Bizi Takip Edin

ASYA

‘Afganistan’da barış ve güvenlik olmadan, Orta Asya’da barış ve güvenlik olmaz’

Yayınlanma

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Genel Sekreteri Khusrav Noziri, Harici’ye konuştu: “Afganistan sadece Tacikistan için değil, tüm bölge için bir güvenlik sorunudur. Çünkü Orta Asya ülkeleri Afganistan’ın güvenliğini Orta Asya’nın güvenliği olarak görmektedir.”

Türkiye, Pakistan, İran, Afganistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın üye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ise gözlemci üye olduğu, 1985’te kurulan EİT, günümüzde yaklaşık 450 milyon nüfusa sahip ekonomik ağırlıklı bölgesel bir örgüt halini aldı.

Bölgesel ekonomik işbirliğini geliştirmek amacıyla kurulan EİT, ticaret, ulaştırma, tarım, enerji, çevre, sağlık, sanayi, maliye ve ekonomi alanlarında bölgesel işbirliği projelerinin hayata geçirilmesine imkan sağlıyor.

2021’den beri EİT Genel Sekreterliğini yürüten Khusrav Noziri, Tacikistan’da Dışişleri Bakanı Yardımcılığı gibi üst düzey görevlerin yanı sıra, Tacikistan’ın Mısır, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin Büyükelçiliği de olmak üzere pek çok ülkede diplomatik görevler üstlenmiştir. 2021 yılında Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) kuruluşuna ve gelişimine yaptığı katkılardan dolayı “Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 20. Yıldönümü” madalyası ile ödüllendirilmiştir.

EİT Genel Sekreteri Büyükelçi Khusrav Noziri, teşkilatın hedefi, önümüzdeki dönem projeleri, Orta Asya’daki ticari işbirlikleri üzerine sorularımızı yanıtladı.

‘Orta Koridor bölgemizi Çin’e ve Avrupa’ya bağlıyor’

Orta Koridor’un engellere rağmen ilerlemeye devam etmesi, Güney Kafkasya-Orta Asya bölgesinin siyasi ve ekonomik özerklik arzusunun bir sembolü olarak görülüyor. Çin ve Rusya gibi büyük güçlerin bu konuya yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Orta Koridor, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı topraklarındaki en önemli koridorlardan biridir ve bildiğiniz gibi EİT ile Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komitesi (BMAEK) arasında bir Koordinasyon Komitesi kurduk. Bu çerçevede bu projenin nasıl daha iyi uygulanabileceğini ve bu koridorun nasıl hayata geçirilebileceğini görüşüyoruz. Bu koridor, bölgemiz için büyük önem taşıyor çünkü bölgemizi doğudan dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan Çin’e ve batıdan da Avrupa’ya bağlıyor. Bu konu Antalya Diplomasi Forumu’nda da gündeme geldi; Avrupa’nın doğusunda meydana gelen bazı olaylar nedeniyle Kuzey Koridorunun bazı sorunlarla karşı karşıya olduğu vurgulandı. Şimdi, EİT bölgesinden geçen Orta Koridor’un sahip olduğu potansiyelin nasıl daha iyi kullanılabileceğine odaklanıyoruz.

‘Yaptırımların ekonomik işbirliği üzerinde olumsuz sonuçları oldu’

Batı’nın baskısına rağmen Ekonomik İşbirliği Örgütü Rusya’yı hedef alan yaptırımlara katılmayı reddediyor. Washington’un ikincil yaptırımlar konusundaki tedbirlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

EİT olarak, üye devletler arasında siyasi konuları gündeme getirmeme ve sadece on üye devlet arasında ekonomik işbirliği ve entegrasyon konularına odaklanma konusunda mutabakata vardık.  Ancak elbette her üye devletin neye karar vereceği ve yaptırım uygulayıp uygulamayacağı kendi egemenlik hakkı kapsamındadır. Bizim organizasyonumuzda ticaret ve ulaştırma, bağlantı, enerji, çevre vb. alanlarda belirlenmiş hedeflerimiz var. Şu anda temel stratejik belgemiz olan Vizyon 2025’e göre tüm öncelikli alanlarımızda projelerimizi uyguluyoruz. Ancak, kilit üye devletlerimizden birine karşı uygulanan bu yaptırımların elbette bölgesel ekonomik işbirliği gündemimiz üzerinde olumsuz sonuçları olduğunu görüyoruz. Bunun farkındayız. Ancak yine de bu zorlukların üstesinden gelmek ve tüm öncelikli alanlarımızda ekonomik olarak daha yakın işbirliği ve daha yakın entegrasyon sağlamak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.

Vizyon 2025 hedefi

Strateji belgeniz Vizyon 2025’te yer alan dikkat çekici hedefler hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

Temel strateji belgemiz olan Vizyon 2025’e göre bölge içi ticaretimizi iki katına çıkarma hedefi koyduk. Ticaret alanındaki işbirliğimizin seviyesini karşılaştıracak olursak, şu anda küresel ticaretimizin %9’unu oluşturan bölgesel ticaretimizin, diğer bölgesel ekonomik bloklar ve örgütlerle karşılaştırıldığında çok daha az olduğunu görebiliriz. İşte bu nedenle bölge içi ticaretimizi iki katına çıkarma hedefini belirledik. Bu konuda takip ettiğimiz iki parametre var. Birincisi, teşkilatımızın küresel ticarete katkı payını artırmak. EİT üyeleri olarak 2022 yılında ilk defa küresel ticaretin yaklaşık %4’üne tekabül eden 1 trilyon ABD Doları sınırını aştık. Küresel ticaretteki payımızı ve katkımızı artırmak istiyoruz. İkinci olarak da eş zamanlı olarak bölge içi ticaretimizi, yani üye ülkeler arasında bölge içinde yaptığımız ticareti artırma hedefi koyduk. Çünkü ticareti analiz ettiğimizde birçok ürün ve emtianın blok dışından ithal edilmek yerine EİT içinden ithal edilebileceğini görebiliriz. Dolayısıyla bu konuda büyük bir potansiyele sahibiz.

Ulaştırma ve iletişim alanı

İkinci öncelikli alanımız ulaştırma ve iletişim. Ulaşım ve iletişim alanında pek çok başarı hikayemiz var ve Trans-Hazar Orta Koridorunu zaten tartışmıştık. Ayrıca ITI (İslamabad-Tahran-İstanbul) olarak adlandırılan ve İslamabad’dan başlayıp Tahran’dan geçerek İstanbul’da sona eren koridoru yeniden aktif hale getirdik. İlgili deniz koridoru ile karşılaştıracak olursak, daha az maliyetli ve zamandan tasarruf sağlayan bir rota olacaktır. Şimdi de bu koridoru Bulgaristan’a kadar uzatmak için Bulgar şirketleriyle görüşüyoruz ki bu da Güney Asya’yı ilk kez demiryoluyla Avrupa’ya bağlayacak. Yani bölgemizdeki bir diğer önemli koridor. Ayrıca, geçen yıl Taşkent’te düzenlenen son Ulaştırma Bakanları toplantısında, TUTIT ve KUTIT olarak adlandırılan iki yeni koridoru, çoklu taşımacılık (multi-model) koridorları başlattık. TUTIT; Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran ve Türkiye’nin kısaltmasıdır. KUTIT ise Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran ve Türkiye’nin kısaltmasıdır. Her ikisi de Çin’in de bağlandığı rotalar. Bu iki koridor, multi-model koridorlardır. Geçtiğimiz eylül ayında Duşanbe’de çalışma grubunun ilk toplantısını yaptık ve şimdi TUTIT multi-model koridorunda ne zaman bir test sürüşü yapmamız gerektiğini tartışıyoruz.

Bir diğer proje ise Kazakistan, Türkmenistan ve İran’ı kapsayan KTI. Aşkabad’da gerçekleştirdiğimiz zirve sırasında bu ulaştırma koridorunun ticarileştirilmesi konusunda mutabık kaldık. Ulaştırma ve iletişim alanındaki hedeflerimizden biri de, ulaştırma koridorlarımızı ekonomik ve ticari koridorlar haline getirmek ve böylece ticarileştirmek.

Denizcilik ve havacılık

Ayrıca ulaştırma alanındaki işbirliğimizi denizcilik alanında da geliştiriyoruz çünkü güneyimizde Hazar Denizi ve Basra Körfezi var, bunlar önemli deniz limanları. Ayrıca Pakistan’daki Gwadar limanı ve Türkiye’deki önemli limanlar da projeye dahil edilecek. Organizasyondaki ülkelerimizden üçünün denize erişimi var ancak çoğunluğu, yani geriye kalan yedi üye ülke, denize kıyısı olmayan ülkeler. Bu bakımdan denize kıyısı olmayan ülkelerin potansiyelinin arttırılması ve bu eko-geçitler vasıtasıyla denize erişimlerinin sağlanması konusu büyük önem arz etmektedir.

Ayrıca havacılık alanında da iyi bir işbirliğimiz var. Son Ulaştırma Bakanları toplantısında EİT olarak Azerbaycan’ın Gabala ve Özbekistan’ın Semerkant şehirlerine aktarma merkezi olma statüsü verme kararı aldık. Bu statünün, denize kıyısı olmayan ülkelerin iş, yatırım vb. çekme potansiyelini arttıracağını umuyoruz.

Enerji ve çevre

Diğer öncelikli alanlar ise enerji ve çevre. Enerji konusunda iki önemli amiral gemisi projemiz olduğunu söylemek isterim. Bunlardan ilki Bakü’de EİT Temiz Enerji Merkezi’nin kurulması. Bu, Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ile birlikte yürütülen ortak bir proje ve kuruluşunun ilk aşaması tamamlandı. Şimdi, bu projenin sonraki aşamalarının uygulanmasına doğru ilerliyoruz. Önemli üye devletlerimizden biri olan Azerbaycan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan bir sonraki 29. Taraflar Konferansı (COP29) sırasında Bakü’de EİT Temiz Enerji Merkezi’nin açılışını yapmayı başaracağımızı umuyoruz.

Enerji sektöründeki bir diğer öncü program ECO-RAM’dır. Bu bölgesel bir elektrik piyasası kurulmasını temsil ediyor ve şu anda pilot aşamada. Bu projeye komşu ülkeler olarak Türkiye ve İran katılıyor, Azerbaycan’ın da potansiyel olarak katılımı söz konusu. Ancak biz bu projenin genişletilebileceğini düşünüyoruz çünkü bölgemizde doğal kaynaklar ve elektrik üretimi açısından zengin başka ülkeler de var. Bunlardan bazıları fosil kaynaklara, bazıları da Tacikistan ve Kırgızistan gibi elektriğe dayanıyor. Bu iş birliği umut verici.

Bir diğer alan ise çevre. Dubai’deki son COP sırasında çevre konusunda bakanlar toplantısı yaptık. Bu toplantıda çevre alanında iş birliğine ilişkin üst düzey diyalog platformunun ilk toplantısını Özbekistan’ın Semerkant kentinde yapmaya karar verdik. Bu bizim organizasyonumuzda yeni kurulan bir mekanizma.

Turizm

Bir sonraki öncelikli alan turizm. Şu anda EİT’in turizm başkentleri konseptini geliştiriyoruz. Şu anda bu projede altı şehrimiz var. Bunlardan biri de Türkiye’nin Erzurum şehri. Önümüzdeki yıl Erzurum EİT’in turizm başkenti olarak ilan edilecek. Bu bağlamda Erzurum’da büyük etkinlikler düzenlemeyi planlıyoruz. Erzurum’dan sonra sıra Şuşa’ya gelecek.

‘Çin önemli bir ticaret ortağı, ekonomik ortak ve yatırım ortağı’

Geçtiğimiz yıl Çin, Xian’da Orta Asya ülkelerini bir araya getiren beşli bir zirve düzenledi. Çin’in bölgede artan rolünü nasıl yorumluyorsunuz?

Çin’in EİT üyesi ülkelerde giderek artan bir rol oynadığının farkındayız. Bu nedenle EİT, Çin ile ilişkilerini geliştirmek, güçlendirmek ve genişletmekle ilgilenmektedir. Bildiğiniz gibi, EİT üyesi ülkelerin önemli bir kısmı Çin’in komşusudur. Kazakistan’dan başlayarak Kırgızistan, Tacikistan ve Pakistan; Çin’in doğrudan komşularıdır. EİT üyesi ülkelerin Çin ile önemli ve büyük projeleri, altyapı projeleri var ve bu projelerin ekonomik işbirliğimizi ve entegrasyonumuzu artırmak için EİT’ye de fayda sağlayabileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla Çin bizim için önemli bir ticaret ortağı, ekonomik ortak ve yatırım ortağıdır.

‘Artan Çin yatırımlarını memnuniyetle karşılıyoruz’

Bazı ülkeler Çin yatırımlarını desteklerken, bazı ülkeler de Çin’in ekonomik büyümesinden ve Kuşak Yol girişimine bağımlı kalınmasından ve borçlanmalardan endişe duyuyor. ECO’nun pozisyonu nedir?

Sahadaki gerçekliğe bakacak olursak, tüm üye devletlerin ekonomilerinde artan Çin yatırımlarını memnuniyetle karşıladıklarını düşünüyorum. Bunu büyük projelerin ve farklı alanların hayata geçirilmesi şeklinde sahada görebiliyoruz.

Tacikistan’ın rolü

Bu röportajı Tacikistan adına vermiyorsunuz ama izin verirseniz ülkenizle ilgili de bazı sorularım olacak. Tacikistan hakkında çok fazla bilgimiz yok. Tacik siyasetçilerle çok fazla konuşamıyoruz. Onları yakalamak ve onlarla konuşmak çok zor. Tacikistan’ın dış politikası hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyoruz. Tacikistan anayasası barışçıl bir politikaya vurgu yapıyor. Bu kriter nedir ve bölge ülkeleriyle ve ötesiyle nasıl uygulanıyor?

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olarak elbette Tacikistan adına konuşamam, ancak Tacikistan’ın teşkilatımızın çok önemli ve aktif bir üyesi olduğunu söyleyebilirim. Tacikistan birkaç kez örgütün zirvesine, Bakanlar Konseyine ev sahipliği yapmıştır. Bildiğiniz üzere Konsey, örgütümüzün en yüksek karar alma ve politika yapma organıdır. Tacikistan ayrıca teşkilatımızdaki farklı bölgesel projelerin uygulanmasında da etkin rol oynuyor. Tacikistan’ın katılımına değer veriyoruz. Antalya Diplomasi Forumu’nda Tacikistan Dışişleri Bakanı Sirojiddin Muhriddin ile bir kez daha bir araya geldik ve işbirliği alanları ile Tacikistan’ın rolünün güçlendirilmesi ve faaliyetler hakkında görüş alışverişinde bulunduk.

‘Afganistan için projelerimiz var’

Görünüşe göre Tacikistan’ın iki komşusuyla büyük bir sorunu var ve bunlar Kırgızistan ve Afganistan. İlişkileri normalleştirmek için hangi adımlar atıldı ya da bu ülkeler arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi için herhangi bir olasılık var mı?

Tekrar ediyorum, Tacikistan adına konuşamam ama bildiğim bir şey var: Hem Tacikistan hem de Kırgızistan bizim üyelerimizdir. Tacikistan ve Kırgızistan arasında devam eden müzakere sürecini memnuniyetle karşılıyoruz. Olumlu gelişmeleri ve Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki ortak sınırda büyük bir alan oluşturulduğunu duyduk. Sanırım heyetler bu sınırın nasıl çizileceği konusunda mutabık kaldılar. Bu alanda olumlu adımlar ve olumlu gelişmeler var. Afganistan da EİT üyesi bir ülke. Afganistan özellikle ulaşım ve özellikle enerji açısından çok önemli; Afganistan’la ilgili projelerimiz var ancak Afganistan’daki mevcut durum ve fiili yöneticiler nedeniyle birçok projemiz şu anda askıya alınmış durumda. Ancak Afganistan için özel bir programımız var.

‘Afganistan tüm bölge için güvenlik sorunu’

Bunun Tacikistan’ın da en büyük güvenlik kaygılarından biri olduğunu söyleyebilir miyiz?

Afganistan sadece Tacikistan için değil tüm bölge için, tüm Orta Asya için bir güvenlik sorunudur çünkü Orta Asya ülkeleri Afganistan’ın güvenliğini Orta Asya’nın güvenliği olarak görmektedir. Afganistan’da barış ve güvenlik olmadan, bölgede güvenlik ve barışın olmayacağı Orta Asya liderleri tarafından defalarca ifade edilmiştir.

Ülke olarak mı Afganistan’da bahsediyorsunuz yoksa Taliban’ın fiili yönetimine ilişkin mevcut güvenlik tehdidini mi kastediyorsunuz?

Afganistan’dan bir ülke olarak bahsediyorum çünkü bu durum iki yıl önce başlamadı. Zaten 40 yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Yani ülkeden bütün olarak bahsediyorum. Afganistan, örgütümüzün önemli bir üyesidir ancak mevcut durum nedeniyle Afganistan ne yazık ki toplantılarımıza resmî olarak katılamamaktadır.

‘Çin bölgedeki en büyük yatırımcı’ 

Hem ABD hem de Çin, Tacikistan’a yatırım yapmakla ilgileniyor. Hangisi Tacikistan’a daha fazla yatırım yaptı ve hangi alanlarda yatırım yaptı?

[Gülüyor] Yatırım alan ülkeler için, para aktığı sürece kimin yatırım yaptığı konusunda büyük bir fark olmadığını düşünüyorum. Bence ülkeler bu yatırımları artırmak ve yatırımla gelen ülke sayısını yükseltmek istiyorlar. Dolayısıyla bunun Tacikistan’ın da bir politikası olduğuna inanıyorum.

Sahaya baktığımızda, hangi ülke daha fazla yatırım yapıyor?

Elimizdeki istatistiklere göre, Çin sadece Tacikistan’da değil, tüm Orta Asya ülkelerinde, İran’da ve Pakistan’da da en büyük yatırımcı konumunda.

‘Bölge içi ticarete geri dönmek en önemli öncelik’

Size sormadığım ama sizin bize söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bahsetmediğim bir öncelik alanı daha var. O da insan kaynakları ve sürdürülebilir kalkınma. Bu bağlamda, bu yıl Türkmenistan’ın yeni modern akıllı şehri Arkadak’ta ilk Sürdürülebilir Kalkınma Forumunu düzenleyeceğiz. Bu yıl İran, dönem başkanlığını yapıyor. İran, bölge içi ticaret yoluyla güçlendirilmiş ve dirençli EİT bölgesi temasıyla geldi. Yine, bölge içi ticarete geri dönmek, bölgemiz için en önemli önceliktir. Bu bağlamda teşkilatımız için gerekli tedbirleri alıyoruz. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşması (ECOTA) üzerinde müzakerelerde bulunduk ve yürürlüğe girmesi için asgari koşul olan beş üye ülkenin imzasıyla onayladık. Ancak ne yazık ki bu anlaşma, gümrük vergilerinin düşürülmesine ilişkin maddelerde taraflar arasındaki görüş ayrılığı nedeniyle işlerlik kazanamamıştır. Fakat, bu hikâyenin sonu değil. Şimdi özellikle ticareti kolaylaştırmanın başka yollarını araştırıyoruz. Ticaretin kolaylaştırılması taslak stratejisi ve ticaretin kolaylaştırılması taslak anlaşmasını yaptık.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English