Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’nin çip savaşı genişliyor

Yayınlanma

Geçtiğimiz ay, ABD Başkanı Joe Biden, kendisinden pek beklenmedik şekilde bir fabrika ziyareti yaptı. 

Ziyaretin hedefi, Arizona eyaletinin Phoenix kentinde bulunan bir yarı iletken fabrikasıydı. Fabrikayı yapan şirket, yarı iletkenler ve çip konusunda dünyanın sayılı firmalarından Tayvanlı TSMC.

TSMC, ikinci fabrika inşasına başlayacağını ve Phoenix’teki yatırımını 40 milyar dolara çıkaracağını açıklamıştı.

“Bunlar gezegendeki en gelişmiş yarı iletken çipler,” diyen Biden, yatırımın Apple için de iyi haber olduğunun altını çizdi: “Apple bütün gelişmiş çipleri dış ülkelerden satın almak zorundaydı. Şimdi, daha fazla tedarik zincirini memlekete getirecekler. Bu çığır açabilir.”

TSMC, fabrikasında 2 bin işçiyi istihdam edeceğini açıklamıştı ama Biden’ın ziyareti öncesinde bu sayının 4 bin 500’e çıkacağını ilan etti.

Arizona Devlet Üniversitesi de TSMC’nin işgücü ihtiyacını karşılamak için yoğun bir faaliyet yürütüyor. Arizona eyaleti, toplamda 30 bin kişilik mühendislik öğrencisine sahip ve bu ABD’nin en yüksek rakamı. 

Arizona, Biden yönetiminin yeni sanayi politikası kapsamında federal fonları almak için de yarışıyor. Arizona Devlet Üniversitesi mühendislik fakültesi dekanı Kyle Squires, Biden’ın imzaladığı Çip ve Bilim Yasası için ‘ömürde bir ele geçen fırsat’ olarak nitelendiriyor ve “Kapasitemizi ABD’ye geri getiriyoruz,” diyor.

ABD’nin yeni çip atılımı

Joe Biden’ın geçen Ağustos ayında imzaladığı Çip ve Bilim Yasası (ÇBY) kapsamında yarı iletken üretimi ve inovasyon yatırımları için özel sektöre teşvik verilmeye başlandı.

Bu yılın başında, Yarı İletken Sanayi Birliği (SIA), ÇBY’nin 4 aylık bilançosunu açıkladı. SIA’nın verdiği bilgiye göre, ABD çapında 40’ın üzerinde yarı iletken ekosistem projesi açıklandı. Bunlara yeni yarı iletken fabrikaları, mevcut tesislerin ve imalat için gerekli malzeme ve ekipman tedarik eden tesislerin genişletilmesi de dahil.

Tüm bu projeler, 16 eyalette toplam 200 milyar dolarlık yatırıma tekabül ediyor. Bu kapsamda, 40 bin civarında yüksek kalifikasyon gereken istihdama da yer açılıyor.

Projelerin kimi en erken 2024 sonunda başlayacak ama bazıları da 2023’te tamamlanacak. ÇBY’nin desteklediği projelerin daha da hızlı tamamlanması bekleniyor. 

Devlet teşviklerinin sınırları

Biden yönetimi, yerel çip üretimini teşvik etmek için 52 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. 

ÇBY kapsamında yarı iletken sektörüne yatırım yapan şirketlerin yüzde 25’lik bir vergi indirimi elde etmesi planlanıyor.

Tüm bunlara rağmen, verili bütçe ve teşvik performansı ile 2030 yılına kadar ABD küresel yarı iletken üretiminin ancak yüzde 14’üne ulaşabiliyor.

Bunun yanı sıra, yatırım yapılacak yeni tesislerin üretime başlaması yıllar alabilir. Ayrıca şirketler, Beyaz Saray’dan yeterli teşvik görmediklerini düşünürlerse yatırımlarını iptal edebilirler.

ABD, 1950’lerde başlayan çip üretimini uzun yıllar lider götürmüştü. 1990’da küresel üretimin yüzde 37’sine sahip olan ABD’nin payı, imalatın Asya ülkelerine kayması ile birlikte yüzde 12’ye kadar geriledi.

Gelişmiş çipler söz konusu olduğunda, TSMC’nin ABD’deki yatırımlarında bu çiplerin üretilip üretilmeyeceği de henüz belli değil. TSMC’nin ilk açıklamasında, Phoenix’teki fabrikanın 5nm’lik çipler üreteceği bildirilmişti. Daha sonra, 2024 yılında 4nm’lik çiplerin üretileceği, 2026’da ise 3nm’lik çiplere başlayacaklarını söylemişti.

Ama TSMC’nin Tayvan’daki fabrikaları, 2022’nin sonunda 3nm’lik çiplerin üretimine başladı bile. 2025’e gelindiğinde, Tayvan’daki fabrikaların Apple’a 2nm’lik çip tedariğine başlaması bekleniyor.

ABD’ye yatırım yapan Samsung ve Intel gibi devlerin ise TSMC kadar ince çipler üretip üretemeyeceği henüz belli değil. Intel şu anda 7nm’lik çip üretebiliyor. Fakat şirket, ABD’deki fabrikalarının 2024 yılında 3nm’lik çip üretebileceğini söylüyor.

Elbette, çip üretimini gerçekleştirecek yetişmiş eleman meselesi de orta yerde duruyor. ÇBY’de teşviklerin işgücü eğitimini de içerdiği ve şirketler bu konuda da yatırım yapmalarının istendiği biliniyor. Bu kapsamda Intel, üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında eğitim ve araştırma için 100 milyon dolarlık bir bütçe ayırdı. Yeni bir yarı iletken araştırma laboratuvarı kuran Purdue Üniversitesi, yılda 1.000 mühendis mezun etmeyi planlıyor. Bunun ardından çip üreticisi SkyWater da üniversitenin Indiana’da kampusunun yakınlarına 1,8 milyar dolarlık bir fabrika inşa etmeye karar verdi.

Tayvan’ın nazik durumu

Dünyadaki çip üretiminin yüzde 22’si Tayvan’da. Ama daha çarpıcı bir istatistik, gelişmiş çipler söz konusu olduğunda ortaya çıkıyor: Dünyadaki gelişmiş çiplerin yüzde 90’ı Tayvan’da üretiliyor.

Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan’ı Çin anakarasının ayrılmaz bir parçası kabul ediyor ve gerek diplomatik, gerekse de askeri yollarla Tayvan’ı yeniden anavatana bağlamayı hedefliyor.

Tayvan’ın tekrar Çin’e bağlanmasından ve yarı iletkenler/çip endüstrisinde tedarik zincirlerinin zarar görmesinden endişe eden ABD ve müttefikleri, Tayvan’daki üretimde kendi paylarını artırmak için harekete geçmiş durumdalar.

Örneğin TSMC, yalnızca ABD’deki değil, Japonya’daki yatırımlarını da son yıllarda bir hayli artırdı ve artırmaya devam etmeyi de düşünüyor.

Geçen Ekim ayında Wall Street Journal’da (WSJ) yayınlanan haberde, Japonya’da halihazırda inşa edilen TSMC fabrikasının otomobillerde kullanılan daha düşük teknolojili çipleri üreteceği, yapılması düşünülen yeni yatırımla birlikte gelişmiş çip üretiminin de Japonya’da yapılmasının hedeflendiği belirtiliyordu.

İktidardaki Liberal Demokrat Parti milletvekili Yoshihiro Seki, Aralık ayında yaptığı açıklamada TSMC’nin yeni fabrika kurma planlarını doğrulamış ve hükümeti TSMC’ye devlet teşviklerini artırmaya çağırmıştı.

TSMC, 2024’ün sonunda üretime geçmesi beklenen fabrikayı Sony ve Denso ile birlikte yapıyor.

ABD, TSMC’yi cepte tutuyor

Temsilciler Meclisi Başkanı ve Demokratların ağır toplarından Nancy Pelosi’nin fırtınalar koparan Tayvan ziyaretinin önemli bir bölümü de yarı iletken meselesine ayrılmıştı.

Pelosi, Tayvan ziyaretinde TSMC’nin CEO’su Mark Liu ve 91 yaşındaki kurucusu Morris Chang ile görüşmüştü.

Daha sonra, Massachusetts’in Demokrat senatörü Edward J. Markey’in liderliğindeki bir heyet Tayvan’a giderek şirket yetkilileri ile buluşmuş ve yatırımlarla yarı iletken tedarik zincirlerini geliştirmek konuları hakkında görüşmüştü.

TSMC, ABD’ye yatırımı gereksiz buluyordu

TSMC kurucusu Morris Chang, geçen Nisan ayında Brookings Institution’a verdiği bir mülakatta, ABD’nin yerel çip üretimini artırma hedefini ‘müsrif, faydasız ve pahalı bir egzersiz’ olarak nitelendirmişti.

Chang, ABD’de imalat için yeterince kalifiye eleman bulunmadığını ileri sürmüş ve çip üretiminin ABD’de, Tayvan’a göre yüzde 50 daha pahalı olacağını söylemişti.

Fakat çip üretiminin yüzde 50 değil, yüzde 15 ila 20 arasında pahalı olması bekleniyor. Devlet teşvikleri ile birlikte bu rakamın Tayvan seviyesine gelmesi hesaplanıyor.

Aynı söyleşide Chang, Arizona’ya yapılan fabrikanın kendi kararı olmadığını, buna Amerikan hükümetinin çağrısı üzerine başladıklarını da sözlerine ekledi.

TSMC’ye karşı ABD-Japonya ortaklığı

Öte yandan bu iki ülke yalnızca Tayvan merkezli TSMC’nin yatırımlarını kendilerine çekmekle kalmıyor, yerel yarı iletken sektöründe de atılım planlıyor.

Geçen yaz aylarında, iki ülkenin ortak bir girişimle 2 nanometrelik çip üretimini hedefledikleri Nikkei Asia tarafından iddia edilmişti.

Karşılaştırma için, Apple’ın kullandığı M1 çiplerinin 5 nanometre olduğunu hatırlatalım. 2 nanometrelik çiplerin kuantum bilgisayarlar, veri merkezleri ve akıllı telefonlarda kullanılması amaçlanıyor. Bu ince çipler, çok daha hızlı işlem yapacak ama daha az enerji harcayacak.

Kasım ayında ise planın ayrıntıları belli olmaya başladı. Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığının internet sitesinde, yerel yarı iletken sanayisine 70 milyar yen (503 milyar dolar) yatırım yapılarak 2 nanometrelik çip üretimi hedeflendiğine ilişkin bir belge görüldü.

Belgede, Japonya’nın bu üretim için ABD’li IBM ile ortaklığa gideceği ve EUV litografi ithalatına başlayacağı da belirtiliyordu. 

Japonya’nın inşa edeceği Modern Yarı İletken Teknoloji Merkezi (LSTC) tarafından kurulacak Rapidus isimli bir şirket, LSTC’nin ABD’deki muadili NSTC, IBM ve Belçika merkezli Interuniversity Microelectronics Centre ile ortaklık kurarak gelişmiş çiplerin tasarımı ve imalatına odaklanacak.

Sony, Kioxia ve Soft Bank gibi şirketlerin de Rapidus’a yatırım yapması bekleniyor.

Japonya, yarı iletken pazarının 2025’te 75 trilyon yene, 2030’da ise 100 trilyon yene yükselmesini hedefliyor.

Bu projenin, ABD’nin “Chip 4” isimli yarı iletken ittifakının bir parçası olup olmadığı henüz bilinmiyor. Bu kapsamda ABD’nin yanı sıra Güney Kore, Japonya ve Tayvan’ın kendi aralarında bir tedarik zinciri oluşturması hedefleniyor.

Japonya Ticaret Bakanı Yasutoshi Nishimura’nın, 5-10 Ocak tarihlerinde ABD’ye giderek burada yetkililerle Çin’e çip ihracatına yönelik kısıtlamalar meselesini görüşmesi bekleniyor. Görüşmelerde yüksek teknolojili çiplerin araştırılması ve geliştirilmesi de masaya yatırılacak.

TSMC Çin’den vazgeçebilir mi?

Tüm bunlar olurken, TSMC’nin Çin’de de büyük yatırımlarının olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

ABD-Çin geriliminde ABD tarafı ağır bassa da, Tayvanlı şirketlerin birçoğu yaşamak için Çin ile olan ilişkilerinin sürmesine muhtaç.

Dahası, TSMC’nin Nanjing’de bulunan fabrikasını genişletmek için yatırım yaptığını da akılda tutmak gerekiyor. Yine de, TSMC’nin gelirlerinin yalnızca yüzde 10’u Çin kaynaklı. ABD’den gelen gelirler ise yüzde 50 civarında.

Çin’in çip atılımı yeni başlıyor

Öte yandan Çin’in yarı iletkenler ve çip alanında ileri teknolojili yatırımları meyvelerini henüz vermeye başlıyor.

Çinli çip şirketi Semiconductor Manufacturing International Corporation (SMIC) belirli ilerlemeler kaydederken devlet şirketi Tsinghua Unigroup 2020 yılında iflas ilan etmişti.

SMIC’nin ilerleme kaydetmesine rağmen TSMC’nin hâlâ gerisinde olduğu belirtiliyor.

2025’e kadar Çin’in yarı iletken fabrikaları kapasite genişletmelerinin küresel yarı iletken kapasitesine yüzde 6’lık bir ekleme yapacağı tahmin ediliyor. Bu yatırımlar, 68 milyar dolara mal olacak.

ABD yaptırımlarının şu an için Çin’in yarı iletken sektörünü vurmaktan ziyade bu sektörü kamçıladığı görülüyor. Pekin, ABD yaptırımlarına karşılık kendi yarı iletken sektörüne Aralık ayında 142 milyar dolarlık bir teşvik paketi hazırladı. Bu teşvikle birlikte Çin’in piyasayı 28 nanometrelik çiplere ‘boğması’ bekleniyor.

TSMC, 28nm’lik ilk fabrikasını 2011’de açmıştı. Ama şirket bu çiplerin üretildiği fabrikaları hâlâ açmaya devam ediyor. Nedeni ise 28nm’lik çiplerin CPU’larda, GPU’larda, yüksek hızlı ağ oluşturma çiplerinde, akıllı telefonlarda ve uygulama işlemcilerinde, tabletlerde, tüketici elektroniğinde, otomotivde ve şeylerin internetinde kullanılması.

Huawei’den batıyı korkutan patent

Bununla birlikte, Huawei’nin yakın zamanda yaptığı bir patent başvurusu, şirketin mikroçip tasarımında, şimdiye kadar batılı şirketlerin tekelinde gibi görülen bir alanda büyük bir ilerleme kat ettiğini gösteriyor.

EUV teknolojisi kullanarak çip üretmeyi tasarlayan Huawei, bu sayede transistörleri nano ile ölçülen boyutlara kadar küçültebilecek.

Bu türden bir teknoloji, şimdiye kadar yalnızca Hollanda merkezli çip devi ASML tarafından kullanılabiliyordu. ASML’nin çip imal eden makineleri TSMC, Intel ve Samsung gibi devlet tarafından kullanılıyor. Ocak 2022’de Intel, yeni çip yapım fabrikası için beş EUV makinesi sipariş etmişti. Bir otobüs büyüklüğündeki EUV makinelerinin fiyatları 150 ila 300 milyon dolar arasında değişiyor.

ABD ve müttefikleri, Çin’e yönelik yaptırımlar kapsamında EUV teknolojisi ithalatını kesinkes yasaklamışlardı. Huawei’nin bu patenti, Amerikan yaptırımlarını boşa düşürebilir.

ASML kıymığı

ABD, Avrupa’daki müttefiklerini Çin’e karşı hizaya sokmaya çalışırken, Hollanda merkezli ASML buna direniyor.

ASML CEO’su Peter Wennink, geçen ay yaptığı açıklamada Amerikan şirketlerinin Çin’e gelişmiş teknoloji satmaya devam ederek avantaj sağladığını, fakat ASML’den yalnızca eski tip litografi makineleri satmasını istediklerini söylemişti.

Wennink, ASML’nin satışlarının yalnızca yüzde 15’inin Çin’e olduğunu, Amerikan çip ekipmanı tedarikçileri için ise bu payın yüzde 25, hatta bazen yüzde 30’un üzerinde olduğunu savundu.

Hollanda hükümeti de ABD’nin baskıları söz konusu olduğunda ‘kendi ulusal çıkarlarını korumaları gerektiğini’ söylemişti.

Huawei’nin yeni EUV litografi patent başvurusu ile birlikte ASML’nin hisseleri düştü. Yine de, Huawei’nin bu teknolojiyi kağıt üzerinde olmaktan çıkarması için biraz zaman geçmesi gerekiyor.

Çin yatırımları yavaşlatacak mı?

Bloomberg’in haberine göre, sıfır COVID politikasını gevşeten Çin, artan vakalar nedeniyle devasa çip yatırımlarını durduruyor.

Yayına konuşan ‘konu hakkında bilgi sahibi yetkililer’, 142 milyar dolarlık yatırım teşvikinin yerine, yerel çip üreticilerine yardım etmenin alternatiflerinin arandığını söyledi.

Bu alternatiflerin arasında yarı iletken malzemelerinin maliyetini düşürmek gibi önlemler yer alıyor.

Britanya’da Sunak hükümetine çip eleştirisi

ABD ve Çin’in yarı iletkenler ve çip teknolojilerinde devlet teşviklerine başvurmaları ve ABD’nin yeni yatırımlar çekmesi, Washington’ın müttefiklerinde, özellikle de Avrupa’da endişe yaratıyor.

Birleşik Krallık merkezli yarı iletken devi IQE CEO’su Americo Lemos, Britanya’nın teknoloji merkezi olma özelliğini ABD ve AB’deki rakiplerine kaptırma riski ile karşı karşıya olduğunu savundu.

The Telegraph’a konuşan Lemos, 2023’ün küresel yarı iletkenler piyasasında Britanya’nın kendi rolünü oynayıp oynamayacağına karar verdiği bir yıl olacağını söyledi.

Lemos, yatırımları kaydırma tehdidini de savurarak, “Benim için soru, ABD’ye geçmeden önce Birleşik Krallık hükümetine ne kadar süre verebileceğimdir,” dedi.

IQE CEO’su, Londra bürokrasisinin, Başbakan Rishi Sunak’ın dikkatini konuya çekmesini engellediğini de öne sürdü.

Lemos, yeni çip üretimi tesislerin yapım yatırımlarında ‘üçte bir’ modelini savunduğunu da söyledi. Buna göre yeni yatırımların üçte birini devlet, üçte birini şirket, üçte birini de potansiyel çip müşterileri finanse edecek.

Güney Kore’den yeni devlet teşvikleri

Güney Kore de yeni yılda ABD’nin çip yasasının izinden giderek yarı iletken firmalarına yönelik yeni bir vergi kesintisi paketi açıkladı.

Bu ülkeye yatırım yapacak şirketler yüzde 35 civarında bir vergi indiriminden yararlanacak. Maliye Bakanlığının açıklamasına göre, bu kesintiler sayesinde şirketler 2024 yılında 2,85 milyar dolarlık bir vergi yükünden kurtulacak.

Asya’nın dördüncü büyük ekonomisi Güney Kore, bellek çipleri üretiminde dünyanın bir numarası. Güney Koreli Samsung ve SK Hynix birlikte dünya piyasasının yüzde 70’ini kontrol ediyor.

AMERİKA

Rümeysa Öztürk’ün ABD vizesi iptal edildi

Yayınlanma

ABD’nin Massachusetts eyaletinin Boston kentinde yer alan Tufts Üniversitesi’nde doktora yapan Türk öğrenci Rümeysa Öztürk 25 Mart’ta gözaltına alındı.

ABD’de gündem olan olayla ilgili konuşan Dışişleri Bakanı Marco Rubio Öztürk’ün vizesinin iptal edildiğini doğruladı.

Rubio, “Size eğitim almanız için vize verdik; kampüslerimizi yerle bir eden bir sosyal aktivist olmanız için değil. Vizenizi bunu yapmak için kullanırsanız, vizenizi geri alırız. Her ülkeyi de aynısını yapmaya teşvik ediyorum,” dedi. 

ABD’li yetkili, “Eğer yalan söyleyip vize alır, buraya geldikten sonra bu tür davranışlarda bulunursanız, vizenizi iptal edeceğiz. Ve vizeniz iptal edildiğinde, artık ABD’de yasal olarak bulunamazsınız. Her ülke gibi bizim de sizi sınır dışı etme hakkımız var. Bu kadar basit,” diye konuştu.

Bakan, 300 kadar öğrencinin vizesinin benzer şekilde iptal edildiğini de açıkladı.

Rubio, “Bir ülkenin, ‘Üniversitelerinize gidip ayaklanma çıkaracağım, kütüphaneleri işgal edeceğim, insanları taciz edeceğim’ diyen insanları içeri alması delilik, hatta aptallık olur. Hangi hareketin parçası olduğunuz umurumda değil. Bunu neden kabul edelim ki?” diye sordu.

Rubio, bu tür eylemleri “kendi ülkelerinde yapabileceklerini ama ABD’de yapamayacaklarını” söyledi.

Geçen yıl ABD yönetiminin İsrail’in Gazze işgaline verdiği desteği protesto için ülkedeki birçok üniversitede kitlesel öğrenci protestoları yapılmıştı.

Eğitim vizesi iptal edilen Öztürk’ün ‘Hamas yanlısı’ hareketlere katıldığı iddia ediliyor.

Rümeysa Öztürk’ün avukatı Mahsa Khanbabai, konuyla ilgili BBC Türkçe’ye yaptığı yazılı açıklamada genç kadınla 27 Mart akşamı ilk kez konuşabildiğini kaydetti.

Müvekkilinin gözaltına alındığı anlara değinen avukat, “Bu videodaki hiçbir şey kolluk kuvveti çalışanları olduklarını ve hangi kurumdan geldiklerine işaret etmiyor. Bu durum herkesi oldukça endişelendirmeli,” ifadelerini kullandı.

Khanbabai, Öztürk’ün Tufts Üniversitesi’nde Fulbirght bursuyla okuyan başarılı bir doktora öğrencisi olduğunun altını çizdi ve Trump yönetiminin Hamas destekçisi olduğu yönündeki iddialarının “asılsız” olduğunu vurguladı.

Öztürk’ün gözaltına alındığı anlara ait videoda doktora öğrencisinin iftara giderken yolda sivil giyimli yetkililer tarafından çevrelendiği görülüyordu.

Polisler daha sonra Öztürk’ü ters kelepçeleyerek bir araca götürdü.

Tufts Üniversitesi BBC Türkçe ile paylaştığı yazılı açıklamada, “Yetkililerle irtibat halindeyiz. Rümeysa’ya kanuni haklarını kullanarak kendini aklama fırsatı sağlanmasını umuyoruz,” dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yaptığı açıklamada gözaltıyı şiddetle kınadığını söyledi ve olayın “sözde demokratik ülkelerde düşünce özgürlüğünün olmadığının, insan haklarına saygı duyulmadığının kanıtı” olduğunu savundu.

CHP lideri Özgür Özel de gözaltıyı kınadı ve paylaşımında “dayanaksız bir şekilde, vicdansızca tutuklanan Türkiye’deki yüzlerce öğrenci de aynı mağduriyeti yaşıyor” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Yargıç Trump yönetimine Signal sohbetlerini saklama emri verdi

Yayınlanma

Federal bir yargıç, Trump yönetiminin Signal mesajlaşma uygulaması üzerinden üst düzey yetkililerle yaptığı ve bu ayın başlarında Yemen’de yakın bir askeri operasyonla ilgili olarak bir muhabirle yanlışlıkla paylaşılan mesajlar da dahil olmak üzere sohbetleri muhafaza etmesine karar verdi.

ABD Bölge Yargıcı James Boasberg perşembe günü, uygulamanın otomatik silme işlevinin Federal Kayıtlar Yasasını ihlal ederek mesajları yok olma riskiyle karşı karşıya bıraktığını iddia eden bir dava açan bir şeffaflık grubunun talebi üzerine bu kararı verdi.

Öğleden sonra yapılan kısa bir duruşma sırasında Adalet Bakanlığı avukatı Amber Richer, Boasberg’e böyle bir emrin gerekli olmadığını çünkü ilgili kurumların zaten kayıtları korumak için adımlar attığını söyledi, fakat hakimin bunu bir mahkeme emriyle pekiştirmesine itiraz etmedi.

Richer, “Ellerinde hangi kayıtların olduğunu belirlemek için hâlâ kurumlarla çalışma sürecindeyiz, ama aynı zamanda sahip oldukları kayıtları korumak için kurumlarla birlikte çalışıyoruz,” dedi.

ABD’li yetkililerin Husilere saldırılarla ilgili mesajlaşmaları ortaya çıktı

Öte yandan hükümet avukatı, günün erken saatlerinde bir Hazine Bakanlığı yetkilisinin mahkemeye yaptığı başvuruda, Hazine Bakanı Scott Bessent’in şu anda Yemen saldırısıyla ilgili mesaj zincirinin sadece bir kısmına sahip olduğunu öne süren bir açıklamayı kabul eder göründü.

Mesaj zincirine eklenen gazeteci, The Atlantic editörü Jeffrey Goldberg, sohbetin 11 Mart’ta başladığını bildirdi. Ne var ki Bessent’in elinde sadece 15 Mart öğleden sonra başlayan mesajlar var. Bessent’in daha önceki mesajları neden saklamadığı ya da sohbetteki diğer üst düzey yetkililerin bu mesajları saklayıp saklamadığı net değil.

Richer, Boasberg’e yaptığı açıklamada, “Ajansların elinde hangi kayıtların olduğunu hala tespit etmekte olduğumuzu belirtmek isterim,” dedi.

The Atlantic, mesajların bir kısmını bu hafta başında, geri kalanını ise Beyaz Saray’ın, henüz gerçekleşmemiş bir askeri operasyonun kapsamı ve zaman çizelgesini tarif etmesine rağmen, yazışmaları gizli olarak değerlendirmediğini söylemesinin ardından çarşamba günü yayınladı.

The Atlantic’in haberine göre, yazışmaları başlatan ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz, ilk başta bir hafta sonra mesajları otomatik olarak silecek şekilde ayarlamış, ama daha sonra bu süreyi dört hafta olarak değiştirmiş.

Kürsüden konuşan Boasberg, davadaki sanıklara (Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hazine Bakanı Scott Bessent, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ve CIA Direktörü John Ratcliffe) “11 Mart ile 15 Mart arasındaki tüm Signal iletişimlerini muhafaza etmelerini” emretti.

Bu direktif Goldberg ile paylaşılan mesajlardan daha geniş bir alanı kapsıyor gibi görünüyor: Yetkililerin bu süre zarfında gönderdikleri ya da aldıkları diğer Signal mesajlarını da kapsayabilir.

ABD’de ‘Signalgate’ skandalı büyüyor

Bir Pentagon avukatı da Savunma Bakanlığı’nın bu kayıtları da muhafaza etmeye çalıştığına dair yazılı bir beyanda bulunmuş ama herhangi bir kaydın ele geçirildiğine dair bir iddiada bulunmamıştı. Yönetim, The Atlantic’in bir CIA görevlisinin adının silinmesi dışında tüm yazışmaları yayınlamasının mesajların korunmasını sağladığını öne sürdü.

Boasberg, duruşmanın başlangıcında, Başkan Donald Trump’ın kendisini siyasi açıdan hassas davanın kontrolünü uygunsuz bir şekilde ele geçirdiğini öne sürdüğü bir sosyal medya paylaşımına da yanıt verdi.

Trump, eski Başkan Barack Obama’nın atadığı yargıcın son haftalarda Beyaz Saray’ı ilgilendiren çok sayıda hukuk davasına bakmasını “utanç verici” olarak nitelendirmişti. Signal davasına ek olarak Boasberg, Trump’ın Yabancı Düşmanlar Yasasını kullanarak insanları hızla sınır dışı etme çabalarını içeren davaya da başkanlık ediyor.

Boasberg üstü kapalı olarak mahkemenin davaları nasıl atadığına ilişkin “bazı soruların gündeme geldiğini anladığını” söyledi. Mahkemede görev yapan 15 aktif yargıç için “davaların daha eşit dağılımını sağlamak amacıyla” hemen her durumda davaların çeşitli kategorilerde rastgele atandığını söyledi.

Katipler, yeni açılan bir davayı hangi hakimin alacağını belirlemek için çeşitli kategorilerin her birinde elektronik bir kart destesi kullanıyor.

2023’ten bu yana mahkemenin baş hakimi olarak görev yapan Boasberg, “Bu şekilde işliyor ve bu mahkemede tüm davalar bu şekilde atanmaya devam ediyor,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’tan ithal otomobillere yüzde 25 gümrük tarifesi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, ABD’ye ithal edilen otomobillere yüzde 25 gümrük tarifesi uygulayacaklarını açıkladı.

2 Nisan’dan itibaren geçerli olacak vergilere ABD’de üretilmeyen otomobil parçaları da dahil.

Tarifelerin “kalıcı” olacağını söyleyen Başkan, ithalat vergilerinin kaldırılmasını gerektirecek hiçbir şey olmadığını söyledi.

Trump gazetecilere verdiği demeçte “Yüzde 25’lik bir gümrük vergisi uygulayacağız, ama arabanızı ABD’de üretirseniz gümrük vergisi yok. Bunun anlamı, birçok yabancı otomobil şirketinin çok iyi durumda olacağıdır çünkü tesislerini zaten ABD’de kurmuşlardır,” diye ekledi.

Trump’ın Oval Ofis’teki açıklamalarının ardından yayınlanan bir bilgi notunda Beyaz Saray, ABD-Meksika-Kanada (USMCA) ticaret anlaşmasıyla uyumlu otomobil parçalarının, Gümrük ve Sınır Koruma “ABD dışındaki içeriklerine gümrük vergisi uygulamak için bir süreç oluşturana kadar” gümrük vergisinden muaf kalacağını söyledi.

ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu, 2024 yılının başlarında, hükümetin kapsamlı otomobil tarifeleri uygulaması halinde ne olacağını incelemişti. Rapora göre, ABD’nin tüm otomobil ithalatına uygulanacak yüzde 25’lik bir gümrük vergisi, ithalatı yaklaşık yüzde 74 oranında azaltacak ve ortalama otomobil fiyatlarını yüzde 5 oranında artıracak.

Başkan Trump’ın ithal araçlara yönelik gümrük vergilerini artırması en çok yabancı otomobil üreticilerini etkileyecek olsa da, yerli otomobil üreticileri General Motors ve Ford da önemli bir etkiyle karşı karşıya kalacak.

Wards Automotive ve Barclays araştırmasına göre Volvo (yüzde 13), Mazda (yüzde 19) ve Volkswagen (yüzde 21) ABD’de satılan araçlarının en düşük payını bu ülkede üretiyor.

Hyundai-Kia (yüzde 33), Mercedes (yüzde 43), BMW (yüzde 48) ve Toyota (yüzde 48) da ABD’de satılan araçlarının yarısından azını burada üretiyor.

Ulaştırma Bakanlığına göre, ABD’ye ithal edilen önemli 2025 modellerine örnek olarak Ford Maverick pikap, Chevrolet Blazer crossover, Hyundai Venue crossover, Nissan Sentra kompakt otomobil, Porsche 911 spor otomobil ve Toyota Prius hibrid verilebilir.

ABD’de satılan araçların yaklaşık yüzde 45’i ithal ediliyor ve en büyük oran Meksika ve Kanada’dan geliyor.

Amerikan Otomobil Etiketleme Yasası verilerine göre, her 2025 model yılı aracı, içeriğinin en az yüzde 20’sini ABD ve Kanada dışındaki ülkelerden alıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English