Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’nin güncellenen çip kısıtlamaları, üreticileri ve Çin’i nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Washington, Amerikan teknolojisini kullanan tüm ABD’li çip üreticileri ve yabancı çip tedarikçileri için getirdiği ihracat kurallarını güncelledi. Uzmanlara göre, yerel teknoloji sektörü ve çip üreticileri buna uyum sağlayacaktır, ancak bu daha fazla zaman ve para gerektiriyor.

Güncellenen ve 18 Ekim’de açıklanan ihracat kontrol kuralları uyarınca, Çin ve diğer belirlenmiş pazarlardaki müşterilere son teknoloji yapay zeka çipleri göndermek isteyen şirketlerin lisans başvurusunda bulunması gerekecek. Kurallar, Nvidia hariç olmak üzere 16 Kasım’da yürürlüğe girecek. Washington, ekim ayı sonunda yapay zeka çipi devine yeni kuralların derhal uygulanacağını söyledi.

Daha sıkı kontroller, geçen yıl ekim ayında getirilen ve Pekin’in çip teknolojisini her yönüyle engellemeyi amaçlayan kapsamlı ihracat kısıtlamalarını daha da genişletiyor. Daha önceki kurallar, ABD şirketlerinin belirli sınıflardaki gelişmiş çip ekipmanlarını lisanssız olarak herhangi bir Çinli müşteriye göndermesini yasaklamış ve Çin’in süper bilgisayarlarda ve yapay zeka uygulamalarında kullanılan son teknoloji çipleri elde etme veya üretme kabiliyetini kısıtlamıştı. Şimdi ise, daha geniş bir çip ve çip yapım araçları yelpazesini kapsıyor. Yeni kısıtlamalar İran ve Rusya da dahil olmak üzere daha fazla ülke için geçerli.

Ayrıca Çinli çip tasarımcıları Moore Thread ve Biren de Washington’ın ticari kara listesi olan Varlık Listesi’ne eklendi.

ABD şirketleri nasıl etkilenecek?

Nikkei Asia’nın verilerine göre, Applied Materials, Lam Research ve KLA gibi Amerikalı yarı iletken ekipman üreticilerinin geçen yılki kurallara nasıl uyacaklarını ve normal Çin işlerine nasıl devam edeceklerini çözmeleri biraz sürdü, ancak 2023’ün ortalarına gelindiğinde, Çin’den elde ettikleri gelir büyük ölçüde önceki seviyelere dönmüştü.

Son kısıtlamalarla da benzer bir durumun yaşanmasının muhtemel olduğu belirtiliyor.

Nvidia’nın birinci sınıf yapay zeka çiplerinin tek üreticisi olan Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. kısa vadedeki etkinin “yönetilebilir” olduğunu söyledi, ancak uzun vadeli etkiyi hala değerlendirdiğini ekledi.

Techcet’te yarı iletken analisti olan Kuang-Han Ke Nikkei Asia’ya, “ABD hükümeti iki elli bir yaklaşım benimsedi. Premium tarafta daha sıkı düzenlemeler yapmayı umuyor, ancak diğer yandan olgun ve daha az gelişmiş parçalar için [kapıyı] geniş ölçüde açık bırakmayı umuyor,” dedi.

Kuang-Han Ke, tedarikçilerin Çinli müşterilerin taleplerini karşılayabildikleri sürece karşılamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Ve eğer piyasada ciddi bir gerileme olursa, ABD hükümeti “ekonomik sonuçları da göz önünde bulundurabilir ve kendi şirketlerinin büyük bir darbe almasını önlemek için uygun lisanslar verebilir.”

Hawaii merkezli bir düşünce kuruluşu olan Pasifik Forumu’nun bölgesel ilişkiler direktörü Rob York, Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada ABD’li çip üreticilerinin bir gecede Çin pazarına sırtlarını dönmelerinin pek olası olmadığını söyledi. Ancak York, Çin’in kendi kendine yeten bir tedarik zinciri kurma arzusunu fark eden ve “başka pazarlar arayarak uyum sağlamaya başlayan şirketlerin uzun vadede kendilerine iyilik yapmış olacaklarını” söyledi.

Yeni kısıtlamalar Çin’in yapay zeka hedefleri için ne anlama geliyor?

Yeni kısıtlamaların daha yüksek maliyetlere ve daha uzun geliştirme sürelerine sebep olacağı düşünülüyor.

Örneğin, Bernstein Research tarafından yapılan bir tahmine göre, yapay zeka sunucularını eğitmek %50’ye kadar daha pahalıya mal olacak ve en gelişmiş çiplere erişim olmadan bu sonuçları uygulamak iki kattan daha fazla maliyet getirecek. Bunun nedeni, şirketlerin eşdeğer miktarda bilgi işlem gücü elde etmek için daha fazla çipe ihtiyaç duyacak olması ve bunun da daha az enerji verimliliği anlamına gelmesi.

ABD’nin ticaret kara listesine eklediği Çinli yapay zeka çip girişimleri Biren Technology ve Moore Threads’in TSMC, Samsung, GlobalFoundries ve Intel gibi önde gelen küresel çip üreticileriyle çalışması zorlaşacak.

Daha geniş anlamda ABD, çiplerinin çok gelişmiş olduğu düşünülen küresel sözleşmeli çip üreticilerinin Çinli müşterilere hizmet vermesini zorlaştırıyor. Örneğin, Alibaba tarafından geliştirilen Hanguang 800 AI çipinin hesaplama gücü yeni ABD eşiğini aşabilir.

Bernstein Research analisti Mark Li, Çinli çip geliştiricilerinin ABD’nin baskısı nedeniyle eninde sonunda yerli üretim ortakları bulmaları gerekebileceğini söyledi. Li, “Ancak çip geliştiricilerinin çip üretimini başka bir tedarikçiye taşıması yaklaşık iki yıl alacaktır” dedi.

Morgan Stanley analisti Gary Yu, Baidu ve Alibaba gibi şirketlerin geçen yılki ihracat kontrollerinin yürürlüğe girmesinden bu yana çok sayıda çip stokladığını, bu nedenle son sıkılaştırmanın yapay zeka araştırma ve geliştirmelerini hemen etkilemeyeceğini söyledi. Bu internet devleri eninde sonunda kendi şirket içi çiplerini daha fazla kullanabilecekler.

Daha küçük Çinli şirketler için ise son ihracat kontrollerinin muhtemelen çok daha büyük bir engel olacağı düşünülüyor: “Yalnızca büyük [Çinli] teknoloji oyuncuları, ister alternatif çipler satın almak ister şirket içi çip üretimi olsun, bu alana sürekli yatırım yapabilecek finansal kapasiteye sahip olabilir. Bunun [Çin’de] sektör konsolidasyonunu daha da hızlandıracağına inanıyoruz,” diyor Gary Yu.

Güncellenen kurallar Huawei için ne anlama geliyor?

Huawei büyük bir yapay zeka hamlesi yapıyor. Yapay zeka platformunu ve bilgi işlem modellerini yeniledi ve bunların hava tahmini, finansal tahminler ve ilaç geliştirme gibi gerçek dünya uygulamalarında zaten kullanıldığını söyledi.

Analistler, Nvidia’nın üst düzey çiplerini artık Çin’e gönderememesi durumunda Huawei’nin ürünlerinin bir alternatif olabileceğini söylüyor. Bernstein tarafından yapılan bir analize göre, yapay zeka hızlandırıcıları için Nvidia Çin pazarının yaklaşık %85’ini kontrol ederken, 2 numaralı Huawei’nin payı yaklaşık %10.

Ancak, Samsung ve TSMC gibi küresel liderler çiplerini üretemediği için Huawei önemli üretim darboğazıyla karşılaşabilir.

Bernstein’ın tahminlerine göre Çin için iyi haber, talep patlasa bile yapay zeka sunucu çiplerine yönelik yıllık talebin yalnızca 400.000 adet civarında olması. Bu rakam akıllı telefonlar ve diğer tüketici elektroniği için gereken çip sayısından çok daha az, yani Semiconductor Manufacturing International Corp. gibi Çinli çip üreticilerinin yerel ihtiyaçları karşılayabilmesi gerekiyor. Ancak Bernstein, maliyetlerin yerli çipler için ithal edilenlerden daha yüksek olacağını ve yabancı çip üreticilerinin teknolojisi ilerledikçe zaman içinde daha az rekabetçi olabileceğini de sözlerine ekledi.

Çin nasıl tepki verdi?

Çin Ticaret Bakanlığı 17 Ekim’de ABD’nin son ihracat kontrollerine güçlü itirazlarda bulunarak, bu tür önlemlerin ABD yarı iletken şirketleri için büyük kayıplara neden olduğunu ve diğer ülkelerdeki çip şirketlerini etkilediğini söyledi.

Bir bakanlık sözcüsü “Çin meşru haklarını ve çıkarlarını sıkı bir şekilde korumak için gerekli tüm tedbirleri alacaktır” dedi.

Çin bu yılın başlarında karşı tedbirler uygulamaya başladı. Micron’u kritik altyapılardan men etti ve bu da Amerikan bellek yonga üreticisinin kazançlarını vurdu. Asya’nın en büyük ekonomisi aynı zamanda çip yapımı için hayati öneme sahip galyum ve germanyum ile elektrikli araçlar için batarya yapımında kullanılan grafit üzerinde de ihracat kontrolleri uyguladı. Dışişleri Bakanlığı da eylül ayındaki bir basın brifinginde Apple’ın iPhone’una ilişkin güvenlik endişelerini dile getirmişti.

Bu gelişmeler, ABD Başkanı Biden ile Xi Jinping arasında kasım ayında San Francisco’da bir görüşme yapılmasına dair beklentilerin arttığı bir döneme denk geldi. Ekim ayı sonunda Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile bir araya gelen Biden, her iki ülkenin de “ilişkilerdeki rekabeti sorumlu bir şekilde yönetmesi ve açık iletişim hatlarını sürdürmesi” gerektiğini vurguladı.

AMERİKA

ABD, Google’ı bölme planına Chrome’dan başlayabilir

Yayınlanma

Alphabet’e (Google) yönelik antitekel davasında Adalet Bakanlığı, internet tarayıcısı Chrome’un satışını zorlayabilir.

Planlar hakkında bilgi sahibi olan kişilerin Bloomberg’e aktardığına göre bakanlık, ağustos ayında Google’ın arama pazarında yasadışı tekelleştiğine hükmeden yargıçtan yapay zeka ve Android akıllı telefon işletim sistemiyle ilgili önlemler almasını isteyecek.

Adlarının gizli tutulmasını isteyen kişiler, antitröst yetkililerinin davaya katılan eyaletlerle birlikte çarşamba günü federal yargıç Amit Mehta’ya veri lisanslama gereklilikleri getirmesini önermeyi planladıklarını söyledi.

Antitröst uygulayıcıları, hakimin Google’ın Chrome’u satmasını emretmesini istiyor çünkü dünya çapında en yaygın kullanılan tarayıcı olarak, birçok insanın arama motorunu kullandığı önemli bir erişim noktasını temsil ediyor.

Bu kişiler, çözümün diğer bazı yönlerinin daha rekabetçi bir pazar yaratmaması halinde hükümetin daha sonraki bir tarihte Chrome satışının gerekli olup olmadığına karar verme seçeneğine sahip olduğunu da sözlerine ekledi. Bir web trafiği analiz hizmeti olan StatCounter’a göre Chrome tarayıcı ABD’deki pazarın yaklaşık %61’ini kontrol ediyor.

ABD Adalet Bakanlığı, Google’ı “parçalamanın” yollarını arıyor

Hükümet avukatları tavsiye kararını hazırlarken son üç ay içinde düzinelerce şirketle görüştü. Yetkililer, eyaletlerin hâlâ bazı önerileri eklemeyi düşündüğünü ve bazı ayrıntıların değişebileceğini söyledi.

Söz konusu kişiler, antitröst yetkililerinin Google’ı Android’i satmaya zorlayacak daha ciddi bir seçenekten geri adım attığını söyledi.

Mehta’nın önerileri kabul etmesi halinde, bu öneriler çevrimiçi arama pazarını ve gelişmekte olan yapay zeka endüstrisini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. 

Dava ilk Trump yönetimi döneminde açılmış ve Başkan Joe Biden döneminde de devam etmişti. Washington’un yirmi yıl önce Microsoft’u başarısız bir şekilde parçalamaya çalışmasından bu yana bir büyük teknoloji şirketini dizginlemeye yönelik en agresif çabaya işaret ediyor.

Dünyanın en popüler web tarayıcısına sahip olmak Google’ın reklam işi için kilit öneme sahip. Şirket, oturum açan kullanıcıların etkinliklerini görebiliyor ve bu verileri, gelirinin büyük bir kısmını oluşturan promosyonları daha etkili bir şekilde hedeflemek için kullanabiliyor.

Google ayrıca Chrome’u, kullanıcıları bir cevap robotundan internette kullanıcıları takip eden bir asistana dönüşme potansiyeline sahip olan yapay zeka botu Gemini’ye yönlendirmek için de kullanıyor.

Bloomberg Intelligence analisti Mandeep Singh, satışın gerçekleşmesi halinde Chrome’un “aylık 3 milyardan fazla aktif kullanıcısı olduğu düşünüldüğünde en az 15-20 milyar dolar değerinde olacağını” söyledi.

Yargıçtan tarihi karar: Google, yasadışı anlaşmalarla aramalarda tekel kurdu

TECHnalysis Research’ten Bob O’Donnell ise, muhtemel alıcıların ödemek isteyecekleri fiyatın Chrome’u diğer hizmetlere bağlama becerilerine bağlı olabileceğini söyledi.

O’Donnell, “Doğrudan para kazanılabilir değil. Başka şeylere açılan bir kapı görevi görüyor. Bunu saf gelir getirici bir perspektiften nasıl ölçtüğünüz açık değil,” ifadelerini kullandı.

Google’ın regülatör işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Lee-Anne Mulholland, Adalet Bakanlığının “bu davadaki yasal konuların çok ötesine geçen radikal bir gündemi zorlamaya devam ettiğini” savundu.

Mulholland, “Hükümetin bu şekilde elini taşın altına koyması, tam da en çok ihtiyaç duyulan anda tüketicilere, geliştiricilere ve Amerikan teknolojik liderliğine zarar verecektir,” diye ekledi.

Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt CNBC’ye yaptığı açıklamada, Google’ın doğrudan ücret talep etmediği Chrome’un faydasının kısmen, Google ürünleriyle deneyimlerini daha sorunsuz hale getirerek kullanıcılara sağladığı kolaylıkta olduğunu söyledi ve “Bu şirketleri ayırmak, onlarla yaşadığınız sıkıntıyı temelden çözmeyecektir,” iddiasında bulundu.

Google bir blog yazısında, diğer şirketlerin Chrome’a sahip olması durumunda, ona bu kadar yatırım yapma ya da ücretsiz tutma teşvikleri olmayacağını ve muhtemelen iş modelini değiştirmek zorunda kalacaklarını söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’ın Hazine Bakanlığı için yarış kızışıyor

Yayınlanma

Howard Lutnick ve Scott Bessent, Donald Trump’ın Hazine Bakanı olmak için giderek sertleşen bir mücadelenin merkezinde yer alırken, Financial Times’ın iddiasında göre Wall Street grupları birbirlerinin adayını itibarsızlaştırmak için savaşıyor.

Trump’ın seçim kampanyasına destek veren bazı finansçılar pazartesi günü Lutnick’in şansını ortadan kaldırmak için harekete geçerek, pozisyon için gerekli deneyime sahip olmadığını ve geçiş ekibinin lideri olarak pozisyonunu kötüye kullanarak kendini bu iş için öne çıkardığını söylediler.

Pazartesi gününün ilerleyen saatlerinde Bessent, kurucusu olduğu Key Square Group adlı hedge fonunun düşük getiri sağladığına dair iddiaların Wall Street’teki sohbet gruplarında ve ötesinde dolaşıma girmesiyle sarsıldı.

Trump’ın Hazine Bakanı adayı Bessent: Doları zayıflatmayacağız

Bessent, uzun yıllar Soros için çalışmıştı

Bessent, George Soros için Japon yenine ve İngiliz sterlinine karşı oynadığı bahislerde büyük kazançlar elde etmesiyle tanınıyor.

Derinleşen rekabete aşina olan ve FT’ye konuşan bir kişi, çekişmeyi Lutnick ve Bessent kampları arasında bir “sidik yarışı” olarak tanımladı.

Diğerleri ise bu sürtüşmenin Trump’ın yakın çevresindeki bölünmelerin derinleştiğine işaret edebileceğini söyledi. Anlaşmazlık, Elon Musk’ın Lutnick’in adaylığına destek vermesinden iki gün sonra patlak verdi.

Musk X’te yaptığı bir paylaşımda finansal hizmetler şirketi Cantor Fitzgerald CEO’su Lutnick’in, “her zamanki gibi iş dünyası seçimi” olan Bessent’in aksine “gerçekten değişim yaratacağını” ileri sürdü.

Öte yandan Trump’a yakın bir isim, “Howard’ın [Lutnick] kendi adaylığını diğerlerinin önüne geçirmek için konumunu kötüye kullanması talihsiz bir durum. Başkanın onu seçmesi için zorlanamayacağından eminim; bu büyük bir hata olur,” dedi.

Lutnick’e “kabadayı” suçlaması

Wall Street’teki bir başka Trump destekçisi ise Lutnick’i, Cumhuriyetçi adayın Beyaz Saray yarışında hayati önem taşıyan fakat dünyanın en büyük ekonomisi ve küresel tahvil piyasaları üzerinde büyük etkisi olan bir iş için uygun olmayan bir “kabadayı” olarak tanımladı.

Lutnick’in adaylığına karşı yükselen ve Wall Street’in üst düzey yöneticileriyle yapılan görüşmelerde ortaya çıkan muhalefet, geçtiğimiz hafta içinde önerdiği kabinenin büyük bir kısmını son derece hızlı bir şekilde atayan Trump için Hazine görevi için mücadeleyi şimdiye kadarki en zorlu iş haline getirdi.

Trump’ın bağışçılarından biri, Cantor Fitzgerald’ın patronunun “Başkanı görmezden gelen ve kendisine odaklanan Cheney tarzı bir seçim komitesine” liderlik ettiğini ileri sürdü.

Bessent’i destekleyen en büyük bağışçı ise, “Seçilmiş başkan artık Lutnick oyununu oynamayacak,” dedi.

Yeni ticaret savaşları yolda: Trump, “korumacı” Lighthizer’a teklif götürdü

Lutnick, Trump ile “emir komuta zincirini” anlıyor

FT’ye göre Bessent ve Lutnick arasındaki sert kavga başlangıçta adayların ticaret konusundaki tutumlarına odaklandı ve Trump, ithalat üzerindeki gümrük tarifelerini artırmaya yönelik planına bağlılık istedi.

Lutnick yanlısı bir Trump bağışçısı, kendi adayı ile seçilmiş başkanın gümrük tarifeleri ve ekonomiyi canlandırma ve “enerji hakimiyeti” sağlama yönündeki iktisadi gündem konusunda “tamamen uyumlu” olduklarını savundu.

Bağışçı, “Başkan Trump ve Howard Lutnick bu kritik öneme sahip girişimlerde el ele veriyorlar ve Lutnick emir komuta zincirini anlıyor,” dedi.

Pazartesi günü Bessent’i itibarsızlaştırmak amacıyla, kimliği belirsiz kişiler, yatırımcının hedge fonundan elde edilen düşük getirileri gösterdiğini iddia eden bir hesabı dolaşıma soktu.

Bessent’i destekleyen üst düzey finansçılar, Trump’ın iktisadi gündeminin temel ilkelerini hayata geçirebilecek deneyim ve güvenilirliğe sahip olduğunu savunuyor.

Bessent ayrıca Wall Street’teki bazı eski rakiplerini de kazanmış görünüyor. Üst düzey bir Demokrat Parti bağışçısı, “Trump’tan nefret ediyorum ama ülkemi seviyorum ve başarılı olmamızı istiyorum. Bessent hepimizin birlikte yaşayabileceği bir kişi,” dedi.

Eski Fed Başkanı Warsh’ın da adı geçiyor

Ekonominin zirvesindeki görev için yaşanan çekişme Trump’ı aday arayışını genişletmeye de zorladı.

Artık adaylar arasında eski Merkez Bankası Başkanı Kevin Warsh, Apollo Global Management’tan risk sermayesi patronu Marc Rowan, Tennessee Senatörü Bill Hagerty ve Trump’ın eski ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer’ın da adı geçiyor.

Bazı Wall Street yöneticileri Rowan’ın potansiyel adaylığını memnuniyetle karşıladı, fakat 700 milyar dolarlık varlığa sahip bir firmayı yönetme işinden uzaklaşmasının zor olacağı konusunda uyardılar.

Trump’ın geçiş ekibine ekonomi konusunda danışmanlık yapan Warsh, Fed başkanının görev süresi 2026’da sona erdiğinde Jay Powell’ın yerine geçmeye aday olarak görülüyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump, “belgesiz” göçmenlerin toplu sınır dışı edilmesi için orduyu kullanacak

Yayınlanma

ABD’de başkan seçilen Donald Trump pazartesi günü “sınır güvenliği” konusunda “ulusal acil durum” ilan etme niyetini doğruladı ve ABD ordusunu “belgesiz” göçmenlerin geniş çaplı sınır dışı edilmesi için görevlendireceğini söyledi.

Göçmen meselesi, seçim kampanyasının en önemli konularından biriydi ve Trump, Başkan Joe Biden yönetimi sırasında rekor sayıda göçmenin yasadışı yollardan ülkeye girdiğini savunarakn milyonlarca kişiyi sınır dışı etme ve Meksika sınırını “istikrara kavuşturma” sözü vermişti.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da muhafazakâr bir aktivistin geçtiğimiz günlerde yaptığı ve seçilmiş başkanın “ulusal acil durum ilan etmeye hazır olduğunu ve Biden istilasını kitlesel bir sınır dışı etme programı yoluyla tersine çevirmek için askeri varlıkları kullanacağını” söyleyen bir paylaşıma “Doğru!” yorumunu yaptı.

Göçmenlik konusunda sertlik yanlısı kişilerden oluşan bir kabine açıklayan Trump, eski Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza şefi Tom Homan’ı “sınır çarı” olarak atadı.

Homan, temmuz ayında Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyon’a katılarak destekçilerine, “Joe Biden’ın ülkemizde serbest bıraktığı milyonlarca yasadışı göçmene bir mesajım var: Hemen toplanmaya başlasanız iyi edersiniz,” diye seslenmişti.

Trump’ın yeni “sınır çarı” Tom Homan

1798 tarihli Yabancı Düşmanlar Yasası: Japonlar savaş sırasında “enterne” edilmişti

Yetkililer yaklaşık 11 milyon kişinin ABD’de yasadışı olarak yaşadığını tahmin ediyor. Trump’ın sınır dışı etme planının yaklaşık 20 milyon aileyi doğrudan etkilemesi bekleniyor.

Trump göçmenlikle mücadele konusunda ayrıntılı bilgi vermedi ancak seçim kampanyası sırasında sınır dışı işlemlerini hızlandırmak için 1798 tarihli Yabancı Düşmanlar Yasasına başvuracağına dair defalarca söz verdi.

Tam olarak “Yabancılara Uygulanacak ve İsyana Teşvik Ceza Yasaları” adı verilen ilgili yasa en son İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon kökenli Amerikalıları yasal süreç olmaksızın toplama kamplarında tutmak için kullanılmıştı.

Yabancı Düşmanlar Yasası, Başkanın savaş zamanında ABD’nin düşmanı olarak kabul edilen bir ülkenin vatandaşı olmayan kişileri gözaltına almasına, yerlerini değiştirmesine veya sınır dışı etmesine özellikle izin veriyor.

ABD sınır devriyelerinin Meksika’dan yasadışı yollarla geçen göçmenlerle karşılaşma sayısı, Aralık 2023’te 250.000 ile rekor seviyeye ulaştı.

ABD’de ‘göçmen dostları’ ile ‘göçmen düşmanları’nın ortak sektörü: Özel göçmen hapishaneleri

ABD’de asker zoruyla sınır dışı planı: 1954’teki “Operation Wetback”

ABD’de “belgesiz” veya “yasadışı” olarak nitelendirilen göçmenlere yönelik askeri tedbirler 20. Yüzyılda, hatta İkinci Dünya Savaşından sonra da alınmıştı.

1954 yılında Başkan Dwight D. Eisenhower yönetiminde yüz binlerce Meksikalıyı sınır dışı etmeyi hedefleyen “Operation Wetback” bunun en önemli örneklerinden biri.

Amerikan tarihindeki en büyük kitlesel sınır dışı operasyonu olarak bilinen ve “belgesiz Meksikalıların Amerikan toplumundan kökünü kazımak” için tasarlanan plan kapsamında bazı tahminlere göre 1,3 milyon kadar insan sınır dışı edildi. Daha ılımlı tahminler ise operasyona 300.000 kişinin maruz kaldığını düşünüyor.

Kısa ömürlü operasyonda, bir kısmı Amerikan vatandaşı olan Meksikalı göçmenleri ABD’den çıkarmak için askeri taktikler kullanıldı. Milyonlarca Meksikalı 20. yüzyılın ilk yarısında ortak göçmenlik programları aracılığıyla ülkeye yasal olarak girmiş olsa da, Wetback Operasyonu onları Meksika’ya geri göndermek için tasarlanmıştı.

İşgücü sıkıntısını hafifletmek için Meksika vatandaşlarının geri dönmesini isteyen Meksika hükümetinin yardımıyla, Amerikan Sınır Devriyesi üyeleri ve yerel yetkililer askeri yöntemler kullanarak göçmenleri uzaklaştırmak için koordineli, “taktiksel bir operasyona” giriştiler.

Yol boyunca, göçmenlere karşı bazen acımasızca davranmalarını haklı göstermek için yaygın ırkçı klişeleri kullanıldı. ABD içinde Meksikalı karşıtı duygular yaygındı ve Meksikalı göçmenlerin “kirli, hastalık taşıyan ve sorumsuz” olarak tasviri devlet katında norm haline gelmişti.

Wetback Operasyonu sırasında on binlerce göçmen otobüslere, botlara ve uçaklara doldurulup Meksika’nın çoğu zaman bilmedikleri bölgelerine gönderildi.

Chicago’da haftada üç uçak göçmenlerle doldurulup Meksika’ya uçuruluyordu. Teksas’ta, sınır dışı edilen göçmenlerin yüzde 25’i daha sonra köle gemilerine benzetilen teknelere tıkıştırılırken, diğerleri gözaltındayken güneş çarpması, hastalık ve diğer nedenlerle öldü.

ABD sınır devriyesi göçmenleri ‘açık hava kafesinde’ tutuyor

Trump’ın olası hedefleri: Ukraynalılar, Venezuelalılar, Haitililer

New York Times’a göre yasadışı göç konusundaki sert söylemi ilk kampanyasına kadar uzanırken, seçilmiş başkanın bu seferki hedeflerinden biri, Haiti ve Venezuela gibi “tehlikeli ve derin sorunlu” ülkelerden gelen yaklaşık bir milyon göçmene geçici yasal statü sağlayan onlarca yıllık program.

“Geçici Koruma Statüsü” olarak bilinen program, doğal afet ya da silahlı çatışma nedeniyle ülkelerine güvenli bir şekilde ve derhal dönemeyen ve halihazırda ABD’de bulunan kişilere yardım etmek amacıyla Başkan George H.W. Bush tarafından yasalaştırılmıştı.

Fakat bu geçici koruma statüsünün “geçiciliği” ortadan kalkmış görünüyor. Özellikle Haiti’de devam eden siyasi ve iktisadi kaos, yüz binlerce Haitilinin ABD’ye sığınmasına neden oldu. Trump’ın seçim kampanyası sırasında Haitililerin ABD’lileri “kaçırıp” evcil hayvanları “yediğine” ilişkin iddiaları da bu ülkeden gelenlerin durumunu daha da nazik hale getirdi.

Program kapsamında koruma sağlanan en büyük grup, yaklaşık 350.000 kişi ile Venezuelalılar.

Aralarında El Salvador, Honduras ve Nikaragua’nın da bulunduğu bazı ülkelerden gelen göçmenler yirmi yılı aşkın bir süredir bu korumadan yararlanabiliyor. Aralarında Etiyopya, Lübnan ve Ukrayna’nın da bulunduğu diğer ülkeler ise bu kapsama daha yakın bir zamanda alındı.

Belirli bir ülkedeki koşulların o ülke vatandaşlarına koruma statüsü verilmesini gerektirip gerektirmediğine İç Güvenlik Bakanı karar veriyor. Bu statü bir seferde altı ila 18 ay sürer ve koşullar gerektirdiği sürece süresiz olarak yenilenebilir.

ABD’deki göçmenler, yasal yollardan giriş yapmış olsunlar ya da olmasınlar, bu statüye hak kazanırlar ve bu statü onları daimi yasal ikamet ya da yeşil karta giden bir yola sokmaz.

Biden yönetimi 16 ülke için korumaları yeniledi, tekrar yürürlüğe soktu ya da listeye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English