Bizi Takip Edin

AVRUPA

Avusturya seçimlerinde FPÖ birinci oldu

Yayınlanma

Avusturya’nın sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ), 29 Eylül Pazar günü yapılan seçimlerde %29 oy alarak tarihinde ilk kez genel seçim zaferi elde etti ve lider Herbert Kickl’e göre Avusturya için “yeni bir dönemin” habercisi oldu.

Pazar günü Avusturya’daki seçmenlerin yaklaşık %78’i oy kullandı ve FPÖ, Şansölye Karl Nehammer’in partisi Avusturya Halk Partisi’nin (ÖVP) iki puan önünde birinci geldi.

Kazanılan zafer açık olsa da, iktidar olmak için yeterli değil ve Kickl ülkeyi yönetmek için bir koalisyon kurmak zorunda.

Kickl: Bu ülkede işler aynı şekilde devam edemeyecek

Kickl pazar günü yaptığı açıklamada, bu zaferin “yeni bir döneme” kapı açtığını ve “tarihten bir parça” sunduğunu söyledi. Kickl ayrıca seçmenleri “iyimserlikleri, cesaretleri ve güvenleri” için övdü.

FPÖ, çeşitli hükümet koalisyonlarında küçük ortak olarak yer alarak Avusturya siyasetinde önemli bir yer elde etmesine rağmen, hiçbir federal seçimde birinciliği elde edememişti.

Kickl, “Seçmenler otoriter bir şekilde konuştular. Bu ülkede işlerin bu şekilde devam edemeyeceğinin açık bir ifadesi,” diye ekledi.

Sosyal Demokratlar ve Yeşiller düşüşte

Bu arada ÖVP, seçimleri ikinci sırada tamamlayarak gelecekteki herhangi bir koalisyonda potansiyel bir ortak konumuna geldi. Nehammer geçmişte FPÖ lideriyle koalisyon fikrini reddetmiş fakat Kickl’in dışlanması koşuluyla bu partiyle çalışmaya açık kapı bırakmıştı.

Gecenin en büyük kaybı, tarihinin en kötü sonucunu alan ve %21 oyla üçüncü olan Sosyal Demokrat Parti’den (SPÖ) geldi.

Liberal NEOS oyların %9,2’sini toplarken, ÖVP’nin koalisyon ortağı olan Yeşiller seçmenlerin %8,3’ünün desteğini kazandı ve 2019 sonuçlarına kıyasla 5,6 puanlık bir düşüş yaşadı.

2022’de Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışan ve %8 oy alan Marco Pogo (Dominik Wlazny) liderliğindeki Bira Partisi (BIER) ve Avusturya Komünist Partisi (KPÖ) parlamentoya girmek için gereken %4 barajını aşamadı.

FPÖ, partiyi sarsan bir dizi yolsuzluk skandalının ardından 2019’dan bu yana Kickl’in liderliğinde desteğini önemli ölçüde artırdı ve tabanını yeniden inşa etti.

Cumhurbaşkanı Bellen, FPÖ lideri Kickl’e görev vermeyebilir

Şu anda karar, şansölyeyi atayan ve bir siyasetçiyi hükümeti kurmakla görevlendiren Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander van der Bellen’e ait. Geleneksel olarak görev, seçimi kazanan partinin liderine verilir, fakat cumhurbaşkanı yasal olarak bu uygulamaya bağlı kalmak zorunda değil.

Cumhurbaşkanı van der Bellen X’te yaptığı açıklamada, “Hükümeti kurarken liberal demokrasimizin temellerine saygı gösterilmesini sağlayacağım: hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, insan ve azınlık hakları, bağımsız medya ve AB üyeliği,” dedi.

Cumhurbaşkanı daha önce yaptığı açıklamada “Avrupa karşıtı bir partiyi ya da Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını kınamayan bir partiyi desteklemeye çalışan” hiç kimseye yemin ettirmeyeceğini ifade etmişti.

FPÖ seçmeni, ÖVP ile koalisyon istiyor

Bir parti birinci gelse de, diğer partilerin çoğunluk koalisyonu kurması hâlâ mümkün.

Benzer bir durum 2000 yılında yaşanmış, Sosyal Demokratlar en yüksek oyu almasına rağmen Özgürlük Partisi ilk kez Avusturya Halk Partisi ile hükümete girmişti.

Tarihsel olarak ÖVP-FPÖ koalisyonları kısa ömürlü olmuş, en sonuncusu 2019’daki “İbiza yolsuzluk skandalı”nın ardından çökmüştü.

Bir diğer seçenek de merkez sağ ÖVP ile SPÖ arasında bir koalisyon. Fakat bu, yüzde 50 barajının üzerinde sadece bir sandalye ile kurulacağı için, çok kırılgan bir çoğunluk olacak ve bu da özellikle ikisi arasındaki ideolojik farklılıklar göz önüne alındığında yönetimi zorlaştırabilir.

FPÖ seçmenlerinin tercih ettiği koalisyon ortağı ÖVP. ÖVP seçmenleri arasında koalisyon ortağı olarak SPÖ ve Neos kabaca eşit derecede popülerken, FPÖ daha az popüler. SPÖ seçmenleri arasında ÖVP tercih edilen hükümet ortağı.

AVRUPA

Federal Meclis AfD’nin yasaklanması önergesini görüşecek

Yayınlanma

SPD, CDU/CSU, Yeşiller ve Sol Parti’den en az 37 milletvekili Federal Meclis’e (Bundestag) önerge sundu.

Önergede Federal Anayasa Mahkemesi’nden Almanya için Alternatif’i (AfD) anayasaya aykırı ilan etmesi ve dolayısıyla yasaklaması isteniyor.

WELT’in edindiği bilgilere göre Federal Meclis yakında, Federal Anayasa Mahkemesi’nden AfD partisinin yasaklanmasını talep eden partiler arası bir grup önergesini oylayacak.

Önerge SPD, CDU/CSU, Yeşiller ve Sol Parti’den bazı milletvekilleri tarafından destekleniyor, fakat tüm parlamento grupları tarafından desteklenmiyor.

Önerge aylardır hazırlanıyordu ve geçtiğimiz cuma günü büyük oranda tamamlandı.

Önergenin kabul edilmesi için salt çoğunluk gerekiyor

Önergelerin Federal Meclis’te milletvekillerinin en az yüzde beşi tarafından sunulması gerekiyor. Partiler arası bir önerge için 37 milletvekili gerekiyor.

AfD partisinin yasaklanmasına ilişkin önergenin Federal Meclis’in çok daha fazla üyesi tarafından verilmesi gerekiyor.

WELT’in elde ettiği bilgiye göre, yukarıda bahsi geçen parlamento gruplarının her birinden en az on milletvekili önergeyi destekliyor.

Bu nedenle önerge, devlet parti finansmanının geri çekilmesi lehine bir yardımcı önergeyi de içeriyor.

Önergenin kabul edilmesi için Federal Meclis’te salt çoğunluk gerekiyor. Bunun sağlanması halinde yetkili bir temsilci ayrıntılı bir önerge hazırlayacak. Anayasa Mahkemesi daha sonra bu yasak başvurusunun kabul edilebilir ve haklı olup olmadığını inceleyecek.

Başvuruda Anayasanın 21. Maddesine atıf yapılıyor. Anayasanın söz konusu maddesine göre, partiler “amaçları ya da destekçilerinin davranışları ile özgür demokratik temel düzeni bozmayı ya da ortadan kaldırmayı amaçlıyorlarsa anayasaya aykırı sayılıyor.

Önerge CDU ve SPD’de tartışmaya neden oldu

AfD’nin yasaklanmasına sadece en yüksek mahkeme karar verebilir. Federal Meclis, Federal Konsey ve Federal Hükümet ise başvuru yapma yetkisine sahip.

Son örnekte, Federal Konsey ve Federal Hükümet önergeye katılmıyor.

FDP parlamento grubunun bazı üyeleriyle görüşmeler hâlâ devam ederken, Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ile temasa geçilmedi.

AfD’nin yasaklanması çağrısı, özellikle CDU/CSU ve SPD meclis grupları içinde son derece tartışmalı. Yeşiller ve Sol Parti arasında da çekinceler var.

Federal Almanya tarihinde şimdiye kadar iki parti yasaklandı

Öte yandan yüksek düzeyde seçmen desteğine sahip bir partinin yasaklanması konusunda pek çok endişe var.

Eleştirmenler ayrıca davanın sonucunun açık ve uzun olacağı ve hatta başarısız olması halinde AfD’ye fayda sağlayabileceği konusunda da uyarıyor. Talebe karşı çıkanlar, AfD ile “demokratik rekabet içinde” ve “siyasi olarak yüzleşilmesi” gerektiğini tekrar tekrar dile getiriyorlar.

Önergeyi destekleyen SPD, CDU/CSU, Yeşiller ve Sol Parti milletvekilleri, AfD’yi “özgür demokratik temel düzeni ortadan kaldırmak” istemek ve bu temel düzene karşı “aktif olarak militan ve saldırgan bir tutum” benimsemekle suçluyor.

Federal Almanya Cumhuriyeti tarihinde sadece iki parti yasaklandı: Birisi 1952’de Nasyonal Sosyalist SRP ve diğeri de 1956’da Almanya Komünist Partisi (KPD).

2003 ve 2017’de neo-Nazi NPD’ye karşı açılan iki yasaklama davası başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wagenknecht: AfD’ye seçim hediyesi

Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) lideri Sahra Wagenknecht, Federal Meclis’te AfD’nin yasaklanmasını öngören önergeyi sert bir dille eleştirdi.

t-online haber portalına verdiği demeçte bunun “yılın en aptalca önergesi” olduğunu söyledi.

Wagenknecht, “trafik lambası” koalisyonunu oluşturan partilerin ve CDU’nun seçmenlerin çıkarlarını ciddiye almamalarını ve AfD’nin yasak önergesini “istenmeyen rakiplerini yasak sopasıyla bitirmek” için kullanmak istemelerini eleştirdi.

“Mükemmel bir seçim kampanyası hediyesi”

Wagenknecht bunun “Federal Meclis’in merkezinden AfD’ye mükemmel bir seçim kampanyası hediyesi” olduğunu söyledi ve BSW’nin bu yaklaşımı reddettiğini söyledi.

BSW, AfD ile “tarafsız bir tartışma” çağrısında bulunuyor.

Örneğin, Federal Meclis’te bir Koronavirüs Araştırma Komisyonu kurulması için “AfD dahil tüm parlamento gruplarının onayı” için kampanya yürütüyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman Dışişleri Bakanı Baerbock, Kiev’e Taurus verilmesini istiyor

Yayınlanma

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Ukrayna’nın uzun menzilli Taurus seyir füzeleri talebine destek vererek, Rusya ile doğrudan çatışmayı tetikleyebileceği endişesiyle bu silahların gönderilmesini reddeden Şansölye Olaf Scholz ile ters düştü.

Yeşiller üyesi Baerbock, New York’ta Bloomberg’e verdiği mülakatta Taurus meselesi sorulduğunda, Almanya’nın Ukrayna’ya askeri desteğinin kritik altyapıyı korumak için hava savunma sistemlerine odaklanmaya devam ettiğini söyledi.

Baerbock, “Biz bir demokrasiyiz, koalisyonumuzda birlik yok, bu yüzden Taurusları teslim etmiyoruz,” dedi. Silahların gönderilmesini kişisel olarak destekleyip desteklemediği sorulduğunda ise, “Elbette” yanıtını verdi.

Almanya, ABD’den sonra Ukrayna’ya en fazla silah yardımı yapan ikinci ülke olsa da Scholz, Taurus füzelerinin tedarik edilmesi yönündeki baskıları şimdiye kadar reddetti.

Şansölye, 500 kilometrelik menzilinin Rusya’nın derinliklerindeki hedefleri vurmak için kullanılabileceği anlamına geldiğini ve Almanya’yı doğrudan çatışmanın içine çekebileceğini savunuyor.

Bununla birlikte, Berlin’deki trafik lambası koalisyonu kısa süre önce Kiev hükümetine, tedarik ettiği silahları Rus topraklarını ve Ukrayna sınırı yakınlarındaki füze tesislerini hedef almak üzere kullanma yetkisi verdi.

Scholz’un sözcüsü Steffen Hebestreit, pazartesi günü Berlin’de düzenlenen olağan hükümet basın toplantısında Taurus meselesi sorulduğunda, başbakanın pozisyonunun değişmediğini söyledi.

Savunma Bakanlığı sözcüsü de, Scholz’un partisi SPD’ye mensup Savunma Bakanı Boris Pistorius’un da karşı çıkmaya devam ettiğini söyledi.

Baerbock, Almanya’nın mevcut bütçe kısıtlamalarından kısmen Ukrayna savaşını sorumlu tutarak, hükümetin NATO’nun gayri safi yurtiçi hasılanın %2’sini orduya harcama hedefini yerine getirme taahhüdünü sürdürürken harcamaları geniş ölçüde dizginlemek zorunda kaldığını savundu.

Bakan, iktidardaki ittifakın, aksi takdirde ülkenin üretim üssünün modernizasyonuna yatırılabilecek “bütçenin milyarlarca dolarını” harcamak zorunda kaldığını söyledi.

Baerbock, “Fakat güvenliğimiz tehdit altında olduğu için, sadece Ukrayna’yı desteklemek için değil, aynı zamanda kendi öz savunmamız için de çok fazla yatırım yapmak zorundayız,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da AfD, Kuzey Akım boru hatlarının onarılmasını talep etti

Yayınlanma

Almanya için Alternatif (AfD) partisinin lideri Tino Chrupalla, Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hatlarının onarılması gerektiğini belirtti. Chrupalla, iki yıl önce 26 Eylül’de gerçekleşen saldırının, Almanya’nın ‘enerji bağımsızlığı karşıtları’ tarafından düzenlendiğini ve bunun Alman sanayisine ciddi zarar verdiğini ifade etti.

Chrupalla, X (eski adıyla Twitter) sosyal medya platformunda, “Meclis grubumuz, sorumluların soruşturulması ve cezalandırılması çağrısında bulunuyor,” ifadelerini kullandı. Siyasetçi ayrıca boru hatlarının ‘onarılması, yeniden açılması ve korunması’ gerektiğini vurguladı.

Geçen hafta, Alman hükümetinin sözcüsü Steffen Hebestreit, Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2’deki patlamalarla ilgili soruşturma kapsamında çok sayıda tutuklama emri çıkarıldığını açıklamıştı.

Hebestreit, bu tür işlemlerin hukuk devleti için olağan olduğunu ve sürecin tüm aşamalardan geçmesi gerektiğini belirtti. Soruşturmanın Federal Almanya Cumhuriyeti Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü de sözlerine ekledi.

Aynı gün, Spiegel dergisi patlamaların Ukrayna istihbarat kurumlarının eski bir çalışanı olan Roman Çervinskiy liderliğindeki bir grup tarafından düzenlendiğini ortaya koyan soruşturma sonuçlarını yayımladı.

Derginin kaynakları, çoğunlukla sivillerin katıldığı operasyonun 300 bin dolara mal olduğunu ve özel yatırımcılar tarafından finanse edildiğini iddia etti. Ayrıca, iddialara göre, bombalama planı eski Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy tarafından onaylandı, ancak Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy operasyon hakkında bilgilendirilmedi.

Doğalgaz boru hattı patlamaları 26 Eylül 2022 gecesi İsveç ve Danimarka’nın münhasır ekonomik bölgelerinde meydana geldi. ABD gazeteleri The New York Times ve The Washington Post, patlamaların arkasında ‘Ukrayna yanlısı bir grubun’ olabileceğini ve patlayıcıları bir Alman limanından olay yerine götürmek üzere Andromeda yatını kiralamış olabileceklerini öne sürdü.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülkesinin olaya karıştığını defalarca reddetti ve “Gerekli emirleri ben veririm. Ukrayna böyle bir şey yapmadı. Ben asla böyle bir şey yapmam,” dedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise patlamalardan Anglo-Saksonları sorumlu tuttu ve Ukraynalıların olaya karıştığına dair iddiayı ‘saçma’ olarak nitelendirdi.

Ağustos ayında Alman Başsavcılığının, Kuzey Akım’daki patlamaları organize ettiğinden şüphelenilen Ukraynalı Vladimir Juravlev hakkında tutuklama emri çıkardığı ortaya çıktı.

Soruşturmacılara göre, daha önce Ukraynalı dalış merkezi Dive Team ve Amerikan Dalış Eğitmenleri Birliği PADI’de çalışan Juravlev, Kiev’deki Scuba Family okulundaki dalış eğitmenleriyle bağlantılı olabilir ve bu eğitmenler de boru hattı sabotajına karışmış olabilir.

Ağustos sonunda Spiegel, Juravlev’in yakalanmadan birkaç gün önce Almanya’dan ayrılmayı başardığını ve Polonya üzerinden Ukrayna’ya gittiğini bildirdi. Derginin kaynakları, dalgıcı bir kahraman olarak gören Polonyalı yetkililerin onu tutuklanacağı konusunda uyardığını ileri sürdü.

Almanya, Kuzey Akım patlamalarıyla ilgili çok sayıda tutuklama emri çıkardı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English