Bizi Takip Edin

ASYA

Yoon, kamuoyunu Çin’le çatışma riski olmadığına ikna etmeye çalışıyor

Yayınlanma

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Japon ve ABD’li mevkidaşlarıyla gerçekleştirdiği Camp David zirvesinden bu yana, eleştirilere karşı, toplantıda varılan anlaşmanın halkına hiçbir risk getirmeyeceği ve fayda sağlayacağı konusunda kamuoyunu ikna etmeye çalışıyor.

Üçlü zirve Seul, Tokyo ve Washington’un Çin’e karşı askeri işbirliğini artırmak için attığı bir adım olarak yorumlandı. Cuma günü zirvenin sonunda adını ABD toplantısının yapıldığı yerden alan Camp David Ruhu adlı ortak bildiri bunun önemli bir göstergesi.

Yoon, Japonya Başbakanı Fumio Kishida ve ABD Başkanı Joe Biden tarafından yapılan açıklamada, “Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarın” “uluslararası toplumda güvenlik ve refahın vazgeçilmez bir unsuru” olduğu vurgulandı.

Tayvan Bölgesi yöneticisi sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda ortak açıklamayı memnuniyetle karşılarken, zirvede Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrara verilen “güçlü destekten” övgüyle söz etti ve üç lidere adanın etrafında Çin’in askeri tatbikatları karşısında gösterdikleri “atılganlık” için teşekkür etti.

Tayvan’da çatışmaya dahil olma korkusu

Üç ülke Washington’ın bölgede Çin’i çevreleme planları doğrultusunda askeri bağlarını güçlendirirken, Yoon’un karşı karşıya olduğu sorulardan biri de Güney Kore’nin Çin ve Tayvan arasındaki olası bir çatışmaya dahil olup olmayacağı.

Pazartesi günü bir brifing veren Yoon, ülke ismi vermeden üç liderin “seyrüsefer ve ticaret özgürlüğünü sağlamak için Hint-Pasifik bölgesindeki ülkelerin deniz güvenliğini destekleme” konusunda anlaştıklarını söyledi.

Yoon, bu anlaşma sonrası ülke kamuoyunda yoğun eleştirilere maruz kaldı. Yoon’u eleştirenler, anlaşmanın Seul’ün Tayvan yüzünden bir savaşa sürüklenmesi riskini artırarak ulusal güvenliği daha da kötüleştirdiğini ve Güney Kore’nin en büyük ticaret ortağı olan Çin ile ilişkileri tehlikeye attığını söylüyorlar.

Sol görüşlü Kyunghyang gazetesi anlaşmayı kınayan bir başyazı kaleme aldı ve bunun Güney Kore’yi başka türlü müdahil olmadığı meselelerin içine çekebileceğini belirtti. Başyazıda “Amerika’nın Hint-Pasifik bölgesindeki geniş etki alanında bir çatışma ya da kriz olması durumunda, ABD’nin Güney Kore ve Japonya ile üçlü anlaşma kapsamında ortak bir yanıt talep etme olasılığı yüksektir” denildi.

Yoon’un ofisi ise Camp David Ruhu’nun ülkeye askeri yükümlülükler getirmediğini savunuyor. Yoon’un ofisinden ismi açıklanmayan bir yetkilinin, spekülasyonları bastırmak amacıyla yerel medyaya bu yönde bir açıklama yaptığı kaydedildi.

Nikkei Asia, Yoon’un ofisiyle temasa geçerek açıklamanın teyidini istedi:

“Camp David Ruhu’nda yer alan ifadeler bağlayıcı ya da imzacıların belirli eylemlerde bulunmasını zorunlu kılacak nitelikte değildir. Üç ülke hükümetlerimizin, ortak çıkarlarımızı ve güvenliğimizi etkileyen bölgesel zorluklara, provokasyonlara ve tehditlere karşı tepkilerimizi koordine etmek için hızlı bir şekilde birbirleriyle istişare etme taahhüdünü duyurur. Bu istişareler vasıtasıyla bilgi paylaşımı, mesajlarımızı uyumlaştırma ve müdahale eylemlerini koordine etme niyetindedirler.”

Kore Ulusal Diplomatik Akademisi’nin Amerikan çalışmaları bölümünde profesör olan Kim Hyun-wook ise, anlaşmanın özünün birlikte çalışmaya yönelik “siyasi bir taahhüt” olduğunu söyledi.

Nikkei’ye konuşan Kim, “Bu anlaşma, ne iç hukuk ne de uluslararası hukuk çerçevesinde harekete geçmeleri için bir yükümlülük getirmiyor” dedi ve ekledi: “Nihai etki, üç ülkeyi Hint-Pasifik bölgesinde üçlü bir çekirdek grup haline getirmektir.”

En büyük ticaret ortağı olan Çin’in ekonomik misilleme olasılığı endişendiriyor

Güney Kore’de Tayvan’ı savunmakla yükümlü olma ihtimaline karşı duyulan endişenin büyük bir kısmı, ülkenin en büyük ticaret ortağı olan Çin’in ekonomik misilleme yapabileceğine ilişkin kaygılardan kaynaklanıyor.

Pazartesi günkü brifingin sonunda Yoon, Güney Kore vatandaşlarının Camp David ruhunun faydalarını kendi yaşamlarında hissedebilmeleri için tüm hükümet organlarına çalışma çağrısında bulundu.

Yoon, gelecek yıl Güney Kore’de yapılacak yasama seçimlerinde başkan olarak ilk seçim sınavını verecek. Analistler, Tayvan Boğazı’ndaki potansiyel bir çatışma fikrinin seçmenleri etkileyebileceğini, ancak anketlerin öncelikle iç meselelere bağlı olacağını söylüyor.

Nikkei’ye konuşan Seul’deki Ewha Woman’s Üniversitesi’nde uluslararası çalışmalar profesörü olan Leif-Eric Easley, “Güney Kore’nin yasama seçimleri iç siyasi tartışmalar, ekonomi ve bir dereceye kadar Kuzey Kore politikası üzerine yapılacak” dedi.

ASYA

Yeni Japon Başbakan ASEAN ile ilk uluslararası çıkışını yaptı

Yayınlanma

Japonya’nın yeni Başbakan Shigeru Ishiba, deniz güvenliğini güçlendirme ve karbonsuzlaştırmayı teşvik etme vaatleriyle perşembe günü ASEAN zirvesinde ilk uluslararası çıkışını yaptı.

Bu ayın başında göreve gelmesinden bu yana ilk yurtdışı gezisine çıkan Ishiba, Laos’un Vientiane kentinde düzenlenen Japonya-ASEAN ve ASEAN Artı Üç zirvelerine katılarak bölge liderleri ve üst düzey elçilerle bir araya geldi ve Tokyo’nun Güneydoğu Asya’ya olan bağlılığını sürdürme sözü verdi.

Bağlanabilirlik, dijitalleşme ve yeşil enerji alanlarında işbirliği duyuruları yapılırken, dikkatlerin çoğu Ishiba’nın çok taraflı forumda Çin ve Güney Kore liderlerine ulaşması da dahil olmak üzere uluslararası sahneye ilk çıkışını nasıl ele aldığına odaklandı.

Başbakan ayrıca Doğu ve Güney Çin Denizlerindeki deniz ihtilafları ve Kuzey Kore’nin nükleer ve füze programları gibi bölgesel güvenlik konularına da değindi.

“Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayanmayan haksız deniz hakları ve çıkarları iddialarını veya denizcilik faaliyetlerini kabul edemeyiz” diyen Ishiba, Tokyo’nun ‘Güney Çin Denizi’nde devam eden askerileştirme ve zorlayıcı faaliyetler’ konusundaki ‘ciddi endişelerini’ vurguladı.

Bu yılın başlarında milletvekili olarak ziyaret ettiği Tayvan konusuna da değinen Ishiba, Tayvan Boğazı’nda barışın “bölge ve uluslararası toplum için önemli” olduğunu söyledi.

Güvenlik gündemi

Selefi Fumio Kishida gibi Ishiba da Tokyo’nun giderek daha istikrarsız hale gelen güvenlik ortamıyla başa çıkabilmek için Japonya’nın uluslararası ortaklıklar ağını genişletmeyi dış politika ve savunma politikası gündeminin üst sıralarına yerleştirdi.

Nitekim yeni başbakan geziye çıkmadan önce yaptığı açıklamada, Çin ve Rusya’nın hava sahası ihlalleri ve Kuzey Kore’nin tekrarlanan füze fırlatmaları nedeniyle Japonya’nın şu anda “İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana en ciddi ve karmaşık güvenlik ortamıyla” karşı karşıya olduğunu söyledi.

Eski savunma bakanı bu nedenle Japonya’nın işbirliği yaptığı “dost ve benzer düşünen ülkelerin” sayısını arttırma ve ülkenin diplomatik ve savunma kabiliyetlerini güçlendirme sözü verdi.

Güneydoğu Asya ülkelerini yanına çekme çabaları bu politikanın önemli bir parçası zira Japonya, Çin’in Hint-Pasifik’te artan ekonomik ve askeri gücüne karşı koymak için ABD desteğiyle kendisini önemli bir güvenlik ve ticaret ortağı olarak konumlandırıyor.

Japonya bu hedefleri doğrultusunda bağlantı ve karbonsuzlaştırma projelerini artırmanın yanı sıra devriye gemileri ve kolluk kuvvetleri eğitimi yoluyla ASEAN ile deniz güvenliği işbirliğini artırma sözü verdi.

Japonya ve ASEAN ülkeleri ayrıca Orta Doğu ve Ukrayna’daki savaşlar da dâhil olmak üzere uluslararası güvenlik gerilimlerini de ele aldılar ki bu konuların cuma günü yapılacak olan ve ABD, Rusya, Avustralya, Hindistan ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin lider ve elçilerinin de katılacağı Doğu Asya Zirvesi’nde de öne çıkması bekleniyor.

Asya NATO’su önerisi eleştiri yağmuruna tutuldu

Perşembe günkü toplantılarda gündeme gelmeyen bir güvenlik konusu ise Ishiba’nın Asya’da NATO’nun bir versiyonunu oluşturma fikriydi. Eski savunma şefi tarafından uzun süredir üzerinde çalışılan bu öneri eleştiri yağmuruna tutuldu ve birçok kişi bunun hem gerçekçi olmadığını hem de ortaklar için hoş olmadığını söyledi.

Ishiba’nın kendisi de bu fikrin en azından hemen kök salmasının mümkün olmadığını itiraf etti. Ancak bu fikrin masadan kalktığı anlamına gelmiyor zira başbakan geziden önce gazetecilere bu konuda ya da ABD-Japonya güvenlik anlaşmasının revizyonu gibi diğer fikirler konusunda geri adım atmayacağını söyledi.

“Bu konularda Liberal Demokrat Parti içinde istikrarlı bir şekilde tartışmalar yürütmek niyetindeyim ve bunlar partinin duruşu haline geldiğinde, (koalisyon ortağı) Komeito ile istişare edeceğiz ve bu politikaları hükümet tedbirleri olarak önereceğiz” dedi.

ASEAN’ın tutumuna gelince, Tokyo Üniversitesi’nde doçent olan Sebastian Maslow, birliğin bu tür güvenlik çerçevelerinin Çin’i kışkırtacağı ve dolayısıyla ASEAN üyelerinin ekonomik ve güvenlik çıkarlarını dengeleme çabalarıyla çelişeceği için bölgeyi istikrarsızlaştırmasına karşı temkinli olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin Başbakanı, ASEAN ile ‘daha güçlü ekonomik entegrasyon’ çağrısı yaptı

Yayınlanma

Çin Başbakanı Li Qiang, perşembe günü düzenlenen bölgesel zirvede ASEAN ve Pekin arasında daha fazla ekonomik entegrasyon potansiyeline vurgu yaptı.

Perşembe günü Laos’un başkenti Vientiane’de Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) liderlerine hitap eden Li, iki pazarın daha yakın ve organik entegrasyonunun ekonomi üzerinde büyük bir ölçeklendirme etkisi yaratacağını söyledi.

Li, “Ekstra geniş pazar, ekonomik refahı teşvik etmek için sahip olduğumuz en büyük destektir ve pazar bağlantısının geliştirilmesi, daha fazla işbirliğimiz için önemli bir yöndür” dedi.

Li ayrıca Çin ve ASEAN’ın serbest ticaret anlaşmasını güncellemek üzere görüşmeleri tamamladığını ve bunun Çin’in “çok taraflılık ve serbest ticarete verdiği kesin desteği” gösterdiğini söyledi.

Li, “Bugün ASEAN liderleriyle birlikte Çin-ASEAN Serbest Ticaret Bölgesi’nin 3.0 versiyonuna ilişkin müzakerelerin önemli bir sonuca ulaştığını açıklamaktan memnuniyet duyuyorum” dedi.

“Bu, [Güneydoğu ve Doğu] Asya’nın ekonomik entegrasyonuna öncülük etmeye yönelik ortak çabalarımızda önemli bir adımdır” ifadelerini kullandı.

Çin gümrük verilerine göre, Çin ve ASEAN arasındaki ticaretin değeri 20 yılda 15 kattan fazla artarak geçen yıl 911.7 milyar ABD dolarına ulaştı.

Çin ayrıca on yılı aşkın bir süredir bloğun en büyük ticaret ortağı konumunda.

Batı ablukası riskinin artmasıyla birlikte Çin, başta elektrikli araçlar olmak üzere yeni enerji endüstrisi için potansiyel bir büyük pazar olarak Güneydoğu Asya’ya da yöneldi.

Li zirvede yaptığı konuşmada “İster endüstriyel iyileştirme, ister dijitalleşme, ister yeşil dönüşüm ya da ithalat ve ihracatta yapısal uyum olsun, yeni yatırım fırsatlarının yaratılması için pazarımızın kapsamlı bir şekilde geliştiğini görmeliyiz” dedi.

Güney Çin Denizi anlaşmazlığı

Öte yandan ticaretteki büyümeye rağmen Çin’in ASEAN ile ilişkileri, Güney Çin Denizi’ndeki toprak anlaşmazlıkları nedeniyle test ediliyor.

Çin, Filipinler, Brunei, Malezya ve Vietnam’ın bölgede birbirleriyle çelişen hak iddiaları bulunuyor.

Son olarak salı günü Scarborough Shoal yakınlarında Çin sahil güvenliği ile Filipin balıkçı tekneleri arasında bir dizi restleşme ve çatışma yaşandı.

AFP’ye göre Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos, ASEAN ve Çin’in siyasi cephede gerginlikler varken ekonomik cephede her şey yolundaymış gibi davranamayacağını söyledi.

Zirve sırasında Marcos “ekonomik işbirliğini siyasi güvenlikten ayıramazsınız” dedi.

Marcos ayrıca ASEAN üyelerini ve Çin’i tartışmalı sular için bir ASEAN-Çin davranış kuralları üzerinde müzakereleri hızlandırmaya çağırdı.

Güney Çin Denizi’ndeki genel durumun “gergin ve değişmeden” kaldığını ve “tarafların farklılıkları ciddi bir şekilde yönetmeye ve gerilimi azaltmaya ciddiyetle açık olması gerektiğini” söyledi.

Singapur Başbakanı Lawrence Wong da çarşamba günü zirvede yaptığı konuşmada “Güney Çin Denizi’nin canlı ve acil bir mesele olduğunu ve bir kazanın çatışmaya dönüşme riskinin bulunduğunu” vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken perşembe günü Laos’a geldi ve cuma günü ASEAN liderleriyle yapacağı görüşmelerde konuyu gündeme getirmesi bekleniyor.

Pekin, Washington’u anlaşmazlığa karışan ve bölgesel istikrara zarar veren bir “dış güç” olmakla suçluyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, Japonya’yı dış güçlere karşı uyardı

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, yeni Japon mevkidaşını bölgedeki “dış güçlerin” müdahalesine karşı uyardı.

Wang Yi ve yeni atanan Japonya Dışişleri Bakanı Takeshi Iwaya çarşamba günü yaptıkları ilk telefon görüşmesinde yapıcı ve istikrarlı ikili bağlar kurma, stratejik ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkileri güçlendirme niyetlerini teyit ettiler.

Çin dışişleri bakanlığına göre Wang, Japonya’dan “istikrarlı ikili ilişkileri teşvik etmek” için gelen “olumlu sinyalleri” selamladı ve “Japonya’nın yeni kabinesinde yeni bir atmosfer ve Çin-Japon ilişkilerinde yeni gelişmeler” beklediğini söyledi.

Bakanlık ayrıca Wang’ın Iwaya’ya bölgede genel barış ve istikrarın korunmasının “zor kazanılmış bir başarı olduğunu ve çalkantılı bir küresel ortamda el üstünde tutulması gerektiğini” söylediğini belirtti.

Japonya’nın kilit müttefiki ABD’ye açık bir göndermede bulunan Wang, “İki taraf da dış güçlerin karışıklıkları kışkırtmasını ve bölgesel çatışmaları körüklemesini engellemelidir” dedi.

Wang ile 45 dakika süren görüşmesinde Iwaya, Çin askeri uçaklarının ağustos ayı sonlarında güneybatıdaki Nagasaki vilayetindeki adalar yakınlarındaki Japon hava sahasına ilk kez girmesi de dâhil olmak üzere, Çin’in Japonya çevresindeki askeri faaliyetlerinin yoğunlaşmasından duyduğu “ciddi endişeleri” dile getirdi.

Japonya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Iwaya Çin’i bu faaliyetle ilgili kapsamlı bir açıklama yapmaya çağırdı.

Ayrıca Tokyo’nun “Tayvan çevresindeki durumu yakından izlediğini” söyledi.

Wang ise, “Japonya’nın Tayvan sorununa ilişkin siyasi taahhütlerini yerine getireceği ve tek Çin ilkesini koruyacağı” umudunu dile getirdi.

Güçlü ekonomik bağlara sahip olmalarına rağmen Tokyo ve Pekin diplomatik alanda giderek daha fazla anlaşmazlığa düşüyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma şikayetler ve toprak anlaşmazlıkları gibi tartışmalı konular ve Japonya’nın Çin’in artan etkisine karşı ABD ile savunma bağlarını güçlendirmesi nedeniyle gerilmiş durumda.

Çin, Japonya’nın ABD ile derinleşen diplomatik ve askeri ittifakına, Çin’e karşı koymayı amaçlayan ABD liderliğindeki çeşitli bölgesel güvenlik ortaklıklarına katılımı ve yarı iletkenlere ihracat sınırı getirilmesine yardımcı olmak için yaptığı işbirliği de dahil olmak üzere giderek daha ihtiyatlı yaklaşıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English