfı gibi kuruluşlar tarafından da destekleniyor.

Birleşmiş Milletler’de reform çağrısı

Liderler, BM Güvenlik Konseyi’nin “21. yüzyılın gerçekleri ve talepleriyle uyumlu hale getirilmesi, daha temsili, kapsayıcı, verimli, etkili, demokratik ve hesap verebilir olması” amacıyla “dönüştürücü reform” için çalışma sözü verdi.

Neredeyse tüm ülkeler Birleşmiş Milletler’in kuruluşundan yaklaşık seksen yıl sonra Güvenlik Konseyi’nin 21. yüzyıl dünyasını yansıtacak ve daha fazla sesi içerecek şekilde genişletilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Temel ikilem ve en büyük anlaşmazlık bunun nasıl yapılacağı. G20 deklarasyonu bu soruya yanıt veremedi.

Bildirgede “Afrika, Asya-Pasifik ve Latin Amerika ve Karayipler gibi yeterince temsil edilmeyen ve temsil edilmeyen bölge ve grupların temsilini geliştiren genişletilmiş bir Güvenlik Konseyi bileşimi çağrısında bulunuyoruz” denildi.

ABD, eylül ayındaki BM zirvesinden kısa bir süre önce Afrika ülkeleri için veto yetkisi olmayan iki yeni daimi koltuk ve gelişmekte olan küçük ada ülkeleri için ilk kez bir daimi olmayan koltuk verilmesini desteklediğini açıklamıştı. Ancak Dörtlü Grup – Brezilya, Almanya, Hindistan ve Japonya – daimi koltuklar için birbirlerinin tekliflerini destekliyor. Aralarında Pakistan, İtalya, Türkiye ve Meksika’nın da bulunduğu bir düzine ülkeden oluşan daha büyük Uniting for Consensus grubu ise daha uzun süreli ilave daimi olmayan koltuklar istiyor.

Xi’den reform ve eşitlik çağrılarına destek

Zirvede konuşan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Küresel Güney olarak adlandırılan ve gelişmekte olan ekonomileri kapsayan kesimin çıkarlarını vurgulayarak, uluslararası kurumlarda reform yapılması ve finans, ticaret, dijital teknoloji ve çevre konularında eşitliğin nasıl sağlanacağı konusunda fikir birliğine varılması çağrısında bulundu.

Çin lideri, yapay zekanın “zengin ülkelerin ve varlıklıların bir oyunu” olmaması gerektiğini söyledi ve kapsayıcı ekonomik küreselleşme için dijital yönetişimin iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Xi, ev sahibi Brezilya’nın yoksulluğun ortadan kaldırılması ve gelişmekte olan ülkelere küresel kreditörler gibi kurumların reformu da dahil olmak üzere daha fazla ekonomik eşitlik çağrısını yineledi.

Xi, Dünya Ticaret Örgütü’nün anlaşmazlıkların çözümü mekanizmasının “mümkün olan en kısa sürede” normal işleyişine dönmesi için reform yapılması çağrısında bulundu. ABD’nin yargısal aktivizm endişesiyle temyiz organı atamalarını engellemesi nedeniyle mekanizma belirsizliğini koruyor.

Çin, Avrupa Birliği’nin geçtiğimiz ay Çin elektrikli araçlarına yeni vergiler getirmesinin ardından DTÖ’ye bir uyuşmazlık çözümü davası açmıştı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

“Şin Bet şefi Türkiye’ye geldi” iddiası

Yayınlanma

İsrail basını, Şin Bet şefi Ronen Bar’ın hafta sonu Türkiye’ye gelerek MİT Başkanı İbrahim Kalın ile görüştüğünü yazdı. Times of Israel’in Arap bir yetkiliye dayandırdığı habere göre görüşmede Gazze’deki ateşkes ve rehine müzakerelerinin yeniden başlatılması ile Türkiye’nin bu süreçte olası yardımı ele aldı.

İddia Katar’da bulunan Hamas’ın üst düzey yetkililerinin Türkiye’ye taşındığı iddialarının hemen ardından geldi.

Katar’ın İsrail-Hamas müzakerelerindeki arabuluculuk görevlerini askıya aldığını duyurmasının ardından, Hamas liderliğinin Katar’dan ayrılarak Türkiye’ye taşınacağı iddia edilmişti.

Ankara ise iddiaları yalanladı. Dışişleri Bakanlığı kaynakları, “Hamas siyasi büro üyeleri, zaman zaman Türkiye’yi ziyaret etmektedirler” dedi. Ancak Hamas siyasi bürosunun Türkiye’ye taşındığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi.

ABD’den üstü kapalı uyarı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matt Miller ise basın toplantısında Hamas’ın Türkiye’ye taşındığı iddialarıyla ilgili haberleri ne doğrulayabileceklerini ne de yalanlayabileceklerini söyledi. Ancak Miller, “Vahşi bir terör örgütünün liderlerinin herhangi bir yerde rahatça yaşamaması gerektiğine inanıyoruz ve buna kesinlikle kilit müttefiklerimizden ve ortaklarımızdan birinin büyük bir şehri de dahil” ifadelerini kullandı.

Financial Times’a konuşan bir Arap diplomat da Katar’ın arabuluculuk rolünü askıya almasının ardından Hamas’ın bazı yetkililerinin Katar’dan Türkiye’ye taşındığını söyledi.

Katar geçen ay grubu, müzakerelere ciddi bir şekilde katılmaya istekli olmaması halinde Körfez ülkesindeki siyasi ofisini koruyamayacağı konusunda uyarmıştı. Konu hakkında bilgi sahibi ikinci bir kişi ise bazı Hamas yetkililerinin Türkiye’de olduğunu söyledi.

Arap diplomat, Hamas yetkililerinin uzun süredir örgüte sempati duyan Türkiye’ye gelişlerinin kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunun net olmadığını söyledi.

Katar 2012’den bu yana Hamas’ın siyasi bürosuna ev sahipliği yapıyor ve ABD ve Mısır’la birlikte Gazze’de bir yılı aşkın süredir devam eden savaşı sona erdirecek kalıcı bir ateşkes için çalışan arabuluculardan biri. Ancak Hamas’ın siyasi liderliğine ev sahipliği yapmasındaki rolü nedeniyle özellikle ABD’de Cumhuriyetçi milletvekillerinin eleştirilerine maruz kaldı. Doha ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu başta olmak üzere İsrailli siyasetçilerinin de hedefinde.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English