Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanların çoğunluğu Rusya ile barış müzakerelerini destekliyor

Yayınlanma

Son yapılan bir kamuoyu yoklaması, barış müzakerelerine yönelik tutumlarda bölgesel farklılıklar olduğunu ve Doğu Almanya’nın Batı’ya kıyasla daha destekleyici olduğunu ortaya koyuyor.

Insa Enstitüsü tarafından yapılan yeni bir ankete göre Almanların çoğunluğu Ukrayna’da devam eden çatışmanın çözümü için Rusya ile barış görüşmelerinin başlatılmasından yana.

Siyasetçi Sahra Wagenknecht ve insan hakları aktivisti Alice Schwarzer tarafından yaptırılan anket, Alman halkının askeri angajmanların sürdürülmesi yerine diplomatik çabaları tercih ettiğini ortaya koydu.

Anket, 2 Ağustos ile 5 Ağustos tarihleri arasında 18 yaş ve üzeri 2002 Alman vatandaşının katılımıyla gerçekleştirildi. 

Emma dergisi ve Berliner Zeitung gazetesinde yayınlanan ankete katılanların yüzde 68’i Rusya ile barış görüşmelerini destekliyor.

Katılımcıların yüzde 33’ü görüşmeleri ‘kesinlikle desteklerken’, yüzde 35’i ‘kısmen destekliyor’. Buna karşılık sadece yüzde 20’si bu fikre karşı çıkarken, yüzde 13’ü ‘biraz karşı’, yüzde 7’si ise ‘tamamen karşı’ olduğunu belirtti.

Destekte bölgesel farklılıklar

Anket, kamuoyu görüşlerinde kayda değer bölgesel farklılıklar olduğunu gösterdi.

Doğu Almanya’da katılımcıların yüzde 76’sı barış müzakerelerine destek verirken, bu oran Batı Almanya’da yüzde 66.

Bu farklılık, Rusya ile daha yakın ekonomik ve kültürel bağlara sahip olan Doğu Almanya ile iki bölge arasındaki tarihi ve siyasi nüansları yansıtıyor.

Anket aynı zamanda Sahra Wagenknecht’in partisi Die Linke (Sol) seçmenleri arasında da barış görüşmelerine güçlü bir destek olduğunu göstermiş ve yüzde 87 oranında destek ifade edildi.

Benzer şekilde, Almanya için Alternatif (AfD) seçmenlerinin yüzde 82’si de diplomatik müzakerelerden yanadır. Ancak öneri Yeşiller Partisi seçmenleri arasında çoğunluk desteği bulamadı ve sadece yüzde 42’si destek verdi.

Diplomatik çözüme geniş destek

Ankette sorulan kilit sorulardan biri şöyleydi: “Batılı ülkeler [Kiev’e] daha fazla silah sevkiyatını reddetse ve bunun yerine Rusya’ya ateşkes ve barış görüşmelerinin başlamasını teklif etse ne düşünürsünüz?”

Bu öneri katılımcıların yüzde 65’i tarafından desteklenirken, yüzde 34’ü ‘çok iyi’ ve yüzde 31’i ‘biraz iyi’ olarak değerlendirdi.

Buna karşılık, sadece yüzde 20’si bu fikri olumsuz bulurken, yüzde 12’si ‘biraz yanlış’ olarak değerlendirdi ve yüzde 8’i kategorik olarak reddetti.

Ateşkes çağrısı Doğu Almanya’da daha da güçlü bir destek buldu, katılımcıların yüzde 79’u bu fikri desteklerken, Batı’da bu oran yüzde 62 oldu.

Silah teslimatı konusunda görüşler farklılaşıyor

Anket ayrıca Almanya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi konusunda karışık görüşler ortaya koydu. Katılımcıların neredeyse yarısı (yüzde 48) Kiev’e Taurus uzun menzilli füzelerinin gönderilmesine karşı çıkarken, yüzde 38’i bu tür önlemleri destekledi.

Ankette askeri soruların yanı sıra Alman hükümetinin diplomatik çabalarına ilişkin algılara da değinildi. Katılımcıların yüzde 45’i Alman hükümetinin çatışmayı çözmek için yeterince diplomatik çaba sarf etmediğini düşünürken, sadece yüzde 28’i aksini düşünüyor.

Ayrıca, çatışmanın Almanya’ya sıçramasına ilişkin endişeler de eşit oranda bölünmüş durumda; katılımcıların yüzde 45’i böyle bir sonuçtan korkarken, diğer yüzde 45’i bu endişeyi paylaşmıyor.

Dış politikada değişim çağrısı

Bunun yanı sıra Sahra Wagenknecht’in partisinden Federal Meclis üyesi Sevim Dağdelen, eski adıyla Twitter olarak bilinen X’te yaptığı paylaşımda “[Şansölye Olaf] Scholz, [Dışişleri Bakanı Annalena] Baerbock, [Maliye Bakanı Christian] Lindner ve [CDU lideri Friedrich] Merz’in tırmanma odaklı ve ABD güdümlü dış politikası yetersiz ve temelden yanlış yönlendirilmiş. Şimdi diplomasi zamanı,” dedi.

Wagenknecht de X’te hükümetin mevcut politikasının ‘artık demokratik desteğe sahip olmadığını’ ve ‘rota değişikliğinin zamanının geldiğini’ vurguladı

Wagenknecht, “Halkın çoğunluğu Ukrayna’daki savaş konusunda hükümetten, CDU’dan ve ana akım medyadan farklı bir görüşe sahip. Çoğunluk barış görüşmeleri, daha az silah ve daha fazla diplomasi istiyor,” değerlendirmesini yaptı.

AVRUPA

Merkel: Rusya’nın çıkarları tartışılmalı

Yayınlanma

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘a verdiği özel röportajda, savunma bütçesinden Washington’daki krize, Putin yanlıları ile Putin destekçileri arasındaki ayrımdan uyku düzenine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Merkel, Ukrayna’ya destek vermenin önemini vurgularken, Rusya’nın çıkarlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını ifade etti.

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘dan Anja Reich ve Tomasz Kurianowicz’e verdiği özel röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu. Merkel, savunma bütçesi, Ukrayna ve Washington’daki kriz gibi çeşitli konulara değindi.

Röportajın başında, planlanan görüşmenin “dramatik gelişmeler” nedeniyle ertelenmesi konusu gündeme geldi.

Merkel, Washington’daki toplantı ve CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleri nedeniyle röportajı ertelediğini belirterek, “Görüşme, Washington’daki toplantıdan sonra ve Başkan Trump’ın ABD Kongresi’ndeki konuşmasından hemen önce planlanmıştı. Hem Trump’ın Ukrayna hakkında söyleyecekleri hem de CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleriyle ilgili olarak bazı gelişmeler olabileceğini düşündüm,” dedi.

Yüz milyarlarca avroluk özel bütçe konusuna da değinen Merkel, prensipte bu bütçeye destek vereceğini ifade etti.

Savunma için ayrılan bu özel bütçenin akıllıca seçildiğini düşünen Merkel, “Savunma için ayrılan ve büyüklüğü tam olarak belirlenmemiş olan bu özel bütçenin çok akıllıca seçildiğini düşünüyorum. Belli bir taban miktar normal bütçeye alınıyor ve NATO’daki tartışmaların nasıl geliştiği, NATO Konseyi’nde hangi kararların alındığı görülebiliyor. Böylece belli bir hareket alanı bırakılıyor,” diye konuştu.

Ek özel bütçenin, bir amaca yönelik olması ve paranın sosyal harcamalar veya diğer tüketim harcamaları için kullanılamaması gibi büyük bir avantajı olacağını savunan Merkel, bütçe disiplininden yana olduğunu ancak olağanüstü durumlarda gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Trump ile Zelenskiy’nin Washington’daki görüşmesinin “her şeyi tetikleyen an” olduğunu belirten Merkel, bu görüşmenin Amerikalıların artık Ukrayna Devlet Başkanı’nın yanında olmadığının bir ifadesi olduğunu söyledi.

Merkel, görüşmeyi izlerken yaşadığı duyguları, “Böyle bir şeyi bir daha görmek istemem. Çok üzücü,” sözleriyle ifade etti.

Trump’ın muhataplarına suçluluk duygusu yaşatmak istediğini ve Amerika’nın tüm dünya tarafından kullanıldığı görüşünde olduğunu belirten Merkel, “Evet, Başkan Trump, Amerika’nın tüm dünya tarafından bir şekilde kullanıldığı görüşünde. ABD’nin sebepsiz yere diğer ülkelere yardım ettiğini veya onları koruduğunu düşünüyor,” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’ya destek verilmesinin ABD ve Avrupa’nın kendi çıkarları için olduğunu vurgulayan Merkel, bir ülkenin işgal edilmesine ve toprak bütünlüğünün sorgulanmasına izin verilemeyeceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sık sık görüşen bir siyasetçi olarak, Rusya liderinin olaylara bakış açısının dikkate alınmamasının büyük bir ihmal olduğunu belirten Merkel, “Rusya’nın çıkarları hakkında tartışmaya izin vermek gerekir,” dedi.

Ancak Merkel, Putin’in Baltık ülkelerine, Polonya’ya ve Almanya’ya saldırmasını mümkün görmediğini ifade etti.

Kuzey Akım-2 projesinin bir hata olup olmadığı sorusuna ise Merkel, “Sanırım, şimdi biraz kibirli konuşacak olursam, Putin hakkında çok az yanılsaması olanlardan biriyim. Gürcistan’ı işgal ettiğini, Kırım’ı ilhak ettiğini biliyordum, o zamanlar bana yalan söylemişti. Yine de böyle bir savaşı önlemek için her şeyi denemeyi doğru buluyorum,” şeklinde yanıt verdi.

AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını, ancak Doğu’da daha belirgin olduğunu ifade etti. AfD’nin ideolojik üst yapısının Doğu Almanya’da büyümediğini belirten Merkel, “AfD, ‘Biz halkız’ sloganıyla, devrim zamanının bu harika sloganını yeniden tanımlamaya çalışıyor. Memnun olmayan insanlara ‘Siz halksınız’ diyor. Ve memnun olmayan herkes elit kesime ait. Böylece toplumu bölüyorlar ve çeşitli şeylerden memnun olmayan insanlardan oluşan bir yankı odasıyla karşılaşıyorlar,” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman partilerinin ‘savaş’ anlaşması borsayı uçurdu

Yayınlanma

Almanya’da CDU/CSU, SPD ve Yeşiller arasında bir borç paketi için varılan milyar avroluk anlaşma borsada “sevinç çığlıklarına” yol verdi.

Spiegel’in aktardığına göre özellikle savunma ve altyapı hisseleri yükseldi.

Almanya’nın önde gelen endeksi Dax, bir ara 23.000 puanın üzerine çıktı ve öğleden sonra erken saatlerde yüzde 1,7 artışla 22.907 puana ulaştı.

Dax’ın liderleri, öğleden önce yaklaşık yüzde 5,7 oranında yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in hisseleri oldu. Yapı malzemeleri üreticisi Heidelberg Materials ve enerji teknolojileri grubu Siemens Energy’nin hisseleri de talep gördü.

MDax’ta listelenen zırhlı şanzıman üreticisi Renk bile yaklaşık yüzde on oranında yükseldi. Yaklaşık yüzde 5,5 oranında yükselen savunma şirketi Hensoldt’un hisselerine de güçlü bir talep vardı.

Finansal hizmet sunan Helaba’da uzman olarak çalışan Ulf Krauss, “Donald Trump’ın giderek daha kaotik ve tehditkar olarak algılanan ekonomi politikası ABD’de ekonomik karamsarlığa yol açarken, Almanya’nın borç frenini gevşetme girişimi Avro bölgesinde büyüme için iyimserlik yaratıyor,” diyerek piyasalardaki durumu özetledi.

Bu arada, bankacılık hisseleri Avrupa genelinde sektörün kazananları oldu. Sektör endeksi yüzde 2,2 oranında yükseldi. Commerzbank hisseleri yüzde üç artış gösterdi. Büyük İtalyan bankası UniCredit olası bir devralmaya bir adım daha yaklaştı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Commerzbank’ın doğrudan hisselerinin yüzde 29,9’a çıkarılmasını onayladı.

Tahvil piyasası da milyarlarca avroluk harcama paketi için varılan anlaşmaya tepki gösterdi: Alman devlet tahvillerinin fiyatları düşerken, getirileri de önemli ölçüde yükseldi. On yıllık Alman devlet tahvillerinin getirisi yüzde 2,93’e çıktı.

Özel fonun duyurulmasından ve borç frenine istisna getirilmesinden bu yana Bund (Alman devlet tahvili) getirileri keskin bir şekilde yükseldi.

Diğer Avro bölgesi ülkelerinde de getiriler önemli ölçüde artarak ülkelerin borçlanmasını daha pahalı hale getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da Siemens yöneticileri Kırım’a türbin sevkiyatı nedeniyle yargılanacak

Yayınlanma

Almanya’da Hamburg Bölge Mahkemesi, Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında, Rusya’ya bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Dava, 2024 baharında açıldı ve Siemens yetkilileri, konuyla ilgili soruşturmanın şirkete yönelik olmadığını ve suçlanan kişilerin artık şirkette çalışmadığını belirtti. Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyor.

Hamburg Bölge Mahkemesi, 2014’te referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırım rejimini ihlal etmekle suçlanan sanayi şirketi Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında dava açtı.

Reuters ajansının haberine göre yaptırım ihlali davası 2024 baharında açıldı. Hamburg savcılığı, Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olan dört kişi ve Fransa-İsviçre vatandaşlığına sahip bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fakat daha sonra bölge mahkemesi, kovuşturma için yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle üç sanıkla ilgili soruşturmayı durdurdu. Mahkeme belgelerinde sanıkların isimleri açıklanmadı.

İsmi belirtilmeyen bir Siemens yetkilisi, şirketin devam eden davalar hakkında yorum yapamayacağını, ancak davanın şirkete yönelik olmadığını ve sanıkların artık orada çalışmadığını belirtti.

Türbin işinin sahibi olan Siemens Energy ise, iki sanığın artık şirket çalışanı olmaması nedeniyle yorum yapmadı.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD yaptırımlarına göre, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesi yasak.

Fakat kısıtlamalara rağmen, Siemens’in elektrik üretimi için türbinleri, 2017 yılında Rusya’nın yarımadada inşa ettiği iki elektrik santraline teslim edildi.

O dönemde Siemens, türbinleri Rus bir müşteriye sattığını, bunların Rusya’daki elektrik santrallerine kurulmasını beklediğini ve Kırım’a gönderilme planlarından haberdar olmadığını açıklamıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya Şubat 2022’de başlattığı askeri müdahalenin ardından Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı askeri, havacılık, petrol ve doğalgaz ve diğer sektörler için teknoloji ve ekipman tedarikini yasaklayan geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

The New York Times gazetesi, tedariki sağlamak için “devasa bir paravan şirket ağı kurulduğunu” ve çiplerin önemli bir kısmı Hong Kong üzerinden geldiğini iddia etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English