Bizi Takip Edin

Amerika

ABD Dış İlişkiler Konseyi eski başkanı Richard Haass yazdı: Trump, İran’a nasıl bir çıkış yolu sunabilir?

Yayınlanma

ABD’li eski diplomat ve dünyanın önde gelen düşünce kuruluşlarından, ‘gölge CIA’ olarak da bilinen Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) eski başkanı Richard Haass Financial Times’a yazdı:

**

Trump, İran’a nasıl bir çıkış yolu sunabilir?

Richard Haass, 19.06.2025

Bu noktada, zayıflamış Tahran, ABD’nin saldırısını önlemek için itibarını koruyacak bir anlaşmayı ve yaptırımların hafifletilmesini kabul edebilir.

Şimdiye kadar, Ortadoğu’daki son çatışmada inisiyatif tamamen İsrail’e aitti. İran’ın oluşturduğu nükleer tehdide karşı önleyici bir saldırı, yani kendi tercihiyle bir savaş başlatma kararı İsrail hükümeti tarafından alındı. İsrail, İran hava sahasını kontrol altına aldı, nükleer tesisleri tahrip etti veya hasar verdi, üst düzey askeri ve nükleer yetkilileri öldürdü ve İran’ın savunma sistemlerini ve İsrail’e misilleme saldırıları düzenleme kabiliyetini daha da zayıflattı.

Ancak bir haftadan kısa bir süre sonra, İsrail’in savaş çabaları sınırına ulaşmış olabilir: İsrail tek başına iki ana hedefine ulaşamaz. İran’ın nükleer programını kısa vadede sona erdirmek, İsrail’in sahip olmadığı askeri yetenekler gerektirir. Bölgenin tarihi, İran’da zorla rejim değişikliği gerçekleştirmenin kolay olmayacağını ve istenen sonucu getirmeyebileceğini güçlü bir şekilde göstermektedir.

Bu nedenle, bundan sonra ne olacağı, bu çatışmanın diğer iki ana aktörüne, yani ABD ve İran’a bağlı olacaktır.

ABD’nin politikası şimdiye kadar tutarsızdı. Washington, İsrail’in askeri harekatına karşı çıkmış, ancak daha sonra bunu kabul etmiş ve hatta bunun için övünmüştü. İsrail’e silah sağladı ve misillemeden korunmasına yardım etti, ancak İsrail’in saldırılarına katılmadı. Diplomatik bir çözüm için çaba gösterdi, İranlı yetkililerle beş tur görüşme yaptı ve sonra vazgeçti. Şimdi ise Başkan Donald Trump, İran’ın koşulsuz teslim olmasını talep ediyor.

Şu anda Trump yönetimi, ABD’nin İran’ın Fordo’daki yeraltı nükleer tesisine saldırıp saldırmamasını tartışıyor. Bu tesise, İsrail’in sahip olmadığı B-2 bombardıman uçakları tarafından taşınan büyük, ağır sığınak delici bombalarla girilebilir.

Bu konuda bazı tarihsel örnekler var. 1990’ların başında, Bill Clinton yönetimi, Kuzey Kore’nin nükleer programı henüz zayıf ve başlangıç aşamasındayken bu programa saldırmayı düşündü. Sonunda ABD, böyle bir saldırının yüzlerce, hatta binlerce Güney Koreli ve Amerikalı’nın ölümüne yol açacak ikinci bir Kore savaşını tetikleyebileceğinden korkarak saldırıdan vazgeçti. Bu karar anlaşılabilir bir karardı, ancak uzun vadede önemli bir bedeli oldu. Bugün Kuzey Kore, ABD anakarasına kadar ulaşabilecek kıtalararası balistik füzelerin yanı sıra düzinelerce nükleer silaha sahip.

ABD’nin İran’a saldırmasının dezavantajı, İran’ın İsrail’e karşı şu anda yaptıklarından fazlasını yapamayacağı için karşılaştırılamaz. Ancak İran, bölgede konuşlanmış 40.000 ABD askerine saldırı düzenleyebilir. Tahran, Körfez ülkeleriyle yakın zamanda iyileşen ilişkilerini tehlikeye atarak savaşı genişletebilir ve Arap komşularına saldırarak dünya enerji fiyatlarını yükseltebilir.

Fordo’ya yönelik bir Amerikan saldırısı, önleyici askeri saldırılara karşı uluslararası normu da zayıflatacaktır. Bu durumda Rusya, Çin ve Kuzey Kore de aynı yolu izlemeyi tercih edebilir. Bu, Amerika’nın başka yerlerdeki askeri tehditlere etkili bir şekilde yanıt verme yeteneğini azaltacaktır. ABD’yi, Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria’daki politikalarıyla dünyanın büyük bir kısmını öfkelendiren, son derece popüler olmayan İsrail başbakanıyla daha da yakınlaştıracaktır. Başarı, İran’ın nükleer programından geriye kalan her şeyi yok etmek olarak tanımlanırsa, ABD saldırısının başarılı olacağı da hiç kesin değildir.

Ancak Fordo’nun hayatta kalmasına izin verilmesi, İran’ın nükleer silah üretmeyi er ya da geç başarması olasılığını yüksek hale getirir. İran, mevcut krizde İsrail’i caydırmada başarısız olmasının ardından nükleer silahları hayati bir öneme sahip olarak görecektir.

İsrail tek başına bu sonucu yavaşlatabilir, ancak engelleyemez. Nükleer silaha sahip bir İran ortaya çıkarsa, bu İsrail ve diğerleri için varoluşsal bir tehdit oluşturacaktır. Ayrıca, bölgedeki vekillerine desteğini yeniden başlatmak için daha iyi bir konumda olacaktır. İran’ın nükleer silaha sahip olması, bölgedeki diğer birçok ülkeyi de aynı yolu izlemeye sevk edecek ve Ortadoğu’yu tehlikeli bir tetik mekanizmasına sokacaktır.

Dezavantajları olmayan kolay bir seçenek yoktur. Trump’ın şu anda en iyi yapacağı şey, İran’a diplomatik bir anlaşmayı kabul etmesi için son bir şans vermektir. Böyle bir teklif, İran’ın tüm zenginleştirilmiş uranyumunu teslim etmeyi, santrifüjleri ve nükleer programının diğer bilinen unsurlarını sökmeyi ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın sınırsız denetimlerini kabul etmesini gerektirecektir.

Böyle bir teklif, İran’a ekonomik yaptırımların hafifletilmesini, ABD’nin saldırı tehdidinin geri çekilmesini, daha geniş bir ateşkes ve İran’ın silah değil nükleer enerji üretimine yönelik bölgesel bir uranyum zenginleştirme konsorsiyumuna katılmasını sağlayacak bazı itibar kurtarma mekanizmalarını içerecektir.

İran bunu kabul edebilir. Ne de olsa Ayetullah Ruhullah Humeyni, 1979’da İslam Cumhuriyeti’ni kuran devrimi kurtarmak için 1988’de Irak ile savaşın sona ermesini isteksizce kabul etmişti. Humeyni bu kararı zehir içmeye benzetmişti.

Onun halefi Ayetullah Ali Hamaney’in de zehri yutmak zorunda kalacağı gün hızla yaklaşıyor.

Yazar: Richard Haass, Centerview Partners’ın kıdemli danışmanı, Dış İlişkiler Konseyi’nin onursal başkanı ve eski ABD diplomatı.

Amerika

Küba hükümeti, döviz piyasasında kapsamlı reform planını onayladı

Yayınlanma

Küba Başbakanı Manuel Marrero Cruz, ülkenin ABD ablukası nedeniyle ‘savaş ekonomisi’ koşulları altında olduğunu belirterek, ilk yarıyıl ekonomik performansını değerlendirdi. Marrero, enflasyonun yavaşladığını ancak yüksek seviyelerde kaldığını ifade ederken, hükümetin hataları düzeltmeyi ve ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi amaçlayan reformist politikalarla zorlukların üstesinden gelmeyi hedeflediğini açıkladı.

Küba Başbakanı Manuel Marrero Cruz, Halk Güçleri Ulusal Meclisi’nde yaptığı konuşmada, ülkenin tırmanan ABD ablukası nedeniyle “savaş ekonomisi” olarak nitelendirdiği koşullar altında olduğunu belirterek, yılın ilk yarısındaki ekonomik performansa ilişkin ayrıntılı bir sunum yaptı.

Marrero, hükümetin hataları düzeltme ve ekonomik büyümeyi teşvik etme programının başarılarını vurgularken, mevcut zorluklarla reformist politikalar aracılığıyla mücadele edileceğini belirtti.

‘Enflasyon yavaşlasa da seviyesi hâlâ yüksek’

Başbakan Marrero, yıllık enflasyonun yüzde 14,75 olarak gerçekleştiğini, bu oranın yüzde 30’luk ilk tahminlerin altında kaldığını kaydetti.

Enflasyon hızında göreceli bir yavaşlama eğilimi olduğuna dikkat çeken Marrero, ancak mevcut seviyelerin hâlâ yüksek olduğunu ve bunun da fiyatlara ve halkın geçimine olumsuz yansıdığını ifade etti.

Para politikasına ilişkin olarak başbakan, sona erdirilmesine yönelik resmi bir strateji olmasına rağmen hükümetin “kısmi dolarizasyon” olarak adlandırdığı uygulamayı sürdürdüğünü açıkladı.

Marrero, mevcut iktisadi koşullarda döviz toplanmasının ve sosyal programlara yönlendirilmesinin bir öncelik olduğunu vurguladı.

Ayrıca Marrero, hükümetin döviz piyasasında reform için kapsamlı bir planı onayladığını duyurdu. Plan, tüm bölgelerdeki nakit işlem sistemlerinin güncellenmesini ve bu reformları açıklamak için vatandaşlarla net bir iletişim politikası uygulanmasını içeriyor.

Başbakan, ekonomik planın uygulanabilmesi için döviz temininin temel bir şart olduğunu belirterek, yabancı yatırımı teşvik etmek amacıyla prosedürlerin basitleştirilmesi ve kamu şirketleri ile özel sektör arasındaki işbirliğinin genişletilmesi gibi adımlar atıldığını söyledi.

FT: Çin, Küba’nın serbest piyasa reformlarına direnmesinden rahatsız

Konut planı hedeflerin gerisinde kaldı

Konut krizine de değinen Marrero, konut planının sadece yüzde 53’ünün hayata geçirilebildiğini kabul etti.

Başbakan, bu durumu ham madde ve yakıt kıtlığının yanı sıra yerli inşaat malzemeleri üretiminin sınırlı olmasına bağladı.

Küba Başbakanı, yılın ikinci yarısı için hükümetin yol haritasının ana hatlarını da sundu.

Plan, parasal reformların uygulanması, ihracat ve yatırımların artırılması, gıda üretiminin çoğaltılması, vergi ve maaş politikalarının iyileştirilmesi, elektrik kesintilerinin azaltılması ve su tedarikinin geliştirilmesine odaklanıyor.

‘Ablukanın sıkılaştırılmasından Trump yönetimi sorumlu’

Dış zorluklara ilişkin konuşmasında Marrero, ekonomik ablukanın sıkılaştırılmasından ABD Başkanı Donald Trump yönetimini sorumlu tuttu.

Başbakan, ülkeye ithalatın engellenmesini ve ticari ortakların Küba’ya yatırım yapmaktan caydırılmasını hedefleyen saldırgan politikaların, ulusal ekonomiyi boğmak amacıyla devam ettiğini belirtti.

Konuşmasını mevcut koşullar karşısında ulusal birliğin gerekliliğini vurgulayarak tamamlayan Marrero Cruz, elektrik ve fiyatlar gibi hayati sektörlerde zorlukların sürdüğünü ifade etti.

Fakat Marrero, Küba’nın devrimin kazanımlarını koruma ve daha adil ve istikrarlı bir toplum inşa etme kabiliyetine güvendiğini dile getirdi.

Küba’da elektrik şebekesi yine çöktü: Krizin arka planında ne var?

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump, Powell’ı kovma konusunda ciddileşiyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump salı günü bir grup Cumhuriyetçi Kongre üyesine Fed Başkanı Jerome Powell’ı kovması gerekip gerekmediğini sordu.

Trump çarşamba günü Oval Ofis’te gazetecilere, Powell’ın görevden alınması konusunda Kongre üyeleri ile konuştuğunu doğruladı.

Trump, “Onlarla onu kovma fikrini konuştum. ‘Ne düşünüyorsunuz?’ dedim. Neredeyse hepsi kovmam gerektiğini söyledi. Ama ben onlardan daha muhafazakârım,” dedi.

Kaynaklar, CBS’e, Trump’ın bu açıklamayı salı gecesi Oval Ofis’te Cumhuriyetçi Kongre üyelerine yaptığını söyledi. Kongre üyeleri, Trump’ın desteklediği kripto para birimi yasasını Temsilciler Meclisinde geçirecek bir usul oylamasını engellemişti.

Başkanın Fed başkanını görevden alması fikri yasal olarak test edilmiş değil. Federal yasa, başkanın ancak “haklı bir neden” ile görevden alınabileceğini belirtiyor.

Çarşamba günü, Powell’ın Fed genel merkezinin yenilenmesiyle ilgili dolandırıcılık soruşturması açılmasını isteyip istemediği sorulan Trump, “Sanırım zaten soruşturma altında. Yeniden inşa için olması gerekenden çok daha fazla para harcadı,” dedi.

Trump, “Bence onda bazı sorunlar var” dedi ve Başkanlık görevini isteyen “çok sayıda kişi” olduğunu da ekledi.

Trump, “Hiçbir şeyi göz ardı etmiyorum, ancak dolandırıcılık suçlamasıyla görevinden ayrılmak zorunda kalmadıkça bunun olasılığı çok düşük,” dedi.

Çarşamba günü yayınlanan bir röportajda Trump’a Powell’ı görevden almayı düşünüp düşünmediği tekrar soruldu. Trump, Real America’s Voice‘a “İstifa etmek isterse çok sevinirim, bu ona kalmış. Bunu yaparsam piyasaları bozacağını söylüyorlar,” ifadelerini kullandı.

Fed’in yenilenen genel merkezi eleştiri oklarının hedefinde

Bütçe ve Yönetim Ofisi direktörü Russ Vought, geçen hafta Powell’a bir mektup göndererek, “yasalara aykırı” olabilecek “gösterişli” bir ofis yenileme projesini yürüttüğünü iddia etti.

Powell, geçen ay Senatoda verdiği ifadesinde, yenileme projesine ilişkin bazı açıklamaların “yanıltıcı ve yanlış” olduğunu söyledi.

Yönetim içinden kaynaklar CBS’e, başkanın kamuoyuna ve özel açıklamalarında haklı nedenlerle işten çıkarma olasılığını dile getirdiğini, fakat Beyaz Saray’ın henüz resmi bir yasal dayanak oluşturmadığını söyledi.

Öte yandan bazı Cumhuriyetçiler olası bir görevden alma hamlesine karşı çıkıyor. CBS’e verilen bilgilere göre, Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesinin bazı üyeleri çarşamba gecesi Powell ile görüşmeyi planlıyordu. Kaynaklardan biri, bazı üyelerin Powell’ın bağımsızlığını güçlendirmek istediğini söyledi.

Fakat komite başkanı French Hill’in sözcüsü, toplantının Temsilciler Meclisindeki oylama zamanının belirsizliği nedeniyle iptal edildiğini söyledi. Hill, toplantının komitenin yeni üyelerinin Trump’a tanıtılması için aylar önce planlandığını belirtti.

Cumhuriyetçiler olası bir görevden alma nedeniyle tedirgin

POLITICO’ya konuşan kaynaklar da Başkanın bazı müttefiklerinin özel konuşmalarında, her şeye “evet” demeyen bir Fed başkanının, 2024’te Demokratları batıran türden zararlı enflasyonu önlemenin bir yolu olduğunu savunuyorlar.

Yani, yatırımcılar ve işletmeler, bu daha yüksek faiz oranları anlamına gelse bile, merkez bankasının enflasyonu önlemek için gerekli olanı yapmaya hazır olduğuna inanmak zorundalar.

Cumhuriyetçi Senatör Mike Rounds, “Fed başkanının bağımsızlığı, uygulanan politikalarla ekonomik büyüme iyileştikçe geri gelebilir ve yönetimi destekleyebilir,” dedi.

Powell’ın yerine geçecek en güçlü adaylardan biri olan Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett, çarşamba akşamı NBC’de yaptığı açıklamada, “Beyaz Saray’daki herkes Fed’in bağımsızlığının son derece önemli olduğunu anlıyor,” dedi.

Hassett, merkez bankaları bağımsızlıklarını kaybettiğinde “bu durum ekonomi ve piyasalar için kötü” olduğunu söyledi.

Powell’ın yerine geçebilecek isimler arasında Hassett’in yanı sıra, eski Fed yönetim kurulu üyesi Kevin Warsh, Hazine Bakanı Scott Bessent ve mevcut Fed yönetim kurulu üyesi Chris Waller’ın adı geçiyor.

Vergi tasarısına karşı çıkan ve yeniden seçime aday olmayacağını açıklayan Kuzey Carolina Cumhuriyetçi Senatörü Thom Tillis, “bağımsız Fed”i ateşli bir şekilde savundu.

Fed’i denetleyen ve başkanlık adaylarını onaylayan Senato Bankacılık Komitesi üyesi Tillis, “Fed başkanının görevden alınabileceğine dair bazı söylentiler var,” dedi ve Fed’i doğrudan başkanın kontrolüne tabi kılmanın “büyük bir hata” olacağını söyledi.

Tillis, “Siyasetçilerin ekonomik karara katılmadıkları için Fed başkanını görevden almanın sonucu, ABD’nin gelecekteki güvenilirliğinin sarsılması olacaktır. Böyle bir durumda, oldukça hızlı bir tepki göreceğimizi düşünüyorum ve bunu önlemeliyiz,” dedi.

Wall Street Journal’dan Trump’a çağrı: Powell’ı görevden alma

Wall Street Journal yayın kurulu çarşamba günü, Başkan Trump’a Powell’ı görevden alma tehdidini yerine getirmemesi çağrısında bulunarak, bunun sonuçlarının mevcut durumdan daha kötü olacağı uyarısında bulundu.

Başyazıda, “Başkan Trump’ın bir konuda ciddi olup olmadığını veya sadece dikkatleri başka yöne çekmek için konuşup konuşmadığını anlamak genellikle zordur. Ancak bu hafta Cumhuriyetçi Kongre üyelerine Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell’ı görevden alabileceğini söylerken gerçekten ciddiyse, ona bir tavsiyemiz var: Bunu yapmayın,” deniyor.

Kurul, Trump’ın ek faiz indirimleri çağrısına direnen ve Fed’in Trump’ın gümrük vergilerinin olası enflasyonist sonuçlarını izlemesi gerektiğini defalarca belirten Powell’a yönelik hayal kırıklığını kabul etti.

Yayın kurulu ayrıca, Powell’a açık bir alternatifin olmadığını ve “Powell’ın, kendisi ve Fed’in, onu erken görevden almaya yönelik her türlü girişimi engellemek için dava açacağını” belirttiğini kaydetti.

Kurul, “Muhtemelen kazanacaktır. Yüksek Mahkeme yakın zamanda başkanın yarı bağımsız kurumlara atamalar üzerindeki kontrolünü genişletmiş olsa da, yargıçlar Fed’i bir istisna olarak gördüklerini açıkça belirtmişlerdir,” dedi.

WSJ, Trump’a “kendisine özgü olmayan bir itidal” göstermesi çağrısında bulunarak, Powell’ın Beyaz Saray’dan bağımsız görünmesinin önemine dikkat çekti.

Yazıda, “Powell, veriler elverirse bu yıl faiz indirimini tercih edecektir. Ancak Fed’in kurumsal bağımsızlığını korumak için Beyaz Saray’ın baskısına çok kolay boyun eğdiği izlenimi vermemesi gerektiğini bilmektedir. Trump, Powell hakkında her konuşmasında Fed’in istediğini yapmasını zorlaştırmaktadır,” ifadeleri kullanıldı.

Okumaya Devam Et

Amerika

ABD’li dev aracı kuruma Rusya yaptırımlarını deldiği için para cezası kesildi

Yayınlanma

ABD’nin en büyük aracı kurumlarından Interactive Brokers, yedi yılı aşkın bir süre boyunca çeşitli yaptırım programlarını ihlal ettiği gerekçesiyle 11,8 milyon dolardan fazla ödeme yapmayı kabul etti. Kurumun, Rusya, Çin, İran ve Kırım gibi yaptırım altındaki bölgelerde bulunan yüzlerce müşteriye hizmet verdiği ve bu ihlalleri kendisinin tespit ederek bildirdiği belirtildi. OFAC, şirketin soruşturmayla ‘aktif işbirliği yaptığını’ ve ihlallerin ‘ağır’ olmadığını kaydetti.

ABD’nin önde gelen aracı kurumlarından Interactive Brokers, yedi yılı aşkın bir süredir çeşitli yaptırım programlarını ihlal ettiği gerekçesiyle ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (OFAC) ile 11,8 milyon dolardan fazla bir meblağ karşılığında anlaşmaya vardı.

OFAC tarafından yürütülen soruşturmaya göre şirket, Temmuz 2016 ile Ocak 2024 arasında yaptırım uygulanan bölgelerdeki yüzlerce müşteriye aracılık ve yatırım hizmetleri sağladı.

Soruşturma dosyasına göre Interactive Brokers, İran, Venezuela, Küba, Suriye ve Kırım gibi yaptırım altındaki bölgelerde bulunan müşterilerle çalıştı.

Müşterilerin çoğunluğu resmi olarak adreslerini yaptırım uygulanmayan ülkelerde göstermesine rağmen, IP adresleri bu durumun aksini teyit etti.

Şirket, 2018’de başlattığı bir iç denetim kapsamında 12 binden fazla muhtemel ihlali kendisi tespit ederek beyan etmişti.

Rus ve Çinli kuruluşlarla yapılan işlemler

İhlaller arasında, Interactive Brokers’ın 2022 yılında yaptırım altındaki Rus bankalarında açılmış hesaplara 250’den fazla işlem gerçekleştirmesi de yer alıyor.

Buna ek olarak kurum, Çin’in askeri ve istihbarat programlarında yer alan 13 Çinli kuruluşa ait menkul kıymetlerin alım satımına izin verdi.

Interactive Brokers ayrıca, Temmuz 2020’de yaptırım listesine alınan ve Çin’den yarı askeri bir şirketin menkul kıymetleriyle ilgili işlemleri de yürüttü.

OFAC: İhlaller ‘ağır’ sınıfında değil

OFAC tarafından yapılan açıklamada, tespit edilen ihlallerin “ağır” olarak sınıflandırılmadığı vurgulandı.

Şirketin ihlalleri düzenleyici kurumlara gönüllü olarak bildirdiği ve soruşturma süresince aktif işbirliği yaptığı kaydedildi.

Rusya yaptırımları Lihtenştayn’ı ‘zombi tröst’ krizine sürükledi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English