Bizi Takip Edin

AVRUPA

Çip savaşında ASML, Çin pazarına erişimin şart olduğunu savunuyor

Yayınlanma

Otomobillerden ve akıllı telefonlardan bilgisayarlara, mikrodalgalara ve uçaklara kadar birçok alanda hayati önemdeki yarı iletkenler üretimindeki en önemli şirketlerden Hollanda merkezli ASML, ABD-Çin çip geriliminin merkezinde yer alıyor.

Şirketin son teknoloji silahlara ve yapay zeka cihazlarında da kullanılabilen çipler üreten üst düzey makineleri sayesinde ASML, ABD ulusal güvenliği için kritik bir altyapı olarak görülüyor.

Hollanda hükümeti, ABD’den gelen ‘ihracat yasağı’ baskılarına uzun süre direndikten sonra, gelişmiş teknolojili litografi makinelerinin Çin’e satılmasını engellemeye karar vermişti.

Bununla birlikte ASML, daha alt düzey segmentlerdeki ürünlerini Çin pazarına ulaştırmaya devam ediyor.

Şirket CEO’su Peter Wennink, Çarşamba günü ASML’nin yıllık toplantısında, Japonya, ABD veya Çin’deki rakiplerinin son teknoloji ticari litografi ürünleri üretmeye yakın olmasından endişe duymadığını söyledi.

‘Çin pazarına erişim hâlâ önemli’

Wennink, bunların ardından bir uyarıda bulunarak, “Fakat bu elbette olabilir, bu nedenle bilgisayar çipleri için dünyanın en büyük pazarı olan Çin’e pazar erişimimizi sürdürmemiz kesinlikle çok önemli. Pazara erişim Çinli müşterilerimiz için olduğu kadar bizim için de önemli,” dedi.

Wennink’e göre ABD, Çin ve Avrupa’daki sübvansiyon politikaları, ilk başta kullanılmayan yeni üretim kapasitesine yol açacak.

Fakat Wennink, küresel çip pazarının on yılın sonuna kadar ikiye katlanarak 1 ila 1,2 trilyon dolara ulaşacağını düşünüyor.

ASML’nin Tayvan ve Güney Kore’den sonra üçüncü pazarı olan Çin anakarasındaki adı açıklanmayan bir otomobil üreticisinin önümüzdeki üç yıl içinde çok sayıda elektrikli araç üretmeyi planladığını ve bunun için henüz inşa edilmemiş ‘altı veya yedi tam teşekküllü yarı iletken fabrikasına’ ihtiyaç duyacağını da sözlerine ekledi.

Piyasa değeri 247 milyar doların üzerinde olan ASML, mevcut en üst düzey makinesi için yaklaşık 180 milyon dolar talep ediyor.

ASML şimdilik rakipsiz

Üst düzey makinelerinin çoğunu artık Çin’e satmayan ASML, Bloomberg’in aktardığına göre Amsterdam’daki bir stüdyo daire büyüklüğündeki bir sonraki makinesini 2025 yılında piyasaya çıkarmayı planlanıyor.

Yeni makinenin Boeing 787 Dreamliner’dan daha pahalı olan olması bekleniyor: 380 milyon dolar.

Halihazırda rakiplerinin çok önünde olan ASML, öngörülebilir gelecekte kimsenin kendisinin yaptığını yapamayacağından emin. Şirketin finans müdürü Roger Dassen bir röportajda, “Birileri bugün bulunduğumuz noktaya yetişebilse bile, 10 yıl içinde tamamen farklı bir paradigmada faaliyet gösterdiğimizden emin olacağız. Konumumuzu korumanın en iyi yolu bu. Yani bugün bulunduğumuz yeri yakalayabilirsiniz ama o zamana kadar farklı bir yerde olacağız,” diyor.

2019 yılında, Trump yönetiminin baskısıyla Hollanda hükümeti, ASML’nin en üst düzey EUV litografi makinelerini Çin’in ana yarı iletken şirketi SMIC’e satmasına olanak tanıyan bir ihracat lisansını engellemişti.

Ardından, Biden yönetiminin zorlamasıyla, ASML’nin daha eski DUV litografi makinelerinin daha gelişmiş versiyonlarının ihracatını engelleyen adımlar atıldı.

ASML, Çin konusunda ihtiyatlı davranıyor

Çin pazarı, 2022’de ASML’nin Tayvan ve Güney Kore’nin ardından üçüncü en büyük pazar oldu ve şirketin gelirinin yaklaşık %15’ini oluşturdu.

Çin yasakları uzun vadede sorun yaratabilse de ASML şimdilik Çin dışındaki talebini zar zor karşılayabiliyor ve yasakların ‘önemli bir etkisi olmadığını’ ileri sürüyor.

ASML’nin birikmiş iş hacmi yıllık gelirinin neredeyse iki katı ve en büyük müşterisi Taiwan Semiconductor Manufacturing Corp. alışverişe devam ediyor.

Ayrıca, ABD ve Avrupa çip endüstrisine yaklaşık 100 milyar dolar yatırım yapma planlarını açıkladı.

Fakat CEO Winnink, yasaklara şüpheyle yaklaştığını gizlemiyor. Winnink, “Eğer bu makineleri alamazlarsa, kendileri geliştireceklerdir. Bu zaman alacaktır, ancak eninde sonunda bunu başaracaklardır. Onları ne kadar baskı altına alırsanız, çabalarını iki katına çıkarma olasılıkları da o kadar artacaktır,” diyor.

Litografi tekeli

ASML, 2021 yılına gelindiğinde 17,1 milyar dolarlık küresel litografi ekipmanı pazarının %90’ından fazlasına sahip hale geldi.

EUV litografisi daha kısa dalga boyunda ışık kullanarak çip üreticilerinin entegre devrelere daha fazla sayıda transistör yerleştirmesine olanak tanıyor.

Yaklaşık bir okul otobüsü büyüklüğünde olan devasa EUV makinesinin ağırlığı 180 metrik ton. Makine 100.000’den fazla parça, 3.000 kablo ve 40.000 vidadan oluşuyor ve 2 kilometreden fazla hortum gerektiriyor.

ASML’nin en büyük üç müşterisi ise Intel, Samsung ve TSMC. Bu üç dev, Hollandalı şirketin satışlarının yarısından fazlasını oluşturuyor.

ASML, 2022 sonu itibariyle 180 EUV sistemi teslim etti. Bu yıl 60 EUV göndermeyi planlıyor ve üretim kapasitesini artırarak 2026 yılına kadar ürettiği eski DUV sistemlerinin sayısını neredeyse iki katına çıkararak 600’e çıkarmak istiyor.

Ayrıca 2030 yılına kadar, yaklaşık iki yıl içinde yüksek hacimli çip üretimi için planlanan yüksek NA EUV olarak adlandırılan bir sonraki makinesinden 30 adet kadar üretmek istiyor.

AVRUPA

Meloni: Trump düşman değil, ‘pragmatik’ bir AB yaklaşımı gerek

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, 19-20 Aralık’ta yapılacak Avrupa Konseyi toplantısı öncesinde, AB’nin Donald Trump yönetimine karşı pragmatik bir yaklaşım sergilemesi ve NATO’da AB’nin rolünün Amerika’nınkine denk olacak şekilde güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Meloni 17 Aralık Salı günü İtalyan parlamentosunda yaptığı konuşmada ABD’ye karşı “pragmatik, yapıcı ve açık bir yaklaşımın” önemine dikkat çekti. Meloni, AB-ABD işbirliği alanlarından yararlanılmasını ve “her iki tarafa da zarar verecek” ticari anlaşmazlıkların önlenmesi için çalışılmasını önerdi.

“Merkez sol” Demokratik Parti’den (PD) bir milletvekilinin sorusunu yanıtlayan Meloni, ABD’nin seçilmiş başkanının “düşman” olarak nitelendirilmesini reddetti.

Meloni, “Korumacı iktisadi politikalar konusunda endişeler varsa, ki bundan kaçınmak için kesinlikle çalışmalıyız, birini düşman olarak tanımlayarak bir diyalog başlatmanın bunu başarmaya yardımcı olacağına inanmıyorum,” dedi.

Avrupa’nın savunması konusunda ise Meloni, NATO çerçevesinde daha güçlü ve daha özerk bir Avrupa’ya ihtiyaç olduğunu belirtti. Meloni, Avrupa’nın NATO içinde “ağırlık ve saygınlık bakımından” Amerika’nınkine denk bir Avrupa ayağı oluşturmayı hedeflemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

İtalyan lider, “Atlantik İttifakına olan bağlılığımız güvenliğimizin temel taşı olmaya devam etmektedir, fakat Avrupa bu ittifak içerisinde daha büyük bir rol üstlenmeyi hedeflemelidir,” ifadelerini kullandı.

İtalyan başbakanı çarşamba günü Fransız, Alman, Polonyalı, İngiliz ve Ukraynalı liderler ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte “Weimar Plus” zirvesi için Brüksel’de olacak.

Meloni ayrıca muhalefetin İtalya’nın AB içinde yalnızlaştığı yönündeki iddialarını da reddederek “gerçeklerin bunun tam tersini gösterdiğini” söyledi.

Örneğin Meloni, Raffaele Fitto’nun Avrupa Komisyonu başkan yardımcısı olarak atanmasının, daha önce AB içinde muhafazakârları bir kenara iten cordon sanitaire’i kırdığını söyledi.

Mercosur anlaşmasıyla ilgili olarak Meloni, İtalya’nın uygun bir denge olmadan bu anlaşmayı desteklemeyeceğini vurguladı. Meloni, “İtalya, Batılı olmayan küresel aktörlerin etkisi altına girme riski taşıyan bizimkine benzer bir kıta olan Latin Amerika’ya yatırım yapma fırsatları görüyor,” dedi.

Bununla birlikte, anlaşmanın “diğer ülkeler bizim üreticilerimize uyguladığımız gıda standartlarına uymadıkları için genellikle en yüksek maliyetlere katlanan” tarım sektörünü ele alması gerektiği konusunda uyardı.

Suriye konusuna da değinen Meloni, Beşar Esad yönetiminin düşmesini “iyi haber” olarak nitelendirdi fakat ülkenin geleceğine ilişkin endişelerini de dile getirdi.

Meloni, “Şam’da açık bir büyükelçiliği bulunan tek G7 ülkesi olan İtalya, Suriye’nin yeni liderliğiyle ilişki kurmaya hazır,” dedi.

Yeni Suriye hükümetinden gelen “cesaret verici ilk sinyalleri” kabul etmekle birlikte Meloni ihtiyatlı olunması çağrısında bulundu. İtalyan lideri, “Sözleri eylemler takip etmeli; yeni yetkilileri eylemlerine göre yargılayacağız,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten “enerji kablosu” projesine Alman elektrik reformu şartı

Yayınlanma

İsveç, Berlin’in elektrik piyasasını yeniden düzenleyerek denizaşırı ülkelerden daha düşük maliyetli elektrik çekmeyi durdurması halinde Almanya’yı güney İsveç’e bağlayacak bir elektrik kablosu projesini onaylamaya hazır olduğunu açıkladı.

İsveç Enerji Bakanı Ebba Busch Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada, Almanya ve İsveç elektrik piyasalarını birbirine bağlaması planlanan 700 megavatlık Hansa PowerBridge projesinin “Almanya kendi sistemini düzene sokana kadar” erteleneceğini söyledi. 

Busch, Almanya’nın iç elektrik piyasasını, şebekelerinin verimliliğini artıracak ve fiyatları düşürecek ihale bölgelerine ayırması halinde İsveç hükümetinin proje üzerinde “harekete geçmeye hazır olacağını” da sözlerine ekledi.

Bu tür reformların, Almanya’nın İsveç’in büyük ölçüde hidroelektrikle üretilen daha ucuz elektriğini çekmesini ve İsveçli tüketiciler için maliyetlerin artmasını önleyeceği düşünülüyor.

Elektrik, şebekeler üzerinde en yüksek fiyat talebinin olduğu yere doğru akıyor. İsveç’in şebekesi halihazırda Baltık Denizinin altından geçen bir enterkonnektör aracılığıyla Almanya’ya bağlı.

Avrupa’daki elektrik fiyatlarına ilişkin tartışmalar, AB üyesi ülkelerin Rus gazı ve fosil yakıtlardan uzaklaşmak için sisteme hava koşullarına bağlı yenilenebilir enerji eklemek için acele etmeleri nedeniyle bu yıl giderek hararetlendi.

Bu durum, güneşin parladığı ve rüzgârın estiği dönemlerde önemli ölçüde fazla üretime yol açarken, güneş ya da rüzgârın olmadığı zamanlarda da üretimin çok düşük olduğu dönemleri beraberinde getirdi. Sonuç olarak birçok ülkede fiyatlar son derece dalgalı bir seyir izledi.

Busch, geçtiğimiz çarşamba ve perşembe günleri İsveç’in güneyinde fiyatların “eksi fiyatlardan” kilovat saat başına yaklaşık 1 avroya sıçradığını söyledi. Busch, bunun yatırım için “çok zor bir durum yarattığını” da sözlerine ekledi.

Yaz aylarında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis de Yunanistan’daki açıklanamaz yüksek faturalarla ilgili endişelerini dile getirmiş ve bloğun enerji sistemini daha iyi incelenmesi gereken bir “kara kutu” olarak tanımlamıştı.

Mitsotakis, “İyi işleyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarından gerçekten yararlanan bir enerji piyasasına sahip olmak istiyorsak, bu konulara bakan ve müdahale etme kapasitesine sahip bir tür Avrupa düzenleyicisi düşünmeliyiz,” dedi.

AB’nin enerji düzenleyicisi Acer pazartesi günü, elektrik şebekesi maliyetlerinin 2050 yılına kadar iki katına çıkabileceği ve mevcut şebekelere daha fazla yük bindikçe “elektrik faturalarının genel karşılanabilirliğini tehlikeye atacağı” uyarısında bulundu.

Norveçli politikacılar geçen hafta, ülkedeki elektrik fiyatlarının 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması üzerine, Norveç ile Danimarka, Almanya ve Britanya arasındaki enterkonektörleri gözden geçirmek istediklerini söyledi. O zamandan bu yana fiyatlar aralık ayı için rekor düşük seviyelere geriledi.

Oslo’nun endişelerine atıfta bulunan Busch, “dünyanın geri kalanının bir parçası olmayı seven açık, ilerici bir ülkenin bu birbirine bağlı enerji sisteminin bir parçası olmak istemeyebileceğimizin sinyalini vermesinin Avrupa için üzücü bir an olduğunu” söyledi.

Busch, Almanya’nın yüksek fiyatlarının sorumlusu olarak nükleer santrallerini kapatma ve 2011 yılında Japonya’da meydana gelen Fukushima kazasının ardından AB düzeyinde nükleere verilen desteğe karşı çıkma kararını gösterdi.

İsveç de bir önceki hükümet döneminde benzer bir karar almış aöa politikasını değiştirerek Avrupa düzeyinde nükleer enerjinin en güçlü savunucularından biri haline gelmişti.

İsveç’in kendi enerji sistemi, ülkenin hidroelektrik santrallerinin çoğunun bulunduğu kuzeyden zayıf iletim bağlantıları olduğu için genellikle büyük bölgesel fiyat farklılıklarından muzdarip.

Geçtiğimiz hafta Volvo Cars, Volvo Trucks ve SKF’ye ev sahipliği yapan Göteborg’daki tüketiciler elektrik için kuzeydeki Luleå kentindekilerden 190 kat daha fazla ödedi.

FT’ye konuşan İsveç’in önde gelen bir şirket yöneticisi, “Enerji politikamız umutsuz. Eğer işleri kısa sürede yoluna koymazsak, sanayinin büyük bir kısmı sıkıntıya girebilir,” dedi.

Busch, Avrupa’nın nükleer enerji konusunda “siyasi mücadelelere” girmeyi bırakması ve sistemi istikrara kavuşturmak için teknolojiye daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Busch, nükleer karşıtı Yeşiller partisinin üyesi Alman Enerji Bakanı Robert Habeck’i kastederek, “Hiçbir siyasi irade fiziğin temel kurallarını geçersiz kılamaz, Dr. Robert Habeck bile,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki tankerlerini alıkoyma tehdidi

Yayınlanma

12 İskandinav ve Baltık ülkesi, Baltık Denizi üzerinden Rus petrolü taşıyan tankerlerin operasyonlarını yakından izlemeye başlayacak.

Birçoğu hurdaya ayrılmaya hazır olan bu “şaibeli” gemiler, sigorta geçerliliği ve uygunluğu açısından denetime tabi tutulacak.

Yaptırımları ve sigorta koşullarını ihlal eden gemiler ciddi cezalarla karşı karşıya kalacak.

Estonya Başbakanı Kristen Michal, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “Gemiler iş birliği yapmazsa şu adımlar atılacak: Yasaklı gemiler listesine alınacaklar ya da belirli bölgelerde alıkonulacaklar,” dedi.

Tallinn’deki toplantıda konuşan Michal, “Önemli olan, Rusya’nın gölge filosunu engellemek adına bu süreci sistematik bir şekilde yürütmektir,” ifadelerini kullandı.

Toplantıya, Baltık ve Manş Denizi’ndeki Rus gemilerini izleme programına katılmayı kabul eden 12 ülkeden 10’unun askeri ittifakı olan Ortak Seferi Birlik başkanları katıldı.

Birleşik Krallık, Almanya, Polonya, Hollanda, beş İskandinav ülkesi ve üç Baltık ülkesinden oluşan 12 ülke, gölge filonun operasyonlarını “bozmak ve caydırmak” amacıyla bir dizi tedbir üzerinde anlaştı.

Bu ülkelerden altısı -Birleşik Krallık, Danimarka, İsveç, Polonya, Finlandiya ve Estonya- Manş Denizi, Danimarka Boğazı, Finlandiya Körfezi ve İsveç ile Danimarka arasındaki boğazlarda gemilerin sigorta belgelerini kontrol etmeye başlayacak.

Danimarkalı yetkililer, geçtiğimiz yıl dar ve dolambaçlı Danimarka Boğazlarında yerel pilot hizmetlerini kullanmayı bırakan eski tankerlerin artan varlığından duydukları endişeyi dile getirdi. Bu arada, Bloomberg tarafından derlenen ve Argus Media‘dan alınan gemi takip ve fiyatlandırma verilerine göre, bu yıl içinde bu güzergâhtan yaklaşık 33 milyar dolar değerinde Rus petrolü taşındı.

Bu rakam, Rusya’nın toplam açık deniz petrol ihracatının yaklaşık yüzde 42’sine denk geliyor.

Salı günü Birleşik Krallık, Rus petrolünün taşınmasında kullanılan 20 gemiye yaptırım uygulayarak, bu gemileri daha önceki kısıtlayıcı tedbirleri ihlal etmekle suçladı. AB ise gölge filo kapsamındaki 52 gemiye yaptırım uygulayarak toplam yaptırım listesini 79’a çıkardı.

10 milyar dolarlık plan: Rusya’nın ‘gölge filosu’ yaptırımları nasıl atlatıyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English