Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman aydınlarından 1 Eylül’de Ukrayna’da barış çağrısı

Yayınlanma

Aralarında siyasetçilerin, sendikacıların, bilim insanlarının ve gazetecilerin de bulunduğu bir grup Alman, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Almanya yönetimine Ukrayna savaşında diplomasi çabalarına öncülük etmesi için çağrı yaptı.

“Barış olmadan her şey bir hiçtir” başlıklı açıklamada, nükleer bir savaş ihtimalinin gün geçtikçe arttığı vurgulanırken, askeri bir çözümün mümkün olmadığına, “sadece savaş lordlarının seslerinin duyulduğuna” işaret ediliyor.

Derhal silah bırakılmasını, ateşkesi ve ön koşulsuz barış müzakerelerini talep eden aydınlar, Alman hükümeti ile birlikte Fransız ve Avrupalı ortaklarından “Ukrayna ve Rusya Federasyonu’na somut girişimlerle yaklaşmalarını” istiyor.

Barış çağrısı şöyle:

BARIŞ OLMADAN HER ŞEY BİR HİÇTİR

İkinci Dünya Savaşı’nın Almanya’nın Polonya’ya saldırısıyla başladığı gün olan 1 Eylül, Rusya, Ukrayna ve NATO arasındaki mevcut savaşta durup silahların susmasını talep etmemizi hatırlatıyor. Nükleer uçuruma yuvarlanma tehlikesi günden güne artıyor. Açıkça askeri bir çözüm olmamasına rağmen on binlerce insanın hayatının feda edilmesini kabul etmiyoruz. Bu çatışmaya sürüklenen Ukraynalılar ve Ruslarla dayanışma içinde olduğumuzu gösterelim! Neden onların şikâyetlerini duymuyoruz? Neden sadece savaş lordları dinleniyor?

Talep ediyoruz: Silahlarınızı bırakın! Federal Almanya Cumhuriyeti hükümetinden, Fransa’dan ve Avrupalı ortaklarından Ukrayna ve Rusya Federasyonu’na somut girişimlerle yaklaşmalarını talep ediyoruz. Amaç ateşkes ve ardından önkoşulsuz barış müzakereleri olmalıdır. Birbirimize karşı güvenlik diye bir şey yoktur – bu ölümcül hata savaşın nedenlerinden biriydi. Güvenlik ancak birlikte sağlanabilir! 1 Eylül’ün anısı bizi acil çağrımızda güçlendiriyor: Barış olmadan her şey bir hiçtir!

Prof. Dr. Peter Brandt, tarihçi. Susanne Brandt, estetik uzmanı. Prof. Dr. Michael Brie, filozof. Marco Bülow, siyasetçi. Daniela Dahn, yazar. Prof. Dr. Hajo Funke, siyaset bilimci. Dr. Peter Gauweiler, avukat. Dr. Frank Havemann, bilgi bilimci. Sibylle Havemann, müzik öğretmeni. Christoph Habermann, eski Devlet Bakanı, Christoph Hein, yazar. Cornelia Hildebrandt, siyaset bilimci. Prof. Dr. Dieter Klein, iktisatçı. Dr. Hans-Jürgen Misselwitz, doğa bilimci. Ruth Misselwitz, papaz. Michael Müller, eski Devlet Bakanı, Dr. Alexander Neu, siyasetçi. Jürgen Peters, sendikacı. Prof. Dr. Rainer Mausfeld, bilişsel araştırmacı. Dr. Reinhard Merkel, hukukçu. Alexander Rahr, Doğu Avrupa tarihçisi. Renata Schmidtkunz, gazeteci. Prof. Dr. Horst Teltschik, siyaset bilimci. Johann Vollmer, editör. Prof. Dr. Ernst Ullrich von Weizsäcker, çevre bilimci. Hans-Eckardt Wenzel, şarkıcı-söz yazarı. Gabriele Zimmer, siyasetçi.

AVRUPA

IMF Rusya’yı ziyaret edeceğini duyurdu, Avrupa tepki gösterdi

Yayınlanma

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ukrayna müdahalesinden bu yana ilk kez Rus ekonomisini incelemek üzere önümüzdeki hafta Moskova’ya personel gönderecek. Avrupa ülkeleri tepki gösterdi.

Washington merkezli kuruluşun yetkilileri Rusya’nın başkentine giderek “paydaşlarla” görüştükten sonra ekonomiye ilişkin bir değerlendirme yayınlayacak ve Kremlin’in ekonomiyi nasıl daha iyi idare edebileceği ve iklim krizi gibi sorunlarla nasıl başa çıkabileceği konusunda tavsiyelerde bulunacak.

IMF, bir üye ülke için 4. Madde gözden geçirmesi yapmanın “karşılıklı bir yükümlülük” olduğunu ve sürecin sadece ekonomik verilerdeki dalgalanma nedeniyle askıya alındığını söyledi. Rusya’daki durum artık “daha oturmuş” durumda denildi.

Cuma günü dokuz Avrupa ülkesi IMF’nin planlarını protesto ederek, “başka bir ülkeyi işgal eden bir ülkeyle diyaloğu yeniden başlatmanın Washington merkezli fonun itibarına zarar vereceğini” savundu.

Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna müdahalesinden bu yana IMF, Rusya ile yıllık istişarelerini durdurmuştu.

Litvanya, Letonya, Estonya, Finlandiya, İsveç, İzlanda, Danimarka, Norveç ve Polonya maliye bakanları IMF genel müdürü Kristalina Georgieva’ya gönderdikleri ve Reuters tarafından görülen mektupta “IMF’nin bu tür planlarından duyduğumuz güçlü memnuniyetsizliği ifade etmek isteriz” dediler.

AB yetkilileri, Georgieva’nın Budapeşte’de AB maliye bakanları ve merkez bankacılarının katılacağı bir toplantıya katılacağını ve burada kendisine IMF’nin planları hakkında sorular soracaklarını söyledi.

“IMF istişarenin sonunda Rusya’ya ne gibi tavsiyelerde bulunmak istiyor? Bir savaş ekonomisi nasıl daha iyi yönetilir?” diye soran üst düzey bir Avro Bölgesi yetkilisi Reuters’e konuştu.

Chatham House adlı dış ilişkiler düşünce kuruluşunda Rusya analisti olan Tim Ash bir blog yazısında şunları söyledi “Açıkçası 4. Madde gözden geçirmeleri gözetimle ilgili olmakla birlikte, aynı zamanda ülkelere nerede yanlış yaptıklarına dair politika tavsiyelerinde bulunmak ve ekonomik çıktılarını nasıl iyileştireceklerine dair tavsiyeler vermeye çalışmakla da ilgilidir. Dolayısıyla IMF yetkililerinin Moskova’ya giderek Rusya’nın ekonomisini iyileştirmesine yardımcı olmaları ve böylece kendilerini Ukrayna’ya karşı savaşın yürütülmesinde Rusya’ya yardım etmekle suçlanmaya açık hale getirmeleri kaçınılmazdır.”

‘Rusya’da ekonomik durum artık daha istikrarlı’

Moskova Federal Devlet İstatistik Servisi’nin son verilerine göre Rusya ekonomisi ikinci çeyrekte yıllık %4 oranında büyüdü. Büyümenin büyük bir kısmı imalat sektöründe gerçekleşti.

Bir IMF sözcüsü perşembe günü Washington’da düzenlenen basın brifinginde şunları söyledi:

“IMF ve tüm üye ülkelerimizin 4. Madde istişarelerini yürütme konusunda karşılıklı yükümlülükleri vardır. Bu bizim anlaşma maddelerimizde yer almaktadır. Aslında Rusya örneğinde, 2022’de Ukrayna’nın işgalinden bu yana ekonomik durum son derece istikrarsızdı ve bu da 4. Madde istişarelerini, özellikle de hem yakın hem de orta vadedeki görünüm ve politika çerçeveleri hakkında düşünmeyi zorlaştırdı. Artık ekonomik durum daha istikrarlı hale geldiğine göre, başta da söylediğim gibi, hem fonun hem de üye ülkenin yükümlülükleri doğrultusunda Rusya ile 4. Madde istişareleri yeniden başlıyor.”

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa Merkez Bankası faiz oranlarını %3,5’e düşürdü

Yayınlanma

Avrupa Merkez Bankası (AMB), düşen Avro bölgesi enflasyonu ve blok ekonomisinin durma riskiyle karşı karşıya olduğuna dair işaretler karşısında faiz oranlarını çeyrek puan düşürerek %3,5’e çekti.

Perşembe günü AMB’nin gösterge mevduat faiz oranını bu yıl ikinci kez düşürme kararı, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) önümüzdeki hafta borçlanma maliyetlerini düşürmeye başlaması beklenirken geldi.

Bazı analistler AMB’nin bu yıl kalan her iki toplantısında da faiz oranlarını tekrar düşüreceğini düşünüyor. AMB Başkanı Christine Lagarde, Avusturya Merkez Bankası Başkanı Robert Holzmann’ın muhalefet ettiği haziran ayındaki bir önceki faiz indiriminin aksine perşembe günkü hamlenin “oybirliğiyle kararlaştırıldığını” söyledi. 

AMB’nin %2’lik enflasyon hedefine atıfta bulunan Lagarde, son verilerin hedefe doğru ilerledikleri konusunda kendilerini rahatlattığını söyledi. 

Avro bölgesi enflasyonu ağustos ayında yavaşlayarak temmuz ayındaki %2,6’dan son üç yılın en düşük seviyesi olan %2,2’ye geriledi.

Almanya ve İtalya’da sanayi üretiminin düşmesi de Avro bölgesi ekonomisinin bu yılın başlarında kısa bir büyüme döneminin ardından yavaşladığı endişelerini artırdı.

AMB perşembe günü yaptığı açıklamada, “İşgücü maliyeti baskıları hafifliyor ve kârlar, yüksek ücretlerin enflasyon üzerindeki etkisini kısmen tamponluyor. Finansman koşulları kısıtlayıcı olmaya devam ediyor ve ekonomik faaliyet zayıf özel tüketim ve yatırımı yansıtacak şekilde hala durgun,” dedi.

AMB yeni üç aylık tahminlerinde bu yıl %0,8’lik bir büyüme öngördü ki bu, haziran ayındaki %0,9’luk tahmine göre küçük bir düşüş. Benzer şekilde, “önümüzdeki birkaç çeyrekte iç talebin katkısının daha zayıf olacağını” gerekçe göstererek 2025 yılı için tahminini %1,4’ten %1,3’e düşürdü.

Merkez Bankası bu yıl için enflasyon tahminini %2,5 ve gelecek yıl için %2,2’de tuttu. 

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB ülkeleri Almanların sınır kontrolleri kararı karşısında bölündü

Yayınlanma

AB ülkeleri, önümüzdeki hafta yürürlüğe girecek olan kapsamlı yeni sınır kontrolleri ile ilgili olarak farklı tepkiler gösteriyor. 

Almanların özellikle komşuları, öfkeyle tepki gösterirken AB çapında bir tepki için görüşmelere başladılar.

Polonya Başbakanı Donald Tusk geçen cuma günü Almanya’ya yapmayı planladığı ziyareti iptal etti ve Berlin’i yeni kısıtlamaları geri çekmeye zorlamak için diğer Avrupa ülkeleriyle “acil istişareler” yapılması çağrısında bulundu.

Tusk, Almanya’nın açıklamasını “kabul edilemez” olarak nitelendirdi ve bunun “Schengen Anlaşmasının büyük ölçekte fiilen askıya alınması” anlamına geldiğini savundu.

Polonya İçişleri Bakanlığı da Euractiv’e verdiği demeçte, “Almanya’nın eylemleri (…) büyük endişe yaratmaktadır. Hatta AB vatandaşları için çok önemli olan ve şüphesiz bir başarı olan Schengen Bölgesinin tamamının işleyişini tehdit edebilir,” dedi.

İlgili ülkelerin ne zaman ve nerede bir araya geleceğini belirtmeyen bakanlık, Polonya’nın önümüzdeki saatlerde “AB düzeyinde de” olası bir tepkiyi değerlendirmek üzere Almanya’ya sınırı olan AB ülkeleriyle istişarelerde bulunacağını sözlerine ekledi.

Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner Alman gazetelerine verdiği demeçte “manevra alanı olmadığını” ve Viyana’nın Berlin’in planladığı kısıtlama ile işbirliği yapmayacağını söyledi.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, Almanya’nın kararını eleştirerek böyle bir adımın Schengen Bölgesini tehlikeye atacağını söyledi ve göçmen sorununun Berlin’in mevcut refah politikalarından kaynaklandığını ima etti.

Avrupa’nın önde gelen göç karşıtı politikacıları ise, göç ve Avrupa’da serbest dolaşımın başarısızlığı konusunda uzun zamandır dile getirdikleri sert mesajın haklılığını iddia ederek Almanya’nın kısıtlamasını memnuniyetle karşıladı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán salı günü X’te, “Şansölye Scholz, kulübe hoş geldiniz!” diye yazdı.

Hollandalı sağcı lider Geert Wilders ise sitedeki bir başka paylaşımında, “İyi fikir, bunu biz de yapmalıyız!” dedi.

Almanya’nın sınır kontrollerini sıkılaştırma kararı, İtalya İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Wanda Ferro’dan da övgü aldı.

Euractiv’e konuşan Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia (İtalya’nın Kardeşleri) üyesi, bu kararın İtalya’nın sınır yönetimine ilişkin uzun süredir devam eden yaklaşımıyla yakından uyumlu olduğunu söyledi.  

Ferro, “Sınır kontrolü ve yasadışı göçle mücadele konusunda Almanya, ne yazık ki Solingen saldırısının yarattığı duygusallıkla da olsa, İtalyan hükümetinin çizgisini takip ediyor,” dedi. 

Almanya’nın Çek Cumhuriyeti, Polonya ve İsviçre ile olan sınırlarında geçtiğimiz ekim ayından bu yana, Avusturya ile olan sınırlarında ise 2015 yılından bu yana geçici kontroller uygulanıyor.

Yeni kararla birlikte bu sınırlara Fransa, Danimarka, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg da eklenecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English