Bizi Takip Edin

AVRUPA

Britanya’da yeni gözetleme yasa tasarısı tartışma yarattı

Yayınlanma

Britanya hükümeti, 2016’da gündeme geldiğinde eleştirmenler tarafından ‘muhbirin tüzüğü’ olarak adlandırılan tartışmalı Soruşturma Yetkileri Yasasını (IPA) geliştirmek istiyor.

Edward Snowden’ın devlet istihbarat kuruluşlarının yasadışı gözetleme faaliyetlerini ifşa etmesinin ardından getirilen bu yasa, Birleşik Krallık istihbarat teşkilatlarına e-postaları, metinleri, web geçmişini ve daha fazlasını elde etmek için geniş kapsamlı yetki veriyordu.

2016’daki tartışmalar sırasında gündeme gelen ilk taslakta, hükümete, teknoloji şirketlerine ürünlerine arka kapılar oluşturarak şifrelemeyi kırmaları için emir vermesine izin veriliyordu. O dönem Apple buna itiraz etmişti.

Geçen yıl iMessage gibi uçtan uca şifreli mesajlaşma servislerini yasaklayacak olan ayrı bir Çevrimiçi Güvenlik Yasası gündeme geldi. Apple, uçtan uca şifrelemeyi bırakmak yerine iMessage ve FaceTime’ı İngiltere pazarından çekeceğini söyleyince hükümet bu konuda geri adım atmıştı.

Apple ile birlikte WhatsApp ve Signal de Birleşik Krallık yasalarına göre şifrelemeyi engellemeleri istenirse hizmetlerini Birleşik Krallık’tan çekmekle tehdit etmişti.

‘Devlet, güvenlik yamalarının yayınlanmasını engelleyebilir’

Fakat hükümet, IPA’e yeni yetkiler ekleme planlarını sürdürüyor. Yeni hükümler uyarınca, Britanya’nın güvenlik servisleri tarafından iPhone kullanıcılarını gözetlemek için kullanılması halinde, Apple’ın güvenlik kusurlarını gidermek için güvenlik güncellemeleri yayınlaması bile engellenebilir.

Endüstri kuruluşu TechUK, İçişleri Bakanı James Cleverly’ye şikayetlerini dile getiren bir mektup yazdı. Grubun mektubu, IPA tasarısının teknolojik yeniliği tehdit ettiği konusunda uyarıyor, diğer ulusların egemenliğini baltalayacağını öne sürüyor ve denizaşırı ülkelerde bir domino etkisi yaratırsa korkunç sonuçlar doğurmasından endişe ediyor.

Teknoloji şirketleri, İçişleri Bakanlığı’nın Birleşik Krallık istihbarat teşkilatlarıyla bilgi paylaşımını engelleyebilecek teknik güncellemeler yapmalarını engelleyen bildirimler yayınlamasına izin verecek bir değişiklikten endişe duyuyor. 

TechUK, önceden var olan yetkilerle birleştiğinde, değişikliklerin ‘şirketlerin Birleşik Krallık’ta sunulan ürün ve hizmetlerinde değişiklik yapmalarını süresiz olarak veto etmek için fiili bir yetki vereceğini’ savunuyor.

Hükümet iddiaları yalanladı

Mesajlaşma uygulaması Signal’in başkanı Meredith Whittaker, tasarı ilk açıklandığında POLITICO’ya verdiği demeçte, “Hükümet bu gücü kullanarak yeni uçtan uca şifrelemenin uygulanmasını engelleyebilir veya geliştiricilerin hükümetin veya ortaklarının yararlanmak istediği koddaki güvenlik açıklarını yamalamasını durdurabilir,” dedi. 

İçişleri Bakanlığı, bunun ‘teknik ve prosedürel bir dizi ince ayar’ olduğu konusunda ısrarcı. İçişleri Bakanı Andrew Sharpe, yasanın ‘uçtan uca şifrelemeyi yasaklamayacağını veya dışişleri bakanına veto yetkisi vermeyceğini’ öne sürerken bu endişeleri ‘yanlış spekülasyonlar’ olarak nitelendirdi.

Bir hükümet sözcüsü, “Uçtan uca şifreleme de dahil olmak üzere teknolojik yeniliği ve özel ve güvenli iletişim teknolojilerini desteklediğimiz konusunda her zaman net olduk. Fakat bu, kamu güvenliğine bir bedel ödetemez ve kararların demokratik hesap verebilirliğe sahip kişiler tarafından alınması kritik öneme sahiptir,” dedi.

Yapay zekanın kullanımı artacak

Yeni yasa ile birlikte, mahremiyet sorunu ve yapay zeka kullanımı da tartışmaya açıldı.

Yasada, ‘mahremiyet beklentisinin yok ya da sıfır olduğu’ örneklerde yurttaşlarının verilerinin yapay zekanın eğitilmesi de dahil olmak üzere farklı alanlarda kullanılabileceği belirtiliyor.

Bunun halihazırda var olan Veri Koruma Yasasından bir sapma olduğuna işaret eden bazı yorumcular, tanımı belirsiz yeni bir kategori yaratarak gizliliğin altüst edilebileceğine vurgu yapıyor.

Big Brother Watch grubunun direktörü Silkie Carlo, güvenlik kamerası görüntüleri veya sosyal medya gönderileri söz konusu olduğunda insanların mahremiyet beklentisi olmayabileceğini kabul ediyor, ama ona göre sorun başka bir yerde: “Mesele şu ki, bir araya getirilen ve belirli bir şekilde işlenen veriler inanılmaz derecede müdahaleci olabilir.”

Big Brother Watch, tasarının internet bağlantı kayıtlarına, yani son 12 aydaki bireyler için web günlüklerine erişim konusunda da endişeli. Bunlar şu anda, ilgilenilen kişinin kimliği gibi belirli kriterler bilindiğinde kurumlar tarafından elde edilebiliyor. Tasarıda yapılacak değişiklikler, Big Brother Watch’ın ‘genelleştirilmiş gözetim’ olarak nitelendirdiği ‘hedef keşfi’ amacıyla bunu genişletecek.

AVRUPA

Almanya, Suriyelilerin iltica başvurularına ilişkin tüm kararları askıya aldı

Yayınlanma

Almanya Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi ikinci bir duyuruya kadar Suriyelilerin iltica başvurularını işleme koymayacağını söyledi.

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin cihatçı HTŞ önderliğindeki örgütler tarafından devrilmesi nedeniyle Federal Göç ve Mülteciler Dairesi pazartesi günü Suriyelilerin iltica başvurularını derhal dondurdu.

Konuyla ilgili olarak SPIEGEL’e konuşan bir yetkili, Suriye’deki durumun belirsiz olduğunu ve orada siyasi gelişmelerin nasıl seyredeceğini tahmin etmenin çok zor olduğunu söyledi.

Bu nedenle şu anda ciddi bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını savunan daire, her türlü kararın “ayakları yere basan” bir karar olması gerektiğini belirtti.

Yetkiliye göre, yaklaşık 46.000’i ilk başvuru olmak üzere Suriyelilerden gelen 47.270 sığınma başvurusu henüz karara bağlanmadı. Fakat Suriye’deki yeni durumun şu anda halihazırda alınmış kararlar üzerinde bir etkisi yok.

Alman siyasetinde Suriyeli sığınmacılar tartışması başladı

Almanya’daki Suriyelilerin akıbetine ilişkin siyasi tartışma şimdiden başlamış durumda. CDU/CSU’lu bazı politikacılar Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesinden yana görüş bildirdi. Yeşiller ve SPD’li politikacılar ise Suriye’deki belirsiz durum karşısında itidal çağrısında bulundu.

CSU’nun içişleri konusundaki önde gelen milletvekili Andrea Lindholz pazar günü Rheinische Post’a verdiği demeçte, Suriye’de kalıcı bir barış sağlandığında pek çok Suriyelinin “artık korunmaya ihtiyaç duymayacağını ve dolayısıyla Almanya’da kalma hakkına sahip olmayacağını” söyledi.

Şansölye Olaf Scholz’un artık Almanya’nın daha fazla Suriyeli mülteci kabul etmeyeceğini kamuoyuna açıklaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Lindholz, partinin daha önceki taleplerini de yineledi.

Dış ilişkilerden sorumlu partili meslektaşı Jürgen Hardt ise “İşlerin nereye gittiğini görmek için henüz çok erken. Almanya’daki Suriyeli mültecilerin istikrar sağlandığında ülkelerine dönmelerini bekliyoruz,” dedi.

SPD’den seçim öncesi “popülist” söylem endişesi

Alman parlamentosunun dış ilişkiler komisyonuna başkanlık eden SPD milletvekili Michael Roth SPIEGEL’e verdiği demeçte, Suriye’ye barışın geri gelmesi halinde, “burada kendilerini hiçbir zaman evlerinde hissetmeyen insanların geri dönmelerini engelleyecek hiçbir şey olmadığını” söyledi.

Bununla birlikte Roth, Suriyelilerin çoğunun topluma ve iş piyasasına iyi entegre olduğunu da sözlerine ekledi.

Roth, “‘Şimdi herkes hemen geri dönmek zorunda’ gibi popülist bir tartışmaya karşı uyarıyorum,” dedi.

SPD’li siyasetçi, AfD ve BSW’nin yanı sıra bazı CDU/CSU’luların da “seçim kampanyası sırasında bunu talep etmesinden” korktuğunu ve bunun da kendisini “endişelendirdiğini” söyled. korkuyorum

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupalılar Esad’ın düşüşünden memnun

Yayınlanma

Avrupalı yetkililer, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın iktidardan devrilişini memnuniyetle karşılayarak devrik liderin uluslararası destekçileri Rusya ve İran’ın zayıflığına işaret ettiler.

Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki silahlı gruplar 8 Aralık Pazar günü Şam’ın kontrolünü ele geçirdikten sonra Esad’ı devirdiklerini ilan ettiler.

AB’nin yeni diplomasi şefi Kaja Kallas’a göre “Esad’ın diktatörlüğünün sona ermesi olumlu ve uzun zamandır beklenen bir gelişme” idi.

Bu durumun aynı zamanda Esad’ın destekçileri Rusya ve İran’ın zayıflığını da gösterdiğini öne süren Kallas, “Önceliğimiz bölgede güvenliği sağlamaktır,” dedi, bölgedeki bakanlarla ‘yakın temas’ halinde olduğunu da sözlerine ekledi.

AB yetkilisi, “Suriye’nin yeniden inşası süreci uzun ve karmaşık olacaktır ve tüm taraflar yapıcı bir şekilde angaje olmaya hazır olmalıdır,” diye ekledi.

Leyen: Suriye’nin yeniden inşasını destekeleyeceğiz

Avrupa Konseyi Başkanı António Costa da Esad yönetiminin sona ermesiyle birlikte “tüm Suriye halkı için özgürlük ve barış adına yeni bir fırsatın ortaya çıktığını” ve bunun “bölgenin daha geniş çaplı istikrarı için hayati önem taşıdığını” savundu.

Costa, “AB daha iyi bir gelecek için Suriye halkıyla birlikte çalışmaya hazırdır,” dedi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avrupa, ulusal birliğin korunmasını ve tüm azınlıkları koruyan bir Suriye devletinin yeniden inşasını desteklemeye hazırdır,” dedi.

Avrupalı ve bölgesel liderlerle temas halinde olduklarını ve gelişmeleri izlediklerini belirten Leyen, bölgedeki tarihi değişimin fırsatlar sunduğunu fakat “risklerin de bulunduğunu” söyledi.

Berlin ve Paris’tan “aşırıcılık” uyarısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, “Barbar devlet yıkıldı. Nihayet. (…) Fransa Orta Doğu’daki herkesin güvenliğine bağlı kalacaktır,” ifadelerini kullandı.

Fransa Dışişleri Bakanlığı da Suriyelilere “aşırıcılığın her türlüsünü reddetmeleri” çağrısında bulundu.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock Esad’ın düşmesini milyonlarca Suriyeli için “büyük bir rahatlama” olarak nitelendirdi ama ülkenin artık “diğer radikallerin” eline geçmemesi gerektiği uyarısında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares RTVE’ye yaptığı açıklamada Suriye’nin “Balkanlaşmamasını” umduğunu, farklı bölgelerin farklı radikal gruplar tarafından yönetilebileceğini söyledi.

Albares, “Suriye halkının gelecekte nasıl ve kim tarafından yönetileceklerine karar verebilmelerini sağlamalıyız ve tabii ki Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını da sağlamalıyız,” dedi.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, Suriye’de sivillerin korunmasının “her şeyden önemli” olduğunu söyledi ve “barışçıl bir geçişin yanı sıra özgür ve adil seçimler” çağrısında bulundu.

İsveç Dışişleri Bakanı Maria Stenergard, “Bunun uzun vadede hem Suriye hem de bölge için ne anlama geleceği konusunda kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken,” uyarısında bulundu.

“Suriye’de iktidarın düzenli bir şekilde el değiştirmesi artık önem kazanıyor,” diyen Stenergard, sivil nüfusun, sivil altyapının korunması ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca engelsiz insani erişimin sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.

“Rusya ve İran’a yaslanan kaybediyor” mesajı

Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis ise Suriye örneğinin Rusya’nın “kovulabileceğini ve evine döneceğini” göstereceğini söyledi.

Litvanyalı, “Baltıklar haklıydı: Batı kazanacak kadar güçlü. Ukrayna’da ya da kaosa neden olduğu başka bir yerde ‘Ayı’dan korkmamıza gerek yok,” diye ekledi.

Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala da benzer bir açıklama yaparak, Beşar Esad’ın Rusya’ya olan güveninin “nihayetinde başarısız olduğunu” söyledi ve Suriye’de istikrar çağrısında bulundu.

Çek Dışişleri Bakanı Jan Lipavský de pazar günü yaptığı basın açıklamasında, “Esad rejimi uzun süredir Rusya ve İran’ın desteğine güveniyordu, fakat bunun bir çıkmaz sokak olduğu kanıtlandı. Geçici yönetim organının yapısı Suriye’deki yeni gelişmeleri gösterecektir,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İtalya Başbakan Yardımcısı Salvini’den “iktisadi intihar” uyarısı

Yayınlanma

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Altyapı Bakanı Matteo Salvini, Avrupa Birliği’nin 2035 yılına kadar içten yanmalı motorlu araçların satışını yasaklama planını şiddetle eleştirerek, bunun “sadece Çin’e yardımcı olacak iktisadi bir intihar” olduğunu öne sürdü.

Perşembe günü Brüksel’de düzenlenen AB Ulaştırma Konseyinde AB’nin planladığı içten yanmalı motorların kullanımdan kaldırılma tarihini gözden geçirme planlarını tartışan Salvini, bunun Avrupa ekonomisi, sanayisi ve sosyal dokusu için “intihara” yol açacağını ve “Çin’e inanılmaz bir hediye” olacağını söyledi.

Bakan ayrıca bu fırsatı Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i eleştirmek için kullandı ve görevdeki ilk döneminde “yıkıcı hatalardan” onun liderliğinin sorumlu olduğunu iddia etti.

Lega lideri, Leyen’in rotasını değiştireceğini ve politikalarının Avrupa endüstrisi üzerindeki etkisini kabul edeceğini umduğunu ifade etti.

İtalyan lider yeni ulaştırma komiserine güveniyor

Salvini, çarşamba akşamı bir araya geldiği yeni Avrupa Ulaştırma Komiseri Apostolos Tzitzikostas’a Leyen’den daha fazla güvendiğini ifade etti.

Salvini, Tzitzikostas’ın eldeki riskleri, özellikle de otomotiv sektöründe “risk altındaki 14 milyon işin” yol açacağı potansiyel sosyal huzursuzluğu net bir şekilde anladığını söyledi.

Salvini, “Yeni Komisyon üyesi ilk 100 gününde otomotiv sektörü için bir destek paketi sunmayı taahhüt etti. İtalya bu çabada onun yanında yer alacaktır,” diye ekledi.

Salvini, başta Komisyonun Adil, Temiz ve Rekabetçi Geçişten sorumlu yeni Başkan Yardımcısı Teresa Ribera olmak üzere diğer AB yetkililerini de eleştirdi.

Ribera 2035 emisyon hedefini güçlü bir şekilde savunurken Salvini Ribera’nın tutumunu “gerçeklikten kopuk” olarak nitelendirdi.

Salvini, “Yorumları bir Marslıya ait; gerçeklikten tamamen kopuk. Fabrikalar kapanırken ve istihdam kaybedilirken her şey yolundaymış gibi davranmak sorumsuzluktur,” dedi.

Fransa’ya sert sözler, Almanya’ya övgü

Benzinli ve dizel motorların yasaklanmasını savunmaya devam edenleri “ya cahil, ya yanlış yönlendirilmiş ya da Avrupa’nın ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayan dış çıkarlara sahip” olmakla suçlayan Salvini, “Fransa listenin ilk sırasında yer alıyor,” diye ekledi.

Lega lideri ayrıca, “Şu anda kargaşa içinde olan Fransız hükümetinin sonuçlarını düşünmeden bu yolda devam ettiğini görmek utanç verici ve inanılmaz,” dedi.

Öte yandan Salvini, üretimlerini dönüştürmeyen şirketlerin cezalandırılmaması için “yavaş yavaş daha mantıklı bir tutum benimseyen” Almanya’yı övdü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English