Bizi Takip Edin

ASYA

Asya halkları bölgedeki ABD-Çin gerginliğinden endişeli

Yayınlanma

ABD ve Çin arasındaki şiddetli çekişme, özellikle üç Asya ülkesinde büyük bir endişe kaynağı. Yeni bir ankete katılanların yüzde 90’ından fazlası Pekin ile Washington arasında “yeni bir jeopolitik çatışma” hakkında endişelerini dile getirdi.

Eurasia Group Foundation (EGF) tarafından pazartesi günü yayınlanan bir rapora göre, bölge halklarının “çoğu, daha yoğun ABD-Çin rekabetinin sonuçlarının olumsuz olacağını düşünüyor.”

İnceleme yapılan üç ülkede (Singapur, Güney Kore ve Filipinler) 1.500 yetişkinin neredeyse dörtte biri – yüzde 24,5’i – “çok endişeli” olduklarını söyledi.

İki güç arasında artan gerilimin sonuçları söz konusu olduğunda, ankete katılan Singapurlular, Güney Kore ve Filipinler’deki komşularıyla karşılaştırıldığında, ulusal güvenliklerine ve iç siyasi meselelere yönelik potansiyel tehlike konusunda daha az endişeli.

ABD, Çin ve ikisi arasındaki rekabet üzerine ayrıntılı sorular sorulan ankette, yanıt verenlerin yüzde 62’sinin gerilimin artması halinde ülkelerinin “ulusal güvenliğinin riske gireceğine” inandıkları ortaya çıktı.

New York merkezli örgütün bulgularına göre, yüzde 57’lik bir çoğunluk, ülkelerinde “siyasi partiler ABD-Çin rekabetinde taraf tuttukça siyasetin yoğunlaşacağını” düşünüyor.

EGF anketi, Singapur, Güney Kore ve Filipinler’de yanıt verenlerin yaklaşık yarısının, ülkelerinin karşı karşıya olduğu en “acil zorluklardan” biri olarak “ABD ile Çin arasındaki gerilimleri” seçtiğini ortaya koydu.

Katılımcılara göre, pandemiler, siyasi istikrarsızlık ve insan hakları daha az endişe verici. Yalnızca ekonomik zorluklar ve iklim değişikliği ABD-Çin ilişkisinden daha yüksek kaydedildi.

Ulusal güvenliğe tehdit

Ankete göre Filipinlilerin yaklaşık yüzde 81’i ve Güney Korelilerin yüzde 67’si Pekin ile Washington arasındaki artan jeopolitik gerilimlerin ülkelerinin ulusal güvenliğini tehlikeye atacağını düşünüyor.

Singapurluların sadece üçte biri aynı sonucun olası olduğunu düşünüyor. Raporda, “Singapurlular (yüzde 27), ulusal güvenlik sonuçları hakkında endişelenmeleri muhtemel olduğu kadar, rekabet eden her iki ülkeden de ekonomik olarak fayda sağlayacaklarına neredeyse inanıyorlar” denildi.

Ankete katılanların yaklaşık yüzde 44’ü Çin’i Asya’daki en büyük ekonomik etki olarak aday gösterip gelişmeyi memnuniyetle karşılarken, yüzde 56’sı bundan endişe duyuyor.

Raporda, “Çin’in ekonomik etkisi Amerika’nınkinden daha güçlü olsa da, daha az olumlu görülüyor” denildi.

Çin Renmin Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Zuo Xiying, geçen hafta Pekin’in ABD’nin dayattığı stratejik çevrelemeye karşı koymak için Asya’daki diplomatik çabalarını artırması gerektiğini söylemişti.

Gerilim Asyalı liderleri de etkiliyor

EGF çalışması, bölgedeki pek çok ülkenin Pasifik’te yaşanan güç rekabeti konusunda endişe duyduğunu gösteriyor.

Mart ayında Boao Asya Forumu’nda Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong, ABD-Çin ilişkisinin “en endişe verici” olduğu konusunda uyarmış ve ikisi arasındaki gerilim dünya çapında “şiddetli” hissedildiğini söylemişti.

Malezya Başbakanı Enver İbrahim de, artık yüksek teknoloji sektörüne odaklanan ve “teknolojik dünyada çatallanmaya” yol açan jeopolitik rekabeti önlemek için “belirli korkuluklara” duyulan ihtiyacı vurgulamıştı.

EGF tarafından incelenen üç ülkeden Singapur, iki güç arasında tarafsız bir pozisyonu korumaya çalışırken, Güney Kore ve Filipinler ABD’nin bölgedeki müttefikleri konumunda.

Biden yönetimi bölgedeki müttefiklerini Pekin’e karşı birleşik bir cephe oluşturmak için bir araya getirmeye çalışırken, Seul ve Manila dış politikada hızla Washington’a doğru kayıyor.

Üç ülke de ABD öncülüğündeki Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesinin ve Çin destekli Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklığın üyesi.

ABD’nin Çin’i çevreleme stratejisi

ABD ve Çin, Tayvan Boğazı’ndan çip savaşına kadar birçok cephede yoğunlaşan rekabete kilitlenmişken, Pekin, Washington’u Çin’i kontrol altına almak ve bastırmak için cepheler oluşturmakla suçluyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise geçen hafta “kimseden ABD ile Çin arasında seçim yapmasını istemediklerini” söyledi.

Çin dışişleri bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin cuma günü buna yanıt vererek, “dünya çapındaki ABD diplomatik misyonlarının verdiği bu taahhüdü yerine getirmesini umuyoruz” dedi ve ekledi: “ABD’nin ne dediğini dinleyeceğiz ama daha da önemlisi ne yaptığını izleyeceğiz.”

ASYA

Batı yaptırımlarının ardından Rusya’da Çin malı otomobil satışları rekor kırdı

Yayınlanma

Çin otomobillerinin Rusya’daki satışları, yaptırımların Batılı markaları Moskova ile ilişkilerini kesmeye zorlamasıyla yeni rekorlara ulaştı.

Pekin’in Washington ve Brüksel’den elektrikli araç ihracatına yönelik yüksek gümrük vergileriyle karşı karşıya olduğu bir dönemde Rusya’daki satışların artması Çinli otomobil üreticilerine yardımcı olurken, Rus otomobil kültüründe de hızlı bir değişimin mühendisliğini yaptı.

Moskova’da yaşayan bir otomobil blog yazarı olan Ilya Frolov, Financial Times’a verdiği demeçte, “Eğer bir araba satın alacaksanız, seçiminiz ya [Rus yapımı] bir Lada ya da gri ithalat olarak getirilen son derece pahalı bir Avrupa arabası ya da çok iyi donanımlı ve nispeten ucuz bir Çin arabası” dedi.

Ukrayna müdahalesi sonrası, daha önce Rusya’nın otomobil pazarına hakim olan Avrupalı, Koreli ve Japon otomobil üreticilerinin araç satışlarında keskin bir düşüş yaşandı.

Avtostat analiz ajansına göre, Şubat 2022’deki müdahale sırasında bu markalar tüm satışların yüzde 69’unu oluşturuyordu. Şu anda pazar payları sadece yüzde 8,5. Çinli üreticilerin payı ise aynı dönemde yüzde 9’dan yüzde 57’ye yükseldi.

Bir endüstri grubu olan China Passenger Car Association’ın verilerine göre, 2024 yılının ilk dokuz ayında Rusya, 849.951 araca ulaşan hacmiyle Çin yapımı otomobiller için en büyük ihracat noktası oldu. İkinci en büyük hedef olan Meksika ise bu rakamın yarısından daha azını ithal etti.

CPCA genel sekreteri Cui Dongshu, “Çin’in son yıllarda otomobil ihracatında kaydettiği büyüme esas olarak Rusya pazarından gelen katkılara dayanıyor,” dedi. “Rusya’nın otomobil pazarının rekabetçi ortamındaki dramatik dalgalanmalar ve değişiklikler, Çinli otomobil şirketlerine geniş satış fırsatları ve büyük karlar sağladı” diye ekledi.

Rusya’ya satılan Çinli araçların yaklaşık %90’ı içten yanmalı motorlara sahip olsa da, geniş hibrid SUV’larda uzmanlaşmış elektrikli araç üreticisi Li Auto tarafından üretilen 15.000’den fazla otomobil 2024’ün ilk sekiz ayında Rusya’da satıldı.

Çin’in varlığının genişlemesi o kadar büyük oldu ki sadece müşteriler değil sektör profesyonelleri de yeni şirketlere akın etti.

Otomobil endüstrisiyle çalışan Krasnoe Slovo adlı halkla ilişkiler ajansının Moskova’daki yöneticisi Vadim Gorzhankin, Financial Times’a verdiği demeçte, “[Eskiden Batılı şirketlerde çalışan] neredeyse herkes artık Çinli şirketlerde çalışıyor,” dedi.

Çin gümrük verileri, otomobil üreticilerinin tam rakamların mevcut olduğu en son ay olan eylül ayında Rusya’ya 1,8 milyar dolar değerinde otomobil ihraç ettiğini gösteriyor; bu rakam 2021’in aynı ayında 96 milyon dolardı.

Financial Times’a gör, Çin’in artan hakimiyeti bazı yerli üreticileri kızdırdı – özellikle de kaynaklarının daha fazlasını silah üretimine yönlendirmek zorunda kalanları.

Rusya’nın en güçlü silah üreticisi Rostec’in başkanı Sergei Chemezov, devleti Çin araçlarına “koruyucu önlemler” uygulamaya çağırdı. Şirketinin Rusya’nın en büyük otomobil üreticisi Lada’nın üreticisi Avtovaz’da hissesi var ve Avtovaz eylül ayında yaptığı açıklamada Çin araçlarının satışlarındaki artışın ardından pazar payının %25’e düşebileceğini söyledi.

Ülkenin otomobil üreticileri, batılı parçalara ve teknolojiye erişimi kısıtlayan yaptırımlardan ağır darbe aldı. Bunu telafi etmek için onlar da sık sık Çin’e yöneldi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Sri Lanka devlet başkanının koalisyonu erken seçimde çoğunluğu elde etmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake’nin koalisyonu Ulusal Halkın Gücü (NPP),  seçim kurulunun cuma günü açıkladığı sonuçlara göre, erken genel seçimlerde çoğunluğu kazanmaya hazırlanıyor.

Eylül ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Dissanayake, ağır bir mali krizden çıkmaya çalışan ülkede yoksullar arasındaki sıkıntıları hafifletmeyi amaçlayan politikaları için yetki istiyor.

Marksist eğilimli Dissanayake’nin koalisyonu perşembe günkü seçimlerden önce parlamentodaki 225 sandalyeden sadece üçüne sahipti ve bu da onu koalisyonu feshetmeye ve yeni bir yetki istemeye sevk etti.

Sri Lanka Seçim Komisyonu’nun internet sitesinde yer alan son sonuçlara göre NPP perşembe günkü seçimlerde yaklaşık %62 ya da 5,4 milyon oy alarak 52 sandalye kazandı ve parlamentoda çoğunluğu elde etme yolunda ilerledi.

“Bunu Sri Lanka için kritik bir dönüm noktası olarak görüyoruz. Güçlü bir parlamento oluşturmak için yetki bekliyoruz ve halkın bize bu yetkiyi vereceğinden eminiz,” dedi Dissanayake perşembe günü oyunu kullandıktan sonra.

“Sri Lanka’nın siyasi kültüründe eylül ayında başlayan ve devam etmesi gereken bir değişim var” diye ekledi.

Dissanayake’nin koalisyonunun başlıca rakibi olan muhalefet lideri Sajith Premadasa’nın Samagi Jana Balawegaya partisi 13 sandalye ve oyların yaklaşık %19’unu kazandı. Önceki Devlet Başkanı Ranil Wickremesinghe’nin desteklediği Yeni Demokratik Cephe ise iki sandalye kazandı.

17 milyondan biraz fazla Sri Lankalı beş yıllık bir dönem için milletvekillerini seçme hakkına sahipti. Rekor sayıda 690 siyasi parti ve bağımsız grup 22 seçim bölgesinde yarıştı.

On yıllardır aile partilerinin egemen olduğu ülkede siyasete yabancı olan Dissanayake, daha büyük refah önlemleri ve rüşvet gibi yoksullukla mücadele politikalarını destekliyor.

Sri Lanka’da genel seçimlerde, özellikle de başkanlık oylamasından kısa bir süre sonra yapılıyorsa, genellikle başkan desteklenir.

Başkan yürütme yetkisini elinde bulunduruyor ancak Dissanayake’nin tam teşekküllü bir kabine atayabilmesi ve vergileri düşürme, yerel işletmeleri destekleme ve yoksullukla mücadele gibi önemli vaatlerini yerine getirebilmesi için parlamentoda çoğunluğa sahip olması gerekiyor.

Ayrıca Sri Lanka’nın tartışmalı yürütme başkanlığını kaldırmayı planlıyor ancak bunu uygulamak için parlamentoda üçte iki çoğunluğa ihtiyacı var.

22 milyonluk bir ülke olan Sri Lanka, 2022’de ciddi bir döviz sıkıntısının tetiklediği ekonomik krizin altında ezilmiş, bu da ülkeyi temerrüde itmiş ve ekonomisinin 2022’de %7,3, geçen yıl ise %2,3 küçülmesine neden olmuştu.

Uluslararası Para Fonu’nun 2,9 milyar dolarlık kurtarma programıyla desteklenen ekonomi geçici bir toparlanma sürecine girdi ancak yüksek hayat pahalılığı başta yoksullar olmak üzere pek çok kişi için hala kritik bir sorun.

Okumaya Devam Et

ASYA

Hindistan Afganistan ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor

Yayınlanma

Hindistan, Afganistan ve Pakistan arasındaki gerginlikten faydalanarak Afgan ticaretini Pakistan güzergahından Hintli bir şirket tarafından işletilen İran limanına yönlendirmeye çalışıyor.

Hindistan Dışişleri Bakanlığı’ndan Genel Sekreter J.P. Singh başkanlığındaki üst düzey bir heyet 4 ve 5 Kasım tarihlerinde Kabil’i ziyaret etti. Heyet Afganistan Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup, eski Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, Afganistan Dışişleri Bakanı Emir Han Muttaki ve Kabil’deki BM kuruluşlarının başkanlarıyla bir araya geldi. Görüştükleri konular arasında India Ports Global Limited tarafından işletilen İran’ın Çabahar limanı da vardı.

Bakanlık sözcüsü Randhir Jaiswal geçen hafta düzenlediği basın brifinginde “Hindistan’ın insani yardımları, Çabahar limanının Afganistan’daki iş dünyası tarafından işlemler, ihracat ve ithalat için nasıl kullanılabileceği ve yapmak istedikleri diğer şeyler hakkında görüşmelerde bulundular” dedi.

Taliban’ın savunma bakanlığı da sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımla Yaqoob’un Hintli heyetle ilişkilerini geliştirme yollarını görüşmek üzere bir araya geldiğini doğruladı. Muttaki’nin ofisi de Singh ile yaptığı görüşmenin detaylarını açıklayarak Taliban’ın baş diplomatının ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi çağrısında bulunduğunu ve Afgan işadamlarının Hindistan’a seyahat edebilmeleri için daha kolay vize verilmesini talep ettiğini kaydetti.

Yeni Delhi’deki Observer Araştırma Vakfı Stratejik Çalışmalar Programı’nda yardımcı araştırmacı olan Kabir Taneja, Hindistan’ın bir süredir Çabahar limanını Afganistan için alternatif bir ticaret yolu olarak tanıtmaya çalıştığını söyledi.

“[Çabahar] projenin temel tasarımının bir parçası. Ayrıca Kabil’e, Afganistan’ın uzun süredir birincil liman olarak kullandığı Karaçi limanına bir alternatif sunmaktır,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English