Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

BAE’nin diplomasi atağına karşı Tahran’dan gövde gösterisi

Yayınlanma

İran, Basra Körfezi’nde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile egemenlik konusunda anlaşmazlık yaşanan adalar çevresinde askeri tatbikat başlattı. Tatbikatın, BAE’nin diplomatik girişimleri sonucu Çin’in ardından Rusya’nın da BAE’nin tezlerini savunmasından sonra yapılması dikkat çekti. Tahran, Kuveyt’le anlaşmazlık konusu olan Araş/Durra Gaz Sahası’nda ise birlikte çalışmaya hazır olduğunu duyurdu.

İran devlet televizyonunun haberine göre, Devrim Muhafızları Ordusu, Basra Körfezi’ndeki “adaların savunulması” için Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami ve üst düzey komutanların katılımıyla geniş çaplı tatbikat düzenledi.

Tatbikatta “gelişmiş yapay zekaya sahip insansız hava araçlarının ve 600 kilometre menzilli füzelerin kullanıldığı” aktarıldı.

Binlerce askerin yanı sıra 30 din adamının da katıldığı tatbikatın, “Devrim Muhafızları Ordusunun adaları korumak için sahip olduğu yetkisini ve savunma hazırlığını göstermeyi” amaçladığı kaydedildi.

Tatbikat sırasında konuşan Tümgeneral Selami, “Fars (Basra) Körfezi adaları, İran ulusunun onurudur ve bizler bu gayretli ulusun çocukları olarak onurumuzu savunmakla yükümlüyüz. Basra Körfezi güvenli ise bu güvenliğin meyvelerinden tüm ülkeler yararlanacaktır” ifadelerini kullandı.

Hürmüz Boğazı’na yakınlığı ve bölgedeki petrol potansiyeli sebebiyle stratejik konumda yer alan Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarıyla ilgili İran ve BAE hakimiyet iddiasında bulunuyor. Adalar 1971’e kadar İngiliz işgali altındaydı. Kasım 1971’de İngiltere’nin adaların kontrolünü BAE’ye devrederek çekilmesinin hemen ardından İran adalarda hakimiyeti ele geçirdi. BAE, adalara askeri güçlerini konuşlandıran İran’ı “işgalci” olarak niteliyor. Adaları, topraklarının bir parçası olarak kabul eden ve üzerindeki haklarının tarihsel olarak çok eskilere dayandığı tezini ileri süren İran, geçici olarak 1903’te İngilizlerin eline geçtiğini ve 1971’de iade edildiğini, dolayısıyla “o tarihte henüz kurulmamış olan BAE’nin hakimiyet iddiasında bulunamayacağını” savunuyor.

BAE ise adalardaki hak iddiası doğrultusunda Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunuyor.

Söz konusu adalar üzerindeki egemenliğinin tartışılamayacağını savunan İran, Aralık 2022’de Çin’e, temmuz ayında da Rusya’ya üç ada hakkında BAE’nin tezlerini savunan değerlendirmelere destek verdikleri nedeniyle tepki göstermişti.

Kuveyt’e işbirliği çağrısı

Öte yandan İran Petrol Bakanı Cevad Ovci, Basra Körfezi’ndeki Araş/Durra Gaz Sahası ile ilgili Kuveyt’e birlikte çalışmaya hazır olduklarını ilettiklerini söyledi.

İranlı Öğrenciler Haber Ajansına (ISNA) göre, Ovci, kabine toplantısı yaptığı açıklamada, Basra Körfezi’nde komşu ülkelerle ortak petrol sahalarının bulunduğunu hatırlatarak, “Araş/Durra ortak gaz sahası ile ilgili komşu ülke Kuveyt’e diğer ortak sahalar gibi çalışmalara başlamaya hazır olduğumuzu ilettik. Bunu hakkımız olarak görüyoruz. Eğer komşu ülke bu alanda işbirliği yapmak istemezse biz yaparız. Hakkımızdan zerre kadar vazgeçmeyiz” dedi.

Basra Körfezi’nde yer alan ve 1967’de keşfedilen Araş/Durra Gaz Sahası, yıllardır İran ile Kuveyt arasında soruna neden oluyor. Gaz sahasının İran tarafında yer alan kısmına “Araş” adı verilirken, Kuveyt tarafı “Durra” olarak biliniyor.

Suudi Arabistan ve Kuveyt, Mart 2022’de Durra Gaz Sahası’nı geliştirmek için anlaşma imzalamıştı. İran ise söz konusu anlaşmanın “yasa dışı” olduğunu savunarak bölgede sondaj çalışmalarına başlayacağını duyurmuştu.

Kuveyt, 3 Temmuz’da bölgede deniz sınırının belirlenmesi için İran’ı müzakereye çağırmış, Tahran yönetimi ise konuya ilişkin açıklamada bulunmamıştı. Kuveyt Petrol Bakanı Saad el-Barak, 27 Temmuz’da yaptığı açıklamada ise, “Kuveyt, İran ile sınırın çizilmesini beklemeden Durra Gaz Sahası’nda arama ve üretim faaliyetlerine başlayacak” ifadelerini kullanmıştı.

ORTADOĞU

UCM Hakiminden İsrail’in “tarafsızlık” sorgusuna yanıt

Yayınlanma

Beti Hohler

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in kendisi hakkındaki tarafsızlık sorgulamasına ilişkin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını verecek dairenin yeni atanan üyesi Hâkim Beti Hohler’in yanıtını yayınladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama talebi kararını verecek hâkim heyetine yeni atanan Hohler, savcılıktaki geçmiş görevine ilişkin İsrail’in sorularını yanıtladı.

UCM Hakimi Hohler’in sunduğu detaylı yanıtla, İsrail’in yargı sürecini geciktirmeye ve hakimin tarafsızlığını sorgulama yönelik girişimi temelsiz kaldı.

Tarafsızlık tartışması

Hohler’in UCM hakimliğine seçilmeden önce UCM Savcılık Ofisinde çalışmış olmasının, tarafsızlığına gölge düşürebileceğini öne süren İsrail Başsavcılığının UCM’ye yönelttiği sorulara verilen yanıtta, Filistin soruşturmasında görev almadığını belirtti. Hohler, savcılık bürosunda çalıştığı dönemde Filistin soruşturmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılmadığını ve soruşturmada görev alan personelle çalışmadığını kaydetti.

Eski Mossad şefi savaş suçları soruşturması nedeniyle eski UCM savcısını tehdit etmiş

İsrailli yetkililer hakkında yürütülen soruşturmanın belgelerine, soruşturma planlarına, evraklarına, delillerine veya gizli belgelere hiçbir şekilde erişmediğini aktaran Hohler, bu bilgi ve belgelerin kendisine başka şekilde de getirilmediğini ifade etti.

Yanıtında UCM’deki tüm soruşturmalara erişim sağlayan bir konumda çalışmadığını anlatan Hohler, Savcılıktaki görevinde kendisine danışılan ve görüş bildirdiği konular içinde Filistin soruşturmasının yer almadığını vurguladı.

Hohler, ağırlıklı olarak Filipinler’deki olayların soruşturulmasında görev aldığını ve etkileşime girdiği soruşturmalar içinde Filistin’in yer almadığını belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Tarafsızlığından makul gerekçelerle şüphelenilen bir hâkimin görevinden çekilmesi gerektiğine inandığını aktaran Hohler, görevinin gerektirdiği özelliklerin farkında olduğunu kaydetti. Hohler, Savcılık Ofisini de konuya ilişkin elindeki bilgileri mahkemeye sunmaya davet etti.

UCM’deki süreci geciktirme çabaları

Önceki UCM Başsavcısı Fatou Bensouda 16 Ocak 2015’te, Filistin’deki duruma ilişkin ön inceleme başlattığını duyurmasının ardından, Aralık 2019’da soruşturma için gerekli kriterlerin karşılandığını açıklamasına rağmen, Filistin topraklarının nereyi kapsadığı ve mahkemenin hangi topraklarda işlenen suçlara bakabileceğinin tespit edilmesi için ön yargılama dairesinden görüş istemişti.

Söz konusu görüşün verilmesi sırasında birçok UCM ülkesi ve sivil toplum kuruluşunun (STK) sürece dahil olmasıyla yaklaşık 2 yıl sonunda, ön inceleme tamamlanmış ve soruşturma ancak 3 Mart 2021’de başlatılmıştı.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM Başsavcılığının 20 Mayıs’ta Binyamin Netanyahu, Yoav Gallant ve üç Hamas lideri hakkında istediği tutuklama kararı talebi, İsrail ve müttefiklerinin sistematik engelleme çabalarıyla karşılaşmaya devam etti.

İngiltere’nin temmuzda başlattığı yetki itirazıyla yeni bir gecikme süreci başlamıştı. İngiltere’nin Filistin’in devlet statüsünü sorgulayarak UCM’nin yargı yetkisine itiraz etmesi ve daha sonra 64 ülke, kuruluş ve kişinin beyanlarının da sürece dahil edilmesiyle birlikte, tutuklama kararından önce yargılama yetkisi tartışmalarına girilmişti.

Bunun yanında Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı talebini incelemekle görevli bir numaralı Ön Yargılama Dairesinin başkanı Hâkim Julia Motoc’un “sağlık nedenleri ve adaletin düzgün işleyişini koruma ihtiyacı” gerekçesiyle görevinden çekildiği açıklanmıştı.

UCM, Motoc’un yerine Sloven Hâkim Beti Hohler’in atandığını bildirmişti.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

UCM’deki Filistin süreci devam ederken, Mahkeme Taraf Devletler Meclisi Başkanlığından yapılan açıklamada, Başsavcı Kerim Han hakkında Savcılık Ofisi çalışanlarından birine yönelik “uygunsuz davranış” iddialarının bağımsız bir komisyon tarafından incelendiği duyurulmuştu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas’tan Gazze’nin yönetimi için “komite” önerisine şartlı onay

Yayınlanma

Hamas’ın siyasi büro üyesi Halil el-Hayye, El-Aksa televizyonuna yaptığı açıklamada Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması teklifini, bu komitenin tamamen yerel olması şartıyla kabul ettiklerini söyledi.

Hayye, Gazze’de ateşkes görüşmeleriyle ilgili açıklamasında “Masaya Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması yönünde bir fikir konuldu. Bu, Mısırlı kardeşlerimizin sunduğu bir öneri. Biz buna sorumlu bir yaklaşımla ve olumlu bir şekilde yanıt verdik. Komitenin Gazze’yi tamamen yerel bir şekilde yönetmesi ve oradaki günlük hayata dair her şeyi denetlemesi şartıyla bu öneriyi kabul ediyoruz” dedi.

Çin’de bir araya gelen Hamas ve El Fetih birleşme için diyaloğu sürdürme sözü verdi

Hamas ve Fetih hareketleri, bu ayın başında Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması ve ateşkes görüşmeleri çerçevesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelmişti.

Hayye, Hamas ve İsrail arasında dolaylı olarak yürütülen ateşkes ve esir takası müzakerelerine ilişkin de “İsrail soykırımı durmadan esir takası olmayacak. Nitekim bu birbirine bağlı bir denklem. Biz tüm açıklıkla şunu söylüyoruz. Bu saldırganlığın durmasını istiyoruz. Herhangi bir esir takası olması için önce bu saldırılar durmalı” ifadelerini kullandı.

“Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkesi engelliyor”

Ateşkes anlaşmasına hazır olduklarını ancak İsrail’in de bu konuda gerçekten istekli olması gerektiğini belirten Hayye, “Ateşkes müzakerelerini harekete geçirmek için arabulucu ülkelerle temaslarımız sürüyor. Ancak Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkes müzakerelerinde ilerlemeyi engelliyor” diye konuştu.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde süren saldırılarının durdurulması için taraflar arasında uzun süredir dolaylı müzakereler yürütülüyor. Katar, ABD ve Mısır’la İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve esir takası anlaşmalarına arabuluculuk ediyor.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda, siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. İsrail’in anlaşma taslağına eklediği maddelerin özellikle Mısır-Gazze sınır hattı Philadelphia Koridoru’nda kontrolünü sürdürme ısrarının müzakereleri zora soktuğu vurgulanıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Meclis kürsüsünden Netanyahu’ya “seri katil” dedi

Yayınlanma

Ayman Ode

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya Gazze’deki sivil ölümlerinden ötürü “barışın seri katilisin” diyen Filistin asıllı İsrail Meclisi (Knesset) üyesi Ayman Odeh zorla kürsüden uzaklaştırıldı.

Odeh, Knesset’teki konuşmasında, İsrail ordusunun Gazze’de, sivil ayırt etmeksizin düzenlediği saldırılardan dolayı Netanyahu’yu eleştirdi.

İsrail saldırılarında henüz yeni doğmuş ikiz bebeğini ve eşini, doğum belgesini almaya gittiği esnada düzenlenen saldırıda kaybeden Muhammed Ebu el-Kumsan’ın hikayesini anlatan Odeh, “Gazze’de sisteminizin öldürdüğü 17 bin 385 bebek var; bunların 825’i bir yaşın altında” dedi.

Netanyahu’ya Gazze öldürülen sivil, kadın ve çocuklara ilişkin sert eleştiriler yönelten Odeh sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de 35 bin 55 yetim bebek var. Hepsinin kanı peşinizi bırakmayacak ve yine de küstahlığınızla Uluslararası Ceza Mahkemesinde nasıl suçlandığınızı merak edeceksiniz. Binyamin Netanyahu senin düşüncen nedir? Düşüncen nedir? 30 yıldır barışın seri katili oldun.”

Konuşması yarıda kesilen Odeh’in Knesset’te bulunanlarca kürsüden uzaklaştırıldığı görüldü.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta üç günlük ikiz bebeklerinin doğum belgesini almak için evinden çıkan Filistinli Muhammed Ebu el-Kumsan, eşini ve çocuklarını 13 Ağustos’ta İsrail saldırısında kaybetmişti.

Filistinli baba, bebeklerinin doğum belgesini almak için dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra, İsrail ordusu sığındıkları evi bombalamıştı. Evde bulunan eşi ile Aysel ve Aser ismini verdikleri ikiz bebekleri ve kayınvalidesi saldırıda yaşamını yitirmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English