Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Gallant, Philadelphia ısrarına rezalet dedi: Bakanlar tepki gösterdi

Yayınlanma

Yoav Gallant

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail’in Philadelphia Koridoru ısrarını “kendimize koyduğumuz gereksiz bir kısıtlama” olarak nitelendirdi. Gallant’ın açıklaması Başbakan ve bakanların tepkisini çekti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Philadelphia Koridoru’nu işgale devam etme konusunda ısrarcı olacaklarını söyledi.

İsrail’in Gazze’de 6 İsrailli esirin cesedine ulaşmasından saatler sonra toplanan Güvenlik Kabinesi’nde Başbakan Binyamin Netanyahu ve bakanların Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı hedef aldığı belirtildi.

Times of Israel’de yer alan habere göre ülkenin en büyük işçi sendikasının ateşkes talebiyle genel grev çağrısı yaptığı ve vatandaşların aynı taleple protesto gösterileri düzenlediği saatlerde toplanan Güvenlik Kabinesi’nde Gallant’ın İsrail’in Mısır ve Gazze’yi ayıran Philadelphia Koridoru’nun kontrolünü elinde tutması talebini “kendimize koyduğumuz gereksiz bir kısıtlama” olarak nitelendirdi. Gallant, bu ısrarla hükümetin “savaş hedeflerine ulaşamayacağı” uyarısında bulundu.

Netanyahu hükümetine karşı genel grev başladı

İsrail Güvenlik Kabinesi geçen hafta perşembe günü İsrail’in Philadelphia Koridorunda işgalin devam etmesi için karar almıştı. Bu karardan sonra Gazze’de İsrailli 6 esirin cesedine ulaşıldı. Gallant’ın toplantıda bakanlara “Perşembe günü alınan karara zaman olduğu varsayımıyla varıldı, ancak rehineleri canlı istiyorsak zaman yok Rehinelerin hayatları pahasına Philadelphia Koridoruna öncelik vermemiz ahlaki bir rezalettir” dedi.

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in “Gallant’ın istediği gibi Hamas’ın taleplerine boyun eğersek savaşı kaybederiz” dediği aktarıldı.

Haberlere göre bu sözler diğer bakanların yanı sıra Netanyahu’nun da tepkisini çekti. Başbakan’ın Gallant’a, Gazze’nin Refah kentinin altındaki bir tünelde bulundukları yere yaklaşan askerler tarafından infaz edildiği anlaşılan altı rehinenin öldürülmesine rağmen taleplerine bağlı kalacağını söylediği bildirildi.

Haberlere göre Netanyahu, İsrail’in Philadelphia Koridorunu terk etmesi halinde “rehinelerin Sina’ya, oradan da İran’a götürüleceğini” iddia etti ve ABD’nin İsrail’in Philadelphia talebini kabul ettiğini hatırlatarak “Siz neden karşı çıkıyorsunuz” dedi.

Hem Adalet Bakanı Yariv Levin hem de Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın Gallant’ı rehinelerin öldürülmesi sonucunda Hamas’ın İsrail’den taviz alacağı bir dinamik yaratmakla suçladığı bildirildi.

Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in Philadelphia kararından geri dönülmesinin “cinayeti teşvik edeceğini” söylediği ve İsrail’in “rehineleri öldürdüğü için Hamas’tan çok ağır bir bedel alması gerektiğini” eklediği bildirildi.

Netanyahu’nun ayrıca altı rehinenin infazı konusunda Hamas’a güçlü bir yanıt verilmesi için hükümete 48 saat içinde öneriler hazırlaması talimatı verdiği ileri sürüldü.

Walla haber sitesi toplantıdan sonra Netanyahu’nun kendisine yakın isimlerle “kargaşadan faydalanarak” savunma bakanını görevden alma konusunu görüştüğünü bildirdi.

Başbakanlık Ofisi’ne yakın diğer kişiler ise pazar günü Kan kamu yayın kuruluşuna Netanyahu’nun Gallant’ı yakın zamanda kovmayacağını, ancak başbakan ve çevresindekilerin Gallant’ın “aklını kaçırdığını” söyleyerek öfkelendiklerini söyledi.

İsrail’de Philadelphia bölünmesi

“Karar Gallant için bağlayıcı”

Öte yandan Netanyahu Mısır ile Gazze sınırındaki 14 kilometrelik Philadelphia Koridoru’ndaki İsrail işgali ve esir takası anlaşmasını engellediği yönündeki eleştirilere ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Netanyahu, Gazze’ye saldırıların hedefine ulaşmasının Philadelphia Koridoru’ndan geçtiğini iddia ederek, “Buradan çekilmeyeceğiz. Burada kalmak konusunda hepimiz ısrarcı olmalıyız” ifadesini kullandı.

İsrail’in yaklaşık 20 yıl önce Gazze’den çekildiği dönemde, Philadelphia Koridoru’nun öneminden bahsettiğini öne süren Netanyahu, koridorda hakimiyet kuramamalarının Gazze’yi işgal etmek ve Refah’ı ele geçirmek için hiçbir uluslararası veya ulusal meşruiyet olmamasından kaynaklandığını savundu.

Savunma Bakanı Gallant’ı kastederek, geçen hafta Gazze’de 6 İsrailli esirin cenazelerinin bulunmasının ardından bazı İsrailli yetkililerin Philadelphi Koridoru’ndaki işgalin sona erdirilmesi yönündeki açıklamalarını duyduğunda “şok olduğunu” belirten Netanyahu, kararın kabinede alındığını ve bunun “herkes için bağlayıcı” olduğunu belirtti.

Ayrıca, şahsına ve hükümete yönelik protesto ile eleştirilere değinen Netanyahu, “(İsrailli) esirleri kurtarma konusuna benim kadar kimse bağlı değil, bu konuda kimse bana söz söyleyemez” dedi.

ORTADOĞU

İran, UAEA ile siyasi baskı olmadan müzakere istiyor

Yayınlanma

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) bu haftaki yönetim kurulu toplantısı öncesinde nükleer programıyla ilgili görüşmelerin “siyasi baskı ve mülahazalardan uzak” yürütülmesini umduğunu söyledi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tüm çabalarımız ve görüşmelerimizdeki vurgumuz UAEA’nın teknik çalışmalarını bazı tarafların yıkıcı ve şeytani baskılarından uzak bir şekilde yapmasını sağlamaktı” dedi.

WSJ: ABD’yle Avrupa “İran” konusunda karşı karşıya geldi

UAEA Başkanı Rafael Mariano Grossi, geçen hafta Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın da bulunduğu üst düzey yetkililerle görüşmek üzere İran’a gitti. Fordo ve Natanz nükleer tesislerini ziyaret etti.  Ziyaret, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın İran’ı eleştiren yeni bir karar tasarısını kabul etmesinin beklendiği UAEA Yönetim Kurulu’nun bu hafta Viyana’da yapacağı toplantı öncesinde gerçekleşti.

Bekayi tarafların “İran ile ajans arasındaki meselelerin siyasi baskı ve mülahazalardan uzak, teknik bir şekilde devam etmesini sağlayacaklarını” umudunu dile getirdi.

Grossi’nin ziyaretini “faydalı ve olumlu” olarak değerlendiren Bekayi, ziyaretin Tahran ve Ajans arasında “karşılıklı anlayış” sağladığını söyledi.

‘UAEA bu kararıyla İran’a baskı yapamaz’

2015 yılında İran ile varılan anlaşma, İran’ın nükleer programını kısıtlaması karşılığında yaptırımlardan muaf tutulmasını öngörüyordu. Ancak bu anlaşma, Donald Trump yönetimindeki ABD’nin 2018’de tek taraflı olarak çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymasıyla çöktü.

İran buna karşılık olarak anlaşma kapsamındaki taahhütlerinden vazgeçerek uranyum zenginleştirme seviyesini %60’a kadar çıkardı. Bu oran, bir nükleer bomba üretmek için gereken seviyenin hemen altında yer alıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Lübnan cephesinde ateşkes ihtimali artıyor

Yayınlanma

Diplomatik kaynaklar, Hizbullah’ın İsrail ile savaşı sona erdirmek için ABD tarafından hazırlanan ateşkes önerisine açık olduğunu söylüyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein’ın Tel Aviv ile Hizbullah arasında ateşkesi görüşmek için Lübnan ve İsrail’i ziyaret etmesi bekleniyor.

El Arabiya’nın görüşmelerde yer alan kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Washington’un geçen hafta Beyrut’a ilettiği taslak üzerinde henüz açık bir anlaşma sağlanmamış olsa da Hizbullah anlaşmaya hazır olduğuna dair “olumlu işaretler” verdi. Lübnan basını da Hochstein’in yarın Beyrut’ta temaslarda bulunacağını yazdı. İsrail devlet televizyonu KAN ise  Hochstein’in Lübnan’daki görüşmelerin ardından Tel Aviv’e geçmesinin beklendiğini aktardı.

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Adı açıklanmayan yetkililere dayandırılan haberde, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkese varılması için yürütülen dolaylı müzakerelerde “önemli ilerleme kaydedilmesinin” beklendiği ifade edildi.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağını geçen hafta Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye teslim ettiğini yazmıştı.

Hizbullah’a yakın Meclis Başkanı Nebih Berri, Hizbullah’ın yanı sıra Lübnan hükümeti adına da müzakerelerde bulunuyor. Berri’nin ekibi halen teklifi incelediklerini ve Hizbullah’ın resmi bugün ileteceğini söyledi.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre, anlaşma taslağında, İsrail’in 7 gün içinde Lübnan’ın güneyindeki güçlerini çekmesi ve yerine Lübnan ordusunun geçmesi yer alıyor. Taslağa göre, İsrail ordusunun güneyden çekilme süreci ABD ve bir başka ülke tarafından denetlenecek. Ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonraki 60 gün içinde ise Lübnan, ülkenin güneyindeki grupları silahsızlandıracak.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına uygun olarak Lübnan’daki söz konusu grupların yeniden silahlanmasını önlemek için, Lübnan’a herhangi bir silah satışı veya Lübnan içinde silah üretimi Lübnan hükümeti tarafından denetlenecek.

İsrail ve Lübnan, BMGK’nın 1701 sayılı kararının önemini kabul edecek ancak söz konusu taahhütler, iki ülkenin gerektiğinde kendini savunma hakkını engellemeyecek.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) haricinde Lübnan ile İsrail sınırındaki Mavi Hat’ta tek silahlı unsur Lübnan ordusu olacak.

El Arabiya’ya göre diplomatik kaynaklar, ABD’nin mevcut taslağındaki iki ana anlaşmazlık noktasının meşru müdafaa hakkı ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararının uygulanmasını sağlayacak uluslararası bir izleme gücüne ilişkin dil olduğunu söyledi.

Lübnan, ABD’nin önerisindeki meşru müdafaa hakkıyla ilgili ifadenin muğlak olduğunu ve İsrail’in Lübnan hava sahasında günlük uçuşlarına devam etmesine ya da güvenlik tehdidi olarak gördüğü hedeflere saldırmasına izin verdiğini düşünüyor. Fransa Dışişleri Bakanı geçen hafta yaptığı açıklamada İsrail’in istediği zaman saldırmasına izin verilmesi konusunda kararlı olduğunu söyledi. Jean-Noel Barrot “Bu, bir ülkenin egemenliği ile bağdaşmaz” dedi.

İsrail’in Lübnan’da ateşkes için öne sürdüğü şartlar BMGK kararlarına aykırı

BM Barış Gücü’nden (UNIFIL) ayrı olarak oluşturulacak uluslararası güce bazı Arap ülkelerinin yanı sıra Almanya, Birleşik Krallık, Fransa ve ABD de katılacak. Kaynaklar bu gücün sahada asker bulundurmayacağını söyledi. Ancak Hizbullah’ın böyle bir güce Almanya ve İngiltere’nin katılımına itiraz ettiği ileri sürülüyor.

Öte yandan olası bir ateşkes ile ilgili İsrail’in tutumu belirsizliğini korurken Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, Biden’a bir dış politika başarısı “armağan etmek” istemediğini ifade ettiği bildirildi. Ancak, Biden ile Donald Trump arasındaki geçen haftaki görüşmeyi bilen yetkililer, Trump’ın savaşı bir an önce sona erdirecek bir anlaşmayı desteklediğini El Arabiya’ya aktardı.

Kaynaklar ve yetkililer, Trump’ın geçiş ekibi üyeleri ile Capitol Hill’deki Cumhuriyetçi milletvekillerinin anlaşmaya karşı çıktığını ve Biden yönetiminin İsrail’in aleyhine bir anlaşma sunacağını öne sürdüklerini belirtti.

Lübnan’da ateşkes diplomasisi hızlanırken işgalin genişletilmesine onay verildi

Ancak daha önceki ateşkes müzakerelerinde Hizbullah’ın ateşkesi kabul etmesinden kısa bir süre sonra İsrail, Hizbullah lideri Nasrallah’a suikast düzenleyerek süreci baltalamıştı. Bu son müzakere turunda da Hizbullah’tan olumlu sinyaller gelirken İsrail’in Hizbullah’ın basın sorumlusu Muhammed Afif’i öldürmesi dikkat çekti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Yayınlanma

ABD’nin Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlanması için Lübnan’a anlaşma önerisini sunmasından saatler sonra İran lideri Ali Hamaney’in Başdanışmanı ve Lübnan Özel Temsilcisi Ali Laricani, Lübnan’da Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile ayrı ayrı görüştü.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağı teslim ettiğini yazdı.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

El Cedid televizyonunun isimsiz kaynaklardan aktardığına göre Johnson, ABD elçisi Amos Hochstein adına Meclis Başkanı Berri’ye BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına dayanan bir anlaşma taslağı veya çözüm önerisi sundu. Anlaşmanın ayrıntılarına değinmeyen El Cedid kanalı, “Berri’nin Hizbullah ile istişare ettikten sonra öneri hakkında yanıt vereceğini” aktardı.

Anlaşma önerisinin Lübnan’a sunulmasından saatler sonra Hamaney’in danışmanı Beyrut’a geldi.

Lübnan Başbakanı Mikati’nin ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre Laricani ve beraberindeki heyet, Mikati tarafından kabul edildi. Toplantıda Mikati, “1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının uygulanması, ulusal birliğin desteklenmesi ve Lübnanlılar arasında hassasiyet oluşturacak ve bir tarafı diğerinin aleyhine olacak şekilde kayıracak pozisyonlar alınmaması bakımından Lübnan devletinin duruşunun desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.

Katz’ın “Hizbullah” açıklaması Halevi’yi bile şaşırttı

Laricani ise ülkeye yönelik saldırıların durdurulması, ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı BMGK kararının uygulanmasının Lübnan hükümetinin önceliği olduğunu bildiklerini, İran’ın Lübnan hükümeti tarafından alınan her türlü kararı ve Lübnanlıların üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanının seçilmesini desteklediğini ifade etti.

Lübnan Meclis Başkanı Berri’nin ofisinden yapılan açıklamada ise görüşmede bölgedeki genel durum, İsrail’in Lübnan’a yönelik devam eden saldırganlığı ve mülteciler meselelerinin ele alındığı aktarıldı.

“Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz”

Laricani, görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırganlığından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması için Lübnanlı yetkililerle istişarelerde bulunduğunu belirtti.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

ABD’nin, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla BMGK’nın 1701 sayılı kararına dayanan anlaşmanın taslağını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye sunmasının ardından İran’ın bu anlaşmayı bozmak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Laricani, “Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz. Çözümler arıyoruz. Lübnan’ı her koşulda destekliyoruz. Durumu bozanlar Netanyahu ve çetesi. Dostlarınızı ve düşmanlarınızı tanıyın” dedi.

Laricani, Lübnanlı yetkililerin ve Hizbullah’ın kabul ettiği her anlaşmayı desteklediklerini belirterek İran lideri Hamaney’in mesajını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye ilettiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English