Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Biden yönetiminin İsrail-Suudi normalleşmesi planı suya düştü

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin 4 Kasım seçimlerinden önce hayata geçirmek istediği ve uzun süredir çalışmalarını yürüttüğü İsrail-Suudi Arabistan normalleşme anlaşması suya düştü. Seçimlerden önce sadece dört hafta daha açık kalacak Senato’nun olası bir anlaşmayı onaylaması için yeterli zaman kalmadı. Biden, bu anlaşmayla büyük bir zafer elde ederek sandığa gitmeyi hedefliyordu.

Demokrat bir milletvekili ve üst düzey bir Cumhuriyetçi Senato yardımcısı, Times of Israel’e yaptıkları açıklamada, Biden yönetiminin Kasım ayındaki başkanlık seçimlerinden önce İsrail ile Suudi Arabistan arasında uzun süredir planlanan normalleşme anlaşmasına aracılık etme penceresinin kapandığını söyledi.

Suudi Arabistan, bağımsız Filistin devleti için bir plan olmadan İsrail’le normalleşmeye yanaşmıyor İsrail de bağımsız Filistin devletini kabul etmiyordu. ABD bu zorlu çıkmazı aşmak için Suudi Arabistan’a güvenlik garantisi vermeyi öngören bir anlaşma teklif etti. Suudi Arabistan’a verilecek güvenlik garantisine ABD Senatosu’nu ikna etmenin tek yolunun da İsrail ile normalleşme anlaşması olduğu düşünülüyordu. Yani Biden yönetimi bu iki süreci birlikte ilerletmeye çalıştı.

Ancak Times of Israel’e konuşan iki kongre kaynağı, Senato’nun güvenlik garantisi anlaşmasını onaylaması için takviminde yeterli zaman kalmadığını savundu.

ABD Senatosu, tatile girmeden önce sadece dört hafta daha oturum düzenleyecek.

Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer teorik olarak Ekim ayında milletvekillerini toplayarak Senato’yu açmayı deneyebilir, ancak iki kongre kaynağı, Biden yönetiminin başkanlık seçimlerinden haftalar önce, anlaşmayı onaylamak için gereken yaklaşık 10 Cumhuriyetçinin desteğini alamayacağını görüşünde.

Yine adının açıklanmaması kaydıyla konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi ise kongre kaynakları kadar karamsar değil ve bir anlaşmanın sağlanması için “pencerenin tamamen kapanmadığını” görüşünde.

Ancak yetkililer, Gazze’de ateşkes sağlanmadan bir anlaşmanın mümkün olmadığı konusunda hemfikirdi ki bu husus, Gazze’de savaş devam ettiği sürece Riyad’ın normalleşme anlaşmasını ülke içinde ya da bölgede kabul ettiremeyeceğini kabul eden üst düzey ABD’li ve Suudi yetkililer tarafından da açıkça dile getiriliyor.

Hamas’la rehine ve ateşkes müzakerelerinde yer alan İsrailli bir yetkili bu hafta başında Times of Israel’e yaptığı açıklamada son günlerde ilerleme kaydedildiğini ancak halen boşluklar olduğunu ve şu ana kadarki görüşmelerin hızı göz önüne alındığında tarafların bir anlaşmaya varması için muhtemelen iki ya da üç haftaya daha ihtiyaç duyacaklarını ifade etti.

Demokrat Başkan’ın aracılık edeceği bir anlaşmayı desteklemeye hazır olduğunu önceden açıklayan birkaç Cumhuriyetçiden biri olan ABD’li Senatör Lindsey Graham, ocak ayında Netanyahu ile görüştükten sonra yönetimin normalleşme anlaşmasını sonuçlandırmak için haziran ayına kadar zamanı olduğunu tahmin etmişti.

Yaygın kanıya göre Biden’ın yönettiği Beyaz Saray’ın olası anlaşmayı onaylanması daha kolay olabilir çünkü Biden, İsrail ve Suudi Arabistan’ın kötü insan hakları siciline rağmen Demokratların yanı sıra eski ABD Başkanı Donald Trump’ın aracılık ettiği İbrahim Anlaşmalarını ezici çoğunlukla destekleyen Cumhuriyetçilerden de destek alabilir.  Trump yönetiminde, Senato’daki demokratların Suudi Arabistan’a güvenlik garantisi verilmesini destekleme olasılığı daha düşük görülüyor.

DİPLOMASİ

Rusya, yeni Suriye yönetimini BRICS’e kabul etmeye hazır

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Suriye’deki yeni yönetimin BRICS’e katılma başvurusu yapması durumunda bu talebin değerlendirilebileceğini belirtti.

TASS ajansına verdiği demeçte Ryabkov, böyle bir başvuru halinde Suriye’nin diğer ülkelerle eşit şekilde ele alınacağını vurguladı ve “Hiç şüphe yok ki tüm ülkelerin başvurularını ciddiyetle değerlendiriyoruz ve Suriye de burada bir istisna değil,” ifadelerini kullandı.

Fakat Ryabkov, BRICS üyelerinin bu konuda herhangi bir baskı yapmayacağını da sözlerine ekledi: “Kimseyi zorlamıyoruz, kimseyi bir şey yapmaya teşvik etmiyoruz ve her türlü tercihe saygı duyuyoruz.”

Ekim ayında Suriye’nin Moskova Büyükelçisi Beşar Caferi, ülkesinin BRICS’e katılma konusunda ciddi müzakereler yürüttüğünü açıklamıştı.

Moskova da Şam ile uzun süredir devam eden özel ilişkilerine vurgu yaparak bu konuda destek sunacağını duyurmuştu.

BRICS, 2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından kuruldu; 2011’de ise Güney Afrika gruba katıldı.

En son genişleme dalgasıyla Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri de 1 Ocak 2024 itibarıyla BRICS üyesi oldu.

Öte yandan Rusya, yeni Suriye yönetimine yönelik söylemini hızlı bir şekilde yumuşattı. Kremlin, Orta Doğu’daki askeri üslerini koruma hedefiyle HTŞ ile müzakerelere başladı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) siyasi komitesiyle doğrudan temas kurulduğunu doğrularken, son dönemde Ahmed Şaraa adını kullanan HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Culani, Rusya ile ilişkileri “ortak çıkarlara hizmet edecek şekilde yeniden gözden geçirme” fırsatı bulduklarını söyledi.

Bu arada Suriye’nin Moskova Büyükelçiliği, konutuna yeni yönetimin bayrağını çekti ve “yeni liderlerden talimat beklediğini” duyurdu.

Öte yandan Viyana Silahsızlanma ve Silahların Yayılmasını Önleme Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan eski diplomat Nikolay Sokov, Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, “Moskova, güç ve kontrol sahibi olanlarla çalışmayı tercih eder, kaybedenleri ise gözden çıkarır,” diyerek Moskova’nın stratejik yaklaşımını özetledi.

Berlin’deki Carnegie Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi’nden Dara Massicot ise Rusya’nın yeni Suriye yönetimine para, takas, petrol ve doğalgaz desteği sunabileceğini, ancak yeni koalisyonun Moskova’dan ne talep edeceğinin belirsiz olduğunu dile getirdi.

Mihail Hazin: Suriye’deki üsleri kaybedersek, Afrika’ya hava erişimimizi de kaybederiz

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB, ilk kez Rus petrolüne tavan fiyatı ihlal eden bir Avrupalıya yaptırım uyguladı

Yayınlanma

Avrupa Birliği (AB), Rusya’dan ihraç edilen petrole getirilen tavan fiyatı ihlal ettiği gerekçesiyle İsviçre’de yaşayan Hollanda vatandaşı petrol tüccarı Nils Trost’a yaptırım uyguladı. İsviçreli yetkililer, Trost’un sahibi olduğu şirketi de mercek altına aldı.

AB’nin açıklamasına göre, Trost’un Cenevre merkezli şirketi Paramount Energy & Commodities SA, Haziran 2022’de Rus petrol ticareti operasyonlarını Dubai merkezli Paramount Energy & Commodities DMCC adlı yan kuruluşa devretti.

AB’ye göre, bu Dubai merkezli şirket, varil başına 60 doların üzerinde fiyatlarla düzenli olarak Rus ham petrolü ticareti yaptı.

Aralık 2022’de Batılı ülkeler, Rus ham petrolüne tavan fiyat uygulaması getirmişti. Buna göre, Batılı sigortacı ve finansörlerin hizmetleri kullanılırken, yalnızca varil başına 60 doları aşmayan fiyatlarla ticaret yapılabiliyor.

Ancak Paramount’un Dubai’deki iştiraki, Rusya’nın Ural petrolünden farklı olarak, neredeyse her zaman 60 doların üzerinde işlem gören Doğu Sibirya Pasifik Okyanusu (ESPO) kalitesindeki petrol ticaretini sürdürdü.

Trost, Financial Times’a verdiği demeçte, avukatlarının kendisine BAE’deki iştiraklerin, Avrupa’daki ana şirketin faaliyetlerine dahil olmaması durumunda AB yaptırımlarına uymak zorunda olmadığını söylediğini aktardı ve bu nedenle, kendisinin ve Paramount SA’nın Dubai iştiraki Paramount DMCC’nin operasyonlarından uzak durduğunu belirtti.

Trost ayrıca, kendisine uygulanan yaptırımların, eski iş ortağı Gaurav Kumar Srivastava’nın “entrikalarından” kaynaklandığını savundu.

İsviçre’deki şirketlerin yabancı iştirakleri, yasal olarak bağımsız sayılabilir ve İsviçre’nin getirdiği yaptırımlara uymayabilir. Fakat, ana şirket ile iştirakler arasında bağlantı tespit edilirse (örneğin, yaptırımlara tabi işlemlerden elde edilen ödemeler veya merkez ofisten iştiraklere verilen talimatlar), bu durum yaptırımların ihlali olarak değerlendirilebilir.

Bazı İsviçreli emtia tüccarları, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) iştiraklerini kullanarak Rusya ile ticareti sürdürdü. Bu bağlamda İsviçre Federal Hükümet İş Döngüleri Uzman Grubu (SECO), 2023 yılı başlarında Paramount dahil bazı şirketlerin faaliyetlerini incelemeye başladı.

Financial Times’ın haberine göre, 2024 baharında SECO, başsavcılığa iki soruşturma sonucuna dayanarak cezai işlem başlatılması için talepte bulundu.

Fakat savcılık, bir davayı kabul ederken diğerini reddetti. Söz konusu şirketlerin isimleri açıklanmadı.

ABD, Rusya’nın petrol endüstrisine ‘İran tarzı’ yaptırımlar planlıyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Macaristan, ikinci kez Patrik Kirill’in AB yaptırım listesine girmesine engel oldu

Yayınlanma

Macaristan, Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’in AB’nin 15. yaptırım paketine dahil edilmesini ikinci kez engelledi. Ayrıca Budapeşte, Rusya’ya yönelik diğer önemli yaptırım kararlarına da çeşitli engellemeler uyguladı.

Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó, Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill’i, Avrupa Birliği’nin 15. yaptırım paketi kapsamına alınmasını engellediklerini açıkladı.

Magyar Nemzet gazetesinin haberine göre Szijjártó, “Din adamlarına yönelik yaptırımlar, barış için son umudu da ortadan kaldırır,” diyerek bu kararın gerekçesini vurguladı.

Bu, Rus Ortodoks Kilisesi liderinin, Budapeşte’nin girişimleri sayesinde yaptırımlardan ikinci kez kurtulması anlamına geliyor.

Temmuz-Aralık 2024 döneminde AB Konseyi Dönem Başkanlığını yürüten Macaristan, Rusya Olimpiyat Komitesi ve BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzya’yı da aynı yaptırım paketinden muaf tutmayı başardı.

Rus Ortodoks Kilisesi liderleri, Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik askerî harekâtını açıkça desteklediklerini defalarca dile getirmişti. AB, 2022 yılında Rus Ortodoks Kilisesi Patriği’ne yaptırım uygulanmasını ilk kez gündeme getirmiş ancak Macaristan’ın itirazları nedeniyle bu girişim sonuçsuz kalmıştı.

Fakat Çekya, Litvanya, İngiltere, Ukrayna ve Kanada, Patrik Kirill’e yönelik ayrı kısıtlayıcı tedbirler uygulamış durumda.

AB, 16 Aralık 2024’te 15. yaptırım paketini resmen kabul etti. Bu paket, Ukrayna’nın egemenliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını tehdit eden 54 kişi ve 30 kurumu kapsıyor.

Yaptırımlar, Gazprom Medya Genel Müdür Yardımcısı Tina Kandelaki, şarkıcı Larisa Dolina, Kiev’deki Ohmatdıt çocuk kiliniğine düzenlenen saldırıdan sorumlu tutulan askeri yetkililer, enerji şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve üçüncü ülkelerden Rus petrolü taşıyan 52 tankeri de içeriyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English