Bizi Takip Edin

AMERİKA

‘Gazze’de Türkiye’nin garantörlüğü çok uygun olur’

Yayınlanma

Trump hükümetinin en etkili isimlerinden, eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve NATO eski Genel Sekreter Yardımcısı Guy B. Roberts Harici’ye konuştu.

Önceki Başkan Donald Trump döneminde ABD’nin Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Programları’ndan sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yürüten Guy B. Roberts, ayrıca NATO’nun kitle imha silahları politikasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Nükleer Politika Planlama Direktörlüğü görevlerini de yürüttü.

Roberts, şu anda McDill Hava Üssü Ortak Özel Harekât Üniversitesi’nde silah kontrolü ve nükleer silahların yayılmasıyla ilgili dersler vermektedir. Roberts’ın; dış ilişkiler, uluslararası kuruluşlar, stratejik konularda ikili ve çok taraflı müzakereler ile uluslararası hukuk alanında 40 yılı aşkın deneyimi bulunmaktadır.

MASA Strateji Merkezi’nin konuğu olarak Ankara’ya gelen Guy B. Roberts, Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı, İsrail-Hamas çatışması, Rusya-Ukrayna savaşı ve Türkiye-NATO ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

‘Blinken İsrail’e daha fazla destek toplamak için Türkiye’ye geldi’

 *ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ankara’daydı. Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile görüştü. Görüşme sonrası ortak basın açıklaması yapılmaması dikkat çekti ve Fidan’ın Blinken’ın sarılma hamlesine karşılık vermeyip sadece elini sıkması basına yansıdı. Türk medyasında Blinken Ankara’da soğuk karşılandı şeklinde yankı buldu bu gelişme. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Washington-Ankara arasındaki soğukluğun bir yansıması mıydı? İkinci olarak Blinken’ın Türkiye’yi elindeki rehineleri serbest bırakması için Hamas’a daha fazla baskı yapmaya ikna etmeye çalıştığı ancak Ankara’nın buna yanaşmadığı söyleniyor. Washington’ın bu görüşmeden beklentisi neydi? İstediğini elde edemedi mi?

Elbette Dışişleri Bakanı, İsrail’e yardım etmek için bir destek koalisyonu kurmak ve temelde devam eden mevcut savaşa müdahale etmek için destek oluşturmak istiyordu. Sanırım ziyaretle yapmaya çalıştığı şey de buydu. Bir “ara” için destek almak ve aynı zamanda Hamas’ın saldırısı karşısında İsrail’e daha fazla destek sağlamak için birçok yere gittiğini biliyorum. Daha sonra da şu anda ellerinde bulunan 240 rehinenin serbest bırakılması için hangi prosedürlerin uygulanabileceğini ele almak istedi.

Gazze’de insani ara Hamas’ın işine yarar’

*Evet, ABD Başkanı Biden da insani bir aradan bahsediyor. Ancak İsrail o noktaya yaklaşmıyor. Gazze’de gıda krizi yaşanıyor. Elektrik yok, içme suyu yok. Bombalamalar devam ediyor. Peki Biden’ın bahsettiği bu insani ara nasıl mümkün olacak? Sizce İsrail neden buna yanaşmıyor?

Bana göre Netanyahu “savaştayız” dedi. Bir ara, insani bir duraklama yalnızca Hamas’ın direnmesine, savaşa katılmak ve yaptıklarına devam etmek için ihtiyaç duyduğu malzemeleri temin etmesine yardımcı olacaktır. Şu anda devam eden insani krize yardımcı olacağını umduğumuz ara… Ancak İsraillilerin, aranın (insani) maksadına ulaşmayacağı görüşünü benimsediğini düşünüyorum. Aslında bu şekilde bir durumda bir nevi ara vermek veya durdurmak daha da zor bir ortam yaratacaktır.

*İsrail’in yaptığı açıklamanın meşru olduğu düşünüyor musunuz?

Düşünmüyorum. Diğer yandan Hamas’ın 1400’ün üzerinde Yahudiyi öldüren saldırısı nedeniyle İsrail’e sempati duymadan duruma bakmak çok zor. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük Yahudi katliamı.

*Ve bir ayda on bin Filistinli öldürüldü…

Öte yandan, sadece Hamas savaşçılarının değil, sivillerin de zarar görmesi ve ölümleri dikkate alınmaksızın aşırı güç kullanımı var ve bu da İsrail’in, yaptıklarına yönelik desteğin büyük bir kısmını kaybetmesine neden oldu.

*Şimdi de İsrail Gazzelileri yerlerinden çıkarıyor. Gazze’yi kuzey Gazze ve Güney Gazze olarak böldüler. Gazzelilere güneye kaçmalarını söylüyorlar ama onlar yoldayken İsrail yine de onları vuruyor. Bu aslında çok çelişkili.

Orada yaptığınız şeyle çatışmayı daha da genişletiyorsunuz. Biliyorsunuz Mısır, oraya gelip yaşayacak bir grup insanın olmasından memnun değil. Ürdün memnun değil. Zaten ülkelerinde çok sayıda mülteci yaşıyor. İsrail’in Suudi Arabistan’la geliştirmekte olduğu olumlu ilişkiler şu anda askıda. Herkes ilişkilerini İsrail’in (Gazze’ye) tepkisine göre değerlendiriyor. Bu, bölgede çok daha tehlikeli ve gergin bir durum yarattı.

‘Türkiye köprü konumunda’

*Türkiye’de şimdilerde aslında bir “garantörlük modeli” tartışılıyor. Türkiye bölgede iki devletli çözümün garantörü olabilir mi? Bu konudaki görüşünüzü soracaktım. Şunu da hatırlatmak isterim, eski İsrail Devlet Başkanı Weizman’ın “barış anlaşmasının İstanbul’da imzalanabileceği” hayali vardı. Bunu Türkiye eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’e söylemişti. Bay Weizman’ın yıllar önceki, 30 yıl önceki hayali bu. Ne düşünüyorsunuz?

Evet, bunun Türkiye için çok uygun bir rol olacağını düşünüyorum. Türkiye bizim en önemli NATO müttefiklerimizden biridir. Önemli olmasının nedeni ise Ortadoğu ile Avrupa arasında bir köprü olmasıdır. Ve bölgede önemli bir yere sahip. Ancak bu rolü üstlenerek bölgede önemli bir lider olduklarını ispatlayacaklarını ve göstereceklerini düşünüyorum. Mükemmel bir çözüm olacağını düşünüyorum. Biliyorsunuz Oslo Anlaşmaları vardı. Birisi Norveç’in olup bitenlerle ne ilgisi olduğunu sorabilir. Ancak Türkiye’nin önemli bir rolü var ve böyle bir şeyin gerçekleşmesinde önemli bir çıkarı var.

‘Macron’un önerisi gerçekçi değil’

*Fransa Cumhurbaşkanı Macron İsrail’i ziyaret etti ve Netanyahu ile ortak basın açıklaması yaparak sözde IŞİD’e yönelik olduğu gibi Hamas’a karşı da küresel bir koalisyon, küresel askeri koalisyon kurmaları gerektiğini söyledi.

Eh, zor. Daha zor olacak. Çözümde payı olmayan ülkeler olacaktır. O yüzden bölgesel çözümün çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

*Türkiye şu anda bu anlaşmazlığın çözümü için bölgesel bir koalisyonun kurulması gerektiğini tartışıyor. Ne dersiniz?

Orta Doğu’da bölgesel bir çözüme sahip olmanın, Hamas ve İsrail’in işleri kendi başlarına çözmeye çalışmalarından çok daha olumlu ve muhtemelen daha istikrarlı bir çözüm süreci türü olduğunu düşünüyorum. Bunun ilerlemek için çok olumlu bir yol olduğunu düşünüyorum. Çünkü bölgede olup biten her şey onları etkiliyor. Ve tüm bu ülkelerin kabul etmesi durumunda kilit ülke Suudi Arabistan olacak, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeler de olacaktır. Bence bu çok iyi bir fikir. Bunu yüzde yüz destekliyorum.

‘ABD; Rusya, Çin ve İran’ı dengelemek için Ortadoğu’ya nükleer denizaltı gönderdi’

*ABD uzun bir süredir Orta Doğu’daki askeri varlığını azaltıyordu, ancak şu anda ABD’li yetkililer defalarca “İsrail’e daha fazla destek” ilan etti. Ve İsrail’e her gün giden binlerce ton mühimmatın yanı sıra artık bölgede ABD’nin nükleer enerjiye sahip bir denizaltısı da var. Bundan ne anlamalıyız? ABD ordusu Orta Doğu’ya güçlü bir şekilde geri mi dönüyor?

Denizaltının varlığının ne anlama geldiğine dair çok önemli bir soru bu. Bence dengelemeye çalıştıkları şey, ABD’nin bölgede hayati güvenlik çıkarlarına sahip olduğunun tanınmasıdır. Rusya’nın bölgeye ilgisi daha fazla. Ve açıkçası Çinliler de orada ilerleme kaydediyor. Bu onlara sadece bir işaret. ABD varlığını dengelemenin bir yolu olarak bölgedeki ülkelerle daha fazla ilişki kurduklarını biliyorsunuz. Bu çok endişe verici. Ve diğer yönü de İran’a, bu tür çatışmalara daha fazla müdahil olmalarının ABD ve bölgedeki ortaklarından olumsuz tepki alacağına dair bir mesajdır.

*Birkaç hafta önce Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova ile röportaj yaptım. Bana ABD’nin Hamas’ın saldırısını önceden bildiğini ancak bu istihbaratı, bu bilgiyi kamuoyuna duyurmadığını söyledi. Bunu İsrail ile paylaşmadılar. Hamas’ın operasyonu öncesinde ABD’nin, bu askeri yardımı İsrail’e kaydırmak için Ukrayna’ya yaptığı yardımı azaltma kararı aldığını da söyledi. Bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Durum böyle olsaydı çok şaşırırdım. Çünkü eğer ABD saldırının yakın olduğuna dair istihbarata sahip olsaydı, bunu İsraillilere ileteceklerinden neredeyse yüzde yüz eminim. Bence oradaki asıl sorun, İsrail istihbaratının pek çok işaret ve sinyal görmesi ama bunu gerektiği gibi ciddiye almaması konusundaki kayıtsızlığıydı. İşte bu yüzden gafil avlandılar.

‘Türkiye NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri’

*ABD ile Türkiye arasındaki drone krizini sormak istiyorum. Sanırım ilk defa bir NATO üyesi başka bir NATO üyesine ait insansız hava aracını düşürdü. Bu NATO için ne anlama geliyor? ABD, Türkiye’nin Suriye’deki hamlesinden rahatsız mı? Türkiye’nin NATO’daki yerini nasıl tanımlarsınız?

Türkiye’nin NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Yine konumları nedeniyle, askeri yetenekleri nedeniyle.

‘Trump seçilirse Ukrayna’da savaşı bitirir’

*Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Valeriy Zaluzhny, geçen hafta The Economist dergisine verdiği röportajda, Rusya ile savaşın çıkmaza girdiğini söyledi. Ve savunmanın yerini mevzi savaşı alma riski var dedi. ABD basını, The Nation da nükleer savaşın yakın olduğunu ve Ukrayna’da ateşkese ihtiyaç duyulduğunu yazdı. ABD Başkanlık seçimleri yaklaşırken, özellikle Cumhuriyetçiler arasında, Ukrayna’ya yapılan yardım oldukça tartışmalı ve eleştiri topları altında. Washington bu savaşı desteklemeye ne kadar devam edebilir? Ayrıca Trump’ın yeniden seçimleri kazanmaya yakın olduğu söyleniyor. Donald Trump’ın seçimi kazanması durumunda Ukrayna’daki durumun değişeceğini düşünüyor musunuz?

Elbette, Başkan seçilirse bu sorunu 24 saat içinde çözeceğine dair açıklama yaptığını muhtemelen biliyorsunuzdur.

Sanırım Rusya ve Ukrayna’yı çatışmayı durdurmaya ve Rusların Ukrayna’ya yönelik saldırganlığına neden olan toprak anlaşmazlığının nasıl çözüleceği konusunda bir süreç üzerinde anlaşmaya varmaya zorlamak ve teşvik etmekten bahsediyordu. Rusya, sanırım, gelip müzakere masasına oturmaya istekli olduklarına dair karışık sinyaller verdi. Şu ana kadar Ukraynalılar ilgilenmediklerini söylediler. Ama aynı zamanda onların eylemleri bir çıkmaza girmişti. Büyük olasılıkla, her iki taraf da birkaç ay boyunca birbirine karşı fazla ilerleme kaydedemeyecek.

*Trump yeniden seçilirse ne olur?

Tekrar seçilirse sözünün eridir. Dediğini yapacaktır.

*Son sorum İsveç’in NATO hedefi ile ilgili. İsveç’in NATO’ya katılımına ilişkin protokol Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanarak TBMM’ye gönderildi. İsveç’in NATO üyeliği karşılığında ABD ile F-16 anlaşması gündemdeydi. Sizce Türkiye istediğini alacak mı?

F16’lara gelince, kesinlikle. Bunun adil bir ifade olduğunu düşünüyorum. Benim anladığım kadarıyla niyet mektubunu zaten imzalamışlar. Bu aslında dahil olmanın adımlarından biri. Bildiğim kadarıyla buna karşı çıkacak bir kongre üyesi ya da kimse yok. Yani bunun bitmiş bir anlaşma olduğunu düşünüyorum.

Röportajın tamamını izlemek için:

AMERİKA

ABD’de Cumhuriyetçiler Ukrayna’ya yardım yasasını engelledi

Yayınlanma

Çarşamba günü ABD Senatosundaki Cumhuriyetçiler, Ukrayna’ya daha fazla finansman sağlama çabasını engelleyerek Başkan Joe Biden’ın temel dış politika hedeflerinden birine bir darbe daha indirdi.

Senatodaki tasarı İsrail ve Tayvan’a da fon sağlamayı içeriyordu fakat Cumhuriyetçiler sınır güvenliği için yeterli paranın olmadığını düşünüyordu. Cumhuriyetçi grup, göç konusunda ekstra kısıtlamalar olmadan Ukrayna’ya ek yardımı desteklemeyeceğini ilan etmişti.

Biden oylamadan önce yaptığı açıklamada Kongredeki Cumhuriyetçilerin Kiev’e daha fazla yardım yapma konusundaki isteksizliklerinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ‘umabileceği en büyük hediyeyi’ vermek anlamına geldiğini ileri sürdü.

Çarşamba günü diğer G7 liderleriyle sanal bir toplantının ardından Beyaz Saray’da konuşan Biden, “Ukrayna’ya tedarik sağlama kabiliyetimizdeki herhangi bir kesinti Putin’in konumunu açıkça güçlendirir,” dedi ve ABD’nin Kiev’e yardım etmek için ‘parasının tükendiğini’ belirtti.

‘Tarihin özgürlük davasına sırtını dönenleri sert bir şekilde yargılayacağını’ ileri süren ABD Başkanı, “Putin’in kazanmasına izin veremeyiz. Bu, tüm dostlarımızın çıkarına olduğu kadar bizim de büyük ulusal çıkarımıza olacaktır,” ifadelerini kullandı.

Demokratlar da ‘Cumhuriyetçi isyan’a dahil oldu

Senatoya sunulan 111 milyar dolarlık paket Ukrayna için 60 milyar dolar içeriyordu. Senato kurallarına göre tasarının görüşülmesine devam edilebilmesi için 100 üyeden 60’ının oyu gerekiyordu fakat tasarı dokuz oyla reddedildi.

Senatodaki tüm Demokratlar başlangıçta tasarı lehinde oy kullanmış, fakat tasarı 49’a karşı 51 oyla reddedilmişti. Genellikle Demokratların yanında yer alan Vermont’lu bağımsız Bernie Sanders, İsrail’e mali destek de içermesi nedeniyle muhalefete geçti. Senato çoğunluk lideri New York Demokratı Chuck Schumer, tasarının geçmeyeceğinin anlaşılması üzerine oyunu hayır olarak değiştirerek tasarıyı daha sonra tekrar gündeme getirme imkanı buldu.

Senatodaki tasarının kabul edilmemesiyle birlikte, Kongrenin Ukrayna’ya yardım konusunda yıl sonundan önce bir anlaşmaya varması şüpheli hale geldi.

Biden, ABD’nin Ukrayna fonlarının kurumasına yol açabilecek bir noktaya gelmesinin ‘şaşırtıcı’ olduğunu söyledi ve suçu doğrudan Cumhuriyetçilere yükledi.

Başkan, “Kongre’deki Cumhuriyetçiler Putin’e umabileceği en büyük hediyeyi vermeye istekli ve sadece Ukrayna’da değil, bunun ötesinde küresel liderliğimizi terk ettiler,” iddiasında bulundu.

Amerikan kamuoyunda Ukrayna’ya yardım hevesi azalıyor

Bu arada kamuoyu yoklamaları Ukrayna’ya yardım konusunda ülke genelinde siyasi desteğin azaldığını gösteriyor. Gallup’a göre Amerikalıların yüzde 41’i ABD’nin Ukrayna’ya yardım etmek için ‘çok fazla şey’ yaptığını söylerken, bu oran Haziran ayında aynı şeyi yüzde 29’du.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, Ukrayna’ya yapılacak herhangi bir yardım karşılığında Meksika ile olan güney sınırında göçün sıkı bir şekilde sınırlandırılmasını talep ediyor ki bu Demokratların çoğu ve Beyaz Saray için kabul edilemez bir koşul.

Senatoda daha önce Kiev’i destekleyen Cumhuriyetçiler bu hafta Johnson’ın pozisyonunu benimseyerek partiler üstü bir uzlaşma umanları hayal kırıklığına uğrattı.

Biden, “Cumhuriyetçiler Ukrayna’nın finansmanını kendi aşırı partizan sınır politikalarına rehin tutarak ulusal güvenliğimizle oynuyorlar,” dedi. ABD Başkanı ‘sınır konusunda önemli tavizler vermeye hazır olduğunu’ ama ‘şu ana kadar hiçbir yanıt alamadığını’ söyledi. Yine de çözüm için baskı yapmaya devam edeceğini söyleyen Biden, 

“Çekip gitmeye hazır değilim ve Amerikan halkının da hazır olduğunu sanmıyorum,” iddiasında bulundu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Kripto parada yeni dönem: Amerikan devleti kontrolünü artırıyor

Yayınlanma

Kripto para piyasalarında Bitcoinin 44 bin dolar seviyesinin üzerine çıkması ile birlikte yeni bir ‘boğa’ sezonunun başlayabileceğine ilişkin işaretler de artıyor.

Bir süredir devam eden fiyat artışı, bir Bitcoin ETF’si (Borsa Yatırım Fonu) olasılığına ilişkin iyimserliğin yanı sıra Fed’in faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin daha riskli varlıkları desteklemesi sayesinde gerçekleşti.

Bitcoin’in şu anki yükselişinin daha az göz önüne alınan bir yönü de geçen ay dünyanın en büyük kripto borsası Binance’te yaşananlar. Şirket ve CEO’su kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamalarını kabul ederek, ABD Hazine tarihindeki en büyük ceza olan 4 milyar dolardan fazla ödeme yapmayı kabul etti. Suçlamalar arasında, Binance’in Hamas da dahil olmak üzere ‘terörist gruplar’ için para akladığı da yer alıyor.

Bazı ABD düzenleyici kurumları arasındaki mevcut kripto para karşıtı atmosfere rağmen, uzlaşma anlaşması Binance’in faaliyetlerine devam etmesine izin verdi.

Anlaşmaya göre Binance’in, federal düzenleyicilere rapor veren bağımsız bir dış tarafın gözetimi altında etkili bir ‘kara para aklama karşıtı sistem’ oluşturması gerekiyor.

Kripto pazarı yeniden düzenleniyor

Henry Farrell ve Abraham Newman, Wall Street Journal (WSJ) için kaleme aldıkları bir yazıda, bunun kriptoda bu türden ilk düzenleme

olduğuna dikkat çekiyor ve bunun para cezasından daha önemli olduğunu savunuyorlar. Yazarlar, yeni sistemin Binance’i ‘bir kanun kaçağından ABD hükümeti adına bir gözlemci ve uygulayıcıya’ dönüştüreceğini ileri sürüyorlar.

Düzenlemenin kripto pazarını da değiştireceği vurgulanıyor. WSJ’nin haberine göre kara para aklamayı önleme kuralları “bir virüs gibi yayılacak,” çünkü Binance ile iş yapmak isteyen herkesin ‘kendi evini de düzene sokması’ gerekiyor. 

Axios’ta yer alan değerlendirmeye göre ABD benzer bir şeyi yaklaşık 10 yıl önce büyük bankalara uyguladığı baskıyla, büyük para cezaları ve yeni düzenleyici kurumlarla yapmıştı.

Devlet gözetimi artıyor; kriptolar dolara bağlanıyor

Kripto piyasası yaşamaya devam ederken, kripto paranın ne olabileceğine dair vizyon ilk günlerinden çok farklı.

Binance anlaşması göz önüne alındığında, kripto tüccarlarının ABD doları hegemonyası dışında, merkezi olmayan bir Vahşi Batı pazarında faaliyet gösterdiğini iddia etmek artık çok zor.

Bunun yerine piyasa, büyük borsaların ABD hükümetinin gözetimi altında faaliyet gösterdiği merkezileşmeye doğru sürüklenmiş görünüyor.

Binance’a ceza uyarıydı

ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) üyesi Kristin Johnson salı günü yaptığı açıklamada, Binance’e verilen ağır cezanın kripto endüstrisi için ilan ettikleri uyarının bir parçası olduğunu ve bu sayede piyasaya ‘düzen ve yapı’ getireceğini umduğunu söyledi.

Johnson, Binance’e kesilen 4,3 milyar dolarlık cezanın, dünyanın en büyük kripto para borsasının ‘düzenlemeye uymakta başarısız olmasının’ ardından, diğer gruplar için caydırıcı olması amacıyla yüksek bir seviyede belirlendiğini savundu.

Johnson, Financial Times’ın Kripto ve Dijital Varlıklar Zirvesinde yaptığı konuşmada, “İpucunu alın, kendinizi birçok farklı şekilde kurtarabilirsiniz,” dedi.

“Bu bağlamda cezalar büyük ölçüde artırıldı çünkü … . [ABD pazarlarına gelirseniz ve ABD’li müşterileri katılmaya davet ederseniz, buna uymak zorundasınız,” diyen Johnson, düzenleyicilerin kurallarına uyma konusunda ‘tereddüde yer olmadığını’ söyledi.

Johnson’ın yorumları, ABD makamlarının kripto piyasasındaki en büyük isimlerden bazılarına karşı bir yıl süren yaptırım eylemleri ve suçlamalarının ardından geldi. Geçtiğimiz ay FTX’in kurucusu Sam Bankman-Fried, bir ceza mahkemesinde menkul kıymetler ve emtia dolandırıcılığı da dahil olmak üzere çok sayıda suçlamadan suçlu bulundu.

Binance de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun piyasa manipülasyonu suçlamaları da dahil olmak üzere 13 suçlamasıyla mücadele ediyor. Diğer bazı kripto borsaları da ABD’li düzenleyicilerin açtığı davalarla mücadele ediyor ve Kraken geçen ay kayıtsız bir menkul kıymetler borsası olarak faaliyet göstermekle suçlandı.

Yeni Binance başkanı genel merkezin yerini açıklamayı reddediyor

Anlaşmanın bir parçası olarak CZ olarak bilinen Binance CEO’su Changpeng Zhao da istifa etmiş ve ABD’de kara para aklamayı önleyememe suçunu kabul ederek 50 milyon dolar ceza almıştı.

Binance’in yeni CEO’su Richard Teng, şirket ABD’deki suçlamaları kabul etmeden önce selefinin takındığı tutumu sürdürerek kripto para borsasının küresel merkezinin yerini açıklamayı reddetti.

Zhao uzun süre Binance’in küresel bir merkezi olmadığı konusunda ısrar etmişti. Teng de salı günü borsanın nerede olduğunu açıklamayı reddetti. Ayrıca Binance’in düzenlendiği yargı bölgelerinde denetimlerden geçtiğini söyledi, fakat ilgili denetim firmalarının adını vermeyi reddetti.

Teng şirketin düzenleyicilere gerekli bilgileri sağladığını söyledi ve “Tüm bu bilgileri kamuyla paylaşmamıza gerek var mı? Hayır,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Politico: Amerikan savunma sanayisinin Çin’le rekabet etmesi giderek zorlaşıyor

Yayınlanma

Politico haber kuruluşunda yer bulan habere göre ABD savunma sanayisi, yüksek teknolojili silahlarda liderlik için gerekli üretim oranlarına ulaşmakta zorlanıyor.

ABD Ulusal Savunma Sanayi Stratejisi’nin yayımlanmamış taslağı aktarılan haberde, silah üretiminin yavaş olmasının üllkenin ‘Asya-Pasifik bölgesinde teknolojik olarak daha gelişmiş bir tehdidi caydırma’ ve aynı zamanda aktif askeri operasyonları destekleme şansını azalttığı kaydedildi.

ABD’nin Tedarik ve İkmalden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı William Laplante, 2 Aralık’ta Reagan Ulusal Güvenlik Forumu’nda yaptığı konuşmada, stratejinin önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde üretim kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik kuralları oluşturduğunu belirtti.

Taslak metinde, ABD savunma sanayisinin içinde bulunduğu çeşitli sorunlar vurgulanıyor. Bunlar arasında düzensiz finansman, yüklenici sayısının yetersizliği ve modern zorluklara karşı hazırlıksız olmaları ve mevcut tedarik zincirlerinin istikrarsızlığı yer alıyor.

Bunlardan ilki, olması gerekenden daha uzun sürebilen askeri bütçe onay süreciyle ilgili. Laplante, Washington yönetiminin silah üreticilerine mevcut girişimleri finanse etme konusundaki tutarlılığını ve istekliliğini göstermesi gerektiğini kaydetti.

13 Mart 2023 tarihinde Başkan Joe Biden, Kongre’den savunma için 886 milyar dolar (842 milyar dolar Pentagon için, 44 milyar dolar çeşitli kurumların programlarını finanse etmek için) tahsis etmesini talep etmişti. 30 Kasım’da ise Kongre, tasarının yıl sonuna kadar onaylanabileceğini bildirmişti.

İkinci sorun ise Pentagon ile işbirliği yapan şirket sayısındaki azalma. Bakanlık, 15 Şubat 2022 tarihinde yayımladığı raporda 1990 yılında 51 olan büyük yüklenici sayısının 2022 yılında beşe (Raytheon, General Dynamics, Northrop Grumman, Boeing ve Lockheed Martin) düştüğünü açıklamıştı.

Taslak metinde, üretim kapasitesinin ‘yalnızca ABD’nin kabiliyetlerini değil,Avrupa ve Asya’daki müttefiklerin toplam potansiyelini de aşan’ Çin örneğine dikkat çekildi. Strateji, bu zorlukların üstesinden gelmek için daha istikrarlı tedarik zincirleri oluşturulmasını, küçük işletmelerin finanse edilmesini ve sadece Amerikalı değil yabancı şirketlerin de çekilmesini öneriyor. Stratejinin aralık ayı sonuna kadar kamuoyuna duyurulması bekleniyor.

ABD-Çin rekabeti Güneydoğu Asya’ya yatırımlar üzerinden de devam ediyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English