ORTADOĞU
Foreign Affairs: Petraeus’un kontrgerilla vizyonunu Gazze’ye uygulamak IDF için felaket olur
Yayınlanma
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü ve 30 bine yaklaşan Filistinlinin ölümüne yol açan saldırıları ABD’nin de telkiniyle “yeni bir aşamaya” dönüşmek üzere. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, bu yeni aşamanın kontrgerilla savaşına benzeyebileceğini açıklıyor. ABD’nin Irak ve Afganistan savaşlarını komuta eden eski CIA Başkanı General David Petraeus’un İsrail’in kontrgerilla stratejisi izlemesi gerektiğine yönelik açıklamasından yola çıkan makale, yine ABD’nin Irak ve Afganistan deneyimlerinden yola çıkarak İsrail için bu stratejinin neden felaket olacağını anlatıyor:
***
İsrail Zafere Giden Yolu Neden “Temizleyemez, Elinde Tutamaz ve İnşa Edemez”
Colin P. Clarke
İsrail ordusu ocak ayı başında Gazze Şeridi’ndeki güçlerinin bir kısmını geri çekmeye başlayacağını duyurdu. Birkaç bin askerden oluşan beş tugayın önümüzdeki birkaç hafta içinde Gazze’yi terk etmesi bekleniyordu. Ancak bu hamle çatışmaların sona erdiğine işaret etmekten ziyade İsrail’in Hamas’a karşı mücadelesinde yeni bir aşamanın habercisiydi. Esasen konvansiyonel bir savaş olarak başlayan süreç, tamamen farklı bir şeye dönüşüyor olabilir: Kontrgerilla savaşı.
Savaşı bu noktaya kadar tanımlayan tugay düzeyinde birlik konuşlandırmaları, büyük hava saldırıları ve tam ölçekli muharebe gibi özelliklerin yerine kontrgerilla yaklaşımı daha çok özel operasyon kuvvetlerine, hassas saldırılara ve hedefli baskınlara dayanacaktır. Amaç İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Hamas savaşçılarını temizledikten sonra bölgeyi elinde tutmasını sağlamak. Emekli ABD Ordusu generali ve eski CIA direktörü David Petraeus, İsrail’i Gazze’de bu stratejiyi benimsemeye çağırdı. Petraeus 30 Kasım’da yaptığı bir konuşmada “Temizle ve geçme ” dedi. Irak’ta yönettiği ABD karşı ayaklanmayla mücadele girişimlerini tanımlayan sloganı tekrarlayan Petraeus, basit bir mesaj verdi: “Temizle, elde tut ve inşa et.”
Ancak bunu söylemek yapmaktan daha kolay. Geçmişteki ayaklanmayla mücadele üzerine yapılan araştırmalar, Gazze’de böyle bir yaklaşımın IDF için yıllarca sürebilecek bir bataklığa yol açacağını gösteriyor. Hamas, yeraltı tünel ağına güvenerek, yıkılan altyapıyı kendi avantajına kullanarak ve hareketlerini ve patlayıcı cihazlarını gizlemek için Gazze’nin şehirlerinde bulunan devasa moloz yığınlarından yararlanarak yeni gerçekliğine uyum sağlayacaktır. Hamas, Gazze’deki diğer terörist gruplarla birlikte yaya devriye gezen İsrail askerlerine karşı intihar bombacıları kullanmaya da başlayabilir.
Basitçe söylemek gerekirse, Petraeus’un kontrgerilla vizyonunu Gazze’ye uygulamak IDF için bir felaket olur. Filistinliler ve diğerleri inandırıcı bir şekilde İsrail’i bölgedeki işgalini yeniden tesis etmekle suçlayacaktır. Baskınlar ve kontrol noktaları Gazze’deki sivilleri daha da radikalleştirecektir. Hamas da bu durumu ılımlı Filistinli sesleri daha da marjinalleştirmek için kullanacak, daha fazla IDF askerinin ve daha fazla Filistinli sivilin hayatına mal olacak geniş kapsamlı bir ayaklanmaya ilham verecek ve İran’ın sözde direniş ekseninin diğer üyelerini İsrail’deki ve başka yerlerdeki hedeflere saldırılar düzenlemek üzere harekete geçirecektir. Gazze’de yürütülecek bir kontrgerilla harekâtı şiddeti sona yaklaştırmak yerine sonsuza kadar sürecek bir savaşa yol açacaktır.
SİYASİ HEDEFLER
İsrail’in Gazze’deki oyununun sonu hâlâ bilinmiyor, ancak kontrgerilla yaklaşımıyla eşleştirilmiş uzun süreli bir işgalin savaşta bir sonraki bölüm olabileceğine dair işaretler var. İsrailli liderlerin açıklamaları, İsrail’in Gazze’deki varlığını sürdüreceğine ve Gazze’den ayrılmak için ucu açık bir takvim uygulayacağına işaret ediyor. Başbakan Binyamin Netanyahu 30 Ocak’ta Batı Şeria’daki bir İsrail yerleşiminde yaptığı konuşmada Hamas’a karşı savaşın İsrail tüm hedeflerine ulaşana kadar sona ermeyeceğini söyledi. “IDF’yi Gazze Şeridi’nden çekmeyeceğiz ve binlerce teröristi serbest bırakmayacağız” dedi: “Bunların hiçbiri olmayacak. Ne olacak? Mutlak bir zafer.” 4 Ocak’ta İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, IDF’nin askerî harekâtının “gerekli görüldüğü sürece devam edeceğini” söyledi. IDF Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de aralık ayında yaptığı açıklamada Gazze’deki savaşın “aylarca” devam edeceğini belirtti. Ancak İsrail kontrgerilla yaklaşımını benimserse aylar kolayca yıllara dönüşebilir.
Kasıtlı olarak böyle bir seçim yapmasa bile, İsrail kendisini savaşın içinde bulabilir. ABD’nin Vietnam, Irak ve Afganistan’da başına gelen de buydu; misyon kayması sınırlı hedeflerin yerini daha belirsiz, daha iddialı hedeflere bırakmasına neden oldu. Örneğin Afganistan’da ABD savaşa El Kaide’yi yok etme niyetiyle başladı ama sonunda kendini ulus inşası yapmaya çalışırken buldu. Sonunda Washington her iki sonuca da ulaşamadı. Bugün İsrail’in Gazze’de karşı karşıya kaldığı çıkmaz da aynı şekilde sonuçlanabilir ya da İsrail’in Güney Lübnan’da karşılaştığı duruma benzeyebilir. 1982’de Filistin Kurtuluş Örgütü savaşçılarını ortadan kaldırmak amacıyla başlayan harekât neredeyse yirmi yıl sürdü ve İsrail 2000 yılında Filistinli militanların yarattığı tehdidi ortadan kaldıramadan çekildi. Buna ek olarak, İsrail’in Lübnan’ı yaklaşık yirmi yıldır işgal altında tutması yeni bir düşmanın, Lübnan Hizbullah’ının ortaya çıkmasına neden oldu ve İsrailliler bugün hâlâ bu tehditle boğuşuyor.
Bu arada Netanyahu’nun savaşı uzatmak için kişisel bir teşviki de var; birçok İsraillinin Gazze’deki çatışma biter bitmez yeni bir siyasi liderlik istediği açıkça ortaya çıktı. The Wall Street Journal’da Noel günü yayınlanan bir köşe yazısında Netanyahu, İsrail ile Filistinliler arasında barışın ön koşullarının “Hamas’ın yok edilmesi, Gazze’nin askerden arındırılması ve Filistin toplumunun radikalizmden arındırılması” olduğunu ilan etti. Bırakın üçünü, bu hedeflerden birine bile ulaşmak için hem Gazze’de hem de Batı Şeria’da uzun yıllar boyunca asker bulundurmak gerekecekti ve bu bile başarıyı garantilemeyecekti.
Savaşın üzerinden dört ay geçmesine rağmen İsrail ordusundaki bazı üst düzey yetkililer, tutarlı bir siyasi çözüm bulunamaması nedeniyle sabırlarını kaybediyor. Ocak ayında Gallant, çatışmanın “Hamas’ı yok etmenin” ötesinde nasıl göründüğüne dair bir plan olmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirerek, “Planı tartışmak ve hedefi belirlemek kabinenin ve hükümetin görevidir…” dedi.
TAKTİK ZAFER, STRATEJİK YENİLGİ
Eğer IDF Gazze’de bir kontrgerilla yaklaşımı benimserse, çatışmanın başından beri İsrail’i savaştan sonra Gazze’yi işgal etmemesi ya da 11 Eylül’den sonra ABD ordusunun yaptığı hatalara benzer hatalar yapmaması konusunda uyaran Biden yönetiminin politika önerileriyle doğrudan çelişecektir. Washington, çoğu kadın ve çocuk 26 binden fazla Filistinlinin öldürülmesinden endişe duyarak Netanyahu’ya İsrail’in askerî harekâtını azaltması için baskı yapıyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin aralık ayı başında “Bu tür bir savaşta ağırlık merkezi sivil halktır” dedi: “Ve eğer onları düşmanın kucağına iterseniz, taktiksel bir zaferi stratejik bir yenilgiyle dönüştürmüş olursunuz.”
Gazze’de neredeyse dört ay süren çatışmaların ardından İsrail’in bundan sonra ne olacağına dair tanımlanmış bir siyasi stratejisi olmadığı ortaya çıktı. Netanyahu, Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin kontrolünü yeniden ele geçirmesi fikrine karşı olduğunu dile getirdi ki bu Biden yönetimiyle çelişen bir pozisyon. Arap devletleri de barışı koruma gücüne asker gönderme konusunda isteksiz davranıyor; bu da Hamas ve diğer Filistinli militan gruplar uzun süreli ve düşük yoğunluklu bir çatışmaya hazırlanırken İsrail’in Gazze’de devriye gezmeye devam edeceği anlamına geliyor. Bu senaryoda İsrail, vur-kaç saldırıları düzenleyen, ölümcül pusular kuran ve yıkılmış binaların enkazından keskin nişancılar kullanan Filistinli isyancılarla karşı karşıya kalacaktır. IDF Gazze’nin büyük bölümünü yerle bir ve amansız hava saldırılarıyla altyapısını un ufak etti. Bu harap arazi, isyancıların işine yarayacak bir ortam yaratarak onlara savaşçılarını ve silahlarını gizleyebilecekleri yeni yerler sağlıyor. Bu yeni saklanma yerlerini tamamlayan ise Hamas’ın Gazze’nin altından geçen labirenti andıran geniş yeraltı tünel sistemi.
Yine de IDF Gazze’yi işgal eder ve kontrgerilla misyonuna geçerse Hamas’ın ekmeğine yağ sürmüş olacak. Örgütün liderleri çatışmaları uzatmak, İsrail askerlerini öldürmeye devam etmek ve propagandalarında Filistinli sivillerin ölümünü vurgulamak için bir fırsattan başka bir şey istemez. Hamas’ın stratejisi “yavaş yavaş ölüm” olacaktır; İsrail halkı geri çekilmeyi talep edene kadar IDF birliklerini yavaş yavaş yıpratma çabası, Hamas’ın zafer ilanı olacaktır. Çatışma, Taliban’ın yirmi yıl boyunca sabırla ABD’nin çekilmesini beklediği ve ardından ülkenin kontrolünü hızla yeniden ele geçirdiği ABD’nin Afganistan deneyimine benzer bir şekilde gelişebilir. Gazze’de Hamas ve orada faaliyet gösteren bir başka militan grup olan Filistin İslami Cihad, İsrail zırhlı devriyelerini etkisiz hale getirmek için el yapımı patlayıcılar ve bir dizi tanksavar silahı ve ev yapımı roketler kullanacaktır. Hamas sivil halkın arasına karışarak, Filistinli kadın ve çocukların kaçınılmaz olarak çapraz ateş altında kalmasına yol açacak saldırılara davetiye çıkaracaktır.
Hamas halihazırda bir gerilla planına geçiş yapıyor olabilir; grup, Gazze’nin bazı bölgelerinde hem idari hem de güvenlik işlevlerini yerine getiren militanlarla bir yönetim sistemini yeniden inşa etmeye çalışıyor gibi görünüyor. Aynı zamanda, IDF komutanlarından aldıkları emirle hareket eden bazı askerler de Gazze’deki terk edilmiş evleri ateşe vererek oturulamaz hale getiriyor ve İsrail’in askeri yaklaşımına eşlik edecek bir “sevgi ve güven” kampanyasına girişmeye niyeti olmadığını gösteriyor. IDF birliklerinin Gazze’de küçük garnizonlar halinde kümelenmesi ve yerel halkla iletişim kurmak için hiçbir çaba sarf etmemesi, İsrail güçlerini Hamas için karşı konulmaz bir hedef haline getirecektir. İsrailli yetkililer, özellikle de Netanyahu ve onun aşırı sağcı müttefikleri, bu çatışmanın siyasi yönlerini görmezden gelerek kendilerini tehlikeye atıyorlar. İsrail, Filistinlilerin meşru şikayetlerini tamamen görmezden gelerek Hamas’a güç boşluğuna adım atma ve grubu Gazze’de daha da sağlamlaştırma şansı veriyor.
Bunlar İsrail’in çoktan öğrendiği dersler: Lübnan’daki deneyiminden ve hatta 2005’te kaçınılmaz olarak İsrail’in çekilmesine yol açan Gazze’deki önceki işgalinden. Ancak İsrail hükümetindeki aşırı sağcı unsurlar şu anda büyük bir etkiye sahip ve Netanyahu’yu Gazze’yi süresiz olarak işgal etmeyi düşünmeye zorluyorlar. Uygun bir Filistin hükümetinin yokluğunda İsrail’in bunu yapması gerektiğini savunuyorlar.
GÖRÜNÜRDE BİR SON YOK
Eğer İsrail bu stratejiyi benimserse, uzun bir sürece hazırlansa iyi olur. RAND Corporation’daki bazı araştırmacılarla birlikte, İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan 2009’a kadar tüm gerilla hareketlerini inceledim (toplam 71) ve bu çatışmaların ortalama uzunluğunun on yıl olduğunu buldum. İsyancılar, Hamas’ın İran’la yaptığı gibi, bir devlet sponsorunun dış desteğine sahip olduğunda, bu genellikle isyanı uzatır çünkü sponsor savaşan gruplara silah, ekipman, eğitim ve istihbarat sağlayabilir. Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği ve Çin; Angola, Yunanistan, Güney Afrika ve Vietnam’daki komünist destekli isyancılara destek sağladı. Amerika Birleşik Devletleri ise 1980’ler boyunca Afganistan’da Sovyet Kızıl Ordusu’na karşı Afgan mücahitlerini desteklemek için Suudi Arabistan ve Pakistan ile birlikte çalıştı. Bu vakaların çoğunda dış destek, isyancıların aksi takdirde yapabileceklerinden çok daha uzun süre savaşmaya devam edebilmeleri ve bu örneklerin çoğunda galip gelebilmeleri için çok önemliydi.
İsrail bugüne kadar 30 bin olduğu tahmin edilen Hamas gücünden yaklaşık 9 bin savaşçıyı öldürdüğünü iddia etse de bu rakamlar doğrulanmadı. Şubat ayı başı itibariyle Hamas hâlâ İsrail’e roket fırlatma kabiliyetini koruyordu. Bu da şu anlama geliyor: Gazze’de hiçbir engel tanımayan yaklaşımına rağmen İsrail, Hamas’ı ortadan kaldırma hedefine ulaşmaya henüz yakın değil. Dahası, Hamas’ın yeni bir saldırıya hazırlanmak üzere Gazze’nin kuzeyinde yeniden toparlandığına dair haberler geliyor. İsrail hükümeti daha fazla ilerleme kaydedinceye kadar IDF’yi Gazze’de bırakma eğiliminde olabilir. Ancak İsrail’in nasıl savaştığı da önemli. Kontrgerilla üzerine yaptığımız araştırmada, RAND’daki meslektaşlarım ve ben, “demir yumruk” olarak adlandırdığımız ve neredeyse sadece isyancıları öldürmeye odaklanan kontrgerilla yaklaşımını benimseyen orduların, analiz edilen tüm vakaların üçte birinden daha azında başarılı olduğunu, sivil halkın mağduriyetlerini gidermeye de odaklanan yaklaşımlardan çok daha az başarılı olduğunu gördük.
İsrail için isyanla mücadele cazip bir seçenek çünkü ülke liderlerine zor siyasi kararları erteleme ve bunun yerine kısa vadeli askeri kazanımlara odaklanma imkânı veriyor. Ancak İsrail’in içinde bulunduğu çıkmazın nedenlerinden biri de başta Netanyahu olmak üzere İsrailli politikacıların Filistinlilerle müzakere edilmiş bir çözümü sürekli olarak ertelemeleri ve çoğu durumda da reddetmeleri.
Kontrgerilla tarzı savaş cazip bir seçenek gibi görünebilir ancak IDF’nin Hamas’ı tamamen ortadan kaldırma hedefine ulaşmasını sağlamayacaktır. Biden yönetiminin baskısı artarken, IDF’nin Hamas’ın askeri altyapısını zayıflatmada ilerleme kaydetmesi için zaman daralıyor. Artan IDF kayıpları, rehine olayını ele alış biçimi nedeniyle zaten ateş altında olan Netanyahu hükümeti üzerinde ek baskı yaratmaya devam edecek. Bugüne kadar 221 İsrail askeri çatışmalarda öldürüldü.
İsrailliler, işgali ya da Gazze’de çok sayıda İsrail askerinin varlığını sürdürmesini öngörmeyen, çatışma sonrası ortama geçiş için bir yol bulmalı. Çatışmayı sona erdirmek, İsrailli siyasi liderlerin şu ana kadar kaçındığı tutarlı bir siyasi oyun sonu gerektirecek. Eğer İsrail Filistinli bir oluşumun Gazze’yi yönetmesine izin vermezse, kendileri Gazze’yi yönetmek ya da en azından güvenliği sağlamak zorunda kalacaktır ki bu da uzun süreli bir varlığı ve işgal benzeri bir gücü gerektirecek.
Bazı İsrailli siyasi liderlerin ima ettiği gibi İsrail ordusu, Gazze’de belirsiz bir süre kalmaya mecbur bırakılıyorsa, o zaman IDF’nin Gazze’deki yerel halkı daha fazla kızdırmadan çeşitli güvenlik olasılıklarına cevap verebilecek hafif bir varlık benimsemesi gerekir ki bu senaryo IDF’nin mevcut hedefleri, kuvvet duruşu ve kendi birliklerinin güvenliği için risk toleransı göz önüne alındığında pek mümkün görünmüyor. İnsanın düşmanıyla barış yapması zordur, özellikle de Hamas’ın 7 Ekim saldırısının dehşetinden sonra. Ancak müzakere edilmiş bir çözüm olmazsa, 2024’teki Gazze, 1982’deki Lübnan’a daha çok benzemeye başlayabilir: sonu olmayan bir savaş.
İlginizi Çekebilir
-
Trump’ın Pentagon tercihi Hegseth: İsrail Hamas’ın her bir üyesini öldürmeli
-
Eski İngiliz büyükelçi: Colani’nin arkasında İngiliz danışmanların olduğu neredeyse kesin
-
Biden yönetimi giderayak Gazze vizyonunu açıkladı
-
Polonyalılar, Netanyahu’ya güvenli geçiş izni verilmesine karşı
-
İsrail ordusu, Gazze’den kademeli çekilmeye hazırlanıyor
-
İsrail-Hamas ateşkes anlaşmasının şartları ve gerginlikler
ORTADOĞU
Eski İngiliz büyükelçi: Colani’nin arkasında İngiliz danışmanların olduğu neredeyse kesin
Yayınlanma
4 saat önce15/01/2025
Yazar
Harici.com.trBirleşik Krallık’ın eski Bahreyn ve Suriye büyükelçisi Peter Ford, Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilip El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) iktidara gelmesinde batılı ülkelerin oynadığı rol hakkında ilginç bir mülakat verdi.
Antiwar.com’dan Rick Stering’e konuşan Ford, Esad yönetiminin hızlı çöküşü ile ilgili olarak, Suriye ordusunun on yılı aşkın bir süre boyunca, büyük ölçüde batının yaptırımları nedeniyle oluşan iktisadi durum sonucunda “eridiğini” savundu.
“Geriye dönüp baktığımızda, Suriye hükümeti ve ordusunun İslamcıları geri püskürtmede başarılı olmasının sürpriz olduğunu söyleyebiliriz,” diyen Ford, Suriye ordusunun cihatçı örgütleri İdlib’e gitmeye zorladığını hatırlattı.
Fakat Ford’a göre o noktadan sonra Suriye ordusu bozuldu, teknik düzeyde ve moral olarak savaşa daha az hazır hale geldi.
Suriyeli askerlerin çoğunlukla askere alınan sıradan insanlar olduğunu ve Suriye’deki “gerçekten korkunç ekonomik durumdan” sıradan bir Suriyeli kadar zarar gördüğünü vurgulayan eski büyükelçi, “Dolayısıyla şunu söylemek zorundayız ve bunu derin bir üzüntüyle söylüyorum, yaptırımlar işe yaradı. Yaptırımlar, Suriye halkına acı çektirmek ve böylece rejim dedikleri şeye karşı hoşnutsuzluk yaratmak için tasarlandıkları şeyi tam olarak yaptılar,” ifadelerini kullandı.
Suriye’nin ABD, İsrail ve Türkiye gibi büyük askeri güçler ile birlikte binlerce yabancı cihatçı tarafından saldırıya uğradığını söyleyen Ford, “Suriye ordusunun morali o kadar bozulmuştu ki günün sonunda gerçekten kağıttan bir kaplana dönüşmüşlerdi,” dedi.
“Birleşik Krallık ve ABD’nin aralık ayında Halep’e yapılan saldırı öncesinde cihatçıların eğitimine dahil olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna “Kesinlikle” yanıtını veren Ford, bunlara İsrail’in de dahil olduğunu düşünüyor.
HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani’nin (Ahmed eş-Şara) arka planında İngiliz danışmanlar bulunduğunun “neredeyse kesin” olduğunu savunan Ford, “Aslında, kusursuz bir İngilizce ile yapılan bazı açıklamalarda bu tür danışmanların elini tespit ettim. İfadeler Amerikanlaştırılmış imlaya sahipti, yani CIA de işin içinde. Colani bir kukla, ne söylemesini istiyorlarsa onu söyleyen bir kukla,” iddiasında bulundu.
HTŞ’nin tüm Suriye’ye yayılmış durumda bulunan 30.000 civarında savaşçısı olduğunu tahmin eden Ford, bu sayının çok olmadığını savundu. Ford, bunun akabinde, HTŞ ve müttefiklerinin “IŞİD ve El Kaide bayrakları açarak hakimiyetlerini göstermeye çalıştıklarını”, Alevileri ve Hıristiyanları kışkırttıklarını söyledi.
Esad ve ailesini şeytanlaştırma girişimlerinin, “Batının El Kaide ile yatağa girmesini Batılı kitlelerin daha fazla kabullenmesini sağlamak için” yapıldığına inanan eski diplomat, “Esad’ı ne kadar şeytanlaştırırlarsa ve Esad rejiminin kötülüklerini ne kadar çok dile getirirlerse, şu anda gerçekleştirilen korkunç vahşeti yutmamız ve dikkatimizi başka yöne çekmemiz o kadar olasıdır,” diye konuştu.
“Colani’nin şu anda Batıya çok ihtiyacı var. Aksi takdirde Beşar Esad ile aynı kaderi paylaşacak,” diyen Ford, Colani’nin stratejisin, “Batının kuklası olma statüsünü kullanarak sadece yeniden inşa yardımını değil, daha acil olarak yaptırımların hafifletilmesini, elektriğin yeniden akmasını ve petrolü güvence altına almak” olduğunu savundu.
Fakat Colani’nin şu anda “büyük bir İsrail sorunu” olduğunu kaydeden Ford, “İsrail bir istisna. Tüm batı cephesi Şam sultanının ayaklarını öpmek için takla atıyor. Ama İsrailliler dişlerini sıkıyor, adama güvenmediklerini söylüyorlar,” dedi.
İsrail’in Suriye ordusunun kalıntılarını ve altyapısını yok ettiğini, bu sırada da daha fazla Suriye toprağını ele geçirdiğini hatırlatan İngiliz diplomat, “Batı yaptırımlarının kaldırılmaması konusunda ısrar ederek Suriye’yi süresiz olarak dizlerinin üzerinde tutmak istiyorlar. Washington’da derin devlet olarak adlandırabileceğimiz ve yaptırımların kaldırılmasından yana olan yapı ile İsrail’in bencil nedenleriyle buna direnen İsrail lobisi arasında bir saray savaşı yaşandığını hissediyorum,” dedi.
İsrail lobisinin bu mücadeleleri “her on seferden dokuzunu kazandığı göz önüne alındığında”, Ford’a göre “Colani rejimi için görünüm o kadar da iyi olmayabilir.”
ORTADOĞU
Biden yönetimi giderayak Gazze vizyonunu açıkladı
Yayınlanma
6 saat önce15/01/2025
Yazar
Harici.com.trGörevden ayrılmak üzere olan ABD Dışişleri Bakanı, Hamas’ın kaybettiği kadar üye kazandığını belirtti ve İsrail’in “sonrası planı”na Ramallah’ı dahil etmeme konusundaki ısrarını eleştirdi.
Görev süresinin sona ermesine bir hafta kala, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Joe Biden yönetiminin savaş sonrası Gazze’ye ilişkin vizyonunu açıkladı. Blinken, Gazze’nin yönetiminde Filistin Yönetimi’nin önemli bir rol üstlenmesi gerektiğini savundu. Ancak bu fikir, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun hükümeti tarafından şiddetle reddediliyor.
Atlantik Konseyi’nde savaşın pek çok yönüne ve Orta Doğu’nun genel durumuna değinen uzun bir konuşma yapan Blinken, özellikle İsrail’in Hamas’ın yerini alacak bir plan hazırlamayı reddetmesini eleştirdi. Blinken, 15 aylık savaşta Hamas’ın kaybettiği kadar savaşçı topladığını belirtti.
Blinken, görevden ayrılacak olan yönetimin, önerilen yol haritasını Başkan seçilen Donald Trump’ın ekibine devredeceğini ve bu ekibin, İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes anlaşması sağlanması durumunda planı uygulamaya alabileceğini söyledi.
Gazze’nin geçici yönetimi için uluslararası iş birliği
Blinken, Filistin Yönetimi’nin uluslararası ortakları davet ederek Gazze’de geçici bir yönetim oluşturmasını ve bunun bankacılık, su, enerji, sağlık ve İsrail ile sivil koordinasyon gibi temel sektörlerden sorumlu olmasını önerdiğini belirtti. Uluslararası toplumun bu geçici yönetime finansman, teknik destek ve denetim sağlayacağını söyledi, ancak bu girişimi tam olarak kimin finanse edeceği konusunda ayrıntı vermedi.
Blinken, bu komitenin Gazze topluluklarıyla istişare edilerek oluşturulacağını ve Filistin Yönetimi ile Gazze’den temsilcileri içermesi gerektiğini söyledi. Komite, Gazze’nin yeniden inşa sürecini denetlemek üzere atanacak üst düzey bir BM yetkilisiyle yakın çalışacak. Bu geçici komite, mümkün olan en kısa sürede reformdan geçirilmiş bir Filistin Yönetimi ile değiştirilecek.
Güvenlik misyonu ve İsrail-Filistin ilişkileri
Geçici güvenlik misyonunun, ABD’nin müttefiki olan ülkelerden gelen askerlerle seçilmiş Filistinli personelden oluşacağını belirten Blinken, bu misyonun sınır güvenliği ve kaçakçılığın önlenmesinin yanı sıra insani yardımın güvence altına alınmasından da sorumlu olacağını söyledi.
Blinken, bazı ABD müttefiklerinin geçici misyona güvenlik güçleriyle katkıda bulunmaya hazır olduklarını ifade ettiklerini, ancak bu desteği İsrail’in iki devletli çözüme giden yolun bir parçası olarak Batı Şeria ve Gazze’nin reformdan geçirilmiş bir Filistin Yönetimi altında yeniden birleşmesine izin vermesi şartına bağladıklarını açıkladı ki bu, Netanyahu’nun defalarca reddettiği bir konu.
ABD’nin, Gazze için Filistin Yönetimi liderliğinde bir güvenlik gücü eğitme, donatma ve denetleme girişimi başlatmayı planladığını da belirtti. Bu güvenlik gücü, geçici güvenlik misyonunun görevlerini yavaş yavaş devralacak. Tüm bu çerçeveler, BM Güvenlik Konseyi kararında yer alacak.
Blinken’ın planına dair tartışmalar ve eleştiriler
Blinken’ın konuşması, Biden yönetimi içinde tartışmalara yol açtı. Bazıları, bu planın Netanyahu tarafından siyasi kazanç için kullanılabileceğini savundu. Diğerleri ise bunun rehinelerle ilgili müzakerelere zarar verebileceğini iddia etti. The Times of Israel’e konuşan bir ABD yetkilisi, bu planın bu şekilde açıklanmasının, Trump yönetiminin bunu benimseme olasılığını azalttığını söyledi. Yeni yönetim, genellikle önceki ekibin girişimlerini sürdürmekten kaçınmayı tercih ediyor.
Devam eden ateşkes ve rehine anlaşması müzakerelerine değinen Blinken, Amerikalı, Katarlı ve Mısırlı arabulucuların pazar günü İsrail ve Hamas’a nihai bir teklif sunduğunu belirtti. İsrail’in anlaşmayı kabul ettiğini ima ederek “Top artık Hamas’ın sahasında. Hamas kabul ederse anlaşma imzalanıp uygulanmaya hazır” dedi.
Konuşmasında “Ateşkes sağlayacağımıza inanıyorum” diye ekledi: “İster yönetimimizin kalan günlerinde, ister 20 Ocak’tan sonra varalım, anlaşma Başkan Biden’ın geçen Mayıs ayında ortaya koyduğu ve yönetimimizin dünyayı arkasında topladığı anlaşmanın şartlarını yakından takip edecektir.”
İsrail karşıtı protestolar
Blinken’ın konuşması, ilk 15 dakikada üç kez İsrail karşıtı protestocular tarafından kesildi. Protestocular, Blinken’ı “soykırımı kolaylaştırmakla” suçladı.
Bir protestocu, “Sonsuza kadar Kanlı Blinken olarak bilineceksin, soykırım sekreteri” diye bağırdı. Başka bir protestocu ise, “Sen bir savaş suçlususun” diyerek bağırdı.
Blinken sakinliğini koruyarak, bir protestocuya, “Görüşlerinize saygı duyuyorum. Lütfen benimkileri de paylaşmama izin verin” dedi.
Sürekli savaş için reçete
Blinken, İsrail’in Hamas yönetimine karşı uygulanabilir bir alternatif sunmamasını ve bu nedenle İsrail ordusunun Gazze’de daha önce temizlediği bölgelere tekrar dönmek zorunda kalmasını eleştirdi.
“İsrail hükümetine uzun zamandır Hamas’ın yalnızca askeri mücadele ile yenilemeyeceğini, açık bir alternatif, savaş sonrası plan ve Filistinliler için inandırıcı bir siyasi ufuk olmadan, Hamas’ın ya da benzer şekilde tehlikeli bir oluşumun yeniden büyüyeceğini söylüyoruz” dedi.
Blinken, “7 Ekim’den bu yana Gazze’nin kuzeyinde olan tam da bu. İsrail ne zaman askeri operasyonlarını tamamlayıp geri çekilse Hamas militanları yeniden toparlanıp ortaya çıkıyor çünkü boşluğu dolduracak başka bir şey yok. Gerçekten de Hamas’ın neredeyse kaybettiği kadar yeni militan devşirdiğini değerlendiriyoruz. Bu da isyan ve sürekli savaş için bir reçetedir” dedi.
Çatışmanın sonuçları ve iki devletli çözüm çağrısı
Blinken hem İsrail hükümetini hem de Filistin Yönetimini son birkaç yıldaki bazı politikaları nedeniyle eleştirdi.
Blinken, “İsrailliler, [Batı Şeria’nın] fiili ilhakını İsrail demokrasisine, itibarına ve güvenliğine bir maliyeti ve sonucu olmadan gerçekleştirebilecekleri efsanesini terk etmelidir” dedi.
“İsrail son on yılda hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde resmi yerleşim yerlerini genişletip arazileri kamulaştırırken, yasadışı karakollardaki eşi benzeri görülmemiş büyümeye göz yumuyor. Aşırılık yanlısı yerleşimcilerin Filistinli sivillere yönelik şiddet içeren saldırıları rekor seviyelere ulaştı” diye yakındı.
Blinken, İsrail’in Filistin Yönetimi’nin Gazze’de bir yer edinmesine izin vermeyi ve Filistin devletinin kurulması için zamana bağlı, koşullara dayalı bir yaklaşımı kabul etmeyi reddetmesinin, diğer uluslararası aktörlerin İsrail’in Gazze’nin yeniden inşasına yardım etme çağrısını kabul etmesini engellediğini söyledi.
Blinken, İsrail’in Filistinlileri ulusal haklardan yoksun bir “yok sayılan halk” olarak görmeye devam edemeyeceğini savundu. “Yedi milyon İsrailli Yahudi ve yaklaşık beş milyon Filistinli aynı topraklarda kök salmış durumda. Hiçbiri bir yere gitmiyor” dedi.
İsrail hükümetine, Filistinlilerle nasıl bir ilişki istediğine karar vermesi gerektiğini söyledi. Blinken, uluslararası toplumun savunduğu iki devletli çözümün, Hamas’ın hedeflerine ters düştüğünü ve örgütün 7 Ekim saldırısının bu çözümü baltalamayı amaçladığını iddia etti.
Buna karşın, Blinken Filistin Yönetimi’nin reformlar gerçekleştirme konusunda başarısız olduğunu ve bu durumun İsrail’in Ramallah’ı meşru bir ortak olarak görmesini zorlaştırdığını ifade etti. Özellikle Filistin Yönetimi’nin yolsuzlukları kontrol altına alamamasını ve halk desteğini artıracak bir liderlik sergileyememesini eleştirdi.
Gazze’deki savaşın tehlikeli yankılarına değinen Blinken, “İnsanlar ne kadar çok acı çekerse, karşı tarafın acılarına o kadar az empati duyuyor” dedi.
Blinken “Arap ve Müslüman dünyasının büyük bir çoğunluğu, 7 Ekim’in hiç yaşanmadığına ya da eğer yaşandıysa bunun İsrail’in askeri birliklerine yönelik meşru bir saldırı olduğuna inanıyor. İsrail’de ise Gazze’deki koşullar ve oradaki insanların her gün neler yaşadığı hakkında neredeyse hiç haber yapılmıyor. Bu insanlıktan çıkma süreci, çatışmanın en büyük trajedilerinden biridir” diye devam etti.
Blinken, ABD’nin İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın çözümü için iki tarafla da çalışmaya devam edeceğini, ancak bunun yalnızca tarafların kendilerinin de çözüme inanması durumunda mümkün olacağını söyledi. “Filistin halkının haklarını ve haysiyetini tanımayan bir çözüm sürdürülebilir olmayacaktır” dedi.
Blinken, konuşmasını uluslararası toplumun ve bölge aktörlerinin birlikte çalışması gerektiğini vurgulayarak sonlandırdı, “Savaşın son bulması yalnızca bir başlangıç. Gerçek barış, çok daha derin bir çaba ve karşılıklı anlayış gerektirir” dedi.
ORTADOĞU
İsrail ordusu, Gazze’den kademeli çekilmeye hazırlanıyor
Yayınlanma
8 saat önce15/01/2025
Yazar
Harici.com.trİsrail ordusunun duyurulması beklenen ateşkes ve esir takası anlaşması öncesinde Gazze Şeridi’ndeki güçlerini kademeli olarak geri çekmek için hazırlıklara başladığı iddia edildi.
İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberinde, İsrail Ordusu Güney Komutanlığında Gazze’den kademeli çekilmeye ilişkin hazırlıklar için son 24 saat içinde durum değerlendirmesi gerçekleştirildiği belirtildi.
Haberde, Güney Komutanlığındaki durum değerlendirmesiyle ordunun Gazze’nin kuzeyi ile güneyi arasındaki Netzarim Koridoru ve Gazze-Mısır arasındaki Philadelphia Koridoru’ndan kademeli olarak çekilmesinin planlandığı kaydedildi.
KAN’ın haberinde, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru’ndan çekilmesine ilişkin İsrail, Mısır ve ABDli güvenlik yetkilileri arasında pazartesi günü koordinasyon sağlandığı ifade edildi.
İsrail güçlerinin Hamas ile anlaşma imzalandıktan sonraki ilk birkaç gün içinde Philadelphia Koridoru’ndan çekileceği belirtilen haberde, Gazze’nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru’nda oluşturduğu altyapıyı dağıtmasının ise bir haftayı bulabileceği öne sürüldü.
Öte yandan haberde, İsrail ordusunun çekilmesine ilişkin İsrail hükümetinden henüz bir talimat gelmediği de vurgulandı.
Gazze Şeridi sınırı boyunca bir “tampon bölge” kurmaya hazırlandığı anlatılan haberde, İsrail ordusunun, İsrail ile Gazze Şeridi sınırı boyunca bir kilometreden daha geniş bir alandaki tüm binaları yıktığı kaydedildi.
Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşması
Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasına son şeklinin verilmesi için Katar, Mısır ve ABD’nin arabuluculuğunda Hamas ile İsrail arasında yürütülen dolaylı müzakereler yoğun şekilde devam ediyor.
Hamas, müzakerelerin devam ettiği Katar’ın başkenti Doha’da, Gazze’de ateşkes ve esir değişimi konusunda beklenen anlaşmanın son aşamasına varıldığını duyurmuştu.
Katar Dışişleri Bakanlığı da Gazze’de anlaşmayı duyurmaya “en yakın noktada” olduklarını açıklamıştı.
AB, Amerikan teknoloji şirketlerine yönelik soruşturmalarını yeniden değerlendiriyor
Endonezya beklenmedik şekilde faiz oranlarını düşürdü
Trump’ın Pentagon tercihi Hegseth: İsrail Hamas’ın her bir üyesini öldürmeli
Merz, Almanya’da ‘ekonomiyi iklimin önüne koyma’ sözü verdi
2025’te ABD-Çin rekabetinin uzay girişimlerinin finansmanını artırması bekleniyor
Çok Okunanlar
-
AMERİKA5 gün önce
Kaliforniya yangınları: San Francisco büyüklüğünde bir alan yok oldu
-
AMERİKA5 gün önce
Kaliforniya’daki yangınların yol açtığı zarar 150 milyar dolara ulaştı
-
GÖRÜŞ5 gün önce
Bölgede değişen dinamikler ve PKK sorunu
-
DÜNYA BASINI1 hafta önce
Kara para, kara bayraklar
-
DÜNYA BASINI4 gün önce
CIA ve MI6, IŞİD’i nasıl yarattı?
-
DİPLOMASİ6 gün önce
Trump, Sachs’ın Netanyahu’ya küfür ettiği videoyu paylaştı
-
GÖRÜŞ1 hafta önce
Belarus’ta seçimler yaklaşırken Batı yanlısı muhalefet ne diyor?
-
SÖYLEŞİ2 hafta önce
‘Avrupa, Küresel Güney ile ABD arasında köprü olabilir’