Avrupa
Le Pen, bir kez daha “Kırım, Rus’tur” dedi

Marine Le Pen, Çarşamba günü parlamentoda yapılan oturumda Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını onaylayan referandumda Kırım sakinlerinin özgürce oy kullandığını iddia ederek Kırım’ın Rus toprağı olduğu yönündeki tutumunu sürdürdü.
Ulusal Birlik lideri Le Pen Çarşamba günü Ulusal Meclis’in dış müdahaleleri araştırma komisyonu tarafından üç saatten fazla dinlendi ve birçok milletvekili ona Kırım konusunda nerede durduğunu sordu.
Le Pen, “Kırım iki yüzyıl boyunca Ruslarındı. Bir diktatör tarafından bir hevesle verildiği 60 yıl boyunca Ukraynalıydı,” dedi.
Le Pen, “Referandumun mutlak bir savunucusu olarak, Kırım sakinlerinin Rusya’ya bağlanma yönünde oy kullanarak kendilerini özgürce ifade ettiklerini düşündüm, Bunu söylemekte hiç zorluk çekmiyorum […] özellikle de Kırım’a gittiğimde, Ukrayna’dan çok Rusya’ya bağlı olduklarını gördüm,” dedi. Le Pen, referandumun ardından bölgeden hiçbir mültecinin ayrılmadığını ileri sürdü.
Başta raportör Constance Le Grip olmak üzere soruşturma komisyonunun bazı üyeleri, uluslararası örgütlerin ve Avrupa devletlerinin Kırım’ın Rusya tarafından ilhakına ilişkin referandumun meşruiyetini ya da yasallığını tanımadıklarını belirttiler.
Buna karşılık Le Pen, BM de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşların istedikleri takdirde yeni bir referandum düzenlemekte özgür oldukları yanıtını verdi.
Le Pen, Rusya’nın etkisi altında olduğundan şüphelenenler tarafından kendisine karşı yürütülen ‘son derece ikiyüzlü karalama kampanyasını’ kınadı; partisinin 2014 yılında bir Rus bankasından aldığı ve hâlâ tam olarak geri ödenmemiş olan 9 milyon avroluk krediden önce ya da sonra fikrini hiç değiştirmediğini belirtti.
Krediyle ilgili olarak Le Pen, Kremlin’e yakın pozisyonlar ile kredi arasında bir bağlantı kurmayı reddetti ve hiçbir Batılı bankanın kendisine borç vermek istememesi nedeniyle kredinin alındığını söyleyerek, ‘Vladimir Putin ile değil, bir banka ile kredi imzaladığını’ ekledi.
Le Pen, partisinin mali durumuna rağmen kredinin daha uzun vadede geri ödenebilmesi için yeniden müzakere edildiğini doğruladı. Toplam 9,4 milyon avronun 7 milyon avrodan fazlasını oluşturan kalan meblağ 2028 yılına kadar geri ödenecek.
Avrupa
Avrupa Adalet Divanı, Malta’nın altın pasaport programını durdurdu

Avrupa Adalet Divanı, Malta’nın yatırım karşılığı vatandaşlık sağlayan ‘altın pasaport’ programının AB hukukunu ihlal ettiğine hükmetti. Mahkeme, Malta’yı bu uygulamayı sonlandırmaya mecbur bıraktı. Kararda, programın AB vatandaşlığını ticari bir işleme dönüştürdüğü ve birliğin temel prensiplerine aykırı olduğu vurgulandı.
Avrupa Adalet Divanı, Malta’nın yatırım karşılığı vatandaşlık veren “altın pasaport” programının AB hukukuna aykırı olduğuna karar verdi.
Mahkeme, Financial Times‘ın aktardığına göre, Malta’yı bu uygulamayı durdurmaya mecbur bıraktı.
Mahkeme kararında, “Bir [Avrupa Birliği] üye ülkesi, önceden belirlenmiş ödemeler veya yatırımlar karşılığında vatandaşlık ve esasen Avrupa vatandaşlığı veremez, zira bu, vatandaşlık kazanımını basit bir ticari işleme dönüştürmeye eşdeğerdir,” ifadeleri yer aldı.
Avrupa Komisyonu, 2023 yılında Malta’nın yatırım karşılığı vatandaşlık programı nedeniyle mahkemeye başvurmuştu.
Brüksel, pasaport satışının, üye ülkeler arasındaki karşılıklı güvene dayanan “AB vatandaşlığının özünü” zedelediğini savunuyordu.
Malta vatandaşlığı alan kişilerin herhangi bir AB ülkesinde yaşama, çalışma ve Avrupa seçimlerinde oy kullanma hakkı elde ettiği hatırlatıldı.
Brüksel’in baskısı altında daha önce Bulgaristan ve Kıbrıs kendi “altın pasaport” programlarını iptal etmişti.
Malta ise programın şartlarını yalnızca sıkılaştırma yoluna gitmiş, vatandaşlığın ancak bir ila üç yıl ikamet statüsünde kaldıktan sonra alınabileceğini belirtmişti.
AB, bu tür programların yolsuzluk, kara para aklama ve vergi kaçırma riskleri yarattığı görüşünde.
Malta, “altın pasaport” programını 2013 yılı sonunda onaylamıştı. Malta vatandaşlığı alan kişiler, Avrupa Birliği topraklarında serbestçe dolaşım hakkına sahip oluyordu.
Ada ülkesinin vatandaşlığını elde etmek için ulusal yatırım fonuna 600 bin ila 700 bin avro arasında katkı yapılması, 700 bin avro değerinde emlak satın alınması (bu emlak beş yıl sonra satılabiliyordu) veya yıllık en az 16 bin avro karşılığında en az beş yıl süreyle konut kiralanması gerekiyordu.
Ayrıca, sivil toplum kuruluşuna 10 bin avro bağış yapılması da şartlar arasındaydı.
Vatandaşlık başvurusunda bulunan kişiden Malta’da ikamet etmesi istenmiyordu; sadece biyometrik verilerin verilmesi, başvurunun yapılması ve kişisel görüşme için ülkeyi ziyaret etmesi yeterliydi.
Geçmiş yıllarda Malta vatandaşlığı alanlar listesinde, aralarında Yandex’in kurucusu Arkadiy Voloj, gayrimenkul şirketi LSR’nin kurucularından Georgiy Vedernikov, eski Rusenergosbit enerji ticaret şirketinin genel müdürü Andrey Zinovyev gibi varlıklı Rusların ve ortaklarının isimleri yer alıyordu.
Malta, Mart 2022’de Rusya ve Belarus vatandaşlarına “altın pasaport” verilmesini askıya almıştı.
Güney Kıbrıs, Rus milyarderlerin vatandaşlıklarını iptal etti
Avrupa
İspanya ve Portekiz’de elektrik kesintileri

İspanya, Portekiz ve güneybatı Fransa’da pazartesi günü milyonlarca insanı etkileyen büyük çaplı elektrik kesintisi yaşandı. Portekizli yetkililer, kesintinin İspanya’da başlayan ve “indüklenmiş atmosferik titreşim” olarak adlandırılan nadir bir atmosferik olaydan kaynaklandığını belirtti; bu durum şebekede frekans dengesizliğine yol açtı. Yetkililer, siber saldırı olduğuna dair kanıt bulunmadığını ancak soruşturmaların sürdüğünü ifade etti. Olay, yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinde şebeke dengelemesinin ve uluslararası bağlantıların önemini ve zorluklarını tekrar gündeme getirdi. Elektrik kademeli olarak geri verilmeye başlandı.
İspanya ve Portekiz’de elektrik kesintisi: Sebebi ne? Siber saldırı mı?
Jasper Jolly
The Guardian
Avrupa’daki pek çok ülke, büyük bir elektrik kesintisinin neden olduğu karartmaların ardından elektriği geri getirmek için çabalıyor.
İspanya, Portekiz ve güneybatı Fransa’nın bir kısmı, pazartesi günü büyük bir elektrik kesintisi yaşadı; Madrid, Barselona ve Lizbon gibi büyük şehirler de etkilenenler arasındaydı.
Evler, ofisler, trenler, trafik ışıkları ve hatta Madrid Açık tenis turnuvası bile kesintiden etkilendi. Bu durum milyonlarca insan için kaosa neden olurken, İspanyol ve Portekiz hükümetleri ile şebeke operatörlerini sorunu anlamak ve çözmek için hızla harekete geçmeye sevk etti.
Ne oldu?
İspanya’nın elektrik şebekesi Red Eléctrica de España (REE), İspanya ve Portekiz’in “el cero” yani “sıfır” ile vurulduğunu belirtti. Portekizli muadili Redes Energéticas Nacionais (REN) ise kesintinin Batı Avrupa Yaz Saati ile 11.33’te başladığını söyledi.
Öğleden sonra, kısmen devlete ait olan İspanyol operatör, İber Yarımadası’nın kuzey, güney ve batısında voltajı geri kazanmaya başladığını duyurdu. Kurtarma süreci, her jeneratör bağlandıkça şebekenin bazı bölümlerinin aşırı yüklenmesini önlemek için yalnızca kademeli olarak gerçekleştirilebildi.
İspanya’nın 10 milyon müşterisiyle en büyük enerji şirketi olan Endesa ve ikinci en büyük sağlayıcı Iberdrola, belirlenmiş protokollere uygun olarak REE ile çalıştıklarını bildirdi.
Sebebi neydi?
Portekiz Başbakanı Luís Montenegro, sorunun İspanya kaynaklı olduğunu söyledi. Portekizli REN, “nadir bir atmosferik olayın” sıcaklıklarda ciddi bir dengesizliğe yol açarak yaygın kesilmelere neden olduğunu belirtti.
REN şu açıklamayı yaptı: “İspanya’nın iç kesimlerindeki aşırı sıcaklık değişimleri nedeniyle, çok yüksek gerilim hatlarında (400 kV) ‘indüklenmiş atmosferik titreşim’ olarak bilinen anormal salınımlar meydana geldi. Bu salınımlar, elektrik sistemleri arasında senkronizasyon arızalarına yol açarak birbirine bağlı Avrupa şebekesi genelinde ardışık bozulmalara neden oldu.”
Atmosferdeki sıcaklıklardaki büyük değişimlerin elektrik sistemleri için oluşturduğu riskler, sorunların bu ölçekte ortaya çıkması nadir olsa da sektörde iyi biliniyor.
Enerji şirketlerine yazılım sağlayan Neara’nın genel müdürü Taco Engelaar, “Sıcaklık değişimi nedeniyle iletkenin parametreleri biraz değişir,” dedi ve ekledi: “Bu, frekansta bir dengesizlik yaratır.”
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel’den kıdemli uzman Georg Zachmann, şebeke frekansı Avrupa standardı olan 50Hz’in altına düştüğünde, sistemin Fransa’daki bir santral de dahil olmak üzere “enerji santrallerinin zincirleme bağlantı kesintilerine” maruz kaldığını söyledi.
Hasmane bir eylem olabilir mi?
2015-2024 yılları arasında Portekiz Başbakanı olan Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, “bunun bir siber saldırı olduğuna dair kanıt bulunmadığını” söyledi ancak nihai nedenin hâlâ belirsiz olduğu konusunda uyardı. Avrupa Komisyonu’nun kıdemli başkan yardımcısı Teresa Ribera da İspanya’nın Radio 5 kanalına yaptığı açıklamada, kesintiye kasıtlı bir eylemin neden olduğuna dair kanıt olmadığını belirtti.
Ancak, İspanya ulusal güvenlik konseyi Pazartesi günü kesintiyi değerlendirmek üzere toplandı. Portekiz Başbakanı, kesintiye neyin sebep olduğunu kesin olarak söylemek için henüz erken olduğunu ifade etti.
Yenilenebilir enerjinin rolü nedir?
İspanya, bol güneşi ve rüzgarıyla yeşil enerji lideri olma yolunda ilerliyor. Geçen yıl, kullanılan tüm elektriğin yüzde 56’sını oluşturan yenilenebilir enerji üretimi için rekor bir dönemdi. 2030 yılına kadar bu oranın yüzde 81’e yükselmesi hedefleniyor.
Bu değişim, İspanya’nın enerji ithalatına olan bağımlılığını sona erdirmesine yardımcı olacak ancak kendi zorluklarını da beraberinde getiriyor. Dünyadaki her ulusal şebekenin, dağınık yenilenebilir enerji üretimini bağlamak ve dengelenmesini sağlamak için dağıtım sistemlerini yükseltmek üzere büyük harcamalar yapması gerekecek.
Şebeke dengelemesi nedir?
Şebekenin, çok fazla üretimle aşırı yüklenmemesi veya çok az üretimle yetersiz kalmaması için sürekli yönetime ihtiyacı olur. Frekans normal aralığın dışına çıkarsa enerji santralleri otomatik olarak kapanır. Yeniden başlatmak için kullanıcılarla tekrar bağlantı kurulması gerekir.
Dengeleme, şebeke var olduğu sürece önemli olmuştur, ancak kesintili olan güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına hızlı geçiş nedeniyle konuya daha fazla odaklanılır.
Dönen doğalgaz türbinleri, frekansı yönetmek için on yıllardır standart teknoloji olmuştur, fakat yenilenebilir enerji, volanlar veya gelişmiş güç elektroniği gibi diğer seçeneklere yatırım yapılmasını gerektirecektir.
Zachmann, “Bunu görmezden gelemezsiniz,” dedi ve ekledi: “Sistemin çalışmasını sağlamak için araçlara ihtiyacınız var.”
Uluslararası bağlantılar mı sorun yarattı?
Engelaar, böylesine yaygın bir arızanın “son derece sıra dışı” olduğunu söyledi. Ancak, daha önceki örnekler de mevcut. 2003 yılında İtalya ile İsviçre arasındaki hidroelektrik enerji hattındaki sorun, İtalya genelinde yaklaşık 12 saat süren büyük bir kesintiye neden olmuştu. 2006’daki Almanya kaynaklı aşırı yüklenme ise Portekiz ve Fas kadar uzak yerlerde kesintilere yol açmıştı.
Engelaar, “Ülkeler arasındaki ara bağlantı, temiz enerjinin paylaşımı için hayati önem taşıyor, ancak aynı zamanda arızanın hızla yayılması için yeni yollar da yaratıyor,” ifadesini kullandı.
Ancak Bruegel’den Zachmann, ara bağlantıların sorunların daha da kötüleşmesini önlemeye de yardımcı olduğunu belirtti. Fransa ile olan ara bağlantının “elektrik sistemini geri getirmeyi çok daha kolaylaştıracağını” söyledi. Zachmann, “Evet, sorunlar yayılıyor ama aynı zamanda daha büyük sistem bir tampon görevi görüyor ve krizin tırmanmasını engelliyor,” diye ekledi.
Avrupa
İngiltere’de ekonomiye güven en dipte

The Times gazetesinde yayımlanan bir Ipsos anketine göre, İngiltere’de ekonomiye olan güven 1978’den bu yana kaydedilen en düşük seviyeye indi. Anket, halkın yüzde 75’inin önümüzdeki 12 ay içinde ekonominin kötüleşmesini beklediğini ortaya koydu. Bu düşüş, geçmişteki büyük kriz dönemlerindeki güven seviyelerinin bile altında kaldı.
Ipsos araştırma şirketinin The Times gazetesinde bulguları yayımlanan kamuoyu yoklamasına göre, İngiltere’de ekonomiye olan güven, küresel mali kriz, Kovid-19 pandemisi ve 1978-79 kışındaki huzursuzluk dönemi dahil olmak üzere, 1978’den bu yana kaydedilen en düşük seviyeye geriledi.
Ipsos Ekonomik İyimserlik Endeksi (EOI), 1978’den beri İngiltere’deki net iyimserliği ölçüyor.
2-8 Nisan tarihleri arasında yapılan son ankete göre, İngilizlerin yüzde 75’i önümüzdeki 12 ay içinde ekonominin daha da kötüleşmesini bekliyor.
Sadece yüzde 7’si ekonominin iyileşeceğini düşünürken, yüzde 13’ü ekonomik koşulların aynı kalacağını, yüzde 5’i ise fikri olmadığını belirtti. Bu sonuçlar, net -68 puanlık bir skorla sonuçlandı.
Bu skor, yakın tarihin en zorlu ekonomik dönemlerinde görülen seviyelerin bile altında kaldı.
Ocak 1980’de Margaret Thatcher dönemindeki resesyon sırasında (1978-79 kışındaki huzursuzluğun ardından), Temmuz 2008’de Gordon Brown dönemindeki küresel mali kriz sırasında ve Haziran 2022’de pandemi ve Rusya’ya dönük yaptırımların tetiklediği yaşam maliyeti krizi sırasında net skor -64 olarak kaydedilmişti.
Geçen günlerde Uluslararası Para Fonu (IMF), ABD Başkanı Donald Trump’ın uyguladığı gümrük vergilerinin dünya ekonomisine “büyük bir olumsuz şok” vurduğunu belirtmiş ve ABD, İngiltere ve küresel büyüme tahminlerini düşürmüştü.
IMF, tüm büyük ekonomilerin etkileneceğini öngörüyor. İngiltere ekonomisinin bu yıl yüzde 1,1 büyümesi bekleniyor; bu oran ocak ayında tahmin edilen yüzde 1,6’nın altında.
ABD için ise daha keskin bir düşüş bekleniyor; büyüme tahmini yüzde 2,7’den yüzde 1,8’e çekildi.
İngiltere Maliye Bakanı Rachel Reeves, geçtiğimiz cuma günü Washington’da ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile bir araya gelerek ABD-İngiltere ticaret anlaşması olasılıklarını görüştü.
Londra, Trump’ı İngiliz otomobil ithalatına uygulanan yüzde 25’lik tarifeden vazgeçmeye ikna etmeyi umuyor.
Öte yandan İngiliz üreticiler, bu tarifenin kaldırılmaması halinde hızla iş kayıplarına yol açabileceği uyarısında bulunmuştu.
Washington’ın, İngiltere dahil tüm ülkelere uyguladığı yüzde 10’luk temel tarifeden muafiyetleri görüşmeye hazır olup olmadığı belirsizliğini koruyor.
Anket sonuçlarına yanıt veren Gölge Maliye Bakanı Mel Stride, “İşçi Partisi, ekonomimize olan güveni mümkün olan en kötü zamanda yerle bir etti,” ifadesini kullandı.
The Times‘a konuşan Stride, “Felaket bütçelerinin ve ekonomiyi kötü göstermelerinin etkisi, şimdi ticaret belirsizliğiyle birleşiyor. İnsanlar gelecekten endişe duyarsa, işletmeler yatırım yapmaz ve tüketiciler harcama yapmaz,” ifadelerini kullandı.
Stride ayrıca, “IMF’nin İngiltere’nin büyüme tahminini düşürmesi Rachel Reeves için bir uyandırma çağrısı olmalı. Onun tercihleri İngiltere’yi baskı altında bıraktı. Daha yüksek enflasyon, daha zayıf büyüme ve çöken güven. Yüksek vergi, yüksek harcama gündemi bizi 1970’lere geri götürüyor,” diye ekledi.
Son 47 yılda görev yapan tüm başbakanların görev sürelerinin dokuzuncu ayındaki ekonomik iyimserlik analizleri, mevcut seviyenin bu aşamada kaydedilen en düşük seviye olduğunu gösteriyor.
Daha önceki en düşük rakam olan -58 puan, Şubat 1980’de Thatcher’ın görev süresinin dokuzuncu ayında kaydedilmişti.
Negatif görünüm, yaş grupları, sosyal sınıflar ve cinsiyetler arasında küçük farklılıklarla tüm demografik gruplara yayılmış durumda.
Erkekler (-65) kadınlardan (-71) biraz daha az negatifken, ABC1 sosyal sınıfları (-66) C2DE sınıflarından (-72) marjinal olarak daha az karamsar.
Tüm yaşlardaki insanlar da endişeli; karamsarlık yaşla birlikte artıyor: 18-34 yaş arası için -59 puan, 35-54 yaş arası için -68 ve 55 yaş üstü için -75.
1010 İngiliz yetişkinle yapılan anket, geçen ayki ankete kıyasla kamuoyunun ruh hâlinin kötüleştiğini ortaya koyuyor.
Geçen ayki ankette halkın yüzde 67’si ekonominin kötüleşeceğini, yüzde 13’ü ise iyileşeceğini düşünüyordu.
Bunun yanı sıra Ipsos’un İngiltere kıdemli direktörü Gideon Skinner, “İngilizlerin ABD tarafından uygulanan tarifelerin etkisinden endişe duyduğunu biliyoruz ve bunun ekonomiye olan güvenin kötüleşmesinde etkili olması muhtemel,” dedi.
Skinner, “Ancak, bundan önce bile halk arasında ekonominin durumu hakkında yaygın bir endişe vardı. Bu durum, İşçi Partisi için önemli bir zorluk teşkil ediyor. Son küresel ekonomik duruma ilişkin endişeler bu zorluğu artırıyor, ancak aynı zamanda ekonomi ve yaşam standartları hakkındaki daha uzun süredir devam eden kamuoyu endişelerini de yansıtıyor,” şeklinde değerlendirmede bulundu.
“Ticaret savaşının Birleşik Krallık ekonomisi üzerinde derin etkisi olacak”
-
Ortadoğu2 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Avrupa6 gün önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
ABD’nin İran’a baskısı: Yay gerildi ama henüz tam çekilmedi
-
Dünya Basını1 hafta önce
Şin-Bet Direktörü’nün yeminli beyanı ne anlama geliyor?
-
Amerika1 hafta önce
ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor
-
Dünya Basını1 hafta önce
Chatham House: Dolar küresel istikrarsızlık kaynağı haline gelebilir
-
Görüş1 hafta önce
Antalya’dan notlar: En azından diyalog var!
-
Avrupa1 hafta önce
Alman eyaletleri silahlanma yarışına son sürat dahil oluyor