Bizi Takip Edin

AMERİKA

Batılı enerji grupları uranyum tedarik sıkıntısı nedeniyle risk altında

Yayınlanma

Sektör temsilcileri, ABD ve Avrupalı enerji şirketlerinin, ev elektriğinden veri merkezlerine kadar her şeyi beslemek için nükleer enerjiye olan talep arttıkça uranyum arz sıkıntısı nedeniyle artan bir risk altında olduğu uyarısında bulundu.

Financial Times’a (FT) göre kıtlık tehdidi, nükleer reaktörlere güç sağlamak için kullanılan madenin dünyadaki en büyük üreticisi Kazakistan’ın Rusya ve Çin’e daha fazla satarken ABD ve Avrupa’ya daha az satmasıyla ortaya çıkıyor.

Prism Strategic Intelligence’dan Benjamin Godwin, “Rus ve Çinli oyuncular Orta Asya ve Afrika’daki kaynaklara erişimi güvence altına almak için çok istekliler ve bu da çok agresif bir rekabet ortamı yaratıyor,” dedi.

Dünyanın en büyük halka açık uranyum üreticilerinden biri ve Kanada merkezli en büyük batı tedarikçisi olan Cameco’nun yatırımcı ilişkileri başkan yardımcısı Cory Kos, “Birçok müşterinin farkına varmadığını düşündüğüm bir tükenme eğrisindeyiz,” dedi ve gidişatın yönünün “Çin’e daha fazla malzeme akışı” olduğuna dikkat çekti.

Yöneticiler, 2011 Fukushima nükleer felaketinin ardından uranyum fazlası olmasına rağmen, bu fazlalığın kademeli olarak giderildiğini söyledi.

Eski bir yönetici, “Sektör olarak ödünç alınmış zamanla yaşıyoruz… tükenmekte olan envanter, tedarik zincirinin devam etmesini sağladı,” dedi.

Enerji şirketleri güçlerini petrol, gaz ve yenilenebilir kaynaklar da dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan elde ediyor. Fakat, dünya daha temiz enerjiye geçtikçe, analistler nükleer enerjiye olan talebin artmasını bekliyor: Dünya Nükleer Birliği, küresel uranyum talebinin 2040 yılına kadar iki katına çıkmasını bekliyor.

ABD, Birleşik Krallık ve Güney Kore’nin de aralarında bulunduğu bir dizi ülke 2050 yılına kadar küresel nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma sözü verirken, teknoloji grupları da yapay zeka veri merkezleri için bu yakıta yöneliyor.

Kazakistan’a sınırı olan Çin ve Rusya da nükleer enerjiyi ülke içinde önemli ölçüde genişletmeye çalışıyor. Kazakistan dünyada çıkarılan uranyumun yaklaşık yüzde 40’ını tedarik ediyor.

ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) bu ay Çin ve Rusya’nın “uluslararası ortaklardan çıkarılan uranyum alımını hızla genişlettikleri” uyarısında bulundu. CSIS, batılı hükümetlerin “uranyum madenciliği de dahil olmak üzere” uranyum tedarik zincirini güvence altına alma çabaları ile yakıt kullanımını genişletme planları arasında bir “kopukluk” olduğunu da sözlerine ekledi.

CSIS direktörlerinden Gracelin Baskaran, “Uranyum üretimi gerçekten dikkat etmediğimiz bir güvenlik açığı,” dedi.

Şirket açıklamalarına göre, Kazakistan’ın devlete ait madencilik grubu Kazatomprom’un satışlarının yaklaşık üçte ikisi, 2021’deki yaklaşık üçte birine kıyasla 2023’te Rusya, Çin ve iç pazarda yerleşik alıcılara gitti.

Buna karşılık, 2021’de yüzde 60 olan ABD, Kanada, Fransa ve Birleşik Krallık’taki alıcıların toplamı 2023’te yüzde 28’e düştü.

Rakamlar, bir kısmı Kazatomprom’un ortak girişim ortakları tarafından satılan tüm Kazak uranyumunun satışını yansıtmıyor. Kazatomprom, “satışlarını çeşitlendirmeyi amaçladığını” söylerken “felsefesinin tüm yumurtaları tek bir sepete koymak olmadığını” kaydetti.

Ayrıca şirketin uranyumunun daha düşük bir oranının Çin’e gittiğine dikkat çekti. 2018’de Kazatomprom halka açılmadan önce bu oran daha yüksekti.

Nijer, küresel uranyum üretiminin yalnızca yüzde 5’inden sorumlu olmasına rağmen, AB’deki reaktörler için önemli bir tedarikçi fakat Euratom’un verilerine göre, 2023’te Avrupa’ya tedarikini 2021’e kıyasla üçte bir oranında azalttı.

Temmuz 2023’te gerçekleşen askeri darbenin ardından batılı madencilik şirketlerine düşman bir hükümetin işbaşına gelmesi ile ülke 2024 yılında hiç uranyum ihraç etmedi.

Fransız devletine ait Orano’nun madencilik hakları geçen yıl Nijer hükümeti tarafından elinden alındı. Nijer, 2023 yılında Orano’nun uranyum kaynaklarının yüzde 16’sını oluşturuyordu.

Fransa Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü araştırmacısı Teva Meyer’e göre, şirketin aktif madenlerinin bulunduğu Kazakistan’daki kaynakları da tükeniyor.

AMERİKA

ABD’li senatörlerden Rusya’nın 300 milyar dolarlık varlıklarına el konulması çağrısı

Yayınlanma

ABD’li senatörlerden oluşan bir grup, Rusya’nın dondurulmuş 300 milyar dolarlık varlıklarının tamamının Ukrayna’ya devredilmesi için çağrıda bulundu. Senatörler, Trump yönetiminden bu konuda daha kararlı adımlar atmasını ve müttefikleri ikna etmesini talep etti. Bu adımın, Ukrayna’ya destek sağlamanın yanı sıra Rusya’ya müzakereler için baskı yapmanın bir yolu olduğu iddia edildi.

ABD’de Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerden bir grup senatör, Rusya’nın dondurulan varlıklarının Ukrayna’ya destek amacıyla kullanılması için “daha kararlı adımlar” atılması çağrısında bulundu.

Senatörler, Başkan Donald Trump yönetiminden, 300 milyar doların üzerindeki varlıkların tamamının Kiev’e yardım olarak gönderilmesini ve müttefiklerin de bu yönde ikna edilmesini talep ediyor.

Reuters‘ın ulaştığı, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya hitaben yazılan dilekçede senatörler, yönetimin Moskova üzerindeki baskıyı artırmak için hangi finansal araçları kullanmaya ne kadar hazır olduğunu soruyor.

Özellikle Beyaz Saray’ın, ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) elindeki Rus varlıklarını, Moskova’nın barış görüşmelerinde etkilemenin bir yolu olarak kullanma şansını değerlendirip değerlendirmediği merak ediliyor.

Senatörler ayrıca, Washington’ın AB, G7 ve diğer müttefikleri Rus varlıklarını Kiev’e devretmeye ikna edebileceği bir planın hazırlanıp hazırlanmayacağını da soruyor.

Ek olarak, Trump yönetiminin bu varlıkların Ukrayna tarafından askeri teçhizat alımı için kullanılmasına onay verip vermeyeceği de merak konusu.

Dilekçeye Cumhuriyetçiler Todd Young ve Lindsey Graham ile Demokratlar Richard Blumenthal ve Tim Kaine imza attı.

Rusya’nın varlıklarına el konulması ve Ukrayna’nın yeniden inşası için kullanılması fikri, ABD Kongresi’nde birkaç yıldır tartışılıyor.

Kongre üyeleri, bu adımın Amerikan vergi mükellefleri için ek maliyetlerden kaçınmaya yardımcı olacağını ve aynı zamanda Moskova’yı barış anlaşmasına zorlamak için baskıyı artıracağını öne sürüyor.

Geçen yılın aralık ayındaki AB zirvesinde, Rusya’nın dondurulan varlıklarının, Moskova’nın Ukrayna’ya savaş tazminatı ödemeyi kabul etmesine kadar erişilemez hâlde kalmasına karar verildi.

Reuters‘ın aktardığına göre Moskova, bu varlıkların yıkılan altyapının yeniden inşası için kullanılması ihtimalini, bu tutarın 200 milyar dolarlık kısmının Rusya Federasyonu’na bağlanan bölgelere gönderilmesi şartıyla kabul ediyor.

Moskova’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ilk günlerinde Batılı ülkeler, Rusya Merkez Bankası ve Varlık Fonu’na yaptırımlar uygulayarak, G7 ülkelerinde bulunan fonları bloke etti.

Rusya Merkez Bankası’nın resmi verilerine göre, 2022’nin başında uluslararası rezervleri 207 milyar avro, 67 milyar Amerikan doları, 37 milyar İngiliz sterlini ve Japon yeni, Kanada ve Avustralya dolarları dâhil 64 milyar dolar değerinde diğer para birimlerini içeriyordu.

Uzun süren tartışmalara rağmen, Rusya’nın varlıklarına el konulması fikri henüz oybirliğiyle desteklenmedi.

Almanya, Fransa ve Avrupa Merkez Bankası daha önce buna karşı çıkarak, avronun küresel bir para birimi olarak istikrarı için olası risklere işaret etmişti.

Geçen yılın sonbaharında Washington ve Brüksel alternatif bir mekanizma üzerinde anlaştı: Ukrayna’ya 50 milyar dolarlık bir kredi verilecek ve bu kredinin geri ödeme kaynağı Rusya’nın varlıklarından elde edilen faiz gelirleri olacaktı.

Dondurulan varlıklardan elde edilen yıllık kârın 3 ila 5 milyar avro olduğu tahmin ediliyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Brezilya’da yargılanan Bolsonaro, Amerikan desteği istedi

Yayınlanma

Hapse düşmesine neden olabilecek darbe suçlamalarıyla karşı karşıya olan eski Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, ülkesini ‘Venezuela tarzı bir solcu diktatörlüğe’ doğru kaydığını iddia ettiği durumdan kurtarmak için ‘yurtdışından destek’ çağrısında bulundu.

Savcılar tarafından 2022’de seçimi kaybettikten sonra iktidarda kalmak için komplo kurmakla suçlanan eski ordu komutanı, Financial Times’a (FT) verdiği demeçte “Amerikan yardımının çok hoş karşılandığını” söyledi ve Latin Amerika’nın en büyük ülkesine “müdahale ettiğini” söylediği USAID’i kapattığı için Başkan Donald Trump’a teşekkür etti.

Brezilya Yüksek Mahkemesi bu hafta Bolsonaro’nun yargılanıp yargılanmayacağına karar verecek. Bolsonaro, seçimin galibi Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’ya suikast planları içerdiği iddia edilen ve üst düzey askeri figürlerin de dahil olduğu bir komplo ile suçlanıyor. Yargılamalar birkaç hafta içinde başlayabilir ve yıl sonundan önce bir karara varılabilir.

Bolsonaro, partisinin Brasília’daki ofisinde verdiği geniş kapsamlı bir röportajda, “Bir diktatörlük sorunumuz var, gerçek bir diktatörlük. Brezilya bu durumdan kendi başına kurtulamaz. Yurtdışından gelecek desteğe ihtiyacı var,” dedi.

Halen Brezilya’nın önde gelen muhafazakâr lideri olan 70 yaşındaki eski başkan, Trump’tan ne yapmasını istediğini söylemeyi reddetti. Fakat kongre üyesi oğlu Eduardo geçen ay FT’ye verdiği bir röportajda, darbe planına ilişkin soruşturmayı yürüten Brezilya yüksek mahkemesi yargıcı Alexandre de Moraes’in, aslen Rus insan hakları ihlalcilerini cezalandırmak için tasarlanan Magnitsky Yasası kapsamında ABD yaptırımları için gerekli koşulları karşıladığını iddia etmişti.

Eski Cumhurbaşkanı da yargıç de Moraes’i özellikle eleştirdi ve yargıcın kendisini suçlu bulmak için “acele ettiğini” iddia etti.

Bolsonaro, “Benim için zaten 28 yıl hapis cezası var. Beni hapiste istediklerini sanmıyorum, ölmemi istiyorlar. Brezilya’da söz konusu olan da bu,” iddiasında bulundu.

Yüzlerce Bolsonaro destekçisi, başkanlık seçimlerine hile karıştırıldığını iddia ederek Brasília’daki hükümet binalarını yağmaladığı 8 Ocak 2023 ayaklanmalarına karıştıkları gerekçesiyle mahkum edildi ve bazıları uzun hapis cezalarına çarptırılmıştı.

Babasının hukuki sıkıntıları artarken, Eduardo bu yılın büyük bir bölümünü Washington’da, Bolsonaroların Brezilya’da ifade özgürlüğüne yönelik tehditler olarak adlandırdıkları, X’e karşı mahkeme kararları ve Trump’ın Truth Social ağına ev sahipliği yapan bir video paylaşım platformu olan Rumble’ın yakın zamanda yasaklanması da dahil olmak üzere, ABD Kongre üyeleri ve Trump yönetimi ile lobi yaparak geçirdi.

Bolsonaro, “Benim oy pusulasında yer almamam demokrasinin yadsınmasıdır. Bu demokrasinin sonudur,” dedi.

Bolsonaro kendi durumunu, Devlet Başkanı Nicolás Maduro tarafından en üst düzey liderinin geçen yıl seçimlere katılması engellenen Venezuela’daki muhalefetin durumuyla karşılaştırdı ve “Lula’nın sahip olduğu tek bayrak, demokrasiyi savunduğu sahte bayrağıdır. O, 2023’te Brezilya’da Maduro’ya kırmızı halı seren kişiyle aynı kişi,” dedi.

Kampanya hakkında bilgi sahibi bir kişiye göre, Bolsonaro hayatının geri kalanını hapiste geçirme olasılığıyla karşı karşıyayken, Eduardo ve müttefikleri, Trump yönetimi yetkilileri ve Cumhuriyetçi milletvekilleri arasında, onları Brezilya yüksek mahkemesine karşı toplamak için bir dosya dolaştırıyor.

İlk olarak Folha de São Paulo gazetesi tarafından haberleştirilen 1.000 sayfalık dosyada, de Moraes’in Elon Musk ve Trump’ın eski danışmanları Steve Bannon ve Jason Miller gibi ABD vatandaşlarının yanı sıra ABD’de yaşayan Brezilyalılara karşı gerçekleştirdiği iddia edilen eylemler özetlenmeye çalışılıyor. Eduardo geçen hafta kongredeki görevinden izin aldığını ve ABD’den siyasi sığınma talebinde bulunabileceğini açıkladı.

FT’ye göre, Trump yönetiminin Bolsonaro ailesinin kampanyasını dikkate aldığına dair işaretler var. Dışişleri Bakanlığı geçen ay yaptığı açıklamada “bilgiye erişimi engellemenin” ya da ABD şirketlerine para cezası kesmenin “ifade özgürlüğüyle bağdaşmadığını” belirterek “egemenliğe saygının Brezilya da dahil olmak üzere ABD’nin tüm ortaklarıyla çift yönlü bir yol olduğunu” söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’ın Çin gemilerine yönelik liman ücretleri ABD denizcilik sektörünü tehdit ediyor

Yayınlanma

Sektör yöneticileri pazartesi günü ABD Ticaret Temsilciliği’nde (USTR) yapılan oturumda, Başkan Donald Trump’ın ABD gemi inşa sanayisini canlandırma planının, Çin bağlantılı gemiler için önerilen ve yerli gemi işletmecilerine, limanlara, ihracatçılara ve istihdam alanlarına zarar verecek ücretlere dayandığı için muhtemelen geri tepeceğini söyledi.

Söz konusu tartışma, Çin yapımı gemilerden alınan ve ABD limanlarına uğrama başına 3 milyon doları aşabilecek olan harçların istiflenmesi. Trump yönetimi bu ücretlerin Çin’in açık denizlerde artan ticari ve askeri hakimiyetini engelleyeceğini ve yerli yapım gemileri teşvik edeceğini söylüyor. ABD’li çelik işçileri sendikaları, ABD’li çelik üreticileri ve Demokrat milletvekilleri yerli sanayiyi canlandıracağını söyleyerek bu çabayı destekliyor.

Ancak bu fikir, Trump’ın yeniden inşa etmek istediği ABD tersanelerinden sipariş talebini artıracak olan aynı nakliye şirketlerinin ve müşterilerin hayatta kalmasını tehdit ettiği için yerel denizcilik endüstrisinde bir şok dalgası yarattı.

ABD’nin en büyük uluslararası okyanus kargo taşıyıcısı olan Florida merkezli Seaboard Marine’in CEO’su Edward Gonzalez pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Amerikan gemi inşasını güçlendirme çabası istemeden de olsa Amerikan sahipli taşıyıcıları yok ederse ulusal çıkarlara hizmet edilmemiş olur” dedi.

Birçok ABD’li operatör gibi Seaboard da Çin’de üretilen gemilere güveniyor. Denizcilik veri sağlayıcısı Alphaliner’a göre 24 gemiden oluşan filosunda 16 adet Çin yapımı gemi bulunuyor.

ABD’li gemi işletmecileri, Çin bağlantılı gemilerden alınan ücretlerin, daha fazla ABD kargosunu, değişimi daha iyi karşılayabilecek kaynaklara sahip olan yabancı sermayeli okyanus taşımacılığı şirketlerine iteceğini söyledi.

USTR’ye göre Çin’in gemi inşa pazarındaki payı 1999’da %5’in altındayken 2023’te %50’nin üzerine çıktı.

Konuşmacılar, ABD tersanelerinin yılda 10’dan az gemi üretirken Çin’in 1.000 gemi ürettiğini söyledi.

Bu arada sektör yöneticileri, Japonya ve Kore’deki gemi yapımcılarının, ABD tersanelerinin kapasite oluşturması için geçecek yıllarda talebi karşılamakta zorlanacağını belirtti.

Amerika Deniz Ticaret Odası CEO’su Kathy Metcalf, mevcut Çin yapımı gemilerin değiştirilmesinin bir elektrik düğmesini çevirmeye benzemediğini söyledi. “Çin’i ve ABD deniz taşımacılığı sistemini cezalandırmak kabul edilebilir bir sonuç değildir” dedi.

ABD’li gemi işletmecileri, malları iç su yollarına, Büyük Göller boyunca ve ülkenin kıyılarında yukarı ve aşağı taşıyarak imalat, madencilik ve tarım gibi kilit Amerikan endüstrilerini destekliyor.

Tarım ihracatçıları USTR planındaki belirsizlik nedeniyle mayıs ayından sonra gemi rezervasyonu yapmakta zorlanırken, kömür endüstrisi temsilcileri de ücretlerin mallarını küresel pazara sunmayı zorlaştırdığını belirtiyor.

Indiana’da soya fasulyesi ve mısır yetiştiren Amerikan Soya Birliği yönetim kurulu üyesi Mike Koehne, “Yerli gemi inşasını artırmaya yönelik çabalarınızın çiftçilerin pazara erişimi pahasına olmamasını rica ediyorum” dedi.

İŞ KAYIPLARI

İthalata bağımlı Amerikan Ayakkabı ve Giyim Derneği’nin politikadan sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Nate Herman, liman ücretlerinin Amerikalı işçiler için iş kaybına, Amerikan ihracat ve ithalatı için daha yüksek maliyetlere ve Amerikalı tüketiciler için kıtlık ve artan fiyatlara yol açacağını söyledi.

Çeşitli ticaret grupları tarafından yapılan ve liman ücretlerinden kaynaklanan yüksek maliyetlerin ABD ihracatının neredeyse %12 oranında düşmesine ve GSYİH’nin %0.25 oranında azalmasına neden olacağını gösteren yeni bir çalışmadan alıntı yaptı.

Herman, “Çalışkan Amerikan aileleri daha fazla fiyat artışını ve ürün kıtlığını kaldıramaz ve Amerikalı üreticiler ve çiftçiler daha fazla ihracat pazarını kaybetmeyi göze alamaz” dedi.

Temsilci Rosa DeLauro ve Kongre’deki diğer 62 Demokrat, pazartesi günü ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’e gönderdikleri mektupta, Çin’in sektördeki hakimiyetinin iş kayıpları ve kritik üretim kapasitesi açısından “kabul edilemez maliyetler ve riskler” getirdiğini söyleyerek önerilen ücretleri ve diğer “hızlı ve kararlı” eylemleri destekledi.

USTR’den, firmaların kargolarını Meksika ya da Kanada üzerinden yönlendirerek ücretlerden kaçınmalarına olanak tanıyacak bir kolaylık sağlamasını talep ettiler.

Haksız ticaret uygulamaları yasası kapsamındaki teklifi nihai hale getirmeden önce çarşamba günü yapılacak bir duruşmada daha fazla yorum dinleyecek olan USTR, yorum taleplerine hemen yanıt vermedi.

Mevcut teklifte ücretlerden tamamen kaçınmak için gemi işletmecilerinin Çin dışında yerleşik olması, filolarındaki gemilerin %25’inden azının Çin’de inşa edilmiş olması ve önümüzdeki iki yıl içinde Çin tersanelerinden sipariş veya teslimat planlamamış olması gerekiyor.

Bu ayın başlarında Reuters tarafından görülen bir yürütme emri taslağı, Çin yapımı gemilere sahip tüm filolara liman ücreti uygulayarak bu sınırı daha da daraltacak.

Gemi sahipleri daha büyük gemiler kullanarak ve büyük ABD limanlarına uğramaları sınırlandırarak bu darbeyi en aza indirmeye çalışabilir ancak bu limanları zor durumda bırakarak tedarik zinciriyle ilgili de bir strese yol açabilir.

Gemi ve liman işletmecilerine göre, gemi işletmecileri ayrıca ABD’ye giden kargoları Kanada ve Meksika’daki limanlara kaydırabilir ve yolculuğu tamamlamak için kamyonlara ve trenlere güvenebilir, ancak bu önlem de sınır geçişlerini tıkayabilir ve daha fazla altyapı aşınmasına ve yıpranmasına neden olabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English