Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

BAE Dışişleri Bakanı ile FKÖ Genel Sekreteri birbirine girdi

Yayınlanma

Axios’tan Barak Ravid’in olay hakkında bilgi sahibi beş kaynağa dayandırdığı habere göre ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Riyad’da Arap ülkelerinin temsilcileriyle yaptığı toplantısı sırasında, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayid en-Nehyan ile Filistin devlet başkanının üst düzey danışmanı sıfatıyla toplantıda bulunan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh, ABD’nin Filistin Yönetimi’nden yapmasını talep ettiği reformlar nedeniyle atıştı. Karşılıklı olarak suçlamaların yapılması ve seslerin yükselmesi sonrası En-Nehyan toplantıyı terk etti.

Söz konusu toplantı Blinken’ın 7 Ekim’den sonra Orta Doğu’ya yaptığı 7. ziyaret sırasında Riyad’da düzenlendi. Bliken, 29 Nisan’da Dünya Ekonomi Forumu’na katılmak üzere Riyad’da bulunan Arap ülkelerinin temsilcileri ile savaş sonrası Gazze’nin yönetimi ile ilgili tratejiyi tartışmak gündemiyle bir araya geldi.  Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan’ın başkanlığındaki toplantıya BAE, Mısır, Katar, Kuveyt ve Ürdün dışişleri bakanları ile FKÖ İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh katıldı.

“Normalleşme ancak Filistin devleti için yol haritası sonrası mümkün”

Kaynaklara göre toplantı sırasında eş-Şeyh, Filistin Yönetimi’nin ABD ve Arap ülkelerinin istediği gibi reformlar yaptığını ve yeni bir hükümet kurduğunu ancak yeterli siyasi ve mali desteği alamadığını söyledi.

Kaynaklar, toplantının sonuna doğru Emirlik Dışişleri Bakanı en-Nehyan buna karşı çıktığını ve Filistin Yönetimi’nde kayda değer bir reform görmediğini söylediğini aktardı.

İki kaynağa göre, en-Nehyan Filistin liderliğini “Ali Baba ve Kırk Haramiler” olarak nitelendirdi ve Filistin Yönetimi’ndeki üst düzey yetkililerin “işe yaramaz” olduğunu ve bu nedenle “onları birbirleriyle değiştirmenin sonucu değiştirmeyeceğini” iddia etti. “BAE gerçek reformlar yapmadan Filistin Yönetimi’ne neden yardım etsin” diye sordu.

Kaynaklar, eş-Şeyh’in BAE Dışişleri Bakanı’na bağırarak karşılık verdiğini ve kimsenin Filistin Yönetimi’ne reformlarını nasıl yapacağını dikte edemeyeceğini söylediğini aktardı.

Kaynaklara göre Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan es-Suud hararetli tartışmayı yatıştırmaya çalıştı ve reformların zaman aldığını söyledi. Ancak toplantı, her iki tarafın da birbirine bağırması ve Emirlik bakanının öfkeyle odayı terk etmesiyle çoktan kontrolden çıkmıştı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, en-Nehyan’ın ardından toplantıdan ayrıldı ve birkaç dakika sonra iki bakan birlikte geri geldi. Safadi Blinken’dan “iç çekişmeye tanık olmak zorunda kaldığı” için özür diledi.

Bir Emirlik yetkilisi dışişleri bakanının sözlerini doğruladı ve şunları söyledi: “Ekselansları, Filistin Yönetimi’nin İsrail ile güvenlik koordinasyonuna verdiği önem kadar kendi halkına da önem vermesi halinde Filistinlilerin çok daha iyi durumda olacağını sözlerine ekledi.”

Eş-Şeyh ve ABD Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili yorum yapmayı reddetti.

Tartışmanın arka planı

BAE ile Filistin Yönetimi arasındaki gerilimin temeli BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında uzun süredir devam eden politik ve kişisel sürtüşmeye uzanıyor. BAE, uzun süredir Abbas’ın siyasi rakiplerinden Muhammed Dahlan’ı destekliyor ve Abbas yönetimini yolsuzlukla suçluyor.

BAE’nin 2020’de İsrail’le ilişkileri normalleştirmesinin ardından Filistin Yönetimi de BAE’yi ihanetle suçladı.

Tartışmanın çıkmasına neden olan “Filistin Yönetimi’nde reform” meselesinin kökeni ise İsrail’in savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde Ramallah’taki yönetimin yer almasını istememesine uzanıyor. ABD ise savaş sonrası İsrail’in Gazze’yi Filistin Yönetimi’nin devretmesini istiyor. Ancak İsrail’in karşı çıkması nedeniyle ABD, Ramallah yönetiminden bir dizi reform yapmasını talep etti. ABD’nin hedefi Netanyahu hükümetini, savaş sonrası planına ikna etmekti. Mahmud Abbas bu kapsamda Filistin Başbakanı Muhammad İştiyye’nin yerine Muhammed Mustafa’yı atayarak reform yaptığını ileri sürdü. Atama sürecinde BAE, Abbas’ın muhalifi eski Filistin başbakanı Salam Fayyad’ın başbakan olması için bastırmıştı.

Söz konusu tartışma Filistin Yönetimi’nin yaptığını ilan ettiği reformların bazı Arap liderlerce ikna edici bulunmadığını gösteriyor. Ancak BAE’li bakanın tavrı da “parayı verenin düdüğü de çalmak istemesi”ne benziyor. Filistin’e yardım için kendi denetiminde ya da en azından kendisine yakın isimlerin yönetime gelmesini koşul olarak öne sürüyor.

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English