Bizi Takip Edin

AVRUPA

Fransız Marianne dergisi, ordunun Ukrayna’ya dair gizli raporlarını ifşa etti

Yayınlanma

Fransız Marianne dergisinde yer alan makalede, Fransız ordusunun Ukrayna’daki durumla ilgili ‘bir dizi gizli savunma raporundan’ detaylara yer verildi.

Devam eden çatışmaların Ukrayna açısından son derece kasvetli göründüğüne dikkat çekilen makalede, bu durumun Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un NATO askerlerini savaş alanına gönderme yönündeki son açıklamalarını kısmen izah ediyor olabileceğine dikkat çekildi.

‘Ukrayna ordusunun zaferi artık imkansız görünüyor’

Makalede, “Marianne’nin ulaştığı raporlarda, Ukrayna’nın karşı taarruzunun ‘giderek çamura ve kana bulandığını ve herhangi bir stratejik kazanım sağlamadığını’ ve Kiev ile Batılı genelkurmaylar tarafından tasarlanan planlamasının ‘felaket’ olduğu yazıyor: ‘Planlamacılar, Rusya’nın ilk savunma hatları aşıldığında tüm cephenin çökeceğini düşünüyordu. Bu temel ön aşamalar, düşmanın savunmadaki manevi güçleri, yani Rus askerinin arazide tutunma iradesi dikkate alınmadan yürütüldü,” denildi.

Ayrıca raporların Ukraynalı asker ve subayların eğitiminin yetersiz olduğuna da vurgu yaptığı vurgulanan makalede, subay eksikliği ve yaşlı askerlerin fazla sayıda olması nedeniyle Ukrayna’dan gelen ve genelde ‘en fazla üç hafta’ eğitim gören bu askerlerin, Rusya’nın zapt edilemez olduğu ispatlanan tahkimat hattına saldırmaya gönderildiğine dikkat çekildi.

Makalede şu ifadeler yer aldı:

“Ukrayna birliklerinin bu hattı herhangi bir hava desteği olmadan, eski Sovyet teçhizatından daha az verimli olan (eski, bakımı kolay ve bozulmuş modda kullanılabilen) farklı Batı teçhizatıyla yarma umudu yoktu. Buna bir de Rusya’nın elektronik karıştırma alanındaki süper hakimiyetinin Ukrayna tarafında insansız hava araçları ve komuta sistemlerinin kullanımını bloke etmesi eklendi.

Diğer yandan raporda, Rusya ordusunun bugün savunma modunu düşünmek ve uygulamak için ‘taktik ve teknik’ referansa sahip olduğu kaydedildi: ‘Moskova’nın savunma tesisleri inşa etmesine olanak tanıyan ağır mühendislik ekipmanına sahip olmasının (Ukrayna tarafında bu malzemenin neredeyse hiç bulunmaması ve Batılıların bunu hızlı bir şekilde tedarik etmesinin imkansızlığının) yanı sıra, Surovikin hattı olarak bilinen 1200 kilometrelik cephe büyük ölçüde mayınlanmış durumda.’

Raporlar ayrıca Ukrayna’nın aksine ‘Rusların operasyonel dayanıklılığı sağlamak için yedek birliklerini iyi yönettiğinin’ altını çiziyor. Bu belgeye göre Moskova, birliklerini tamamen yıpranmadan takviye ediyor, acemi askerleri deneyimli birliklerle karıştırıyor, geride düzenli dinlenme süreleri sağlıyor ve ‘öngörülemeyen olayları yönetmek için her zaman tutarlı bir yedek kuvvete sahip’. Raporda, bunun Batı’da yaygın olan, Rusya ordusunun birliklerini saymadan katliama gönderdiği fikrinden son derece uzak olduğuna dikkat çekiliyor.

‘Bugüne kadar Ukrayna genelkurmayı, Rusyalı muadillerini savunma hattını aşmaya zorlayabilecek kolordu seviyesinde ordular arası manevra kabiliyetine sahip kritik bir kara kuvvetleri kitlesine sahip değil’ kanaatine varan gizli savunma raporuna göre ‘en vahim analiz ve muhakeme hatası, çatışmaları durdurmak için yalnızca askeri çözümler aramaya devam etmek olacak’. Bir Fransız subay özetle şunları söylüyor: ‘Mevcut güçler göz önüne alındığında, Ukrayna’nın bu savaşı askeri olarak kazanamayacağı aşikar.'”

‘Savaş aralık ayında kritik bir aşamaya girdi’

Makalede şöyle devam edildi:

“2024 yılı için hazırlanan ileriye dönük bir rapor, ‘Ukraynalı askerlerin savaş gücü derinden etkilenmiş durumda” diyor. Kiev’den dönen bir subay, Zelenskiy’in ayda 35 bin askere ihtiyacı var, bunun yarısını bile toplamıyor, Putin ise ayda 30 bin gönüllüden oluşan bir havuzdan yararlanıyor’ diye gözlemde bulunuyor. Donanım açısından da denge aynı şekilde bozuk: 2023’teki başarısız taarruz Kiev’in 12 muharip tugayının yarısını ‘taktiksel olarak yok etti’.

O zamandan beri Batı yardımı hiç bu kadar düşük olmamıştı. Dolayısıyla bu yıl Ukrayna’nın hiç taarruz başlatamayacağı aşikar. Rapor, ‘Batı, insansız hava araçları ya da başıboş mühimmat üretmek için 3D yazıcılar tedarik edebilir ama asla insan basamaz’ diyor. ‘Durum göz önüne alındığında, Ukrayna ordusunun savaşçılarla değil ama takviye kuvvetlerle güçlendirilmesine karar verilmiş olabilir, böylece Ukraynalı askerlerin cephe için serbest kalması sağlanabilir’ diyen üst düzey bir subay, sivil kıyafetli Batılı askeri personelin ‘arttığını’ doğruluyor. ‘New York Times’ın bir CIA kampını ziyaret etmesine izin veren Amerikalıların yanı sıra epeyce Britanyalı da var’ diyen bir askeri yetkili, Fransız özel kuvvetlerinin, özellikle de eğitim misyonlarına katılanların varlığını inkar etmiyor.

‘Rusya’nın yeni bir atılım yapma riski gerçek’

17 Şubat’ta Kiev, Donetsk’in kuzey banliyölerinde bulunan ve o zamana kadar müstahkem bir kale olan Avdeyevka kentini terk etmek zorunda kaldı. Avdeyevka savaşına ilişkin bir raporda ‘Avdeyevka, Rusça konuşulan Donbass’ta Ukrayna direnişinin hem kalbi hem de sembolüydü’ denilerek bir dizi ders çıkarılıyor. Bu belgede “Ruslar kenti bölümlere ayırarak ve özellikle de ilk kez büyük ölçekte süzülen bombalar kullanarak operasyon yöntemlerini değiştirdiler’ ifadelerine yer veriliyor. 155 mm’lik bir top mermisi 7 kilogram patlayıcı taşırken, süzülen bomba 200 ila 700 kilogram arasında patlayıcı taşıyor ve böylece 2 metreden daha kalın beton yapıları delebiliyor. Günde 1000’den fazla asker kaybeden Ukrayna savunması için bu tam bir cehennem. Dahası, Ruslar yerdeki akustik tespit sistemlerini engellemek için hafif piyade silahlarında ses bastırıcılar kullanıyor.

‘Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin geri çekilme kararı sürpriz oldu’ diyen son rapor, yaşananların ‘ani ve hazırlıksız’ olduğunu vurguluyor ve bu seçimin ‘Ukrayna komutanlığı tarafından kararlaştırılmış olmaktan razı olunmuş’ olmasından korkarak olası bir ‘kaos’ başlangıcına işaret ediyor.

Belge şu uyarıyı yapıyor: ‘Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, saldırganların çabalarına maruz kalan bir cephe kesimini elde tutmak için insan ve malzeme kapasitesine sahip olmadıklarını taktiksel olarak gösterdi. Ukrayna’nın Avdeyevka’daki başarısızlığı, ‘seçkin’ bir tugayın – 3. Azov Hava Taarruz Tugayı – acil olarak konuşlandırılmasına rağmen, Kiev’in çöken bir cephe sektörünü yerel olarak restore etme yeteneğine sahip olmadığını gösteriyor.’

Rusların bu taktiksel başarıyla ne yapacakları henüz belli değil. Tüm cephe hattını ‘kemirme ve yavaşça sarsma’ şeklindeki mevcut moda devam mı edecekler, yoksa ‘derinlemesine yarma’ arayışına mı girecekler? ‘Avdeyevka’nın arkasındaki arazi buna izin veriyor’ diyen bu son belge, Batılı kaynakların ‘Maskirovka’, yani ‘güçlüyken zayıf görünme’ uygulamasında usta olan Rusları ‘hafife alma’ eğiliminde olduğu uyarısında da bulunuyor. Bu analize göre, iki yıllık savaşın ardından Rusya kuvvetleri, ‘Ukrayna ordusunun sürekli yıpratılmasına dayanan yavaş ve uzun yoğunluklu bir savaş’ yürütmelerine olanak tanıyan ‘operasyonel dayanıklılık geliştirme’ kabiliyetlerini göstermiş oldular.”

New York Times, CIA’in Ukrayna’ya ‘gizli desteğini’ yazdı

AVRUPA

Hollanda hükümetinde Amsterdam olayları çatlağı büyüyor

Yayınlanma

Hollanda’nın Amsterdam kentinde İsrailli holiganlarla yerel halk arasında çıkan olayların ardından hükümet içinde oluşan çatlak büyüyor.

Özgürlük Partisi (PCC) lideri Geert Wilders’in şiddet olaylarının ardından Hollanda iktidar koalisyonu üyelerine yönelik öfkesi, ülkedeki dört iktidar partisi arasında artan gerilimin altını çiziyor.

Hollandalı sağcı lider, göreve gelmesine yardımcı olduğu Başbakan Dick Schoof’u, başkentteki şiddet olaylarının patlak vermesinden bir gün sonra Budapeşte’de düzenlenen bir Avrupa zirvesine katıldığı için eleştirdi. Wilders, “Neden ekstra bir kabine toplantısı yok? Aciliyet duygusu nerede?” diye sordu.

COP29 iklim görüşmelerine yapacağı geziyi iptal eden ve Budapeşte’den erken dönen Schoof ise toplantı boyunca “herkesle temas halinde” kaldığını söyledi.

Olayların ardından Hollanda’nın iktidardaki dört partisinin liderleri “antisemitizmi” hızla kınamıştı.

“Pogrom” mu, “Siyonist provokasyon” mu: Amsterdam’da neler oldu?

Amsterdam Emniyet Müdürünün geçen hafta yaptığı açıklamaya göre, günün erken saatlerinde bazı Maccabi taraftarlarının Hollanda başkentinin şehir merkezinde Filistin bayraklarını yırtması ve Arap karşıtı sloganlar atması tansiyonu yükseltmişti. Maçtan bir gün önce de 10 İsrailli taraftar gözaltına alınmıştı.

Wilders, İsrailli taraftarlara yönelik şiddeti bir “pogrom” olarak nitelendirirken, “merkez sağ” Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD) lideri Dilan Yeşilgöz bunu bir “Yahudi avı” olarak kınadı.

Çiftçi-Yurttaş Hareketi’nden (BBB) Caroline van der Plas ise şiddeti “derin bir utanç” olarak nitelendirirken, Yeni Toplumsal Sözleşme’nin (NSC) başkan vekili Nicolien van Vroonhoven “iğrenç sahneler” olarak nitelendirdiği olaylardan üzüntü duyduğunu belirtti.

Liderlerin hepsi de failleri cezalandırmak, antisemitizmle mücadele etmek ve Hollanda başkentinde düzeni yeniden tesis etmek için harekete geçme sözü verdi.

Fakat koalisyonun birliğinde ilk çatlakların ortaya çıkması uzun sürmedi. VVD’nin antisemitizm sözcüsü Hollandalı milletvekili Ulysse Ellian POLITICO’ya verdiği demeçte Hollanda siyasetindeki mevcut havanın “çok hararetli” olduğunu ancak “çekişmeyi bırakıp” çözüm bulmaya odaklanmak gerektiğini söyledi.

BBB’den Hollandalı milletvekili Sander Smit ise POLITICO’ya yaptığı açıklamada koalisyonun Amsterdam’daki şiddet olaylarına aynı şekilde tepki verdiğini söyledi ve herhangi bir sürtüşme olduğu iddialarını reddetti. Smit, “Antisemitizmle mücadelede dört parti de birleşmiş durumda. Bu konuda herhangi bir anlaşmazlık görmüyorum,” dedi.

Smit, Wilders’in kendini ifade etme biçiminin BBB, VVD ve NSC’den farklı olabileceğini savundu.

Haaretz: Medya kuruluşları Amsterdam olaylarına ilişkin haberlerini revize ediyor

Schoof’u eleştirdikten sonra Wilders, şiddeti önlemek ya da failleri cezalandırmak için yeterince çaba göstermemekle suçladığı VVD’li Adalet Bakanı David van Weel’e yüklendi.

VVD lideri Yeşilgöz, Wilders’in “sloganlarından ve tek satırlık sözlerinden” bıktığını söyledi ve Wilders’i sosyal medyada çığırtkanlık yapmayı bırakıp antisemitizme karşı çözümlere odaklanmaya çağırdı. Wilders de buna karşılık olarak, partisinin iktidarda olduğu on yıl boyunca çok az şey yaptığını söyleyerek ona ateş püskürdü.

Wilders’in partisi PVV geçtiğimiz kasım ayında yapılan seçimlerde sandalye sayısını ikiye katlayarak Hollanda’nın en büyük partisi haline geldi. PVV’ye VVD, yeni kurulan NSC ve BBB’nin de katılımıyla yedi aydan fazla süren görüşmelerin ardından temmuz ayında bir koalisyon kuruldu.

Çarşamba günü Hollanda parlamentosunda zaman zaman hararetlenen tartışmalara neden olan bir plan sunuldu. VVD ve BBB’nin desteklediği PVV planına göre, şiddet olaylarının faillerinin Hollanda vatandaşlığından çıkarılacak.

NSC başkanı van Vroonhoven daha ihtiyatlı davranarak bu olasılığın “araştırılması” gerektiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Bank of England Başkanı Bailey: Birleşik Krallık ticareti açık, AB’yi yakın tutmalı

Yayınlanma

Bank of England (BoE – İngiltere Merkez Bankası) Başkanı Andrew Bailey, Perşembe günü yaptığı ve Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüne göndermelerde bulunduğu bir konuşmada, küresel ekonomideki kırılmalar nedeniyle Britanya’nın serbest ticareti savunması ve Avrupa Birliği ile bağlarını yeniden inşa etmesi gerektiğini söyledi.

Bailey, Maliye Bakanı Rachel Reeves’in planladığı gibi, işletmelerden ve emeklilik fonlarından sermayenin serbest bırakılmasının yanı sıra, Britanya’daki zayıf yatırımları artırmak ve üretkenlik artışını yeniden sağlamak için açık ticaret taahhüdünün hayati önem taşıdığını söyledi.

Bailey, 2020 yılının başında yürürlüğe giren Brexit’in Birleşik Krallık’ın ticaret akışının zayıflamasına katkıda bulunduğunu ve ekonomisinin potansiyel üretken kapasitesini zayıflattığını ileri sürdü.

Bailey Londra’daki finans hizmetleri liderlerine yaptığı yıllık Mansion House konuşmasında, “Bir kamu görevlisi olarak Brexit konusunda tek başına bir pozisyon almıyorum. Bu çok önemli. Fakat sonuçlarına işaret etmek zorundayım,” dedi.

BoE lideri, “İngiliz halkının kararına saygı duyarak” ilişkileri yeniden inşa etme fırsatlarına karşı neden uyanık olmaları ve bunları memnuniyetle karşılamaları gerektiğinin altını çizdiğini kaydetti.

Yeni İşçi Partisi hükümeti AB’nin ortak pazarına ya da gümrük birliğine yeniden katılmayı reddederken, Başbakan Keir Starmer blokla ticari bağları ve diplomatik ilişkileri geliştirmek istediğini söyledi.

Bailey, Britanya’nın büyüme için sadece Brexit’in etkisine değil, daha geniş bir resme bakması gerektiğini söyledi.

Bailey konuşmasında doğrudan ABD seçimlerine atıfta bulunmasa da, Trump’ın ABD’nin ithal ettiği mallara çift haneli gümrük vergileri getirme ihtimaline işaret ederek, bunların küresel ticaret ve enflasyon üzerinde geniş kapsamlı etkileri olacağını söyledi.

Bailey, şu anda “jeopolitik şokların etkisi” ve “dünya ekonomisindeki daha geniş çaplı parçalanma” nedeniyle tablonun bulanıklaştığını kaydetti.

BoE Başkanı, “Ekonomik güvenliğe yönelik tehditlere karşı uyanık olma ihtiyacının önemli olduğu bir ortamda, lütfen açıklığın önemini hatırlayalım… Ekonominin güvenli açıklığını korumak için mantıklı bir şekilde elimizden geleni yapmalıyız,” dedi.

Perşembe günü erken saatlerde, BoE’nin faiz oranlarını belirleyen bir diğer üyesi olan ABD’li ekonomist Catherine Mann, BoE’nin Trump’ın seçilmesinden kaynaklananlar da dahil olmak üzere enflasyona yönelik yukarı yönlü riskler ortadan kalkana kadar faiz oranlarını sabit tutması gerektiğini söyledi.

Bailey, Maliye Bakanı Reeves’in iki hafta önce bütçede açıkladığı kamu yatırımlarını artırma planlarını desteklediğini söyledi.

Fakat Bailey, “Buna daha güçlü iş yatırımlarının eşlik etmesi gerekiyor… Ve bu iş yatırımları, iyi bir kamu altyapısı da dahil olmak üzere pek çok şeye bağlı olacak,” dedi.

Bailey’den hemen önce aynı etkinlikte konuşan Maliye Bakanı Rachel Reeves, Birleşik Krallık’ın AB ile ilişkilerini “sıfırlaması” gerektiğini ve ticari bağları güçlendirmek için Trump ile yakın çalışmayı dört gözle beklediğini söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya, Rus LNG’sinin limanlarına girişini yasakladı

Yayınlanma

Almanya hükümeti, enerji sektöründe Rusya’ya bağımlılıktan tamamen kurtulma hedefleri doğrultusunda, devlete ait sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) terminallerinin Rusya’dan doğalgaz almasını yasakladı.

Deutsche Energy Terminal, Brunsbüttel’deki terminalinin pazar günü Rusya’dan bir yük almaya hazırlandığını hükümete bildirdi.

Financial Times tarafından görülen bir mektuba göre, buna yanıt olarak ekonomi bakanlığı, “hiçbir Rus LNG sevkiyatını kabul etmeme ve bundan böyle özel bir bildirime kadar kabul etmeyi reddetme” talimatı verdi.

Belgede, yasağın “kamu çıkarını” korumak amacıyla kabul edildiği vurgulandı. Ekonomi Bakanlığı, Rusya’dan LNG alınmasının, Almanya ve AB’yi bir bütün olarak “enerjide bağımsız” hale getirmek için ithalat terminalleri inşa etme fikrine ters düşeceğini belirtti.

2022’de Rusya’nın boru hattı gazından mahrum kalan Almanya, hızla birkaç ithal LNG terminali inşa etti. Alman şirketi Sefe’nin Yamal LNG’den satın almak için uzun vadeli bir sözleşmesi olmasına rağmen, şimdiye kadar Rusya’dan yakıt kabul etmediler.

Ancak Kpler’e göre Rusya, neredeyse tüm sevkiyatları Fransa’daki bir terminale gönderiyor ve bu terminal de gazı yeniden gazlaştırdıktan sonra boru hattıyla diğer Avrupa ülkelerine taşıyor.

Almanya, Ekim 2022’de Fransa’dan boru hattıyla doğalgaz almaya başlamıştı.

Fransa, İspanya ve Belçika Rus LNG’sinin başlıca alıcıları konumunda. Gazı ithal eden şirketler uzun vadeli sözleşmelerle çalışmakta ve ancak Avrupa çapında bir yasak durumunda bu sözleşmeleri durdurabiliyorlar.

Şu ana kadar sadece Belçika böyle bir yasak çağrısında bulundu. Fakat LNG, AB ile ABD enerji üreticilerinin uluslararası çıkarlarını desteklemeyi amaçlayan yeni ABD Başkanı Donald Trump yönetimi arasındaki ticaret müzakerelerinde bir pazarlık kozu haline gelebilir.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Rusya’dan hala çok miktarda LNG alıyoruz, neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile ikame etmeyelim? Bu konuyu pekâlâ tartışabiliriz.”

Handelsblatt: Şansölye Scholz, 2020’de ABD’ye Kuzey Akım-2 için gizli bir anlaşma teklif etti

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English