Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Xi’den Blinken’a: ABD olumlu açıklamaları eyleme dökmeli

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Çin’e yaptığı resmi ziyaretin ikinci gününde Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yaklaşık 30 dakikalık bir görüşme yaptı.

Xi, devletler arası etkileşimlerin her zaman karşılıklı saygı ve samimiyete dayanması gerektiğini söyledi ve Blinken’ın bu ziyaretinin ikili ilişkilerin istikrara kavuşmasına olumlu katkılar sağlayacağını umduklarını ifade etti.

Çin Devlet Başkanı konuşmasının başında, “İki taraf, Başkan Biden ve benim Bali’de vardığımız ortak anlayışları takip etme konusunda anlaştılar. İki taraf da ilerleme kaydetti ve bazı belirli konularda anlaşmaya vardı. Bu çok iyi” dedi.

Dünyanın genel olarak istikrarlı bir Çin-ABD ilişkisine ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Xi, iki ülkenin anlaşabilmesi için doğru yolu bulup bulamayacağının, insanlığın geleceğini ilgilendirdiğini belirtti.

Çin Devlet Başkanı, “Amerikalılar gibi Çinliler de onurlu ve kendine güvenen insanlardır. Her ikisinin de daha iyi bir yaşam sürmeye hakkı var. İki ülkenin ortak çıkarlarına değer verilmeli, başarıları birbirleri için bir tehdit değil, fırsattır” ifadesini kullandı.

İki ülkenin tarihe, halka ve dünyaya karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini ve Çin-ABD ilişkilerini doğru bir şekilde yürütmesi gerektiğini vurgulayan Xi, “Bu sayede küresel barış ve kalkınmaya katkıda bulunabilir, değişen ve çalkantılı dünyanın daha istikrarlı, emin ve yapıcı olmasına yardımcı olabilirler” dedi.

Büyük ülkeler arasındaki rekabetin “zamanın trendini temsil etmediğini” söyleyen Xi, bunun, Amerika’nın kendi sorunlarını veya dünyanın karşı karşıya olduğu zorlukları çözmesine katkı sağlamadığını vurguladı.

Xi, Çin’in, ABD’nin çıkarlarına saygı duyduğunu ve ABD’ye meydan okumaya veya onu yerinden etmeye çalışmadığını belirtirken, aynı şekilde ABD’nin de Çin’e saygı duyması ve Çin’in meşru hak ve çıkarlarına zarar vermemesi gerektiğini söyledi ve şunları ekledi: “Taraflardan hiçbiri diğer tarafı kendi iradesiyle şekillendirmeye çalışmamalı, diğer tarafı meşru gelişme hakkından mahrum bırakmamalıdır.”

Çin’in her zaman sağlam ve istikrarlı bir Çin-ABD ilişkisi görmeyi umduğunu vurgulayan Xi Jinping, “iki büyük ülkenin çeşitli zorlukların üstesinden gelebileceğine ve karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliğine dayalı doğru yolu bulabileceğine inandığını” kaydetti.

Çin Devlet Başkanı, ABD’yi rasyonel ve pragmatik bir tutum benimsemeye ve Çin ile aynı yönde çalışmaya çağırırken, Çin-ABD ilişkilerini istikrara kavuşturmak ve geliştirmek için kendisinin ve Başkan Biden’ın Bali’de vardığı ortak anlayışlara bağlı kalması ve olumlu açıklamaları eylemlere dönüştürmesi gerektiğine işaret etti.

Blinken: Taahhütlerimizin arkasındayız

Blinken da, ABD’nin Bali’de iki başkanın belirlediği gündeme geri dönmeye kararlı olduğunu bildirdi.

ABD’nin, Başkan Biden’ın verdiği taahhütlerin arkasında durduğunu vurgulayan Blinken, “ABD, yeni bir Soğuk Savaş peşinde değil, Çin’in sistemini değiştirmeye çalışmıyor, ittifakları Çin’e yönelik değil, Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemiyor ve Çin ile çatışma istemiyor” ifadelerini kullandı.

Blinken, ABD tarafının, Çin tarafıyla “üst düzey bir ilişki içinde olmayı, açık iletişim hatlarını sürdürmeyi, farklılıkları sorumlu bir şekilde yönetmeyi ve diyalog, fikir alışverişi ve işbirliğini sürdürmeyi dört gözle beklediğini” kaydetti.

‘İlişkilerin kötü olmasının sebebi ABD’nin Çin’i yanlış algılaması’

Beş yıl sonra bir ABD dışişleri bakanının Çin’e ilk ziyaretini gerçekleştiren Blinken, aynı zamanda 2018’den beri Çinli liderle görüşen ilk ABD dışişleri bakanı oldu.

Pazartesi sabahı erken saatlerde Çinli üst düzey diplomat Wang Yi ile de bir araya gelen Blinken, önceki gün mevkidaşı Qin Gang ile görüşmüştü.

Blinken ile görüşmede, ABD-Çin ilişkisinin düşük bir noktada olduğunu belirten Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Wang, bunun temel nedeninin ABD’nin Çin’i yanlış algılaması olduğunu söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, görüşmeyi “verimli” olarak nitelendirirken, Blinken’ın, Wang ile üç saatten fazla süren görüşmelerde rekabeti yönetmek için açık iletişim kanallarının öneminin altını çizdiği kaydedildi.

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Wang, “İnsanlara, tarihe ve dünyaya karşı sorumlu bir tavır almalı ve ABD-Çin ilişkilerindeki inişe geçen sarmalı tersine çevirmeliyiz” dedi.

Çin devlet medyasına göre Wang, ABD’yi Çin’den gelen tehditler hakkında spekülasyon yapmayı bırakmaya, Çin’in bilimsel ve teknolojik gelişimini “bastırmaktan” vazgeçmeye ve iç işlerine karışmaktan kaçınmaya çağırdı.

Vatandaşların ziyaretini kolaylaştırma kararı

ABD Dışişleri Bakanlığı, pazar günü Qin ile yaklaşık 7 buçuk saat süren görüşmeler sırasında Blinken’ın “yanlış algılama ve yanlış hesaplama riskini azaltma gereğini” vurguladığını bildirdi.

Her iki tarafın da vatandaşlarının ziyaretini kolaylaştırmanın önemine vurgu yaptığı ve Çin havayolu hisselerini artıran yolcu uçuşlarını artırmak için çalışma konusunda anlaştığı belirtildi.

Tayvan gündemi

Diğer yandan Tayvan mevzusu ziyaret boyunca gündeme geldi. Wang’ın Tayvan konusunda, “Çin’in uzlaşma veya taviz için yeri yok” dediği kaydedildi.

Ayrıca Qin Gang da, Tayvan sorununun “Çin’in temel çıkarlarının özü, Çin-ABD ilişkilerindeki en önemli sorun ve en belirgin risk” olduğuna işaret etti.

Yeni ziyaretlerin önünü açabilir

Her iki taraftan gelen okumalar, görüşmeleri “samimi, sağlam ve yapıcı” olarak nitelendirdi ve üst düzey etkileşimleri sürdürme isteğini gösterdi.

Washington, Blinken’ın yanlış algılama riskini azaltmak için açık iletişim kanallarını korumanın önemini vurguladığını, Pekin’in ise istikrarlı, öngörülebilir ve yapıcı bir ilişki kurma taahhüdünü ifade ettiğini söyledi.

Blinken’ın ziyaretinin önümüzdeki aylarda ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ve Ticaret Bakanı Gina Raimondo’nun olası gezileri de dahil olmak üzere daha fazla ikili görüşmenin önünü açması bekleniyor.

Biden ve Xi, Kasım ayında Endonezya’nın Bali adasında 20 büyük ekonomiden oluşan Grup zirvesinin oturum aralarında uzun zamandır beklenen ilk yüz yüze görüşmeleri gerçekleştirmiş ve ilişkiyi istikrara kavuşturma kararı almıştı, ancak o zamandan beri bağlar giderek kötüleşti.

DİPLOMASİ

Polonya İçişleri Bakanı: Ukrayna NATO’ya giremeyeceğini anladı

Yayınlanma

Polonya İçişleri ve İdare Bakanı Tomasz Siemoniak, Ukraynalı yetkililerin savaş halindeki bir ülkenin NATO üyesi olamayacağını anladığını belirtti.

Daha önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Bloomberg‘e verdiği mülakatta Kiev’in şu anda NATO’ya davet edilmeyeceğini kabul etmiş, ancak davete ‘benzer’ bir şey almasını beklediğini ifade etmişti.

Polskie Radio‘ya konuşan Siemoniak, “Belgeler ve deklarasyonlar Ukrayna’yı korumayacak, bu nedenle temmuz zirvesinin Ukrayna için NATO üyeliğine dair şansı ortaya koyacağını düşünüyorum,” ifadesini kullandı.

Bu arada Politico, 60’tan fazla ABD’li dış politika uzmanının imzaladığı ve NATO üyelerini Ukrayna’nın üyeliğe doğru ilerlemesine izin verecek her türlü kararı reddetmeye çağıran bir dilekçeye yer verdi.

Washington’daki NATO zirvesi 9-11 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek. NATO üyelerinin Ukrayna’ya ittifaka katılmasını teklif etmeyecekleri, ancak uzun vadeli mali yardım sözü vermeleri bekleniyor.

Özellikle NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın Kiev’e yıllık 40 milyar avro tahsis etmesi gerektiğini öne sürdü.

Telegraph gazetesinin kaynaklarından aktardığına göre müttefikler bu sürece desteklerinin bir işareti olarak zirvede Ukrayna’nın NATO’ya katılımı için bir yol haritasını onaylamayı planlıyor.

30 Eylül 2022’de Zelenskiy, Ukrayna’nın hızlandırılmış NATO üyeliği için başvuracağını açıklamıştı. Temmuz 2023’te Vilnius’ta düzenlenen NATO zirvesinde ittifak üyeleri Ukrayna’nın üyeliğini kolaylaştırma konusunda anlaşmıştı.

‘NATO zirvesinde Ukrayna’ya üyelik için fazla yozlaşmış olduğu söylenecek’

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Hindistan Dışişleri: Putin ve Modi küresel ve bölgesel öneme sahip konuları görüşecek

Yayınlanma

Hindistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vinay Kwatra, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin önümüzdeki günlerde Moskova’da yapacakları küresel ve bölgesel öneme sahip konuları ele alacaklarını belirtti.

Vedomosti gazetesinin aktardığına göre Kwatra, düzenlediği basın toplantısında “Başbakan’ın Ukrayna’daki çatışmayla ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı’na ne söylediğini çok iyi biliyorsunuz. Bölgesel ve küresel öneme sahip konular müzakerelerin önemli bir unsuru olacak,” dedi.

Kwatra, Moskova ile Yeni Delhi’nin 2020’den bu yana özel bir ortaklığa sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

Bakan Yardımcısı, ayrıca küresel jeopolitik zorluklar karşısında güçlü kalmaya devam ettiklerine dikkat çekti.

Modi’nin Rusya ziyareti 8-9 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek. Kremlin, iki liderin ‘geleneksel olarak dostane olan Rus-Hint ilişkilerini’ geliştirme olanaklarını da ele almayı planladıklarını duyurdu.

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, Rus tarafının Modi’nin ziyaretine büyük önem verdiğini ve ziyarette ‘uluslararası meselelerin’ değerlendirileceğini vurguladı.

The Tribune gazetesine göre söz konusu ziyaret, ekim ayında Kazan’da yapılacak BRICS zirvesi ile aynı zamana denk gelmeyip ayrı bir ziyaret olacağı için önem taşıyor.

Bloomberg‘e göre de Modi’nin Moskova ziyareti Batı’nın Rusya’yı tecit etme çabalarını boşa çıkarıyor. Ajans, Hindistan başbakanıyla yapılan görüşmenin Putin açısından diplomatik bir zafer olduğunu kaydetti.

Hindistan ve Rusya dışişleri bakanları ŞİÖ Zirvesi’nde bir araya geldi

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Erdoğan: Bizim Sayın Putin ile Esed’e davetimiz olabilir

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ŞİÖ zirvesi sonrası gazetecilerin Suriye ile normalleşme, olası Esad görüşmesi, Ukrayna krizi ve Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği ile ilgili sorularını yanıtladı. Erdoğan “Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 24’üncü Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Kazakistan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.

Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda işbirliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunu belirten Erdoğan, “3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye’nin Yeniden Asya girişimi kapsamında kıta ülkeleriyle işbirliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Zirveye katılımımız bu bakımdan da verimli geçmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

“Yeni bir sürecin başlangıcı olabilir”

“Beşşar Esed ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor” sorusu üzerine Erdoğan, “Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir” diye konuştu.

Suriye sahasında aradan geçen onca yılın herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi:

“Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye’nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükûnet, akıllıca politikalar ve ön yargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur. El birliğiyle ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye’nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye’nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye’de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye’de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye’ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye’nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın.”

“Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor”

Erdoğan’a Kayseri’de ve Suriye’nin kuzeyinde olaylar hatırlatılarak “Şu an Suriye’nin kuzeyinde durum tamamen kontrol altında mı? Ankara ve Şam arasında görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme bazı ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir mesafe alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?” soruları yöneltildi.

Erdoğan verdiği yanıtta “Ülkelerin değil, PKK/PYD/YPG, DEAŞ gibi örgütlerin rahatsızlığı söz konusu. Onların böyle bir buluşmayı, Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı.

Suriye’nin kuzeyinde birçok yapılanma bulunduğunu, bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini süratle iyileştirmek isteyenler de olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nitekim bu Suriye’nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey devreye girdi ve süratle bu olumsuz gelişmeleri hemen olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri’deki hadisede güvenlik güçlerimizin süratli müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an önce olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa süreli bu tür durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına zaten müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar böyle bir duruma izin vermez.”

“Türkiye’de de ırkçı akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Fakat biz bu oyunları da nasıl bozacağımızı çok iyi biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri’deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına izin vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir ancak bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir.”

“Arabuluculuk konusunu ele aldık”

Erdoğan’a Putin ile görüşmesinden sonra Ukrayna konusunda yaptığı ‘Adil bir barış mümkün” açıklaması da soruldu. Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile çatışmaların başladığı ilk günden itibaren görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, “Nitekim, bugün de yine Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Özellikle Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok iyi bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu gibi Batı’ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve diğer gıda güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Sayın Putin, ‘Ben, bu konuda İstanbul Tahıl Girişimi hedefini aynen koruyorum’ yanıtını verdi. Bunu geliştirmemizde fayda var. Çünkü Putin’in Avrupa’ya karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya’yı hedefe koyduğu için, Rusya da Avrupa’ya ve Batı’ya olumsuz bakıyor. ‘Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek’ diyor. Afrika ile ilgili ise ‘Onlar yoksul oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum’ yaklaşımı içindeler. Türkiye’yi zaten bu konuda farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında ‘Nasıl bir mesafe alabiliriz, onların bize ne gibi desteği olur?’ bunu çalışacağız. Bu konuda da alacağımız neticeyle inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru’nu yeniden işler hale getireceğimize inanıyorum.”

Savaşın ne Rusya’ya ne Ukrayna’ya kazandırdığını, savaşın tek kazananının “kan ve ölüm tüccarları” olduğunu ifade eden Erdoğan, “Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi.

“ŞİÖ üyeliği belki biraz zaman alır”

“Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de zirvelere katılarak örgütün çalışma masasında her zaman yer aldınız. Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik perspektifi var mı” sorusu üzerine de Erdoğan, şunları söyledi: “Şanghay İşbirliği Teşkilatının yapısına bakıldığında Rusya’nın Türk devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatında ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütünde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi teşkilata ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütüne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimî üye bulunuyor. Türkiye bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English