Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

D-8 dışişleri bakanları, ABD’ye Filistin vetosunu kaldırma çağrısında bulundu

Yayınlanma

8 Haziran’da İstanbul’da gerçekleştirilen D-8 Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı, Gazze’deki durumu ele almak ve bölgedeki insani krizi çözmek amacıyla toplandı. Toplantıya, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, Malezya Dışişleri Bakanı Saifuddin Abdullah, Nijerya Dışişleri Bakanı Geoffrey Onyeama, Bangladeş Dışişleri Bakanı A.K. Abdul Momen, Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry, İran Dışişleri Bakanı Hossein Amir-Abdollahian ve Pakistan Dışişleri Bakanı Bilawal Bhutto Zardari katıldı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ev sahibi olarak yaptığı açılış konuşmasında “Gazze’deki kardeşlerimizin acılarını hafifletmek ve onlara umut vermek için buradayız. D-8 ülkeleri olarak, birlikte hareket ederek Gazze’ye barış ve refah getirebiliriz” dedi.

Gazze’deki insani kriz ve bölgesel barış çabaları konusunda üye ülkeler arasında işbirliğini güçlendirmek amacıyla gerçekleştirilen D-8 Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı, Gazze’ye yönelik insani yardım, barış ve güvenlik, ekonomik kalkınma ve uluslararası hukuka saygı gibi temel konularda ortak bir yaklaşım benimseneceğini vurguladı. D-8 ülkeleri, Gazze’deki durumu iyileştirmek ve kalıcı barışı tesis etmek için uluslararası toplumla birlikte çalışmaya kararlı olduklarını belirttiler.

Toplantının sonunda yayınlanan ortak bildiride, üye ülkelerin Gazze’deki insani durumu iyileştirmek ve kalıcı barış sağlamak için işbirliği yapma konusundaki kararlılıkları vurgulandı. İşte ortak bildiriden öne çıkan bölümler:

  • Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların Filistin’le ilgili tüm kararlarını, İsrail güçlerinin suçlarını ve Filistin halkının 1967’den bu yana işgal altında tutulan tüm topraklarındaki özgürlük ve bağımsızlık hakkını hatırlatarak, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Filistin Davası ve işgal altındaki tüm Filistin topraklarına ilişkin tüm kararlarını teyit ederek, Filistin Davasının merkezi öneminin ve işgal altındaki tüm topraklarını kurtarmak, tüm devredilemez haklarını uygulamak ve başkenti Doğu Kudüs olan, 4 Haziran 1967 sınırları boyunca bağımsız, egemen ve hemhudut bir devlette yaşamak için verdikleri meşru mücadelede tüm imkan ve kabiliyetlerimizle kardeş Filistin halkının yanında olduğumuzun altını çizerek, Adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın, bölgedeki tüm halklar için güvenlik ve istikrarı garanti altına alacak ve onları şiddet ve savaş sarmalından koruyacak tek yol olduğunu ve İsrail işgaline son verilmeden ve iki devletli çözüm temelinde Filistin meselesi çözüme kavuşturulmadan bunun başarılamayacağını bir kez daha teyit ederek, en temel ahlaki ve insani değerlere saygı gösterilmeksizin sekiz ayı aşkın bir süredir devam eden aralıksız İsrail saldırıları sebebiyle Gazze Şeridi’ne ve halkına yaşatılan insani felaket karşısında dayanışma içinde olduğumuzu teyit ederek, İsrail’in acımasız saldırılarının Filistin ekonomisi ve altyapısı üzerindeki yıkıcı etkilerinin yanı sıra bölgesel barış, istikrar ve refaha verdiği zararı kabul ederek, – Gazze Şeridi’nde ve Doğu Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistin halkına yönelik acımasız ve insanlık dışı İsrail saldırılarını en güçlü şekilde kınıyoruz.
  • Filistin halkının zorla yerinden edilmesi, topraklarından sürülmesi veya başka bir yere gönderilmesine yönelik her türlü girişimi mutlak bir biçimde reddettiğimizi bir kez daha teyit ederek, yerlerinden edilmiş Filistinlilerin evlerine ve topraklarına koşulsuz dönüş çağrısında bulunuyoruz.
  • Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Filistin halkının korunmasına ilişkin 904 (1994) sayılı kararı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 27 Ekim 2023 tarihli ve A/RES-10/21 sayılı kararı ve BM Genel Sekreteri’nin bu konudaki raporu da dahil olmak üzere, kararlarının uygulanarak Filistinli sivillere koruma sağlanması ve bunun için pratik ve etkili bir uluslararası koruma mekanizması oluşturulması için çaba gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.
  • Filistin Devleti’nin ebedi başkenti Kudüs-ü Şerif üzerindeki tam egemenliğini, İsrail’in bu durumu değiştirmeyi amaçlayan ve uluslararası hukuka ve ilgili BM kararlarına göre geçersiz ve yasa dışı olan her türlü karar ve tedbirine karşı Filistin Devleti’nin bu kararları reddi ve karşı çıkmasını tasdik ediyoruz.
  • Nihai çözüme ulaşıldığında hükümlerinin tam ve sürdürülebilir bir şekilde uygulanabilmesi için bir garanti mekanizmasının gerekliliğini kabul ediyoruz. Filistin halkının devredilemez haklarını, Filistin’in BM’ye tam üyeliğini ve Filistin davasına dair uluslararası forumlardaki tüm kararları hayata geçirme mücadelesinde D-8 Üye Devletleri’nin sarsılmaz desteğini teyit ediyoruz.
  • Filistinli kardeşlerimizi hedeflerine ulaşmak için verdikleri mücadelede birlik olmaya çağırıyor ve Filistinli gruplara ulusal uzlaşının tamamlanmasını hızlandırmaları çağrısında bulunuyoruz. Mısır Arap Cumhuriyeti’nin Dönem Başkanı olarak Gazze’ye insani yardım girişinin sağlanması ve kolaylaştırılmasındaki rolünü takdir ediyor, İsrail’in Gazze’ye yönelik acımasız saldırısını ve Filistin şehri Refah’a yönelik son işgalinin sonuçlarını göğüslemek üzere attığı tüm adımları destekliyoruz.

Ortak bildiride ayrıca Filistin Devleti’ni tanıma kararı alan ülkeler takdir edildi ve henüz tanımamış olan tüm devletlere Filistin Devleti’ni tanıma çağrısında bulunularak “ABD’yi Filistin’in bağımsız ve egemen bir devlet olarak BM’ye tam üyeliği konusundaki vetosunu kaldırmaya çağırıyoruz” denildi.

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English