Bizi Takip Edin

Amerika

Yellen: Yaptırımlar doların hegemonyasını riske atabilir

Yayınlanma

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen Pazar günü yaptığı açıklamada, ABD’nin Rusya ve diğer ülkelere uyguladığı ekonomik yaptırımların, hedef alınan ülkelerin alternatif arayışına girmesi nedeniyle doların hakimiyetini riske attığını söyledi.

CNN’e konuşan Yellen, “Elbette bu durum Çin, Rusya ve İran’da bir alternatif bulma arzusu yaratıyor. Fakat dolar, diğer ülkelerin aynı özelliklere sahip bir alternatif bulmasını kolaylaştırmayan nedenlerden ötürü küresel bir para birimi olarak kullanılıyor,“ dedi.

Bakan, ‘ABD sermaye piyasalarının sağlamlığı ve hukukun üstünlüğü’nnün önemli olduğunu savunarak, “Para biriminin dünyaya bu şekilde hizmet etmesini sağlayacak temel kurumsal altyapıya sahip başka bir ülke görmedik,” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Yellen yaptırımların ‘son derece önemli bir araç’ olduğunu sözlerine ekledi.

Amerika

Kellogg: ABD, NATO’nun Rusya sınırlarına doğru genişlemesini durdurmaya hazır

Yayınlanma

ABD Başkanı’nın özel temsilcisi Keith Kellogg, Rusya’nın NATO’nun doğuya doğru genişlemesi konusundaki endişelerinin haklı olduğunu belirtti. Kellogg, ABC’ye yaptığı açıklamada, ABD’nin Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’yı içerecek şekilde NATO’nun Rusya sınırlarına doğru daha fazla genişlemesini durdurmaya hazır olduğunu ifade etti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Keith Kellogg, Washington’un, Rusya’nın NATO’nun doğuya doğru genişlemesine ilişkin güvenlik endişelerini gidermek amacıyla ittifakın Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’yı da kapsayacak şekilde Rusya sınırlarına doğru ilerlemesini durdurmaya hazır olduğunu belirtti.

Kellogg, ABC‘ye yaptığı açıklamada, Rusya’nın bu konudaki endişelerinin “meşru” olduğunu vurguladı.

Özel temsilci Kellogg, “Bu meşru bir endişe. Ukrayna’nın NATO’ya katılması meselesinin tartışılmadığını defalarca söyledik,” ifadelerini kullandı.

Bu duruşun sadece ABD’ye ait olmadığını, ittifakın en az dört üyesinin daha benzer görüşte olduğunu kaydeden Kellogg, yeni bir üyenin kabulü için 32 ülkenin tamamının onayının gerektiğini hatırlattı.

Özel temsilci, “Diğer ülkelerin de, ‘Eh, bu konuda pek emin değiliz’ dediğini gördük,” diye ekledi.

Kellogg, genişlemenin durdurulmasının “Rusya’nın gündeme getirdiği konulardan biri” olduğunu teyit ederek, “Sadece Ukrayna’dan değil, Gürcistan ve Moldova’dan da bahsediyorlar. Biz de diyoruz ki: ‘Tamam, kapsamlı olarak, NATO’nun sizin sınırlarınıza doğru genişlemesini durdurabiliriz’. Bu onların güvenliğiyle ilgili bir mesele,” diye konuştu.

Moskova yazılı taahhüt istiyor

Rusya, Kiev’in NATO üyeliğine karşı çıkıyor ve Ukrayna’nın 2024 yazında ittifaka katılmaktan resmi olarak vazgeçmesi, barış görüşmelerinin başlaması için şartlardan biri olarak sunulmuştu.

Reuters ajansının önceki gün kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin “barış yapmaya hazır ancak ne pahasına olursa olsun değil” ve Batılı ülkelerden Ukrayna, Gürcistan ve Moldova üzerinden NATO’nun doğuya doğru genişlemeyeceğine dair yazılı bir taahhüt almak istiyor.

Trump, Biden’ı suçlamıştı

ABD Başkanı Donald Trump daha önce yaptığı açıklamalarda, Moskova’nın komşu bir ülkenin NATO’ya katılmasına rıza göstermesi için “hiçbir ihtimal” görmediğini söylemişti.

Trump ayrıca, askeri çatışmaların tam da selefi Joe Biden’ın Ukrayna’ya ittifak üyeliği sözü vermesi nedeniyle başladığı görüşünü dile getirmişti.

Trump’a göre, bu sözün hemen ardından kendisinin, “Şimdi bir savaşınız olacak,” dediğini anlamıştı. The New York Times‘ın yazdığına göre, ABD’nin Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki tutumu bir sonraki yönetimle değişebilir.

Rutte: Ukrayna’nın üyeliği gündemde değil

Mart ortasında NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Trump ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın ittifaka katılımı konusunun gündemde olmadığını belirtmişti.

Genel Sekreter’e göre, Kiev’in ittifaka giden yolu geri döndürülemez nitelikte ancak Ukrayna tarafına NATO’ya katılımın bir barış anlaşmasıyla sağlanacağı sözü verilmedi.

Zelenskiy: NATO üyeliği en faydalı çözüm

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise ülkesinin NATO’ya entegrasyonunu ABD ve Avrupa Birliği için en faydalı çözüm olarak nitelendirmişti.

Zelenskiy, ittifakın koruması olmadan Ukrayna ordusunun daha fazla asker toplamak zorunda kalacağını ve Batı’nın da bu birliklerin bakımını üstlenmesi gerekeceğini kaydetmişti.

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump ailesi kripto para düzenlemelerini gevşetiyor

Yayınlanma

Financial Times’ta (FT) yayınlanan başyazıda, Trump ailesinin dijital varlıklar ve kripto para dünyasına girişi ve finansal piyasalardaki köklü değişiklik arayışı masaya yatırılıyor.

Başkan Donald Trump’ın yanı sıra oğulları Eric Trump ile Donald Trump Jr. ve Başkan Yardımcısı JD Vance, geleneksel finansal aygıtlara karşı kripto varlıklarda temsil edilen yeni finansal ürünlerin en büyük savunucuları arasında yer alıyor.

Las Vegas’taki bitcoin zirvesine de değinen FT, Fed kaynaklı dijital dolar çıkarılmadığı sürece kriptoya hücumun ters etki yaratacağını savundu.

FT başyazısı şöyle:

Kripto, Beyaz Saray’da bir destekçi kazandı

Donald Trump, bitcoin’in ‘dolandırıcılık gibi göründüğünü’ söylediği günlerden bu yana oldukça uzun bir yol kat etti. Bu hafta, Trump ailesinin medya şirketi, kripto para birimini satın almak için yatırımcılardan 2,5 milyar dolar topladığını açıkladı. Oğulları Eric ve Donald Jr, Las Vegas’ta binlerce turuncu giysili bitcoin yatırımcısına bir servet vaat etti. Bunun nedenlerinden biri, başkan yardımcısı JD Vance’in aynı konferansta söylediği gibi, ‘kripto paranın nihayet Beyaz Saray’da bir destekçisi ve müttefiki olması’ydı. Bitcoin, ABD’li Kongre üyelerinin yakında ilk kripto düzenlemelerini kabul edeceği yönündeki iyimserlikle son zamanların rekor seviyesine ulaştı. Bu düzenlemeler, stabilcoinler veya dolar veya başka bir para birimine sabitlenmiş dijital tokenleri kapsayacak. 

Ne var ki, Trump ailesinin kripto girişimlerine olan hevesi, yönetiminin kripto para birimlerine olumlu yaklaşımıyla birleşince, bariz bir çıkar çatışması ortaya çıkıyor. Genellikle dalgalı olan kripto varlıkları meşrulaştırma çabası, finansal sisteme yeni riskler getirme tehdidi de oluşturuyor.

Eric Trump’tan bitcoin zirvesinde büyük bankaları yok etme çağrısı

Görevdeyken bir sektörle bu kadar yakından ilişki kuran başkan ve ailesi çok azdır. ABD lideri, $TRUMP memecoin’ini tanıtmış ve en büyük sahipleri için bir gala yemeği düzenlemiştir. Trump’ı ‘baş kripto savunucusu’ olarak listeleyen World Liberty Financial, dolara sabitlenmiş bir stabilcoin olan USD1’i piyasaya sürdü ve şu anda 2,15 milyar dolarlık piyasa değerine sahip.

Trump, göreve döndükten birkaç gün sonra, kripto risklerini sınırlamayı amaçlayan Biden dönemindeki önlemleri iptal eden bir başkanlık kararnamesi imzaladı ve ABD’nin ‘dijital varlıklar ve finansal teknolojide liderliğini’ teşvik etme sözü verdi. Bir başka kararname ise stratejik bir bitcoin rezervi oluşturulmasını öngörüyor. Başkan, Paul Atkins’i Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu [SEC] başkanlığı da dahil olmak üzere önemli görevlere kripto savunucuları atadı.

Yeni yönetim, ‘uygulama yoluyla düzenleme’den kripto için bir düzenleyici çerçeve oluşturma ve büyümeyi teşvik etme çabalarına geçti. Adalet Bakanlığı, SEC ile birlikte kripto şirketlerine karşı açılmış birkaç davayı düşürdü. Kripto meraklıları, yenilikçiliği ve meşru kripto işlerini desteklemek için mahkemeler yerine kongre yoluyla düzenleyici netlik sağlanmasını uzun süredir öneriyordu. Fakat bunlara daha fazla izin veren bir ortam, dolandırıcılık ve piyasa manipülasyonu gibi tehlikeleri artırabilir.

Yakın zamana kadar, Trump ailesinin kendi kripto çıkarlarının yasama çabalarını engelleyebileceği görülüyordu. Bir grup Demokrat senatör, seçilmiş yetkililerin ve ailelerinin (başkan dahil) stabilcoin girişimlerine sahip olmasını veya bu girişimlere katılmasını yasaklayan adımlar içermediği sürece, stabilcoinleri düzenlemeye yönelik Genius Act’ı desteklemeyi reddetti. Ancak bu ay, net kurallara ihtiyaç olduğunu öne sürerek, tasarıya destek veren Cumhuriyetçilere katıldı. Tasarı, ABD’deki stabilcoin ihraççılarının dolaşımdaki coinlerin %100’üne eşit tutarda dolar, ABD Hazine tahvili veya eşdeğerleri ile rezerv tutmalarını ve net itfa prosedürleri belirlemelerini zorunlu kılan gibi önemli kurallar getiriyor. Ancak bazı üst düzey Demokratlar, tasarıda tüketiciyi yeterince korumadığını ve ABD borsalarının, suç faaliyetlerini kolaylaştırmak için kullanıldığına dair kayıtları olan Tether gibi offshore olarak çıkarılan stabilcoinlerin ticaretine izin vereceğini belirtti (Tether ise herhangi bir suç işlediğini reddetti). Stabilcoinler, bankalar, ödeme sistemleri ve menkul kıymetler gibi işlev görmelerine rağmen, bunların hiçbirine tabi olmayan gri bir dünyada varlıklarını sürdürüyor. Genius Act, çok gevşek bir çerçeve sunuyor.

Dijital varlık savunucuları, bunların ödemeleri hızlandırabileceğini ve finansal kapsayıcılığı artırabileceğini savunuyor. Fakat bu faydalar, merkez bankası dijital para birimleri aracılığıyla daha güvenli bir şekilde elde edilebilir. Trump, Amerikan CBDC’sine [merkez bankası dijital para birimi] şiddetle karşı çıkıyor ve bunun yerine özel stabilcoinlerin ‘ABD dolarının hakimiyetini genişleteceğini’ savunuyor. Son derece dikkatli bir şekilde denetlenmedikleri sürece, bunlar tam tersi bir etki yaratabilir.

Okumaya Devam Et

Amerika

Çinli öğrencileri engelleme kararı ABD Dışişleri için sürpriz oldu

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanlığı içindeki ve dışındaki kişiler, Çinli öğrencilerin vizelerini iptal etmeye yönelik yeni planın nasıl işleyeceğini ve bunun ABD’de okuyan Çin vatandaşlarına yönelik genel bir yasak haline gelip gelmeyeceğini anlamış değil.

POLITICO’da yer alan habere göre Beyaz Saray vizeleri derhal iptal etmeye başlayabilirken, konsolosluk konularına aşina olan ve kamuoyuna açıklama yapma yetkisi olmadığı için ismini vermek istemeyen bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, büyükelçiliklerin planın nasıl uygulanacağına dair resmi talimat almadığını söyledi.

Plan, Çin ve Hong Kong’dan gelecek başvuru sahiplerine yönelik denetimin artırılması için vize kriterlerinin revize edilmesini de içeriyor.

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Dışişleri Bakanlığı ve İç Güvenlik Bakanlığı’nın Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile bağlantısı olan veya “kritik alanlarda” okuyan Çinli öğrencilerin vizelerini “agresif bir şekilde iptal edeceğini” duyurdu.

Öte yandan bunu uygulamaya koymak kolay değil ve bunun nasıl yapılacağı, Trump yönetiminin nihai hedefleri hakkında çok şey söyleyecek.

Tüm Çinli öğrenci vizelerini gözden geçirmek, Dışişleri Bakanlığı ve İç Güvenlik Bakanlığı için zorlu bir görev olabilir. Hükümet verilerine göre, 2023-2024 öğretim yılında ABD’de yaklaşık 277.000 Çinli öğrenci bulunuyordu.

Hedef Çinli aileleri korkutmak mı?

Yönergelerin nasıl uygulanacağına dair tartışmalara katılan bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, “Bu çılgınlık. Bu bizim için büyük bir baş ağrısı olacak,” dedi.

Yönetim, belgesiz göçmenleri kendi istekleriyle ülkeden ayrılmaya teşvik ettiği gibi, bu tehdidin tek başına öğrencileri ABD’deki eğitim kurumlarına gitmeyi yeniden düşünmeye sevk edeceğini umuyor olabilir.

Trump’ın ilk yönetimi sırasında konsolosluk işlerinden sorumlu Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı Carl Risch, “Bunu açıklamak için tek neden, bu durumdan potansiyel olarak etkilenecek Çinli ailelerin bunu bilmesini istemenizdir. Onları korkutmak istiyorsunuz,” dedi.

Risch, yönetimin bu politikanın kime uygulanacağını henüz bilmediğini, ama yönergeler belirlendiğinde bile, Dışişleri Bakanlığı genellikle yeni güvenlik soruşturması standartlarını kamuoyuna duyurmadığı için halkın bunu bilmeyeceğini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tammy Bruce, vize incelemesi hakkında, kaç Çinli öğrencinin etkileneceği, incelemenin zamanlaması veya ÇKP ile bağların nasıl değerlendirileceğine ilişkin ayrıntıları vermeyi reddetti.

Perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Vizelerle ilgili yöntemlerimiz hakkında ayrıntılı bilgi vermiyoruz. Bu konunun nereye varacağı konusunda spekülasyon yapmayacağız,” diye ekledi.

Öğrenci vizesini kaybetmek, bir öğrencinin üniversitede eğitimine devam etmesini engellemez, fakat ABD’den etkili bir şekilde çıkmasını imkansız hale getirebilir.

Sınır dışı için ilk adım

Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza İdaresi (ICE), Öğrenci ve Değişim Ziyaretçileri Bilgi Sistemindeki (SEVIS) bir öğrencinin kaydını sonlandırırsa, üniversiteler bu öğrencilerin eğitimine devam etmesini engellemek zorunda kalabilir ve bu da sınır dışı edilme sürecine doğru bir adım olabilir.

ICE’nin öğrencilerin SEVIS kayıtlarını hızlı bir şekilde sonlandırma yetkisi, yoğun bir dava konusu olup, geçen hafta Kaliforniya’daki bir federal yargıç, SEVIS kayıtları sonlandırılanlara “olumsuz yasal etki” uygulamasını engelleyen ülke çapında bir ihtiyati tedbir kararı verdi.

Obama yönetimi altında ICE’nin eski başkanı John Sandweg, Rubio’nun Çarşamba günkü açıklamasında DHS ve Dışişleri Bakanlığının vize incelemelerinde işbirliği yapacağına dair ifadesinin, Trump yönetiminin “her ikisini de yapacağı” anlamına geldiğini söyledi.

Sandweg, Çinli öğrencilerin ilk incelemelerinin çoğunun ICE, CBP ve Dışişleri Bakanlığı tarafından kullanılan yazılımlar aracılığıyla yapılabileceğini söyledi fakat ÇKP vakaları için analistlerin daha fazla araştırma yapması gerekeceğini söyledi.

Trump, 2023’teki seçim kampanyasında, “Hıristiyan düşmanı komünistler, Marksistler ve sosyalistleri” yasaklayacağına söz vermiş ve ilk yönetiminin Çin tarafından finanse edilen Konfüçyüs Enstitülerini ABD üniversite kampüslerinden kapatma ve Amerikan üniversitelerinde çalışan Çinli bilim adamları ve profesörleri yargılama çabalarını genişletöişti.

Devlet okulları Çin karşıtı yaptırımlardan etkilenebilir

Beyaz Saray’ın kararı yabancı öğrencilere bağımlı hale gelen ve çok daha az kaynağa sahip devlet üniversitelerinin ve diğer okulların mali durumunu da tehlikeye atıyor.

Arizona, Kaliforniya, Illinois, Michigan ve Teksas’taki kamu kurumları, eyalet dışı öğrenim ücretinin tamamını ödeyen uluslararası öğrencilerin en çok tercih ettiği okullar arasında yer alıyor.

Bu nüfus, 2023-24 öğretim yılında Arizona Eyalet Üniversitesine 545 milyon dolar gelir sağladı ve şu anda tehdit altında olan Urbana-Champaign’deki Illinois Üniversitesine ise daha da fazla gelir sağladı.

Eyalet meclisleri yıllardır vergi mükelleflerinin desteğini keserken, eyalet içi öğrenim ücretlerini artırmak istemeyen okullar için uluslararası öğrencilere bağımlılık kaçınılmaz hale gelmişti.

Bu durum, yabancı öğrenci sayısındaki düşüşün artık ABD’li öğrencilere verilen mali yardımdan kampüslerdeki öğretim desteğine kadar her şeyi etkileyebileceği anlamına da geliyor.

Ülkenin en büyük iki devlet üniversite sistemi olan Kaliforniya Üniversitesi ve Kaliforniya Eyalet Üniversitesi, bu yıl her biri için yüz milyonlarca dolara denk gelen yüzde 3’lük bir bütçe kesintisiyle karşı karşıya.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English