Ortadoğu
ABD: Suriye’yle normalleşme için şartlarımız net

ABD’li üst düzey yetkili Tim Lenderking, Suriye’yle normalleşme süreci için tutuklular, yabancı savaşçılar ve kimyasal silahlar gibi alanlarda ilerleme şartı koydu. Yaptırımların kaldırılmasının ancak güven inşa edilmesiyle mümkün olabileceği vurgulandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşleri Bürosu Kıdemli Görevlisi Tim Lenderking, Suriye’yle normalleşme konusunda Washington’ın tutumunu netleştirdi. ABD-Arap İlişkileri Ulusal Konseyi (NCUSAR) tarafından düzenlenen seminerde konuşan Lenderking, HTŞ liderliğindeki Şam yönetiminin bazı temel konularda somut adımlar atması halinde, ABD’nin yaptırımları hafifletmeye açık olduğunu söyledi.
ABD’den Şam’a normalleşme şartı: Filistinli gruplar sınır dışı edilsin
Trump yönetiminin Orta Doğu’daki üst düzey temsilcisi olan Lenderking, “Güven inşa edebileceğimiz bir fırsat arıyoruz. Ancak bunlar bir gecede düzeltilebilecek şeyler değil” diyerek sürecin zorluklarına dikkat çekti.
Suriye’yle normalleşme için şartlar masada
Lenderking, özellikle gazeteci Austin Tice başta olmak üzere Suriye’de kaybolan ya da alıkonulan ABD vatandaşlarının durumunun netleştirilmesinin, Suriye’yle normalleşme yolunda temel beklentileri arasında olduğunu belirtti.
Ocak ayında Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın Tice’ın ailesiyle temas kurmasına dair memnuniyetini dile getiren Lenderking, “Kayıp Amerikalıların akıbeti açıklığa kavuşmalı” dedi.
İran ve Hizbullah etkisine karşı uyarı
Lenderking, İran ve Hizbullah’ın Suriye’de yeniden etkinlik kazanma çabalarına karşı net mesajlar verdi. “Bu oluşumların Suriye topraklarında yeniden yer edinmesini istemiyoruz” diyerek ABD’nin bu konuda güvence istediğini vurguladı.
ABD’den Suriye’ye “İran” baskısı: DMO terör örgütü ilan edilsin
Kimyasal silahlar ve terörle mücadele
ABD’li yetkili, kimyasal silahların tamamen imha edilmesini ve Şam’ın komşu ülkelere karşı saldırmazlık ilkesini benimsemesini istedi. Aynı zamanda IŞİD’e karşı mücadelenin sürdürülmesi ve PKK/YPG ile yapılan anlaşmaların, ülke bütünlüğünü koruyacak şekilde uygulanması gerektiğini belirtti.
Mart ayında Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile SDG’nin sözde komutanı Ferhat Abdi Şahin arasında imzalanan entegrasyon anlaşmasını olumlu bulduklarını kaydeden Lenderking, “Bu anlaşmalar kolay uygulanmaz ama IŞİD’in tekrar ortaya çıkmaması için güçlü çözümler gerekiyor” dedi.
Yabancı savaşçılar beklentisi
Suriye’yle normalleşme için önemli bir diğer koşulun, “yabancı savaşçıların” ordu ve güvenlik teşkilatlarından uzaklaştırılması olduğunu vurgulayan Lenderking, bu alanda ilerleme sağlanması durumunda ABD’nin yeniden angajmana açık olduğunu ifade etti.
“Suriye ikinci bir şansı hak ediyor”
Lenderking açıklamasının sonunda şu ifadeleri kullandı: “Geçici otorite, dile getirdiğimiz doğrultuda kanıtlanabilir adımlar attığı takdirde, yaptırımların hafifletilmesini değerlendireceğiz. Suriye’nin ikinci bir şansa sahip olmasını istiyoruz.”
Ortadoğu
Trump’ın Körfez turu başlıyor: ‘Suriye’de Erdoğan ile çalışıyoruz’

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan Körfez turu öncesi yaptığı açıklamada, ziyaretini “tarihi” olarak nitelendirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis’te düzenlediği basın toplantısında, “Bugün Suudi Arabistan, Katar ve BAE’ye doğru tarihi bir ziyaret için yola çıkıyorum” dedi. Yarın sabah Riyad’a ulaşması beklenen ABD Başkanı’nın Suudi Arabistan programında, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile yapılacak görüşmelerin yanı sıra Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu ve Çarşamba günü düzenlenecek Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) -ABD Zirvesi de yer alıyor.
Erdoğan ile Suriye gündemi
Trump, basın toplantısında sadece Körfez turu değil, Suriye meselesi de gündeme geldi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın temasta olduklarını belirten Trump, Suriye’ye uygulanan ABD yaptırımlarının kaldırılabileceği sinyalini verdi.
Trump, “Suriye konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bazı çalışmalar yürütüyoruz. Bu arada yaptırımlar konusunu da ele alacağız. Suriye’den yaptırımları kaldırabiliriz çünkü onlara yeni bir başlangıç şansı vermek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Trump, Suriye’ye yönelik yaptırımların etkisinin sınırlı kaldığını savunarak, “Pek çok kişi bana bu yaptırımların gerçekten yeni bir başlangıç imkânı tanımadığını söyledi. Bu nedenle bu konuda bir karar vereceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu konuda kendisine talepte bulunduğunu aktaran Trump, sürecin diplomatik diyalogla şekilleneceğini ima etti.
“Faydalı olacaksa İstanbul’a uçabilirim”
Öte yandan ABD Başkanı, 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da yapılması beklenen Rusya-Ukrayna görüşmeleriyle ilgili de “Faydalı olacağını düşünürsem oraya (İstanbul’a) uçabilirim” dedi.
Toplantının yapılacağı gün, tam olarak nerede olacağını henüz net olarak bilmediğini söyleyen Trump, toplantıya katılmayı daha önce düşündüğüne ama takviminin yoğun olduğunu belirtti, “O anda nerede olacağımı bilmiyorum. Ortadoğu’da bir yerde olacağım ama faydalı olacağını düşünürsem oraya (İstanbul’a) uçabilirim” ifadelerini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in toplantıya katılmaması halinde bu ülkeye yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir soru üzerine Trump, “Onların anlaşmaya varacağına dair bir hissiyatım var” yanıtını verdi.
Washington’dan Riyad’a yoğun diplomasi
Trump yönetiminin, Körfez ülkeleriyle yürüttüğü temasların merkezinde sadece ekonomik işbirlikleri değil, aynı zamanda İran’la gerilim, İsrail-Hamas çatışması ve bölgesel istikrar konuları da bulunuyor. ABD Başkanı’nın ziyareti, İsrail ile Hamas arasında devam eden savaş ve Gazze’de yaşanan insani kriz bağlamında da önem taşıyor.
Üç ülkeyi kapsayan bu ziyaretten çıkacak mesajların yalnızca ticaret ve yatırım alanında değil, aynı zamanda güvenlik ve diplomasi açısından da etkili sonuçlar doğurması bekleniyor. Trump’ın Suudi Arabistan temasları sırasında İsrail ile normalleşme süreci, Yemen krizi ve İran’a karşı alınabilecek ortak tutumların da gündeme gelmesi bekleniyor.
Ortadoğu
PKK kendini feshetti: Türk-Kürt ilişkileri yeniden tanımlanmalı

Bahçeli’nin çağrısı ile başlayan süreçte kongresini toplayan PKK kendini feshetti. “PKK adıyla yürütülen çalışmalar sonlandırıldı” açıklamasının yapıldığı örgüt bildirisinde Lozan ve 1924 Anayasası eleştirildi, Kürt-Türk ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi istendi.
PKK, 12. Kongresi’nde aldığı kararla örgütsel yapısını feshettiğini ve silahlı mücadeleyi sonlandırdığını duyurdu. Bu karar, örgütün kurucusu Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından geldi ve Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
PKK, 5-7 Mayıs 2025 tarihleri arasında Irak’ın kuzeyinde düzenlediği 12. Kongresi’nde, örgütsel yapısını feshetme ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı. Örgütün yayın organı Fırat Haber Ajansı’nda yayımlanan kongre kararlarının açıklandığı bildiride, “PKK 12. Kongresi, pratikleşme süreci Önder Apo tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı” ifadelerine yer verildi.
Fesih kararının sadece KCK’nın Türkiye kolu ‘PKK’ ile sınırlı tutulması dikkat çekti. KCK bünyesinde, Türkiye’de PKK, Suriye’de YPG/YPJ, Irak’ta KCK-Bakur ve HPG, İran’da ise PJAK gibi silahlı ve siyasi uzantılar yer alıyor.
Süreç Bahçeli’nin çağrısı ile başladı
PKK’nın fesih süreci, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin geçen Ekim ayında Öcalan’a yaptığı çağrının ardından başlamıştı. Bahçeli, 22 Ekim’de Öcalan’a “Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil ortak aklı çalıştırmaya, dürüst samimi adımlara, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır. Türkiye’nin sorunu Kürtler değil bölücü terör örgütüdür. Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek mecburidir… Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey olmaz diyenlere de sesleniyorum. Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin Türkiye Büyük Millet Meclisinde DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” çağrısında bulunmuştu.
Bahçeli’nin sözlerine yanıt veren Öcalan ise 27 Şubat’ta cezaevinden yaptığı açıklamada, örgütün silahlı mücadeleyi bırakması ve demokratik siyasete yönelmesi gerektiğini belirtmişti. PKK, bu çağrıya yanıt olarak kongresini topladı ve fesih kararını aldı.
Lozan ve 1924 Anayasası vurgusu
PKK’nın fesih bildirisinde, Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasına atıfta bulunularak “soykırım” kelimesine yer verilmesi dikkat çekti.
“Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” denilen metinde, “PKK katı Kürt inkârının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi” denildi.
“Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz”
Bildiride 3. Dünya savaşı koşullarında Türk-Kürt ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi gerektiği savunuldu: “Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi. Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen Kürt isyanları, 1000 yıllık tarihi Kürt-Türk ilişki diyalektiği ve 52 yıllık önderlik mücadelesi Kürt sorununun ancak Ortak Vatan ve Eşit Yurttaşlık temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir. 3. Dünya Savaşı kapsamında Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmeler de Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır.”
TBMM’ye çağrı
PKK’nın bildirisinde, örgütün tarihi misyonunu tamamladığı ve Kürt sorununun demokratik siyaset yoluyla çözülmesi gerektiği vurgulandı. Bildiride, “Söz konusu kararların uygulanması Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir. Bu aşamada Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihi sorumlulukla rolünü oynaması önemli olmaktadır” denildi.
Türk hükümeti: Tarihi adım
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, PKK’nın fesih kararını “bölgesel barış için tarihi bir adım” olarak nitelendirdi ve Türkiye’nin süreci yakından takip edeceğini belirtti. Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise, kararın “terörsüz bir Türkiye’ye doğru önemli bir adım” olduğunu söyledi.
CHP: Meclis sürece dahil olmalı
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ise bir TV’de katıldığı bir canlı yayında “Bu ülke 40 yıldır terörle mücadele ediyor. Şimdi silahların susması, kanın durması elbette önemlidir. Ancak sürecin meşruiyeti için Meclis’in bu sürece dahil olması şarttır” dedi.
Sürecin şeffaf yönetilmemesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiren Başarır, “Bu süreci Şamil Tayyar’dan duymamalıyız. Parlamentoda temsil edilen partilerle şeffaf biçimde yürütülmelidir. Kimse bize, gazetecilerden, kulislerden bilgi vermesin. Meclis dışlanırsa, toplumsal uzlaşı sağlanamaz” ifadelerini kullandı.
Piyasa tepkisi olumlu
PKK’nın fesih kararı, Türkiye ekonomisinde olumlu bir etki yarattı. Reuters’ın haberine göre, BIST 100 endeksi %3’ün üzerinde değer kazandı. Türk lirası da Avro karşısında %1,3 oranında değerlenirken uluslararası tahvillerde artış gözlendi.
PKK’nın fesih kararı, Türkiye’de ve bölgede yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülüyor. Ancak sürecin nasıl ilerleyeceği ya da başarılı olup olunmayacağı henüz bilinmiyor.
Ortadoğu
Edan Alexander bugün serbest bırakılıyor

ABD Başkanı Donald Trump bölge ziyareti için bugün yola çıkarken Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de rehin tutulan İsrail-ABD vatandaşı Edan Alexander serbest bırakılacak.
Bu adım, Hamas’ın Trump yönetimine yönelik bir “iyi niyet göstergesi” olarak yorumlanırken, savaşın tarafları arasında yeni bir ateşkes zemini oluşabileceğine dair umutları da artırdı.
21 yaşındaki Alexander, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’in güneyine düzenlediği baskın sırasında görev yaptığı askeri üsten kaçırılmıştı. Söz konusu baskın üzerine İsrail Gazze’ye yönelik saldırılarına başlamıştı.
AFP’nin haberine göre eğer serbest bırakılırsa, Alexander İsrail’in mart ayında Hamas’la 8 haftalık ateşkesi sonlandırarak Gazze’ye yoğun hava saldırıları başlatmasından bu yana özgürlüğüne kavuşan ilk rehine olacak. O tarihten bu yana yüzlerce kişi İsrail saldırılarında öldü.
İsrail, Alexander’ın da aralarında bulunduğu 59 rehinenin hâlâ Hamas’ın elinde olduğunu söylüyor. Bu kişilerden yaklaşık 24’ünün hayatta olduğu, geri kalanının ise öldüğü tahmin ediliyor. Hamas ve ona bağlı gruplar, Ekim 2023’te yaklaşık 250 kişiyi rehin almıştı. Bunların bir bölümü ateşkes anlaşmaları kapsamında serbest bırakılmıştı.
Trump: Umarım bu savaşın sonu olur
ABD Başkanı Donald Trump, pazar günü yaptığı açıklamada Alexander’ın serbest bırakılmasının, “Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda ABD ile iyi niyetle atılmış bir adım” olduğunu söyledi. Trump, gelişmeyi, “yaşayan tüm rehinelerin ve ölenlerin naaşlarının sevdiklerine ulaştırılması yönünde önemli bir ilerleme” olarak değerlendirdi.
Trump “Umarım bu adım, bu acımasız savaşın sonlandırılması için gereken son aşamaların ilki olur. Kutlama gününü sabırsızlıkla bekliyorum” dedi.
Trump, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan ilk resmi dış gezisi için bugün yola çıkıyor. Programında İsrail yer almıyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun güvenlik kabinesiyle bir araya gelmesi beklenen Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da bugün İsrail’e ulaştı. Görüşmede İran’la nükleer müzakereler ve rehinelerin durumu ele alınacak.
Alexander’ın ailesinin, ABD’den İsrail’e doğru yola çıktığı bildirildi.
İsrail: Taviz vermedik
Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, Alexander’ın serbest bırakılmasının beklendiği belirtildi. Ancak İsrail tarafı, bu gelişme karşılığında herhangi bir taviz verilmediğini, ateşkes ya da Filistinli mahkumların serbest bırakılması gibi bir anlaşmanın söz konusu olmadığını vurguladı.
Açıklamaya göre İsrail, yalnızca Alexander’ın teslimi için “güvenli bir koridor” oluşturmayı kabul etti.
Öte yandan Hamas içinden bir kaynak, AFP’ye arabulucuların Hamas’a, Alexander’ın teslimi için İsrail’in Gazze’deki saldırılarına ara vereceği bilgisini verdiğini söyledi: “Hamas’a, tam olarak sabah 09.30’da İsrail’in hava ve karadaki operasyonlarını durdurduğu bildirildi. Bu, Edan’ın transferi ve teslimi için güvenli bir koridor oluşturmak amacıyla yapıldı.”
Netanyahu’ya: Utanmıyor musunuz
Hamas, Edan Alexander’ı serbest bırakmaya hazırlanırken Netanyahu’ya yönelik eleştiriler de yeniden gündeme geldi.
Yolsuzluk suçlamaları nedeniyle mahkemede savunma yapan Netanyahu’nun duruşmasında bir kadın, “Amerikan Başkanı kendi vatandaşını kurtarırken, siz onların orada ölüme terk edilmesinden utanmıyor musunuz” diye sordu.
Muhalifler, Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı politik çıkarlarla sürdürdüğünü ve rehineleri kurtarmak için yeterince çaba göstermediğini öne sürüyor. Netanyahu ise hem rehinelerin kurtarılması hem de Hamas’ın askeri yapısının yok edilmesi hedeflerine bağlı kaldığını savunuyor.
Alexander’ın serbest bırakılacağı haberinin ardından, Rehine Aileleri Forumu da Tel Aviv’deki Rehineler Meydanı’na toplanma çağrısında bulundu. Forum yaptığı açıklamada, “Edan’ın dönüşü, tüm rehinelerin evlerine döneceği kapsamlı bir anlaşmanın başlangıcı olmalı” ifadelerine yer verdi.
Savaşın bilançosu ağır
7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısında bin 200 ölmüş, 250 kişi rehin alınmıştı. Bu baskının ardından başlatılan İsrail’in geniş çaplı askeri saldırılarında, Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 52 bin 800’den fazla Filistinli öldü. Ölenlerin büyük kısmı kadın ve çocuklardan oluşuyor.
İsrail’in operasyonları sonucu Gazze’nin büyük bölümü harabeye dönerken, nüfusun yaklaşık %90’ı birden fazla kez evlerini terk etmek zorunda kaldı.
-
Görüş1 hafta önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Rusya6 gün önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Dünya Basını2 hafta önce
Bender Abbas patlaması: Sabotaj mı kaza mı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
The Ekonomist: Afrika’dan Göç Dünyayı Değiştirecek
-
Görüş5 gün önce
Kim kazandı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD’nin eski Asya çarı Kurt Campbell: Çin’le hesapsız bir çatışmaya girmekten kaçınılmalı
-
Ortadoğu2 hafta önce
Netanyahu: Beşar Esad yardımımızla düştü