Bizi Takip Edin

AVRUPA

Guardian: Ukrayna’da Challenger 2 tanklarının imhası 30 yıl sonra ilk

Yayınlanma

The Guardian gazetesinin askeri uzmanlara dayandırdığı haberine göre, Ukrayna’nın doğusunda yer alan Zaporijya bölgesindeki Rabotino yakınlarında bir İngiliz Challenger 2’nin çatışmada imha edilmesi, tankın yaklaşık 30 yıllık kullanımında türünün ilk örneği.

Gazete, bugüne kadar sadece 1994 yılında savaşta kullanılan bir tankın imha edildiğine dikkat çekti.

2003 yılında Irak’ta benzeri bir örnek daha yaşanmıştı. Ancak bunun yanlışlıkla yapılan bombardımandan kaynaklandığını belirten gazete, söz konusu istatistiklerin az sayıda tank üretilmesi ve bunların seyrek kullanılmasıyla açıklanabileceğine işaret etti.

The Guardian ve Sky News‘e konuşan uzmanlar, sosyal medyada dolaşan ve bir Challenger 2’nin vurulduğu belirtilen videoyu doğruladı.

Uzmanlara göre Ukrayna, daha önce İngiliz tanklarını sadece Rusya ordusunun savunmasını aşma durumunda kullanma niyetini ifade etmişti.

Londra, Kiev yönetimine bu yıl boyunca toplam 14 Challenger 2 tankı tedarik etmişti. Britanya ordusunun bu modelde halihazırda hizmette olan 213 tankı bulunuyor.

Fakat mart ayında parlamentoya sunulan bilgilere göre bunlardan yalnızca 157 adedi operasyonel durumda.

Rusya Savunma Bakanlığı’na göre Ukrayna ordusu 4 Haziran’dan bu yana başarısız saldırı girişimlerinde bulundu. Bakanlığa göre Ukrayna bu üç ay içinde 66 binden fazla askerini ve 7 bin 600 adet çeşitli silahını kaybetti ve hiçbir bölümde hedeflerine ulaşamadı. 4 Eylül’de de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın karşı taarruzunun başarısız olduğunu açıklamıştı.

AVRUPA

Yeni İşçi Partisi hükümeti, UCM’ye itirazından vazgeçecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık’ta yeni İşçi Partisi hükümetinin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Gazze’de savaş suçu işlediği iddiasıyla Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkarıp çıkarmama konusunda karar vermesini geciktirme teklifinden vazgeçmesi bekleniyor.

The Guardian’da yer alan habere göre bu gelişme, yeni başbakan Keir Starmer’ın Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’a Filistinlilerin bir Filistin devleti kurmaya hakları olduğuna inandığını söylemesiyle ortaya çıktı.

Starmer pazar günü Abbas ile Gazze’de “devam eden acılar ve yıkıcı can kayıpları” hakkında konuştu.

Starmer ayrıca İsrail Başbakanı Netanyahu ile de görüşerek Gazze’de ateşkesin “açık ve acil” bir ihtiyaç olduğunu belirtti. Görüşme metninde yazdığına göre Starmer, “Filistin Yönetimi’nin etkin bir şekilde faaliyet gösterebilmesi için gerekli mali kaynaklara sahip olmasının sağlanması da dahil olmak üzere, iki devletli bir çözüm için uzun vadeli koşulların sağlanmasının da önemli olduğunu” söyledi.

tarmer, Lübnan’ın güney sınırındaki durumun “çok endişe verici” olduğunu ve “tüm tarafların dikkatli hareket etmesinin çok önemli olduğunu” vurguladı.

İşçi Partisi yetkilileri, partinin merkezi Lahey’de bulunan UCM’nin Gazze üzerinde yargı yetkisi olduğuna inanmaya devam ettiğini bildirdi. Önceki muhafazakârhükümet tarafından UCM’ye yapılan bir başvuruda Birleşik Krallık, mahkemenin İsrail vatandaşları üzerinde yargı yetkisi olmadığını iddia etmişti.

Londra’nın itiraz başvurusu 10 Haziran’da gizli olarak yapılmış fakat iki hafta önce UCM tarafından açıklanmıştı.

Mahkemenin ön yargılama dairesi Britanya’ya talebinin tamamını sunması için 12 Temmuz’a kadar süre vermişti, fakat yeni hükümetin bu talebi yerine getirmesi artık pek olası görünmüyor ve bu da UCM ön yargılama dairesinin tutuklama emri talebine ilişkin kararındaki olası gecikmeyi ortadan kaldırıyor.

Birleşik Krallık yasal itirazında UCM’nin İsrail vatandaşlarının tutuklanmasına karar verip veremeyeceğini sorgulamıştı. Dışişleri Bakanlığı, Filistin makamlarının Oslo anlaşmaları uyarınca İsrail vatandaşları üzerinde yargı yetkisi bulunmadığını ve bu nedenle yargı yetkisini UCM’ye devredemeyeceklerini söylemişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Macron’un ekonomi bakanından “Halk Cephesi mali kriz yaratır” tehdidi

Yayınlanma

Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, sol partilerin kurduğu ittifak Yeni Halk Cephesi’nin (Nouveau Front Populaire – NFP) benimsediği yüksek harcama ve yüksek vergi içeren iktisadi programının hayata geçirilmesi halinde ülkenin mali krize girebileceği uyarısında bulundu.

NFP, Pazar günü yapılan parlamento seçimlerinde parlamentodaki en büyük sandalye payını kazanmış olsa da, ittifak salt çoğunluğu elde etmekten uzak.

Yeni bir hükümet için müzakereler başlarken şimdilik Fransız kabinesinde kalan Le Maire, X’te NFP’yi hedef aldı.

Fransa için ülkenin “ideolojik olarak parçalanması” uyarısında da bulunan Le Maire, uzlaşı hükümeti bulunamazsa “tam bir tıkanma senaryosu”  riski bulunduğunu savundu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Yeni İşçi Partisi hükümetinin Maliye Bakanından “güvenliktisat” önerisi

Yayınlanma

Birleşik Krallık’ta Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi, 14 yıllık Muhafazakâr Parti iktidarına son vermişti.

Uzun süredir düşük iktisadi büyüme ve azalan dış yatırımlar nedeniyle zor durumda olan Birleşik Krallık hükümetinin nasıl bir iktisadi siyaset izleyeceği merak konusu. Eski Bank of England iktisatçısı Rachel Reeves’in Maliye Bakanı olmasıyla birlikte, Londra’nın da “yeniden sanayi siyaseti”ne angaje olup olmayacağı tartışılıyordu.

İngiliz iktisatçı Michael Roberts, seçimlerden sonra yazdığı bir yazıda, İngiliz sermayesinin 1980’lerden bu yana giderek daha fazla bel bağladığı yabancı yatırımlar azaldığını ve yabancı şirketler tarafından ekonomiye daha az üretken yatırım aldığını hatırlattı.

Bu kapsamda ABD, Hindistan ve Japonya gibi ülkelerde “Bidenomics, Modinomics, Abenomics” gibi isimlerle bilinen ve eski Keynesçi “toplam talebi artırma” siyasetine işaret eden Roberts, Reeves’in “securonomics” (“güvenliktisat”) olarak nitelendirilen bir siyaset önerdiğini ve bunun da ABD, Hindistan ve Japonya’daki örneklerden farklı olduğunu savunduğunu yazdı.

Seçimlerden önce Washington’da yaptığı açıklamada, “Bir zamanlar bildiğimiz şekliyle küreselleşme öldü,” diyen Reeves, geçen mart ayında verdiği Mais Konferansı’nda bu fikirlerini ayrıntılarıyla anlatma fırsatı bulmuştu.

Roberts’ın aktardığına göre, City of London’ın kalbinde yer alan işletme Mais’de yaptığı konuşmada Reeves, büyük iş dünyası ve finans temsilcilerine seslenerek, “aktif” bir devletin işletmelerin güvenliğini sağlayabileceğini; “sürdürülebilir iktisadi büyümeyi yönlendirebilecekleri” bir “güvenlik platformu” ortaya koyabileceğini savundu.

Reeves, verdiği bu konferansta, “Sürdürülebilir iktisadi büyüme, ülkemizin refahını ve çalışan insanların yaşam standartlarını iyileştirmenin tek yoludur. İşte bu nedenle İşçi Partisi’nin hükümetteki ilk görevi budur. Bu, iş dünyası ve işçi yanlısı olmak demektir. Biz zenginlik yaratma partisiyiz,” demişti.

Yeni Maliye Bakanına göre “güvenliktisat” ya da güvenlik ekonomisi, “dinamik ve stratejik bir devlete” bağlı olmak demek fakat bu, “sürekli büyüyen bir devlet” anlamına değil; “iş dünyası, sendikalar, yerel liderler ve devredilen hükümetlerle ortaklık içinde çalışan daha aktif ve daha akıllı bir devlet” anlamına geliyor.

Roberts’a göre yeni İşçi Partisi hükümeti, kapitalist sektörün yatırım yapmasını, istihdam sağlamasını ve büyümesini beklemeyecek; bunun yerine Birleşik Krallık’ın endüstriyel canlanması için doğru yönde “teşvik etmek” üzere müdahale edecek.

Roberts, “Bu, kapitalist sektörlerin devlet tarafından yönetilmek üzere devralınması değildir. Evet, daha fazla kamu yatırımı olacaktır fakat bu yatırımlar yalnızca ‘ek özel sektör yatırımlarının önünü açabileceği, istihdam yaratabileceği ve vergi mükellefleri için bir getiri sağlayabileceği yerlerde’ olacak,” diye yazdı.

İşçi Partisi’nin sanayi stratejisinin “misyon odaklı ve geleceğe odaklanmış” olacağının görüleceğini kaydeden Roberts, Reeves’ten alıntıyla, “fırsatları değerlendirmek ve büyümenin önündeki engelleri kaldırmak için sanayi ile ortaklaşa çalışacaklarını” belirtti.

“Ekstra yatırım nereden gelecek?” diye soran Roberts, Britanya2nın yatırımlarının GSYİH’ye oranının “acınacak derecede düşük” olduğuna (G7 ortalaması olan %23’e kıyasla GSYİH’nin yaklaşık %17’si) işaret etti ve büyük şirketlerin yatırımlarının GSYİH’nin %10’u ile daha da düşük olduğunun altını çizdi. Kamu yatırımları söz konusu olduğunda, bu oran Birleşik Krallık’ın GSYİH’sinin %2’sinden daha düşük.

Yakın zamanda yapılan bir LSE çalışmasında, Britanya’nın yıllık bazda yatırımlarını bugünkü fiyatlarda 26 milyar sterlin artırması gerektiğini hatırlatan Roberts, Starmer-Reeves hükümetinin yalnızca 7,3 milyar sterlin tasarladığını ve bunun kamu yatırımlarını artırmak değil, azaltmak anlamına geleceğini savundu.

Roberts, kamu sektörü yatırımlarının esas olarak kapitalist sektörün yatırım yapmasına yardımcı olmak için kullanılacağını vurgulayarak, “Güvenliktisat aslında bir kez daha ‘kamu-özel sektör ortaklığı’ fikrine geri dönüştür. Bunun anlamı, hükümetin biraz daha fazla yatırım yapmak için biraz daha fazla borçlanacağı veya vergilendireceği, esas olarak kapitalist sektörü daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmek ve sübvanse etmek ve üretilen herhangi bir ekstra gelirden aslan payını almalarına izin vermektir,” diye yazdı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English