Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, ‘darbe yapmamaları’ için Brezilyalı generallere baskı yapmış

Yayınlanma

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre, darbe girişimine ilişkin yaygın spekülasyonların ortasında Biden yönetimi, siyasetçilere ve generallere Brezilya’daki seçim sonuca saygı göstermeleri için baskı yapmış.

FT’ye göre geçen Ekim ayındaki seçim sonuçlarının ‘ciddi biçimde sorgulanmamış’ olmasının arkasında, ‘ABD hükümetinin, ülkenin siyasi ve askeri liderlerini demokrasiye saygı göstermeye ve demokrasiyi korumaya teşvik etmek için bir yıl boyunca yürüttüğü sessiz bir baskı kampanyası’ de yer alıyor.

FT’nin iddiasına göre amaç, Brezilya’daki huzursuz generallere ve Jair Bolsonaro’nun yakın müttefiklerine iki mesaj vermekti: Washington seçim sonuçları konusunda tarafsızdı ama oylama sürecini ya da sonucunu sorgulamaya yönelik hiçbir girişime müsaade etmeyecekti.

ABD’nin ‘alışılmadık’ kampanyası

Altı eski ya da mevcut ABD yetkilisinin yanı sıra Brezilya’daki bazı önemli kurumsal figürlerle konuştuğunu vurgulayan gazete, Biden yönetiminin oylama öncesindeki aylarda hem kamusal hem de özel kanalları kullanarak, eski bir üst düzey dışişleri bakanlığı yetkilisinin deyimiyle ‘çok alışılmadık’ bir mesaj kampanyasına giriştiğini yazıyor.

FT’ye göre, ABD’nin bölgedeki olayları şekillendirme kapasitesini göstermek için açık bir ‘jeopolitik teşviki’ vardı. Uzun zamandır Latin Amerika’daki baskın dış güç olan ABD, son yıllarda Çin’in artan varlığıyla nüfuzunun aşındığını görüyordu.

FT şöyle devam ediyor: “Yönetimin daha doğrudan bir motivasyonu da vardı. ABD’li yetkililer, Trump destekçilerinin 6 Ocak’ta Washington’daki Kongre Binasında 2020 seçimlerinin sonuçlarını tersine çevirmeye yönelik ayaklanmasının ardından Başkan Joe Biden’ın Bolsonaro’nun özgür ve adil bir seçimin sonucunu sorgulamaya yönelik her türlü girişimine karşı çok güçlü duygular beslediğini söylüyor.”

CIA ve Pentagon da dahil oldu

FT’nin aktardığına göre ABD’nin sessiz kampanyasına ordu, CIA, dışişleri bakanlığı, Pentagon ve Beyaz Saray da dahil olmak üzere ABD hükümetinin çeşitli birimleri dahil oldu. Dışişleri Bakanlığı’nın eski üst düzey yetkililerinden ve eski büyükelçilerden Michael McKinley, “Bu çok sıra dışı bir girişimdi,” diyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın, Ağustos 2021’de Brezilya’ya yaptığı ziyaretten ‘endişeli’ ayrıldığı belirtiliyor çünkü Bolsonaro ABD seçimlerinde hile yapıldığından bahsetmeye devam ediyor ve ABD ile ilişkisini Başkan Trump ile olan ilişkisi açısından anlıyordu.

Eski Dışişleri yetkilisi Tom Shannon, Sullivan ve beraberindeki ekibin Bolsonaro’nun seçim sonuçlarını manipüle etme ya da Trump’ın yaptığı gibi inkar etme girişiminde bulunma kapasitesine sahip olduğunu düşünerek yola çıktığını aktarıyor.

Orduyu darbe yapmaması için baskı altına aldılar

Bolsonaro’nun elektronik seçim sisteminin hileye açık olduğu iddiasıyla büyükelçileri başkentte toplamasının ardından, ABD’nin açık bir mesaj göndermeye karar verdiği belirtiliyor. Ertesi gün bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığı, “Brezilya’nın kapasiteli ve zaman içinde test edilmiş seçim sistemi ve demokratik kurumları, yarımküredeki ve dünyadaki uluslar için bir model teşkil etmektedir,” açıklamasını yapmıştı.

Brezilyalı üst düzey bir yetkili, “ABD’nin açıklaması özellikle ordu için çok önemliydi. ABD’den ekipman alıyorlar ve orada eğitim görüyorlar, dolayısıyla ABD ile iyi ilişkilere sahip olmak Brezilya ordusu için çok önemli. Açıklama askeri müdahaleye karşı bir panzehirdi,” diyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve diğer yetkililer de özel olarak Brezilya ordusuna darbe gibi anayasaya aykırı bir eylemi desteklemenin sonuçlarını dile getirdiler. FT’nin aktardığına göre üst düzey bir yönetim yetkilisi ‘eğer bir şey yaparlarsa ikili askeri ilişkiler açısından önemli olumsuz sonuçlar doğacağını ve seçim sonuçlarına saygı duymaları gerektiğini’ söyledi.

Yetkililer, Brezilya’nın üst düzey yöneticilerine verilen mesajın, Latin Amerika’yı kapsayan ABD Güney Komutanlığı’nın başındaki General Laura Richardson’ın geçen Eylül ve Kasım 2021’deki ziyaretleri sırasında daha da pekiştirildiğini söyleyorlar. CIA Başkanı William Burns de Brezilya’ya giderek Bolsonaro yönetimine ‘seçimlere karışmamasını’ söylemiş.

Elektronik makinelerle ilgili sorunları ABD çözmüş

ABD seçim sürecine bazı pratik yardımlarda da bulunarak, yeni makinelerin üretimi için gereken bileşenlerin, özellikle de yarı iletkenlerin temininde tedarik zincirindeki zorlukların aşılmasına yardımcı oldu. ABD’nin eski Brezilya Büyükelçisi Anthony Harrington, çip üreticisi Texas Instruments içindeki bağlantılarını kullanarak ‘yarı iletken ihtiyaçlarını ayırt edebildiklerini ve demokratik seçimler üzerindeki etkiye öncelik verdiklerini’ söylüyor.

İki kaynağa göre, ABD Dışişleri Bakanlığı ve bazı üst düzey Brezilyalı yetkililer de Tayvanlı yetkililerden Brezilya’nın oylama makinelerinde kullanılan ve Tayvanlı bir şirket olan Nuvoton tarafından üretilen yarı iletkenlere olan ihtiyacına öncelik vermelerini istedi.

Bolsonaro’nun çevresi markaja alınmış

Üst düzey bir Brezilyalı yetkili, Bolsonaro’nun Deniz Kuvvetleri Bakanı Amiral Almir Garnier Santos’un askeri liderler arasında en ‘zorlu’ olanı olduğunu hatırlatıyor. Yetkili, “Daha radikal eylemler onu gerçekten cezbediyordu. Bu yüzden çok fazla caydırma çalışması yapmak zorunda kaldık, dışişleri bakanlığı ve ABD askeri komutanlığı Brezilya ile eğitimden diğer ortak operasyon türlerine kadar anlaşmaları yırtıp atacaklarını söylediler,” dedi.

ABD’nin, Bolsonaro’nun yakın çevresindeki isimleri de belirleyerek eski başkanın seçim sonuçlarını tanımaya zorlamaya çalıştığı belirtiliyor. Bunlar arasında Kongre’nin alt kanadının başkanı Arthur Lira, başkan yardımcısı Mourão, Bolsonaro’nun altyapı bakanı Tarcísio Gomes de Freitas ve cumhurbaşkanlığı stratejik işler sekreteri Amiral Flávio Rocha da yer alıyordu. ABD, bu isimlerle süreç boyunca temas halinde kaldı.

AMERİKA

Joseph Nye, Çin’e karşı ABD-Japonya ittifakını güçlendirmeyi önerdi

Yayınlanma

Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler teorilerinde neoliberal kurumsalcılığın temsilcilerinden Joseph Nye, cuma günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük tarifeleri konusundaki öngörülemezliğini uluslararası müzakerelerde bir pazarlık taktiği olarak kullanacağını söyledi.

Nye, Nikkei ve ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir güvenlik sempozyumunda konuştu.

Nye, Trump’ın “öngörülemezliği pazarlıktaki en önemli silahı olarak gördüğünü” söyledi.

Oturumda konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage da “‘Transaksiyonel’ bir başkan bekleyebilirsiniz” dedi.

Trump seçim kampanyası sırasında Çin’den yapılan ithalata %60, diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Armitage, “[Trump] bunu çok sık ve çok yüksek sesle söylediği için göreceğimiz ilk şey gümrük tarifeleri olacak” dedi ve ekledi: “Trump’ın gümrük tarifeleri ve bunların gerçekte ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yok.”

Aynı zamanda Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School eski dekanı olan Nye, ticaret hukukunun bir başkana ulusal güvenlik gerekçesiyle gümrük vergisi uygulama yetkisi verdiğini ancak bunun çelik ya da otomobilin ötesinde kozmetik gibi ürünlere nasıl uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu belirtti.

“Bence %60 gümrük vergisi ilan edecekleri bir şey görmeniz muhtemel,” dedi ve ekledi: “Ancak [Çin Devlet Başkanı] Xi Jinping ile bir anlaşma yapmaya çalışması da ihtimal dışı değil.”

Nye, örneğin ABD’de yatırım yapma sözü karşılığında belirli malları ya da alanları muaf tutan bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

“[Trump] hem pastayı yemeyi hem de pastadan yemeyi seviyor. ‘X’e %60 gümrük vergisi koydum’ diyecek ama sonra Y ve Z’nin pazarlık konusu yapılmadığını ve %5’in üzerinde gümrük vergisi olmadığını göreceksiniz.”

Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki diplomatik tutumu sorulduğunda Armitage, “Bay Trump’ın dünya genelinde başka herhangi bir ilişki için gerçek duygular beslediğini sanmıyorum” dedi.

“Yönetiminde dost ve müttefiklerle daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyen insanlar olacaktır, ama bunu çözmek biraz zaman alacak. En az ilk altı ay içinde retorik dışında büyük değişiklikler beklemiyorum” diye devam etti.

Çin’e karşı Japonya kartı

Bu arada Nye, “ABD’de Çin’e karşı durma konusunda iki partiden de çok güçlü bir destek var ve bu da Japonya’nın kesinlikle kilit bir müttefik olduğu anlamına geliyor” dedi.

Bununla birlikte Nye, “Trump [Japonya’dan] örneğin daha fazla katkı ve ev sahibi ülke desteği isteyebilir ya da belirli ticaret alanlarında bazı tavizler talep edebilir” diye ekledi.

Nye ayrıca Japon yumuşak gücünün rolünü de vurguladı. Japonya’nın özellikle altyapı projelerine odaklanan uluslararası yardımlarına atıfta bulunarak, Güney Pasifik adaları da dahil olmak üzere Çin’in bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimine meydan okumak için “Japonya’nın ABD’den daha uygun olduğunu” söyledi.

Armitage, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’ya bir öneri olarak şunları söyledi: “Bay Trump’ın dostu olmaya çalışmayın. Sadece uygun bir ilişki kurmaya çalışın. … Anladığım kadarıyla uluslararası alanda hiç kimse Trump’ın dostu değil.”

Nye, Çin’in Japonya ve ABD için zorluklar teşkil ettiğini, bu nedenle Washington ve Tokyo’nun “kaderlerinin birlikte kalmak olduğunu” söyledi. “Temel olarak, daha geniş jeopolitik durum, ABD-Japonya ittifakının dünyadaki en önemli ittifak olarak kalacağı anlamına geliyor” dedi.

ABD-Çin ilişkileri üzerine bir başka oturumda, yakın zamana kadar Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki öne çıkan Çin uzmanlarından biri olan Rush Doshi, Trump’ın Çin politikası ile Trump’ın ekibinin politikasının “tam olarak aynı şey olmadığına” dikkat çekti.

Doshi, Trump’ın ilk döneminde ekibinin iki partili uzlaşıya dayalı “rekabetçi bir yaklaşım” benimsediğini, Trump’ın kendisinin ise “daha işlemsel, daha çok kendi bireysel öngörülemezliğine dayalı” bir yaklaşım benimsediğini ve bunun da bazen ekibinin yaklaşımını baltaladığını söyledi.

Asya güvenliği alanında kıdemli araştırmacı ve Çin Güç Projesi direktörü Bonny Lin ise, ikinci Trump yönetiminin “çok daha keskin bir çerçeveye ve Çin’e daha keskin bir odaklanmaya” sahip olmasını beklediğini belirtti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump dönmeden önce TSMC’ye 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini kesinleştirdi

Yayınlanma

Biden yönetimi, seçilmiş başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinden iki ay önce Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. (TSMC) şirketine 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini tamamladı.

Üst düzey yönetim yetkilileri, paranın şirketin proje kilometre taşlarına ulaşmasına bağlı olarak aşamalı olarak ödeneceğini, ancak TSMC’nin bu yılın sonuna kadar en az 1 milyar dolar almasının beklendiğini söyledi.

TSMC Arizona’daki üç fabrikada 3 nanometre, 2 nm ve A16 çipleri üretecek ve şirketin ABD’deki toplam yatırımı 65 milyar dolara ulaşacak.

Arizona’daki ilk fabrikada 4 nm ve 5 nm çipler de üretilecek ve 2025 yılının ilk yarısında yüksek hacimli üretime başlanacak. İkinci fabrikada üretimin 2028’de, üçüncü fabrikada ise on yılın sonunda başlaması planlanıyor.

Nanometre, bir çip üzerindeki transistörler arasındaki mesafeyi ifade ediyor. Daha küçük bir sayı genellikle daha gelişmiş ve güçlü bir çipe işaret etmekte.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo perşembe günü düzenlenen bir brifingde gazetecilere yaptığı açıklamada, “İlk kez bu öncü çipleri ABD’de üreteceğimizi söyleyebileceğiz” dedi.

Raimondo, “TSMC, çip [üretiminin] verimliliğinin önemli bir göstergesi olan verim oranlarının Arizona’da da Tayvan’da olduğu kadar iyi olduğunu doğruladı” dedi. “Bu inanılmaz bir şey. Bunu yapmak inanılmaz derecede zor … ve burada ilk kez yapılıyor” diye ekledi.

TSMC, 6.6 milyar dolarlık hibenin yanı sıra 5 milyar dolarlık kredi de alacak ve sermaye harcamalarının %25’ine kadar yatırım vergisi kredisi talep edebilecek.

Tayvanlı şirket, 8,5 milyar dolar hibe alan Intel’in ardından Çip Yasası’ndan yararlanan en büyük ikinci şirket konumunda. Güney Koreli Samsung ise 6.4 milyar dolarla üçüncü en büyük hibeyi alacak.

Biden’ın Ticaret Bakanlığı, 39 milyar dolarlık Çip Yasası üretim fonunun 36 milyar dolardan fazlası için ön şartnameleri açıkladı. TSMC, şu ana kadar nihai şartlara ulaşan sadece ikinci proje. Kesinleşen diğer tek Çip Yasası fonu, 123 milyon dolar ile ödüllendirilen ABD’li yarı iletken üreticisi Polar Semiconductors.

Trump’ın dönüşü, yarı iletken üretimini ülkeye taşımayı amaçlayan Çip Yasası’nın geleceğine gölge düşürdü. Seçilmiş başkan anlaşmayı eleştirerek “çok kötü” olarak nitelendirdi ve bunun yerine yarı iletken üretimini ABD’ye çekmek için gümrük tarifelerini kullanmayı önerdi.

Nikkei Asia’ya konuşan üst düzey bir yönetim yetkilisi, nihai anlaşmaların imzalanmasının Trump yönetimine şartları değiştirmek için çok az alan bıraktığını çünkü “bunun bağlayıcı bir sözleşme olduğunu” söyledi. “Yani şirket kilometre taşlarını yerine getirdiği sürece, hükümetin ilerlemesi için sözleşmeye bağlı bir anlaşma” dedi.

Beyaz Saray ulusal ekonomi danışmanı ve Çip Uygulama Yönlendirme Konseyi eş başkanı Lael Brainard’a göre ufukta benzer hamleler var. Brainard perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Önümüzdeki iki ay boyunca, Ticaret Bakanlığı’nın daha fazla ödülü sonuçlandırdığını görmeye devam edeceksiniz ve bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin on yılın sonuna kadar devam etmesini sağlayacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’tan bir kez daha Ukrayna’daki savaşı bitime sözü

Yayınlanma

ABD seçimlerinden galip çıkan Donald Trump, bir kez daha yönetiminin öncelikli hedeflerinden birinin Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek olacağını duyurdu.

Trump, Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde düzenlenen galada şu açıklamalarda bulundu: “Rusya ve Ukrayna konusunda çok sıkı çalışacağız. Bu savaş sona ermeli. Üç gün içinde binlerce insanın, çoğu asker, hayatını kaybettiğine dair haberler gördüm. Ancak ister asker olsun ister şehirlerdeki insanlar, bu konuda çaba sarf edeceğiz.”

Trump’ın sözcüsü Karoline Leavitt, daha önce yaptığı bir açıklamada Trump’ın, 20 Ocak 2025’teki yemin töreninin ardından “ilk gün” Rusya ve Ukrayna temsilcilerini müzakere masasına oturtmayı planladığını belirtmişti.

Bloomberg‘in kaynakları, Trump’ın Ukrayna politikasını, göreve başlamadan iki ay önce şekillendirmeye başladığını söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında defalarca, göreve geldikten kısa bir süre sonra Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı sona erdireceğini iddia etmişti. Hatta bu savaşı “bir gün içinde” bitirebileceğini söylemişti.

Ancak Trump, Kiev’i barışçıl diyaloğu reddetmesi durumunda askeri yardımı kesmekle tehdit etmek ve Moskova’yı, çatışmayı çözmek istemediği takdirde Ukrayna’yı daha fazla silahlandırmakla uyarmak gibi çifte ültimatomların ötesinde somut bir plan sunmadı.

Trump’ın danışmanları, mevcut cephe hattındaki askeri çatışmanı dondurmayı ve Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını en az 20 yıl boyunca reddetmesini önerdi. Fakat Trump, henüz Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek somut bir planı onaylamadı.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English