Bizi Takip Edin

Avrupa

Britanya Polis Bakanı, polis konferansında çantasını çaldırdı

Yayınlanma

Birleşik Krallık Polis ve Suç Bakanı Dame Diana Johnson salı günü üst düzey polis memurlarının katıldığı yıllık bir konferansta çantasını çaldırdı.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre Johnson, Polis Müfettişleri Birliği (PSA) konferansında yaptığı konuşmada İşçi Partisi hükümetinin Muhafazakârlardan devraldığı “antisosyal davranış, hırsızlık ve mağaza soygunu salgını” konusunda uyarıda bulundu.

Warwickshire Polisi, polislik konferansının düzenlendiği Midlands’daki Kenilworth’un dışındaki dört yıldızlı otelde bir çantanın çalındığı ihbarını araştırdığını söyledi.

İçişleri Bakanlığı Johnson’ın konferansta eşyalarının çalındığını doğruladı ve herhangi bir güvenlik riski tespit edilmediğini söyledi.

Hırsızlık olayı, hükümetin İngiltere ve Galler’deki hapishanelerin aşırı kalabalıklaşmasıyla başa çıkmak için bazı mahkumları erken tahliye etmeye başladığı gün meydana geldi.

PSA Başkanı Nick Smart, konferansta yaptığı konuşmada, son yıllarda polis teşkilatına yapılan “kronik yetersiz yatırımları” kınadı ve bu durumun polis teşkilatını “mali açıdan boğulmaya” ve “kıt kanaat geçinmeye” terk ettiğini söyledi.

Cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma ve mahkumların salıverilmesi konularının ele alınmasını eleştiren Smart, polis memurlarının “cezaevine konulamayacak suçluları tutuklama ve bugün erken saatlerde salıverilen binlerce suçlunun yol açtığı sonuçlarla uğraşma ihtimaliyle karşı karşıya olduklarını, birçoğunun potansiyel olarak uygun rehabilitasyon ve salıverme planları olmadığını” söyledi. 

Johnson konferansın ardından X’te yayınladığı bir mesajda konferansta konuşmanın bir “zevk” olduğunu söyledi ve yaz ayaklanmaları sırasında “yorulmak bilmeden gösterdikleri çabalar” için polis memurlarına teşekkür etti.

Polislik, itfaiye ve suç önleme bakanı paylaşımında hırsızlık olayından bahsetmedi.

Avrupa

CDU’dan AfD’ye karşı yumuşama sinyalleri

Yayınlanma

23 Şubat’taki erken federal seçimlerinden birinci parti çıktıktan sonra üçüncü sıradaki SPD ile koalisyon kurma kararı alan Hıristiyan Demokratlar (CDU), daha önce herhangi bir ilişki kurmayı reddettikleri Almanya için Alternatif’e (AfD) daha “nüanslı” yaklaşacaklarının sinyalini veriyorlar.

Siyah-kırmızı (CDU/CSU-SPD) koalisyon mutabakatında “aşırı sağ” ile hiçbir şekilde temas etmeme maddesi kayda geçmesine rağmen, bazı AfD’li milletvekillerinin meclisteki başka partilerle “arka kapıdan” görüşmeler yaparak işbirliği arayışında olduğu bildiriliyor.

POLITICO’ya konuşan AfD’li yetkililer, bazı AfD milletvekillerinin kapalı kapılar ardında diğer partilerin üyeleriyle bağlar kurduğunu ve göç ve AB karşıtı politikaları destekleyen grubun kilit parlamento panellerine başkanlık etmesi için destek sinyalleri aldığını söyledi.

AfD oyların yüzde 20’sinden fazlasını alarak ve 152 sandalye kazanarak Federal Meclis’teki ana muhalefet partisi haline geldi ve bu da kendisine çeşitli komisyonlara başkanlık etme hakkı verdi.

AfD, Avrupa Parlamentosu’nda genişleme hedefinde

Komite başkanları tartışmaları yönlendirdiği, uzman tanıkları çağırdığı ve yasama gündemini etkilediği için bu makamlar gerçek bir güce sahip.

CDU’nun ağır toplarından eski sağlık bakanı Jens Spahn Bild’e verdiği demeçte AfD’ye “parlamenter prosedür ve süreçlerde diğer muhalefet partileri gibi” davranılması gerektiğini söyledi.

Milletvekillerinin “seçmenler bize bir şey söylemek istediği için bu kadar güçlü bir şekilde orada oturduklarını” ve “bu seçmenleri ciddiye almamız gerektiğini” de sözlerine ekledi.

Şimdiye kadar, AfD’nin, tarihsel olarak her parlamento grubuna verilen bir görev olan Federal Meclis başkan yardımcılığını üstlenmesi defalarca engellendi.

CDU/CSU parlamento grubu başkan yardımcısı Johann Wadephul, ablukanın AfD’nin mağduriyet iddiasında bulunmasına yardımcı olduğunu savundu.

Wadephul RND’ye yaptığı açıklamada, AfD adaylarının “geçmişte uygunsuz davranmamışlarsa” komisyonlara başkanlık etmelerine izin verilmesini desteklediğini söyledi.

Sahra Wagenknecht: CDU-SPD iktidarı, AfD’yi güçlendiriyor

Merz seçim kampanyası sırasında AfD’nin parlamentodaki oylarına güvenerek göçle ilgili bir yasa teklifini kabul ettirmeye çalışmış ve çok eleştiri almıştı.

POLITICO’ya göre CDU’nun stratejisi, “insanların hoşuna gitmeyeceği umuduyla”, aşırı sağa sorumluluklar ve yayın süresi vermeye doğru kaymış gibi görünüyor.

Parti içinde yükselen bir yıldız olarak görülen CDU milletvekili Philipp Amthor, faz gazetesine verdiği demeçte, “Bu partinin prosedürel hilelerle değil, tutkulu ve esaslı tartışmalarla geri çekilmesi gerektiği konusunda meşru bir nokta var,” dedi.

Fakat tüm CDU üyeleri bu yeni tutumu benimsemiyor. Uzun süredir milletvekilliği yapan Roderich Kiesewetter AfD’yi “Almanya için bir güvenlik tehdidi” olarak nitelendirdi ve yayın kuruluşu RBB’ye “AfD milletvekillerinin, tıpkı bütçe güven komisyonuna ait olmadıkları gibi, istihbarat servislerini denetleyen parlamento gözetim paneline de ait olmadıklarını” savundu.

Geçen hafta Merz’in partisiyle hükümet anlaşması yapan SPD, bu konuda CDU ile şimdiden çatışmaya başladı. Tagesspiegel’e konuşan SPD Parlamento Sekreteri Katja Mast, “AfD diğerleri gibi bir parti değil. Başta parlamentomuz olmak üzere demokratik kurumlarımızı tam bir kararlılıkla koruyacağız,” dedi.

Komisyon başkanlığı görüşmeleri hâlâ devam ediyor ve muhtemelen Merz’in yemin etmesi beklenen 6 Mayıs’tan sonra sonuçlanacak.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya’da Palantir ve gözetleme tartışması

Yayınlanma

ABD’de yeni Trump yönetimi ve Pentagon ile bağları bilinen veri analitiği şirketi Palantir’in gelecekte tüm Almanya’yı gözetleme ihtimali tartışma yarattı.

CDU/CSU ve SPD arasındaki koalisyon anlaşmasına göre, bir sonraki Alman hükümeti polisin otomatik veri aramalarına erişimini kolaylaştırmayı planlıyor. Bunun için de Palantir’inki gibi standartlaştırılmış analiz yazılımları gerekiyor.

Kasım ayında dağılan trafik lambası koalisyonu ve SPD’li İçişleri Bakanı SPD’li Nancy Faeser, Palantir’in kullanılmasını reddetmişti. Bunun yerine, artan veri hacminin daha verimli bir şekilde analiz edilmesini sağlayacak ayrı bir BT sistemi geliştirilecekti.

Fakat Berliner Zeitung’da yer alan bir habere gire, CDU/CSU ve SPD koalisyon müzakerelerinde CSU’nun gelecekte Federal İçişleri Bakanlığını devralması konusunda anlaştı ve bu, Palantir’in federal düzeyde daha büyük bir şans elde edeceği anlamına geliyor.

CSU’nun iktidarda olduğu Bavyera’da, eyalet polisi geçen yılın ağustos ayından bu yana ABD’li şirketin yazılımını kullanıyor.

Palantir CEO’su Karp’tan Silikon Vadisi’ne: Silah başına!

Bavyera İçişleri Bakanlığına göre, prosedürler arası araştırma ve analiz platformu VeRA, “çok çeşitli kaynaklardan gelen büyük miktarda veriyi hızlı ve güvenilir bir şekilde analiz etmeyi ve işlemeyi ve yüksek hızda önemli bulgular üretmeyi” mümkün kılıyor.

Hessen ve Kuzey Ren-Vestfalya da halihazırda Palantir kullanıyor. Bayerischer Rundfunk’tan alınan bilgiye göre, Berlin ve Baden-Württemberg de şu anda şirketle işbirliği yapmayı inceliyor.

Federal Konsey de yazılımın ülke çapında kullanılması için baskıyı artırıyor. Konsey 21 Mart’ta verdiği bir karar önergesinde, “bazı eyalet polis güçleri tarafından kullanıldığı gibi, ortaklaşa işletilen bir veri analiz platformunun kısa vadede merkezi olarak sağlanması” çağrısında bulundu.

Palantir’den ismen bahsedilmese de, önerge amaçlanan çözüm konusunda çok az şüphe bırakıyor. Siyah-kırmızı (CDU-SPD) federal hükümetin Federal Konsey’in planını uygulayıp uygulamayacağı henüz belli değil ama işaretler artıyor.

Şimdilik direniş Yeşiller’den geliyor. Güvenlik politikaları sözcüsü Konstantin von Notz taz gazetesine verdiği demeçte, “Palantir birçok nedenden ötürü yıllardır oldukça tartışmalı,” dedi ve yazılımın hiçbir zaman güvenlik politikalarının kendisinden beklentilerini karşılayamadığını savundu. Yeşil siyasetçi, Avrupa polis teşkilatı Europol’ün bile artık bu yazılımı kullanmaktan kaçındığına işaret etti.

Von Notz ayrıca yazılımın kullanımının Avrupa hukuku ve anayasa hukuku kapsamında önemli riskler içerdiğini de vurguladı. Yazılım halihazırda devlet düzeyinde birçok kez eleştirilmişti. Yeşiller milletvekili, “Özellikle Trump yönetiminin son derece dengesiz davranışları ve şirket yönetiminin şüpheli bağlantıları göz önüne alındığında, kullanım sorununun her halükarda tamamen yeniden değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz,” dedi.

Palantir’e yönelik eleştiriler öncelikle insan hakları ve veri koruma örgütlerinden geliyor. Bu kuruluşlar diğer hususların yanı sıra veri güvenliği eksikliğini, ABD hükümetine yakınlığını ve yazılımın potansiyel kötüye kullanımını eleştiriyor.

Palantir birçok kişi tarafından bir “veri ahtapotu” olarak görülüyor: şirket kişisel veriler de dahil olmak üzere büyük miktarda veriyi analiz edebilen teknolojiler geliştiriyor. Eleştirmenler bunun kitlesel gözetime ve “şeffaf vatandaşlara” yol açabileceğinden korkuyor.

Şirketin ABD ordusu ve Pentagon ile yakın işbirliği de eleştiriliyor. Palantir, gözetleme ve savaş teknolojilerinin bir parçası olmakla suçlanıyor. Şirket aynı zamanda Amerikan sınır bölgelerinde göçmen gözetleme faaliyetlerinin de bir parçası.

NATO ile de yakın zamanda bir anlaşma imzalayan Palantir’in CEO’su Alex Karp, Silikon Vadisini ABD ve Batı medeniyetini “savunmak” için harekete geçmeye çağırmıştı.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Danimarka, dron eğitimi için Ukrayna’ya asker göndermeyi planlıyor

Yayınlanma

Danimarka televizyonu TV2’nin haberine göre Kopenhag bu yaz Ukrayna’ya asker göndererek savaş alanında insansız hava araçlarının nasıl kullanılacağını doğrudan bu ülkenin güçlerinden öğrenmeyi planlıyor.

“Sadece benim değil, her gün [insansız hava araçlarıyla] operasyon yapanların da bu deneyimi edinmesi gerekiyor,” diyen Danimarka Genelkurmay Başkanı Peter Boysen, Ukrayna’nın Rus güçlerine verdirdiği kayıpların %70’inden fazlasını insansız hava araçlarının oluşturduğunu söyledi.

Yerel medya Jyllands-Posten’e göre Danimarka Savunma Bakanlığı daha önce de deneyim alışverişinde bulunmak üzere Ukrayna’ya personel gönderdiğini ama bu personelin sadece yönetici düzeyinde olduğunu söyledi.

Moskova bundan memnun değil. Danimarka’daki Rus büyükelçiliği kararın “Ukrayna’daki çatışmaya siyasi ve diplomatik bir çözüm bulmaya yönelik mevcut girişimlerle çeliştiğini” söyledi.

Ayrıca “Danimarka askerlerinin hayatını tehlikeye atacak” ve onları Rus saldırıları için “meşru hedef” haline getireceğini vurguladı.

Boysen eğitimlerin ülkenin batı kesimindeki cephe hattından uzakta yapılacağında ısrar etti ve “Eğer bir füze saldırısı olursa, Ukraynalıların gerçekten iyi erken uyarı sistemleri ve iyi sığınakları var,” dedi.

Kiel Enstitüsüne göre Danimarka, Rusya’nın 2022 başlarındaki geniş çaplı işgalinden bu yana Kiev’in en kararlı destekçileri arasında yer aldı ve GSYİH’sinin %2,3’ü değerinde yardımda bulundu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English