Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Filistinliler, İsrail’in yapay zekasını nasıl alt etti?

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Aşağıdaki makaleyi Harper’s’ın editörü İngiliz gazeteci Andrew Cockburn kaleme aldı. Filistinli direniş gruplarının İsrail’i gafil almasına yönelik yerli ve yersiz teoriler daha çok dile getirilecektir; bununla birlikte, daha çok yakınlarda, İsrail ordusunun Generative AI, yani ‘Üretken Yapay Zeka’ kullanarak ‘terörle mücadele’yi bir üst seviyeye çıkarmasına ve bu teknolojik savaş aygıtlarının Filistinlileri adım adım izlemesine rağmen Filistinlilerin ‘insan faktörü’ ve yanıltmacalarla bu makinelerin nasıl üstesinden geldikleri modern gerilla savaşlarının geleceğine ilişkin önemli ipuçları barındırmaktadır. Planlama, insan kaynağı ve örgütlülük üzerine şekillenmiş bir ‘insan zekası’, ‘yapay zeka’yı alt etme yeteneğine sahip görünüyor. Metindeki köşeli parantezler çevirmene aittir.


Hamas Saldırısı Sürprizi: Yapay Zeka İçin Buraya Kadar

Andrew Cockburn
Spoils of War
11 Ekim 2023

Hamas’ın Gazze’den saldırarak İsrail’i gafil avlamasının nedenleri yıllarca tartışılacak ama temel neden yeterince açık: Hamas İsraillileri, grubun askeri çatışmadan geri adım attığına ve artık Gazze gettosundaki iç sorunlarla ilgilenmeye kararlı olduğuna inandırmak üzere zekice yönlendirdi. Reuters’in 10 Ekim tarihli haberinde ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere, örgütün lider kadrosu, Gazze’deki işçilerin İsrail’deki işlere daha kolay erişimini sağlamanın öncelikli hedefleri olduğu ve ‘daha sorumlu’ davranmaya kararlı oldukları izlenimini dikkatle yerleştirdi. Tüm başarılı aldatma operasyonlarında olduğu gibi, bu tam da İsraillilerin duymak istediği şeydi ve örneğin, IDF’nin [İsrail Savunma Güçleri] normalde Gazze sakinlerini geniş açık hava hapishanelerinde kilitli tutmaya adanmış Gazze Tümeni’nin çoğunu, oradaki Filistinlilere karşı tırmanan katliamlarında yerleşimcilere destek olmak için Batı Şeria’ya taşımasına neden oldu. Bu zihniyet başarılı bir şekilde yerleştirildikten sonra, hakim dünya görüşüne karşı çıkan tüm kanıtlar nadasa bırakıldı. Hamas, savaşçılarını saldırı taktikleri konusunda eğitmek için Gazze’de İsrail yerleşiminin bir maketini bile inşa etti – kuşkusuz İsrail’in yaygın gözetimi altında. Mısır istihbaratının başı Netanyahu’yu bizzat arayarak yaklaşan bela konusunda uyardı. Bunlar ve yaklaşan tehlikenin inkar edilemez görünen diğer işaretleri görmezden gelindi.

Tarih, yanıltıcı bir şekilde ‘istihbarat başarısızlıkları’ olarak adlandırılan örneklerle doludur. Pek çok kişinin siyasi etkileri açısından ‘El Aksa Tufanı’ saldırısına paralel olarak gösterdiği Vietnam’daki 1968 Tet saldırısı, sahadaki CIA görevlilerinin yaklaşan sorunlara dair net istihbarat elde etmelerine rağmen, raporları siyasi açıdan uygunsuz olduğu için göz ardı edilmiş ve Amerikan yüksek komuta kademesi için tam bir sürpriz olmuştu. Benzer şekilde Stalin de 1941’de Hitler’in saldırı planlarına ilişkin çok sayıda raporu görmezden geldi çünkü aksini düşünmek istiyordu. Elbette İsrail’in kendisi de 1973 Mısır-Suriye saldırısı karşısında şaşkınlığa uğramıştı, üstelik İsrail istihbaratına sahada bir saldırının yaklaşmakta olduğunu gösteren çeşitli işaretler olmasına rağmen.

Ne var ki Hamas sürprizi, tüm İsrail istihbarat aygıtının kendi kendini kandırmada rol aldığı bir vaka gibi görünüyor. Haaretz köşe yazarı Chain Levinson’un özlü bir şekilde gözlemlediği gibi: “İsrail Savunma Kuvvetleri buna Demir Kılıç Operasyonu diyor ama bu aslında Pantolonlar Aşağı Operasyonu. Tüm IDF ve Shin Bet [İsrail iç istihbarat örgütü] güvenlik servisi, tüm araçlarıyla, insansız hava araçlarıyla, gizli dinlemeleriyle, insan istihbaratlarıyla, insan kaynaklarını gasp etmeleriyle, yapay zekalarıyla, seçkin SIGINT birimi 8200’ün dahileriyle – kimsenin bir fikri yoktu.”

Haziran ayında, İsrail’in iç güvenlik gücü Shin Bet’in direktörü Ronan Bar, teşkilatının kendi benzersiz Üretken Yapay Zeka [Generative AI] sistemini geliştirdiğini gururla duyurdu. Bar, Tel Aviv Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Cyber Week konferansında yaptığı konuşmada “Yapay zeka teknolojisi Shin Bet’in önleme makinesine oldukça doğal bir şekilde dahil edildi,” dedi. “Yapay zekayı kullanarak hiç de azımsanmayacak sayıda tehdidi tespit ettik.” İsrail teknoloji haber sitesi Tech 12, açıklamayı duyururken sistemin meziyetlerini övdü: “Shin Bet’in devasa büyük veri sistemleri herkes hakkında her şeyi biliyor. [Bir terörist] hedeflerini gizlemeye çalışsa bile –ve Filistinliler sürekli gözetim altında olduklarını bilseler bile– açığa çıkma ihtimali var.

Sistem onun hakkında her şeyi biliyor: nereye gittiğini, arkadaşlarının kim olduğunu, ailesinin kim olduğunu, onu neyin meşgul ettiğini, ne söylediğini ve ne yayınladığını. Sistem yapay zeka kullanarak davranışları analiz ediyor, riskleri öngörüyor, uyarılar veriyor ve “Fauda” [IDF çalışanlarının hikâyelerini anlatan bir Netflix dizisi] çalışanlarının dikkatini dikkat etmesi gerekenlere çekiyor.

Diğer yapay zeka sistemleri sorgu odalarındaki sorgucuların dublajına yardımcı olmaktadır. Soruşturmacıların önünde bir veri ekranı vardır ve sorgulanan kişinin her ifadesi gerçek zamanlı olarak doğrulanır ve çapraz kontrol edilir. Eğer yalan söylüyorsa sistem bunu nasıl göstereceğini bilir. Sorgulanan kişi hakkındaki bu bilginin yarattığı şok, Shin Bet’in dilinde ‘soğumadan’ önce onu konuşturmayı mümkün kılar. Ne söyleyeceğinizi ve hangi versiyonu kullanacağınızı planlamanız yeterlidir.”

Sistemin herkes hakkında her şeyi bilmediği, sadece Hamas planlamacılarının bilmesini istediği şeyleri bildiği ortaya çıktı. Bu arada, İsrail’de büyük istihbarat hezimetine duyulan öfke korosunun ortasında, ABD istihbaratı, Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın 29 Eylül’de ‘Ortadoğu’nun bugün yirmi yıldır olmadığı kadar sakin olduğu’ şeklindeki saçma iddiasının da açıkça gösterdiği gibi, saldırıyı önceden tahmin etmekte tamamen başarısız oldu.

ORTADOĞU

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Yayınlanma

ABD’nin Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlanması için Lübnan’a anlaşma önerisini sunmasından saatler sonra İran lideri Ali Hamaney’in Başdanışmanı ve Lübnan Özel Temsilcisi Ali Laricani, Lübnan’da Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile ayrı ayrı görüştü.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağı teslim ettiğini yazdı.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

El Cedid televizyonunun isimsiz kaynaklardan aktardığına göre Johnson, ABD elçisi Amos Hochstein adına Meclis Başkanı Berri’ye BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına dayanan bir anlaşma taslağı veya çözüm önerisi sundu. Anlaşmanın ayrıntılarına değinmeyen El Cedid kanalı, “Berri’nin Hizbullah ile istişare ettikten sonra öneri hakkında yanıt vereceğini” aktardı.

Anlaşma önerisinin Lübnan’a sunulmasından saatler sonra Hamaney’in danışmanı Beyrut’a geldi.

Lübnan Başbakanı Mikati’nin ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre Laricani ve beraberindeki heyet, Mikati tarafından kabul edildi. Toplantıda Mikati, “1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının uygulanması, ulusal birliğin desteklenmesi ve Lübnanlılar arasında hassasiyet oluşturacak ve bir tarafı diğerinin aleyhine olacak şekilde kayıracak pozisyonlar alınmaması bakımından Lübnan devletinin duruşunun desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.

Katz’ın “Hizbullah” açıklaması Halevi’yi bile şaşırttı

Laricani ise ülkeye yönelik saldırıların durdurulması, ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı BMGK kararının uygulanmasının Lübnan hükümetinin önceliği olduğunu bildiklerini, İran’ın Lübnan hükümeti tarafından alınan her türlü kararı ve Lübnanlıların üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanının seçilmesini desteklediğini ifade etti.

Lübnan Meclis Başkanı Berri’nin ofisinden yapılan açıklamada ise görüşmede bölgedeki genel durum, İsrail’in Lübnan’a yönelik devam eden saldırganlığı ve mülteciler meselelerinin ele alındığı aktarıldı.

“Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz”

Laricani, görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırganlığından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması için Lübnanlı yetkililerle istişarelerde bulunduğunu belirtti.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

ABD’nin, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla BMGK’nın 1701 sayılı kararına dayanan anlaşmanın taslağını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye sunmasının ardından İran’ın bu anlaşmayı bozmak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Laricani, “Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz. Çözümler arıyoruz. Lübnan’ı her koşulda destekliyoruz. Durumu bozanlar Netanyahu ve çetesi. Dostlarınızı ve düşmanlarınızı tanıyın” dedi.

Laricani, Lübnanlı yetkililerin ve Hizbullah’ın kabul ettiği her anlaşmayı desteklediklerini belirterek İran lideri Hamaney’in mesajını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye ilettiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

7 bin Haredi’nin askere çağrılmasına onay: “Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etti”

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ordunun 7 bin ultra-Ortodoks Yahudi’yi (Haredi) askere çağırma kararını onayladı. Netanyahu’nun Haredi partilerinden koalisyon ortakları öfkeli.

Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Bakan Katz’ın, 7 bin Haredi’nin askere çağrılması kararını onayladığı belirtildi. Haredileri askerlik görevine çağıran emirlerin İsrail ordusunca 17 Kasım Pazar gününden itibaren kademeli olarak gönderileceği kaydedildi.

Gallant’ın kovulmasının perde arkası: Orduya “haddini bildirme” hamlesi

Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, görevden alınmadan bir gün önce imzaladığı bu kararın Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından göreve getirilen Katz tarafından uygulamaya konulup konulmayacağı tartışılıyordu.

Yedioth Ahronoth gazetesinin 4 Kasım’da yayımlanan haberinde, Gazze Şeridi ve Lübnan’a saldırılarına devam eden İsrail ordusunun, 7 bin askeri göreve çağırmaya ihtiyacı olduğu aktarılmıştı.

İsrail’de Harediler, zorunlu askere alınmalarına karşı askerlik şubelerinin önünde sık sık protestolar düzenliyor.

Netanyahu’nun ultra-Ortodoks koalisyon ortakları, haziran ayında Yüksek Mahkeme’nin on yıllardır yürürlükte olan muafiyetleri kaldırmasının ardından, Yeşiva öğrencileri ve Haredi topluluğunun diğer üyeleri için askerlik muafiyetlerini düzenleyen bir yasanın çıkarılması için baskı yaptı.

Netanyahu hükümetinde “Haredi” krizinde yeni perde

Haredi partileri Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas, bu uzun süredir devam eden askerlik muafiyetini yasalaştıracak bir tasarının önündeki en büyük engelin Savunma Bakanı Gallant ve Başsavcı Gali Baharav-Miara olduğunu iddia etti.

Katz’ın, Haredilere askerlik kararını uygulamaya koymasının ardından, Birleşik Tevrat Yahudiliği partisinden üst düzey bir yetkili, “Ortaya çıktı ki mesele başsavcı ya da Gallant değil, Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etmeye karar verdi” dedi.

Harediler İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor

Çoğu dini gerekçelerle askere gitmeyi reddeden Harediler, 9 milyonluk ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Ülkedeki Haredi Yahudilerinin büyük çoğunluğu Batı Kudüs’teki Meaşerim Mahallesi’nde ve başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor. Haredi Yahudilerin çoğu, orduda dinlerinin gerektirdiği şekilde yaşayamayacakları gerekçesiyle askerlik yapmayı reddediyor. Kadın ve erkekler için İsrail’de 3 yıl zorunlu askerlik hizmeti bulunuyor.

“Düşman ordusunda askerlik yapmayız” diyen Harediler polisle çatıştı

Ultra-Ortodoks Yahudilik inancına sahip Harediler ise 26 yaşına kadar Tevrat Kurslarında (Yeşiva) eğitim almaları halinde askerlikten muaf tutuluyor. İsrail’de koalisyon ortağı Haredi partiler, “Tevrat eğitiminin temel hak olduğu” yönünde bir kanunu geçirerek temsil ettikleri kesimin askerlikten muaf tutulmasını yasal güvence altına almak istiyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

BM Özel Komitesinden “Gazze” raporu: Soykırım tanımıyla uyuşuyor

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Komitesi’nin yayımladığı raporda, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” belirtildi. Hamas da İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

İsrail’in, işgali altındaki topraklarda, Filistinli ve diğer Arap halklarına yönelik insan haklarını etkileyen uygulamaları araştıran BM Özel Komitesi raporu yayımlandı.

Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde yapılan incelemelere dayanan raporda, Gazze’deki kitlesel sivil kayıplar ve Filistinlilere “kasıtlı” olarak dayatılan yaşamı tehdit eden koşullara dikkat çekildi. Raporda, söz konusu koşullar göz önüne alındığında İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” kaydedildi.

İsrailli yetkililerin, Filistinlileri, yiyecek ve su gibi yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakan politikaları “açıkça” desteklediği belirtilerek şu ifade kullanıldı: “İnsani yardımın sistematik ve hukuksuz şekilde engellenmesi, İsrail’in, yardımları siyasi ve askeri kazanımlar için araçsallaştırma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bağlayıcı kararlarına rağmen insani yardımların engellendiğinin belirtildiği raporda, “İsrail kasıtlı olarak ölüme ve açlığa neden olmakta, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmakta ve Filistin halkını toplu olarak cezalandırmaktadır” değerlendirmesi yer aldı.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

Raporda ayrıca, İsrail’in “kapsamlı bombalama” saldırılarının, Gazze’deki temel hizmetleri “yok ettiği” ve insan sağlığına kalıcı etkileri olacak “çevre felaketine” neden olduğu kaydedildi.

İsrail’in yapay zekâ destekli hedef sistemlerine ilişkin endişelerin de yer aldığı raporda, “(Bu durum), İsrail’in sivil ayrımı yapma ve sivil ölümlerini önlemek için yeterli önlemleri alma yükümlülüğünü göz ardı ettiğini göstermektedir” denildi.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210’u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı.

Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

“Generallerin Planı” kapsamında 41 günde 2 bin kişi katledildi

Öte yandan Hamas’tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi.

İsrail’in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze’nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi.

Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail’in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

Açıklamada, “İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi” ifadesi kullanıldı.

Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya’nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor.

Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve “Generaller Planı” olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English