Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Gazze’de “generallerin planı” gündemde

Yayınlanma

İsrail Meclisi Dışişleri ve Güvenlik Komisyonu, kuzeyde Hizbullah ile yaşanan gerilimi tartışmak üzere toplandı. Basına kapalı yapılan oturumda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, emekli üst düzey İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) subayları tarafından önerilen ve kuzey Gazze’yi kuşatmayı içeren “generallerin planı” olarak adlandırılan öneriyi değerlendirdiklerini açıkladı. Netanyahu, ayrıca Hizbullah’a baskı uygulanmasının Hamas lideri Yahya Sinvar’ı müzakere masasına çekebileceğini savundu.

Netanyahu, oturumda Hamas’ın geride kalan güçleriyle nasıl mücadele edileceğine ilişkin eski İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı emekli General Giora Eiland’ın sunduğu plan dahil seçeneklerin tartışıldığını söyledi.

Yedioth Ahronot gazetesine göre, Eiland’ın ortaya attığı ve ordudaki onlarca üst düzey subay tarafından desteklenen plan, İsrail’in, Gazze’nin kuzeyini ablukaya alıp halkını tehcir ederek insani yardımları kontrol altına almayı amaçlıyor.

Plan çerçevesinde kuzey ile güneyi birbirinden ayıran Netzarim Koridoru’nun kuzeyinde yer alan bölgenin tamamının (Gazze, Kuzey Gazze, Beyt Hanun, Beyt Lahiya ve Cibaliya) kapalı askeri bölge ilan edilmesi, bölgede yaşayan yaklaşık 300 bin kişinin ordunun “güvenli” koridorları aracılığıyla derhal burayı terk etmesi öngörülüyor.

Halkın burayı boşaltması için verilecek 1 haftalık mühletin ardından bölgeye tam bir askeri abluka uygulanması ve Gazze’deki direnişçilerin teslim olma ya da ölüm seçeneğinden birini seçmek zorunda kalması hedefleniyor.

Ayrıca Netanyahu, Gazze’deki savaşın kazanılabilmesi için insani yardımların dağıtımını kontrol etmenin kilit önemde olduğunu ve aşiretleri bu süreçte devreye sokma çabalarının başarısız olduğunu itiraf etti. Bu nedenle, bölgedeki yönetimi geçici olarak askeri bir rejim altında yürütmenin gerekli olabileceğini ileri sürdü.

Likud Milletvekili Amit Halevi, Eiland’ın planını memnuniyetle karşılayarak, bunun Gazze politikasında “doğru bir rota” olduğunu iddia etti. Halevi, Hamas’ı yenmek için alan ve nüfus üzerinde kontrol sağlanması gerektiğini savunarak, bu yaklaşımın aynı zamanda rehinelerin serbest bırakılma şansını da artıracağını söyledi.

“Hizbullah’a baskı Hamas’ı masaya oturtabilir”

Oturumda Hizbullah’a karşı süren çatışmalara değinen Netanyahu, Hizbullah’ı sınırdan uzaklaştırmak ve yeteneklerini zayıflatmak için operasyonların süreceğini, ayrıca Hizbullah’a baskının Hamas lideri Sinvar’ı müzakere masasına çekebileceğini ancak tam ölçekli bir savaşa girmenin istenmeyen bir durum olduğunu söyledi.

Öte yandan Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) yakında Gallant ve kendisi için tutuklama emri çıkarabileceğini öngördüğünü aktardı. Netanyahu milletvekillerine UCM Başsavcısı Kerim Han’ın, “siyasi bir güdümlü füze” olduğunu söyledi.

ORTADOĞU

SDG’den sonra ENKS de geçici Anayasa’ya itiraz etti

Yayınlanma

ahmet şara-mazlum abdi

Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) rakip olarak Türkiye’nin de desteği ile kurulan ve Erbil’e yakınlığıyla bilinen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), yeni Suriye anayasa taslağını eleştirdi.

Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yönetiminin lideri Ahmed Şara dün geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı. “İslam hukuku yasaların temel kaynağıdır” maddesinin de bulunduğu yeni anayasaya HTŞ ile hafta başında el sıkışan SDG’den sonra ENKS de tepki gösterdi.

ENKS’den yapılan açıklamada “Bu bildiri, Suriye toplumunun gerçek çeşitliliğini yansıtan demokratik bir devlet inşa etme yönündeki beklentilerden uzak, hayal kırıklığı yaratan bir belgedir” denildi.

Taslağın, “Suriye’nin çeşitli siyasi, etnik ve dini bileşenlerini temsil etmeyen bir komisyon tarafından hazırlandığına” vurgu yapılan açıklamada, “Bu durum, belgenin kapsayıcılığını ve ulusal uzlaşıyı zayıflatmış, dışlama politikasını ve iktidarın tekelleşmesini pekiştirmiştir” ifadelerine yer verildi.

ENKS, geçici anayasanın “Suriye’nin çok uluslu ve çok dinli bir devlet olarak çoğulcu doğasını görmezden geldiği, ülkedeki etnik ve dini bileşenlerin haklarını güvence altına almadığı” eleştirisinde bulunduğu açıklamada, “Devletin isimlendirilmesinde tek bir etnik kimliği sabitleyerek diğer bileşenleri açıkça dışlamıştır. Ayrıca, cumhurbaşkanının dini konusundaki şartı koruyarak devletin dinler karşısında tarafsızlığı ilkesine aykırı davranmış, demokratik bir sistemin temeli olması gereken eşit vatandaşlık ilkelerine ters düşmüştür” ifadelerine yer verdi.

Rudaw’ın aktardığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bunlara ek olarak bildiri, merkezi yönetim sistemini güçlendirmiş ve cumhurbaşkanına, güçler ayrılığı veya kurumsal denge için net garantiler sunmadan geniş yetkiler vermiştir. Bu durum, otokratik yönetimin yeni biçimlerde yeniden üretilmesi konusunda endişe yaratmaktadır. Bildiri ayrıca sivil ve bireysel özgürlüklere ek kısıtlamalar getirmiş, kadının rolünü sosyal statüsünü ve toplumsal rolünü korumakla sınırlandırmıştır. Bu yaklaşım, baskı ve toplum üzerindeki kısıtlamaların bir uzantısıdır.”

“Geçiş döneminin adil katılım garantileri olmaksızın beş yıl olarak belirlenmesi, bu süreci gerçek bir siyasi dönüşümün hazırlığı olmak yerine mevcut durumu pekiştiren bir araca dönüştürmektedir. Bu durum, krizi çözmek yerine derinleştirmektedir.”

“Suriye Kürt Ulusal Konseyi, bu bildiriyi tekçiliği ve iktidarın tekelleşmesini pekiştiren bir adım olarak görmektedir. Bu durum, siyasi ve etnik çoğulculuğu sağlamak için bildirinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde tüm ulusal demokratik ve etnik güçlerden sorumlu bir duruş gerektirmektedir.”

“Konsey ayrıca, Kürt meselesinin yerli bir halkın meselesi olarak adil ve demokratik çözümü için mücadele etme, tüm vatandaşlarının haklarını garanti altına alan ve aralarında adalet ve eşitliği sağlayan adem-i merkeziyetçi bir Suriye çerçevesinde mücadele etme kararlılığını vurgulamaktadır.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, Edan Alexander’ı serbest bırakacak

Yayınlanma

Edan Alexander

Hamas, ateşkese arabulucu ülkelerin sunduğu öneriye yanıt olarak Gazze’de esir tutulan biri hayatta 4’ü ölü, 5 ABD-İsrail vatandaşını teslim edeceğini duyurdu.

Hamas’tan yapılan açıklamada, dün arabulucu ülkeler Mısır ve Katar’dan müzakerelerin yeniden başlatılmasına ilişkin bir öneri alındığı ve olumlu şekilde değerlendirildiği belirtildi. Öneriye cevaben Hamas’ın ABD vatandaşlığı da bulunan hayattaki İsrail askeri Edan Alexander ile 4 ABD-İsrail vatandaşının naaşını teslim edeceği aktarıldı.

Hamas’ın ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelere başlamaya hazır olduğu vurgulanan açıklamada, İsrail’e ateşkes anlaşmasına tam uyma çağrısı yapıldı.

Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart’ta sona ermişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail hükümeti, 3 Şubat’ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini engellemişti.

İsrail, 2 Mart’ta Gazze Şeridi’ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart’ta da Gazze Şeridi’ne elektrik tedarikini kesmişti.

İsrail müzakere heyetinin 10 Mart’ta “kalıcı ateşkesi görüşme” yetkisi olmaksızın Katar’ın başkenti Doha’ya ulaştığı bildirilmişti. ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da müzakerelere katılmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Suriye’den sonra Lübnan’da da kalıcı işgale hazırlanıyor

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kara sınırını belirlemek için Lübnan’la yapılması planlanan müzakerelere rağmen İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki beş stratejik noktada “süresiz olarak” kalacağını söyledi.

Katz’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, dün Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir ve diğer üst düzey askeri yetkililerle yaptığı değerlendirme toplantısında Katz, “Ordunun Lübnan’daki tampon bölgeyi kontrol eden beş noktada süresiz olarak kalacağını ve bunun, kuzeydeki İsrail vatandaşlarını korumak adına alınan bir karar olduğunu” net bir şekilde ifade etti. Ayrıca, bu durumun gelecekte, sınırdaki anlaşmazlık noktalarıyla ilgili olası müzakerelerle bağlantılı olmadığını açıkladı.

Times of Israel’de yer alan habere göre Katz, orduya bu beş stratejik noktadaki mevzilerini güçlendirmesi ve uzun süreli işgale hazırlanması talimatını verdi.

İsrail ve Lübnan; ABD ve Fransa arabuluculuğunda iki ülke arasındaki kara sınırı dahil sorunların çözümü için üç ortak çalışma grubunun kurulması konusunda anlaşmıştı. İsrail basınına göre Tel Aviv yönetimi bu sürecin sonunda Lübnan ile ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. Hizbullah’a yakın medyaya göre “yeni Lübnan yönetiminin ABD’nin çıkarlarına daha uygun bir pozisyonda olması, Hizbullah’ın bu sürece karşı koymasını zorlaştırıyor.” Ancak yine de “Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı da kesin.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English