Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’de beklenen grev başladı: Binlerce liman işçisi iş bıraktı

Yayınlanma

Maine’den Teksas’a kadar uzanan 14 büyük limanda çalışan binlerce sendikalı liman işçisi, yeni bir iş sözleşmesi üzerinde anlaşmaya varılamaması üzerine salı günü gece yarısından sonra greve gitti.

1977’den bu yana Doğu Yakası’nda yapılan ilk liman grevini örgütleyen Uluslararası Liman İşçileri Birliği (ILA) salı günü erken saatlerde Facebook’ta yaptığı açıklamada, işçilerin “Atlantik ve Körfez Kıyılarındaki sahil tesislerinde grev hatları oluşturmaya başlamasıyla” salı günü saat 12:01’de limanları “kapattığını” belirtti.

Sendika, Birleşik Devletler Denizcilik İttifakı’nın (USMX) pazartesi günü yaptığı son teklifi reddettiğini ve “neredeyse 50 yıl sonra ilk ILA kıyı boyu grevine zemin hazırladığını” söyledi.

Sendika Başkanı Harold Daggett, “USMX, yabancı sahipli Okyanus Taşıyıcılarının Amerika Birleşik Devletleri limanlarında milyar dolarlık kârlar elde etmesine olan inancından vazgeçmeyip onlara servet kazandıran emeği gerçekleştiren Amerikalı ILA uzun kıyı işçilerine tazminat ödememeye karar verdiğinde bu grevi başlattı,” dedi.

ABD’de 25 bin liman işçisi greve hazırlanıyor

Daggett, ILA üyelerinin hak ettiği ücretleri ve otomasyona karşı korumaları elde etmek için “gerektiği kadar uzun süre mücadele etmeye, ne kadar zaman gerekiyorsa grevde kalmaya” hazır olduklarını da ekledi.

USMX, pazartesi akşamı internet üzerinden yaptığı açıklamada, grev eylemi öncesinde “ücretlerle ilgili karşı teklifleri ele aldıklarını” söyledi.

Açıklamada, “Teklifimiz ücretleri yaklaşık yüzde 50 oranında artıracak, çalışanların emeklilik planlarına işveren katkılarını üç katına çıkaracak, sağlık hizmeti seçeneklerimizi güçlendirecek ve otomasyon ve yarı otomasyonla ilgili mevcut dili koruyacaktır,” denildi.

Grev Başkan Joe Biden’ı zor durumda bırakmış görünüyor. Başkan, 1947 tarihli Taft-Hartley yasası uyarınca, bir grevi önlemek ya da sona erdirmek için müdahale etme ve 80 günlük bir soğuma süresi uygulama yetkisine sahip.

Fakat bu, “tarihteki en emek yanlısı” başkan olduğunu iddia eden bir Biden’ın sendikalar ve savunucularından ciddi bir tepki almadan yapabileceği türden bir hamle değil.

ABD’de grev dalgası başlayabilir

Pazartesi günü öğleden sonra ABD Ticaret Odası, Başkana grevi durdurmak için müdahale etmesi çağrısında bulundu.

Bir Beyaz Saray yetkilisi pazartesi günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, aralarında özel kalem müdürü Jeff Zients, Çalışma Bakanı Julie Su ve ekonomi danışmanı Lael Brainard’ın da bulunduğu yönetim yetkililerinin müzakerelerin ilerlemesi için her iki tarafla da düzenli olarak iletişim halinde olduklarını söyledi.

Beyaz Saray daha önce demiryolu işçileri söz konusu olduğunda, tatil öncesinde işçilerin greve gitmesini engellemiş ve işçi camiasının tepkisiyle karşılaşmıştı.

JPMorgan, bir grevin ekonomiye günlük maliyetinin 3,8-4,5 milyar dolar olacağını tahmin ediyor. Conference Board ise biraz daha muhafazakâr bir yaklaşımla bir haftalık grevin ekonomiye maliyetini 3,7 milyar dolar olarak hesaplıyor.

Grev yaklaşık 45.000 işçiyi kapsayacak, ancak depolama ve taşımacılık da dahil olmak üzere diğer işler üzerinde de dalgalanma etkisi yaratacak.

Oxford Economics, 105.000 kadar çalışanın daha geçici olarak işsiz kalabileceğini tahmin ediyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English