Ortadoğu
Bloomberg: Türkiye, Suriye’nin petrol ve doğalgaz projelerine talip

Bloomberg’e göre Türkiye, Suriye’nin petrol ve doğalgaz üretimini artırarak yeniden inşa sürecine katkıda bulunmayı hedefliyor. Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, uzun vadede Suriye’yi Türkiye’ye bağlayan yeni enerji boru hatlarının inşa edilebileceğini belirtti.
Bloomberg, “Türkiye, Suriye’de Petrol ve Gaz Sektörünün Yeniden Geliştirilmesinde Daha Büyük Rol Oynamak İstiyor” başlıklı haberinde, Ankara’nın Suriye’nin yeniden inşasına daha derin bir katılım sağlama çabalarını ele aldı.
Habere göre Türkiye, Suriye’deki petrol ve doğalgaz üretimini artırmaya yönelik projelerle bu sürece katkıda bulunmayı hedefliyor.
Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Suriye’deki altyapı tahribatı nedeniyle bu ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamaya yönelik çalışmalar yürütüldüğünü belirtti. Bayraktar şu ifadeleri kullandı: “Ham petrol ve doğal gazın yeniden inşa sürecinde nasıl kullanılabileceğini inceliyoruz. Bu konuda nasıl katkılar sağlayabileceğimizi meslektaşlarımıza iletmeyi planlıyoruz. Hedefimiz, bu projeleri geliştirmek.”
Bakan Bayraktar ayrıca uzun vadeli iş birliğinin, Suriye’yi Türk ihracat terminallerine bağlayan yeni petrol ve gaz boru hatlarının inşasına yol açabileceğini vurguladı.
Suriye’deki mevcut petrol üretim seviyesi günlük yaklaşık 30 bin varil düzeyinde bulunuyor. Bu miktar, yaklaşık 20 yıl öncesine kıyasla yalnızca yüzde 5’lik bir üretime tekabül ediyor.
Haberde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Suriye’nin yeni yönetimiyle dostane ilişkileri koruma çabalarına da dikkat çekildi. Erdoğan’ın bu ilişkilerin, Türk şirketlerinin yeniden inşa sürecinde lider bir rol üstlenmesine ve Türkiye’de barınan yaklaşık 3 milyon Suriyeli mültecinin bir kısmının ülkelerine dönmesine imkân tanıyabileceğini düşündüğü ifade edildi.
Eski Beyaz Saray yetkilisi Doran: Suriye’de İsrail ve Türkiye’nin çıkarları örtüşüyor
Ortadoğu
Katar Suriye’de kamu çalışanlarının maaşlarını ödeyecek

Katar Suriye’de HTŞ liderliğindeki yeni yönetimin ekonomik toparlanmasına destek için üç ay boyunca aylık 29 milyon dolar hibe edecek.
Suriye Maliye Bakanı Muhammed Barniyeh, Katar’ın kamu sektöründe çalışanların maaşlarının ödenebilmesi için destek vereceğini açıkladı. Bakan, söz konusu yardımın ABD yaptırımlarından muaf tutulduğunu belirtti.
Suriye Maliye Bakanı Muhammed Barniyeh’in çarşamba gecesi devlet haber ajansı SANA’ya yaptığı açıklamada “Mevcut maaş ve ücret ödemelerinin bir kısmının karşılanması için cömert hibesi nedeniyle Katar hükümetine teşekkür ediyoruz” dedi.
Barniyeh, yardımın üç ay boyunca aylık 29 milyon dolar olacağını ve sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi sektörlerdeki maaşlar ile askerî olmayan emekli maaşlarını kapsayacağını söyledi.
Bu mekanizmanın ABD yaptırımlarından muaf tutulduğunu vurgulayan Barniyeh, bu konuda hızlı yanıt verdiği için ABD Hazine Bakanlığına da teşekkür etti.
Devamının gelmesini umuyor
Geçici yönetim, Beşar Esad yönetimini devirdiği aralık ayından bu yana ABD ve AB yaptırımlarının kaldırılması yönünde diplomatik temaslarını artırdı.
Maliye Bakanı Barniyeh, bu finansal desteğin “yeni adımların başlangıcı olmasını” umduğunu söyledi. Yardımın Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) aracılığıyla yönetileceğini belirten Barniyeh, bunun mevcut kamu maaşlarının yaklaşık beşte birini kapsadığını aktardı.
Suudi Arabistan borcunu kapatmıştı
Katar Suriye’de Türkiye ile birlikte yeni geçici hükümetin önde gelen bölgesel destekçileri arasında yer alıyor. Ocak ayında diplomatik kaynaklar, Katar’ın Suriye’deki yeni yönetimi kamu maaşlarını artırmak üzere finanse etme planı üzerinde çalıştığını bildirmişti.
Katar bu hamlesinin yanı sıra, Suudi Arabistan ile birlikte geçen haftalarda Suriye’nin Dünya Bankası Grubu’na olan borçlarının bir bölümünü üstlenme kararı almıştı.
Ortadoğu
Askerlik muafiyeti krizi Netanyahu hükümetini düşürebilir mi?

Ultra-Ortodoks partiler, Haredilere askerlik muafiyeti tanıyacak yasa çıkmazsa hükümeti devirmekle tehdit ediyor. Netanyahu’nun koalisyonu, yıllardır ertelenen bu tartışma nedeniyle kritik bir eşikte.
Netanyahu’nun koalisyonundaki ultra-Ortodoks partiler, Haredilerin askerlik muafiyetini garanti altına alacak bir yasa kabul edilmezse koalisyonun yasa tasarılarını boykot etmekten hükümeti devirmeye kadar çeşitli adımları değerlendiriyor.
Başbakan Binyamin Netanyahu dün akşam aralarında Şas Partisi lideri Aryeh Deri’nin de bulunduğu az sayıda üst düzey koalisyon lideriyle acil bir toplantı yaptı. Toplantının amacı, ultra-Ortodoks ortaklarının, kendi seçmenlerinin zorunlu askerlikten muaf tutulması talebiyle patlak veren ve giderek derinleşen koalisyon krizini önlemekti.
İsrail ordusu asker açığı ile boğuşuyor
Kriz, Yüksek Mahkeme’nin geçen yaz onlarca yıldır yürürlükte olan Yeşiva (dini eğitim kurumu) öğrencilerine yönelik askerlik muafiyetlerinin yasa dışı olduğuna hükmetmesiyle başladı. Bu karar, tam da İsrail ordusunun asker açığının olduğu bir dönemde söz konusu muafiyetin yasalarla güvenceye alınması taleplerini beraberinde getirdi.
Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği partileri, mart ayındaki 2025 bütçe görüşmeleri sırasında söz konusu muafiyet yasa tasarısı Meclis’ten geçirilmezse hükümeti düşürme tehdidinde bulunmuş ancak daha sonra geri adım atmışlardı. Ancak, Netanyahu ile ilişkilerinin artık bir kırılma noktasına geldiği belirtiliyor.
Ultra-Ortodoks basınıyla yakın ilişkileri olan gazeteci Yisroel Cohen, Times of Israel’a yaptığı açıklamada, “Koalisyon açısından riskin en yüksek olduğu noktadayız” dedi.
Askerlik muafiyeti için son tarih: 1 Haziran
Nisan ayındaki Meclis tatili öncesinde, iki Haredi partisi tartışmalı yasanın geçmesi için baskılarını artırdı. Birleşik Tevrat Yahudiliğine yakın hahamların, 1 Haziran’dan önce yasanın çıkarılmasını Netanyahu’dan talep ettikleri bildirildi.
Meclisin bu hafta yeni yasama dönemine başlamasıyla gerilim daha da tırmandı. Hem Şas hem de Birleşik Tevrat Yahudiliği zorunlu askerlik muafiyet yasasının hâlâ Meclis’e gelmemiş olmasına tepki göstermek amacıyla koalisyona ait yasa tasarılarını boykot edeceklerini duyurdu.
Aynı gün Birleşik Tevrat Yahudiliğinden milletvekili Yaakov Asher, Kikar HaShabbat’a yaptığı açıklamada, yaz dönemi sona erene (27 Temmuz) kadar yasa çıkarılmazsa, partisinin artık hükümette yer alamayacağını söyledi.
“Askerlik muafiyetine dair bu yasa geçmezse… böyle bir hükümette oturmak bizim için büyük bir sorun olur” diyen Asher, partisinin Haredileri “suçlu” haline getiren bir hükümetin parçası olamayacağını vurguladı.
Celp talimatı
Gerilim daha da tırmandı. Salı akşamı İsrail ordusu, Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir’in, genç ultra-Ortodoks erkeklere gönderilecek celp emirlerinin sayısının artırılması ve en üst düzeye çıkarılması için Personel Dairesi’ne talimat verdiğini duyurdu. Bu açıklama, Haredi topluluğunda sert tepkilere neden oldu..
Bunun üzerine Netanyahu, çarşamba günü Şas lideri Deri, Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Meclis Dışişleri ve Savunma Komisyonu Başkanı Yuli Edelstein’ı, uzun süredir ertelenen askerlik muafiyeti yasasında uzlaşı sağlamak amacıyla son bir toplantıya çağırdı.
Likud partili Edelstein, askerlik muafiyeti yasasının başkanlığını yaptığı komiteden geçmesini uzun süredir engelliyordu. Ancak Salı günü, uzun tartışmaların ardından “yasanın yeni versiyonunun hazırlanmasına bir adım kaldığını” duyurdu. Bu açıklama, Harediler arasında yeni yasa tasarısının askerlikten kaçanlara ağır yaptırımlar öngöreceği endişesini artırdı.
Başbakanlık Ofisi, çarşamba akşamı yapılan toplantının olumlu geçtiği algısını yaratmaya çalıştı. Yapılan açıklamada “Toplantıda ilerleme kaydedildi ve görüşmelerin farklılıkları gidermek amacıyla süreceği konusunda uzlaşıya varıldı” denildi.
Ancak İsrail basınına yansıyan kulis bilgileri bambaşka bir tablo çizdi. Kanal 12’den Amit Segal, Netanyahu’nun öfkeyle ultra-Ortodoks partileri seçime gitmekle tehdit ettiğini yazdı. Devlet televizyonu KAN ise Deri’nin, Edelstein’ın Haredilerin her yılki celp edilenlerinin yarısının askere alınmasını öngören önerisini reddettiğini aktardı.
KAN’a göre, toplantıya Birleşik Tevrat Yahudiliği lideri Yitzchak Goldknopf davet edilmedi çünkü diğer katılımcılar, onun her türlü uzlaşıyı reddedeceğini düşünüyordu.
7 bin Haredi’nin askere çağrılmasına onay: “Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etti”
Toplantının ardından Birleşik Tevrat Yahudiliğinden bir kaynak, ultra-Ortodoks haber sitesi Behadrei Haredim’e yaptığı açıklamada Netanyahu’yu sert sözlerle eleştirdi: “Başbakan, koalisyon anlaşmasında Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas ile imzaladığı, muafiyet yasasının hükümetin kurulmasıyla birlikte çıkarılacağına dair taahhüdünü unuttu.”
Kaynak, Haredilerin “görüşmelere ya da ilerlemeye” değil, doğrudan yasanın çıkarılmasına odaklandığını söyledi. Ancak, muafiyet yasasına karşı kamuoyunda oluşan tepki ve koalisyon içinden yönelen eleştiriler nedeniyle yasanın geçirilmesinin zorlaştığına dikkat çekiliyor.
“Son tarihe geldik”
Ultra-Ortodoks radyo kanalı Kol Hai yayıncısı Avi Mimran, “Haredi partiler Netanyahu’nun bu yasayı geçirmek için gerekli çoğunluğu bulamayacağını anladığı an hükümetten ayrılacak. İki yıl bekledikten sonra artık son tarihe geldik” dedi.
Haredi gazeteci Yisroel Cohen ise biraz daha temkinliydi: “Ultra-Ortodoks partilerin daha iyi alternatifi olsaydı çoktan koalisyondan ayrılmışlardı. Hükümeti mi düşürürler yoksa koalisyondan çekilip dışarıdan mı destek verirler bilmiyorum. Her şey olabilir.”
Ancak ordu, 60 bin Harediye celp gönderir ve ardından askerlik yapmayı reddedenleri tutuklamaya başlarsa, Cohen’e göre Harediler “koalisyondan anında çıkar.”
KAN’a göre, çarşamba akşamı yapılan toplantıda Savunma Bakanı Katz, Zamir’in talebi doğrultusunda gönderilecek yeni celpleri görmezden gelenlere yönelik herhangi bir yaptırım uygulanmayacağı sözü verdi.
Birleşik Tevrat Yahudiliğinin koalisyondan ayrılması hükümeti teknik olarak devirmeyecek ancak 120 sandalyeli Meclis’te hükümeti yalnızca 61 sandalyelik zayıf bir çoğunlukla baş başa bırakacak. Hükümetin düşmesi için Birleşik Tevrat Yahudiliği ile birlikte Şas’ın da koalisyona desteğini çekmesi gerekiyor.
“Düşman ordusunda askerlik yapmayız” diyen Harediler polisle çatıştı
İsrail Demokrasi Enstitüsü’nden Haredi uzmanı Dr. Gilad Malach’a göre, Harediler üzerindeki baskı giderek artıyor ve Edelstein komiteye yeni yasa taslağını sunduğunda bu baskı zirveye ulaşacak. Malach, “Şu anda komitede görüşmeler devam ettiği için Harediler ‘çalışıyoruz’ diyebiliyor. Ama taslak netleştiğinde artık geri dönüş olmayacak.”
Koalisyonun önümüzdeki aylarda çöküp çökmeyeceği ya da gelecek yıla kadar ayakta kalıp kalamayacağı belirsiz olsa da, Malach’a göre tek bir şey net: Bu kriz, “mevcut koalisyon için en büyük tehditlerden biri.”
Ortadoğu
Şara, Suriye ve İsrail temasını doğruladı

Fransa, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yı ağırlayan ilk Avrupa ülkesi oldu. Paris’te Macron ile birlikte kameralar karşısına geçen Şara, Suriye ve İsrail arasında dolaylı görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.
Suriye’nin eski sömürge gücü olan Fransa, ülkedeki nüfuzunu artırma hedefiyle uyumlu olarak, geçici Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Ahmed Şara’yı resmi temaslar için Paris’te ağırladı. Şara, Birleşmiş Milletler’in özel izniyle geldiği Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştü.
Görüşmede savaş sonrası yeniden yapılanma ve ekonomik işbirliği ile İsrail’in saldırıları gibi konular ele alındı. Suriye hükümetinden bir yetkili, görüşmenin bu alanlara odaklandığını ifade etti.
Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada ise “Bu toplantı, barış ve demokrasi isteyen Suriye halkına yönelik Fransa’nın tarihi taahhüdünün bir parçasıdır” denildi.
Fransa, Rusya’nın uzun süredir devam eden etkisinin ardından, Suriye’deki etkinliğini artırmayı hedefliyor. Fransız şirketleri ise yeniden yapılanma sürecinde önemli projelere dahil olma çabasında. Geçen hafta Fransız lojistik devi CMA CGM, Lazkiye Limanı’nı 30 yıl süreyle geliştirme ve işletme hakkını içeren bir anlaşmaya imza attı.
Suriye ve İsrail temasları
Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında İsrail’in Suriye’ye düzenlediği saldırılarla ilgili soruları yanıtlayan Şara, iki ülke arasında dolaylı görüşmelerin sürdüğünü söyledi. “İsrail ile dolaylı görüşmeler sürüyor. Bu, durumu kontrol dışına çıkmadan yatıştırmak amacıyla yapılan bir girişimdir” dedi.
İsrail’in müdahalelerini “rastgele ve düzensiz” olarak nitelendiren Şara, şu ifadeleri kullandı:
“İsrail, 1974 tarihli anlaşmayı ihlal etti. Şam’a ulaştığımız andan itibaren, tüm taraflara Suriye’nin 1974 anlaşmasına bağlı olduğunu ve BM’ye bağlı UNDOF güçlerinin Golan’daki mavi hatta dönmesi gerektiğini ilettik. İsrail ile ilişkisi olan tüm ülkelerle iletişim kurarak, İsrail’in Suriye’nin içişlerine müdahale etmemesi, hava sahasını ihlal etmemesi ve bazı tesisleri bombalamaması için baskı yapmaya çalışıyoruz. Bu şekilde olayların kontrol dışına çıkması engellenebilir.”
Reuters: BAE, İsrail ve Suriye arasında gizli diplomatik kanal kurdu
Reuters, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), İsrail ve Suriye arasında güvenlik ve istihbarat odaklı gizli temaslara aracılık ettiğini yazmıştı.
AB yaptırımları
AB’nin Suriye yaptırımlarıyla ilgili konuşan Şara, Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından bu yaptırımların uygulanmada kalmasının “haksız” olduğunu söyledi. “Bu yaptırımlar, önceki rejimin işlediği suçlar nedeniyle uygulanmıştı. Ancak artık bu yaptırımları sürdürmenin bir gerekçesi kalmadı” diyen Şara, Suriyelilerin güvenliğinin en büyük öncelikleri olduğunu vurguladı.
Yabancı savaşçılar
Suriye’de bulunan yabancı savaşçılarla ilgili bir soru üzerine Şara, bu kişilerin Suriye yasalarına tabi olacağını ve komşu ülkelere ya da kendi ülkelerine tehdit oluşturmayacaklarını taahhüt ettiklerini söyledi.
Ayrıca, bazı yabancı savaşçıların Suriyeli kadınlarla evlenip çocuk sahibi olduğunu belirterek, “Bu kişiler, Suriye Anayasası’nda tanımlanan yasal şartları taşıyorlarsa vatandaşlık alabilirler. Bu mesele, Suriye halkına destek verenlere yaraşır şekilde, saygılı ve onurlu bir biçimde çözülmelidir,” dedi.
Macron: Yaptırımlar aşamalı kaldırılabilir
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise Suriye’nin mevcut siyasi çizgiyi koruması durumunda, Avrupa Birliği yaptırımlarının aşamalı olarak kaldırılması için çalışacaklarını belirtti.
“Başkana, bu yolda devam ederse, biz de Avrupa yaptırımlarını aşamalı olarak kaldıracağımızı ve bu doğrultuda Amerikan ortaklarımızı da ikna etmeye çalışacağımızı söyledim,” dedi.
“Suriye’nin istikrarı ve birliği hem Ortadoğu’nun istikrarı hem de Fransız ve Avrupalıların güvenliği açısından büyük önem taşıyor” diyen Macron, IŞİD’le mücadelede Suriye ile işbirliğinin gerekli olduğunu vurguladı.
Hizbullah’a karşı mücadele vurgusu
Ayrıca Hizbullah’a karşı ortak mücadele edilmesi gerektiğini savunan Macron, “İşbirliğimizin önemli bir kısmı Hizbullah’a karşı mücadeleyi yoğunlaştırmak, İran’ın ve bölgedeki vekil unsurlarının etkisine karşı koymak ve Suriye ile Lübnan’ın istikrarına katkı sağlamaktır” ifadelerini kullandı.
Macron, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarını da eleştirerek, “Komşularınızın toprak bütünlüğünü ihlal ederek kendi güvenliğinizi sağlayabileceğinizi düşünmüyorum. Bombalamalar ve ihlaller kötü uygulamalardır. Bu konuda kimseye çifte standart uygulamayacağım,” dedi. İsrail ile daha yakın bir diyalog kurulması gerektiğini sözlerine ekledi.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
ABD’li ekonomist: Çin’in “e-ticaret + altyapı” sinerjisi bölgesel ekonomik dönüşümü hızlandırıyor
-
Görüş6 gün önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş1 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
Francis Acquah Amaning ile Çin-Afrika dijital işbirliğinin ilerlemesi ve potansiyeli üzerine röportaj