Bizi Takip Edin

AMERİKA

Filistinli hukukçunun makalesinin yayınlanmasını hem Harvard hem Columbia engelledi

Yayınlanma

Geçen kasım ayında, Harvard’ın hukuk dergisi tarafından bir makalesi engellenen Filistinli hukukçu akademisyen Rabea Eghbariah, bu sefer de Columbia tarafından reddedildi.

The Intercept’in haberine göre, geçen kasım ayında prestijli hukuk dergisi Harvard Law Review, daha önce benzeri görülmemiş bir kararla, editörlüğünü yaptığı bir makaleyi yayınlamadan önce yayından kaldırdı. Yazar, insan hakları avukatı Rabea Eghbariah, prestijli dergide yayınlanan ilk Filistinli hukuk akademisyeni olacaktı.

The Intercept’in o dönemde bildirdiği üzere, Eghbariah’ın makalesi (Filistinlilerin sürülmesi, mülksüzleştirilmesi ve ezilmesi anlamına gelen “Nekbe”nin kapsamını genişleten resmi bir hukuki kavram olarak tesis edilmesine yönelik bir argüman) olağanüstü editoryal incelemeye ve nihayetinde sansüre maruz kaldı. 

Harvard yayını makalesini sansürlediğinde, başka bir “Ivy League” hukuk fakültesinden editörler Eghbariah’a ulaştı. Columbia Law Review öğrencileri akademisyenden yeni bir makale talep etti ve makaleyi aldıktan sonra düzenlemeye ve yayına hazırlamaya karar verdi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısının üzerinden sekiz ay geçtikten sonra Eghbariah’ın çalışmaları bir kez daha engellendi. Filistinli hukukçuyu bu kez engelleyenler, hukuk fakültesi profesörleri ve önde gelen mezunlardan oluşan ve dergiyi yöneten öğrencileri denetleyen bir grup olan Columbia Law Review’un yönetim kurulu oldu. 

Eghbariah’ın Columbia Law Review (CLR) için yazdığı makale pazartesi sabahı erken saatlerde derginin internet sitesinde yayınlandı. Derginin yönetim kurulu buna tüm web sitesini yayından kaldırarak yanıt verdi. Pazartesi sabahı ana sayfada “Web sitesi bakım altında” yazıyordu.

Eghbariah, 100 küsür sayfalık metin üzerinde Columbia Law Review editörleriyle beş aydan fazla bir süre çalıştığını söyledi.

The Intercept’e konuşan Eghbariah, “Nakba üzerine yapılan hukuki çalışmaları alışılmadık ve ayrımcı bir sürece tabi tutarak susturma girişimleri, akademik özgürlüğe yönelik yaygın ve endişe verici bir Filistin istisnasını yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda içler acısı bir Nakba inkârcılığı kültürünün de bir kanıtı,” dedi.

Makale üzerinde çalışmış yedi editör, hafta sonu boyunca yönetim kurulu üyelerinin hukuk dergisi yönetimine yayını ertelemeleri ve hatta iptal etmeleri için baskı yaptıklarını söyledi.

Çok sayıda editör, editoryal katkının kapsamlı olduğunu ve metnin, çoğu CLR makalesinin yayınlanmasından önce olduğundan daha fazla sayıda insan arasında daha yaygın bir şekilde dolaştığını vurguladı.

CLR yönetim kurulu The Intercept’e yaptığı açıklamada, “Review’un olağan süreçlerinden sapma” konusunda endişeleri olduğunu belirterek, tüm CLR üyelerine makaleyi okuma şansı vermek için web sitesini yayından kaldırdığını ve kararın yayınla ilgili nihai bir karar olmadığını savundu.

Kurul, “Öğrenci liderliğinin bazı üyeleriyle konuşarak, en azından taslağın tüm öğrenci editörlerle paylaşılması ve onlara okuyup yanıt verme şansı tanınması için yayını birkaç gün ertelemelerini istedik. Bununla birlikte, bu sabah taslağın kamuya açıklandığını öğrendik. Law Review’un nasıl ilerleyeceğini belirlemesi için zaman sağlamak amacıyla web sitesini geçici olarak askıya aldık,” dedi.

Yönetim kurulunun açık müdahalesi bazı Columba Hukuk Fakültesi öğretim üyelerini şaşırttı. 

The Intercept’e konuşan profesör Katherine Franke, “Yazı Tibet, Keşmir, Porto Riko ya da diğer tartışmalı siyasi alanlarla ilgili olsaydı bu tür bir kontrol uygulayacaklarını sanmıyorum,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English