Bizi Takip Edin

AVRUPA

Binlerce Alman askeri Litvanya’ya konuşlanacak

Yayınlanma

Litvanya parlamentosu (Seimas), geçtiğimiz perşembe günü Berlin ve Vilnius arasında imzalanan ve Litvanya’da birkaç bin Alman askerinin kalıcı olarak konuşlandırılmasını öngören anlaşmayı onayladı.

Her iki ülkenin savunma bakanları eylül ayı ortalarında anlaşmaya varmış ve böylece Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) “Litvanya Tugayı” için yasal çerçeve hazırlanmıştı.

Bu gücün daha da büyümesi ve güçlenmesi şu anda Alman asker alım sürecinin ilerlemesi ve Rūdninkai’de 170 hektarlık bir askeri eğitim alanını da içerecek şekilde Litvanya’da gerekli altyapının tamamlanması faktörlerine bağlı.

Litvanya Savunma Bakanlığı ülkenin askerileştirilmesi için kapsamlı bir dizi hedef bildirmişti. Litvanya silahlı kuvvetlerinde yeni bir zırhlı tümen kurulması, askeri harcamaların daha da artırılması, silahlanmanın hızlandırılması ve “topyekün savunma konseptinin” hayata geçirilmesi hedefleniyor.

Planlar, Alman savunma şirketlerinin Litvanya’daki faaliyetlerini genişletmelerini de sağlayacak. Litvanya Tugayının konuşlandırılması Almanya için güç politikaları açısından büyük bir başarı olarak görülüyor. Berlin’in bu sayede Baltık bölgesinde öncü bir askeri rol oynama hedefine doğru ilerlediği düşünülüyor.

2027’ye kadar 5 bine yakın asker gidecek

Alman askerlerinin Litvanya’da kalıcı olarak konuşlandırılacağına dair 2023 yazında yapılan ilk duyuruyu, 18 Aralık 2023 tarihinde Vilnius ve Berlin tarafından ortaklaşa imzalanan bir “yol haritası” takip etmişti.

Bu yol haritasına göre Almanya Nisan 2024’ün başında, planlanan 4.800 askerden sadece 21’ini Litvanya’ya gönderdi. Alman Savunma Bakanlığına göre bu ön grup ekim ve kasım aylarında 129 askerle daha genişletilerek bir “aktivasyon personeli” haline getirilecek.

Berlin, 2025’in ilk yarısında askerlere ve ailelerine Litvanya Tugayına geçmeyi taahhüt etmeleri için çağrıda bulunmayı planlıyor. 2026’ya kadar 500 askere ulaşılması hedefleniyor.

Tugayın geri kalan 4.300 askerden oluşan büyük kısmının konuşlandırılması ise 2026 ve 2027 yıllarında gerçekleşecek.

NATO misyonu Almanya’nın “ileri kolu”

Alman Savunma Bakanlığı bu gücün 203. Zırhlı Tabur (Kuzey Ren-Vestfalya’daki Augustdorf’tan), 122. Zırhlı Piyade Taburu (Bavyera’daki Oberviechtach’tan) ve 2017’den beri Litvanya’da konuşlanmış olan Almanya liderliğindeki çok uluslu NATO Geliştirilmiş İleri Mevcudiyet Taburundan oluşmasını istiyor.

Tugayın komutanı, 2017 yılında Litvanya’daki NATO taburuna ilk komuta eden General Christoph Huber olacak.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius eylül ayı ortasında yaptığı bir basın açıklamasında, Bundeswehr’in otuz ila elli kadar mensubunun aileleriyle birlikte Litvanya’ya uzun süreli olarak yerleşmek istediklerini ifade etmiş olmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirmişti.

Vinius, Almanlar için yeni askeri eğitim merkezi inşa edecek

Litvanya Savunma Bakanlığına göre, Alman tugayının yüzde 80’i Vilnius’un güneyindeki Rūdninkai’de, geri kalanı ise Rukla’daki Alman liderliğindeki NATO taburunun mevcut yerinde konuşlandırılacak.

Litvanya hükümeti, 170 hektarlık kendi askeri eğitim alanı da dahil olmak üzere “Litvanya tarihinin en büyük askeri altyapı parçası” olarak adlandırdığı inşaat için 125 milyon avro harcadığını söylüyor.

İnşaat tamamlanana kadar Litvanya ordusu Nemenčinė ve Rokantiškės askeri üslerini Alman birliklerinin kullanımına açacak. Her iki üs de Vilnius’un dış mahallelerinde yer alıyor.

Litvanya Savunma Bakanı, Alman ortaklarına yeni tugay için askeri altyapı ve sivil hizmetler inşa etmenin hükümeti için “bir öncelik” olduğu konusunda güvence verdi.

Litvanya, Alman askerleri için yasal çerçeve oluşturdu

Alman Savunma Bakanlığı, eylül ayında imzalanan “konuşlanma anlaşmasının” artık Bundeswehr’in ve asker ailelerinin Litvanya’daki varlığının yasal çerçevesini oluşturduğunu belirtiyor.

Anlaşma diğer hususların yanı sıra Alman ordusunun Litvanya’daki askeri üsleri kullanma hakkını tanımlıyor, Litvanya’daki Alman birliklerinin hareketlerini düzenliyor ve Litvanya askeri polisiyle “yetki paylaşımı” konusu da dahil olmak üzere Alman askeri polisinin Litvanya topraklarındaki yetkilerini yönetiyor.

Anlaşma ayrıca Alman askerleri ve aile üyelerinin Litvanya’da sağlık ve eğitimden iş piyasası ve vergi hukukuna kadar günlük yaşama erişimini de kapsıyor.

Alman okulları ve anaokulları, askeri mağazalar, radyo istasyonları, sürücü okulları ve kantinlerin kurulması için yasal düzenlemeler de ana hatlarıyla belirlenmiş durumda.

Litvanya Savunma Bakanlığı bunu “askeri sivil altyapı” olarak adlandırıyor. Anlaşma için tasarlanmış bir torba yasa, Pistorius tarafından Litvanya Tugayının kurulmasına yönelik “önemli adımlar” olarak tanımlanıyor.

Alman tarafı bu düzenlemelerin Alman askerlerinin ve ailelerinin uzun vadede Litvanya’ya taşınması için “teşvik” yaratacağını umuyor.

Alman silah sanayii başrolde

Litvanya’daki askeri eğitim alanının yanına bir Rheinmetall mühimmat fabrikası da inşa ediliyor.

Bu amaçla nisan ayında şirketin bir temsilcisi ile Litvanya’nın savunma ve ekonomi ve inovasyon bakanları arasında bir mutabakat zaptı imzalandı.

Pistorius, Rheinmetall’in Litvanya’daki üretim tesisinin Almanya ile Litvanya arasındaki “savunma ortaklığını daha da yoğunlaştırma” planına dahil olduğunu belirtiyor.

Diğer Alman savunma şirketleriyle birlikte çalışan Rheinmetall, Litvanya’nın tedarik etmeye istekli olduğu Leopard 2 tankını da üretiyor. Halihazırda elli adetlik tank tedariki görüşülüyor. Bu partinin Vilnius’un ağır piyade tümeni kurma çabalarıyla uyumlu olacağı belirtiliyor.

Alman silah endüstrisi için bunlar önemli siparişleri temsil ediyor. Leopard muharebe tankları, diğer tank üreticilerinin artan rekabeti ile karşı karşıya olan Alman silah üreticilerinin amiral gemisi ürünlerinden biri.

Baltık’ta Rusya’ya karşı “garantör ülke” olarak Almanya

Almanya artık Baltık bölgesinde güvenliğin “garantörü” olarak anılıyor.

Mayıs ayında basına konuşan Litvanya Savunma Bakanı, Almanya’nın “ülkesinin en önemli müttefiklerinden biri olduğunu söylemişti.

Berlin’in Litvanya topraklarına bir tugay yerleştirme kararının, Almanya’nın “üstün liderliğini” ortaya koyduğunu öne süren bakan, güvenlik politikası açısından Alman hükümetinin faaliyetlerinin Litvanya ve bir bütün olarak Baltık bölgesi için “kritik” olduğunu söylemişti.

Almanya’nın Litvanya Tugayı NATO için de bir model teşkil ediyor. Litvanya, “tüm Avrupa kıtasının güvenliği bu misyonun başarısına bağlı olduğunu” düşünüyor.

Berlin yıllardır Moskova ile yaşanan çatışmadan faydalanarak kendisini Baltık bölgesinde lider askeri güç olarak konumlandırıyor ve aynı zamanda NATO içindeki konumunu güçlendiriyor.

Baltık bölgesi, Almanya’nın her iki dünya savaşında da işgal ettiği topraklar arasında yer alıyor.

Almanya daha sonra bölgeden çıkarılmış, 1990’lardan sonra ise AB’nin doğuya doğru genişlemesinin bir parçası olarak siyasi ve iktisadi olarak bölgeye geri dönmüştü.

AVRUPA

Almanya’da gittikçe daha fazla emekli çalışmak zorunda kalıyor

Yayınlanma

Almanya’da çalışan her üç emekliden biri, başka türlü geçinemediği için çalışmaya devam etmek zorunda kaldığını söylüyor. Hatta bunların yüzde 16’sı tam zamanlı (40 saatten fazla) çalışıyor.

Federal İstatistik Dairesi’nin Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) adına yaptığı ve BILD’in ulaştığı özel bir analize göre, 2020 yılında Almanya’da 469.000 olan 70 yaş üstü çalışan insan sayısı 2023 yılında 599.000’e ulaştı.

Analiz, istihdamdaki emekli kişi sayısının birkaç yıldır orantısız bir şekilde yüksek bir oranda arttığını gösteriyor.

2020 yılında 70 yaş üstü nüfusun yüzde 3,7’si hââ çalışmakta iken, 2023 yılında bu oran yüzde 17’ye yükseldi. Aradan geçen yıllarda çalışan emeklilerin sayısı sürekli arttığından, bu açık bir yükseliş eğilimi olarak görülüyor.

BSW lideri Sahra Wagenknecht BILD’e yaptığı açıklamada bu durumu, “Korkutucu, çünkü çoğu durumda emeklilik çağında çalışmaya devam etmek özgür[ce verilmiş] bir karar değil. Gerçek şu ki: yetersiz emekli aylığı seviyesi yüz binlerce kişiyi çalışmaya zorluyor,” şeklinde yorumladı.

Bununla birlikte, 65-74 yaş arası çalışan insanların yüzde 29’u “işlerinden keyif aldığını” söyledi.

Bunlar, istatistik ofisi tarafından ekim ayı başında yapılan bir mikro nüfus sayımı araştırmasının sonucu. Yüzde 33’lük oranla, maddi zorunluluktan dolayı çalışan emekliler en büyük grubu oluşturuyor.

Wagenknecht BILD’e verdiği demeçte, “Şirketlerin yaşlı kuşakların deneyim ve uzmanlığından faydalanması elbette memnuniyetle karşılanmalıdır. Fakat yasal emeklilik artık yaşam standardını güvence altına almıyor ve bu nedenle birçok insanı hayatlarının sonuna kadar çalışmaya zorluyor,” dedi.

Wagenknecht, partisinin bu nedenle Avusturya’daki gibi bir emeklilik sisteminden yana olduğunu vurguluyor. Bu ülkede uzun süreli çalışmış emeklilerin aylıkları ayda yaklaşık 800 avro daha yüksek.

Avusturya’da tüm vatandaşlar –devlet memurları, serbest meslek sahipleri ve parlamento üyeleri dahil– Avusturya’nın emeklilik fonuna ödeme yapıyor ve katkı oranı daha yüksek.

Almanya’da emeklilik yaşı, 1947-1958 arasında doğanlar için 65 yaş artı her yıl için bir ay. Yani örneğin 1948’de doğduysanız, 65 yaş artı iki ay ile emekli olabiliyorsunuz.

2023 yılından itibaren emeklilik yaşı, zorunlu emeklilik yaşının 67’ye ulaşacağı 2031 yılına kadar her yıl iki ay artırılmaya başlandı. Eksik kalan her yıl, emeklilik maaşında %3,6’lık bir azalmaya yol açacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya’da PiS, AB göç anlaşması için referandum istiyor

Yayınlanma

İktidarı döneminde göç konusuna sert yaklaşımıyla bilinen Polonya’nın ana muhalefetteki muhafazakâr partisi Hukuk ve Adalet (PiS), AB göç anlaşması konusunda ülke çapında bir referandum önerdi.

Başbakan Donald Tusk’ın geçtiğimiz cumartesi günü hükümetinin yeni göç stratejisini sunmasının ardından iktidardaki koalisyon ortakları onu selefi PiS’in izinden gitmekle suçladı.

PiS, Tusk’ın bu hamlesine, AB’nin göç ve iltica anlaşmasına ilişkin bir referandum için imza toplamaya başlayacağını duyurarak karşılık verdi.

Pazartesi günü eski savunma bakanı Mariusz Błaszczak özel Wnet radyo yayıncısına yaptığı açıklamada 500.000 imzaya ihtiyaç olduğunu söyledi.

Błaszczak, “Aktif olacağız, halka gideceğiz, imza isteyeceğiz ve bu doğru çözüm,” dedi.

Eski bakan, Tusk’ın Macaristan ve Hollanda’nın adımlarını takip edebileceğini ve geçici olarak göç anlaşmasının dışında bırakılmayı isteyebileceğini savundu.

Ne var ki, Donald Tusk’ın bunu yapmadığını savunan Błaszczak, “Bunu yapmayacağına ve referandum önergemizi desteklemeyeceğine göre, yine hile yapıyor ve [sözde göç krizine ilişkin] yedek bir teori bulmaya çalışıyor demektir,” diye ekledi.

“Almanya yapıyorsa biz neden yapamayalım?”

Tusk’ın Polonya’daki sığınma haklarının geçici olarak askıya alınması önerisi sorulduğunda Błaszczak bunu tamamen reddetmedi fakat “her şeyin böyle bir çözümün verimliliğine bağlı olacağını” söyledi.

Bununla birlikte Błaszczak, Polonya’nın imzaladığı uluslararası sözleşmelerin feshedilmesini gerektireceği için bunun etkisiz olacağına inandığını söyledi ve “Cenevre Sözleşmesini feshetmeli miyiz? Donald Tusk’ın istediği bu mu?” diye sordu.

Błaszczak’a göre sorun Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan insanların Avrupa’ya akın etmesi ve Almanya’nın hakimiyetindeki AB’nin göç anlaşmasını kabul ederek bu insanları Almanya’dan diğer AB ülkelerine taşımaya karar vermesi.

Muhafazakâr siyasetçi, Almanya’nın sınırı düzensiz yollarla geçen ve yarısı Ukraynalı olan binlerce kişiyi geri gönderdiğine atıfta bulundu.

Tusk AB anlaşmasını veto etmemekle suçlanıyor

Tam bir yıl önce (15 Ekim 2023) yapılan parlamento seçimlerinin ardından iktidarı Tusk’ın geniş “merkezci” koalisyonuna kaptıran PiS, seçimlerle birlikte yapılması için çağrıda bulunduğu referandumda dört sorudan biri göçmenlerin kabulüyle ilgiliydi.

Fakat seçimlere %74,38 gibi rekor bir katılım sağlanırken referandum %50 barajını aşamadı ve sonuçları bağlayıcı olmadı. Birçok kişi soruların taraflı olduğunu düşündüğü için referandumda oy kullanmayı reddetti.

14 Mayıs’ta AB bakanları yeni AB Göç ve İltica Paktı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Polonya veto yetkisini kullanmadı ki bu konuda eski PiS Çevre Bakanı Michał Woś, Tusk’ı eleştirerek Avrupa Komisyonu ve Alman hükümetine meydan okuyacak “cesaretten yoksun” olduğunu söyledi.

Fakat Polonya, nitelikli çoğunlukla kabul edildiği için anlaşmayı veto etme yetkisine sahip değildi. Varşova ve Budapeşte pakta karşı çıkan iki ülke oldu ama bu karşı çıkış paktın hükümlerini reddetmeye yetmedi.

Tusk: Kimse bizi AB göç anlaşmasını uygulamaya zorlayamaz

Pakt zorunlu dayanışma esasına dayanıyor. Yani bir ülke ya göçmen kotasını kabul edecek ya da AB’nin göç yönetim sistemine mali veya operasyonel katkıda bulunacak.

Tusk cumartesi günü yaptığı açıklamada hükümetinin AB’nin göç ve iltica anlaşmasının hükümlerine uyma niyetinde olmadığını ve “kimsenin kendisini bu anlaşmayı uygulamaya zorlayamayacağını” söyledi.

Tusk pazartesi günü X’te, “Polonya ve Avrupa sınırlarını korumak bizim hakkımız ve görevimizdir. Güvenlik konusunda kimseyle pazarlık yapılmayacaktır. Bu yerine getirilmesi gereken bir görevdir ve hükümetim bu görevi yerine getirecektir,” diye yazdı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Gagavuzya lideri Gutsul’a yaptırım

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Moldova’nın egemenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle Gagavuzya Başkanı Yevgeniya Gutsul ve diğer dört kişi ile bir tüzel kişiye yaptırım uyguladı. Aynı zamanda İran’daki bazı bireyler ve şirketler de Rusya’ya verdikleri destekten dolayı yaptırım listesine eklendi.

Avrupa Birliği (AB), Moldova Cumhuriyeti’nin egemenliğini tehdit ettiği ve siyasi istikrarı bozmayı hedeflediği iddiasıyla beş kişi ile bir tüzel kişiye yaptırım uygulama kararı aldı.

AB Konseyi’nin resmi internet sitesine göre, bu kişiler arasında Gagavuzya Başkanı Yevgeniya Gutsul da bulunuyor.

AB Konseyi’ne göre Gutsul, Gagavuzya’yı ayrılıkçılığa teşvik ederek Moldova’nın egemenliğini tehlikeye atıyor ve böylece anayasal düzeni ihlal ediyor.

Yaptırım listesine, özerk bölge yönetiminin üç üyesi Iurie Kuznetsov, İlya Uzun ve Mihail Vlah da dahil edildi.

Ayrıca, Avrasya Kâr Amacı Gütmeyen Özerk Örgütü’nün kurucusu Nelly Parutenko da yaptırım listesine alındı. Parutenko, örgütü aracılığıyla Moldova’da “Rusya yanlısı” fikirleri yaymakla suçlanıyor. Avrasya adlı tüzel kişilik de aynı şekilde yaptırımlardan etkilendi.

Listede yer alan kişilerin mal varlıkları dondurulacak, kara listedeki şahısların AB’ye girişi yasaklanacak.

Bunun yanı sıra, AB yaptırımlarına tabi olan kişi ve kuruluşlara doğrudan ya da dolaylı olarak fon ve ekonomik kaynak sağlanması da yasaklanıyor.

AB, 14 Ekim’de, Rusya’yı desteklediği iddiasıyla İran’daki yedi kişi ve yedi şirkete de yaptırım uyguladı. Kara listeye alınanlar arasında üç İran havayolu şirketi de yer alıyor: Saha Airlines, Mahan Air ve Iran Air.

Yaptırımlar, insansız hava araçları ve ilgili bileşenlerin satın alınması ile Rusya’ya transferini organize eden şirketleri de kapsıyor.

Bu şirketler arasında Dynamic Electronic Frequency Engineering Limited Liability Company, Iran Alumina Co, Shahid Hajj Ali Movahed Araştırma Merkezi ve Teyf Tadbir Engineering Company yer alıyor. Ayrıca, yaptırımlar bazı bireylere de uygulandı.

Gagavuzya özerkliğini nasıl koruyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English