Asya
Çin, Japonya ve Güney Kore dışişleri bakanları buluştu

Pazar günü Güney Kore’nin Bushan kentinde düzenlenen Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki üçlü dışişleri bakanları toplantısında üçlü liderler görüşmesi için gerekli koşulların yaratılması konusunda anlaşmaya varıldı.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi toplantıda, Çin’in üçlü işbirliğinin yeniden başlatılmasını teşvik etmek için hem Güney Kore hem de Japonya ile çaba göstermeye istekli olduğunu söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından pazar gecesi yapılan açıklamaya göre, üç taraf Çin, Japonya ve Güney Kore liderlerinin üçlü toplantısı için gerekli koşulların yaratılması ve hazırlıkların hızlandırılması konusunda mutabık kaldı.
Çinli uzmanlar dört yıl aradan sonra yapılacak toplantının sadece üç Asya ülkesi arasında üst düzey görüşmelerin önünü açmakla kalmayacağını, aynı zamanda bölgeye istikrar getireceğini ve küresel çalkantılardan kaynaklanan mevcut zorlukların olumsuz sonuçlarını telafi etmek için üç ülkenin işbirliğini güçlendireceğini düşünüyor.
‘Bölgedeki cepheleşmenin önüne geçelim’
Üçlü dışişleri bakanları toplantısına katılan Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi de olan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, CGTN’nin aktardığına göre Wang, bu yıl Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki üçlü dışişleri bakanları toplantısının dört yıllık bir aradan sonra yeniden başladığını, yakın komşular olarak Çin’in komşularıyla dostluk ve işbirliği ilkelerine bağlı kalmaya devam edeceğini ve üçlü işbirliğinin yeniden başlamasını teşvik etmek için Güney Kore ve Japonya ile birlikte çalışacağını söyledi.
Wang, Asya-Pasifik bölgesinin önemli ülkeleri olarak üç ülkenin Asya-Pasifik bölgesinin barış ve kalkınması ile bölge halkının çıkarlarını temel alması, bölgesel işbirliğini derinleştirmesi, risk ve zorlukları ortaklaşa ele alması ve bölgesel barış ve refahı sürdürmesi gerektiğini söyledi. Üç ülkenin ideolojik çizgiler çizilmesine karşı çıkması ve bölgesel blok oluşumuna direnmesi gerektiğini vurguladı.
“Pekin, Tokyo ve Seul bölgesel barış ve güvenliği korumak için dengeleyici olarak hareket etmeli, ortak, kapsamlı, işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir bir güvenlik konsepti uygulamalı ve farklılıkları ve anlaşmazlıkları diyalog ve barışçıl yollarla çözme konusunda ısrarcı olmalıdır” diyen Çinli diplomat, ayrıca ülkeler arasındaki sıcak nokta sorunlarının çözümü için “basınç tahliye vanaları” olarak hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Wang, Kore Yarımadasında devam eden gerginliğin hiçbir tarafın çıkarına olmadığını belirtti, “Acil görev, durumu soğutmak, diyaloğun yeniden başlatılması için gerekli koşulları yaratmak ve bunu başarmak için anlamlı adımlar atmaktır” dedi.
Wang üçlü toplantı öncesinde pazar günü Güney Kore Dışişleri Bakanı Park Jin ve cumartesi günü de Japonya Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa ile görüşmelerde bulundu.
Wang, Park ile yaptığı görüşmede Çin ve Güney Kore’nin komşu ülkeler olduğunu ve bu gerçeğin asla değişmeyeceğini söyledi: “Her iki ülke de olumlu bir ilişkiden fayda sağlayabilirken, ilişkilerin bozulması halinde her iki taraf da zarar görecektir.”
Wang ayrıca, istikrarlı ve sorunsuz tedarik zincirlerini korumak ve ikili ekonomik ve ticari işbirliğinde daha fazla gelişmeyi teşvik etmek için her iki tarafın da ekonomik meseleleri siyasileştirme, teknolojik meseleleri araçsallaştırma ve ekonomik ve ticari meseleleri aşırı güvenlikleştirme eğilimine ortaklaşa direnmesi gerektiğini vurguladı.
Wang ve Park’ın Kore Yarımadasındaki durum hakkında görüş alışverişinde bulunduğu kaydedildi.
Wang, Kamikawa ile yaptığı görüşmede, Çin ve Japonya’nın ikili ilişkileri doğru gelişme yolunda ilerletmek için iki ülke liderleri tarafından varılan mutabakatı ciddiyetle uygulamaları gerektiğini söyledi.
Kamikawa’ya her iki tarafın da birbirlerinin meşru kaygılarına saygı göstermesi gerektiğini söyleyen Wang, “Japonya Tayvan sorununa ilişkin taahhütlerini yerine getirmeli, tek Çin ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmalı ve Çin’in içişlerine karışmaktan kaçınmalıdır” dedi.
Japonya’nın Fukushima’nın nükleer kirlenmiş suyunu okyanusa boşaltmasının deniz güvenliği ve kamu sağlığını ilgilendirdiğini kaydeden Wang, Çin’in “Japonya’nın sorumsuz eylemine karşı çıktığını” kaydetti.
Uzmanlar, üç ülkenin dışişleri bakanları arasındaki toplantının yakın gelecekte daha üst düzey üçlü toplantıların önünü açabileceğini belirtiyor. Uzmanlar ayrıca toplantının, Pekin, Tokyo ve Seul arasındaki mevcut görüş ayrılıklarının kontrol altına alınmasına ve üç ülkenin ortak çıkarlarının bulunduğu alanlarda işbirliğinin genişletilmesine yardımcı olacağı görüşünde.
Son toplantı 2019’da idi
Üç Kuzeydoğu Asya ülkesinin liderleri arasında 2019 yılında Çin’in Chengdu kentinde yapılan son toplantıdan bu yana üç ülke arasındaki bağlar yıpranmış durumda.
Tokyo ve Seul’ün ABD’nin bölgedeki Çin’i çevrelemeye yönelik stratejileri doğrultusunda hareket etmeleri Pekin’le bağları önemli ölçüde zedeledi.
Liaoning Sosyal Bilimler Akademisi’nde Kore Yarımadası uzmanı olan Lü Chao Global Times’a yaptığı açıklamada, Güney Kore ve Japonya’nın Çin ile ilişkilerini düzeltmeye istekli olmalarının tek nedeninin Çin ile işbirliği yapma ihtimalinin ulusal çıkarlarına uygun olması değil, aynı zamanda bu ayın başlarında iki ülke liderleri arasında San Francisco’da yapılan zirvenin ardından Çin-ABD ilişkilerinin ısınmasının Seul ve Tokyo’yu ellerini uzatmaya itmesi olduğunu söyledi.
AP’nin haberine göre Kamikawa cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplum büyük zorluklar ve değişimlerle karşı karşıya olduğu tarihi bir dönüm noktasında olduğundan, Japonya-Çin-Güney Kore işbirliğinin stratejik önemini tartışmayı umuyoruz” dedi.
Geçtiğimiz hafta İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile görüşen ve Downing Street Anlaşmasını imzalayan Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, Çin’in Tayvan ve Güney Çin Denizi ile ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning cuma günü yaptığı açıklamada “Çin, ilgili tarafları Çin’in temel ve büyük endişelerini taşıyan konularda sorumsuzca yorum yapmaktan vazgeçmeye ve söyledikleri ya da yaptıkları konusunda çok ihtiyatlı olmaya çağırıyor” ifadelerini kullanmıştı.
Lü, ABD’ye benzer şekilde Japonya ve Güney Kore’nin de Çin ile işbirliğinden bahsederken Çin’in temel çıkarlarına saygısızlık etme eğiliminde olduklarını ve bunun da üç ülkenin işbirliği yapmasının önünde engel oluşturduğunu söyledi. Lü, Çin’in işbirliğini genişletmek için Japonya ve Güney Kore ile yarı yolda buluşmaya istekli olduğunu, ancak aynı zamanda Çin’e yönelik herhangi bir tek taraflı baskıya ve Çin’in temel çıkarlarına aykırı saygısız söz ve davranışlara karşılık vermekten de çekinmeyeceğini belirtti.
Lü, “Üç ülkenin işbirliğini derinleştirmede ivme kazanması için hem Tokyo hem de Seul’den daha fazla eylem, daha fazla samimiyet görmemiz gerekiyor” dedi.
Asya
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın

Editörün notu: Columbia Üniversitesi’nde profesör, Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi direktörü ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı başkanlığı görevlerini yürüten ve “şok terapisi ekonomisti” olarak da bilenen Prof. Jeffrey Sachs, Başkan Trump’ın Asya’daki ABD üslerinin maliyetinden şikayet etmesine karşın, çok daha iyi çözümün bu üsleri kapatıp askerleri geri çekmek olduğunu savunuyor. Sachs’a göre Japonya ve Kore gibi zengin ülkelerin kendi savunmalarını sağlayabileceğini, diplomatik çözümlerin daha etkili olduğunu ve üslerin savunmadan çok ABD’nin güç gösterisine hizmet ettiğini belirtiyor. Sachs, Çin’in tarihi olarak bölgeyi işgal etmediğini ve bu üslerin Çin ile Kuzey Kore tarafından tehdit olarak algılandığını vurguluyor. Ayrıca Sachs, süper güçler arasında “siz bizim mahallemizden uzak durun, biz de sizinkinden” şeklinde karşılıklı bir anlaşmanın trilyonlarca dolar tasarruf sağlayıp nükleer savaş riskini azaltacağını ifade ediyor.
ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
Jeffrey Sachs, Other News
22 Nisan 2024
Başkan Donald Trump, ABD’nin Asya’daki askeri üslerinin ABD açısından fazla maliyetli olduğundan yine yüksek sesle şikayet ediyor. Japonya ve Kore ile yapılan yeni gümrük vergisi müzakereleri kapsamında Trump, Japonya ve Kore’ye ABD askerlerinin konuşlandırılması için ödeme yapma çağrısında bulunuyor.
Size çok daha iyi bir fikir: Üsleri kapatın ve ABD askerlerini ABD’ye geri gönderin.
Trump, Japonya’da 50 bin ve Kore’de yaklaşık 30 bin asker konuşlandırarak ABD’nin Japonya ve Kore’ye büyük hizmet sunduğunu ima ediyor. Ancak bu ülkelerin kendilerini savunmak için ABD’ye ihtiyacı yok.
Zenginler ve kesinlikle kendi savunmalarını sağlayabilirler. Çok daha önemlisi, diplomasi kuzeydoğu Asya’da barışı Amerikan askerlerinden çok daha etkili ve çok daha ucuza sağlayabilir.
ABD, sanki Japonya’nın Çin’e karşı savunulması gerekiyormuş gibi davranıyor. Bir bakalım. Son 1000 yıl boyunca, ki bu sürenin son 150 yılı hariç Çin bölgenin baskın gücüydü, Çin kaç kez Japonya’yı işgal etmeye kalkıştı? Eğer sıfır cevabını verdiyseniz, haklısınız. Çin tek bir kez bile Japonya’yı işgal etmeye teşebbüs etmedi.
İtiraz edebilirsiniz. Peki ya yaklaşık 750 yıl önceki 1274 ve 1281’deki iki girişime ne demeli? Moğolların 1271 ile 1368 yılları arasında geçici olarak Çin’i yönettiği dönemde, Japonya’yı işgal etmek için iki kez sefer filoları gönderdikleri ve her iki seferde de tayfunların (Japon efsanelerinde Kamikaze rüzgarları olarak bilinir) ve Japon kıyı savunmalarının birleşimiyle yenilgiye uğratıldıkları doğrudur.
Öte yandan Japonya, Çin’e saldırma veya işgal etme amaçlı birden fazla girişimde bulundu.
1592’de kibirli ve dengesiz Japon askeri lider Toyotomi Hideyoşi, Ming Çin’ini fethetme hedefiyle Kore’yi işgal başlattı. Çok ilerleyemedi, 1598’de Kore’yi bile boyunduruk altına alamadan öldü.
1894-1895’te Japonya, Çin-Japon savaşında Çin’i işgal edip yendi ve Tayvan’ı Japon kolonisi olarak aldı. 1931’de Japonya, kuzeydoğu Çin’i (Mançurya) işgal etti ve Mançukuo Japon kolonisini kurdu. 1937’de Japonya, Çin’i işgal ederek Pasifik bölgesinde İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı.
Bugün kimse Japonya’nın Çin’i işgal edeceğini düşünmüyor ve Çin’in Japonya’yı işgal edeceğine inanmak için hiçbir mantıklı sebep veya tarihsel emsal yok. Japonya’nın kendisini Çin’den korumak için ABD askeri üslerine ihtiyacı yok.
Aynı durum Çin ve Kore için de geçerli. Son 1000 yılda Çin, ABD’nin Çin’i tehdit ettiği tek durum dışında Kore’yi hiç işgal etmedi. Çin, 1950 sonlarında Kuzey Kore’nin yanında, Çin sınırına doğru kuzeye ilerleyen ABD birlikleriyle savaşmak için savaşa girdi.
O zamanlar ABD’li General Douglas MacArthur, pervasızca Çin’e atom bombalarıyla saldırmayı tavsiye etmişti. MacArthur ayrıca o dönemde Tayvan’da bulunan Çinli milliyetçi güçlerin Çin anakarasını işgal etmesini desteklemeyi de önermişti. Başkan Harry Truman, Tanrı’ya şükür, MacArthur’un tavsiyelerini reddetti.
Güney Kore’nin Kuzey Kore’ye karşı caydırıcılığa ihtiyacı olduğu kesin ama bu, Kuzey Kore’nin nükleer cephaneliğini ve askeri yığınağını azaltmak yerine defalarca körükleyen ABD’nin varlığından ziyade, Çin, Japonya, Rusya, Kuzey Kore ve Güney Kore’yi içeren bölgesel güvenlik sistemi aracılığıyla çok daha etkili ve inandırıcı bir şekilde sağlanabilir.
Savunma değil, güç gösterisi
Aslında Doğu Asya’daki Amerikan askeri üsleri Japonya veya Kore’nin savunması için değil, gerçekten ABD’nin güç gösterisi içindir. Bu, kaldırılmaları için daha da geçerli neden. ABD, Doğu Asya’daki üslerinin savunma amaçlı olduğunu iddia etse de, Çin ve Kuzey Kore tarafından anlaşılır şekilde doğrudan tehdit olarak görülüyorlar; örneğin, bir “baş kesme” (liderliği yok etme) saldırısı olasılığı yaratarak ve Çin ile Kuzey Kore’nin ABD provokasyonuna veya bir tür yanlış anlaşılmaya yanıt verme sürelerini tehlikeli şekilde kısaltarak…
Rusya, aynı haklı nedenlerle Ukrayna’daki NATO’ya şiddetle karşı çıktı. NATO, sık sık ABD destekli rejim değişikliği operasyonlarına müdahale etti ve füze sistemlerini tehlikeli şekilde Rusya’ya yakın yerleştirdi. Sahiden de, tıpkı Rusya’nın korktuğu gibi, NATO Ukrayna Savaşı’na aktif olarak katıldı; silahlar, strateji, istihbarat sağladı ve hatta Rusya’nın derinliklerindeki füze saldırıları için programlama ve takip bile yaptı.
Trump’ın şu anda Panama’da Hong Konglu şirkete ait iki küçük liman tesisine takıntılı olduğunu, Çin’in ABD güvenliğini tehdit ettiğini iddia ettiğini (!) ve tesislerin Amerikalı alıcıya satılmasını istediğini unutmayın. Öte yandan ABD, Çin’i iki küçük liman tesisiyle değil, Japonya, Güney Kore, Guam, Filipinler ve Hint Okyanusu’nda Çin’in uluslararası deniz yollarına yakın büyük ABD askeri üsleriyle çevreliyor.
Temel mütekabiliyet
Süper güçler için en iyi strateji, birbirlerinin alanlarından uzak durmaktır. Çin ve Rusya, en hafif tabirle, Batı Yarımküre’de askeri üsler açmamalı. Bunun en son denendiği zaman, Sovyetler Birliği’nin 1962’de Küba’ya nükleer silahlar yerleştirdiği zamandı ve dünya neredeyse nükleer yok oluşla sona eriyordu (Dünyanın nükleer kıyamete ne kadar yaklaştığına dair şok edici ayrıntılar için Martin Sherwin’in dikkate değer kitabı Gambling with Armageddon‘a göz atınız).
Ne Çin ne de Rusya, kendi mahallelerindeki ABD üsleriyle karşı karşıya kalmanın tüm provokasyonlarına rağmen, bugün bunu yapmaya en ufak eğilim göstermiyor.
Trump para tasarrufu yapmanın yollarını arıyor; ABD federal bütçesinin yılda 2 trilyon dolar (ABD GSYİH’sinin yüzde 6’sından fazla) kan kaybettiği göz önüne alındığında mükemmel fikir. ABD’nin denizaşırı askeri üslerini kapatmak, başlamak için mükemmel yer olur.
Trump, ikinci döneminin başında bile bu yöne işaret ediyor gibi görünmüştü, fakat Kongre’deki Cumhuriyetçiler askeri harcamalarda azalma değil, artış çağrısında bulundu. Ancak Amerika’nın yaklaşık 80 ülkedeki 750 kadar denizaşırı askeri üssü varken, bu üsleri kapatmanın, tasarrufu cebe indirmenin ve diplomasiye dönmenin tam zamanı.
Ev sahibi ülkeleri ne onlara ne de ABD’ye faydası olmayan şey için ödeme yapmaya zorlamak, hem ABD hem de ev sahibi ülkeler için büyük zaman, diplomasi ve kaynak israfı.
ABD, Çin, Rusya ve diğer güçlerle temel anlaşma yapmalı: “Siz askeri üslerinizi bizim mahallemizden uzak tutun, biz de bizimkileri sizinkinden uzak tutalım.”
Büyük güçler arasındaki temel mütekabiliyet, önümüzdeki on yılda trilyonlarca dolarlık askeri harcamadan tasarruf sağlayacak ve daha da önemlisi, Kıyamet Günü Saati’ni nükleer kıyamete 89 saniye kaladan geriye itecektir.
Asya
Vietnam ve Güney Kore, gümrük vergilerini aşan Çin mallarına karşı önlem alıyor

Vietnam ve Güney Kore, ABD’nin daha ağır gümrük vergilerinden kaçınmak amacıyla iki Asya ülkesi üzerinden aktarılan Çin mallarına daha sert baskı uyguluyor.
Hanoi ve Seul, şu anda durdurulmuş olan “karşılıklı” gümrük vergilerinin tam olarak uygulanmasını engellemek için Trump yönetimiyle görüşmeler yürütüyor. Bunun bir parçası olarak, Çin’e uygulanan vergilerin uygulanmasını desteklemek için bir Amerikan talebine uyacaklarını belirttiler.
Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh salı günü düzenlenen bir hükümet toplantısında yetkililere ABD tarafından dile getirilen endişeleri ele almalarını söyledi ve kaçakçılık, ticaret dolandırıcılığı ve menşe yerlerini gizleme girişimlerine karşı önlemler almaları talimatını verdi. “ABD ile müzakereler için mükemmel bir hazırlığa ihtiyacımız var” diye ekledi.
Vietnam Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kısa bir süre önce ürün menşeini belgelendiren yetkililere sahte ürünlere karşı önlem almaları talimatını verdi. Vietnam menşei belgesi başvurularında ani bir artış görülen şirketler için fabrikaların yerinde denetlenmesi yoluyla uygunluk sağlanacak.
Bakanlık direktifinde, ticari sürtüşmeler yoğunlaştıkça, menşe ülke sahtekarlığı vakalarının artacağını ve sahadaki durumu karmaşıklaştıracağını söyledi. Bakanlık, ABD menşeli Çin mallarının Vietnam üzerinden uygunsuz bir şekilde aktarılmasından endişe duyuyor.
ABD, Çinli üreticilerin Amerikan pazarına ihracat yapmak için üçüncü ülkelerde mağaza açtığından şüpheleniyor. Bu operasyonlar Çin’den gönderilen parçaların basit montajını gerçekleştiriyor ve bitmiş ürünleri yanlış bir şekilde yeniden etiketliyor.
Vietnam, ABD tarafından bu faaliyetler için ana merkez olarak görülüyor. Vietnam’ın ABD’ye ihracatı yıllar içinde arttı. 2024 yılında Vietnam’ın ABD ile mal ticareti fazlası 100 milyar doları aştı.
Geçmişte, Vietnam’daki operatörler menşe ülke sahtekârlığı ve yasadışı televizyon ve ayakkabı aktarımı yaparken yakalanmıştı. ABD, Vietnam’dan ihraç edilen çelik ürünlerinin bir kısmının aktarılan mallar olduğunu tespit etti.
Trump yönetimi, ihracatta aktarma yaptığından şüphelenilen Güneydoğu Asya ülkelerine karşı harekete geçti. Bu hafta başında ABD Ticaret Bakanlığı Vietnam, Kamboçya, Tayland ve Malezya’dan gelen güneş pilleri için %3,521’e varan gümrük vergisi planlarını açıkladı.
Görünen o ki Vietnam, ABD’nin gümrük vergilerini iptal etmesi için lobi yaparken uygunsuz aktarmaları engelleme çabalarını artıracak.
Güney Kore de harekete geçiyor. Pazartesi günü, resmi Kore Gümrük Servisi, hileli ihracat konusunda bir soruşturma görev gücü başlattığını duyurdu.
Servis, ilk çeyrekte Güney Kore menşeli olarak yanlış etiketlenmiş 29,5 milyar wonluk (20,7 milyon $) mal ele geçirdiğini söyledi. ABD’ye yönelik ürünler bu rakamın %97’sini oluşturdu.
Ancak Güney Kore ABD ile aktif bir şekilde işbirliği yaparsa Çin’in tepkisini çekebilir. Pazartesi günü Çin Ticaret Bakanlığı, Amerika’nın tarife müzakerelerini kullanarak ülkelere Çin ile ticareti sınırlandırmaları için baskı yapma çabalarını eleştirdi.
Bir bakanlık sözcüsü “Çin, herhangi bir tarafın Çin tarafının zararına bir anlaşma yapmasına kesinlikle karşıdır” dedi.
Güney Kore medyasının salı günü bildirdiğine göre, Çin hükümeti Güney Koreli üreticileri Çin’in nadir toprak metallerini içeren ürünleri ABD askeri müteahhitlerine ihraç etmemeleri konusunda uyardı. Mektuplar elektrikli araç, batarya, tıbbi cihaz ve daha birçok ürün üreticilerine gönderildi.
Haberlere göre mektuplar, Güney Koreli şirketleri uyumsuzluk halinde ticari yaptırımlarla tehdit etti.
Asya
Tayvan, ABD tarifeleriyle başa çıkmak için 10 milyar dolarlık bir yardım daha öneriyor

Tayvan hükümeti, perşembe günü, ekonominin ABD gümrük tarifelerinin etkisiyle başa çıkmasına yardımcı olmak için özel bir bütçe olarak 10 milyar dolarlık bir harcama daha önerdi.
Donald Trump “karşılıklı gümrük vergilerini” 90 günlüğüne durdurana kadar Tayvan’ın iki hafta önce %32’lik ABD gümrük vergilerine maruz kalması bekleniyordu.
Taipei’de düzenlenen bir basın toplantısında konuşan Başbakan Cho Jung-tai, 88 milyar T$ (2.71 milyar $) tutarındaki ilk yardım paketinin, şirketler için finansman yardımı, iş piyasasını istikrara kavuşturmaya yönelik tedbirler ve elektrik sübvansiyonları da dahil olmak üzere 410 milyar T$’a (12.61 milyar $) kadar yükseltileceğini söyledi.
Özel bütçenin, muhalefet partilerinin çoğunlukta olduğu ve bu yıl israfı önlemeyi hedeflediklerini söyleyerek Tayvan’ın ana bütçesinde kapsamlı kesintiler uygulayan parlamento tarafından onaylanması gerekecek.
Tayvan hükümeti gümrük vergileri konusunda ABD ile görüşmelere başladı ve adanın ticaret fazlasını azaltmak için milyarlarca dolarlık yeni alım sözü verdi.
Tayvan lideri Lai Ching-te salı günü yaptığı açıklamada, ABD’den doğal gaz ve petrol alımlarının artırılmasının Tayvan’ın ABD ile yürüttüğü tarife görüşmelerinin odak noktası olduğunu söyledi.
Tayvan 90 günlük erteleme arasında Trump’ın gözüne girmeye çalışıyor
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Ortadoğu2 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trump’ın anti-sosyal devleti
-
Dünya Basını2 hafta önce
FT: Xi’nin eli neden Trump’tan daha güçlü?
-
Avrupa4 gün önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
ABD’nin İran’a baskısı: Yay gerildi ama henüz tam çekilmedi
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya’nın Berlin Büyükelçisi: ‘Ukrayna’da yabancı askerlerin konuşlandırılması kabul edilemez’