Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin: Japonya’nın NATO’yu Asya’ya taşıması bölgedeki tehdidi artırıyor

Yayınlanma

Japonya ve NATO’nun, Washington’daki NATO zirvesi sırasında son derece gizli güvenlik bilgilerinin paylaşılması için bir hat kurma planlarını tamamladıkları bildirildi. Çinli uzmanlar, bu son adımın, Japonya’nın ABD’nin “Asya NATO’su” inşa etme stratejisine hizmet ettiğini gösterdiğini söyledi.

Japonya’nın NATO’yu Asya-Pasifik bölgesine taşıması bölgesel istikrarsızlığı tırmandırdığı ve belirsizliğe yol açtığı gerekçesiyle Çin tarafından eleştirilirken, bazı uzmanlar potansiyel bir silahlanma yarışından endişe duyduklarını ifade ediyor.

The Japan News’in çarşamba günü bildirdiğine göre Kishida’nın perşembe günü NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya gelerek olağan zamanlarda bile üst düzey bilgi paylaşımına ilişkin bir sistem kurarak güvenlik işbirliğini güçlendirmek üzere bir anlaşmaya varması bekleniyor.

Bu arada NATO zirvesine üst üste üçüncü kez Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore liderleri katılıyor.

Çin Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Xiang Haoyu çarşamba günü Global Times’a verdiği demeçte, “Japonya, NATO’nun Asya-Pasifik’teki angajmanının yönlendirilmesinde ve bölgenin NATO’nun stratejik çerçevesine entegre edilmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. NATO’nun Asya-Pasifik’e girişini çeşitli yollarla kolaylaştırdı ve ABD’nin komşu ülkelerle işbirliği ilişkileri kurmasına yardımcı oldu” değerlendirmesini yaptı.

Japonya’nın NATO ile geliştirdiği işbirliği iki temel amaca hizmet ediyor: özellikle Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi gibi deniz ihtilaflarında Çin’e karşı NATO’nun yeteneklerinden yararlanmak ve benzeri görülmemiş bir askeri genişleme gerçekleştirerek anayasal kısıtlamalarını aşmak. Xiang, bunun amacının Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş bir ulus statüsünden sıyrılmak ve önemli bir siyasi güç olarak etkisini artırmak olduğunu söyledi.

Heilongjiang Eyaleti Sosyal Bilimler Akademisi Kuzeydoğu Asya Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Da Zhigang Global Times’a yaptığı açıklamada, Kuzey Kore, Rusya ve Çin’den gelen “tehditlerin” yanı sıra Tayvan sorunu ve deniz anlaşmazlıklarının vurgulanmasının, Kishida’nın Japonları pasifist anayasayı revize etme, savunma bütçesini artırma ve NATO ile işbirliğini artırma planını desteklemeye “ikna etmek” için kullandığı taktikler olduğunu söyledi.

Temmuz 2023’te Japonya ve NATO, yenilenen Bireysel Olarak Uyarlanmış Ortaklık Programı’nı imzaladı ve her iki taraf da savaşın tüm alanlarında güvenlik konularında işbirliğini genişletmeyi kabul etti. Basında çıkan haberlere göre Japonya son yıllarda NATO üyesi ülkelerle savunma eğitimi ve kapasite geliştirme konularında yeni karşılıklı erişim anlaşmaları (RAA) müzakere ediyor ve imzalıyor.

ABD şu anda transatlantik NATO ittifakı ile Asya-Pasifik ittifakının “Hint-Pasifik stratejisi” ile uyumlu hale getirilmesi ve Çin’in yükselişini durdurmak için çevreleme stratejisi uygulanması üzerine bastırıyor. Ancak Xiang, ABD’nin küresel kaynaklarının azalması ve seçimler gibi iç faktörlerin liderliğini etkilemesi nedeniyle, stratejik hedeflerine ulaşmak için Japonya’nın NATO ile proaktif angajmanını da kullandığını söyledi.

Çin NATO’nun Asya’ya doğru genişlemesinden duyduğu endişeyi pek çok kez dile getirdi. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında Çin’in NATO konusundaki tutumunun tutarlı olduğunu söyledi.

“NATO’nun bölgesel bir savunma ittifakı olma niteliğinin ötesinde hareket etmesine, çatışma ve rekabeti kışkırtmak için Asya-Pasifik bölgesine girmesine ve bu bölgedeki refah ve istikrarı bozmasına kesinlikle karşıyız” diyen Lin, “NATO’yu dünya barışı, istikrarı ve güvenliğine gerçek anlamda katkıda bulunmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English