Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) Japonya siyasetindeki keskin manevraları Shinzo Abe suikastı ardından hızlı bir şekilde ilerliyor.
Doğu Asya’daki mevcut güvenlik ortamı, Kore yarımadasında artan gerilimler ve yükselen Çin’in eskisinden daha cesur bir şekilde kendini savunması göz önüne alındığında, Japon Anayasası’nın 9. Maddesinin değiştirilip değiştirilmeyeceği konusu hassas bir sürece girdi.
17 Kasım 2017’de Shinzo Abe, Japon Parlamentosunun 195. Oturumunun açılışında “şu anda Japonya’yı çevreleyen güvenlik ortamının savaş sonrası tarihin en şiddetli ortamı” diyerek anayasal reform konusundaki tartışmaların ilerleyebileceğine dair kesin inancını ifade etmişti. Parlamentoda görüş ayrılığı yaşatan bu istek LDP’nin oylamayı lehine çevirecek yeterli koltuk sayısını yakalayabilmesi için iç siyasette atılım yapmasına neden oldu.
Süreç içerisinde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Abe halefi Yoshihide Suga’dan yeterli çabayı göremese de Suga yerine gelen Fumio Kishida, Abe’nin başlattığı süreci geniş bir alana taşıdı.
ABD ile olan ilişkileri ileri seviyede tutan Kishida, iç siyasette çatlaklar oluşturacak adımlar atmaktan çekinmemektedir.
Kantei’de ihtiyatlı yaklaşım ve LDP içerisindeki anlaşmazlıklar
Mevcut “troika siyaseti”nden dışlanan eski Başbakan Yoshihide Suga, halefi Fumio Kishida’ya saldırarak alt meclis seçimleri öncesi geri dönüş isteğinin ilk sinyallerini vermiş oldu. Başbakan Kishida, Nisan ayında yapılması planlanan seçimler öncesinde giderek daha savunmasız bir hedef haline geliyor.
Muhalefet partileri Kishida’nın azalan popülaritesinden yararlanmayı başaramasa da deneyimli başbakan Liberal Demokrat Parti içinde büyüyen anlaşmazlığı görmezden gelmeyecektir. Bu duruma yönelik hamlelerin başında ise Suga ilk sırayı alabilir.
Savunma Bütçesi ve ekonomi tartışmaları
Suga, geçen ay hükümetin genişletilmiş savunma harcamaları için toplam 1 trilyon yen’den (7.63 milyar dolar) fazla vergi artırma planı hakkında Kishida yönetimini sert şekilde eleştirdi. Suga, kabine baş sekreteri olarak görev yaptığı Abe yönetimi altında kurumlar vergilerini düşürerek şirket kazançlarını artırmaya yardımcı olmakla bilinirken, mevcut durumdan memnun olmayan Japon halkının dikkatini çekmiş gözüküyor.
Suga ve grubuna göre, Kishida önemli meseleleri yalnızca yakın çevresine verdiği yetkiler ile hallediyor. Örneğin: İktidar partisinin savunma harcamalarına yönelik vergileri artırma görüşmelerini başlatan LDP Vergi Sistemi Araştırma Komisyonu başkanı Yoichi Miyazawa’nın Kishida’ya yakın bir isim ve kuzeni olması eleştirilerin odak noktası olmuş durumda.
Savunma harcamalarındaki tarihi artış en yüksek seviyeye ulaştı. Ana faktör, Kishida yönetiminin savunma yeteneklerini ciddi şekilde güçlendirmesiyle ilgili harcamalardır. Karşı saldırı kabiliyeti ile ilgili harcamalar dahil olmak üzere savunma harcamaları (ABD ordusunun yeniden örgütlenmesi için yapılan harcamalar dahil), önceki yıla göre 1,4 milyar yen artışla 6,8 milyar yen oldu. Genel harcamalara bakıldığında, kamu işleri harcamalarında 6,6 trilyon yen’i, eğitim ve bilimin teşviki için 5,4 trilyon yen’i aşarak ilk kez sosyal güvenlikten sonra ikinci en büyük harcama oldu.
Anayasal değişim ve uluslararası hukuk arasındaki denge nasıl sağlanacak?
ABD-Çin rekabeti ve Ukrayna’daki savaşla sarsılan uluslararası düzen ile Japon Başbakan Kishida , “Ukrayna yarının Doğu Asya’sı olabilir” diyerek Japon Öz Kuvvetlerine yönelik anayasal engellerin ortadan kaldırılması sürecini hızlandırmak istemişti.
Kishida, bu söylemle, anayasayı revize etmeye çalışıyor.
Japonya’nın küresel güvenlik politikalarına refleks olarak anayasal düzenlemeler ile pasifist savunma politikasından vazgeçme isteği, meşru savunma refleksi için elzem olarak görülse de LDP’nin imparatorluk özlemi çeken kadroları göz önüne alındığında şüphelidir. Düzeni sağlamak için yalnızca güç değil, aynı zamanda otoriteye sahip güç birliğinin sağlanması stratejik olarak daha fazla kazanımlar getirecektir. Japonya’nın bölgede atacağı her agresif adım, Çin, Rusya ve ABD tarafından yakından izlenerek silahlanma yarışını hızlandıracaktır. Bu durum Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınan kararları ve bölgesel stratejik anlaşmaları tehdit edecek. Böyle bir çerçevenin yürümeyeceği Japonya parlamentosunda Anayasal Demokrat Parti vekili Kenta Izumi tarafından dile getirilmiştir. Izumi, karşı saldırı yeteneklerinin geliştirilmesi için düzenlenen savunma konulu meclis toplantısında, karşı saldırı yeteneklerinin geliştirilmesinin uluslararası hukuku ihlal edecek sonuçlar doğurabileceği yönünde söylemlerde bulundu.
Yeniden düzenlenmekte olan Ulusal Savunma Stratejisi’nde ‘barışçıl ulus’ ve ‘münhasır savunma’ kelimelerinin revizyondan sonra kalması muhtemeldir. Japonya’nın dünyaya karşı duruşunu gösteren bu kelimeler değişen savunma politikası için kilit öneme sahip. Görünen o ki, yönetimin hünerini göstermesi ancak değişimlerin üzerini nasıl kapatacağından ibaret.