Bizi Takip Edin

Diplomasi

Carnegie Endowment raporu: ‘Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşmasını anlamak’

Yayınlanma

Türkiye’nin son yıllarda Rusya ile geliştirdiği yakın ilişkiler, Batı ittifakındaki konumunu tartışmaya açıyor. Carnegie Endowment for International Peace’in yayımladığı raporda, iki ülke arasındaki güvenlik ve enerji iş birliğinin yanı sıra NATO içindeki çelişkili tutumlar ele alındı. Raporda, Ankara’nın stratejik dengeleri gözeterek Batı ile Rusya arasında yürüttüğü zorlayıcı dengeleme politikaları detaylandırıldı.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace tarafından hazırlanan raporda, Türkiye ve Rusya’nın geçmişten gelen rekabeti, son yıllarda yerini hem iş birliği hem de stratejik gerilimler ele alındı.

Türkiye’nin NATO üyesi olarak Batı ile olan bağları devam etse de Rusya ile güvenlik ve enerji alanlarında derinleşen ilişkiler dikkat çekici bir boyuta ulaştı. Bu dengeleme politikası, Batı ittifakına olan bağlılığı sorgulanan Ankara’nın uluslararası arenadaki konumunu yeniden şekillendiriyor.

Rapora göre Soğuk Savaş yıllarında Türkiye, Batı’nın güney kanadını koruyan güçlü bir NATO müttefiki olarak konumlanmıştı, ancak son on yılda Rusya ile yakınlaşan ilişkiler ve Batı ile yaşanan gerilimler, Ankara’nın NATO içindeki tutumunu “belirsizleştirdi”.

Türkiye’nin Ukrayna krizinde hem Kiev hem Moskova ile diyalog kurabilmesi ve 2022’deki tahıl anlaşmasındaki arabulucu rolü, bu politikanın örnekleri arasında yer alıyor. Fakat bu tür hamleler, Batı’nın Rusya’ya karşı sergilediği birleşik cepheyi zayıflattığı eleştirilerine de yol açıyor.

Raporda, iki ülke arasındaki güvenlik ve enerji iş birliğinin derinleştiği vurgulanıyor. Akkuyu Nükleer Santrali gibi projelerle Rusya, Türkiye’nin enerji altyapısında önemli bir yer edindi.

Ayrıca, Rusya’dan ithal edilen doğalgaz ve petrol, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamada kilit rol oynuyor. Fakat bu durum, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarıyla çelişen bir tablo oluşturuyor.

Türkiye’nin Rus yapımı S-400 savunma sistemini satın alması ve BRICS gibi Batı dışı ittifaklara ilgi göstermesi, NATO müttefikleriyle arasındaki ilişkileri daha da zorlaştırdı. Rapora göre Türkiye’nin Batı ile yaşadığı politik gerilimlerin yanı sıra, NATO belgelerinde Rusya’nın “en büyük tehdit” olarak tanımlanması, Ankara’nın çelişkili pozisyonlarını öne çıkarıyor.

Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya askeri müdahalesi, Türkiye’yi karmaşık bir diplomatik pozisyona sürükledi. Ankara, bir yandan Ukrayna’ya Bayraktar SİHA’ları gibi askeri yardımlar sağlarken, diğer yandan Moskova ile ekonomik ve enerji alanlarındaki iş birliğini sürdürdü.

Türkiye’nin savaş süresince tarafsız kalma çabaları, özellikle Rusya’dan gelen yatırımların ekonomik kriz ortamında rahatlama sağlamasıyla dikkat çekiyor.

Rapora göre, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini yönetirken Batı ile bağlarını da güçlendirmesi kritik önem taşıyor.

NATO’nun doğu kanadında güçlü bir savunma hattı oluşturulması için Türkiye’nin Batı ile daha uyumlu politikalar izlemesi gerektiği belirtiliyor. Aynı zamanda enerji alanında çeşitlilik arayışının hızlandırılması, Türkiye’nin “Rusya’ya olan bağımlılığını azaltacak” adımlar arasında sayılıyor.

Rapora göre Türkiye ile Rusya arasındaki bu zoraki ortaklık, Batı ile ilişkilerde kırılganlıklar yaratmaya devam edecek gibi görünüyor.

Fakat Ankara’nın stratejik önceliklerini gözeterek hem Moskova hem de Batı ile dengeli ilişkiler kurma çabası, önümüzdeki dönemde bölgesel ve uluslararası dengeleri şekillendirmeye devam edecek.

Diplomasi

Trump, Rusya’ya baskı stratejileri geliştiren ekibi lağvetti

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump yönetiminin, Ukrayna’da barış sürecini hızlandırmak amacıyla Rusya’ya yönelik baskı stratejileri geliştirmek için kurulan kurumlar arası bir çalışma grubunu lağvettiği bildirildi. Üst düzey yetkililere göre, Trump’ın Moskova ile gerilimi artırmak istememesi nedeniyle grubun faaliyetleri durduruldu.

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Ukrayna’da barış sürecini hızlandırmak amacıyla Rusya’ya yönelik baskı stratejileri geliştirmek için kurulan kurumlar arası bir çalışma grubunun faaliyetlerini durdurduğu ortaya çıktı.

Reuters ajansına konuşan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen üç Amerikalı yetkili, grubun lağvedilme kararının üç hafta önce alındığını doğruladı.

Yetkililerin aktardığına göre, ilkbaharda oluşturulan grubun faaliyetleri, Trump’ın Moskova ile daha fazla çatışmayı desteklemediğinin anlaşılması üzerine mayıs ayında yavaşlamaya başladı.

Grubun tamamen lağvedilmesi kararı ise Ulusal Güvenlik Konseyi’nde yapılan ve Rusya ile Ukrayna konularında uzman kilit isimlerin görevden alınmasıyla sonuçlanan kapsamlı personel değişikliklerinin ardından geldi.

Kaynaklardan biri durumu, “Başkan tarafından bir ilgi olmadığı için her şey durdu. Aksine, baskıyı artırmak yerine azaltmak istiyordu,” sözleriyle açıkladı.

Avrupalı müttefiklerde ‘endişe’ yaratabilir

Reuters‘ın haberine göre, bu karar, özellikle yaklaşan NATO zirvesi öncesinde ABD’nin Avrupalı müttefikleri arasında endişe yaratabilir.

Trump, daha önce birçok kez Rusya’ya yönelik uzlaşmacı bir ton benimsemiş ve dün yaptığı bir açıklamada Moskova’nın G8’den çıkarılmasını bir “hata” olarak nitelendirmişti.

Lağvedilen grup, Rusya üzerinde etki yaratmak için çeşitli seçenekleri değerlendiriyordu. Bu seçenekler arasında Moskova’nın Doğu Avrupa ve Asya ülkeleriyle ticaretini kısıtlamaya yönelik ekonomik tedbirler ve olası gizli operasyonlar da bulunuyordu.

Tartışılan konulardan birinin de Kazakistan üzerinde baskı kurulması olduğu belirtildi.

ABD’den Rusya’ya: Yaptırım tehditlerini ciddiye alın

Cumhuriyetçilerden yaptırım çağrıları sürüyor

Öte yandan, yönetim içindeki bu gelişmeye rağmen bazı Cumhuriyetçiler Rusya’ya karşı daha sert bir tutum sergilenmesi çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Senatör Lindsey Graham, nisan ayında Rusya’nın ortaklarına ikincil yaptırımlar uygulanmasını ve Rus kaynaklarını satın alan ülkelere yüzde 500 gümrük vergisi getirilmesini öngören bir yasa tasarısı sunmuştu.

Ancak The Wall Street Journal‘ın 6 Haziran tarihli haberine göre, Trump yönetimi Senatör Graham’ı bu yasa tasarısını önemli ölçüde yumuşatması için ikna etmeye çalışıyor.

Başkan Trump’ın kendisi de diğer ülkelere yönelik kısıtlayıcı tedbirlerin ABD için ciddi maliyetler doğurduğunu ifade etmişti.

Trump, Rusya yaptırımlarını hafifletmek için senatörlerle pazarlık yapıyor

Okumaya Devam Et

Diplomasi

G7, kritik minerallerin güvenliğini sağlamaya çalışıyor

Yayınlanma

G7 grubu, cep telefonlarından rüzgar türbinlerine kadar her alanda kullanılan malzemelerde Çin’e olan bağımlılıktan kurtulmak için kritik minerallerin tedarikini güçlendirmeye çalışıyor.

Bloomberg’in elde ettiği taslak belgeye göre, G7 liderleri Kanada’nın Kananaskis kentinde yapılan toplantıda, hayati öneme sahip hammaddelerin tedarikini çeşitlendirmek ve projelere “acil ve ölçekli yatırım” yapılmasını teşvik etmek için bir “eylem planı” oluşturulması konusunda anlaşmaya varmayı hedefliyor.

Dünya nadir toprak elementleri üretiminin yaklaşık %70’ini karşılayan Çin’den bahsetmeden, sektördeki mevcut uygulamaların “ekonomilerimiz için tehdit” oluşturduğunu belirttiler.

Liderler tarafından kabul edilmeden önce değişikliklere tabi olan taslakta, “Piyasa ilkelerine göre yönetilen dayanıklı kritik mineral tedarik zincirlerine erişimimize bağlı ulusal ve ekonomik güvenlik çıkarlarımızı paylaşıyoruz,” ifadesi yer alıyor.

Belgede, “Kritik mineral sektöründeki piyasa dışı politika ve uygulamalar, endüstriyel üretim için hayati önem taşıyan mıknatıslar için gerekli olan nadir toprak elementleri de dahil olmak üzere birçok kritik minerali elde etme kabiliyetimizi tehdit ediyor,” deniyor.

Batı ekonomileri için, çok çeşitli imalat sanayilerinde kullanılan temel kaynaklara Çin’e bağımlı olmanın yarattığı riskler, nisan ayında ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergilerine misilleme olarak Asya ülkesinin yedi tür nadir toprak elementine ihracat kısıtlamaları getirmesiyle ortaya çıktı.

Çin, önceki iki yıl içinde galyum, germanyum, grafit ve antimon gibi diğer kritik malzemelere de benzer kısıtlamalar getirmişti.

Taslak belgede, “G7 içinde ve dünya çapında sorumlu kritik mineral projelerine yatırımı artırmak için birlikte çalışmanın gerekliliğini kabul ediyoruz. Gelecekteki tedarik zincirlerini güvence altına almak ve umut vaat eden madencilik ve işleme projelerinin izin ve onay süreçlerindeki gecikmeler, piyasa manipülasyonu ve fiyat dalgalanmaları gibi engelleri aşmasını sağlamak için acil ve ölçekli yatırımlar gerekiyor,” deniyor.

Açıklamada ayrıca, çok taraflı kalkınma bankaları ve özel sektör kredi kuruluşlarının “yenilikçi finansman dahil olmak üzere, standartlara dayalı kritik mineral projelerine yatırım için daha fazla sermaye sağlamaları” teşvik ediliyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Kuzey Kore’den Rusya’ya kritik destek: Kursk’un inşası için binlerce asker yola çıkıyor

Yayınlanma

Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Sergey Şoygu, Pyongyang’da Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile görüştü. Ziyaretin ardından Kuzey Kore’nin, Ukrayna güçlerinden alındığı belirtilen Kursk oblastının yeniden inşası ve mayınlardan arındırılması için Rusya’ya 6 bin asker göndereceği açıklandı.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Sergey Şoygu’nun Pyongyang’a yaptığı ziyaretin ardından Kuzey Kore‘nin, Kursk oblastının yeniden inşası ve mayınlardan arındırılması için Rusya’ya 6 bin asker göndereceği duyuruldu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in özel talimatıyla 17 Haziran’da Kuzey Kore’ye giden Şoygu, ülkenin lideri Kim Jong-un ile bir araya gelerek iki ülke arasındaki mevcut anlaşmaların uygulanmasını görüştü.

Kursk’a 5 bin inşaatçı, bin istihkamcı

TASS ajansının aktardığına göre görüşmelerin ardından açıklama yapan Şoygu, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un Rusya topraklarındaki mayınların temizlenmesi için bin istihkamcı ve yıkılan altyapı tesislerinin yeniden inşası için 5 bin askeri inşaatçı gönderme kararı aldığını belirtti.

Şoygu, “Kuzey Kore Devlet İşleri Başkanı Kim Jong-un tarafından Rusya topraklarının mayınlardan arındırılması için bin istihkamcı ve yıkılan altyapı tesislerinin restorasyonu için 5 bin askeri inşaatçı gönderilmesi kararı alındı,” ifadelerini kullandı.

Hayatını kaybeden askerler için anıt kompleksi

Ziyaret sırasında ayrıca, Kursk oblastının Ukrayna ordusundan geri alınması sırasında hayatını kaybeden Kuzey Koreli askerlerin anısına Rusya ve Kuzey Kore’de anıtlar dikilmesi konusu da ele alındı.

Güvenlik Konseyi Başkanı, “Bu bağlamda, ziyaret kapsamında Pyongyang’da Rus tarafının katılımıyla bir müze içeren ilgili bir anıt kompleksinin oluşturulması tartışıldı,” diye ekledi.

Ulaşım hatları yeniden canlanıyor

Şoygu, Pyongyang’daki görüşmelerin ardından Rusya ile Kuzey Kore arasında uçak seferlerinin yeniden başlayabileceğine dair umudunu dile getirdi.

Bu gelişme, iki ülke arasındaki ulaşım bağlarının yeniden canlandığı bir döneme denk geldi. 17 Haziran’da Rusya Postası, Kuzey Kore’ye koli gönderimini yeniden başlattığını duyurdu.

20 kilograma kadar olan kolilerin 15 gün içinde adreslerine ulaşacağı belirtildi. Gönderiler, Moskova’dan Vladivostok’a uçakla, oradan da Kuzey Koreli bir ortak hava yolu şirketi aracılığıyla Pyongyang’a ulaştırılacak.

Daha önce, Aralık 2024’te Rusya Demiryolları, Çin ve Kuzey Kore ile yolcu taşımacılığının yeniden başladığını duyurmuştu.

Rusya ile Kuzey Kore arasındaki Tuman Nehri-Hasan demir yolu bağlantısı, 2020 yılında koronavirüs pandemisi nedeniyle durdurulmuştu.

Ziyaretin arka planı ve stratejik ortaklık

Şoygu’nun ziyareti, iki ülke arasında imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması çerçevesinde daha önce varılan mutabakatların hayata geçirilmesini amaçlıyor.

Şoygu ve Kim Jong-un, 4 Haziran’da yaptıkları bir önceki görüşmede Ukrayna çevresindeki durumu, Kursk oblastının restorasyonunu ve bölgenin kurtarılması sırasında savaşan Koreli askerlerin anısının yaşatılması konularını ele almıştı.

Bu görüşmelerin ardından Kim Jong-un, Ukrayna meselesinde Rusya’ya desteğini teyit etmişti. Kim, Moskova’nın “egemenliği, toprak bütünlüğünü ve ulusal güvenliği korumak için verdiği adil mücadelede” zaferler kazanmaya devam edeceğine dair umudunu ve güvenini dile getirmişti.

Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov, 26 Nisan’da Devlet Başkanı Putin’e operasyonun tamamlandığını bildirerek Kursk oblastının tamamen kurtarıldığını açıklamıştı.

Kim Jong-un, Ukrayna güçlerine karşı yürütülen çatışmalarda “Kore halkının en iyi evlatlarının” savaştığını söylemişti. 9 Mayıs’ta ise bölgedeki cadde ve meydanlara Kuzey Koreli askerlerin isimlerinin verileceği açıklanmıştı.

Rusya, Kuzey Kore’ye direkt tren seferlerini yeniden başlatıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English