Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin, ŞİÖ’ye güvenlik işbirliğini artırma çağrısı yaptı

Yayınlanma

Çin’in üst düzey diplomatı Wang Yi, Pakistan ve Moskova’daki terör saldırılarının ardından Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üye ülkelerini koordinasyonu artırmaya ve bilgi paylaşımı da dahil olmak üzere ortak güvenlik çabalarını daha üst düzeye çıkarmaya çağırdı.

Ayrıca Avrasya bloğuna, “ŞİÖ’nün önemli bir yakın komşusu olan ve bölgede yerleşmiş çeşitli terörist güçlerin barış ve huzura tehdit oluşturmaya devam ettiği” Afganistan’la sürekli temas halinde olma çağrısında bulundu.

Salı günü Kazakistan’da düzenlenen ŞİÖ bakanlar konseyi toplantısında konuşan Wang, diğer dışişleri bakanlarına bazı üye ülkelere yönelik son saldırıların “terörle mücadelede daha gidilecek uzun bir yol olduğunu gösterdiğini” söyledi.

“Bu amaçla bilgi alışverişini, ortak operasyonları ve personel eğitimini daha da güçlendirmeliyiz” dedi.

Üç kötülüğe karşı mücadele

Çin, Pakistan, Tacikistan, Özbekistan ve İran olmak üzere beş ŞİÖ üyesi ülkeyle sınırı olan Afganistan, 2012 yılında gözlemci statüsü kazandı ancak Taliban’ın 2021’de iktidara dönmesinden bu yana grupta yer almadı.

2001 yılında kurulan ŞİÖ, geleneksel olarak terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılık gibi “üç kötülüğe” karşı mücadeleyi vurguluyor.

Son yıllarda bloğun odak noktası, Hindistan, Pakistan ve İran’ı üyeliğe dahil ederek genişlemesiyle birlikte ekonomik işbirliğini de içerecek şekilde çeşitlendi.

Ancak mart ayında Moskova’da bir konser salonuna düzenlenen ve 143 kişinin ölümüne yol açan saldırının ve birkaç gün sonra Pakistan’ın kuzeyinde beş Çin vatandaşının ölümüne yol açan intihar saldırısının ardından terörle mücadele bloğun gündeminin en üst sıralarına geri döndü.

Pakistan’daki son saldırı, Pekin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin önemli bir halkası olan Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru ile bağlantılı Dasu Hidroelektrik projesindeki işçileri hedef aldı.

Bu ayın başlarında İslamabad saldırının Afganistan’da planlandığını söyledi. Pekin, Pakistan’dan olayı derinlemesine soruşturmasını, sorumluları adalete teslim etmesini ve Çin vatandaşlarının güvenliğini korumak için etkili önlemler almasını istedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de, 2004’teki Beslan okul kuşatmasından bu yana Avrupa’daki en ölümcül terör saldırısı olan Moskova’daki Crocus Belediye Binası baskınının arkasındakileri cezalandırma sözü verdi.

Afganistan ve güvenlik vurgusu

IŞİD’in Afganistan merkezli bir kolu olan İslam Devleti Horasan (IŞİD-K), örgütün Güney Asya’nın ötesine uzanma kabiliyetinin bir göstergesi olarak baskının sorumluluğunu üstlendi.

Wang, ŞİÖ’nün “Afganistan’la diyaloğa devam etmesi ve ülkeyi sağlam bir yönetime, odaklanmış kalkınmaya, terörle kararlı bir mücadeleye ve iyi komşuluğa yönlendirmesi gerektiğini, böylece uzun vadeli barış ve güvenliğin erken bir tarihte sağlanabileceğini” söyledi.

Çin dışişleri bakanlığına göre ayrıca güvenliğin ortak bir sorumluluk olması gerektiğini ve ŞİÖ’nün üye devletlerinin koordinasyonu artırması gerektiğini ifade etti.

Wang, “Çin, örgütün güvenlik tehditleri ve zorluklarını ele alma mekanizmasını geliştirmek, strateji, savunma, kolluk kuvvetleri, bilgi ve biyogüvenlik alanlarında değişim ve işbirliğini derinleştirmek ve bölgedeki genel güvenlik seviyesini yükseltmek için tüm taraflarla birlikte çalışmaya hazırdır” dedi.

Çinli yetkili, üye devletler arasında stratejik özerklik ve koordinasyonun önemini vurgulayarak, “Ülkemizin geleceğine ve kaderine sahip çıkacağız ve … dış güçlerin bölgeyi jeopolitik bir savaş alanına dönüştürmesine asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

İranlı Bakanla görüşme

Wang ayrıca Astana’da, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehdi Safari ile de bir araya geldi. Çinli bakan bir kez daha pazar günü helikopter kazası sonucu Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın talihsiz vefatları dolayısıyla taziyelerini ve üzüntülerini dile getirdi.

Wang, “Durum ne şekilde değişirse değişsin Çin, İran ile stratejik işbirliğini güçlendirmeye, ortak çıkarları korumaya ve bölgesel ve küresel barış için çaba sarf etmeye devam edecektir” dedi.

Safari, Çin tarafına İran’a verdiği kararlı destek için teşekkür etti ve İran’ın iç ve dış politikalarının değişmeyeceğini vurguladı. “İran, Çin ile ilişkilerine büyük önem veriyor ve siyaset, ekonomi ve kültür gibi çeşitli alanlarda işbirliğini geliştirmeye kararlı” diyen Safari, İran’ın ilgili süreçleri devam ettirmeye ve bölge ülkeleriyle ilişkileri geliştirmeye yönelik çalışmaya istekli olduğunu belirtti.

Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ma Zhaoxu pazartesi gecesi İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bagheri ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek yaşanan trajedi nedeniyle Çin’in İran hükümeti ve halkına derin taziye ve başsağlığı dileklerini iletmişti.

Bagheri, Çin tarafının trajik olaydan sonraki ilk saatlerde İran tarafına yardım etmeye hazır olduğunu açıklamasını ve Pekin’in son 24 saatteki yardımlarını takdir ederek, Çinli yetkililere başsağlığı dileklerini ilettikleri için teşekkür etti.

Bagheri bunun iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın ve dostluğun derinliğinin yanı sıra iki hükümetin kritik zamanlarda birbirlerine verdikleri desteğin bir göstergesi olduğunu kaydetti.  Bagheri, İran’ın Çin ile işbirliğini her alanda sürekli ilerletmeye kararlı olduğunu söyledi.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English