Bizi Takip Edin

Amerika

Lula da Silva: Brezilya geri döndü

Yayınlanma

Brezilya’da dün ikinci turu yapılan başkanlık seçimini eski Devlet Başkanı (2003-2010) Lula da Silva yüzde 50,83 oyla kazandı. Mevcut sağcı lider Jair Bolsonaro’yu yenen solcu aday Lula da Silva, ülkesini uluslararası arenada yeniden hak ettiği yere getireceğini söyledi.

Nüfusu 212 milyonu aşan Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da yaklaşık 156 milyon seçmen Pazar günü sandığa gitti.

Yüksek Seçim Mahkemesinin (TSE) yayınladığı yüzde 98,9’u açılan sandık sonuçlarına göre İşçi Partisi adayı Luiz Inácio Lula da Silva yüzde 50,83, Liberal Parti adayı mevcut Devlet Başkanı Jair Bolsonaro yüzde 49,17 oranında oy aldı.

2 Ekim’de ilk turu düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerinde de Lula da Silva yüzde 48,43 oy ile Bolsonaro’yu (yüzde 43,20) geçmişti.

Daha önce Brezilya’yı iki dönem yöneten Lula, 1 Ocak 2023’te devlet başkanlığını Bolsonaro’dan devralacak.

Tek ülke, tek halk…

Lula da Silva, seçimi kazanmasının ardından destekçilerine yaptığı konuşmada, “1 Ocak 2023’ten itibaren sadece bana oy verenleri değil, 215 milyon Brezilyalıyı yöneteceğim. İki Brezilya yok. Biz tek ülke, tek bir halk ve büyük bir milletiz” dedi.

Hakkındaki yolsuzluk davaları ve hapiste kalmasına işaret eden Lula, “Brezilya siyasetinde bir diriliş süreci yaşadığımı düşünüyorum. Beni diri diri gömmeye çalıştılar ama şimdi ülkeyi yönetmek için buradayım. Çok zor bir durumun içindeyiz ama eminim ki halkın yardımıyla bir çıkış yolu bulacağız ve barışı yeniden tesis edeceğiz” ifadelerini kullandı.

En acil görev açlıkla mücadele

Açlıkla mücadele vurgusu yapan Lula, “En acil taahhüdümüz açlığın tekrar sona ermesidir, milyonlarca erkek, kadın ve çocuğun bu ülkede aç kalmasını veya gereğinden az protein tüketmesini normal karşılayamayız. Gıda üretiminde en büyük üçüncü üreticiyiz, hayvansal proteinde ise en büyük üreticiyiz” diye konuştu.

Taahhüdünü yineleyen Lula, “Tüm dünyaya ihracat yapabilecek durumdayız ve her Brezilyalının her gün kahvaltı, öğle ve akşam yemeği yiyebilmesini sağlama görevimiz var. Bu, bir kez daha hükümetimin bir numaralı taahhüdü olacak” dedi.

Konut sorununa da değinen Lula, “Ailelerin sokakta yatmaya zorlanmasını normal olarak kabul edemeyiz, bu yüzden ‘benim evim benim hayatım’ programına devam edeceğiz ve katılım programlarını geri getireceğiz. Brezilya artık bu devasa eşitsizlik duvarı ile yaşayamaz” ifadelerini kullandı.

Lula halkın taleplerini ise şöyle sıraladı: “Brezilya halkı iyi bir iş, her zaman enflasyonun üzerinde bir maaş, kaliteli bir halk sağlığı ve eğitime sahip olmak istiyor. Silah yerine kitap istiyor. Brezilya halkı umudunu yeniden kazanmak istiyor.”

Demokrasi mesajı

Seçim zaferini bir “demokrasi zaferi” olarak tanımlayan Lula, “Bu, demokrasinin zafere ulaşması için siyasi partilerin, kişisel çıkarların ve ideolojilerin üzerinde kurulmuş muazzam bir demokratik hareketin zaferidir” dedi.

Lula, Twitter hesabından da Brezilya bayrağını “Demokrasi” notuyla paylaştı.

Dış politika vurguları:

Dünyada saygınlık

“Bugün dünyaya Brezilya’nın geri döndüğünü ve üzücü bir parya rolüne indirgenemeyecek kadar büyük olduğunu söylüyoruz” ifadelerini kullanan Lula, “Uluslararası gezilerimde en çok duyduğum şey, dünyanın en zengin ve en güçlü ülkeleriyle eşit şartlarda konuşan ve aynı zamanda en fakir ülkelere katkıda bulunan egemen Brezilya’yı özlediğidir” dedi.

Bölgesel entegrasyon

Daha önceki yönetim dönemlerinde, Mercosur ve diğer bölgesel entegrasyon organizasyonlarını güçlendirdiğini hatırlatan Lula, “Ülkenin güvenilirliğini, öngörülebilirliğini ve istikrarını yeniden kazanacağız, böylece yatırımcılar Brezilya’ya olan güvenini yeniden kazanacaklar, böylece ülkemizi acil ve yırtıcı bir kâr kaynağı olarak görmekten vazgeçecekler ve çevresel sürdürülebilirlik ile ekonomik büyümede müttefikimiz olacaklar” diye konuştu.

ABD ve AB ile yeni standartlar

Ayrıca, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile yeni standartlar altında ortaklık kurtarmaktan söz eden Lula da Silva, “Ülkemizi emtia ve hammadde satıcısı rolüne girmeye mahkum eden ticaret anlaşmalarıyla ilgilenmiyoruz. Yeniden sanayileşeceğiz ve yeşil ekonomiye yatırım yapacağız” diye ekledi.

Lula aynı zamanda, Birleşmiş Milletler’de (BM) ülkeler arasındaki dengeyi sarsan ve Genel Kurul ile Güvenlik Konseyi’nin genişlemesini engelleyen beşi daimi üye sorununu gündeme getirdi.

İklim kriziyle mücadele

“Dünyadaki açlıkla mücadeleye yeniden katılmaya hazırız” diyen Lula da Silva, Brezilya’nın, Amazon ormanları başta olmak üzere tüm yağmur ormanlarını koruyarak iklim kriziyle mücadeledeki öncü rolünü kazanmaya hazır olduğunu dile getirdi.

Lula, Amazon ormanlarında artan ormansızlaşma ve tahribata son verileceğini vurgulayarak, “Amazon’u korumak için uluslararası işbirliğine açığız, ancak Brezilya’nın liderliğinde egemenliğimizden vazgeçmeden” ifadesini kullandı.

Latin Amerika’da sol rüzgar

ABD destekli darbeleri bertaraf eden Latin Amerika’da sol dalgası yükselmeye devam ediyor.

Peru, Bolivya, Arjantin, Şili, Honduras ve Kolombiya’nın ardından Brezilya seçimlerinde de solcu adayın kazanması, bölgesel entegrasyon çabalarının güçleneceğine dair beklentileri artırdı. Lula da Silva’nın zafer konuşmasında yaptığı bölgesel entegrasyon vurgusu da buna işaret ediyor. Lula ile Brezilya’nın, kendisi ile benzer perspektiflere sahip Arjantin, Şili, Meksika ve Kolombiya gibi diğer hükümetler arasında işbirliğini artırması bekleniyor.

Öyle ki, Lula’nın zaferini güçlü bir şekilde sahiplenen Latin Amerika liderleri, coşkulu tebrik mesajları paylaştı ve bu zaferin Latin Amerika’nın birleşmesini güçlendireceği vurgusunu yaptı.

Latin Amerika liderlerinden tam destek

Arjantin Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez kendi Twitter hesabından Lula ile fotoğrafını paylaşarak, “Tebrikler Lula da Silva! Zaferin Latin Amerika tarihi için yeni bir dönem açıyor. Bugün başlayan bir umut ve gelecek dönemi. Burada birlikte çalışacağın ve halklarımızın iyi yaşamı hakkında büyük hayaller kuracağın bir arkadaşın var. Yaşadığın onca adaletsizlikten sonra Brezilya halkı seni seçti ve demokrasi galip geldi” ifadelerini kullandı.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: “”Bu 30 Ekim’de Lula’yı yeni devlet başkanı olarak seçen Brezilya halkının zaferini kutluyoruz. Yaşasın özgür, egemen ve bağımsız olmaya kararlı halklar! Bugün Brezilya’da demokrasi zafer kazandı. Tebrikler Lula!”

Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz Canel ise paylaşımında, “Hain yöntemlerle zaferini geciktirdiler ama halkın oyu ile kazanmanızı engelleyemediler. Sosyal adalet geri dönecek” dedi.

Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador da sosyal medya hesabından Lula ile fotoğrafını, “Lula kazandı, kutlu Brezilya halkı. Eşitlik ve hümanizm olacak” ifadeleriyle paylaştı.

Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce Catacora, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda entegrasyon vurgusu yaparak, “Tebrikler kardeşim Lula, Brezilya’nın seçilmiş başkanı! Zaferiniz demokrasiyi ve Latin Amerika’nın birleşmesini güçlendiriyor. Brezilya halkına barış, ilerleme ve sosyal adalet yolunda öncülük edeceğinizden eminiz” dedi.

Honduras Cumhurbaşkanı Xiomara Castro da Lula ile çekilmiş fotoğrafını paylaşarak, “Tarihin en muhafazakar güçleriyle mücadele etti ve Brezilya halkıyla beraber onları yendi. Latin Amerika, gerçek bir hümanist değişim ve kurtuluş sürecinde yeniden doğuyor” ifadesini kullandı.

Sosyal medya hesabından “Yaşa Lula” paylaşımı yapan Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, sonraki paylaşımlarında da Latin Amerika’da entegrasyon vurgusu yaptı.

Şili Cumhurbaşkanı Gabriel Boric de Lula’nın paylaşımını alıntılayıp, “Lula. Mutluluk!” notunu paylaştı.

Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, Lula’nın zaferini şu ifadelerle tebrik etti: “Peru, Brezilya’nın seçilmiş devlet başkanını, işçi, sendikacı, mücadeleci yoldaş Lula’yı tebrik ediyor. Zaferi, Latin Amerika’nın birliğini ve sosyal adaletini güçlendirmek için esastır.”

Brezilya’da Lula’nın görevi devralmasıyla Latin Amerika ülkelerinin çok büyük bir bölümü sol hükümetlerce yönetiliyor olacak. Ayrıca Brezilya, Arjantin, Şili ve Kolombiya, Meksika ile birlikte Kıtanın en büyük 5 ekonomisini oluşturuyor.

Çin ile ilişkilerin iyileşmesi bekleniyor

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, seçimleri kazanan Lula da Silva’yı kutlayarak, iki ülke arasındaki “uzun vadeli dostluğun ve karşılıklı yarar sağlayan işbirliğinin derinleştirilmesinin iki ülkenin temel çıkarlarına hizmet ettiğini” vurguladı.

Çin-Brezilya ilişkilerinin geliştirilmesine büyük önem verdiğini söyleyen Xi, iki ülke ve iki halkın yararına olacak şekilde Çin-Brezilya kapsamlı stratejik ortaklığını yeni bir düzeye taşımak için Lula ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu belirtti.

Global Times gazetesine konuşan Çinli uzmanlar, Lula’nın dönüşünün ticaret, yatırım ve küresel yönetişim açısından Çin ve Brezilya arasındaki işbirliği atmosferini önemli ölçüde iyileştirmesini bekliyor. Lula’nın dönüşünün ayrıca, Latin Amerika diplomasisinin özerkliğinin güçlendirilmesi anlamına da geldiği vurgulanıyor.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde Latin Amerika çalışmaları konusunda uzman olan Zhou Zhiwei, pazartesi günü Global Times’a verdiği demeçte, Lula’nın dönüşünün “daha yumuşak Çin-Brezilya ilişkisini” geri getirmesinin muhtemel olduğunu belirtti. Zhou, bu durumun her iki tarafın da daha fazla alan bulmasına olanak sağlayacağını, ekonomik ve ticari işbirliğini, özellikle de tarım ve altyapı inşaatında, geliştirilmesine yardımcı olacağını söyledi.

Zhou, “Lula yönetimindeki Brezilya, Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılmayı da isteyebilir” dedi.

Lula ile BRICS daha uyumu olabilir

Lula’nın görevde olduğu sırada BRICS mekanizmasının kurulmasında ve başlatılmasında etkili olduğuna dikkat çeken Çinli uzman, onun BRICS konusunda aktif ve olumlu olmaya devam edeceğine inanıyor.

Çinli uzmana göre, Lula ile BRICS ülkeleri arasındaki işbirliği, uluslararası sıcak gündemler ve küresel ilişkiler konusundaki iletişim, Bolsonaro’ya göre daha sorunsuz ve istikrarlı olacak.

Bölgesel entegrasyon ve ABD hegemonyacılığının reddi

Global Times’a konuşan bir diğer Çinli Latin Amerika uzmanı Yang Jianmin, bölgede yükselen sol dalgaya dikkat çekti.

Lula’nın seçilmesiyle devam eden sol dalganın, bölgesel entegrasyonun desteklenmesi, bölgedeki ABD hegemonyasının reddedilmesi ve bağımsız bir diplomasinin savunulması için bir fırsat olduğunu belirten Yang, aynı zamanda Çin’in bu ülkelerle daha derin bağlar geliştirmesi için de bir fırsat olabileceğini vurguladı.

Daha pragmatik bir politika da izleyebilir…

Pekin’deki Çin Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nün Gelişmekte Olan Ülkeler Enstitüsü müdürü Wang Youming ise, diğerlerinden farklı olarak Lula’nın daha pragmatik bir politika da izleyebileceğine işaret etti.

“Lula’nın Güney-Güney işbirliğine ve yükselen güçlerle bağ kurmaya yaptığı vurgu, ABD’yi reddedeceği anlamına gelmiyor” diyen Wang, Lula’nın üçüncü döneminde daha pragmatik bir tarz sergileyebileceğini ve daha az Amerika karşıtı bir sese sahip olabileceğini söyledi. Wang’a göre, Lula bunun yerine, ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve Kovid-19’un olumsuz etkisini azaltmak gibi daha pratik görevlere öncelik verebilir.

Brezilya ve Çin yeni işbirliği alanları keşfedebilir

Lula’nın izlemesi muhtemel Çin politikasına ilişkin Atlantic Council’a konuşan São Paulo Eyaleti Sanayiciler Federasyonu’nun ticaret ve uluslararası ilişkiler direktörü Tatiana Prazeres, Bolsonaro yönetimi sırasında Çin’e karşı olumsuz söylemlere rağmen, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımın büyük ölçüde bozulmadan geliştiğini, ancak Çin karşıtı söylemin yarattığı siyasi rahatsızlığın, bilim ve teknoloji gibi diğer alanlardaki ikili ilişkilerin derinleşmesini engellediğini belirtti. Prazeres, Lula yönetiminde ise, Brezilya ve Çin’in yeni işbirliği alanlarını keşfetmesini beklediğini ifade etti.

Lula’nın BRICS ve Kuşak Yol konusunda da daha istekli olabileceğini kaydeden Prazeres, Brezilya endüstrisini canlandırmaya yardımcı olmak için Çin yatırımlarından ve teknolojilerinden yararlanmayı tercih edebileceğini belirtti.

Biden, iklim üzerinden yakınlaşmaya çalışabilir

Atlantic Council’a konuşan bir diğer isim Brezilya’nın eski dış ticaret sekreteri, kıdemli araştırmacı Abrão Neto.

Lula’nın seçilmesinin, diğer şeylerin yanı sıra Brezilya’nın çevre gündeminde de önemli bir değişikliğe yol açacağını kaydeden Abrão Neto, bu durumun ise Brezilya’nın ABD ile ilişkisini geliştirmesini sağlayacağını belirtti.

Lula döneminde ABD-Brezilya ekonomik ilişkilerinin, pragmatik karşılıklı çıkarlar tarafından yönlendirilmeye devam edeceğini savunan uzman, “Brezilya hükümetinin iklim değişikliği ve diğer çevre sorunları konusundaki yenilenmiş duruşu, ABD ile Brezilya arasındaki genel siyasi ve ekonomik ilişki için olumlu yayılmalarla birlikte ikili işbirliği için genişletilmiş bir yol sunabilir” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar, Biden’ın Brezilya’yı yoğun güç rekabetinde yanına çekmek için Lula’ya daha da yakınlaşmaya çalışacağı yorumunu yapıyor.

Lula’nın Amazon ormanlarının korunmasını güçlendirme fikrinin de Biden’ın iklim politikasıyla uyumlu olabileceği görüşü paylaşılıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Lula’yı ilk tebrik eden dünya liderleri arasında yer aldı.

Biden, pazar günü Lula’yı “özgür, adil ve güvenilir seçimler” sonrasında kazandığı zaferden dolayı kutladı ve Brezilya ile işbirliğini sürdürmeyi dört gözle beklediğini söyledi.

Lula’ya ‘CIA’ kumpası

Brezilya’ya 2003-2010 yıllarında iki dönem başkanlık yapan 77 yaşındaki Lula da Silva hakkında 2016’da yolsuzluk davası açılmıştı. Davanın siyasi olduğunu savunan Lula mahkemeye başvurmuştu, ancak 2017’de 9 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 2018 yılında hapse girdi ve bir buçuk yıl hapiste kaldı.

Lula, 2018 yılındaki seçimlerde hapiste olduğu ve aday olamayacağı için yarışamadı. Lula hakkındaki davalar, Bolsonaro’nun seçilmesinin önünü açtı.

2021’de, Lula’nın aldığı cezalar ve davalarının, bu davalarda sorumlu yargıç Sergio Moro’nun taraflı ve politik davrandığına hükmeden Yüksek Mahkeme tarafından düşürülmesi üzerine, seçimlere katılmasının önü açıldı.

O dönem bir Brezilya haber sitesi tarafından bu soruşturmayla ilgili bazı mesajlar basına sızdırılmıştı. Sızan mesajlarda, o sırada soruşturmayı yürüten federal yargıç Sergio Moro’nun, savcılarla etik çizgileri aşabilecek ve hapis cezalarını etkileyebilecek şekilde işbirliği yaptığı ortaya çıkmıştı.

Yolsuzluk davalarının, Lula da Silva’ya komplo olarak kurulduğu anlaşılmıştı. Brezilya federal savcılık ofisi, soruşturmayı yürüten savcıların diğer birimlere atandığını duyurmuştu.

O dönem Lula’ya kurulan komplonun arkasında CIA’nın olduğu iddia edilmişti.

ABD’nin Brezilya’daki ve bölgedeki neoliberal dayatmalarına, IMF bağımlılığına son verilmesi doğrultusunda politikalar izleyen, Brezilya’yı dünyanın 10. büyük ekonomisi haline getiren, Çin ile ilişkileri geliştiren, ülkeyi BRICS’in kurucularından yapan, bölgesel entegrasyonu savunan Lula, uyguladığı sosyal politikalarla yaklaşık 30 milyon Brezilyalının fakirlikten kurtulmasını sağlayarak halkın da sevgisini kazanmıştı.

Lula’ya dava süreci ve hapsedilmesi, sağı iktidara taşıyan ABD destekli bir darbe olarak nitelendiriliyordu.

Amerika

Pentagon, drone üretimi önündeki tüm bürokrasiyi kaldırdı

Yayınlanma

Pentagon şefi Pete Hegseth, insansız hava aracı üretimine yönelik tüm kısıtlamaları kaldırdığını duyurdu.

Hegseth’in memorandumu, ABD Başkanı Donald Trump’ın Amerikan insansız hava aracı endüstrisini destekleyen Haziran 2025 başkanlık kararnamesine yanıt olarak geldi.

Memorandumun eşlik eden videoda Hegseth, “Düşmanlarımız milyonlarca ucuz insansız hava aracı üretirken, askeri amaçlı insansız hava araçlarının küresel üretimi son üç yılda hızla arttı. Bu nedenle ABD, düşmanlarının yeteneklerine ayak uydurmalı ve onları aşmalıdır,” dedi.

Hegseth, yaptığı açıklamayla üç hedef belirledi. İlk olarak Pentagon, gerekli Amerikan malı ürünlerin askeri alımlarını onaylayarak, yeni ortaya çıkan ABD insansız hava aracı üretim tabanını güçlendirmeyi amaçlıyor.

İkinci hedef, savaş birimlerini önde gelen mühendisler ve yapay zeka uzmanları tarafından üretilen düşük maliyetli insansız hava araçlarıyla donatmak için ABD’nin savaş yeteneklerini en yüksek kalite ve standartlara hızla geliştirmek.

NATO zirvesi: Silahlanma çılgınlığı ve Silikon Vadisi çağı

Son olarak Hegseth, ABD askerlerini savaşmaları beklenen şekilde eğitmeye kararlı olduğunu söyledi. Pentagon, modern insansız hava aracı savaşını simüle etmek de dahil olmak üzere, ilgili insansız hava aracı eğitiminin tüm ilgili savaş eğitimlerine dahil edilmesini sağlamayı planlıyor.

Her yeni teknoloji gibi, bu kısıtlamaların kaldırılması ve yeni eğitim programlarının uygulanmasında da en önemli sorun finansman. Hegseth’in notunda bu konuya değinilerek, Trump’ın başkanlık kararnamesinde özetlediği yatırım yöntemlerinin incelenmekte olduğu belirtildi.

ABD’nin savunma konusunda daha aktif bir tutum sergileyeceğine dair taahhüdünü yineleyen memorandum, “bakanlığın bürokratik eldivenlerini çıkardığı” ifadesiyle sona erdi.

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump’tan Kanada mallarına yüzde 35 tarife

Yayınlanma

ABD’ye ithal edilen Kanada malları, önümüzdeki aydan itibaren yüzde 35’lik genel gümrük vergisine tabi olacak.

ABD’nin en büyük ticaret ortaklarından biri olan Kanada, son günlerde Trump’tan 1 Ağustos’ta yürürlüğe girecek yeni gümrük vergileri konusunda uyarı mektubu alan bir dizi ülke arasında sonuncu oldu.

Haberin ardından, önde gelen borsa endekslerinin vadeli işlem fiyatları düştü.

Başkan Trump’ın sosyal medyada yaptığı açıklamada duyurduğu oran, beklentilerin üzerinde ve şubat ayında Kanada mallarına uyguladığı yüzde 25’lik gümrük vergisinden daha yüksek.

Müzakereler hakkında konuşmak için isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi, yönetimin gümrük vergisini yalnızca 2020 USMCA’ya (ABD-Meksika-Kanada ticaret anlaşması) uymayan mallara uygulamayı planladığını, fakat nihai ayrıntıların Trump’a kalacağını söyledi.

Trump, daha önce NBC’ye verdiği röportajda, ABD ile ticaret anlaşması imzalamayan tüm ülkelere yalnızca yüzde 15 veya 20 oranında gümrük vergisi uygulamayı düşündüğünü belirtmişti.

Başbakan Mark Carney’e hitaben yazdığı ve sosyal medya platformu Truth Social’da paylaştığı mektupta Trump, Kanada yönetimini uyuşturucu kaçakçılığını önlemede “başarısızlık” ile eleştirdi.

Başkan, gümrük vergilerinin Kanada’nın fentanilin sınırdan geçmesini önlemek için yeterince çaba göstermediğine yönelik misilleme amaçlı olduğunu sürekli tekrar ediyor.

Trump, “Kanada, fentanilin akışını durdurmak için benimle işbirliği yaparsa, bu mektubu yeniden gözden geçirmeyi düşünebiliriz,” diye yazdı.

Carney, Trump’ın mektubuna yanıt vererek, hükümetinin “işçilerimizi ve işletmelerimizi kararlılıkla savunduğunu” ve “1 Ağustos’a kadar revize edilen son tarihe kadar bu şekilde devam edeceğini” belirtti.

Başbakan, “Kanada, Kuzey Amerika’da fentanil belasını durdurmak için hayati adımlar attı,” diye ekledi.

Kanada Dışişleri Bakanı Anita Anand, iki ülkenin Carney’nin ısrarla talep ettiği 21 Temmuz tarihine kadar yeni bir iktisadi ve güvenlik anlaşmasına varacağını umduğunu söyledi.

Anand, “Ekiplerimiz kapalı kapılar ardında karmaşık müzakerelerde çok yoğun bir şekilde çalışıyor. Bu, ekonomimizin sağlığı ve Kanada’daki işletmelerde çalışan Kanadalı işçilerin yararı için gerekli,” dedi.

NBC röportajında Trump, 27 üye ülkeye yeni gümrük vergileri uygulayacağını Avrupa Birliği’ne de bildireceğini söyledi.

AB ve ABD, ticaret anlaşmasına varmak ve birbirlerinin mallarına uygulanan yüz milyarlarca dolarlık gümrük vergilerini önlemek için aylardır zorlu müzakereler yürütüyor.

AB’nin baş ticaret müzakerecisi Maroš Šefčovič çarşamba günü Avrupalı milletvekillerine, müzakerelerin devam ettiğini ve şu ana kadar Trump’ın mektuplarından “AB’nin kurtulduğunu” söyledi.

Okumaya Devam Et

Amerika

Jamie Dimon, Amerikan Demokratlarına sert çıktı

Yayınlanma

JPMorgan CEO’su Jamie Dimon, ABD’deki Demokrat Parti’nin “çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığa” (DEI) odaklanarak pratik çözümler yerine ideolojiye öncelik verdiğini söyledi.

Dimon perşembe günü Dublin’de düzenlenen bir dışişleri bakanlığı etkinliğinde, “Demokrat olan birçok arkadaşım var ve hepsi aptal. Her zaman onların büyük kalpleri ve küçük beyinleri olduğunu söylerim. Gerçek dünyanın nasıl işlediğini anlamıyorlar. Uygulanan neredeyse tüm politikalar başarısız oldu,” iddiasında bulundu.

Dimon daha önce, ABD şirketlerinin DEI’ye aşırı önem verdiğini ve JPMorgan’ın, para israfı olarak gördüğü bazı çeşitlilik girişimlerine yönelik harcamaları azaltacağını fakat bankanın Siyah, Hispanik ve LGBT topluluklarıyla çalışmaya olan bağlılığını yineleyeceğini söylemişti.

Kendisini geçmişte “neredeyse Demokrat” olarak tanımlayan Dimon, “DEI’yi abarttılar. Hepimiz siyah topluma, Hispaniklere, LGBT topluluğuna, engellilere ulaşmaya adadık kendimizi; tüm bunları yapıyoruz. Ama bu kadar abartmamalılar. Daha pratik olmaya geri dönmeliler. Çok ideolojikler,” diye konuştu.

JPMorgan şefi, Mamdani’ye ‘Marksist’ dedi

Dimon ayrıca, eski Başkan Joe Biden’ın kendisine danışmanlık yapan “tek bir iş adamı bile olmadığını” ve yönetimdeki “bilgi eksikliği karşısında sözsüz kaldığını” söyledi.

JPMorgan CEO’sunun Demokratlara yönelik eleştirileri, bankasının merkezinin bulunduğu New York’taki belediye başkanlığı yarışına da uzandı.

33 yaşındaki Zohran Mamdani, kiraları dondurma, şehir otobüslerini ücretsiz yapma ve şehre ait marketler açma sözü vererek Demokrat Parti ön seçimlerini kazanmıştı.

Dimon, Mamdani hakkında, “Bu adam yeni seçildi; sosyalistten çok Marksist ve şimdi Demokratlar birbirlerini geçmeye çalışarak ‘O gerçek sorunları, uygun fiyatlı konutları ve market fiyatlarını işaret ediyor’ diyorlar. Tamam, belki. Gerçek dünyada hiçbir anlamı olmayan aynı ideolojik zırvalık,” diye konuştu.

Dimon, Demokratlara seslenerek, “Bu kadar woke olmakla neyin peşindeydiniz?” diye sordu.

İkinci Trump yönetiminde sermaye hizipleri

Avrupa’ya da çattı: ‘Kaybediyorsunuz’

Dimon ayrıca Avrupalı liderlere rekabet gücü sorunu olduğu ve şu anda ABD ve Çin ile rekabet mücadelesini “kaybediyor” oldukları konusunda uyarıda bulundu.

Dimon, “Avrupa, 10 ila 15 yıl içinde ABD’nin GSYİH’sinin %90’ından %65’ine geriledi. Bu iyi bir durum değil. Kaybediyorsunuz,” dedi.

ABD’nin çok büyük ve güçlü bir pazarı olduğunu ve şirketlerin “büyük ve başarılı”, küresel ölçekte faaliyet gösterdiğini vurgulayan JPMorgan şefi, Avrupa’nın da buna sahip olduğunu ama bunun “giderek azaldığını” savundu.

Dimon nisan ayında düzenlenen son yıllık hissedarlar toplantısında da “Avrupa’nın çözmesi gereken ciddi sorunlar var” diyerek Avrupa ülkelerine “büyüyebilmeleri için ekonomilerini önemli ölçüde reformdan geçirmeleri” çağrısında bulunmuştu.

Trump’a tarifelerden geri adım attığı için destek geldi

Dimon, Trump’ın “Trump her zaman korkaklık eder” öncülüne dayanan “Taco ticareti” gerekçesiyle, gümrük vergileriyle ilgili en büyük tehditlerinden geri adım atarak şimdiye kadar doğru bir karar verdiğini söyledi.

JPMorgan şefi, “Taco ticareti” ifadesini kullanmaktan hoşlanmadığını, çünkü Trump’ın “korkaklık” ederek doğru şeyi yaptığını düşündüğünü belirtti.

Bankacı, ekonomi zorlanırsa Trump’ın önünde yeni zorluklar belirleceğini söyledi ve “Bence [ABD] ekonomisi zayıflarsa, zor zamanlar geçirecek,” dedi.

Dimon, Trump’ın üçüncü bir dönem için aday olup olmayacağı konusunda endişelenmenin “erken” olacağını söyledi. 

Fakat JPMorgan patronu, başkan yardımcısı JD Vance’in Trump ile birlikte aday olacağı herhangi bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini düşündüğünü söyledi ve “O, ‘Hey dostum, bodruma gir. Senin günlerin geçti!’ diyecektir,” dedi.

Öte yandan Dimon, Trump’ın sonunda oğlu Eric’i aday olarak tercih edebileceğini söyledi. Siyasi bir hedefi olmadığını söyleyen Dimon, “Eğer [bunu] yaparsa, ben de bunu düşünebilirim,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English