Avrupa
Almanya, tüm kara sınırlarında kontrolleri yeniden başlatıyor

SPD’li Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Almanya’nın tüm kara sınırlarında geçici kontroller yapılması talimatı verdi. Faeser düzenlediği basın toplantısında bu adımla ilgili olarak Avrupa Komisyonu’nun bilgilendirildiğini söyledi. Kontroller önümüzdeki hafta başında başlayacak.
Faeser, kara sınırlarındaki geçici kontrollerin “izinsiz girişleri azaltmak” amacıyla yapılacağını söyledi. Hükümet çevrelerinde daha önce duyurulduğu üzere ek kontroller 16 Eylül’de başlayacak ve başlangıçta altı ay sürecek.
Düzensiz göçün sınırlandırılmasının yanı sıra, kontrollerin gerekçeleri arasında “İslamcı terörizm” ve “sınır ötesi suçlardan kaynaklanan mevcut tehditlere karşı iç güvenliğin korunması” da yer alıyor.
Faeser basın toplantısında, yeni ortak Avrupa iltica sistemi “AB’nin dış sınırlarının güçlü bir şekilde korunmasını” sağlayana kadar Almanya’nın “ulusal sınırlarını daha da sıkı kontrol etmesi” gerektiğini söyledi.
Bakan, genişletilmiş tedbirlerin “İslamcı terör ve ağır suçların” yarattığı “akut tehlikelere karşı” koruma sağlamayı amaçladığını savundu.
FDP ve CDU karardan memnun
FDP Parlamento Grubu Sekreteri Stephan Thomae, Faeser’in kararıyla ilgili olarak WELT’e verdiği demeçte, partisinin birkaç haftadır Almanya’nın tüm kara sınırlarında sınır kontrollerinin devam etmesi çağrısında bulunduğuna işaret etti.
Yasadışı girişleri durdurmak ve insan kaçakçılığına son vermek zorunda olduklarını savunan Thomae, tüm ulusal sınırlarda sınır kontrollerinin başlatılması hakkında, “Ortak Avrupa İltica Sistemi reformunun bir sonucu olarak Avrupa’nın dış sınırlarının kontrolü henüz Avrupalı mültecilerin sayısında bir azalmaya yol açmadığı sürece duruma bağlı olarak tekrar tekrar gözden geçirilmelidir,” dedi.
Bu arada Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) eyalet hükümeti de sınır kontrolleri kararını memnuniyetle karşıladı.
NRW’nin CDU’lu İçişleri Bakanı Herbert Reul Kölner Stadt-Anzeiger gazetesine verdiği demeçte, “Federal hükümetin net bir tavır sergilemesinin zamanı gelmişti,” dedi.
CDU’lu politikacı “daha fazla güvenlik ve daha fazla düzen” getireceğini öne sürdüğü sınır kontrollerinin memnuniyetle karşılanması gerektiğini söyledi ve “Göç baskısını önemli ölçüde durdurmalıyız,” dedi.
Berlin yeni bir “geri gönderme modeli” üzerine çalışıyor
Geçtiğimiz hafta CDU/CSU parlamento grubu ve eyalet temsilcileriyle yapılan göç toplantısının ardından hükümet çevrelerine göre hükümet şimdi de “Avrupa hukuku doğrultusunda etkili bir geri gönderme modeli” geliştirdi.
Bu model mevcut sınır dışı uygulamalarının ötesine geçiyor. Faeser bunu CDU/CSU parlamento grubuna iletmiş ve konuyla ilgili gizli görüşmeler teklif etmişti.
CDU/CSU parlamento grubu ve Eyalet Başkanları Konferansı Başkanı ile bu tür görüşmelerin bu salı günü yapılabileceği belirtildi.
Almanya’nın kara sınırlarında geri gönderme şu anda sadece belirli durumlarda mümkün. Bunlar; ülkeye girişi yasaklanmış veya iltica başvurusunda bulunmamış kişiler.
Almanya’nın iç sınırlarında geri gönderme sadece doğrudan sınırda kontrollerin olduğu durumlarda mümkün. Bu nedenle gelecekte kontroller Almanya’nın tüm sınır bölgelerinde yapılacak.
Geri gönderme muamması
Faeser, CDU/CSU’nun talep ettiği gibi, sığınmacıların yasadışı sınır geçişlerinin gelecekte geri gönderilerek önlenip önlenmeyeceği konusunda bir açıklama yapmadı.
WELT’in bir sorusuna cevaben, geri gönderme olasılığını Salı günü CDU/CSU ve eyalet temsilcileriyle görüşmek istediğini söyledi.
Faeser, WELT’in sığınmacıları geri göndermeye hazır olup olmadığına ilişkin sorusuna ise yanıt vermedi.
Federal İçişleri Bakanlığı’na göre ekim ayından bu yana 30.000’den fazla kişi geri çevrildi. Federal İçişleri Bakanı Faeser, Ekim 2023 ortasında Polonya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre sınırlarında sabit kontroller yapılması talimatı vermişti.
Düzensiz göç gerekçesine dayandırılan bu tür kontroller Eylül 2015’ten bu yana Almanya-Avusturya kara sınırında uygulanıyor.
Alman hükümetinin geri gönderme konusundaki yeni önerisinin tam olarak ne olduğu belirsizliğini koruyor. Geçmişte, bu uygulamaların tüm belgesiz yabancıları ya da bir ülkede koruma aradığı kaydedilmiş sığınmacıları kapsayacak şekilde genişletilmesi gibi çeşitli fikirler ortaya atılmıştı.
Faeser, “gizli görüşmelere” atıfta bulunarak sorulara cevap vermedi.
Avusturya’dan Almanya’ya ret
Öte yandan sınır kontrollerinin doğrudan muhataplarından Viyana, Berlin’e tepki gösterdi.
Muhafazakâr İçişleri Bakanı Gerhard Karner’in Bild ve Frankfurter Allgemeine Zeitung’a (faz) yaptığı açıklamaya göre Avusturya hiçbir şekilde Almanya’dan geri gönderilen hiçbir insanı kabul etmeyecek.
“Manevra için yer yok,” diyen Karner, iltica başvurularından başka bir AB ülkesinin sorumlu olması halinde Almanya’nın bu kişileri geri gönderme hakkına sahip olduğunu kabul etti.
Fakat bunun için resmi bir prosedür ve ilgili üye devletin onayı gerekiyor. Karner, Avusturya parlamento seçimlerinden üç hafta önce, AB’nin iç sınırlarındaki kontrollerin bir parçası olarak geri göndermeye izin verilmediğine işaret etti.
Hollanda hükümetinden Berlin’e destek
Hollanda İltica ve Göç Bakanı Marjolein Faber, Almanya’nın “belgesiz göçle” mücadele için neden bir kez daha sınır kontrolleri getireceğini çok iyi anladığını söyledi.
Faber, Telegraaf’a verdiği demeçte, bunun zaten partisinin ve Bakanlar Kurulu’nun istediği doğrultuda olduğunu söyledi. Faber, bu konuda sınır ötesindeki mevkidaşlarıyla birlikte çalışmak istediğini söyledi.
Yeni Hollanda kabinesinin genel programında da sınır kontrollerinin daha sıkı olması gerektiği belirtilmişti.
Faber, özellikle yasal ve yasadışı yollardan sığınma arayanlar olmak üzere göçe karşı uzun süredir sert bir tutum sergileyen sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) bir üyesi. PVV’nin lideri Geert Wilders.
Avrupa
Von der Leyen: Ukrayna’nın AB üyeliği hızlanmalı

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne katılım sürecinin hızlandırılması gerektiğini ve esaslı müzakerelerin bu yıl başlayabileceğini belirtti. Von der Leyen, AB üyeliğini Ukrayna için en güvenilir güvenlik garantisi ve kalıcı barışın teminatı olarak gördüğünü ifade etti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne katılım sürecinin hızlandırılması gerektiğini belirterek, esaslı müzakerelerin bu yıl başlayabileceğini söyledi.
Von der Leyen, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 80. yıl dönümü vesilesiyle Avrupa Parlamentosu’na hitaben yaptığı konuşmada, AB üyeliğinin Ukrayna için en güvenilir güvenlik garantisi ve adil, kalıcı barışın en büyük teminatı olacağını vurguladı.
Von der Leyen, Ukrayna’nın AB üyeliği yolunu hızlandırmaları gerektiğini belirterek, bunun sadece Ukrayna’nın arzusu olmadığını, aynı zamanda en güvenilir güvenlik garantisi olabileceğini ifade etti.
Adil ve kalıcı barışın Ukrayna için yeni refah dönemi açabileceğini ve Avrupa’da yeni güvenlik mimarisi inşa etmeye yardımcı olabileceğini düşündüğünü söyledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı, bu konuyu geçen ayın sonunda Roma’da Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmede ele aldığını açıkladı.
Von der Leyen, “Katılım müzakerelerinin ilk kümesini açmak ve 2025 yılında tüm kümeleri açmak için Ukrayna ile yoğun şekilde çalışıyoruz,” diye ekledi.
Ukrayna’ya barış gücü planı çıkmaza girdi: Avrupa ülkeleri asker bulamıyor
Ukrayna’nın AB’ye katılım müzakerelerinin resmi başlangıç süreci, Haziran 2024’te Lüksemburg’da düzenlenen hükümetler arası konferansta başlatılmıştı.
Ancak, Associated Press ajansı o dönemde yaptığı değerlendirmede, esaslı görüşmelerin önümüzdeki aylarda başlamasının pek olası olmadığını ve toplamda yıllarca sürebileceğini belirtmişti.
Müzakereler, aday ülkenin mevzuatının taranmasını ve AB’nin mevcut mevzuatına uyarlanmasını, ayrıca AB gerekliliklerini (Kopenhag kriterleri olarak bilinen) karşılamak için gerekli yargı, idari, ekonomik ve diğer reformların uygulanmasını içeriyor.
Von der Leyen, sürecin kolay olmayacağı ve kestirme yolların bulunmadığı konusunda uyarıda bulunmuştu.
Hem NATO’ya hem de Avrupa Birliği’ne üyelik için Ukrayna’nın birliğin tüm üyelerinin onayına ihtiyacı bulunuyor. Ülke hâlâ AB üye adayı statüsünde.
Zelenskiy, Rusya’nın askeri operasyonunun dördüncü gününde, 28 Şubat 2022’de ülkenin AB üyeliği başvurusunu imzalamıştı. Ukrayna’nın AB’ye girme arzusu, 2019 yılından bu yana anayasasında yer alıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaz 2022’de yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’nın AB’ye katılmasına karşı olmadığını söylemişti.
Putin, “Biz her zaman Ukrayna topraklarının askeri olarak kullanılmasından karşı çıktık, zira bu bizim güvenliğimizi tehdit ediyor. Karşı çıktığımız şey buydu. Ancak ekonomik entegrasyona gelince, Tanrı aşkına, bu onların seçimi,” şeklinde konuşmuştu.
Avrupa
Uniper, Gazprom’dan tazminatın bir kısmını aldı

Alman enerji şirketi Uniper, Rus enerji devi Gazprom’dan 2022’deki gaz tedarik kesintileri nedeniyle tazminatın bir kısmını aldığını duyurdu. Uniper, geçen yıl Gazprom’a karşı açtığı 13 milyar avroyu aşan tazminat davasını kazanmıştı. Şirket, alınan tazminatın devlet yardımının bir parçası olarak Alman hükümetine aktarılacağını belirtti.
Alman enerji şirketi Uniper, Rus enerji devi Gazprom’dan 2022 yılında Rusya’nın Almanya’ya ihracatı durdurması sonucu teslim edilmeyen gaz için talep ettiği tazminatın bir kısmını aldığını duyurdu.
Reuters ajansının haberine göre, bu ödeme Uniper’in Gazprom’a karşı kazandığı davanın sonucu olarak gerçekleşti.
Uniper, geçen yıl Gazprom’a karşı açtığı davayı kazanmış ve teslim edilmeyen doğalgaz nedeniyle 13 milyar avroyu aşan bir tazminat kararı elde etmişti.
Şirket, üç aylık raporunda, Rus şirketinin ihracat bölümü olan Gazprom Eksport’a karşı alınan icra tedbirlerinden elde edilen gelirin yer aldığını belirtti.
Uniper, alınan tazminat miktarını belirtmedi ancak devlet yardımı şartları uyarınca alınan tüm tazminatın Alman hükümetine devredileceğini de ekledi.
Şirket, daha önce Gazprom’a ödenmesi gereken ancak alıkonulan 530 milyon avro dahil olmak üzere, 3,1 milyar avroluk devlet yardımını zaten iade etti.
Daha önce St. Petersburg’daki mahkeme, davanın tahkim mahkemesinde devam etmesi hâlinde Gazprom Eksport’un 14 milyar avroyu aşan karşı davalar açmasına izin vermişti.
Uniper’in Gazprom’un Avusturya bölümüne yönelik talepleri nedeniyle, bu bölüm 2023 yılında iflas ilan etti.
2022 yılında Kuzey Akım üzerinden Rus gazı ithal eden Uniper, o dönemde rekor seviyelere sıçrayan fiyatlarla spot piyasadan gaz satın almak zorunda kalmıştı.
Bu durum şirketi neredeyse iflasın eşiğine getirmişti. Alman hükümeti, şirketi millileştirerek ve 29 milyar avro enjekte ederek kurtardı.
Uniper, Kasım 2022’de Stockholm Ticaret Odası Tahkim Enstitüsü’nde Gazprom’a dava açmaya karar verdi.
Gazprom, Haziran 2024’te eski Alman ortağı Uniper’e karşı açılan 13 milyar avroluk davayı kaybetti.
Uniper, 2025 yılının ilk çeyreğinde düşen enerji fiyatları nedeniyle 139 milyon avro zarar etti.
Avrupa
Risk sermayesi, silahlanan Avrupa’ya akmaya hazır

Özel yatırımcılar ve risk sermayesi, savunma sanayinin büyümesine ve bölgenin endüstriyel dayanıklılığının artırılmasına yardımcı olmak için çok ihtiyaç duyulan sermayeyi sağlayarak Avrupa’nın yeniden silahlanmasında önemli bir rol oynamaya hazırlanıyor.
Financial Times’ın (FT) haberine göre Ukrayna savaşının üzerinden üç yıldan fazla bir süre geçti ve Avrupa başkentleri savunma ve yeni teknolojilere milyarlarca avro yatırım yapma sözü verdi. Özel sermaye ve risk sermayesi yöneticileri, bu açığı kapatabilecekleri bir finansman boşluğu olduğunu düşünüyor.
Tikehau Capital genel müdür yardımcısı Thomas Friedberger, “Hükümetler savunma kapasitelerinin yeniden inşasında tek başlarına yüzde 100 başarılı olamazlar” diyerek, “savunma, dayanıklılık ve egemenlik” alanlarına yatırımları teşvik etmek için özel sektörün gerekli olacağını ekledi.
Sivil ve askeri uygulamalarda kullanılan teknolojilere odaklanan şirketlere yatırım yapacak bir fon için 450 milyon avroya yakın kaynak toplayan özel sermaye grubu, bu sektördeki fırsatları kovalayan onlarca şirketten biri.
Savunma ve ilgili teknolojiler üzerinde çalışan Avrupalı startup’lara yapılan yatırımlar, yazılım AI grubu Helsing ve dron üreticisi Tekever gibi şirketlere olan yatırımcı ilgisinin Avrupa’daki genel risk sermayesi fonlama düşüşüne rağmen geçen yıl %24 artarak 5,2 milyar dolara ulaştı.
Havacılık ve savunma sektörüne özel sermaye yatırımı on yıllardır sürse de, bu sektör uzun süredir yüksek düzeyde düzenlemeye tabi bir sektörde faaliyet gösterebilen büyük satın alma fonları tarafından domine ediliyordu.
Ne var ki Ukrayna savaşının ardından ve hükümetlerin savunma sanayi alt yapılarını güçlendirmeye çalışmasıyla birlikte, risk sermayesi fonları da dahil olmak üzere yatırımcıların ilgisi hızla arttı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın NATO’ya soğuk tavrı ve Avrupa’nın kendi güvenliğine daha fazla harcama yapması çağrıları, bu çabaları daha da hızlandırdı. Özellikle Avrupa’daki birçok risk sermayesi şirketi, çevre, sosyal ve yönetişim kurallarına aykırı davranma riski nedeniyle geçmişte silah üreticilerini destekleme konusunda temkinli davranıyordu.
Yöneticiler, sermayeye aç startup’lara yatırım yaparak ve aynı zamanda daha büyük oyuncuların üretim kapasitesini artırarak birim maliyetleri düşürerek bir rol oynayabileceklerine inanıyor.
Danışmanlık şirketi Campbell Lutyens’in Avrupa özel sermaye fonu toplama bölümünün eş başkanı Ali Floyd, “Özel piyasalar, Avrupa’daki savunma finansmanı açığını kapatmada önemli bir rol oynayacak,” dedi. Floyd, hükümetlerin “savunma yatırımlarını finanse etmek için vergi mükelleflerinin parasını daha fazla harcamaya isteksiz olduğunu ve kamu piyasalarının destekleyebileceği Rheinmetall ve BAE Systems gibi şirketlerin sayısının sınırlı olduğunu” da sözlerine ekledi.
Danışmanlık şirketi Bain & Co’nun ortağı ve savunma sektöründeki risk sermayesi anlaşmalarının değerinin son on yılda 18 kat arttığını gösteren yakın tarihli bir raporun yazarı Michael Sion, Avrupa’daki finansman açığının “Amerika’nın NATO’ya olan taahhütlerine ilişkin mevcut sorular nedeniyle büyüdüğünü ve Avrupa’nın Ukrayna’nın savunmasına daha fazla finansman sağlamak istediğini” söyledi.
Ukrayna’daki savaş, insansız hava araçları ve diğer otonom sistemlerden robotik ve yapay zekaya kadar savunma teknolojisinin savaş alanında oynayacağı rolün arttığını ortaya koydu.
Yöneticiler, özel sermaye ve risk sermayesi fonlarının erken aşamadaki teknolojilere yatırım yaparak inovasyonu teşvik edebileceğini belirtti.
Alman Silahlı Kuvvetleri, orduyu yeni teknolojilerle donatmak istiyor
Helsing’in ilk destekçilerinden biri olan ve yaklaşık 800 milyon avro yönetim varlığına sahip erken aşama teknoloji fonu Plural’un kurucularından Sten Tamkivi, “Şirketler kurmak, risk almak, inovasyon yapmak ve üretimden önce araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmak için özel sermayeye ihtiyacımız var,” dedi.
Birçok yatırımcı, düşük performans gösteren veya yeniden yapılandırmaya uygun geniş portföyleri olan şirketlerden yararlanmak için fırsatlar arıyor.
PitchBook’un son verilerine göre, geçen yıl küresel havacılık ve savunma sektöründeki işlem sayısı 274’e yükseldi ve son on yılın en yüksek rakamına ulaştı. Sektördeki işlemlerin toplam değeri 2024 yılında 36,8 milyar dolara ulaşarak 2023’e göre 10 milyar dolar veya yüzde 37 artış gösterdi.
Butik yatırım bankası Gleacher Shacklock’un ortağı James Dawson, “Tarihsel olarak bakıldığında, önemli özel sermaye şirketlerinin savunma sektörüne ilgisi şu anda daha fazla” dedi.
Dawson, ABD’li satın alma grubu Advent International’ın İngiliz şirketleri Cobham ve Ultra Electronics’i satın almasıyla elde ettiği başarıları işaret ediyor. Ultra Electronics, denizaltı avlama ekipmanlarının yanı sıra, Birleşik Krallık’ın nükleer caydırıcı gücünü oluşturan Trident denizaltı filosu için kontrol sistemleri üretiyor.
Her iki satın alma işlemiyle ilgili olarak Advent’ten bağlayıcı taahhütler almak için Londra hükümeti devreye girmiş olsa da, anlaşmalar onaylandı.
Dawson, “Herkes Advent’in başarısını ve hükümetle elde ettikleri başarıyı gördü,” dedi.
Sektörde daha fazla yüksek profilli birleşme ve satın alma olup olmayacağı belirsiz. İngiltere’de borsaya kote olan patlayıcı üreticisi Chemring, bu yılın başlarında ABD merkezli Bain Capital’den 1,1 milyar sterlinlik bir teklif aldı.
Dawson’a göre, daha fazla ortak girişim konusunda çok sayıda tartışma olmasına rağmen, yüksek değerlemeler savunma sektöründeki birleşme ve satın almaların önündeki engel.
Sektöre para akışı olmasına rağmen, Avrupa özel yatırımcıların parasını kullanarak bir savunma teknolojisi sektörü kurmak istiyorsa, zorluklar devam ediyor.
Plural’dan Tamkivi, hükümetlerin büyük şirketlere öncelik veren, bürokratik olarak bilinen ihale yöntemlerini düzeltmesi gerektiğini söyledi ve hükümetlerin, “Avrupa’da yeni teknoloji şirketleri kurulursa ve özel sermaye ile finanse edilirse, bu şirketlerin ihale akışlarına erişebilmelerini sağlamaları” gerektiğini belirtti.
Pentagon’da reform planı: Askerleri teknobüyücülere dönüştürmek
Avrupa’nın, küçük şirketlerle iş yapmak için doğru mekanizmalara ihtiyacı olduğunu da ekleyen Tamviki, “Bir KOBİ’den nasıl büyük bir şirket yaratabilirsiniz? İşte bu, risk sermayesi oyunudur,” diye konuştu.
Fakat, savunma yatırımlarına yönelik tutumlar önemli ölçüde değişti ve Ukrayna ile Rusya arasında ateşkes olsa bile sektöre olan ilginin azalması olası görünmüyor.
Tikehau’dan Friedberger, “Yatırımcıların, muhtemelen düzenleyicilerin ve muhtemelen hükümetlerin de ruh hali değişiyor. Savunma olmadan sürdürülebilir iktisadi kalkınma olamaz,” iddiasında bulundu.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Ortadoğu2 hafta önce
Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi, mezhepçi katliamlara dair nihai raporunu yayımladı
-
Asya2 hafta önce
Cammu Keşmir bölgesinde terör saldırısı: 26 ölü, 17 yaralı
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
ABD’li ekonomist: Çin’in “e-ticaret + altyapı” sinerjisi bölgesel ekonomik dönüşümü hızlandırıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Görüş5 gün önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?