Avrupa
Avrupa’nın füze üreticisi MBDA, üretimi ve verimliliği artırmak için yarışıyor

Avrupa’nın en önemli füze üreticisi MBDA son üç yıldır yeni ekipmanlara büyük yatırımlar yaptı ve siparişleri rekor seviyeye çıkaran güçlü talep karşısında üretimini hızlandırmak için yüzlerce işçi istihdam etti.
Bu çabalar, en çok Storm Shadow/Scalp füzesini üretmesiyle tanınan grubu, 2023 yılına kıyasla bu yıl üretimini iki katına çıkarma yoluna soktu. MBDA, uzun menzilli Aster füzelerini daha hızlı teslim etmesi için Fransız ordusunun da yoğun baskısıyla karşı karşıya kaldı, fakat tıpkı diğer Avrupalı savunma şirketleri gibi genişleme maliyetleri ve gergin tedarik zincirleriyle mücadele etti.
Fakat Financial Times’a göre (FT) şirket, barış zamanında önemli olmayan verimsizliklerin artık bir handikap olduğunu görüyor.
MBDA’nın sipariş defteri 37 milyar avroya ulaşmış durumda ve mevcut hızıyla bu rakamı karşılamak yaklaşık yedi yıl sürecek. İcra Kurulu Başkanı Éric Béranger, grubun on yıllardır ilk kez hız ve hacimlerin çok önemli olduğu bir savaş ekonomisine uyum sağlamak için yapması gereken daha çok şey olduğunu söyledi.
FT’ye verdiği demeçte Béranger, “Üretimi artırmanın zorluklarıyla yüzleşmek için tabiri caizse çok daha endüstriyel olmamız gerekiyor” dedi.
MBDA’nın Aster füzesinin karmaşık üretim süreci bunun bir örneği. Tamamlanmamış silah, üretimin farklı aşamaları için Alpler boyunca Fransa ve İtalya arasında birkaç kez sevk ediliyor ve bu da çok az endüstriyel fayda için ayların harcanmasına neden oluyor.
Béranger, MBDA normal bir şirket olsaydı bu tür sorunların “çözülmesinin oldukça kolay” olacağını söyledi. Fakat Airbus ve İngiliz BAE Systems’in her biri yüzde 37,5, İtalyan Leonardo’nun ise yüzde 25 paya sahip olduğu hissedarlarının ve hizmet verdiği orduların çıkarlarını dengelemesi gereken sınır ötesi bir savunma grubu için çok daha zor.
Bununla birlikte, konu hakkında bilgi sahibi iki kişi, Béranger’in geçen yıl “üretim ayak izini” basitleştirmek için yaptığı bir önerinin, yeniden yapılanmayı gruptaki liderliği için bir tehdit ve üretimi artırma çabası için yıkıcı olarak gören Fransa tarafından reddedildiğini söyledi.
Bu kişilerden biri, İngiltere’nin de özellikle destekleyici olmadığını ve her ikisinin de öneriyi İtalya’nın lehine gördüğünü söyledi.
Görüşmelerin devam ettiğini belirten Béranger, “Organizasyonu geliştirmeyi düşünüp düşünmeyeceğimiz sorusunu masaya koydum,” dedi fakat MBDA’nın egemenlikleri için hayati önem taşıyan silahları nasıl sağladığı göz önüne alındığında, konunun ilgili ülkeler için “çok hassas” olması beklenen bir durumdu.
1996’da bir Fransız-İngiliz işbirliği olarak tasarlanan ve 2001’de İtalya’nın da katıldığı MBDA, hâlâ çoğunlukla ulusal oyuncularla parçalanmış bir bölgede Avrupa’nın birkaç başarılı ulus-ötesi savunma şirketinden biri olarak öne çıkıyor. Şirket dünyanın en çok aranan füzelerinden bazılarını üretiyor ve ABD’li RTX ve Lockheed Martin gruplarıyla rekabet ediyor.
Béranger, Avrupa için bu “hakikat anı”nda MBDA’nın ilave ortak silah programları için bir araç olabileceğini söyledi ve “DNA’mızda işbirliği için bir araç olmak var,” dedi.
Fakat eleştirmenler MBDA’nın uyum sağlamak için yeterince çaba göstermediğini söylüyor. Agency Partners’da savunma analisti Sash Tusa, şirketin geçmiş on yıllardaki zayıf talebe göre yapılandırıldığını ve “mevcut durumda başarısız olduğunu” ileri sürdü.
MBDA’nın “proaktif bir şekilde işletme sermayesi oluşturması, tedarikçilerini yoğun bir şekilde finanse etmesi ve roket motorları gibi kilit bileşenler için ikinci kaynaklar oluşturması gerektiğini, böylece üretimi artırabileceğini” de sözlerine ekledi.
Tusa ayrıca MBDA’nın hissedarlarının düzenli temettü ödemeleri talep ederek yatırım yapma kabiliyetini kısıtlayıp kısıtlamadığını da sorguladı.
Béranger ise temettüler hakkında yorum yapmayı reddetti. CEO, “Şu ana kadar gerekli olduğunu düşündüğümüz yatırımları harekete geçirebildik,” dedi.
MBDA üretimi arttırmak için 2023’ten 2028’e kadar 2,4 milyar avroluk yatırım planlıyor ve Béranger gerekirse bu miktarın artabileceğini söyledi.
Şirket içinde odaklanılan en önemli konu Aster füzesinin üretiminin artırılması oldu. Titanyum kanatlardan yüksek performanslı bilgisayar çiplerine kadar 10.000 bileşenden oluşan füze, MBDA’nın ürettiği en karmaşık silahlar arasında yer alıyor.
Üretimin çeşitli aşamalarını gerçekleştirecek 12 ilave robotik makinenin 50’ye çıkarılması için geçen yıl yaklaşık 50 milyon avro harcandı. Önümüzdeki yıl bir düzine daha kurulacak.
İş akışı, ekipman ve personele uyum sağlayacak şekilde elden geçirildi. Hafta sonu vardiyaları üç kişiden 13 kişiye çıkarken, gruptaki toplam çalışma saati 2020’den 2025’e kadar iki katına çıkma yolunda ilerliyor.
Yakın zamanda yapılan bir ziyarette, Aster’in monte edildiği hangar benzeri fabrika katındaki robotlar metal bileşenleri zımparaladı ve kazara meydana gelebilecek patlamaları engelleyebilecek karbon fiber saklama kutuları imal etti.
FT’ye göre üretimi hızlandırmak yaratıcı düşünmeyi de gerektirdi. Robotik makinelerin teslim edilmesi için bir yıl ya da daha fazla beklemek yerine, Aster’deki bir üretim müdürü geçen yıl Almanya ve Japonya’ya uçtu ve üreticilerini üç “showroom modeli” için uzun vadeli kira sözleşmesi imzalamaya ikna etti. Bu makineler sadece dört ay sonra Bourges, Fransa’da faaliyete geçti.
Aster’in üretim süresini 2022’de üç yıldan fazla iken artık iki yılın biraz üzerine inmiş durumda ve şirket süreyi daha da azaltmayı hedefliyor. Daha küçük, daha basit Mistral ve Akeron füzelerinde ilerleme daha iyi oldu.
Şirkette çalışan bir kişi, Aster’in kimsenin kitlesel miktarlara ihtiyaç duyulacağını düşünmediği zamanlarda tasarlandığını, dolayısıyla karmaşıklığın bir dezavantajı olmadığını itiraf etti.
Bu kişi, “Üretim, her ülkeyi mutlu etmek için bir yapboz gibi parçalara ayrıldı. Savaş alanında etkinliği kanıtlanmış olağanüstü bir ürün ama endüstriyel açıdan tam bir kabus,” diye konuştu.
Ne var ki füzenin güdüm sisteminin çiplerle dolu bir devre kartı içeren kritik bir bileşenini yapmak gibi bazı adımları hızlandırmak zor oldu. Fransa ve İtalya arasındaki gidiş gelişlerin sayısını azaltmak da hem zor hem de riskli olacak.
Yetkililere göre yeni üretim hatlarının yeniden sertifikalandırılması gerekecek ve kalite standartları düşebilecek. Bazı meslektaşları gibi MBDA da dikey entegrasyonun üretimini artırmaya yardımcı olacağına inandı ve geçen yıl katı roket motoru tedarikçisi Roxel’i satın aldı.
MBDA şimdi grubu büyütmek için daha fazla nakit pompalayacak ve aynı zamanda rakiplerinin yetersiz tedarik edilen roket motorlarını satın almasını önleyecek.
MBDA’nın Roxel’e benzer daha fazla tedarikçi satın alıp almaması gerektiği sorulduğunda Béranger buna açık olduğunu söyledi ve “Herhangi bir dogma yok. Önemli olan verimli olması,” dedi.
Avrupa
AB’den Trump’ın ateşkesine benzer barış taslağı

AB ülkeleri, Rusya-Ukrayna savaşına yönelik, ABD Başkanı Donald Trump’ın 30 günlük ateşkes önerisine benzer bir ortak deklarasyon taslağı hazırladı. Almanya Başbakanı Friedrich Merz, taslağın barış görüşmeleri için zemin yaratmayı amaçladığını ve Rusya’nın daha uzun süreli bir ateşkese razı olması gerektiğini belirtti.
Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa yönelik ortak bir deklarasyon taslağı hazırladı.
Almanya, Fransa, Polonya ve diğer AB ülkelerinin öncülük ettiği bu taslağın, ABD Başkanı Donald Trump’ın önerdiği 30 günlük ateşkes teklifiyle “büyük ölçüde aynı” olduğu bildirildi.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ile düzenlediği basın toplantısında,, Trump’ın planını bir gün önce yaptığı telefon görüşmesinde kendisine anlattığını aktardı.
Merz, “Desteğimi ifade ettim ve bunun [ateşkesin] doğru olduğuna inanıyoruz,” dedi.
Avrupa ülkeleri, Rusya’yı “gerçek bir barış planı için gerekli alanı yaratacak” daha uzun süreli bir ateşkese razı olmaya çağırıyor.
Merz, Almanya ve AB’deki ortaklarının Ukrayna’yı desteklemeye devam edeceğini ve “gerekirse” ve Moskova barış görüşmelerine yanaşmazsa ABD ile birlikte Rusya üzerindeki yaptırım baskısını artırmaya hazır olduklarını belirtti.
Başbakana göre, bundan sonra her şey Rusya’ya bağlı. Merz, “Umarım ilgili tüm taraflar bunu, ateşkes halinden barış anlaşması müzakerelerine geçmek için bir fırsat olarak görür,” diye ekledi.
Rusya tarafı, 9 Mayıs şerefine üç günlük bir ateşkes ilan etmişti. Ukrayna bu ateşkese resmi olarak destek vermedi ve en az 30 günlük bir ateşkes çağrısında bulundu.
Bir gün önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, “diplomasiye şans verebilecek” teklifinin hâlâ geçerli olduğunu bildirmişti.
Kiev’in girişimi Trump tarafından onaylandı. Trump, Zelenskiy ile yaptığı görüşmenin ardından, “Bu ateşkes nihayetinde bir barış anlaşmasının imzalanmasına yol açmalı,” diye yazdı ve rejime uyulmaması halinde ABD ve ortaklarının yaptırımlarıyla karşı karşıya kalınacağını ekledi.
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance ise Beyaz Saray’ın uzun vadeli bir çözüm arayışında olduğunu söylemişti.
Kremlin, anlaşmaya varmanın çaba, zaman ve Kiev’in Moskova ile doğrudan müzakerelere katılımını gerektirdiğini, “Ukrayna krizinin anında çözülemeyecek kadar karmaşık” olduğunu belirtmişti.
Rus yetkililer daha önce 30 günlük ateşkese “genel olarak evet” dediklerini, ancak “incelikler” olduğunu, özellikle de Ukrayna’nın bu süreyi nasıl kullanacağının Moskova’yı ilgilendirdiğini ifade etmişlerdi.
Avrupa
AB, Çinli şirketlerin liman satın almasından rahatsız

Avrupa Birliği (AB), limanlarının kime ait olduğu konusunda tedirginlik yaşıyor.
Blokun denize çıkış kapılarında Çinli şirketlerin izinin büyümesi de endişeyi artırıyor.
POLITICO’nun haberine göre Ulaştırma Komiseri Apostolos Tzitzikostas perşembe günü sektör liderlerine, Avrupa limanlarının “güvenliği yeniden gözden geçirmesi ve yabancı varlığını daha dikkatli incelemesi” gerektiğini söyledi.
Brüksel açısından bir zamanlar zararsız bir yatırım olarak görülen şey, artık bir güvenlik riski olarak değerlendirilmeye başlıyor.
Komisyonun yakın zamanda yayınladığı savunma beyaz kitabı, “kritik ulaşım altyapısı”nın yabancıların mülkiyetine daha sıkı kontroller getirilmesi fikrini ortaya atarak bu endişeyi yineledi.
Bu tedirginlik, POLITICO’nun elde ettiği, Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) Sosyalist ve Demokratlar (S&D) tarafından hazırlanan ve AB’nin yabancı yatırım tarama yönetmeliğinin yaklaşan revizyonunda daha sıkı kurallar getirilmesini talep eden taslak belgede de yansıtılıyor.
Ne Tzitzikostas ne de S&D, Çin’in adını açıkça anmadı, fakat alt metin şüpheye yer bırakmıyor. Belçika Kraliyet Savunma Enstitüsü araştırmacısı Simon Van Hoeymissen, bu ifadenin Pekin’in Antwerp-Bruges ve Rotterdam’dan Yunanistan’ın Pire limanına kadar Avrupa’nın önemli limanları üzerindeki etkisinin genişlemesine atıfta bulunduğunu söyledi.
Çinli devler COSCO ve China Merchants ile Hong Kong merkezli Hutchison, şu anda AB genelinde 30’dan fazla terminalde hisselere sahip.
“Gerçek ortada,” diyen Portekizli merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) milletvekili Ana Miguel Pedro, AP’nin “Denizler, Nehirler, Adalar ve Kıyı Bölgeleri Grubu” üyesi.
Pedro, “Pekin gibi yabancı devletlerin yönlendirdiği aktörler, tek tek ülkelerin parçalı tepkilerinin çok ötesinde bir koordinasyon ve niyetle hareket ediyor,” uyarısında bulundu.
Pedro, COSCO’nun tipik bir piyasa aktörü gibi davranmadığını, Çin Komünist Partisi’nden emir aldığını savundu ve “Limanlardaki artan varlığı sadece iktisadi bir endişe değil. Bu stratejik bir zayıflık,” diye konuştu.
POLITICO’ya göre artık AB de bu durumu aynı şekilde görmeye başlıyor. Varşova merkezli Doğu Çalışmaları Merkezi düşünce kuruluşunun son raporunda, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Çin’in Rusya’ya verdiği gayri resmi destek, AB limanlarının güvenliği konusundaki endişeleri daha da artırdı,” deniyor.
Örneğin Hutchison, 20 yılı aşkın süredir Polonya’nın Gdynia Konteyner Terminali’nde hisse sahibi.
Bu durum değişebilir. Çin bağlantılı şirketlerin Panama Kanalı’ndan çıkmasını isteyen ABD Başkanı Donald Trump’ın baskısı altında Hutchison, BlackRock liderliğindeki ve Mediterranean Shipping Company’nin de dahil olduğu bir konsorsiyuma, Avrupa’daki 14 liman dahil olmak üzere dünya çapında 23 milyar dolarlık liman varlıklarını satmak için görüşüyor.
Ne var ki bu anlaşma, Pekin’in müdahalesi üzerine Mart ayında duvara çarptı.
Gdynia’yı özellikle dikkat çekici kılan, sadece ticaret hacmi değil, hemen yanında bulunan deniz üssü, tersane ve Polonya’nın seçkin deniz özel kuvvetlerinin karargahı.
Bu, terminali işleten grubun Avrupa ve NATO’nun askeri lojistik ve savunma operasyonlarını en ön sıradan izleyebileceği anlamına gelebilir.
Polonya hükümeti, terminalin stratejik öneminin farkında olarak, onu kritik altyapı olarak listeledi. Bu, işletmecinin güvenlik konusunda hükümetle yakın işbirliği içinde çalışması gerektiği anlamına geliyor.
Avrupa
Kuzey Akım-2’nin borç yapılandırma anlaşmasına onay

İsviçre’nin Zug kantonu mahkemesi, Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattının işletmecisi Nord Stream 2 AG ile alacaklıları arasındaki borç yapılandırma anlaşmasını onayladı. 30 Nisan’da varılan anlaşma, şirketin iflastan kaçınmasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Kararın henüz yürürlüğe girmediği ve itiraz yolunun açık olduğu belirtildi.
İsviçre’nin Zug kantonu mahkemesi, Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattının işletmecisi Nord Stream 2 AG ile alacaklıları arasında varılan uzlaşma anlaşmasını onayladı.
Anlaşma 30 Nisan tarihinde imzalanmıştı. TASS haber ajansının mahkeme belgelerine dayandırdığı haberine göre mahkemenin açıklamasında, onay kararının belirlenen usullere göre temyiz edilebileceği belirtildi.
Kararın henüz yürürlüğe girmediği ve bu nedenle mahkemenin Nord Stream 2 AG’nin borç yapılandırmasına ilişkin moratoryum prosedürü hakkında bilgi vermediği aktarıldı.
Daha önce, 9 Ocak’ta mahkeme, Nord Stream 2 AG’yi küçük alacaklılara olan borçlarını 60 gün içinde tamamen ödemeye zorunlu tutmuştu.
Aynı tarihte mahkeme, Nord Stream 2 AG’nin borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin nihai moratoryumun 9 Mayıs 2025 tarihine kadar uzatıldığını duyurmuştu.
Aralık ayında Zug kantonu mahkemesinde yapılan bir duruşmada, Nord Stream 2 AG’nin iflasını önlemek amacıyla 10 Ocak 2025 tarihine kadar borç yapılandırma anlaşmasına varması gerektiğine karar verilmişti.
Kuzey Akım ve Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hatları, 26 Eylül 2022 tarihinde bir sabotaj sonucu hasar görmüştü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, olaydan Batı’yı sorumlu tutmuştu. İsveç, Danimarka ve Almanya olayı soruşturmaya başlamış, ancak ilk iki ülke failleri belirlemeden soruşturmalarını sonlandırmıştı.
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş1 hafta önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
-
Dünya Basını2 hafta önce
Bender Abbas patlaması: Sabotaj mı kaza mı?
-
Rusya3 gün önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Dünya Basını2 hafta önce
The Ekonomist: Afrika’dan Göç Dünyayı Değiştirecek
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD’nin eski Asya çarı Kurt Campbell: Çin’le hesapsız bir çatışmaya girmekten kaçınılmalı