Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Ankara-Şam ‘normalleşmesi’ tartışılıyor

Yayınlanma

Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta PKK/YPG’yi hedef aldığı operasyonlarla eş zamanlı Ankara-Şam yakınlaşması yeniden gündeme geldi. Türkiye’deki, diplomatik temasın Erdoğan-Esad düzeyinde kurulabileceğine ilişkin olumlu havaya rağmen, Şam’dan şimdilik böyle bir sinyal gelmiyor.

Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleştirilmesi için aylardır istihbarat ve alt düzeyde siyasi temaslar sürerken iki ülke liderleri arasında bir görüşme için hazırlık yapıldığı iddiası gündeme geldi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşebileceğinin sinyallerini veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Esad ile görüşme olabilir. Siyasette küslük dargınlık olmaz. Eninde sonunda uygun şartlarda adımları atarız” dedi. Erdoğan görüşme için seçim sonuna işaret ederken iktidara yakınlığıyla bilinen Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi de Erdoğan’ın 2023 seçimlerinden önce Esad’la görüşebileceğini yazdı.

Rusya, Ankara-Şam arasında diyaloğun yeniden kurulması için uzun zamandır çabalıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyonu her gündeme geldiğinde Şam’ı işaret ediyor. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da bugün yaptığı açıklamada Erdoğan ve Esad arasında Rusya’da bir görüşme düzenlenmesine ilişkin bir anlaşmanın olmadığını fakat böyle bir görüşmenin teoride mümkün olduğunu söyledi. Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev de dün yaptığı açıklamada taraflardan her ikisinin de istemesi hâlinde ülkesinin iki liderin bir araya gelmeleri için platform sağlayabileceğini belirtti. Lavrentyev, “Türk ve Suriye taraflarının karşılıklı adımlar atmaya hazır olmalarına dair belirtiler ile sinyallerin doğru yönde olduğunu düşünüyorum” dedi.

Tasnim: Türkiye muhaliflere ‘Başka ülkeye gidin’ dedi

Ankara ve Rusya’nın verdiği olumlu mesajların ardından dikkat çekici bir iddia İran haber ajansı Tasnim’den geldi. Tasnim, özel haberinde Ankara’nın Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’na (SMDK) Türkiye’den ayrılma çağrısı yaptığını öne sürdü. Birkaç kaynağa dayandırılan haberde, Şam’la ilişkilerini gözden geçiren Türkiye’den bir yetkilinin geçen hafta SMDK Başkanı Salim el Muslat’la toplantı yaptığı kaydedildi. Haberde ismi açıklanmayan Türk yetkilinin görüşmede, “Ankara’nın Şam’la ilişkileri yeniden tesis etmeye kararlı olduğunu ve Suriyeli muhaliflerin bu gerçeği kabul etmesi gerektiğini” söylediği iddia edildi. Tasnim, Ankara’nın Suriyeli muhalif örgütün Türkiye’deki tüm siyasi ve medya faaliyetlerine son vererek yeni bir ülkeye gitmesini istediğini aktardı.

Şam açıklamaları ciddi bulmuyor

Ankara’nın aksine Şam’ın özellikle Erdoğan-Esad görüşmesine oldukça mesafeli durduğu ya da basına böyle bir imaj verdiği görülüyor.

Dün Suriye’nin Al-Ikhbariyah kanalında konuşan Esad’ın üst düzey danışmanlarından Buseyna Şaban, Erdoğan’ın Esad ile görüşme yönündeki açıklamalarına ilişkin, “gerçekle ilgisi olmayan medya açıklamaları” ifadesini kullandı.

Açıklamaları, “Erdoğan’ın kendi gündemi” olarak yorumlayan Şaban, bu beyanların arkasında “seçim, başka ülkelere karşı koz, diğer partilere baskı yapmak” gibi gerekçelerin olduğunu kaydetti. Medya açıklamaları dışında resmi bir şey olmadığını vurgulayan Şaban, sözler dışında gerçek bir icraatın olmadığını belirtti.

Harici’nin Suriyeli siyasi kaynağına göre, Esad, Suriye’deki siyasilerle yaptığı toplantıda seçimden önce üst düzey bir görüşme olmayacağı garantisini verdi. Suriyeli bir gazeteci de Harici’ye “Şam’ın, Erdoğan’a seçim kazandırmak istemediğini” bu yüzden Türkiye’deki seçim sürecinin geçmesini beklediğini söyledi.

Bu iddiaları destekleyen başka bir iddia da Associated Press’ten (AP) geldi. ABD merkezli haber ajansı AP’nin, Suriye ile yakın ilişkilere sahip Lübnanlı bir politikacıya dayandırdığı habere göre, Erdoğan Esad’a, “Suriye ordusunun şu an Kürtlerin elindeki bölgelere geri dönmesini, Kürt milislerin Suriye doğalgaz ve petrolünü kullanmasına engel olmasını ve Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin Suriye’ye geri dönmesini” teklif etti. Erdoğan’ın mesajında Türk yetkilileri Şam’a göndermeye hazır olduğunu da belirttiği, ancak Esad’ın görüşmelerin üçüncü bir ülkede yapılabileceğine işaretle bu teklifi reddettiği öne sürüldü. Türkiye-Suriye normalleşmesinin ilk gündeme geldiği zamanda Şam, “işgalci” olarak nitelediği Türk güçlerinin Suriye’den çekilmesinin kırmızı çizgisi olduğunu söylemişti.

PKK/YPG rahatsız

Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin yöneticisi Rami Abdurrahman, belkemiğini YPG’nin oluşturduğu ve Suriye’de ABD’nin en önemli müttefiki konumundaki Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) Esad ile Erdoğan’ın ortak düşmanı olduğunu belirterek bu bölgede bir işbirliğinin söz konusu olabileceğine işaret ediyor.

Şam ile Ankara arasındaki potansiyel yakınlaşma PKK/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG’de rahatsızlık yaratmış durumda. SDG’nin sözde komutanı Mazlum Abdi, konuyu yakından takip ettiklerini ve gerekli önlemleri aldıklarını belirterek “Şam ile Ankara arasında herhangi bir anlaşma halkımızın iradesini hedef alıyor olacak, büyük bir suç teşkil edecek, Suriye’nin bazı bölümlerinin işgaline giden yolu açacaktır” dedi. Mazlum Kobani adıyla da bilinen Abdi, Türkiye’nin olası bir kara harekatında asıl hedefin, stratejik önemi nedeniyle Ayn el Arap (Kobani) olacağını iddia ederek bu bölgenin Türkiye’nin kontrolündeki bölgeleri birbirine bağlama işlevi göreceğini söyledi.

‘Suriyeli Kürtler ABD’nin elinde rehin’

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye özel danışmanı ve baş müzakerecisi Aleksander Lavrentyev de bugünkü açıklamasında Suriyeli Kürtlere “ABD’den uzaklaşın” mesajı verdi. ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda “yıkıcı” bir rota izlediğini belirten Lavrentyev, Amerikan heyetlerinin geçen ay Suriye’deki Kürt temsilcileriyle bir araya geldiğini söyledi. Lavrentyev, “Bunlar, Suriye Kürtlerinin Şam’a yönelik adım atma konusunda uyardı, Kürtlere yönelik verdikleri desteği durdurmakla tehdit etti. Suriyeli Kürtler, ABD’nin rehinesidir. Batılı ülkeler, Suriye’deki Kürtler üzerinde ciddi baskı uyguluyor” şeklinde konuştu. Bu durumun çözümü engellediğini belirten Lavrentyev, “ABD’nin varlığı olmasa Kürt sorunu çok hızlı bir şekilde çözümlenebilirdi. Buna eminim” diye konuştu.

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English