Diplomasi
Britanya ile ABD ticaret anlaşması imzalamaya yakın

Londra ve Washington’daki yetkililere göre, Britanya ve ABD, Donald Trump’ın “kurtuluş günü” gümrük vergilerinin etkisini hafifletecek bir ticaret anlaşması imzalamak üzere.
Financial Times’a göre anlaşma, İngiliz otomobil ve çelik ihracatına daha düşük gümrük vergisi kotası tanıyacak. Bu hafta imzalanması beklenen anlaşma, Trump’ın şubat ve mart aylarında çelik ve otomobil ithalatına uyguladığı ek %25 gümrük vergisinin bir kısmını bazı İngiliz ihracat ürünlerinden muaf tutacak.
Birleşik Krallık ticaret müzakerecileri, müzakerelerin son aşamaları için bu hafta Washington’a gitti. Üst düzey bir İngiliz yetkili, müzakerelerin “hızla” devam ettiğini belirtirken, ilaç konusunda anlaşmazlıkların sürdüğünü de kaydetti.
Britanya, kendi ihracatına kota sunmanın yanı sıra, Trump’ın otomobil ve çeliğe uyguladığı sektörlere özgü %25’lik gümrük vergilerinde de indirim elde etmeyi umuyor.
Londra taviz verecek ama AB ile yakınlaşmanın baltalanmasını istemiyor
Londra’nın “teklifleri” arasında, uluslararası teknoloji şirketlerine uygulanan dijital hizmet vergisi konusunda Washington’a tavizler, ABD’nin otomobil ihracatına uygulanan gümrük vergilerinde indirim ve Amerikan tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergilerinde indirim yer alıyor.
Fakat İngiliz hükümeti, klorlu tavuk ve hormonlu sığır eti gibi ABD gıda üretim standartlarını kabul etmeyeceğini açıkladı. Bu standartlar, Britanya’nın AB ile yaklaşan “resetleme” sürecinin önemli bir parçası olan veterinerlik anlaşmasının imzalanmasını imkansız hale getirebilir.
Beklenen Britanya-ABD anlaşması, Trump yönetiminin 2 Nisan’da dünya çapında ülkelere uyguladığı kapsamlı gümrük vergilerini geri çekme sürecinde, başlıca ticaret ortaklarıyla imzalamayı hedeflediği 17 anlaşmadan biri.
Britanya-Hindistan anlaşmasının ardından devreye girecek
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent salı günü Kongre’de yaptığı açıklamada, bu anlaşmalardan bazılarının “belki bu hafta içinde” açıklanabileceğini söyledi ve birkaç ülkenin “iyi teklifler” yaptığını belirtti fakat ayrıntılara girmedi.
Beyaz Saray yetkilileri, Kanada, Meksika, Japonya, Vietnam ve Hindistan’ın yanı sıra AB ile de görüşmeler yürütüyor. Bazı yabancı yetkililer, yönetimin ticaret ortaklarına ne kadar gümrük vergisi indirimi sunacağı konusunda net olmayan tavrından duydukları hayal kırıklığını özel olarak dile getirdiler.
Anlaşma sağlanması halinde, ABD-Britanya anlaşması, salı günü açıklanan Britanya-Hindistan tam kapsamlı serbest ticaret anlaşmasının ardından devreye girecek.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, İngiliz otomobil ve çelik endüstrilerinin Trump’ın gümrük vergilerinin sektörlerine “yıkıcı” etkileri olacağı uyarısının ardından ABD ile bir anlaşma imzalaması yönündeki baskılar artıyor.
İngiliz otomotiv sektörü ABD’ye ihracata bağımlı
Ticaret örgütü Motor Üreticileri ve Tüccarlar Derneği CEO’su Mike Hawes, yeni ABD gümrük vergilerinin sektörün üst segmentinde “ciddi, önemli ve acil” bir etki yarattığı uyarısında bulundu.
Bentley, Jaguar Land Rover ve Aston Martin gibi lüks markalar, ABD’ye yapılan ihracata büyük ölçüde bağımlı. SMMT’ye göre, ABD, geçen yıl 100.000’den fazla araç ihraç ederek 7,5 milyar sterlinin üzerinde değere ulaşan, İngiltere’nin AB’den sonra en büyük ikinci otomobil ihracat pazarı.
Otomobil sektörünün üst düzey bir yöneticisi, Britanya’nın araç ihracatı için gümrük vergilerinin düşürülmesi olasılığını memnuniyetle karşılarken, asıl hedefin %25’lik gümrük vergisinin kaldırılması olması gerektiğini belirtti.
Yönetici, “Kotaları uygulamak karmaşıktır ve ticaretin önünü tıkar. En önemli şey %25‘lik gümrük vergisinin kaldırılması, çünkü %10’un üzerindeki vergiler sürdürülebilir değildir,” dedi.
Londra, dönemin ABD Başkanı Joe Biden ile yapılan bir anlaşma uyarınca, ABD’ye yılda 500.000 ton çeliği gümrüksüz ihraç etme iznine sahipti. Bu anlaşma, Trump’ın ABD’ye tüm çelik ve alüminyum ithalatına %25 gümrük vergisi uygulamaya koymasıyla bu yıl feshedildi.
Ticaret birliği UK Steel, Trump’ın gümrük vergilerinin, küresel metal fazlalığı nedeniyle zaten baskı altında olan sektörün ihracatını durduracağı uyarısında bulundu. 2023 yılında ABD, İngiliz çelik ihracatının yaklaşık 165.000 tonunu oluşturuyordu. Bu, yaklaşık 400 milyon sterlin değerinde ve toplam değerin yaklaşık %8’ine tekabül ediyor.
Londra her şeye rağmen temkinli
Trump’ın ilk döneminde gümrük vergileri uyguladığı 2017 yılından bu yana Birleşik Krallık’ın ABD’ye ihracatı neredeyse yarı yarıya azaldı.
Müzakereler hakkında bilgi sahibi iki kişi, anlaşmanın ilaç sektörüyle ilgili anlaşmazlıklar nedeniyle ertelendiğini söyledi. Geçen ay Trump yönetimi, 2024 yılında İngiltere’nin ABD’ye 6,6 milyar sterlin değerinde ihracat yaptığı ilaçlara gümrük vergisi uygulanmasının önünü açabilecek ilaç ve mikroçip ürünlerine yönelik ulusal güvenlik soruşturmaları başlatmıştı.
İngiliz yetkililer, ABD’nin teklif ettiği kotaların “cömert” olduğunu belirterek, Britanya’nın gelecekteki gümrük vergilerinin en kötü etkilerinden kaçınmaya çalıştığını söyledi. İkinci bir İngiliz yetkili ise daha temkinli davranarak, beklenen anlaşmayı “sınırlı” olarak nitelendirdi.
Diplomasi
Moritanya’nın Beyaz Saray’da İsrail ile yeniden diplomatik ilişki kuracağı iddia edildi

Moritanya’nın Trump’ın desteğiyle çarşamba günü Beyaz Saray’da yapılacak bir toplantıda İsrail ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurmaya hazırlandığı iddia edildi.
İsrail Başbakan Benyamin Netanyahu’nun bugün ABD yönetiminin arabuluculuğunda Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani ile görüşmesi bekleniyor.
Görüşmenin, İsrail ile Arap ve Müslüman ülkeler arasındaki İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmesi amacıyla Trump yönetimi tarafından organize edildiği iddia edildi.
ABD haber sitesi Semafor’a göre, görüşme Washington’da düzenlenen ABD-Afrika zirvesi sırasında yapılacak.
The Times of Israel, Trump’ın ilk başkanlık döneminin sonunda, İsrail ile Moritanya ve Endonezya arasında normalleşme anlaşmaları imzalamaya çok yaklaştığını ancak görev süresinin sona ermesi nedeniyle bunun hayata geçmediğini ileri sürmüştü.
Moritanya, 1999’da İsrail ile diplomatik ilişki kuran ilk Müslüman ülkelerden biri olmuş, ancak İsrail’in Gazze’ye saldırmasının ardından 2010 yılında İsrail ile ilişkilerini kesmişti. Bir dizi yıkıcı saldırının ilki olan bu savaş, Arap dünyasında geniş çaplı öfkeye yol açmıştı. Moritanya’nın iddia edilen bu son hamlesi İsrail’in Gazze’deki saldırılarının uluslararası kamuoyunca “soykırım” olarak nitelendirildiği bir dönemde geldi.
Trump yönetimi, Arap ve Afrika ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme anlaşmalarını uzun süredir destekliyor ve bunları ekonomik ortaklıklar olarak sunuyor. Ancak, bu anlaşmaların İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü işgal ve savaş suçlarına siyasi bir örtü sağladığı yaygın olarak savunuluyor.
Moritanya, İsrail’i tanımayan (Cezayir, Komorlar, Cibuti, Libya, Somali ve Tunus dahil) veya ilişkilerini askıya alan (Mali ve Nijer gibi) dokuz Afrika ülkesinden biri.
ABD’li yetkililer İsrail’le normalleşme ve İbrahim Anlaşmaları için büyük sürprizleri olduğunu iddia etmişti. Beyaz Saray Basın Sekreteri Karoline Leavitt, “Başkan, bölgedeki daha fazla ülkenin İbrahim Anlaşmaları’nı imzalayacağından kesinlikle umutlu” açıklamasını yapmıştı.
Suudi Arabistan’ın bu ülkelerden biri olacağı konuşuluyordu, ancak analistler Riyad’ın şu an bu anlaşmayı jeopolitik açıdan “karlı” bulmadığını ve yanaşmadığını belirtmişti. Nitekim savaşın bölgede yayılmasıyla Suudi Arabistan, İran ile ilişkilerini de güçlendirdi ve İsrail’in İran’a yönelik saldırıları kınadı.
İsrail’le görüşmeleri sürdüren Suriye’nin ise şimdilik “sınır güvenliği” bağlamında Tel Aviv’le anlaşacağı düşünülüyor.Kaynaklara göre, Suriye ile İsrail arasındaki “sessiz” görüşmeler tam anlamıyla normalleşmeyi değil taraflar arasında sınırlı bir güvenlik anlaşmasını hedefliyor.
Asya
Malezya Başbakanı ASEAN toplantısında Trump’ın tarifelerinin ‘baskı altına almak’ için kullanıldığını söyledi

Malezya Başbakanı Enver İbrahim, çarşamba günü ASEAN’ın önemli dışişleri bakanları toplantısının açılışında, ABD’nin gümrük tarifelerinin artık diğer ülkeleri “baskı altına almak, izole etmek ve kontrol altında tutmak” için kullanıldığını söyledi.
Kuala Lumpur’da düzenlenen bakanlar toplantısının açılış töreninde konuşan İbrahim, “Dünya çapında, bir zamanlar büyümeyi sağlamak için kullanılan araçlar artık baskı, izolasyon ve kontrol altında tutmak için kullanılıyor” dedi. “Gümrük tarifeleri, ihracat kısıtlamaları ve yatırım engelleri artık jeopolitik rekabetin keskin araçları haline geldi” diye ekledi.
Enver İbrahim, ASEAN’daki meslektaşlarına, bölgenin bu gerçekle “açık ve kararlı” bir şekilde yüzleşmesi gerektiğini ve bloğun birlikteliğinin deklarasyonlarla sınırlı kalmaması gerektiğini hatırlattı.
Pazartesi günü, ABD Başkanı Donald Trump, altı ASEAN üyesini etkileyen yeni bir dizi gümrük vergisi oranı açıkladı. Bunlar arasında Myanmar ve Laos’tan gelen mallara %40, Tayland ve Kamboçya’dan gelen mallara %36 vergi yer alıyor. Endonezya için oran %32, Malezya için ise %25.
Malezya, 10 üyeli bloğun bu yılki dönüşümlü başkanlığını yürütüyor. Bu haftaki toplantılar arasında ASEAN’ın içişleri bakanları toplantısı ve ardından ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Japonya ve Hindistan gibi önemli ortak ülkelerle toplantılar yer alıyor.
Nikkei Asia‘nın gördüğü dışişleri bakanları toplantısının ortak bildiri taslağı, tek taraflı gümrük vergisi uygulamalarının “kontra üreten nitelikte olduğunu ve küresel ekonomik parçalanmayı şiddetlendirme riski taşıdığını” ve “ASEAN’ın ekonomik istikrarı ve büyümesi için karmaşık zorluklar oluşturduğunu” belirtiyor.
Malaya Üniversitesi Uluslararası ve Stratejik Çalışmalar Bölümü’nde doçent olan Khoo Ying Hooi, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, Trump’ın son gümrük vergisi açıklamalarının, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikleri hedef almak anlamına gelse bile, daha çok güç gösterisi ve “Önce Amerika” söylemini canlandırmak amacıyla yapıldığını söyledi.
“Bu, stratejik olmaktan çok sembolik bir hamle gibi görünüyor ve kimin zarar göreceği önemli olmaksızın seçmenlere ticaret konusunda sert olduğunu göstermek amacıyla yapılmış bir hamle” dedi.
Khoo, Güneydoğu Asya’nın ticareti çeşitlendirmek, bölgesel entegrasyonu güçlendirmek ve tek bir pazara bağımlılığı azaltmak için adımlar attığını belirtti. Güney-Güney ticaret ortaklıklarının kurulduğunu ekleyen Khoo, bu çabaların “hızlanıp derinleşebileceğini” kaydetti.
Malezya Başbakanı Enver İbrahim konuşmasında, ASEAN’ın “merkeziliğinin” devam etmesi gerektiğini yineleyerek, jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin dünya çapında arttığı bir dönemde bloğun diyalog için birincil dayanak noktası olması gerektiğini vurguladı.
“Küresel düzen parçalanıyor” dedi ve ekledi: “Çatışma, zorlama ve güvensizlik artık çok sayıda ilişkiyi tanımlıyor ve bunların sonucunda sayısız hayat kaybediliyor veya altüst oluyor.”
Öte yandan, toplantıda Malezya Dışişleri Bakanı Mohamad Hasan, küresel siyasi manzaranın “iki kutupluluktan tek kutupluluğa ve nihayet çok kutupluluğa” doğru değişmeye devam edeceğini vurguladı.
Diplomasi
Çekya Cumhurbaşkanı: Savaş bittikten sonra Rusya ile ilişkiler düzelebilir

Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Ukrayna’daki savaş sona erdikten sonra Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini yeniden kurabileceğini belirtti. Pavel, önceliğin ateşkese ve Rusya’yı müzakere masasına getirmeye verilmesi gerektiğini vurgularken, Moskova’nın yapıcı bir diyalog sergilemesi halinde Avrupa güvenliği ve ekonomik işbirliği konularının tartışılabileceğini ifade etti.
Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Ukrayna’daki savaşın sona ermesinin ardından Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini yeniden kurabileceğini söyledi.
BBC Rusça‘ya konuşan Pavel, öncelikli görevin Rusya’yı müzakerelere çekmek ve ateşkesi sağlamak olduğunu vurguladı.
Pavel, bu adımların ardından barış anlaşması ve Ukrayna’nın yeniden inşası konularının ele alınabileceğini belirtti.
‘Moskova’nın tutumu belirleyici olacak’
Pavel, “bitmeyen bir savaşın” hem Ukrayna hem de Rusya için ağır insani kayıplara yol açacağı ve sadece bu iki devletin değil, tüm Avrupa’nın ekonomisine ciddi zarar vereceği uyarısında bulundu.
Gelecekte atılacak adımların büyük ölçüde Moskova’nın tutumuna bağlı olacağını ifade eden Çekya lideri, Rusya’nın yapıcı bir diyaloğa hazır olduğunu göstermesi durumunda Avrupa güvenliği ve ekonomik işbirliği konularında müzakere masasına dönebileceğini dile getirdi.
Ancak Pavel, “Ukrayna’da barışın sağlanmasının, atılacak her türlü adım için kilit ve vazgeçilmez bir koşul olduğunun” altını çizdi.
Pavel, Rusya ile temasların yeniden kurulması fikrinin “insan adaleti ve uluslararası hukuk temelinde” kabul edilmesinin son derece zor olduğunu da kabul etti.
‘Putin ile eşit ortaklar olarak görüşürüm’
Gerektiği takdirde Vladimir Putin ile kişisel bir görüşmeye hazır olduğunu belirten Pavel, bu diyaloğun “büyüğün küçüğe veya güçlünün zayıfa karşı olduğu bir pozisyondan değil, eşit ortaklar arasında” gerçekleşmesi şartını koştu.
Çekya Cumhurbaşkanı’na göre Rusya yönetimi şu anda “ya kazanırsın ya da kaybedersin” mantığıyla hareket ederken, kendisi “karşılıklı kazancın” mümkün olduğuna inanıyor.
‘Kimse Rusya’yı kontrol etmeye çalışmıyor’
Pavel, savaşın sona ermesi, Avrupa güvenlik mimarisinin düzenlenmesi ve taraflar arasında güvenin yeniden tesis edilmesinin ardından askeri harcamaların azaltılması ve ekonomilerin güçlendirilmesi gibi konuların da konuşulabileceğini söyledi.
“Bunun hem Rus hem de Avrupalı vatandaşlar için eşit derecede faydalı olacağına eminim, çünkü hepsi barış içinde yaşamak istiyor,” diyen Pavel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimse Rusya’yı kontrol etmeye çalışmıyor; bizim de kendimize ait yeterince sorunumuz var.”
Çekya Cumhurbaşkanı ayrıca, Vladimir Putin’in “sonsuza dek iktidarda kalmayacağını” ve Rusya’daki insanların onurlu bir yaşam, dünyada serbestçe dolaşma, eğitim ve diğer ülkelerle iş yapma imkânları arzuladığını düşündüğünü ekledi.
Pavel, “Rusların çoğunluğunun tecrit altında ve bu kadar sıkı bir kontrol altında olmaktan memnun olduğunu sanmıyorum,” dedi.
‘NATO’nun Ukrayna kararı değişmedi’
NATO’nun 2025 yılı sonuç bildirisinde Ukrayna’nın üyelik perspektifine neden doğrudan atıfta bulunulmadığı sorusuna ise Pavel, bunun mevcut bir uygulamadan kaynaklandığını belirtti.
Pavel’e göre, daha önceki deklarasyonlarda yer alan ve iptal edilmeyen her şey yürürlükte kalmaya devam ediyor.
Çekya Cumhurbaşkanı, “Dolayısıyla, bir önceki zirvenin sonuçları hâlâ geçerli ve güncelliğini koruyor. Ukrayna bu deklarasyonda anılmadıysa, bunun tek sebebi hiçbir şeyin değişmemiş olmasıdır,” diye açıkladı.
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jerusalem Post: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Çin’in Orta Doğu stratejisi
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Dünya Basını1 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım