Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’nin çip savaşı genişliyor

Yayınlanma

Geçtiğimiz ay, ABD Başkanı Joe Biden, kendisinden pek beklenmedik şekilde bir fabrika ziyareti yaptı. 

Ziyaretin hedefi, Arizona eyaletinin Phoenix kentinde bulunan bir yarı iletken fabrikasıydı. Fabrikayı yapan şirket, yarı iletkenler ve çip konusunda dünyanın sayılı firmalarından Tayvanlı TSMC.

TSMC, ikinci fabrika inşasına başlayacağını ve Phoenix’teki yatırımını 40 milyar dolara çıkaracağını açıklamıştı.

“Bunlar gezegendeki en gelişmiş yarı iletken çipler,” diyen Biden, yatırımın Apple için de iyi haber olduğunun altını çizdi: “Apple bütün gelişmiş çipleri dış ülkelerden satın almak zorundaydı. Şimdi, daha fazla tedarik zincirini memlekete getirecekler. Bu çığır açabilir.”

TSMC, fabrikasında 2 bin işçiyi istihdam edeceğini açıklamıştı ama Biden’ın ziyareti öncesinde bu sayının 4 bin 500’e çıkacağını ilan etti.

Arizona Devlet Üniversitesi de TSMC’nin işgücü ihtiyacını karşılamak için yoğun bir faaliyet yürütüyor. Arizona eyaleti, toplamda 30 bin kişilik mühendislik öğrencisine sahip ve bu ABD’nin en yüksek rakamı. 

Arizona, Biden yönetiminin yeni sanayi politikası kapsamında federal fonları almak için de yarışıyor. Arizona Devlet Üniversitesi mühendislik fakültesi dekanı Kyle Squires, Biden’ın imzaladığı Çip ve Bilim Yasası için ‘ömürde bir ele geçen fırsat’ olarak nitelendiriyor ve “Kapasitemizi ABD’ye geri getiriyoruz,” diyor.

ABD’nin yeni çip atılımı

Joe Biden’ın geçen Ağustos ayında imzaladığı Çip ve Bilim Yasası (ÇBY) kapsamında yarı iletken üretimi ve inovasyon yatırımları için özel sektöre teşvik verilmeye başlandı.

Bu yılın başında, Yarı İletken Sanayi Birliği (SIA), ÇBY’nin 4 aylık bilançosunu açıkladı. SIA’nın verdiği bilgiye göre, ABD çapında 40’ın üzerinde yarı iletken ekosistem projesi açıklandı. Bunlara yeni yarı iletken fabrikaları, mevcut tesislerin ve imalat için gerekli malzeme ve ekipman tedarik eden tesislerin genişletilmesi de dahil.

Tüm bu projeler, 16 eyalette toplam 200 milyar dolarlık yatırıma tekabül ediyor. Bu kapsamda, 40 bin civarında yüksek kalifikasyon gereken istihdama da yer açılıyor.

Projelerin kimi en erken 2024 sonunda başlayacak ama bazıları da 2023’te tamamlanacak. ÇBY’nin desteklediği projelerin daha da hızlı tamamlanması bekleniyor. 

Devlet teşviklerinin sınırları

Biden yönetimi, yerel çip üretimini teşvik etmek için 52 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. 

ÇBY kapsamında yarı iletken sektörüne yatırım yapan şirketlerin yüzde 25’lik bir vergi indirimi elde etmesi planlanıyor.

Tüm bunlara rağmen, verili bütçe ve teşvik performansı ile 2030 yılına kadar ABD küresel yarı iletken üretiminin ancak yüzde 14’üne ulaşabiliyor.

Bunun yanı sıra, yatırım yapılacak yeni tesislerin üretime başlaması yıllar alabilir. Ayrıca şirketler, Beyaz Saray’dan yeterli teşvik görmediklerini düşünürlerse yatırımlarını iptal edebilirler.

ABD, 1950’lerde başlayan çip üretimini uzun yıllar lider götürmüştü. 1990’da küresel üretimin yüzde 37’sine sahip olan ABD’nin payı, imalatın Asya ülkelerine kayması ile birlikte yüzde 12’ye kadar geriledi.

Gelişmiş çipler söz konusu olduğunda, TSMC’nin ABD’deki yatırımlarında bu çiplerin üretilip üretilmeyeceği de henüz belli değil. TSMC’nin ilk açıklamasında, Phoenix’teki fabrikanın 5nm’lik çipler üreteceği bildirilmişti. Daha sonra, 2024 yılında 4nm’lik çiplerin üretileceği, 2026’da ise 3nm’lik çiplere başlayacaklarını söylemişti.

Ama TSMC’nin Tayvan’daki fabrikaları, 2022’nin sonunda 3nm’lik çiplerin üretimine başladı bile. 2025’e gelindiğinde, Tayvan’daki fabrikaların Apple’a 2nm’lik çip tedariğine başlaması bekleniyor.

ABD’ye yatırım yapan Samsung ve Intel gibi devlerin ise TSMC kadar ince çipler üretip üretemeyeceği henüz belli değil. Intel şu anda 7nm’lik çip üretebiliyor. Fakat şirket, ABD’deki fabrikalarının 2024 yılında 3nm’lik çip üretebileceğini söylüyor.

Elbette, çip üretimini gerçekleştirecek yetişmiş eleman meselesi de orta yerde duruyor. ÇBY’de teşviklerin işgücü eğitimini de içerdiği ve şirketler bu konuda da yatırım yapmalarının istendiği biliniyor. Bu kapsamda Intel, üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında eğitim ve araştırma için 100 milyon dolarlık bir bütçe ayırdı. Yeni bir yarı iletken araştırma laboratuvarı kuran Purdue Üniversitesi, yılda 1.000 mühendis mezun etmeyi planlıyor. Bunun ardından çip üreticisi SkyWater da üniversitenin Indiana’da kampusunun yakınlarına 1,8 milyar dolarlık bir fabrika inşa etmeye karar verdi.

Tayvan’ın nazik durumu

Dünyadaki çip üretiminin yüzde 22’si Tayvan’da. Ama daha çarpıcı bir istatistik, gelişmiş çipler söz konusu olduğunda ortaya çıkıyor: Dünyadaki gelişmiş çiplerin yüzde 90’ı Tayvan’da üretiliyor.

Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan’ı Çin anakarasının ayrılmaz bir parçası kabul ediyor ve gerek diplomatik, gerekse de askeri yollarla Tayvan’ı yeniden anavatana bağlamayı hedefliyor.

Tayvan’ın tekrar Çin’e bağlanmasından ve yarı iletkenler/çip endüstrisinde tedarik zincirlerinin zarar görmesinden endişe eden ABD ve müttefikleri, Tayvan’daki üretimde kendi paylarını artırmak için harekete geçmiş durumdalar.

Örneğin TSMC, yalnızca ABD’deki değil, Japonya’daki yatırımlarını da son yıllarda bir hayli artırdı ve artırmaya devam etmeyi de düşünüyor.

Geçen Ekim ayında Wall Street Journal’da (WSJ) yayınlanan haberde, Japonya’da halihazırda inşa edilen TSMC fabrikasının otomobillerde kullanılan daha düşük teknolojili çipleri üreteceği, yapılması düşünülen yeni yatırımla birlikte gelişmiş çip üretiminin de Japonya’da yapılmasının hedeflendiği belirtiliyordu.

İktidardaki Liberal Demokrat Parti milletvekili Yoshihiro Seki, Aralık ayında yaptığı açıklamada TSMC’nin yeni fabrika kurma planlarını doğrulamış ve hükümeti TSMC’ye devlet teşviklerini artırmaya çağırmıştı.

TSMC, 2024’ün sonunda üretime geçmesi beklenen fabrikayı Sony ve Denso ile birlikte yapıyor.

ABD, TSMC’yi cepte tutuyor

Temsilciler Meclisi Başkanı ve Demokratların ağır toplarından Nancy Pelosi’nin fırtınalar koparan Tayvan ziyaretinin önemli bir bölümü de yarı iletken meselesine ayrılmıştı.

Pelosi, Tayvan ziyaretinde TSMC’nin CEO’su Mark Liu ve 91 yaşındaki kurucusu Morris Chang ile görüşmüştü.

Daha sonra, Massachusetts’in Demokrat senatörü Edward J. Markey’in liderliğindeki bir heyet Tayvan’a giderek şirket yetkilileri ile buluşmuş ve yatırımlarla yarı iletken tedarik zincirlerini geliştirmek konuları hakkında görüşmüştü.

TSMC, ABD’ye yatırımı gereksiz buluyordu

TSMC kurucusu Morris Chang, geçen Nisan ayında Brookings Institution’a verdiği bir mülakatta, ABD’nin yerel çip üretimini artırma hedefini ‘müsrif, faydasız ve pahalı bir egzersiz’ olarak nitelendirmişti.

Chang, ABD’de imalat için yeterince kalifiye eleman bulunmadığını ileri sürmüş ve çip üretiminin ABD’de, Tayvan’a göre yüzde 50 daha pahalı olacağını söylemişti.

Fakat çip üretiminin yüzde 50 değil, yüzde 15 ila 20 arasında pahalı olması bekleniyor. Devlet teşvikleri ile birlikte bu rakamın Tayvan seviyesine gelmesi hesaplanıyor.

Aynı söyleşide Chang, Arizona’ya yapılan fabrikanın kendi kararı olmadığını, buna Amerikan hükümetinin çağrısı üzerine başladıklarını da sözlerine ekledi.

TSMC’ye karşı ABD-Japonya ortaklığı

Öte yandan bu iki ülke yalnızca Tayvan merkezli TSMC’nin yatırımlarını kendilerine çekmekle kalmıyor, yerel yarı iletken sektöründe de atılım planlıyor.

Geçen yaz aylarında, iki ülkenin ortak bir girişimle 2 nanometrelik çip üretimini hedefledikleri Nikkei Asia tarafından iddia edilmişti.

Karşılaştırma için, Apple’ın kullandığı M1 çiplerinin 5 nanometre olduğunu hatırlatalım. 2 nanometrelik çiplerin kuantum bilgisayarlar, veri merkezleri ve akıllı telefonlarda kullanılması amaçlanıyor. Bu ince çipler, çok daha hızlı işlem yapacak ama daha az enerji harcayacak.

Kasım ayında ise planın ayrıntıları belli olmaya başladı. Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığının internet sitesinde, yerel yarı iletken sanayisine 70 milyar yen (503 milyar dolar) yatırım yapılarak 2 nanometrelik çip üretimi hedeflendiğine ilişkin bir belge görüldü.

Belgede, Japonya’nın bu üretim için ABD’li IBM ile ortaklığa gideceği ve EUV litografi ithalatına başlayacağı da belirtiliyordu. 

Japonya’nın inşa edeceği Modern Yarı İletken Teknoloji Merkezi (LSTC) tarafından kurulacak Rapidus isimli bir şirket, LSTC’nin ABD’deki muadili NSTC, IBM ve Belçika merkezli Interuniversity Microelectronics Centre ile ortaklık kurarak gelişmiş çiplerin tasarımı ve imalatına odaklanacak.

Sony, Kioxia ve Soft Bank gibi şirketlerin de Rapidus’a yatırım yapması bekleniyor.

Japonya, yarı iletken pazarının 2025’te 75 trilyon yene, 2030’da ise 100 trilyon yene yükselmesini hedefliyor.

Bu projenin, ABD’nin “Chip 4” isimli yarı iletken ittifakının bir parçası olup olmadığı henüz bilinmiyor. Bu kapsamda ABD’nin yanı sıra Güney Kore, Japonya ve Tayvan’ın kendi aralarında bir tedarik zinciri oluşturması hedefleniyor.

Japonya Ticaret Bakanı Yasutoshi Nishimura’nın, 5-10 Ocak tarihlerinde ABD’ye giderek burada yetkililerle Çin’e çip ihracatına yönelik kısıtlamalar meselesini görüşmesi bekleniyor. Görüşmelerde yüksek teknolojili çiplerin araştırılması ve geliştirilmesi de masaya yatırılacak.

TSMC Çin’den vazgeçebilir mi?

Tüm bunlar olurken, TSMC’nin Çin’de de büyük yatırımlarının olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

ABD-Çin geriliminde ABD tarafı ağır bassa da, Tayvanlı şirketlerin birçoğu yaşamak için Çin ile olan ilişkilerinin sürmesine muhtaç.

Dahası, TSMC’nin Nanjing’de bulunan fabrikasını genişletmek için yatırım yaptığını da akılda tutmak gerekiyor. Yine de, TSMC’nin gelirlerinin yalnızca yüzde 10’u Çin kaynaklı. ABD’den gelen gelirler ise yüzde 50 civarında.

Çin’in çip atılımı yeni başlıyor

Öte yandan Çin’in yarı iletkenler ve çip alanında ileri teknolojili yatırımları meyvelerini henüz vermeye başlıyor.

Çinli çip şirketi Semiconductor Manufacturing International Corporation (SMIC) belirli ilerlemeler kaydederken devlet şirketi Tsinghua Unigroup 2020 yılında iflas ilan etmişti.

SMIC’nin ilerleme kaydetmesine rağmen TSMC’nin hâlâ gerisinde olduğu belirtiliyor.

2025’e kadar Çin’in yarı iletken fabrikaları kapasite genişletmelerinin küresel yarı iletken kapasitesine yüzde 6’lık bir ekleme yapacağı tahmin ediliyor. Bu yatırımlar, 68 milyar dolara mal olacak.

ABD yaptırımlarının şu an için Çin’in yarı iletken sektörünü vurmaktan ziyade bu sektörü kamçıladığı görülüyor. Pekin, ABD yaptırımlarına karşılık kendi yarı iletken sektörüne Aralık ayında 142 milyar dolarlık bir teşvik paketi hazırladı. Bu teşvikle birlikte Çin’in piyasayı 28 nanometrelik çiplere ‘boğması’ bekleniyor.

TSMC, 28nm’lik ilk fabrikasını 2011’de açmıştı. Ama şirket bu çiplerin üretildiği fabrikaları hâlâ açmaya devam ediyor. Nedeni ise 28nm’lik çiplerin CPU’larda, GPU’larda, yüksek hızlı ağ oluşturma çiplerinde, akıllı telefonlarda ve uygulama işlemcilerinde, tabletlerde, tüketici elektroniğinde, otomotivde ve şeylerin internetinde kullanılması.

Huawei’den batıyı korkutan patent

Bununla birlikte, Huawei’nin yakın zamanda yaptığı bir patent başvurusu, şirketin mikroçip tasarımında, şimdiye kadar batılı şirketlerin tekelinde gibi görülen bir alanda büyük bir ilerleme kat ettiğini gösteriyor.

EUV teknolojisi kullanarak çip üretmeyi tasarlayan Huawei, bu sayede transistörleri nano ile ölçülen boyutlara kadar küçültebilecek.

Bu türden bir teknoloji, şimdiye kadar yalnızca Hollanda merkezli çip devi ASML tarafından kullanılabiliyordu. ASML’nin çip imal eden makineleri TSMC, Intel ve Samsung gibi devlet tarafından kullanılıyor. Ocak 2022’de Intel, yeni çip yapım fabrikası için beş EUV makinesi sipariş etmişti. Bir otobüs büyüklüğündeki EUV makinelerinin fiyatları 150 ila 300 milyon dolar arasında değişiyor.

ABD ve müttefikleri, Çin’e yönelik yaptırımlar kapsamında EUV teknolojisi ithalatını kesinkes yasaklamışlardı. Huawei’nin bu patenti, Amerikan yaptırımlarını boşa düşürebilir.

ASML kıymığı

ABD, Avrupa’daki müttefiklerini Çin’e karşı hizaya sokmaya çalışırken, Hollanda merkezli ASML buna direniyor.

ASML CEO’su Peter Wennink, geçen ay yaptığı açıklamada Amerikan şirketlerinin Çin’e gelişmiş teknoloji satmaya devam ederek avantaj sağladığını, fakat ASML’den yalnızca eski tip litografi makineleri satmasını istediklerini söylemişti.

Wennink, ASML’nin satışlarının yalnızca yüzde 15’inin Çin’e olduğunu, Amerikan çip ekipmanı tedarikçileri için ise bu payın yüzde 25, hatta bazen yüzde 30’un üzerinde olduğunu savundu.

Hollanda hükümeti de ABD’nin baskıları söz konusu olduğunda ‘kendi ulusal çıkarlarını korumaları gerektiğini’ söylemişti.

Huawei’nin yeni EUV litografi patent başvurusu ile birlikte ASML’nin hisseleri düştü. Yine de, Huawei’nin bu teknolojiyi kağıt üzerinde olmaktan çıkarması için biraz zaman geçmesi gerekiyor.

Çin yatırımları yavaşlatacak mı?

Bloomberg’in haberine göre, sıfır COVID politikasını gevşeten Çin, artan vakalar nedeniyle devasa çip yatırımlarını durduruyor.

Yayına konuşan ‘konu hakkında bilgi sahibi yetkililer’, 142 milyar dolarlık yatırım teşvikinin yerine, yerel çip üreticilerine yardım etmenin alternatiflerinin arandığını söyledi.

Bu alternatiflerin arasında yarı iletken malzemelerinin maliyetini düşürmek gibi önlemler yer alıyor.

Britanya’da Sunak hükümetine çip eleştirisi

ABD ve Çin’in yarı iletkenler ve çip teknolojilerinde devlet teşviklerine başvurmaları ve ABD’nin yeni yatırımlar çekmesi, Washington’ın müttefiklerinde, özellikle de Avrupa’da endişe yaratıyor.

Birleşik Krallık merkezli yarı iletken devi IQE CEO’su Americo Lemos, Britanya’nın teknoloji merkezi olma özelliğini ABD ve AB’deki rakiplerine kaptırma riski ile karşı karşıya olduğunu savundu.

The Telegraph’a konuşan Lemos, 2023’ün küresel yarı iletkenler piyasasında Britanya’nın kendi rolünü oynayıp oynamayacağına karar verdiği bir yıl olacağını söyledi.

Lemos, yatırımları kaydırma tehdidini de savurarak, “Benim için soru, ABD’ye geçmeden önce Birleşik Krallık hükümetine ne kadar süre verebileceğimdir,” dedi.

IQE CEO’su, Londra bürokrasisinin, Başbakan Rishi Sunak’ın dikkatini konuya çekmesini engellediğini de öne sürdü.

Lemos, yeni çip üretimi tesislerin yapım yatırımlarında ‘üçte bir’ modelini savunduğunu da söyledi. Buna göre yeni yatırımların üçte birini devlet, üçte birini şirket, üçte birini de potansiyel çip müşterileri finanse edecek.

Güney Kore’den yeni devlet teşvikleri

Güney Kore de yeni yılda ABD’nin çip yasasının izinden giderek yarı iletken firmalarına yönelik yeni bir vergi kesintisi paketi açıkladı.

Bu ülkeye yatırım yapacak şirketler yüzde 35 civarında bir vergi indiriminden yararlanacak. Maliye Bakanlığının açıklamasına göre, bu kesintiler sayesinde şirketler 2024 yılında 2,85 milyar dolarlık bir vergi yükünden kurtulacak.

Asya’nın dördüncü büyük ekonomisi Güney Kore, bellek çipleri üretiminde dünyanın bir numarası. Güney Koreli Samsung ve SK Hynix birlikte dünya piyasasının yüzde 70’ini kontrol ediyor.

AMERİKA

Birinci münazara sonucu: Demokratlar Biden’ın “korkunç” olduğunu düşünüyor

Yayınlanma

ABD Başkanı ve Demokratların başkan adayı Joe Biden ile eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump arasındaki ilk münazara Türkiye saatiyle 04:00’te başladı.

İkili kürtaj, göçmen meselesi, ekonomi ve diğer sıcak konularda tartışırken, ilk anketler kamuoyunun açık ara Trump’ın kazandığını düşündüğünü gösterdi. Münazaranın ardından CNN tarafından yapılan anlık bir ankete göre %33 Biden’ın kazandığını düşünürken %67 Trump’ı seçti.

Perşembe günkü münazara öncesinde New York Times/Siena College tarafından yapılan bir ankette, Trump yerine Biden’ı seçen muhtemel seçmenlerin yalnızca yüzde 51’i Biden’ın Demokratların adayı olmasını istediğini söyledi. Neredeyse bir o kadarı, yüzde 45’i, farklı bir aday olması gerektiğini söyledi.

Biden seçmenlerinin yüzde 53’ü ise Biden’ın “etkili bir başkan olmak için çok yaşlı” olduğuna “kesinlikle” ya da “kısmen” katıldıklarını söyledi.

Demokratlarda, Biden’ın tartışmayı kaybettiğine dair yaygın bir değerlendirme yapılıyor. Beyaz Saray yetkilileri Başkanın soğuk algınlığı geçirdiğini ve bu nedenle sesinin kısık olduğunu söyledi. Fakat Biden münazaranın başlarında da birkaç kez kelimeleri karıştırdı ve bazı cevaplarında takıldı.

Çekilme tartışmaları başladı

Bazı yorumcular, partinin ağustos ayındaki ulusal kongresinden önce Biden’ın başka bir aday lehine kenara çekilmesi için çağrılar yapılacağını ileri sürmeye başladı.

Biden ve Trump, kendi dönemlerinde güçlü bir ekonomi olduğunu savundu ve diğerini enflasyonu yükseltmekle suçladı.

Trump, Biden için, “Kötü bir iş çıkardı ve enflasyon ülkemizi öldürüyor. Bizi kesinlikle öldürüyor,” dedi ve kendi döneminde “her şeyin çok iyi gittiğini” söyledi.

Biden ise, iki yıl önce %9 ile zirve yapan ve o zamandan bu yana %3,25’e düşen enflasyonu, Trump’ın COVID-19 salgınını ele alışına ve “şirket açgözlülüğüne” bağladı. Biden, Trump döneminde “ekonominin çöktüğünü” ve göreve geldiğinde “yapmamız gereken şeyin işleri tekrar bir araya getirmeye çalışmak olduğunu” savundu.

Kongre binasına 6 Ocak 2021’de düzenlenen saldırı sorulduğunda Trump herhangi bir sorumluluk kabul etmeyi reddetti ve tutuklananların çoğunun masum olduğunu iddia etti.

Biden, Trump’ı ülke çapında kürtaj hakkının ortadan kaldırılmasından sorumlu tutarken, Trump da Biden’ı göçmen suçluların ABD’nin güney sınırından akın etmesine olanak sağlamakla itham etti.

Ukrayna savaşı söz konusu olduğunda, ABD’nin “gerçek bir başkana, Putin’in saygı duyduğu bir başkana” sahip olması durumunda Rusya’nın müdahale edemeyeceğini savunan Trump’a verdiği cevapta Biden, “Devam et, Putin’in Ukrayna’ya girmesine ve kontrol etmesine izin ver, sonra da Polonya’ya ve diğer yerlere geçsin. Bakalım o zaman ne olacak. Neden bahsettiği hakkında hiçbir fikri yok,” iddiasında bulundu.

Reuters’a göre Ukrayna’daki savaşın nasıl sona erdirileceği, ABD’nin NATO’ya desteği konusundaki tartışmalar ve Avrupa ülkelerinin savaşa karşı çabalara yeterince katkıda bulunup bulunmadıkları, çatışmayla ilgili tartışmalara hakim oldu.

Demokratlar münazarayı “felaket” olarak nitelendirdi

Bu arada Trump, Truth Social’da Biden’ın tökezleme anlarını içeren videolar yayınlayarak Biden’ın zihinsel ve fiziksel kapasitesi hakkında alay etmeye devam etti ve “4 yıl dayanabilecek mi?” diye sordu.

Biden’ın yaşı, onu zayıf ve dengesiz göstermeyi amaçlayan videolar özellikle Cumhuriyetçi-muhafazakâr medya tarafından kullanılıyor.

POLITICO’nun münazara hakkında manşet haberlerinin tamamı, Demokratların Biden’ın münazara performansı karşısında duyduğu “şoku” anlatırken, bazı haberlerde başkanın yerine yeni bir adayın nasıl konabileceği tartışıldı.

POLITICO’da Biden’ın ekranda “kısık bir ses, dalgın gözler, solgun bir ten rengi ve duraklayan konuşmasıyla” göründüğü ve performansının zaman zaman anlaşılmaz olduğu ileri sürüldü.

Yayına konuşan 5 seçim kampanyası yorumcusu da Biden’ın performansının kötü ve zarar verici olduğuna işaret etti.

Eski Maryland Valisi Martin O’Malley’nin 2016 başkanlık kampanyasının eş başkanlığını yürüten New Hampshire’lı avukat ve Demokrat aktivist Jay Surdukowski, “Biden’ın işi bitti, bunu hemen söyleyelim,” dedi.

Eski bir Biden Beyaz Saray ve kampanya asistanı Biden’ın performansını “korkunç” olarak nitelendirdi ve kendilerine defalarca “Az önce ne dedi?” diye sormak zorunda kaldıklarını söyledi ve “Bu çılgınlık,” diye ekledi. 

Demokrat Temsilci Jared Huffmanise, “İyi değil,” diye yazdı.

Biden’ın yerine başkası aday olabilir mi?

Partinin teknik olarak, bir adayın adaylığı reddetmesi durumunda kurultayda yeni bir aday göstermeye yönelik bir sistemi olsa da, uzun yıllardır bu tür bir prosedür işletilmiş değil.

Demokratik Ulusal Komite’nin (DNC) kurallarına göre, diğer parti liderlerinin Biden’ı adaylıktan atabilecekleri bir mekanizma yok. Bunun yerine, partiden herhangi biri onun yerine geçmek isterse, kurultayda açık bir aday belirleme sürecine başvurmak zorunda.

Biden, bu yılki ön seçimlerde Biden’ı destekleme sözü veren ancak taahhütte bulunmayan yaklaşık 4.000 delegenin yaklaşık yüzde 95’ini kazandı.

Bu da yoklamada Biden’a oy vermeleri için yasal bir zorunluluk olmadığı anlamına geliyor. Fakat Biden’ın kampanyası ülke genelindeki eyalet kongrelerinde bu delegelerin seçiminde rol oynadı ve adaylığını reddetmek için en az yarısının onu reddetmesi gerekecek.

Fakat Biden partisinin adaylığını reddetmeyi kabul ederse, yerine geçecek kişinin seçilmesi için açık ve belirsiz bir süreç başlayacak.

Bunun olması durumunda Başkan Yardımcısı Kamala Harris’ten Vali Gavin Newsom, Gretchen Whitmer ve JB Pritzker’e kadar pek çok isim aday gösterilebilir. 

Harris adaylığı kazansa bile, kendi başkan yardımcısı adayına ihtiyacı olacak ve partinin gelecekteki parlak isimleri arasında aday adayı olmak için bir mücadele yaşanacak.

Amerikan müttefikleri de Biden’dan memnun kalmadı

POLITICO’da yer alan bir değerlendirmede, ABD’nin batılı müttefiklerinin de Biden’ın performansı karşısında sıkıntıya düştüklerine işaret edildi.

Yabancı diplomatlar ve yetkililer özellikle Joe Biden’ın performansı karşısında hayal kırıklığı ve hatta endişe duyduklarını ifade ettiler. Trump tipik tuhaf açıklamalarını yaparken, Biden’ın görünüşteki güçsüzlüğü daha da göze çarptı.

Bazıları mevcut ABD başkanının nükleer silahlara sahip bir süper gücün lideri olarak ikinci bir döneme hazır olup olmadığına dair endişelerini dile getirdi.

Batılı bir diplomat, “Trump’tan muazzam yalanlar [geldi]. Öte yandan, en azından ne dediğini anladık. Belki de Biden için bir dönüm noktasına tanık oluyoruz,” dedi.

Uluslararası yetkililer ve diplomatlar Biden’ın daha güçlü ve kuvvetli bir şekilde ortaya çıkacağını umuyorlardı. Tartışmanın sonunda bazıları her ikisinin de liderlik için uygun olup olmadığını sorgulamaya başladı.

Avrupalı bir diplomat mesajında, “Açıkça söylemek gerekirse, uluslararası alanda bu Amerika için hiç de iyi bir görüntü değil,” dedi.

İkinci bir Avrupalı diplomat, “Dış politika konusundaki tartışma sığ. Biden kendi durumunu ortaya koyamıyor ve Trump da bunu abartıyor,” ifadelerini kullandı.

Başka bir Avrupalı bir yetkili, “Biden’ın yaşlı olduğu bir sır değil ve yaşını gösteriyor,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden ile Trump bu gece ilk münazaralarına çıkacak

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump bu gece Türkiye saati ile 04:00’te ilk münazalarına çıkacak.

İki başkan adayının Gazze ve Ukrayna’daki savaşlardan ekonomiye kadar birçok başlıkta kozlarını paylaşması bekleniyor.

Münazarada Başkan Biden’ın geleneksel müttefikler arasında birliğe yönelik söyleminin, eski Başkan Trump’ın sert söylemi ve dış politika söylemiyle tezat oluşturması bekleniyor.

Anketlere göre Ukrayna ve İsrail ABD’li seçmenler için en önemli öncelikler olmasa da, iki adayın söyledikleri, özellikle Trump’ın değişimden yana tavır koymaya çalıştığı ve Biden’ın Cumhuriyetçilerin ABD çıkarlarına zarar vereceğini savunduğu bu sıkı seçim yarışında önemli olabilir.

Hem Trump hem de Biden kararsız ve bağımsız seçmenlere hitap etmeye çalışıyor ve münazara her ikisi için de çok önemli bir an olacak.

Öte yandan Pew Araştırma Merkezi’nin şubat ayında yaptığı bir ankete göre Amerikalıların çoğunluğu her iki savaşın da kendileri için bir şekilde önemli olduğunu düşünüyor. Pew araştırma müdür yardımcısı Jacob Poushter, seçmenlerin yüzde 59’unun Ukrayna’nın Rusya ile savaşının önemli olduğunu, yüzde 65’inin ise Gazze savaşının önemli olduğunu söylediğini belirtti.

Gazze’deki çatışma Biden’ı zorlarken bazı eyaletlerde Demokrat tabandan tepki gördüğü biliniyor. Trump ise kendisinin başkan olması durumunda İsrail’in güvenliğine birincil önem vereceğine işaret ediyor.

Amerikan seçmenlerin ABD’nin dışarıya yayılmasına da karşı olduğuna yönelik anketler var. Trump’ın “Önce Amerika” sloganı bu gruba hitap ediyor. Trump’ın destekçileri ayrıca eski başkanın felsefesinin ve Amerikan müdahalesinin bir bedeli olduğu yönündeki açık mesajının ABD müttefiklerini kendi güvenlikleri ve savunmaları için daha fazla sorumluluk almaya ittiğini söylüyor.

Öte yandan POLITICO’da yer alan habere göre, Trump’ın iş dünyasına yönelik olumlu sinyallerine karşı, Biden’ın ekibi münazarada daha “popülist” söylemleri ön plana çıkararak Başkan’a “milyarderlere ve büyük sermayaye” vurmasını öneriyor.

Trump’ın ise ana hücum noktasının göç meselesi olması bekleniyor. New York Times, Trump’ın Biden’ın geçen haftalarda yayınladığı Meksika sınırına ilişkin başkanlık emrine de yüklenmesinin beklendiğini yazıyor.

Biden’ın ise, Trump’ın son haftalarda yalpaladığı ve sağcı-muhafazakâr Cumhuriyetçilerin de tepkisini çektiği federal kürtaj yasağı ile rakibini vurmak isteyeceği konuşuluyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Küresel birleşme ve satın almalarda toparlanmayı ABD yönlendiriyor

Yayınlanma

Küresel birleşme ve satın alma anlaşmaları, ABD’deki devralma işlemlerindeki artış ve mega birleşmelerdeki yükselişin azalan satın alma sayısını dengelemesiyle 2024 yılının ilk yarısında 1,5 milyar dolara ulaştı.

Financial Times’ın Londra Menkul Kıymetler Borsası Grubu tarafından derlenen yıl ortası verilerinden aktardığına göre, 10 milyar doların üzerindeki büyük anlaşmalardaki yüzde 70’lik artışın etkisiyle, yapılan anlaşmaların değeri bir önceki yıla göre yüzde 22 daha yüksek oldu.

Fakat toplam anlaşma sayısı yüzde 25 azalarak son dört yılın en düşük seviyesine gerilerken, anlaşma piyasasının bel kemiğini oluşturan 500 milyon dolar ve altındaki satın almalar değer bazında yüzde 13 düştü.

JPMorgan’da birleşme ve satın almalar küresel başkanı olan Anu Aiyengar, “Bu yıl birleşme ve satın almalar geçen yıla göre çok daha iyi. Fakat bu düşük bir çıta, çünkü geçen yıl zor bir yıldı,” dedi.

Geçici toparlanma, faiz oranlarının pandemi dönemi anlaşma patlamasını tetikleyen ultra düşük seviyelerden yükselmesiyle 2023’te birleşme ve satın alma faaliyetlerinin son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemesinin ardından geldi.

Fakat durum kırılganlığını koruyor. Üst düzey bir Avrupalı bankacı, “Tüketici ile ilgili endişeler var, seçimlerle ilgili endişeler var, faizler insanların umduğu kadar hızlı düşmedi. Tüm bunlar daha fazla dalgalanma getiriyor,” ifadelerini kullandı.

ABD bu yılın ilk yarısında birleşme ve satın alma faaliyetlerinin lokomotifi oldu ve anlaşma değeri yüzde 43 artışla 796 milyar dolara ulaştı. Bu rakam küresel toplamın yarısından fazlası ve ülkenin 2019’dan bu yana küresel pazardaki en büyük payı.

Avrupa’daki anlaşma sayısı değer bazında yüzde 43 artarken, Asya-Pasifik bölgesi yüzde 21 geriledi.

İkinci çeyrekte öne çıkan anlaşmalar arasında ABD’li petrol ve gaz üreticisi ConocoPhillips’in küçük rakibi Marathon Oil’i 22,5 milyar dolara satın alma hamlesi yer alırken, bu hamle ExxonMobil’in rakibi Hess’i satın almasıyla Permian Havzası’nda yaşanan bir dizi birleşmenin sonuncusu oldu.

Bu arada Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi, bu ay önerdiği teklifi artırmasının ardından Alman kimya grubu Covestro’yu devralmak için 14,4 milyar avroluk bir anlaşmaya yaklaşıyor.

Rapora göre, enerji alanındaki anlaşmalar bu yıl yüzde 27 artarak 254 milyar dolara ulaştı ve teknolojinin ardından en iyi sektör oldu.

Yine de büyük anlaşmalardaki artış birleşme ve satın almaları Covid-19 sonrası durgunluktan tamamen kurtarmaya yetmedi ve Haziran sonuna kadarki üç aylık dönemde anlaşma hacmi art arda sekizinci çeyrekte de 1 trilyon doların altında kalmaya devam etti.

Orta piyasa işlemleri daha yavaş bir hızda devam ederken, finansal hizmetler, Capital One’ın Şubat ayında rakibi Discover Financial’ı 35,3 milyar dolara satın almak için yaptığı anlaşmayla desteklenen sektördeki işlem hacminin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60 artmasıyla işlemler için parlak bir nokta olduğunu kanıtladı.

Goldman Sachs, JPMorgan ve Morgan Stanley gibi büyük bankalar birleşme ve satın alma danışmanlık ücretleri pazarındaki paylarını küresel toplamın yaklaşık yüzde 35’ine yükseltse de bu oran New York’lu Centerview Partners’ın başını çektiği “butik bankaların” biraz altında kaldı.

Goldman Sachs yılın ilk yarısında ABD ve Avrupa’da şirket birleşmelerinde en çok danışmanlık yapan şirket oldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English