Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, dört yıl sonra ilk Kez Rusya’nın Kuzey Kutbu’na savaş gemileri gönderdi

Yayınlanma

ABD Donanması, dört yıl aradan sonra ilk kez Rusya’nın Kuzey Kutbu’na savaş gemileri göndererek bölgedeki askeri varlığını yeniden artırdı.

ABD Donanması basın servisinin açıklamasına göre, USS Jason Dunham (DDG 109) ve USS Stout (DDG 55) adlı iki ABD destroyeri, 21 Ekim’de Rusya’nın Kuzey Kutbu yakınlarında özel görevler icra etmek üzere Batı Barents Denizi’ne giriş yaptı.

Gemiler, Harry S. Truman uçak gemisi muhrip grubunun bir parçası olarak görev yapıyor. Bu, ABD destroyerlerinin dört yıl aradan sonra bölgeye gerçekleştirdikleri ilk ziyaret.

Newsweek gazetesinin aktardığına göre uçak gemisi grubunun komutanı Tuğamiral Sean Bailey, yaptığı açıklamada, “Zorlu Arktik ortamlarında uzun süreli operasyonlar yürütebilme kabiliyetimiz, genişletilmiş küresel varlığımızı sürdürmek için kritik öneme sahiptir,” dedi.

Bailey, Jason Dunham ve Stout destroyerlerinin Barents Denizi’ne gönderilmesinin, ABD Donanması’nın Kuzey Kutbu’nun sert koşullarına daha iyi uyum sağlamasına olanak tanıyacağını ve Washington’un özgür ve açık bir Kuzey Kutbu’nu koruma kararlılığını teyit edeceğini de sözlerine ekledi.

Jason Dunham’ın kaptanı Yüzbaşı Aaron Jefferson ise Barents Denizi’ndeki operasyonların, Arktik bölgede savaşa hazırlık durumunu geliştirmek için önemli bir fırsat sunduğunu belirtti.

Her iki destroyer de hava savunma, denizaltı savunma harbi ve hem denizdeki hem de karadaki hedeflere saldırma kabiliyetine sahip çok amaçlı savaş gemileri. Gemiler, çeşitli menzillerde onlarca füze ve torpido ile donatıldı.

Bu, ABD savaş gemilerinin Barents Denizi’ne ilk girişi değil. ABD Donanması’na ait üç destroyer, 2020 yılında bir İngiliz gemisiyle birlikte bölgede operasyon gerçekleştirmişti.

O dönem ABD, “yanlış anlamaları önlemek” amacıyla Rusya Savunma Bakanlığı’nı bu ziyaret hakkında bilgilendirmişti.

3 Ekim’de Kanada ve İskandinav ülkelerinin, Kuzey Kutbu’nda Rusya ve Çin’e karşı bir savunma koalisyonu oluşturmak için çalıştıkları öğrenildi.

Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, “Kanada uzun süre coğrafi konumumuzun bizi koruduğunu düşündü. Ancak artık Rusya ile karşı karşıya olduğumuzu ve iklim değişikliği sebebiyle Çin de dahil olmak üzere giderek daha fazla ülkenin Kuzey Kutbu’na ilgi duyduğunu hesaba katmamız gerekiyor,” diye konuştu. Joly, Ottawa’nın bu yeni gerçeği dikkate alması gerektiğini de vurguladı.

Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin başlamasından bu yana, Kanada Kuzey Kutbu’ndaki askeri varlığını artırma sözü verdi.

Eylül ayı sonunda Joly, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç’teki mevkidaşlarıyla bir araya geldi. Bakanlar, “Arktik Güvenlik Diyaloğu” adıyla yeni bir forum oluşturmayı değerlendirme kararı aldı.

18 Ekim’de, NATO Kuzey Kutbu’nda Rusya ve Çin ile olası bir çatışmaya hazırlık amacıyla, bölgedeki iletişim için bir askeri uydu ağı oluşturma planını sundu.

Brüksel’de düzenlenen toplantıda 13 NATO ülkesi, mevcut ticari uyduları kullanarak Kuzey Kutbu için Northlink adı verilen uzay tabanlı bir iletişim sistemi kurma girişimini kabul etti.

Temmuz ayında ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 2024 Arktik Stratejisi’ni yayımlamıştı.

Bu strateji, Kuzey Kutbu’nun ABD’nin savunması, ulusal egemenliğin korunması ve savunma anlaşması yükümlülüklerinin yerine getirilmesi açısından taşıdığı önemi vurguluyor.

ABD Savunma Bakan Yardımcısı Kathleen Hicks, belgenin önsözünde, “Arktik stratejimiz, Bakanlığın Arktik’in güvenli ve istikrarlı bir bölge olarak kalmasını sağlama çabalarına rehberlik edecektir,” ifadelerine yer vermişti.

Arktik’te artan gerilim

AMERİKA

ABD yaptırımları lobilerin yeni gelir kapısı oldu

Yayınlanma

ABD’nin artan yaptırımları, Washington’da yeni bir lobi endüstrisinin doğmasına yol açtı. Şirketler ve hükümetler, bu yaptırımları şekillendirmek için eski ABD yetkililerini işe alarak milyarlarca dolarlık bir pazar yarattı.

ABD’nin son yıllarda uyguladığı yaptırımların keskin bir şekilde artması, Washington’da büyük bir lobi endüstrisinin doğmasına neden oldu.

Bu endüstri, yaptırımlardan etkilenen yabancı hükümetler ve şirketlerin, eski ABD yetkililerini işe alarak Washington’daki yaptırım politikalarını etkileme çabalarını içeriyor.

Eski ABD yetkilileri, hükümet ve iş dünyasındaki bağlantılarını kullanarak bu yaptırımların hafifletilmesi veya tamamen kaldırılması için milyonlarca dolarlık anlaşmalar yapıyor.

Washington Post’un araştırmasına göre, ABD’nin uyguladığı yaptırımlardan etkilenen birçok yabancı şirket ve hükümet, eski ABD yetkilileri ile çalışarak bu yaptırımları geri çevirmeye ya da hafifletmeye çalışıyor.

Özellikle, eski Hazine Bakanlığı yetkilileri ve eski Kongre üyeleri, yaptırımların hafifletilmesi veya uygulanmaması için devreye giriyor.

Habere göre, bu yeni lobi endüstrisi, sadece yaptırımlardan korunmak için değil, aynı zamanda rakiplerine karşı yaptırım uygulanmasını sağlamak için de kullanılıyor.

ABD’nin son yıllarda uyguladığı yaptırımlar 2014 yılında 6 milyon dolarken, bu miktar 2022 yılına kadar 31 milyon dolara ulaştı.

Yurt içi firmaların yaptırım uyumu için harcadığı miktar ise 353 milyon doları aşıyor.

Yaptırım uyumu milyar dolarlık bir endüstri oldu

Yaptırımlar, uyum alanında da büyük bir sektör oluşturmuş durumda. Şirketler, yaptırımlara uyum sağlamak ve bu yaptırımların yasal sonuçlarından kaçınmak için büyük miktarlarda para harcıyor.

Castellum.AI CEO’su ve eski Hazine Bakanlığı danışmanı Peter Piatetsky, yaptırım uyum sektörünün yıllık 30 milyar doların üzerinde olduğunu ve her yıl yaklaşık yüzde 10 oranında büyüdüğünü belirtiyor.

Eski ABD yetkilileri, bu durumu “haksız yere suçlananlara yardım etme” olarak savunuyor.

Fakat bu güçlü ekonomik araçların aşırı kullanımı, sivil halkı olumsuz etkileyebiliyor ve ABD’nin dış politika çıkarlarını zayıflatabiliyor.

Habere göre, eski FBI direktörü Louis Freeh ve eski Başsavcı Michael Mukasey gibi üst düzey yetkililer, yaptırımların hafifletilmesi için lobi faaliyetleri yürüten isimler arasında.

Freeh, İsrailli milyarder Dan Gertler adına yaptırımların hafifletilmesi için lobi yaptı. Gertler, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki yolsuzluklarla bağlantılı olarak ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırıma tabi tutulmuştu. Freeh, bu tür temsilcilik faaliyetlerinin ABD’nin çıkarlarıyla uyumlu olduğunu savunuyor.

Şirketler rakiplerine yaptırım uygulanması için lobi yapıyor

Yaptırımlar sadece cezalandırma aracı olarak kullanılmıyor; aynı zamanda iş dünyası da rakiplerine karşı yaptırımların uygulanması için lobi yapıyor.

Örneğin, 2022 yılında Alcoa Corporation, Beyaz Saray’a Rus alüminyum şirketlerine yaptırım uygulanması için lobi yaptı.

Bu gibi örnekler, Washington’da yaptırım politikalarının sadece ulusal güvenlik ve dış politika amaçlarına hizmet etmediğini, aynı zamanda ticari çıkarlar için de kullanıldığını gösteriyor.

Washington’daki yaptırım lobisi faaliyetleri sadece ABD şirketleriyle sınırlı değil. Yabancı hükümetler de bu faaliyetlerin büyük bir parçası.

Birçok ülke, savaş suçlarıyla suçlanan liderler ve insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen hükümetler, ABD yaptırımlarından kurtulmak için milyonlarca dolar harcıyor.

Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), bu konuda en etkili olan ülkelerden biri. BAE, 2016 ve 2023 yılları arasında Washington’daki lobi faaliyetleri için 193 milyon dolar harcadı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

FT’nin son anketinde Trump ekonomi konusunda Harris’in önüne geçti

Yayınlanma

Financial Times’ın (FT) yaptığı yeni bir ankete göre Donald Trump, Amerikalıların ekonomi konusunda güvendiği aday olarak Kamala Harris’i geride bıraktı.

FT ve Michigan Üniversitesi Ross School of Business için yapılan son aylık ankete göre kayıtlı seçmenlerin yüzde 44’ü Trump’a ekonomi konusunda daha fazla güvenirken Harris’e güvenenlerin oranı yüzde 43’te kaldı.

Seçime iki haftadan az bir süre kala elde edilen bulgular, FT-Michigan Ross anketinde Trump’ın ilk kez Harris’in önüne geçtiğine işaret ediyor.

Anket ayrıca hangi adayın kendilerini mali açıdan daha iyi durumda bırakacağı sorusunda da Trump’ın seçmenler arasında daha büyük bir üstünlüğe sahip olduğunu ortaya koydu.

Seçmenlerin %45’i bir önceki aya göre beş puanlık bir artışla Cumhuriyetçi eski başkanı seçerken, Demokrat başkan yardımcısı Harris’i seçenlerin oranı %37’de kaldı.

Sonuçlar Harris’in ekonomik söyleminin Trump’la giderek daha sıkı hale gelen yarışın son düzlüğünde ivme kaybettiğini gösteriyor. FT’nin anket takipçisi şu anda adayların seçimi belirleyecek olan “salıncak eyaletlerde” neredeyse başa baş durumda olduğunu gösteriyor.

Ross School of Business’ta profesör Erik Gordon, Harris’in ekonomi politikası önerilerinin “coşku kadar hayal kırıklığı da yarattığını” söyledi.

Gordon, “Eğer seçimi kazanacaksa, diğer konularda da kazanması gerekecek,” dedi.

Anketler sürekli olarak seçmenlerin “istihdam ve hayat pahalılığı gibi ekonomik konuları” başkanlığa oy verme kararlarında “en önemli konu” olarak sıraladıklarını ortaya koyuyor.

Harris, ekonomik konularda Biden’ın Demokratların adayı olduğu dönemden daha iyi anket sonuçları elde etmiş olsa da, parti seçmenleri ekonomiyi yönetme becerisine sahip olduklarına ikna etmekte zorlandı.

Trump’ın başkanlığında mı yoksa Biden’ın başkanlığında mı ekonomik olarak daha iyi durumda oldukları sorulduğunda, ankete katılanların yüzde 51’i Cumhuriyetçilerin başkanlığında “çok” ya da “biraz” daha iyi durumda olduklarını söylerken, sadece yüzde 28’i Biden döneminde daha iyi durumda olduklarını söyledi.

Ankete göre Harris’in ekonomik mesajlarının bir kısmı yankı bulurken, seçmenlerin yüzde 49’u Harris’in orta sınıfın çıkarlarını daha iyi temsil ettiğini, yüzde 37’si ise Trump tarafından daha iyi temsil edildiklerini söyledi.

Seçmenler ayrıca başkan yardımcısının küçük işletmelerin, mavi yakalı işçilerin ve sendika üyelerinin çıkarlarını daha iyi temsil ettiğini düşünüyor.

Sık sık “orta sınıf” ya da orta gelirli bir ailede büyüdüğünü anlatan Harris, daha az gelirli ailelere odaklanan ve fiyat artışına karşı federal bir baskı ve ilk kez ev alacaklar ve küçük işletmeler için sübvansiyonlar içeren bir “fırsat ekonomisi” önerdi.

Ankete göre, seçmenlerin çoğunluğu Çin’den gelen mallara uygulanan gümrük vergilerinin “önemli ölçüde” ya da “bir miktar” artırılması gerektiğini kabul ederken, seçmenlerin en büyük kısmı diğer ülkelerden yapılan ithalata uygulanan gümrük vergilerinin artırılmasına karşı çıktı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’tan Harris’e “Karabağ Ermenilerine etnik temizliğe göz yumdun” suçlaması

Yayınlanma

ABD’de Cumhuriyetçi başkan adayı ve eski başkan Donald Trump, Biden-Harris yönetimini Karabağ’da Ermenilere yönelik “etnik temizlik” yapılmasına göz yumduğu iddiasıyla eleştirdi.

Trump Truth Social’da yaptığı açıklamada, “Kamala Harris, Artsakh’ta 120.000 Ermeni Hıristiyan korkunç bir şekilde zulüm görürken ve zorla yerlerinden edilirken HİÇBİR ŞEY YAPMADI. Kamala Harris’in ABD Başkanı olması halinde dünyanın dört bir yanındaki Hıristiyanlar güvende olmayacaktır. Başkan olduğumda, zulüm gören Hıristiyanları koruyacağım, şiddeti ve etnik temizliği durdurmak için çalışacağım ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında BARIŞ’ı yeniden tesis edeceğiz,” dedi.

Başkanlık seçimlerine iki haftadan az bir süre kala hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat başkan adayları Dağlık Karabağ (Artsakh) ile ilgili açıklamalarda bulunarak ABD genelinde ve özellikle Arizona, Georgia, Michigan, Nevada, Kuzey Carolina Pennsylvania ve Wisconsin gibi kilit eyaletlerde yaşayan Ermeni Amerikalı seçmenlerin desteğini almak için yarışıyor.

23 Eylül’de de Demokratların Başkan Adayı Kamala Harris, “Dağlık Karabağ’da yerlerinden edilen Ermenilerin güvenli bir şekilde evlerine dönme hakkını” desteklediğini ifade etmişti.

Başkan Yardımcısı Harris ayrıca “Ermeni Soykırımını asla unutmamalıyız,” demiş ve “Ermenistan ile komşuları arasında egemenlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı duyan kalıcı barışa” olan bağlılığını dile getirmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English