Çin’deki yabancı yatırım, nisan-haziran çeyreğinde aşağı yönlü eğilimini sürdürerek en düşük seviyeye ulaştı.
Çin Devlet Döviz İdaresi tarafından bu ay yayınlanan rakamlara göre, ikinci çeyrekte Çin’de yabancı şirketlerin doğrudan yatırımı, bir önceki yıla göre %87 düşüşle 4,9 milyar doları buldu ve bu, karşılaştırılabilir verilerin ilk kez kullanıma sunulduğu 1998’den bu yana en büyük düşüş oldu.
ABD’nin kısıtlamaları ve diğer ülkelere bu yönde yaptığı baskının yanı sıra, COVID-19 önlemlerinin kaldırılması sonrası ülke ekonomisindeki durgunluğun devam etmesi nakit akışını engelliyor.
Ancak yabancı yatırımdaki düşüş devam ederse, etkisinin Çin ekonomisinin ötesinde tüm dünyada hissedilebileceği belirtiliyor.
Çin’deki DYY, geçen yılın nisan-haziran çeyreğinden bu yana %50’den fazla düştü. Çin’in, ticari merkez Şangay’ı geçen yılın büyük bir bölümünde kilitleyen katı sıfır COVID-19 politikası, dış belirsizliği artırdı ve yatırım ivmesinin kaybına katkıda bulundu.
Ocak ayında sıfır COVID politikasının kaldırılmasından bu yana ekonomik aktivite normale döndü, ancak doğrudan yabancı yatırım düşmeye devam etti. Çin Ticaret Bakanlığı’na göre, yabancı şirketler 2023’ün ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre yeniden yatırım dahil yuan bazında %2,7 daha az yatırım yaptı.
ABD-Çin gerilimi etkili
Artan ABD-Çin gerilimi, kurumsal yatırım planları üzerinde caydırıcı bir etkiye sahip. 2022 sonbaharında Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Amerikan Ticaret Odası (AmCham China), yaklaşık 320 üye şirkete Çin pazarında karşılaştıkları ticari riskleri sordu. ABD-Çin gerilimi, şirketlerin %66’sı tarafından dile getirilen en yaygın yanıt oldu.
Bu arada Washington, tedarik zincirlerini ayrıştırarak “dost ülkelerle” kendi tedarik zincirlerini kurma stratejisini destekliyor. Geçen çarşamba günü, Biden yönetimi Çin’de yarı iletkenler ve yapay zeka gibi alanlarda yatırım konusunda daha sıkı düzenlemeler duyurdu. Ortak girişimler yoluyla yeni yatırımlar buna dahil edilebilir ve bu da yabancı yatırımı daha da zorlaştırabilir.
Dışa açılma
Diğer yandan Çin’in dışa açılmayı sürdürüp sürdürmeyeceği konusunda da şüpheler olduğu kaydedildi. AmCham China, üyelere ülkenin önümüzdeki üç yıl içinde açılmaya devam edeceğine güvenip güvenmediklerini sorduğunda, ‘evet’ diyenlerin oranı iki yıl önceki %61’den %34’e düştü.
Uzmanlar, yeniden düzenlenen casusluk karşıtı yasanın da ticareti ve yatırımı kısıtlayacağına dair endişeleri paylaşıyor.
Casusluk sayılan eylemlerin kapsamını genişleten yasa temmuz ayında yürürlüğe girdi. Yabancı şirketler arasında çalışanlarının hedef haline gelmesi konusunda yaygın bir endişe oluştu.
Çin ekonomisindeki durgunluk
En önemli etkenlerden biri ise Çin ekonomisindeki durgunluk. Sıfır COVID politikası sona erdikten yedi ay sonra bile Çin ekonomisi ivme kazanamadı. Büyümeyi yönlendiren emlak piyasası yapısal bir uyum aşamasına girdi ve konut da dahil olmak üzere özel sermaye oluşumunun yakın zamanda büyümesi pek olası görülmüyor. İşgücüne katılımın azalmasının da büyüme üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturacağı kaydediliyor.
ABD’nin katı kısıtlamaları ile mücadele eden Çin, yarı iletkenler ve diğer endüstrilerde yerel bir tedarik zinciri ağı kurmayı hedefliyor, ancak gerekli ekipman ve parçaları denizaşırı ülkelerden temin etmesi engellendi. Teknolojik yenilik ve üretkenlik artışının hızı yavaşlarsa, ekonomik durgunluk beklenenden daha uzun sürebilir.
Uzmanlar, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde yavaşlayan büyümenin ise, tüm dünya için ağır bir yük olmaya aday olduğunu söylüyor.